Editör üm dünyayı etkisi altına aldığı gibi ülkemizde de etkilerini gösteren Covid-19 salgını gündelik hayatımızı derinden etkiliyor. Bu kapsamda hayatımızda pek çok şeyi ertelemek durumunda kalıyoruz. Sektör profesyonellerinin buluşma platformu olan fuarlar da bunlardan biri. Koronavirüsü’nün yayılması sadece Çin’deki fuar programını etkilemekle kalmadı, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Asya, Kuzey ve Güney Amerika, Afrika ve Avustralya’da çok sayıda fuarları etkiledi. Malumunuz ki bu süreçte çeşitli sektörlerden de birçok fuar ertelendi ve sektörün en büyük fuarlarından biri olan Domotex Turkey fuarı da bu durumdan nasibini alarak 2021 yılına ertelenmek durumunda kaldı. Aylardır hatta yıllardır bu büyük fuarda boy göstermek adına yatırımlar yapılıp çalışmalar planlanırken dünyayı böylesine etkileyecek bir salgının ortaya çıkmasıyla birlikte tüm planlamalar altüst oldu, virüsün doğurduğu bu sonuçlara karşı firmalar nasıl farklı bir stratejik yol izleyecek işte bu en büyük merak konusu… Pandeminin etkisini kaybetmeye başladığı son bir kaç haftadır biraz olsun rahatlamanın da verdiği esneklikle “Yeni Normal” kavramı hayatımızın her alanına girmeye başladı. Tüm insanlık olarak verdiğimiz bu sınav, bundan sonraki yaşam döngümüzün en önemli belirleyeni olacağı kesin. Yaşamlarımızın hemen hemen her alanındaki yeni düzenlemeler, hem özel hem sosyal
Nilay Susulu
hem de iş hayatlarımızda kesin ve kati kurallar, çizgiler dahilinde yaşamamıza, tekrardan şekillendirmemize olanak sağlayacak. Rakamların küçülmesiyle rehavete kapılmadan, kontrollü hareket etmemiz gerekiyor. İlgili kurumların uyarılarına ceza korkusuyla değil, kendi sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığı için dikkatle uymamız gerekiyor. Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’ya ve tüm sağlık çalışanlarımıza bu kritik süreci en etkin şekilde yöneterek dünyaya örnek olmamızı sağladıkları için Desen Life ailesi olarak bir kez daha gönülden şükranlarımızı sunuyoruz. Covid-19 virüsünün dünyada hızla yayılmaya başladığı ilk günlerden itibaren, virüs ülkemizde kendini göstermeden Ticaret Bakanlığı’nın zamanında hamleleri sayesinde şuan en az hasar ile süreci geçiren ülkeler arasında olmayı başardık. Sektörümüz ve ticaret dünyasından bir çok işletme, yönetimlerini network ağından destek alarak iş akışlarını, üretimlerini aksatmadılar. Ve tüm olumsuzluklara rağmen Mart - Haziran sürecinde ihracat rakamlarını yüksek tutmayı başardılar. Bunun yanında kendi üretimlerini durdurup ülkemize ve dünyaya kısacası insanlığa medikal ürün anlamında gönülden hizmet veren, teknik alt yapılarıyla destek olan tüm ilgili firma ve çalışanlarına dünyada gururumuz oldukları için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle...
04
06
08
12
14
18
ISSN 2636-7610
3 AYRI E-DERGİLİKTE YAYINDAYIZ info@desenlife.com | www.desenlife.com İmtiyaz Sahibi SanArt Medya Grup, Desen Life Dergisi adına & Genel Müdür
Adem Karadayı info@sanartmedya.com
Sorumlu Yazıişleri ve Reklam Müdürü
E-DERGİ I Ç I N OKUT
Adem Karadayı adem@desenlife.com
QRSCAN
Reklam ve Pazarlama
Sedat Karadayı, Erdem Mermer reklam@sanartmedya.com Yayın Editörü
Nilay Susulu nilay@desenlife.com
20
Muhabirler
Nur Deniz, Selçuk Öztürk Art Director
İsmail Gültekin Görsel Tasarım
SanArt Medya info@sanartmedya.com Reklam ve Dış İlişkiler Müdürü
H. Anıl Analan
Kurumsal İletişim Müdürü
Elif Metin
Photographer
Oktay Akbulut
24
41
Sosyal Medya Sorumlusu
Hatice Öztürk Mali Müşavir
Ümit Künar
Abone Sorumlusu
Celal Yüksel abone@desenlife.com Almanya Bölge Satış Sorumlusu
M. Zeki Karadayı / mkaradayi@t-online.de Waldecker Str. 4 64546 Mörfelden-Walldorf T. +49 06105-943120 F. +49 06105-943123
52
Yönetim Yeri SANART MEDYA GRUP
Marmara Mah. 7. Sk. No.1 Astro Residence B Blok D.20 Beylikdüzü / İSTANBUL T. +90 212 806 66 58 F. +90 212 806 66 58
info@sanartmedya.com | www.sanartmedya.com
Basım Yeri İhlas Gazetecilik A.Ş T. +90 212 454 30 00 Dergide yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Yazılar kaynak gösterilerek yayınlanabilir.
FUAR
DOMOTEX 2021: Zemin kaplamaları alanında perspektif değişikliği ve
Innovatif teknikler, perakendeciliğe modern yaklaşımlar, heyecan verici yeni malzemeler ve ileriye dönük eğilimler - bunların hepsi bir sonraki DOMOTEX’te 15-18 Ocak 2021’de Hannover, Almanya’da gerçekleşecek.
ayatlarımızdaki yeni zorluklar, yeni yönelimler, yeni normal: Toplum ve ekonomi hayatın her yönünü, şimdi her zamankinden daha fazla düşünmeye çağrıyor. Her kriz kendi fırsatını ortaya çıkarır yeni yollar keşfetme fırsatı. DOMOTEX de bu zorlukları üstlendi ve yeni teması olan “Cover New Ground / Yeni Zeminleri Kaplayın!” ile zemin kaplamaları alanında yer alan döşeme tasarımı ve uygulamalarındaki önceki stratejilerin, vizyonların ve deneyimlerin ötesine geçmeye ve geleceğe bakmaya çağırıyor hepimizi. DOMOTEX’in global direktörü Sonia Wedell-Castellano, “Yeni perspektiflere ihtiyacımız var ve DOMOTEX 2021, sektör için bunu sağlamak üzere yola çıktı” diyerek yeni temanın önemini vurguladı. Uluslararası zemin döşemeleri toptancıları birliği olan “Global Flooring Alliance”, korona krizine rağmen 2020’nin ilk çeyreğinde olumlu bir çalışma olduğunu bildirdi. Ocak 2020’de gerçekleşen DOMOTEX’te, % 70’i yurt dışından gelen ve %90’ı karar vericilerden oluşan 35.000 ziyaretçi; 60’tan fazla ülkeden gelen 1.400 katılımcı firmanın yeni ürün ve hizmetlerini dünyanın önde gelen zemin kaplamaları fuarında deneyimlemişti. Bu gibi rakamlar, dünya çapında lider olan DOMOTEX’in sadece yeni bağlantıların kurulduğu değil, aynı zamanda somut iş anlaşmalarının da yapıldığı sektör için küresel bir pazar yeri olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. 4
DOMOTEX 2021 Yeni Ana Teması: Cover New Ground! – Yeni Zeminleri Kaplayın! DOMOTEX 2020’de, sektörün önde gelen firmalarından alınan görüşler sonrasında fuarın yerleşiminde bazı değişikliklere gidildi: Çeşitli ürün kategorileri, mümkün olan en iyi şekilde, fuar ziyaretçilerinin sektördeki genel durumu ve yenilikleri görmelerini sağlamak adına daha sistematik olarak bir araya getirildi.
DOMOTEX 2021’in yeni teması ise bu defa, “Cover New Ground / Yeni Zeminleri Kaplayın!” sloganıyla görücüye çıkacak. Fuarın yeni temasına uygun olarak salon 11’de yer alacak olan “Flooring Parks” elyaf ve ipliklerin sergileneceği bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Salon 12’de ise esnek zemin kaplamaları, parke, laminat kaplama ve zemin kaplama kurulum ve uygulama teknolojilerinin her biri için ayrı bir alan olacak. Bununla birlikte, “Flooring Parks” alanları sadece iç mimarlar ve trend odaklı ziyaretçiler için bir ilham kaynağı olmakla kalmayacak, aynı zamanda perakendecilere kendi sıra dışı ürünlerini sergileme imkanı sağlayacak. Şirketler yenilikçi fikirlerini sunmak ve “Flooring Parks” alanına kayıt yapmak için bu linkten yararlanabilirler: https://www.domotex.de/en/expo/special-display-areas/flooring-parks/ Tüm bu özel alanların yanı sıra, DOMOTEX, katılımcılarına iş bağlantıları kurabilecekleri ve üreticiler ve müşteriler arasında iletişimin daha rahat sağlanabileceği “özel iş alanları” sunacak. Yıllardır el halıları sektörüne yönelik olarak düzenlemek-
te olan “Halı Tasarım Ödülleri”, 2021’de 3. Salonda tekrar gerçekleşecek ve finalistler ve kazananlar özel bir sergi ile sunulacak. Buna ek olarak, değerli parçalarla ilgili heyecan verici konuların eşlik ettiği forum programı fuarda üç güne kadar genişletilecek.
Yerleşim planında değişiklikler: Salonlar arasında daha kısa mesafeler “Flooring Parks” özel sunum alanlarının hollere dağılımıyla birlikte, 13. Salondaki konular bu yıl 12. Salonda biraraya geliyor. İhtiyaçlar doğrultusunda hazırlanan bu yeni planlama ile hem yürüme mesafeleri kısalıyor, hem de ziyaretçilerin fuar alanını daha hızlı ve rahat bir şekilde gezmeleri hedefleniyor. Ayrıca “Konuşmacı Köşesi”, rehberli turlar ve ödül törenleri ile bilgilendirici etkinlik programı da sürmeye devam edecek. Bunlara ek olarak 7. Salonda yer alacak olan “Retailer’s Club” perakende alanındaki delegasyonlara özel bir buluşma platformu sağlayacak. DOMOTEX 2021, 15-18 Ocak 2021’de halı ve zemin kaplamaları alanında sizleri yeni bir bakışa davet ediyor. Şimdiden yerinizi alın. 5
FUAR
EVTEKS’ten 120 Ülkeye İhracat Olacak Ağustos ayında 26’ncı kez kapılarını açmaya hazırlanan ve dünyanın dört bir yanından alıcıların ziyaret edeceği EVTEKS Fuarı, gelecek sezon tasarımlarına ve dünya ev tekstili sektöründeki yenilikçi ürünlere de ev sahipliği yapacak.
T
ürkiye’nin en önemli ticaret merkezi CNR Expo İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek EVTEKS, iç piyasanın yanı sıra ABD, Almanya, İran, Rusya, Ukrayna, İngiltere, Kanada, Suudi Arabistan, İtalya, İspanya ve Yunanistan’ın da aralarında olduğu, neredeyse dünyanın tüm ülkelerin-
den gelecek sektör alıcılarını fuar katılımcıları ile buluşturacak. Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB’in destekleri ile organize edilen fuarda, uluslararası alım heyetleri katılımcılarla B2B ikili iş görüşmeleri gerçekleştirecek. EVTEKS, fuar esnasında gerçekleşecek ihracat sayesinde sektörün
2 binin üzerinde markasını, 120 ülkedeki son tüketiciye ulaştıracak. 160 bin metrekarelik EVTEKS fuar alanında tülden perde sistemlerine, banyo ürünlerinden uyku ve yatak odası tekstiline, döşemelikten mutfak ve yemek odası tekstiline kadar ev tekstili sektörüne dair her şey sergilenecek.
Tasarımcı Robert Couturier ile Büyük Sonlara Uzanın
E
v Tekstili sektöründe dünyanın en büyük iki fuarından biri olan EVTEKS’e bu yıl ticaretin yanı sıra dünyanın en önemli tasarımcıları tarafından verilecek seminerler de damga vuracak. Ev tekstili sektörünün trend merkezi olarak kabul edilen EVTEKS’in “Design Seminars” alanında,1987 yılından beri tasarım camiasına büyük katkılar sağlayan, dünyanın en iyi iç mekan tasarımcılarından biri olan Robert Couturier’in vereceği semineri, yerli ve yabancı yüzlerce dinleyici takip edecek. Finansçı Sir James Goldsmith için Meksika’nın Pasifik Yakasında 20 bin dönüm araziye tasarladığı şato,
6
her yıl hazırlanan en prestijliler listesinde düzenli olarak yer alıyor.
kusursuz kariyerinin başlangıcı oldu. 20 yıldır New York merkezli olan Couturier, ABD, Avrupa, Güney Amerika ve Rusya’da büyük çaplı işler yürütmeyi sürdürerek mesleğinin zirvesindeki yerini korumaya devam ediyor. Couturier, dünyanın en iyi dekoratör ve mimarlarının yer aldığı, Architectural Digest tarafından
Özetle, Robert Couturier’in ustalık, hayal gücü ve hatta deneme anlayışını geleneksel tasarım görüşüne aktardığı söylenebilir. Çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği zengin mekânları hatırlayarak kendine söylemekten bıkmadığı bir cümle var: “Bir kişi kendi geçmişiyle işe başladığında o iş, kişinin yarattığı büyük sonlara uzanır.” Siz de, Robert Couturier’in 35 yıllık meslek hayatında ulaştığı büyük sonları kendisinden dinlemek istiyorsanız EVTEKS’in seminerlerini kaçırmayın.
7
AKTÜEL
ROYAL, ATLAS V E PI ER R E C ARDIN H A L I, S TU DIO PA N DE MI S ON RA S I N ORMALLEŞME SÜR EC IND E ÜR ETI ML E RIN E H IZ KE S ME DE N DE VA M E DIYOR. . .
ROYAL HALI TAM ZAMANLI ÜRETİME GEÇTİ oyal Halı A.Ş Dünyayı etkisi altına pandemi sürecinde “Çalışanlarımızın sağlığı önceliğimizdir” ilkesi ile aldığı Covid -19 önlemleri kapsamında tüm sektörler gibi 1 Mayıs itibari ile yarı zamanlı ve evden çalışma sistemine geçmişti. Üretim tesislerimizde Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Kurulu’nun yönlendirmeleri kapsamında yapılan çalışmalarla ROYAL HALI Türk Standartları Enstitüsü’nden Covid-19 “Güvenli Üretim Belgesi” aldı. 8
Royal Halı A.Ş Genel Müdürü Tansel Tula
ent ve Gaudi isimleriyle 2 farklı koleksiyonu bulunuyor. Kişiye özel halı imkanı sunan Studio markasında amorf kesimleriyle Forme koleksiyonu ve 100 farklı desenden oluşan özgün ve sıra dışı tasarımı koleksiyonu halkın beğenisine sunuldu” dedi.
1 Haziran itibariyle Türkiye’de normalleşme sürecine geçilmesi ile birlikte Royal Halı A.Ş. de Covid-19’a karşı tüm önlemlerini alarak tam zamanlı çalışma sistemine geçti. Konuya ilişkin açıklama yapan Royal Halı A.Ş Genel Müdürü Tansel Tula: “Ülkemizde pandemi nedeniyle yaşanan sağlık sorunları ve günlük yaşamımıza etkilerinin azaldığı günlere kavuştuk. Bizler bu süreçte çalışanlarımızın sağlığı için titizlikle pandemi önlemlerimizi uyguluyor ve düzenli olarak bu önlemlerimizi geliştiriyoruz. Aldığımız Covid-19 önlemleri Türk Standartları Enstitüsü tarafından tescil
edildi ve kurumumuza “Güvenli Üretim Belgesi” verildi dedi. Normalleşme sürecine geçilmesiyle birlikte 15 Haziran itibariyle halı üretimine tam zamanlı olarak çalışmaya devam ettiklerini belirten Tula; yeni koleksiyonların üretimine hız kesmeden devam ettiklerini açıkladı. Mart ayında Antalya’da bayilerine yönelik yeni koleksiyonlarının tanıtımını yaptıklarını belirten Tula, “Yeni sezonda Royal Halı’nın Picasso, Pera, Nero isimleriyle 3 farklı koleksiyonu, Atlas Halı’nın Frida, Mood, Moderne, Tera isimleriyle 4 farklı koleksiyonu ve Pierre Cardin Halı’nın Ori-
Yurtdışı pazarına yönelik de detaylı bilgi veren Tansel Tula şunları söyledi; ”Royal Halı A.Ş olarak yurtiçinde olduğu kadar yurtdışı pazarında da etkin bir rol oynuyoruz, yaklaşık 26 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Pandemi döneminde sevkiyatlarımız yavaşlasa da asla durma noktasına gelmedi. Şu anda ihracatımız tamamen normale döndü, ihracata yönelik koleksiyonlarımızın üretim ve sevkiyatları tam zamanlı olarak devam ediyor. Almanya’da düzenlenecek olan 2021 Domotex Hannover Halı Fuarı’nın hazırlıklarına şimdiden başladıklarını belirten Tula, birbirinden farklı koleksiyonlarla ve yaklaşık 500 farklı desenle fuarda güçlü bir şekilde Türkiye’yi temsil edecekleri bilgisini verdi.
9
AKTÜEL
Artemis Halı’dan Artemis Halı, yeni koleksiyonu Carina, pastel tonların gizemini ve doğanın zarif desenlerini yaşam alanlarına taşıyor.
alı koleksiyonları ile stil sahibi yaşam alanlarına imza atan, renk ve desenleri ile zarafeti mekanlara taşıyan Artemis Halı, modern halı koleksiyonuna yeni bir seri daha ekledi. Doğal unsurlardan ilham alan Carina Koleksiyonu, yalın çizgisiyle stil sahibi evlere konuk oluyor. Ürünlerinde son teknoloji dokuma tekniğiyle ve dokuma sonrasında özel bir işlemden geçirilmesiyle halıdaki tozlanmayı yüzde 74’e varan oranla azaltan Artemis Halı’nın Carina Koleksiyonu, yaşam alanlarına minimal şıklığı getiriyor. 10
El halısı dokusunda, ipeksi yumuşak tuşeli, özel parlak akrilik ve viskon iplik kullanılarak üretilen Artemis Halı Carina; 8 mm hav yüksekliğinde; en son teknolojik tezgâhta üretiliyor.
11
AKTÜEL
Odanıza stil sahibi aşam alanlarının da bir karakteri olmalı. Kullandığımız malzemeler ile odanızda farklı bir atmosfer yaratabilirsiniz. Odanızın duvalarına yapılan özel yüzey uygulamaları ile istediğiniz etkiyi yansıtabilirsiniz. Endüstriyel tarzı yansıtabileceğiniz bir tasarım Dünyanın en büyük kuvars yüzey üreticisi Cosentino’nun ultra kompakt yüzeyi Dekton’un Trilium rengi, estetik ve performansın kusursuz birleşimini sunuyor. Volkanik kayalardan esinlenilen ve çok sayıda tasarım ödülünün sahibi olan Trilium’un siyah ve gri tonları, odanızı tasarlarken seçtiğiniz objelerin güzelliğini ortaya çıkarıyor. Yüzeyin paslanmış metal görünümü ise taşın ikonik dönüşümünü yansıtıyor. Leke ve çiziklere karşı üstün direnç Sürdürülebilir üretim yöntemleriyle yüzde 60’a kadar geri dönüşümlü malzemelerden üretilen Dekton Trilium hem iç hem de dış mekanlarda uygulanabiliyor. Güneşin ultraviyole ışınlarına, çizilmelere, lekelere ve termal şoklara karşı üstün direnç gösteren yüzey, her türlü doğa koşulunda eşsiz görünümünü koruyor.
12
Eviniz ister bir dağ evi olsun ister şehirde bir apartman dairesi olsun yaşam alanlarınıza karakter katarak size özel olmasını sağlayabilirsiniz. Cosentino’nun ultra kompakt yüzey markası Dekton’un tasarım ödüllü Trilium rengi, siyah-gri ağırlıklı tonları ve paslanmış metal görünümüyle yaşam alanlarında endüstriyel tarzı sağlamanıza yardımcı oluyor.
13
AKTÜEL
TİM AI LESINE İŞ BANKA S I’ N DA N ÖZE L AVA N TA J L I KA RT
İHRACATÇILARA
500 MİLYON DOLARLIK DESTEK Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Türkiye’nin Covid-19’la mücadelesine destek vermek üzere devreye aldığı eylem planı kapsamında çalışmalarına devam ediyor. TİM bu süreçte ihracatçıları avantajlı faiz oranları da dahil olmak üzere pek çok fayda içerecek şekilde finansmana erişebilmeleri için Türkiye İş Bankası ile bir protokol imzaladı. Türkiye ekonomisinin itici gücü ihracatçıların önlerini açacak protokolle; Türk Lirası ve Yabancı Para olmak üzere toplam 500 milyon dolarlık bir nakdi kredi paketi sunuluyor. Protokolle ayrıca TİM üyeleri fuar katılımlarında avantajlı koşullarda kredi kullanabilirken, Maximiles TİM İhracatçı Kart ile ticari harcamaların yanı sıra ihracatları üzerinden mil kazanma, çeşitli konaklama, rezervasyon ve yurt dışı çıkış harcı avantajları sağlanıyor. Kadın girişimcilere özel faiz oranlı krediler sunulacak olup, kredi kullanan tüm ihracatçılara sigorta, eğitim gibi hizmetlerde indirim uygulanacak. de ihracatçı firmalara, uygun koşullu kredi ve ürünlerin yer aldığı, Türk Lirası ve Yabancı Para olmak üzere toplam 500 milyon dolarlık bir nakdi kredi paketi sunuluyor. Paket kapsamında; daha fazla sayıda ihracatçıya ulaşabilmek amacıyla her firma özelinde azami 150.000 Dolar-Euro veya 1.000.000 TL tutarında kredi kullandırılıyor. TİM üyesi tüm ihracatçılara 1 yıl vadeli dolar kredilerde yıllık yüzde 2,40, Euro kredilerde yıllık yüzde 1,15 faiz oranıyla ‘İhracat Döviz Kredisi’ sunuluyor. İhracat finansmanına destek paketinde; Fuarlara Katılım Kredisi, Maximiles TİM İhracatçı Kart, kadın girişimcilere özel faiz oranlı kredilerin yanı sıra sigorta ve eğitim gibi ihracatçının ihtiyacına uygun hizmetlerde de indirimler yer alıyor.
6
1 ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 95 bin ihracatçının Türkiye’de ihracatın tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye İş Bankası ile ülke ekonomisinin en önemli itici güçlerinden ihracatçılara çok avantajlı bir destek pake-
14
ti sunmak üzere iş birliği protokolü imzaladı. İmza töreni, sosyal mesafe kuralları çerçevesinde TİM Genel Merkezi’nde TİM Başkanı İsmail Gülle ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’nin katılımı ile gerçekleştirildi. Protokol çerçevesin-
İsmail Gülle: “Güçlü ve zamanında sağlanan finansman sürdürülebilir ihracat için büyük önem taşıyor” İhracatçılara yönelik kredi hacminin artırılması ve ihracatçıların finansmana erişiminin kolaylaşmasıyla, salgın sürecini firmalar en az hasarla atlatacaklarını belirten TİM Başkanı İsmail Gülle, “Tüm çalışmalarımızın
amacı ihracatımızı ileriye götürmek, çünkü biliyoruz ki; ‘Türkiye İhracatla Yükselecek” dedi. İş birliğine yönelik detayları aktaran Gülle, sözlerine şöyle devam etti: “İş birliği kapsamında özellikle üç nokta çok mühim. Kredi faizlerinin düşük olması ihracatın finansmanında önemli bir nokta. Paket kapsamının 500 milyon dolar olması da bizler için çok önemli bir adım. Ayrıca, paket kapsamında, pozitif ayrımcılığın sağlanması adına kadın girişimci ihracatçıların kullanacakları kredilerde daha avantajlı koşullar da oluşturuldu. Kadın girişimci ihracatçılar, kullanacakları kredilerde aynı azami limitlerle (1 milyon liraya veya 150 bin dolar-Euro’ya kadar) Dolar cinsinden krediler için yüzde 2,25; Euro cinsinden kredileri için ise yüzde 1 gibi daha avantajlı faiz oranlarına tâbi olacaklar. Ayrıca, kadın ve genç girişimcilerimiz için, 100 bin TL’ye, 500 bin Euro-dolara kadar Eximbank kaynaklı ihracat kredisi sunulacak ve yabancı para cinsinden kredilerde 25 baz puan indirim uygulanacak. İhracatçıların yararlanacağı bir diğer avantaj ise fuar katılım kredilerinde olacak. Paket
ile sanal ve fiziki fuarlarda, 100 bin dolar-Euro’ya kadar 1 yıl vadeli ihracat taahhütlü spot döviz kredisinde faiz oranları dolar cinsinden krediler için yüzde 2,25; Euro cinsinden krediler için yüzde 1 olacak. E-teminat mektubunda, ilk 1 yıl için yüzde 0,9 gibi oldukça düşük bir komisyon tahsil edilecek. Protokol kapsamında, kredi kullanan firmalara emtia taşıma sigortasında yüzde 10 indirim, muhabir garantili ihracat faktoringinde avantajlı faiz oranları ve WORLDEF prime üyeliğinde yüzde 50 indirim gibi birçok diğer avantaj da yer alıyor. Dış ticaret kompleksimizde yapılan kütüphaneye yönelik kitap bağışı da Türkiye İş Bankası’nın önemli bir jesti olarak, paketin kapsamında yer alıyor. Güçlü ve zamanında sağlanan finansman sürdürülebilir ihracat için büyük önem taşıyor. Son aylarda yaşadığımız pandemi nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamış olduğu Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi ve Sayın Hazine ve Maliye Bakanımızın açıkladığı Finansman Paketiyle ihracatçıların ihtiyacı karşılanmıştır. İhracat ailemiz adına destekleriyle her zaman yanımızda olan
Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Hazine ve Maliye Bakanımıza teşekkür ediyorum.” İsmail Gülle: “İhracatçılara yönelik kredilerdeki artış bizleri memnun ediyor” İş Bankası ile iş birliği yapmanın gurur verici ve ihracatçılara güven sağlaması bakımından da önemli olduğuna dikkat çeken Gülle, şunları kaydetti: “ Bu ve benzeri ortak çalışmaların artarak sürmesi en büyük temennimiz. Bilhassa son iki yılda, bankacılık sektörünün ihracatçılara yönelik kredilerinde hem hacimsel hem de oransal artışlar görüyoruz, sektörün ihracata ilgi ve alakası bizleri memnun ediyor. 2018 yılı nisan ayında bankaların ihracat kredileri 116 milyar TL seviyesindeyken, geride bıraktığımız nisan ayında bu kredilerin değeri yüzde 69’luk artışla 196 milyar TL seviyesine ulaştı. Bu artışta, bankaların kullandırdığı toplam kredi hacmindeki artış etkili olduğu kadar, ihracat kredilerinin toplam kredi hacmine oranının yüzde 5,2’den yüzde 6,3’e çıkması da etkili oldu. Şoklara dayanıklı ve seri 15
AKTÜEL reflekslere sahip ihracatçılar, böylesi kriz dönemlerinde attıkları yerinde adımlarla yaşanan her şoktan güçlenerek çıkmayı başarıyorlar. Bankacılık sektörü de tıpkı ihracatçı firmalar gibi seri reflekslere ve her krizden güçlenerek çıkan bir yapıya sahip. Son iki yılda yaşanan kur saldırıları, ticaret savaşları ve koronavirüs pandemisi ile bu gerçek daha da gün yüzüne çıkmış durumda. İhracatta kırılan yeni rekorlar, Bankacılık sektöründe ise artan kredi hacimleri ve sağlıklı bilançolar tüm bu zorlu koşullara rağmen her iki alanda Türkiye’nin gücünü kanıtlıyor. Öyle ki, haziran ayının geride bıraktığımız ilk 23 gününde ihracatımız 9,1 milyar dolara ulaşarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 34,3 gibi kayda değer bir artış gerçekleştirdi.”
ihracatın finansmanı için her ihtiyaca uygun vade ve ödeme seçenekleri sunuyoruz. Protokol kapsamında, ihracatçılarımızı desteklemek için faiz oranlarımızı mümkün olan en düşük seviyede tuttuk. İhracat döviz kredilerinde uyguladığımız düşük faiz oranlarının, sadece ihracatçılarımız için değil ekonomideki tüm kesimler için de kritik olduğunu düşünüyoruz. Salgının gidişatına dair belirsizlikler dış talebin kırılgan bir görünüm sunmaya bir süre daha devam edebileceği riskini de beraberinde getiriyor, ancak biz yılın ikinci yarısıyla birlikte ihracat performansımızın koşullar paralelinde güçleneceğini öngörüyoruz.”
Adnan Bali: “Uluslararası pazarlarda güçlü bir Türkiye yaratmak hedefiyle TİM ile güçlerimizi birleştirdik”
Covid-19 salgını sonrasında orta vadeli bir perspektifle bakıldığında, ülkelerin, normalleşme sürecinde yakın coğrafyalarla çalışma ve daha butik imalata odaklanabileceğine dikkat çeken Bali, Türkiye’nin bu konjonktürden faydalanabileceğini; coğrafi konumu itibarıyla küresel ticaret hacminin önemli bir bölümünü teşkil eden bir pazara kısa uçuş mesafesiyle ulaşabildiğini; genç, dinamik ve hızlı yapısı ile potansiyelinin yüksek olduğunu vurguladı. Ülkelerin belli ölçüde içlerine kapandığı bu dönemde, Türkiye’nin güvenilir bir tedarikçi olmasının yanında mevcut endüstriyel altyapısı ve iş gücü kapasitesinin yeterli olduğunu; yeni pazarlar bulma ve üretim süreçlerini yönetme konusunda hali hazırda esnek bir yapısı bulunduğunu da vurgulayan Bali, “Ülke olarak önümüzdeki
Uluslararası pazarlarda güçlü bir Türkiye yaratmak hedefiyle TİM ile işbirliği yaparak ihracatçılarımıza güçlü bir destek verdiklerini ifade eden Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Türkiye’nin Bankası olmanın getirdiği sorumlulukla, milli tavrını ve duruşunu her zaman tereddütsüzce sergileyen bir kurum olarak, bütün imkânlarımızı, iyi niyetli ve samimi bir yaklaşımla memleketimizin ve milletimizin hizmetine kararlılıkla sunmaya devam ediyoruz” dedi. İş birliğinin detaylarını aktaran Bali, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke ekonomisinin büyümesinde kritik bir rolü bulunan ihracat, özellikle pandemi sürecinde içinden geçilen zor dönemden çıkışta da büyük önem taşıyor. Banka olarak bu alana özel bir konsantrasyon ile eğiliyoruz. Salgının istihdama, üretime, ticarete, ödeme sistemlerine etkilerini azaltmak ve ekonomik aktivitenin devamlılığını sağlamak amacıyla çok sayıda aksiyonu hayata geçiriyoruz. Devam eden ekonomiye destek paketlerimizin yanı sıra, TİM ile bugün imzaladığımız protokolle 16
Adnan Bali: “Türkiye’nin ihracattaki konumunu güçlendirecek desteği vermeye devam edeceğiz”
dönemde birçok mal ve hizmetin tedariki için önemli bir aday olarak sahneye çıkabileceğimizi düşünüyoruz. İş Bankası olarak biz de Türkiye’nin ihracattaki konumunu güçlendirecek desteği vermeye devam edeceğiz” diye konuştu. Adnan Bali, Bankanın, kuruluşunun ilk yıllarından bu yana ihracatçıların yanında olduğunu, ihracatçıları desteklemek için 1932 yılında İskenderiye ve Hamburg Şubelerini faaliyete geçirdiğini ifade etti. Bali, “Kuruluşumuzdan sadece 8 yıl gibi kısa bir süre içerisinde böyle bir vizyonla hareket edilmiş. Günümüze geldiğimizde, 121 farklı ülkede yerleşik banka ile kurmuş olduğumuz geniş muhabirlik ağımız kapsamında; müşterilerimize zengin dış ticaret ürün ve hizmetleri sunuyor ve Türkiye ile 200’ün üzerinde farklı ülke arasında yapılan dış ticaret işlemlerine aracılık ediyoruz” dedi. TİM İhracatçı Kart, ihracatçıların hayatını kolaylaştıracak Protokol kapsamında ‘Maximiles TİM İhracatçı Kart’ ve ‘Maximiles TİM İhracatçı Kart Premium’ kartları ihracatçıların kullanımına sunuluyor. TL/EUR/USD hesap özeti seçeneğini içeren kartlar ile ihracatçılar, yaptıkları alışverişlerden hem MaxiMil hem de MaxiPuan kazanacaklar. Ayrıca İş Bankası aracılığıyla gerçekleştirecekleri aylık ihracat hacmi üzerinden de ilave MaxiPuan kazanacaklar ve ihracatçılar bu puanları MaxiMil olarak da kullanabilecekler. Maximiles TİM İhracatçı Kart otel rezervasyonundan vize işlemlerine kadar ihracatçıların hayatlarını kolaylaştıracak birçok önemli ve fark yaratacak ayrıcalığı da içeriyor.
17
AKTÜEL
Lenzing Grubu
Sürdürülebilirlik Anlayışıyla • Lenzing Grubu, yenilenebilir ağaç ham maddesinden çevreye duyarlı özel elyaflar üretiyor.
• Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak anlayışıyla hareket eden Lenzing, doğada çözünür ve gübreleşebilir özelliğe sahip botanik kökenli elyafları ile sürdürülebilir modaya değer katıyor ve 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde herkesi çevreye duyarlı olmaya davet ediyor.
çinde bulunduğumuz pandemi sürecinde doğa kendini yenilemeye başladı. Ancak her şey normale döndüğünde doğal kaynaklarımız, dünya nüfusunun artması ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi nedeniyle azalmaya devam edecek.Bu kaynağı gelecek nesillere aktarmak için hem üreticilerin hem de tüketicilerin artık daha çok sorumluluk alması gerekiyor. Gördük ki yaşadığımız bu süreçte çevre konusunda farkındalığımızı biraz daha artırmamız gerekiyor. Bu farkındalık ile önümüzdeki dönemde kişiler yiyecekleri ve kullandıkları malzemelerin yanı sıra giysilerini de özenle seçecekler. Tüketicilerin bu taleplerine daha fazla dikkat eden ve sürdürülebilir dünyaya katkı sunmak isteyen şirket ve markalar da çevre dostu üretime daha fazla önem verecek.
18
Bu farkındalıkla sürdürülebilirlik yaklaşımını şirketin her aşamasındaki fonksiyonlarına entegre eden Lenzing Grubu, doğal kaynaklarımızı optimum kullanarak, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için herkesi çevreye duyarlı ürünleri tercih etmeye davet ediyor.
“Sürdürülebilirlik Lenzing Grubu’nun DNA’sına kodlu” Lenzing Grubu’nun faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde çevre dostu bir şirket olduğunu kanıtladığının altını çizen Lenzing Türkiye&Orta Doğu ve Afrika Pazarlama İletişim&Markalama Müdürü Miray Demirer Acar, “Günümüzde doğaya saygılı ve sürdürülebilir üretim, tüketicilerin her zamankinden daha fazla ilgisini çekiyor. Hem üreticilerin hem de tüketicilerin sorumluluk alması gereken bu süreçte, çevre konusunda farkındalığı artan kişiler yiyeceklerinin yanı sıra, ıslak mendilden bebek bezine, hijyenik pedden kıyafetlerine, günlük hayatlarında kullandıkları tüm malzemeleri de çevreye olan zararlarını gözeterek seçmeye gayret ediyor. Tüketicilerin bu taleplerine daha fazla dikkat eden ve sürdürülebilir dünyaya katkı sunmak isteyen şirket ve markalar da çevre dostu üretime yöneliyor. Lenzing Grubu olarak doğada çözünür ve gübreleşebilir özelliğe sahip botanik kökenli elyaf markalarımız TENCEL™, LENZING™ ECOVERO™ tekstil sektöründe kıyafetten,
VEOCEL™ markamız ile nonwoven sektöründeki ıslak mendil, yüz maskeleri gibi kişisel bakıma kadar uzanan bir ürün gamında tüketicilerin duyarlılığına hizmet etmeye çalışıyoruz.” dedi.
Gelecek için sürdürülebilir bir dünya… Lenzing, günlük bakım için premium bir marka olarak konumlandırılan VEOCEL™ ile nonwoven endüstrisine temiz ve güvenli, doğada çözünür, botanik kökenli ve çevre dostu bir üretim süreciyle üretildiği kanıtlanmış elyaflar temin ediyor. VEOCEL™ marka elyaflar bebek, güzellik, vücut ve hijyen bakımından yüzey temizliğine kadar oldukça geniş bir ürün yelpazesinin içeriğinde kullanılıyor. TENCEL™ ise Lenzing Grubu’nun, yenilenebilir ağaç kaynaklarından elde edilen özel tekstil ürünlerini içeren ve sürdürülebilirlik ve doğal konfor açısından devrim niteliğinde bir adımı temsil eden, seçkin tekstil markası olarak dikkatleri üzerine çekiyor. LENZING™ ECOVERO™ Viskon elyafları ise yüksek çevre standartlarını karşılayarak çevreye duyarlı bir üretim süreciyle sertifikalı ve kontrollü kaynaklardan gelen sürdürülebilir ağaç ve hamurdan elde ediliyor. LENZING™ ECOVERO™ Viskon elyaflar, moda tercihinizin çevreye duyarlı ve çevresel etkisinin düşük olduğu konusunda güvence veriyor ve “Doğanın Renkleri Kaybolmasın” diyor.
19
AKTÜEL
LCW Home ile
LCW Home, mutfaklardan salona, balkon ve bahçelerden yatak odasına kadar doğadan ilham aldığı tasarımlarıyla yazı evinize getiriyor. LCW Home’un yazı hissettiren ürünleriyle evlerin enerjisi değişiyor. CW Home, evlerde daha çok vakit geçirilen bu dönemde doğayı evlere taşıyor. Huzuru ve sağlıklı yaşamı simgeleyen yeşil yapraklı botanik bitki desenlerinin yer aldığı tasarımlar doğaya duyulan özleme vurgu yapıyor. Nevresim takımları, kırlentler, havlular ve mutfak aksesuarlarında yeşilin bolca yer aldığı ürünler, evlerin dingin, rahat ve huzurlu bir ortama dönüşmesine aracılık ediyor.
Naturel görüntüye makrome, püskül ve nakışlı tasarımlarıyla eşlik eden ürünler ise LCW Home’un bu yaz vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Masa örtüleri ve Amerikan servisleri püskül detaylarla renklenirken, runnerlar, saksılar ve aynalar makrome ve nakışlarla evlere doğallık katıyor. 20
Cam ve seramik ürünler ise yaz sofralarında buluşuyor. Camın şıklığı ve asaleti, seramiklerin desenleri ile keyifli yaz sofralarında ahenkle uyumlanıyor. Yaşam alanını biraz daha kişiselleştirmek isteyenler içinse tipografik tasarımlar sunan LCW Home, harflerin dünyasını yastık kılıflarına, havlulara ve bardak altlıklarına taşıyor.
Kullanıcılarının ürün güvenliğini ve insan sağlığını da ön planda tutan LCW Home ürünlerine LC Waikiki mağazalarından ve www.lcwaikiki.com web sitesinden ulaşabilirsiniz.
21
AKTÜEL
Zorluteks ‘Temiz Üretim Yazılımı’ ile Kaynakları Verimli Kullanıyor
Sürdürülebilir bir çevre anlayışıyla, ev tekstilinin geleceğini tasarlarken aynı zamanda kaynakları da verimli kullanmayı hedefleyen Zorluteks, üretim tesisi içerisinde kullanılan makinelerin, elektrik, su, doğalgaz ve buhar tüketimlerini anlık olarak izleyebileceği, ‘Temiz Üretim Yazılımı’ geliştirdi. Yeni geliştirilen bu yazılım sayesinde fabrikadaki üretimde kullanılan kaynakların takibi ile kullanımın minimum seviyeye indirilmesi hedefleniyor. elektrik, su, doğalgaz ve buhar tüketim miktarı bu yazılım ile hesaplanıyor. Kullanılan kaynaklar için 2020 hedeflerimiz de sistem hafızasında bulunuyor. Böylelikle sürdürülebilir bir dünya hedefimizin ne kadarını gerçekleştirdiğimizi, anlık takip edebiliyoruz. Dünyada 1 kg kumaş üretimi için ortalama 120 litre su kullanılırken, biz bunu 80 litreye kadar düşürmüştük. Yazılım sayesinde anlık takiplerimiz ve uygulamalarımızla bu kullanımı 70 litreye kadar düşürmeyi hedefliyoruz” dedi. Geleceğin yenilikçi ürünleri ile sürdürülebilir evler
D
oğa dostu uygulamalarının yanı sıra teknoloji ve inovasyona yaptığı yatırımlarla, dünyanın sayılı ev tekstili üreticilerinden olan Zorluteks, üretim tesisinde ‘temiz üretim yazılımı’ kullanmaya başladı. Yazılım sayesinde tesisteki makinelerin üretim esnasında kullandıkları elektrik, su, doğalgaz ve buhar tüketimleri anlık olarak takip edilerek raporlanabiliyor. Hedef 1 kg kumaş üretiminde 70 litre su kullanmak... ‘Gelecek için Bugün’den başlayarak, sürdürülebilir bir dünya hedefiyle üretim yaptıklarını belirten Zorluteks Genel Müdürü Cemil Çiçek: “Sektörde 65 yılı aşkın tecrübeyle ve büyük bir sorumlulukla üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz. GOTS (Global Organic Textile Standards)
22
ve OEKO TEX belgeleri ile çevreci duruşumuzu kanıtlıyoruz. Sertifikalı organik ürünler tasarlayarak ekolojik üretimi destekliyoruz. Dijital baskı makinelerimiz sayesinde teknolojik bir alt yapı kurduk ve üretimlerimizin çoğunu bu makineler sayesinde yapıyoruz. Zorluteks olarak bu alana çok fazla yatırım yaptığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. dedi. ‘Temiz Üretim Yazılımı’ ile üretimde kullanılan makinelerin kaynak tüketimlerini anlık olarak izleyebildiklerini belirten Çiçek sözlerine şöyle devam etti: “1 kg kumaş üretmek için kullandığımız
Bugüne kadar kullanıcıların hayatını kolaylaştıran doğa dostu pek çok ev tekstili ürünü ürettiklerini belirten Çiçek, “Zorluteks olarak çevreyi, doğamızı koruyan ürünlerimiz ve üretimlerimizle ev tekstilinde öncü rol üstleniyoruz. Bu bilinçle hayata geçirdiğimiz pet şişe ve polyester ipliklerin geri dönüşümü ile hazırladığımız TAÇ Reborn perdelerin yanı sıra pamuk ve tencel ipliklerin geri dönüştürülmesiyle elde ettiğimiz TAÇ Reborn nevresimler, çevresel sürdürülebilirliği destekleyen ürünlerimiz arasında bulunuyor’’ diye konuştu.
23
AKTÜEL
Dijital halı pazarında hızla büyüyen Fustat Halı,
Mimaki teknolojilerine güveniyor dışı pazarlarına satış gerçekleştirdiklerini belirtti. Elmalı, “ Avrupalı perakendeciler için özel üretimler yapıyoruz. Üretimimizin %70’inin iç pazara, %30’unun da dış pazarlara gönderiyoruz.”
Fustat Halı firma sahibi Kadir Elmalı
E
v ve mekan dekorasyonunun vazgeçilmez parçaları halı ve kilimlerdir. Renkleri ve desenleri ile halılar kullanıcılarının ruhunu yansıtır. Kullanıcılar kendilerini en iyi yansıtan tasarımlardaki halıları ararken dijital baskı onlara neredeyse sonsuz olanaklar sunuyor. 2017 yılında dekoratif amaçlı dijital baskılı halı üretimi için kurulan Fustat Halı, zengin bir ürün gamı ve yüksek üretim hacmiyle pazarın önemli oyuncularından biri oldu. Kurulduğu günden bu yana dijital baskı konusunda sadece Mimaki teknolojilerine güvenen firma, bu işbirliğinin getirdiği başarının konforunu yaşıyor. Dijital baskılı halıda sektörün liderleri arasında yer aldıklarını ifade eden Fustat Halı firma sahibi Kadir Elmalı, oluşturdukları Belemir Halı markası ile yurtiçi ve yurt-
24
Elmalı ürettikleri halıların lateks kaymaz deri tabanlı, örme yüzeyli ve dijital baskılı olduğu bilgisini verdi. Dokuma halılar ile bir karşılaştırma yapan Elmalı sözlerini şöyle sürdürdü; “Ürettiğimiz halılar dokuma halılara kıyasla çok daha hafiftir ve çok farklı ebatlarda üretimleri mümkündür. Bu ürünler hızlı şekilde üretilerek müşteriye sunulabiliyor. Çamaşır makinelerinde deforme olmadan kolaylıkla yıkanabilir. Alerjiye sahip kişiler için daha elverişlidir. Ayrıca belki de en önemlisi dijital baskı ile kişiselleştirme için daha fazla tasarım seçeneği sunuyor. Hayalinizdeki mekanları dijital halılar ile tamamlayabiliyorsunuz.” Makine parkuru büyüdükçe üretim kapasitesi arttı
Kadir Elmalı bu işin liderlerinden biri olmak amacıyla üç yıldır çalıştıklarını dile getirdi. Elmalı bu bağlamda sürekli makine yatırımları yaptıklarını şöyle anlattı; “Kurulduğumuzda 2 adet Mimaki TS300P-1800 dijital süblimasyon tekstil baskı makinesi, 1 press makinesi ile yola çıkmıştık. Bugün itibariyle kendi bünyemizde 5 adet Mimaki TS300P-1800 baskı makinesi, 2 adet press makinesi ve 6 adet örme makinemiz bulunuyor. Ana tesisimizin dışında, İkitelli Saraçlar Organize Sanayi Sitesi’nde de bir laminasyon hattımız var. Kısaca Fustat Halı olarak, hammaddeler haricinde diğer bütün üretim süreçlerini kendi içimizde gerçekleştiriyoruz. Bütün süreci kontrol edebilmek kalite ve müşteri memnuniyetini etkileyen temel unsurlar oldu” dedi. Fustat Halı, 2017 yılında aylık ortalama 15 bin metrekare üretim kapasitesine sahip iken, günümüzde 150 bin metrekare üretim
kapasitesine ulaştı. Yaz sezonlarında tam kapasite çalıştıklarına değinen Elmalı, 2019 yılında 1 milyon 100 bin metrekare halı üretimi gerçekleştiklerinin altını çizdi. Elmalı; “6 m2 ebatlara kadar ürettiğimiz Belemir markamız ile pazara dönük tanıtım çalışmaları yapıyoruz. Dijital halıların hem üretim hem de kullanım bağlamında dokuma ve akrilik halılara göre önemli avantajları var. Dijital halılar iç mekan konseptlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldi” şeklinde konuştu. “Mimaki ile başladık ve sadece onunla devam ediyoruz” Fustat Halı’nın çalışmalarında Mimaki önemli çözüm partneri haline geldi. Kadir Elmalı firmanın kuruluşu sırasında başlayan ilişkiyi şöyle özetledi; “2017 yılında firmamızı kurarken hangi teknolojileri tercih etmeliyiz diye araştırmalar yaptık. Sektörden bir arkadaşımızın tesisinde çok sayıda Mimaki makinesi kuruluydu ve bize çok memnun kaldığını söylemişti. Biz de gidip makineleri çalışırken inceledik, sonuçlarını değerlendirdik. Daha sonra Mimaki Yetkili Bayii DigiMania ile tanıştık. Mimaki’nin baskı konusundaki yetkinliği ve profesyonel servis anlayışı bizleri çok etkiledi. Sonuçta 2 adet baskı makinesini derhal alarak üretime başladık. Bu süreçte Mimaki ile ilişkimiz sürekli gelişti. Bu çerçevede 2018 yılında bir adet, 2019 yılında da 2 adet daha baskı makinesine yatırım yaparak, üretim hanemizdeki Mimaki model makine sayısını 5’e çıkardık.” Bütün üretim sürecinde sadece Mimaki baskı makineleri ve orijinal boyalarını kullandıklarının altını çizen Elmalı, elde ettikleri baskı kalitesinden memnun kaldıklarını söyledi. Elmalı; “İlk günden itibaren, boyalarımız ve kağıtlarımız dahil olmak üzere
Mimaki çözümlerini ve tavsiyelerini dikkate alarak hareket ettik. Halılarımızda elde ettiğimiz renk canlılığı ve desen kalitesi hem bizleri hem de müşterilerimizi memnun etti. Satış sonrası verdikleri servis ve göstermiş oldukları ilgi de aynı derecede bizleri etkiledi. Elde ettiğimiz bu yüksek kaliteyi ve güveni riske atmamak için başka bir markayı veya çözümü tercih etmiyoruz. İlk tercihimiz artık Mimaki’dir” dedi. Bilgisayarda gördüğümüz tasarım, TS300P-1800’den birebir çıkıyor Mimaki TS300P-1800 ile üretim yapmanın kolaylığına dikkati çeken Kadir Elmalı, tasarımın istenilen renk parlaklığı, yoğunluğu ve çözünürlüğünde hızlıca basıldığını söyledi. Elmalı sözlerini şu şekilde devam etti; “Haftalık 1015 yeni desen ortaya çıkarıyoruz ve basıyoruz. Oluşturduğumuz tasarımın TS300P’lerden birebir çıkıyor. Ayrıca boya tüketimi de oldukça düşük. Bu da üretim maliyetlerine olumlu katkı sağlıyor.” Bugüne kadar ürünleri için hiçbir müşteri şikayeti almadıklarını ifade eden Elmalı; “Kurulduğumuzdan bu yana 2 buçuk milyon metrekare halı ürettik. Boya atma veya desen bozulması nedeniyle bize geri dönen ürün olmadı. Halılarımız için 2 yıllık garanti veriyoruz. Burada bize garanti sağlayan şey, baskıda orijinal Mimaki boyası kullanmamızdır” dedi.
Dijital baskılı halı pazarı büyük bir hızla genişliyor. Fustat Halı daha hızlı üretim, daha fazla tasarım seçeneği ve farklı pazarlara ulaşma kapasitesi ile bu segmentte hızla büyüyor. Bu büyümede en büyük güvencesi ise Mimaki dijital baskı teknolojileri.
Yeni yatırımlar hakkında da bilgi veren Kadir Elmalı, bin metrekarede başladıkları işlerinin artık üç bin metrekarelik alana yayıldığını ve bunun da yetmediğini aktardı. Elmalı; “Pazarda öngördüğümüz gelişmelere paralel olarak yeni makine yatırımları yapmayı ve daha büyük bir tesise doğru genişlemeyi planlıyoruz” diye konuştu. 25
AKTÜEL
K ILIM MOBI LYA, TSE C OV I D- 19 GÜ VE N L I Ü RE TIM B E L GE S I A L DI
“Önce İnsan, Önce Sağlık” dedi! Kilim Mobilya, pandemi sürecinde hijyeni sağlamak, enfeksiyonu önlemek ve kontrol altında tutabilmek için bir eylem planı oluşturdu. TSE’nin belirlediği standartları hızla hayata geçiren işletme, denetimler sonucunda “TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi” almaya hak kazandı. Dört üretim tesisi ve 207 mağazasında çevreye saygılı ve farkındalığı yüksek bir iş yapma modeli uygulayan şirket, iş ortakları, müşterileri ve toplumda da sağlık, hijyen ve kaliteye bakışta yeni bir perspektif oluşturmayı amaçlıyor.
K
ilim Mobilya, hijyeni sağlamak, enfeksiyonu önlemek ve kontrol altında tutabilmek için Türk Standardları Enstitüsü (TSE) tarafından belirlenen ölçüler doğrultusunda bir eylem planı oluşturdu. Hijyen kurallarına, enfeksiyonu önleme ve kontrol ilkelerine uygun üretim yapan Kilim Mobilya, TSE yetkilileri tarafından gerçekleştirilen denetimler sonucu “TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”
26
almaya hak kazandı. Kilim böylece mobilya sektöründe bu belgeye sahip olan ilk marka oldu. İşletme, pandemi sürecinde çalışmalarını sağlıklı bir biçimde sürdürebilmek amacıyla TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’nde detaylı olarak yer alan tüm önlemleri almak için kolları sıvadı. Üretim tesisleri tamamıyla dezenfekte edildikten sonra, hijyen ve sosyal mesafe kuralları gözetilerek yerleşim ve ça-
lışma alanları yeniden düzenlendi. Tesisteki tüm mekanlar hijyen kurallarına uygun hale getirildi. Personelin çalışma sırasında giyeceği elbise, eldiven, maske gibi özel ekipmanlar tedarik edildi. Bunun yanı sıra iletişim ve seyahat gerektiğinde uyulması zorunlu koşullar sağlandı. Ürün nakliyatı ve seyahat sırasında kullanılacak arabalar dezenfekte edildi. Üretimin her aşamasında, atık yönetiminde, nakliye sırasında, insanların birbiriyle iletişiminde; özetle çalışma yaşamının her alanında uyulması gereken kuralların eksiksiz uygulanabilmesi için, Kilim Mobilya personeline özel eğitimler verildi. Kilim Mobilya tesisleri; TSE yetkilileri tarafından genel merkezden fabrikaya, üretim tesislerinden dağıtım noktalarına, lojistik alanlarına kadar kapsamlı bir biçimde denetlendi. Kısa sürede TSE’nin belirlediği tüm koşulları eksiksiz olarak hayata geçiren Kilim Mobilya, yapılan denetim sonrasında TSE Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almaya hak kazandı.
27
AKTÜEL
Ticaret Bakanı Pekcan
En Kötüsü Geride Kaldı yerel parayla ticaretimiz var. Ama toplamda baktığımızda 2019’da 7,6 milyar dolarlık ihracatı,11,1 milyar dolar ithalatı yerel parayla yapmışız. Amacımız bunu daha yaygınlaştırmak. Çin ile görüşüyoruz, zaten mevcut bir swap anlaşmamız var, daha çalışılır daha güncel hale getirmemiz, kapasitesini artırmamız lazım. Güney Kore ile görüşüyoruz, kendileri ile hem serbest ticaret anlaşmamız var hem ticaret açığı veriyoruz, onlarla da bu yönde görüşmelerimiz devam ediyor. Onun dışında Malezya, Hindistan, Japonya var. Hem iş konseyleri hem de buralarda ticaret yapan yatırımları olan iş insanlarımızla görüşüyoruz.”
M
ayıs ayı rakamlarının açıklandığını, en kötünün geride kaldığını ifade eden Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ihracatta artış sürecinin hem Türkiye hem de başlıca pazarlardaki kademeli normalleşmeyle beraber devam edeceğini vurguladı. Pekcan, uluslararası kuruluşların pandemi sürecinin ekonomik etkilerini ölçemediğini belirterek, “Biz Türkiye’nin dinamizmiyle, eğitimli iş gücümüzle, sanayi tesislerimizle, üretim kapasitemizle inşallah sağlık alanında ayrıştığımız gibi ekonomi, ticaret alanında da diğer ülkelerden ayrışarak yolumuza devam edeceğiz.” ifadesini kullandı. “Yerel paralarla ticaret ön plana çıkacak” Bakan Pekcan, dünyada artık yerel paralarla ticaretin ön plana geçeceğine dikkati çekerek, özellikle daha fazla dış ticaret açığı verilen ülkeleri tespit ettiklerini, hem muhataplarıyla bu konunun karşılıklı olarak teşviki ve canlandırılması için görüştüklerini hem de iş insanları ile toplantılar yaptıklarını söyledi. Bu sürecin swap mekanizmasının harekete geçirilerek iş insanlarının da işinin kolaylaştırılması gerektiğini anlatan Pekcan, şöyle konuştu: “Bu doğrultuda da hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem Merkez Bankası hem de iş insanları ile bir araya gelerek bu süreçleri takip ediyoruz. Mevcut swap anlaşmalarının daha aktifleştirilmesi üzerine çalışmalarımız var. Katar, Çin ile ciddi çalışmalarımız var. Diğer ülkelerle de böyle bir ön çalışmamız var. Merkez Bankamız da kendileri ile ön görüşme halinde. Bizim başladığımız ve yakın takipte olduğumuz 5 ülke var yerel paralarla ticaretin gündeme gelmesiyle ilgili. Rusya ile de bizim
28
Bakan Pekcan, bu süreçte yerel paralarla ticaretin bütün dünyada artacağına işaret ederek, “Biz de ekonomimizin daha fazla güçlenmesi, iş insanımızın daha fazla desteklenmesi için yeni araçlar üzerinde çalışma yapmak zorundayız.” dedi. Salgın sürecinde fahiş fiyat artışı denetimleri Salgın döneminde fahiş fiyat artışları ile ilgili bir soru üzerine de Pekcan, bu durumu fırsata çevirmek isteyenlerin olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Biz mart, nisan ayında da vatandaşlarımızın talepleri, Bakanlığımıza gelen şikayetleri de değerlendirerek denetlemeler yaptık ve Reklam Kurulumuz üzerinden buralara idari para cezaları da uyguladık. Sadece mart ve nisan ayında 11 milyon liranın üzerinde ceza kestik. Ama bunun 628 bin lirası sadece gıdayla ilgili olanlara ceza kesmekti. Bu süreçte 16 Nisan itibarıyla perakende ticaretin düzenlenmesiyle ilgili kanuna bir fahiş fiyat ve stokçulukla ilgili yeni bir madde eklendi ve diğer bakanlıklarımızın, kurumlarımızın görüşlerini, STK’larımızın da görüşlerini alarak 28 Mayıs itibarıyla da biz yönetmeliğini yayınladık ve 22 Mayıs’ta da bu kurul ilk toplantısını yaptı. Biz gidip de hemen, senin fiyatını fahiş gördük diye ceza kesmiyoruz. Bizim yaptığımız uygulama, tespitte bulunuyoruz, şikayetleri değerlendiriyoruz, savunma istiyoruz ve savunmayı o satıcının da üyesi olduğu kurumların, STK’ların da içinde bulunduğu kurul kararıyla kesiyoruz. Çok şikayet alıyoruz cezalarla ilgili ama kurul karar veriyor, biz Bakanlık olarak karar vermiyoruz. Savunma istediğimiz firmalarımız var, onların savunma süreci tamamlanınca tekrar gündeme getireceğiz. Amacımız, serbest ticaretin dengesini ve düzenini bozmadan devam etmek. Bizim piyasaya müdahale gibi bir iddiamız yok ama piyasa bozucu olanlar varsa bunlara da müdahale etmek bizim vazifemiz.”
29
AKTÜEL
MAKINE IHRACATI ILK 5 AYDA YÜZDE 18,5 GERILEYEREK 6,2 MILYAR DOLAR OLDU
“İlave gümrük vergileri günümüzün mecburiyetidir”
Makine İhracatçıları Birliği, yılın ilk 5 ayındaki toplam makine ihracatının 6,2 milyar dolar olduğunu açıkladı. İlk 5 aydaki makine ihracatı, pandemi nedeniyle geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 18,5 geriledi. 2019’un Nisan ve Mayıs aylarında toplam 3,3 milyar dolar ihracat yapan sektör, uluslararası ticaretin tüm dünyada durduğu son iki ayda 1,9 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Pandeminin küresel makine dış ticareti üzerindeki olumsuz etkisinin Ağustos sonunda zirve yapmasının beklenildiğini vurgulayan Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Sektörümüz, ekonomik krizleri diğer sektörlere göre 3 ila 6 ay arası bir farkla geriden takip ediyor. Salgın döneminde ancak elimizdeki siparişleri tamamladık. Bu dönemde hiç sipariş alamadığımız için birçok imalatçı firmamızın üretimi 2-3 ay içinde durma noktasına gelebilir. Fakat hâlâ fırsatlar var. Şu anda işlerini Çin’e kaptırmak istemeyen bazı Avrupa firmaları, yeniden faaliyete geçmeleri zaman alacağından ellerindeki siparişleri bizimle paylaşma arayışı içinde. Korumacı politikalarla katı defans yapılırsa, yurtiçi siparişlerin katkısıyla istihdam gücümüzü kaybetmeyiz.” dedi. uğradığını ve Batı’nın, üretim ve tedarikte Çin’e bağımlı olmanın ağır sonuçlarıyla yüz yüze geldiğini vurgulayan Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu
M
akine sektörünün ihracatı, son iki ayda (Nisan-Mayıs) bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40’tan fazla daralırken, ilk 5 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,5 geriledi. Yılın ilk 5 ayında toplam ihracat
30
6,2 milyar dolar oldu. Sektörün en büyük pazarlarından Almanya ve İtalya’ya ihracatı Mayıs ayında yüzde 45 düşerken, ABD’ye ihracattaki gerileme Mayıs ayında yüzde 63’ü buldu. Makine üretiminin ana merkezleri olan Çin, AB ve ABD’deki makine imalatının salgın nedeniyle felce
“Küreselleşme anlayışıyla Çin’e tanınan imtiyazlar dünyanın aleyhine oldu fakat üretimin dağılımında oluşan büyük dengesizlik bu dönemin sonunu getirdi. ÇinABD gerginliğinin, Trump tekrar seçilemezse dahi kalıcı hale geldiği düşünülüyor; çünkü Çin her yıl 400 yıl milyar dolar makine ihraç ediyor ve dünya makinelerinin üçte birini üreten bu ülkenin ikamesi herkes için öncelikli mesele haline geliyor. Salgın sürecinde dünya mal ticareti miktar bazında yüzde 20’ye yakın düştü, sene sonuna kadar düşüş daha da artabilir. Bu süreçte en belirleyici faktör teknoloji olacak, ticari sınırları en kolay o geçecek. Türkiye’nin ekonomik büyüme performansına da yüksek teknolojili ürün ihracatından aldığımız pay yön verecek.”
“Sektörümüz ve makinelerimiz sınai ve ticari işbirlikleri için optimum konfigürasyonda” Yıla iyi başladıklarını ancak toplam ihracatın yüzde 40’ının gerçekleştiği beş büyük pazarın birden karantina altına alınması nedeniyle frene basmak zorunda kaldıklarını belirten Karavelioğlu şöyle konuştu: “Son iki yıldır cirolarımızda ihracat çok belirleyici. Ancak küresel ticaret duraklayınca kapasite kullanım oranımız yüzde 51’e kadar geriledi. Sektörümüz, ekonomik krizleri diğer sektörlere göre 3 ila 6 ay arası bir farkla geriden takip ediyor. Salgın döneminde ancak elimizdeki siparişleri tamamladık. Bu dönemde hiç sipariş alamadığımız için birçok imalatçı firmamızın üretimi 2-3 ay içinde durma noktasına gelebilir. Fakat hâlâ fırsatlar var. ABD sanayii için Meksika ne kadar önemliyse, Avrupa sanayii için de Türkiye’nin aynı önemde olduğunu unutmamalıyız. Avrupa’nın küresel rekabette güçlü olabilmek için Türkiye’nin üretim altyapısından yararlanmaya ihtiyacı var. Türkiye makine çeşitliliği ve ölçekler, fiyat ve performans, kalite anlayışı ve sürdürülebilirlik konularında optimum bir konfigürasyon oluşturuyor. Şu anda işlerini Çin’e kaptırmak istemeyen bazı Avrupa firmaları yeniden faaliyete geçmeleri zaman alacağından ellerindeki siparişleri bizimle paylaşma arayışı içindeler. Küresel üretimin coğrafi dağılımı değişiyor, doğru adımlarla yeniden hız kazanabiliriz. Korumacı politikalarla katı defans yapılırsa, yurtiçi siparişlerin de katkısıyla istihdam gücümüzü kaybetmeyiz.” “Katma değeri yüksek nihai ürünlerin gözetilmesi yerinde karar” Pandemi öncesinde başlayan teknoloji savaşlarında korumacı politikalar ve yerlileşme stratejileriyle önemli bir eşiğe gelindiğinin altını çizen Karavelioğlu şunları ifade etti: “Teknoloji üreten firmaları güçlendirmek için korumacılığın hacmi giderek genişliyor. Üretim teknolojilerini ilave gümrük vergileri ve tarife dışı engellerle korumak ticaretin yeni normali geline geliyor. Ülkemizde de ilave gümrük vergileri ile başta makineler olmak üzere katma değeri yüksek nihai ürünlerin gözetilmesi yerinde bir karar olmuştur. Bağımlı olduğumuz aramalı ve komponentlerde hassas davranıldığını gözlüyoruz. Yatırımların küresel olarak daraldığı bu dönemde Uzak Doğu’nun dampingli mallarına karşı hızlı tedbirler alınmalı; firmalarımızı haksız rekabete karşı korumak alan daha da genişletilmeli, vergi oranları bize Doğu’da uygulanan oranlara eşitlenmelidir. Biz bütün dünyaya makine üretirken kendi sanayicimizin makine ithalatında ısrarcı olması, ülkemizin kaynaklarını yabancı ülkelerin teknoloji geliştirmesine seferber ettiğimiz anlamına gelir.”
Tüm dünyanın içine kapandığı ve Türkiye’de de yerlileşme yönünde kararlı adımların atıldığı bu dönemde makine ithalatının hız kesmemesini kaygı verici bulduklarını belirten Karavelioğlu, “Makine ihracatımız dramatik biçimde azalırken, makine ithalatımızın ilk çeyrekte yüzde 13,7 artması, hızla tedbir alınmasını gerektiren olağan dışı bir gelişmeydi. Teşvik mekanizmalarında hâlâ düzeltilmeyi bekleyen noktalar var. Teşvik Belgeli yatırımların yüzde 70’e yakınının makine ithal etmek için, geri kalanının ise arazi, inşaat ve yerli makineler için olduğunu görüyoruz. Devletin kamu alımları ve yapım işlerinde yerli makinelere öncelik vererek, özel sektöre örnek olması gerekiyor” dedi. 31
AKTÜEL
Aksa Akrilik, faiz vergi ve
amortisman (FAVÖK) öncesi kârını yüzde 42 artırdı Aksa Akrilik, 2020’nin ilk çeyrek finansal tablosunu duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; şirketin faiz, vergi ve amortisman öncesi kârı bir yılda yüzde 42 artış göstererek, 197 milyon 989 bin TL oldu.
Y
üzde 19’luk global pazar payı ile dünyanın en büyük akrilik elyaf üreticisi Aksa Akrilik, 2020 yılı ilk çeyreğine ait sonuçlarını açıkladı. Açıklanan tabloya göre, şirket satış gelirleri bir önceki yılın ilk çeyrek rakamlarıyla kıyaslandığında yüzde 14,8 artarak, 1.062 milyar
TL’ye ulaştı. Şirketin faiz, amortisman ve vergi öncesi kârının (FAVÖK) ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42 artış göstererek, 197 milyon 989 bin TL seviyesine ulaştığı duyuruldu. Özkaynak yöntemine göre değerlenen yatırımlarında ise pozitife dönen kârlılık dikkat çekti. Yüzde
50 paya sahip olunan DowAksa Holdings BV’den bir önceki yıl gelen 8 milyon TL. zarara karşın, 2020 ilk çeyreğinin 357 bin TL net kar ile sonuçlandığı belirtildi. Bu sonuçlara göre, Aksa Akrilik’in 2020 yılı ilk çeyrek net kârının 65 milyon 126 bin TL olarak gerçekleştiği kaydedildi.
E VLEN ENLERE V E EV I NI YENI LEYENL E RE A RM IS YATA K IL E Türkiye yatak sektörünün öncü markası Armis Yatak, yeni koleksiyonunda yer alan, göz alıcı ve bir o kadar rahat Lucca yataklı, baza başlık ve sandıklı bazadan oluşan Prato Set ile evini yenileyen ve evlenen çiftlere şık çözümler sunuyor.
Ü
rünlerini yeni nesil teknoloji makine parkurunda üreten, Türkiye yatak sektörünün öncü markası Armis Yatak, klasik tarzın modernlikle sentezlendiği Luxury Serisine yeni bir alternatif daha ekledi. El işçiliği ile özel üretilen Prato Yatak Başı, Prato Baza ve Lucca Yatak’tan oluşan koleksiyon; konforu, şıklığı ve sağlıklı uykuyu bir araya getiriyor. Prato Set, komodin ve puf tamamlayıcıları ile yatak odasına şık bir görünüm kazandırıyor. Lucca Yatak; paket yay sistemi ile geliştirilmiş ve bölgesel tepki vererek omurga sistemini destekliyor. Viskon kumaşı ile saten bir dokunuş sunmanın yanı sıra nem yönetimi sunuyor. Ne çok sert ne de çok yumuşak tam kararında bir yatak. Seti tamamlayan Prato Bazası, geniş iç
32
hacmi, kolay zemin temizliğine olanak sağlayan özel üretim ayakları ve farklı renk seçenekleriyle üretiliyor. Prato Baza’nın dış kaplamasında kullanılan kumaştan yapılan Prato Yatak Başı ise şık tasarımı, düğmeler ile bezenmiş kapitone kaplamasındaki ince işçiliğiyle yatak odalarına farklı bir tarz katıyor. Armis Yatak ürün yelpazesinde; yatak, baza, yatak başı, ayak ucu başlığının yanı sıra uyku konforunu tamamlayacak yorgan, yastık, alez,
bebek takımlarından oluşan beyaz grubu da yer alıyor. ‘Mis gibi uyku’ deneyimi mottosuyla her zaman tüketicilerine en iyi kaliteyi, en yenilikçi ürünleri, ulaşılabilir fiyatlarla sunmak hedefi ile çalışmalarını sürdüren Armis Yatak ürünleri, şimdi yüzde 35 net indirim satışa sunuluyor. Markanın tüm ürünlerine size en yakın Armis Mağazalarından veya online satış kanallarından ulaşabilirsiniz.
33
AKTÜEL
İHRACAT YENİ NORMALE
REKORLA BAŞLADI Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), haziran ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Türkiye’nin ihracatı 2020 yılı haziran ayında yüzde 15,8 artışla 13 milyar 469 milyon dolar oldu. Mayıs ayına göre yüzde 35,2 ile ihracatta rekor artış hızı elde edildi. Haziran’da 1.443 firma ihracat ailesine katılırken, 27 sektörün 24’ü ihracatta artış sağladı. Fındık ve Mamülleri, Hububat, Mücevher, Gemi ve Yat, Süs Bitkileri sektörleri ihracatlarını aylık bazda yüzde 50’nin üzerinde artırırken, en çok ihracat gerçekleştiren ilk 5 sektör Otomotiv, Kimyevi Maddeler, Hazırgiyim, Çelik ve Elektrik- Elektronik oldu. ediyor. Haziran ayında, Çin’de imalat ve hizmetler PMI verileri 50 olarak tarif edilen eşik seviyesinin üzerine çıkarken; Euro bölgesinde PMI endeksi Mayıs ayına göre, yüzde 40’ın üzerinde artış göstererek 46,9’a ulaştı. Küresel ekonomide ve bilhassa ülkemiz ekonomisinde toparlanmanın hızla gerçekleşmesi en büyük temennimiz” dedi.
“İhracatçılar başarılamaz denileni başardı”
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), haziran ayı geçici dış ticaret verilerini açıkladı. Genel Ticaret Sistemi’ne (GTS) göre ihracat haziranda yıllık yüzde 15,8 artışla 13 milyar 469 milyon dolar oldu. Mayıs ayına göre artış oranı ise yüzde 35,2 ile rekor kırdı. Son 12 aylık ihracat da yüzde 15,1 düşüşle 75 milyar 55 milyon dolar oldu. Salgının dünya ekonomisindeki etkilerini değerlendiren TİM Başkanı İsmail Gülle, “ Uluslararası kuruluşlar, salgının küresel ekonomiye etkilerine dair beklentilerini negatif yönde revize etmeye devam edi-
34
TİM Başkanı İsmail Gülle
yorlar. IMF, 2020 yılı için küresel ekonomik daralma beklentisini yüzde 3’ten yüzde 4,9’a, Fitch ise yüzde 3,9’dan yüzde 4,6’ya revize ederken Dünya Bankası ekonominin bu yıl yüzde 5,2 küçülmesini öngörüyor. Hedef pazarlarımız arasında yer alan birçok ülke ekonomisinin de 2020 yılında önemli ölçüde küçülme ile karşı karşıya kalması bekleniyor. IMF bu yıl Meksika’nın yüzde 10,5, Birleşik Krallık’ın yüzde 10,2, Güney Afrika’nın yüzde 8, Rusya’nın ise yüzde 6,6 küçülmesini öngörüyor. Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri küresel ölçekte iktisadi faaliyetteki daralmanın hız kestiğine işaret
Tüm dünyada olduğu gibi salgının Türkiye’nin üretim ve ihracatını Mart- Nisan- Mayıs aylarında olumsuz etkilediğini belirten Gülle, şunları söyledi: ” İhracat ailesi, salgın döneminde ‘Önce Türkiye, Önce İhracat’ diyerek üreten Türkiye’nin dinamosu olmaya devam etti. Tüm ihracatçıları bu olağanüstü dönemde sergiledikleri üstün mücadeleden adına dolayı yürekten kutluyorum. Ülkemizde haziran ayı ile başlayan normalleşme sürecinde ilk ayı geride bıraktık. Türkiye, küresel ticaretin ‘güvenilir limanı’ olduğunu tescilleyerek ihracatta normalin de ötesindeki seyrine başladı. Ülkemiz, nasıl ki dünya ticaretindeki olumsuz gelişmeler ve Türkiye’ye yönelik finansal saldırılara rağmen pek çok kez ihracatı artırmayı başardıysa, bugün yine başardı. Olağanüstü koşulların barındırdığı fevkalade fırsatların far-
TİM Başkanı İsmail Gülle, “İhracat ailesi, salgın döneminde ‘Önce Türkiye, Önce İhracat’ diyerek üreten Türkiye’nin dinamosu olmaya devam etti. Türkiye, küresel ticaretin ‘güvenilir limanı’ olduğunu tescilleyerek ihracatta normalin de ötesindeki seyrine başladı. Ülkemiz, nasıl ki dünya ticaretindeki olumsuz gelişmeler ve Türkiye’ye yönelik finansal saldırılara rağmen pek çok kez ihracatı artırmayı başardıysa, bugün yine başardı. Olağanüstü koşulların barındırdığı fevkalade fırsatların farkındayız. İhracatçılarımıza güveniyoruz. Söz konusu Türkiye olunca dün yaptık, bugün de yaparız, yarın da yapacağız” dedi.
kındayız. İhracatçılarımıza güveniyoruz. Çünkü onlar hep yapılamaz denilenleri yaptı, başarılamaz denilenleri başardı. Söz konusu Türkiye olunca dün yaptık, bugün de yaparız; yarın da yapacağız.“
“Haziran ayı ihracatı büyük bir çabayı yansıttı” Firmaların salgının ortaya çıkardığı talep şokunu en az hasarla atlatmaları adına, ihracatçılara yönelik kredi hacminin artırılması ve ihracatçıların finansmana erişimlerinin kolaylaştırılmasına büyük önem verdiklerini söyleyen Gülle, “ Başta Eximbank olmak üzere kamu bankalarının ve özel bankaların ihracatçılara sağladıkları desteklerin Haziran ayı ihracat verilerine tüm sektörlerde olumlu katkısına şahit olduk. Bu kapsamda, Türkiye Cumhuriyetinin ilk milli bankası olan Türkiye İş Bankası ile ihracatçılarımızın elini küresel ticarette daha da güçlendireceğine inandığımız bir protokol imzaladık. Bu işbirliği, ihracatçılara düşük faizli kredi sunması, kadın ihracatçılara yönelik pozitif ayrımcılık uygulaması ve 500 milyon dolar gibi yüksek bir hacmi kapsaması bakımından büyük önem arz etmektedir. Pandemi sürecinde ortaya çıkan ve TİM olarak dile getirdiğimiz 53 talebin, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın özverisiyle jet
hızıyla çözüme kavuşturulduğunu belirtmek istiyorum. Haziran ayı ihracat rakamlarımız bu büyük çabayı yansıtmaktadır. Tüm ihracat ailesi adına; böylesi zorlu bir dönemde ortaya koydukları yoğun gayret için, tekrar tekrar Sayın Cumhurbaşkanımız nezdinde kıymetli bakanlarımıza en içten şükranlarımızı sunuyoruz. Bu dönemde atılan seri adımların olumlu yansımalarını inşallah hem yeni normalde, hem de sonrasındaki süreçte daha çok göreceğiz” dedi.
Yeni Nesil Ticaret Diplomasisi faaliyetleri aralıksız devam
edecek İhracatçılar için mücadelenin yeni başladığını belirten Gülle, TİM olarak ihracatçılar için tüm fırsat ve riskleri tek tek değerlendirmeye devam ettiklerini kaydetti. Gülle, Türkiye’nin ve ihracatın geleceği için TİM’in yürüttüğü eylem planı çerçevesinde haziran ayında yapılan çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Haziran ayında, Yeni Nesil Ticaret Diplomasisi faaliyetlerimiz kapsamında Ticaret Bakanlığımız koordinasyonu ile gerçekleştirdiğimiz Sanal Ticaret Heyetlerinin bir yenisini daha organize ettik. Sanal
35
AKTÜEL
ziran ayı içerisinde toplam 38.373 firmamız ihracat gerçekleştirdi.”
144 ülkeye ihracat 2,43 milyar dolar arttı
Ticaret Heyetlerimizden üçüncüsünü, 15-25 Haziran tarihlerinde; Tarım, Gıda ve Gıda Dışı Hızlı Tüketim Ürünleri, Tarım Makinaları, Soğuk Hava Depoları ve İklimlendirme sektörlerini kapsayacak şekilde Hindistan’a gerçekleştirdik. Küresel virüs salgınıyla ortak mücadelenin ikinci aşaması olarak belirlediğimiz, yoğun ticari işbirliğinin sağlanması noktasında Sanal Ticaret Heyetleri büyük önem taşıyor. Sanal Ticaret Heyetlerimiz Özbekistan, Kenya ve Hindistan ile sınırlı kalmayacak olup, TİM olarak, ihracat ailesinin 95 bin üyesi ile hedef pazarlarda Yeni Nesil Ticaret Diplomasisi faaliyetlerimize aralıksız şekilde devam edeceğiz.”
Haziran’da 1.443 firma ihracat ailesine katıldı Haziran ayı ihracatına ilişkin detaylara değinen TİM Başkanı Gülle, şu bilgileri verdi: “Türkiye ekonomisi-
36
nin bugünü ve geleceği açısından vazgeçilmez bir sacayağı olduğu perçinlenmiş olan ihracatımıza yönelik farkındalık ve TİM olarak ülkemizin her noktasında yürüttüğümüz KOBİ ihracat Seferberliği eğitimlerimizin en net sonucu olarak; haziran ayında ihracat ailemize 1.443 firmamızın katıldığını bildirmekten memnuniyet duyuyorum. İhracata yeni başlayan bu firmalarımız haziran ayında 101 milyon 384 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Firma özelinde bakıldığında, ha-
Türkiye küresel ticaretteki olumsuz tabloya rağmen haziran ayında 144 ülkeye ihracatını 2,43 milyar dolar artırmayı başardı. Bu 144 ülkenin 119’unda artış yüzde 10’un, 61’inde ise yüzde 50’nin üzerinde gerçekleşti. Bu ülkeler arasında, geçtiğimiz yılın haziran ayına göre 304 milyon dolar ihracat artışıyla Birleşik Krallık, 272 milyon dolar ihracat artışıyla ABD ve 162 milyon dolar ihracat artışıyla İsrail dikkat çekti.
Otomotiv liderliği sürdürdü
Haziran ayının lideri, 2 milyar 16 milyon dolarlık ihracat ile Otomotiv sektörü olurken, 1 milyar 425 milyon dolar ihracat ile Kimyevi Maddeler sektörü ikinci, 1 milyar 358 milyon dolara ulaşan Hazırgiyim sektörü üçüncü, 1 milyar 129 milyon dolar ile Çelik sektörü
208 artışla 1,5 milyon dolar ihracat yapan Kırıkkale’de yaşandı. Kastamonu Hazırgiyim sektörü ihracatını 11 kat artırırken, Van’da Madencilik sektörü ihracatını 161 katına çıkarttı. Kırıkkale’de Makine sektörünün ihracatını yüzde 44 artırdığı görüldü.
174 ülkeye 4,2 milyar TL ile ihracat yapıldı Ay boyunca 174 ülkeye ihracatta 4 milyar 219 milyon TL tutarında ihracat gerçekleştirildi. 6.416 firma ihracat işlemlerinde Türk Lirasını tercih etti.
Paritenin olumsuz etkisi 31,7 milyon dolar oldu
dördüncü ve 903 milyon dolar ile Elektrik- Elektronik sektörleri beşinci oldu. Haziran ayının en güçlü performansına imza atanlar ise yüzde 69,3 artışla 128,4 milyon dolar ihracata ulaşan Fındık ve Mamülleri, yüzde 66 artışla 572,4 milyon dolara ulaşan Hububat, yüzde 60,2 artışla 345,1 milyon dolara ulaşan Mücevher, yüzde 58,8 artışla 88 milyon dolara ulaşan Gemi ve Yat, yüzde 55,2 artışla 6 milyon dolara ulaşan Süs Bitkileri sektörleri oldu.
Sektörlerde tablo tersine döndü Haziran ayı özelinde sektörlerin ihracat performanslarına bakıldığında en kötü geride kaldı. Mayıs ayında 27 sektörün 25’i ihracatta düşüş yaşarken, haziran ayında 27 sektörün 24’ü ihracatta artış sağladı.
En çok ihracat gerçekleştirilen ülke Almanya oldu Haziran ayında ihracatçılar, ülkemizin bayrağını 202 ülke ve bölgede dalgalandırmayı başardı. En çok ihracat gerçekleştirilen ilk 3 ülke
ise 1 milyar 293 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 13 milyon dolar ile İngiltere ve 792 milyon dolar ile ABD oldu. İlk 10 ülkenin ihracattaki payı yüzde 49,4 olurken, ilk 20 ülkede bu pay yüzde 67’ye yükseldi. Aralarında ABD, Almanya, İtalya ve Hollanda’nın da yer aldığı tam 17 ülkeye her sektör ihracat gerçekleştirmeyi başardı. En büyük pazar olan Avrupa Birliği’nin ihracattaki payı 6, 53 milyar dolarlık bir hacim ile yüzde 48,5 seviyesine düştü.
En dikkat çekici artış Kastamonu’da görüldü İllerin ihracatına bakıldığında; haziran ayında 68 il ihracatını artırdı. En çok ihracat gerçekleştiren ilk 3 il sırasıyla; 5 milyar 404 milyon dolarla İstanbul, 931 milyon dolarla Bursa ve 865 milyon dolarla Kocaeli oldu. En dikkat çekici artışlar ise; yüzde 631 artışla 54 milyon dolar ihracata imza atan Kastamonu, yüzde 293 artışla 6 milyon dolara ulaşan Van ve yüzde
Miktar bazında ihracat ise haziranda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 28,3 artışla 12,5 milyon ton olarak gerçekleşti. Son olarak, haziran ayında Euro Dolar paritesinin negatif etkisi 31 milyon 771 bin dolar oldu.
AKTÜEL
Ticaret Bakanlığı’nın “KOBİ’lerin yanındayız”
kampanyasına iyzico’dan destek
E-ticaretin nitelikli kullanımını teşvik etmek amacıyla, Ticaret Bakanlığı’nın himayesinde başlatılan KOBİ’lere destek kampanyasında yerli finans teknolojileri şirketi iyzico da yerini aldı. Pazarlama sorunları yaşayan küçük işletmelere çözüm sunan kampanyanın lansmanında, iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu, KOBİ’lerin e-ticaret ve e-ihracat potansiyellerine dikkat çekti. icaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın önderliğinde başlatışan “E-ticaret Olarak KOBİ’lerin Yanındayız” kampanyası sektör tarafından ilgiyle karşılandı. Çok sayıda e-ticaret platformu, online market, yemek servisi, e-ticaret altyapı sağlayıcı ve ödeme şirketinin yer aldığı platformda iyzico tüm gücüyle yerini aldı. “E-Ticaret Olarak KOBİ’lerin Yanındayız” kampanyasının tanıtımı, Ticaret Bakan Ruhsar Pekcan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve e-ticaret sektöründen üst düzey temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. KOBİ’ler için dijitalleşme çok önemli “E-Ticaret Olarak KOBİ’lerin Yanındayız” kampanyası için video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda, çağın gereklerine göre Türkiye ekonomisinin dönüşümü için dijitalleşmenin önemine dikkat çekildi. Bakan Pekcan; KOBİ’lere sunulan devlet destekleri, idari hizmetler ve eğitim destek hizmetleriyle her alanda dijital teknolojileri en etkin şekilde kullandıklarını ifade etti. Makine öğrenmesi ve Blockchain alanlarında proje ve uygulamalar geliştirmeyi sürdürdüklerini belirten Pekcan, “Birçok ülkenin aksine biz yeni nesil teknolojilerde bekle gör yaklaşımı yerine; proaktif bir şekilde, seçeneklerimizi özel sektörle beraber değerlendiriyoruz.” ifadesini kullandı. Koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde, dijital ekonomiye uyum sağlayabilmenin önemini bir kez daha gör38
düklerini ifade eden Pekcan, salgın sonrası dönem için yenilikçi yaklaşımların altyapısını şimdiden kurduklarını belirtti. Sanal Ticaret Akademisi platformuna da değinen ve 17.238 kişinin kayıt yaptırdığını ve 2.345 kişinin eğitimleri tamamlayarak sertifikalarını aldığını bildiren Pekcan, ”Ulusal Kadın İhracatçı Network Platformu” ile “Melek Yatırımcı Ağı” projeleri için de çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. “iyzico olarak daima KOBİ’lerin yanındayız” Kampanyanın destekleyicileri arasında yer alan iyzico’nun CEO’su Barbaros Özbugutu, yola çıktıkları günden beri finansal hizmetlere erişmekte zorluk yaşayan küçük esnaf ve KOBİ’lerin e-ticarete katılımını artırmaya odaklandıklarını söyledi. Özbugutu, bugüne kadar önemli bir kısmı KOBİ’lerden oluşan 50.000’den fazla firmanın iyzico üzerinden e-ticarete başladığı bilgisini de verdi. Covid-19 döneminde tüketicinin online alışverişe yönelmesinin, henüz
dijital ortamda satış yapmaya başlamamış dükkan sahipleri için de dönüşümün önemli bir belirleyicisi olduğunu söyleyen iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu, sözlerine şöyle devam etti: “iyzico olarak sadece online satıcıları değil, işini internete taşımamış esnafımızı da finans teknolojileriyle tanıştırmanın sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Bu zor süreçte KOBİ’lerimizin en önemli ihtiyaçlarından birinin nakit akışlarını yönetebilmeleri olduğunun bilinciyle elimizi taşın altına koyduk ve ödeme blokaj süremizi 21 günden 2 güne düşürdük. Böylece 30.000 üye iş yerimiz toplam 45 milyon TL’lik satışının ödemelerini 19 gün erken alabildi. Bu girişimimizle üye iş yerlerimizin toplam 1.670.000 TL ekstra gelir elde etmesini sağladık. KOBİ’lere sunduğumuz desteğin sağladığı faydalardan dolayı mutluluk duyuyoruz.” “Amaç e-ticaretin nitelikli kullanımını teşvik etmek” İnternet üzerinden düzenlenen tanıtım etkinliğinde iyzico’ya ve tüm katılımcı şirketlere teşekkür eden Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, kampanyanın daha fazla KOBİ’yi e-ticaretle tanıştırmanın yanı sıra, internet ve e-ticaretin daha nitelikli kullanılmasını teşvik etmeyi amaçladığını belirtti. Bakanlık olarak projenin takipçisi olacaklarını vurgulayan Pekcan,”Yerel üreticilerin e-ticaret sayesinde ürünlerini etkinlikle pazarlayabilmelerini ve katma değer elde etmelerini ümit ediyoruz. KOBİ’lerimizi bu kampanyanın getirdiği imkanlardan faydalanmaya, her zaman e-ticaret olanaklarını irdelemeye, dijital teknolojileri takip etmeye davet ediyorum.” dedi.
39
AKTÜEL
TÜRKIYE MOBILYA SEKTÖRÜNÜN ‘YENI DÖNEM DEĞIŞIM DINAMIKLERI’ BELLI OLDU √ “Mobilyacı düzelme için minimum 4 ay maksimum 2 yıl” dedi √ “Sektör 10 milyar dolar ve beşinci büyük ihracatçı olma hedeflerinden vazgeçmiş değil”
MOSFED’in araştırmasından dijitalleşme çıktı
İhracat tarafında dünyanın 12., üretimde ise 13. büyüğü olan Türkiye mobilya sektörü, Kovid-19 salgınının olumsuz etkilerinin çözümünü dijitalleşmede görüyor. Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) tarafından hazırlanan sektörel etki araştırmasına katılan markaların yüzde 73’ü satış ve pazarlama tarafında dijitalleşmeye gideceklerini söylüyor. MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, mobilya sektörünün 36 bin üretici ile Türkiye’nin hammadde konusunda dışarıya bağımlılığı bulunmayan milli sektörlerinden biri olduklarını belirterek, “Kovid-19 global krizi 2023 stratejimiz olan dünyanın 5. büyük ihracatçısı olma hedefinden bizi vazgeçirmiş değil. Bunu başarmanın yeni yollarını ve stratejilerini oluşturuyoruz” dedi. (MOSFED), Kovid-19 sonrası sektörün yönelimlerini görmek için bir araştırma yaptı. Araştırma ile “pandemi salgınının en çok hangi faaliyetleri etkilediği, desteklerden nasıl ve ne ölçüde faydalanıldığı, salgın ile mücadele için hangi stratejilerin uygulandığı, dijitalleşmeye bakış, hangi alanlarda dijitalleşme çalışmalarının yapıldığı, ihracat tarafında en çok hangi sorunlarla karşılaşıldığı, tehdit ve risklerin neler olduğu, salgının negatif etkisinin daha ne kadar devam edeceği” sorularının cevabı arandı.
T
ürkiye geneline yayılan üretim tesislerinde tasarlanan mobilyalarının yüzde 42’si ihraç ediliyor. Hammadde ve işçiliği ile yüzde 90 oranında yerli ve milli olan Türk mobilya sektörü, bu özelliklerinden ötürü dünyanın 12. büyük ihracatçısı, 13. büyük üreticisi olarak tanımlanıyor. 36 bin mobilyacıdan 15 bini aynı zamanda ihracat da yaparken sektörün çatı kuruluşu Mobilya Dernekleri Federasyonu
40
Mobilyacı için çare dijital platform Araştırmaya göre, sağlık ve güvenlikten ötürü sosyal mesafenin iş yapma biçimlerini şekillendiği yeni dönemde dijitalleşmeye yönelim arttı. Katılımcıların yüzde 43’ü satış, yüzde 40’ı ise pazarlama süreçlerinde dijitalleşmeye gidilmesinin son derece önemli olacağını düşünürken, satış ve pazarlama tarafında dijital alt yapı çalışmalarına başladığını söyleyenlerin toplam oranı yüzde 73 olarak gerçekleşti. Araştırmanın bir diğer çıktısı ise pandemi krizi ile başa çıkmak için
izlenen stratejilere ilişkindi. Buna göre katılımcıların yüzde 35’i pazarlama faaliyetlerine ağırlık verdi, yüzde 20’si banka kredilerini yeniden yapılandırdı, yüzde 20’si ise istihdamda geçici olarak kısıtlamaya gitti. Bütün bu stratejileri kullananların oranı ise yüzde 10 olarak gerçekleşti. Araştırma kapsamında katılımcılara devlet desteklerinden ne oranda yararlandıkları da soruldu. Katılımcıların yüzde 58’i kısa çalışma ödeneğinden faydalandığını, yüzde 35’i KGF desteklerini kullandığını, yüzde 5’i de tüm desteklere başvurduğunu söyledi. Mobilyacı düzelme için minimum 4 ay maksimum 2 yıl dedi İhracat tarafında yaşanılan zorlukları da gözler önüne seren araştırmanın çıktısına göre, katılımcılar siparişlerin iptal edilmesinin yanı sıra kısmen devam eden faaliyetler sırasında gümrük ve lojistikte sorunlar yaşadı. Katılımcılara pandeminin iş kabiliyetleri üzerindeki negatif etkisinin ne kadar daha sürmesini bekledikleri de soruldu. Salgının etkisinin 6-12 ay devam edeceğini düşünenlerin oranı yüzde 50 olurken, 1-2 yıl devam edeceğini düşü-
nenler yüzde 25’te kaldı. Katılımcıların yüzde 20’si ise 4-6 ay gibi kısa bir dönem içinde sürecin olumluya döneceğini aktardı. MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, araştırmadaki her bir sorunun çıktısının bundan sonraki stratejileri belirlemede etkili olacağını, araştırmanın bu açıdan son derece kıymetli olduğunu ifade etti. Mobilyanın üretim olarak Türkiye’nin geneline yayıldığını, yüzde 90 oranında yerli ve milli olduğunu ve bu açıdan dışarıya hammadde bağımlılığının bulunmadığını söyleyen Güleç, “Son 20 yılda mobilya sektörü olarak gösterdiğimiz atılım ve buradan aldığımız güç ile oluşturduğumuz stratejinin hedefi 2023 yılında 10 milyar dolar ihracattı. Aynı şekilde dünyanın 5. büyük mobilya ihracatçılarından biri olmayı hedefliyorduk. Kimsenin beklemediği ve bir dünya krizine neden olan Kovid-19 salgını, bütün ülke ve sektörleri etkilediği gibi bizi de etkiledi. 10 milyar dolar ve beşinci büyük ihracatçı olma hedeflerinden vazgeçmiş değiliz. Bunu yapabilmenin yeni yolları ve stratejilerine bakıyoruz” diye konuştu.
Mobilya haziran sonrasına iyi hazırlandı
yırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyoruz.”
15 bini ihracatçı olmak üzere 36 bin mobilya üreticisinin toplam 250 bin kişiyi istihdam ettiğini sözlerine ekleyen Güleç, ticaret yollarını değiştiren salgından sektör adına bir başarı hikayesi çıkarmak için yeni tanıtım ve pazarlama kanalları üzerine çalıştıklarını söyledi. Güleç şunları kaydetti: “Sektör olarak dijital satış, e-b2b görüşmelerine imkan tanıyan platformlar, ülke ticaret heyetlerinin sanal olarak gerçekleşmesine izin veren online yapılar konusunda çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Sağlık ve güvenlik için mesafeyi korumanın önemli bir hale geldiği dönemde, değeri iyice artan bu kanalları etkin kullanmak ve tanıtımlarımızı buralardan yapmak jeopolitik avantajlarımızla birleşince ihracat tarafında çok daha pozitif bir hikaye oluşturmamızı sağlayabilir. Firmaların özellikle ihracat tarafında e-ticaret sitelerine üyelikleri, sanal ticaret heyetlerine ve sanal fuarlara katılımları yakın zamanda destek kapsamına da alındı. Birbirini destekleyen, tamamlayan bütün bu girişimlerin çok daha ha-
Türk mobilya sektörü olarak 2019 yılında 3,5 milyar dolarlık ihracat yaptıklarını, aynı şekilde iç piyasada 50 milyar liralık satış gerçekleştirdiklerini aktaran Güleç, “Kovid-19 salgını olmasaydı 2020 sonu için projeksiyonumuz iç piyasada 60 milyar liralık satış, ihracat tarafında ise 4,5 milyar dolarlık ekonomik büyüklüktü. Ocak ve şubat aylarını ihracat tarafında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15’lik büyüme ile tamamladık. Mobilyada KDV indiriminin sürekli hale getirilmesi de yılın devamı için çok daha pozitif tablolar taşıyordu. Fakat salgın, stratejilerimizi yeniden oluşturmamıza neden oldu. Haziran itibariyle başlayan normalleşme ve mobilya almak isteyenleri finansal açıdan destekleyecek kredi paketleri hane halkının ertelediği ihtiyaçlarını hızla hayata geçirmesine neden olacak. Bu anlamıyla mobilyada ikinci yarı dönemde daha hareketli bir süreç bekliyoruz; üreticilerimiz çalışmalarıyla, indirimleriyle, kampanyalarıyla sürece iyi hazırlandılar” diye konuştu. 41
AKTÜEL
Hareketsizlik boyun ve sırt ağrılarına sebep oluyor
BOYUN VE SIRT TUTULMALARINI ÖNLEMEK IÇIN ALIŞKANLIKLARINIZDAN KURTULUN! Yeni tip koronovirüs (Covid-19) salgını sebebiyle pek çok şirketlerin evden çalışma sistemine geçtiği günlerde dünyanın her yerinde insanlar bu yeni sisteme uyum sağlamaya çalışıyor. Bu durumun ruhsal sorunların yanı sıra hareketsizlik nedeniyle birçok bedensel soruna da yol açtığını söyleyen Nişantaşı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Ersin Nuzumlalı, boyun ve sırt ağrılarını en aza indirecek önerilerini paylaştı. Gerekmese bile muhakkak her saat başı kalkın ve ev içinde yürüyüş yapın. Bunun yanı sıra sırt ve bel germe egzersizleri veya eğer spor salonu alışkanlığınız varsa küçük ev içi aletlerle bu alışkanlığınızı eve taşıyın” şeklinde konuştu. Baş ve boyun bölgesi sorunlarını önlemek için oturma pozisyonunun düzeltilmesi gerektiğini kaydeden Nuzumlalu, “Her saat başı çalışmaya 10 dakika ara verilmeli ve bu arada sırt ve boyun egzersizleri yapılmalıdır.” dedi.
E
vde kalma sorunu olsun olmasın, özellikle masa başı çalışanlarda karşılaşılan en fazla hareketsizlik sorununun boyun tutulmaları olduğunu söyleyen Doç. Dr. Mustafa Ersin Nuzumlalı, “Diz üstü bilgisayarların kullanımı, masadan çok evdeki sehpanın üzerinde çalışma yöntemi, yattığımız, uzandığımız yerden çalışmalar vücut anatomisini zorluyor. Bir yandan hareketsizlik diğer yandan da uygun olmayan pozisyonlar eklemleri ve omurgayı bozuyor” dedi.
“Hareketsizlik, eklem sertliği ve zamanla kireçlenmeler oluşturur. Bir adaleyi uzun süre çalıştırmazsanız zayıflar ve gücünü kaybeder. Her zaman söyleyeceğimiz, asla uzun süre aynı pozisyonda oturmayın.
“Uzun süre aynı pozisyonda oturmayın” Hareket sisteminin düzgün ve sağlıklı çalışması için bir eklemin uzun süre hareketsiz kalmaması gerektiğine dikkat çeken Nuzumlalı, 42
Doç. Dr. Mustafa Ersin Nuzumlalı
“Sırt desteği olmadan oturmayın” Baş ve boyun ağrılarından sonra oturma bozukluğu ve hareketsizlik kaynaklı en çok ağrıların sırt bölgesinde gerçekleştiğini belirten Nuzumlalı, “Oturma bozukluğunun en önemli nedeni uygun olmayan koltuk ve masa kullanımıdır. İdeal olarak koltuk beş ayaklı olmalı ve her yöne kolaylıkla dönebilmelidir. Bu sayede çalışırken yapılan dönme hareketleri belden değil koltuk vasıtası ile tüm vücuttan yapılır. Koltuğun ayarlanabilir sırt desteği olmalıdır. Sırt desteği bel çukurluğunu desteklemelidir. Sırt desteği ile oturma platformu arasındaki açı (oturma açısı 90 derece olmalıdır). Dik pozisyonda oturulmalıdır. Her saat başı 10 dakika ara verilmeli ve bu arada sırt ve bel egzersizleri yapılmalıdır” dedi.
43
AKTÜEL
Mayıs ayında en çok
“Normalleşme Süreci” Medya Takip Merkezi (MTM) tarafından hazırlanan raporda, Mayıs ayının toplumsal yaşamda öne çıkan konuları belirlendi. Yapılan araştırmaya göre, ay boyunca en çok konuşulan konu “normalleşme süreci” olurken, 1 Mayıs ve 19 Mayıs kutlamaları da ay boyunca gündemde kaldı. İşte MTM’nin hazırladığı medya raporunun ayrıntıları… edya Takip Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre Türkiye, Mayıs ayında en çok koronavirüs önlemleri kapsamında gelişen normalleşme sürecine odaklandı. Pandemi önlemleri nedeniyle bu yıl evlerde gerçekleştirilen 1 Mayıs ve 19 Mayıs kutlamaları da ay boyunca konuşulan konuların başında geldi. Normalleşme süreci konuşuldu Türkiye Koronavirüs önlemleri kapsamında normalleşme planına başladı. Telekonferans yöntemiyle yapılan Kabine toplantısının ardından ulusa sesleniş konuşması gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, normal hayata dönüşün kademe kademe olacağını söyledi. Mayıs ayı normalleşme planında Sağlık Bakanlığı ülkede tüm sektörlerde normalleşme sürecinde uygulanacak rehber dökümanlar hazırlayarak ilgili kurumlara gönderdi. Buna göre 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne belirli gün ve saatlerde sokağa çıkma izni verildi. 7 ilde seyahat yasağı kaldırıldı. 25-26 Temmuz’a ertelenen YKS, 27-28 Haziran’a çekilirken, 7 Haziran’da yapılması planlanan LGS ise 20 Haziran’a ertelendi.
44
Alışveriş merkezlerinin, berber ve kuaförlerin 11 Mayıs’ta açılmasına karar verildi. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki taksiler için tek-çift plaka uygulaması da 5 Mayıs’ta sona erdi. Süreçle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 yaş altı için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının da 18 yaşa düşürüldüğünü açıkladı. Kademeli olarak gerçekleştirilmeye başlanan normalleşme sürecinden Mayıs ayı boyunca medyada toplam 202 bin 690 haberde bahsedildi. Kutlamalar evde gerçekleşti Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı bu yıl evlerinde kutladı. DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’un salgın nedeniyle bu yıl kitlesel olarak kutlamama kararı almasının ardından, ülkenin dört bir yanında balkon ve camlarında alkışlarla kutlanan 1 Mayıs, ay boyunca 20 bin 243 habere de konu oldu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı da pandemi gölgesinde kutlandı. Sokağa çıkma kısıtlamasının getirildiği 19 Mayıs’ta kutlamalar, evlerde ve dijital ortam üzerinden sağlandı. Gençlik ve Spor
Bakanlığı, ise 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için kapsamlı bir kutlama programı hazırladı. Yurdun dört bir yanında bakanlığa ait tesislerde milli sporcular, 19 Mayıs’ın 101’inci yıl dönümünde saat 19.19’da hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okudu. Kenan Sofuoğlu ve Toprak Razgatlıoğlu Boğaz Köprüsü’nde hız denemesi ve 45 dakikalık panoramik İstanbul gösterisi yaptı de yaptı. Salgın önlemleri ile birlikte evlerde gerçekleşen 19 Mayıs kutlamaları, MTM’nin aynı raporuna göre ay boyunca 89 bin 428 haberde konuşuldu. İki yeni pandemi hastanesi daha hizmete girdi Aylardır gündemde yer edinen pandemi hastanelerinden ikisi hizmete girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapımına başlanan hastanelere ise Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden ve “Hocaların hocası” olarak da anılan Prof. Dr. Murat Dilmener ile Prof. Dr. Feriha Öz’ün isimleri verildi. Açılışlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdiği pandemi hastanelerinden ay boyunca medyada 7 bin 787 haberde bahsedildi.
H E R 5 TAS ARIM MER KEZ IND EN 1’I T E KS TIL S EK T ÖR Ü IÇ IN Ç ALI ŞIYOR
R
esmi Gazete’de yayınlanarak yasalaşan Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki 5746 Sayılı Kanun kapsamında ‘’Tasarım Merkezleri’’ kavramı mevzuata girdi ve Tasarım Merkezlerine birçok önemli destekler sağlandı. 2016’dan bu yana destek kapsamında bulunan tasarım merkezleri ile ciddi bir ivme yakalayarak şu anda 70 tasarım merkezi ile tüm sektörler arasında zirvede yer alan Tekstil sektörü yüzde 19’un üzerinde paya sahip. Tekstil sektörünü imalat sanayisi ve mühendislik ile mimarlık sektörleri izliyor. Ar-Ge merkezi sayısıyla diğer illeri geride bırakan İstanbul, tasarım merkezi sayısında da lider durumda bulunuyor. İstanbul’da 160 tasarım merkezi faaliyet gösteriyor. Bu kenti, 42 tasarım merkeziyle Ankara, 28 merkezle İzmir, 25 merkezle Bursa ve 21 merkezle Denizli takip ediyor. Teşvikle birlikte önemli bir istihdam kapısı açıldığını dile getiren Etkin Proje Yönetici Ortağı İbrahim Gedikoğlu, “Ülke genelindeki tasarım merkezlerinin sayısı da Şubat ayı itibarıyla 364’e yükseldi. Türkiye’nin 23 ilinde 34 farklı sektörde faaliyet gösteren tasarım merkezleri binlerce kişiye istihdam sağladı. Özellikle ülkenin katma değerli hizmetler üretebilmesi ve ihracatı artırabilmesi işletmelerin bu teşvikten yararlanmaları gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Tekstil, imalat sanayisi, makine, otomotiv, elektronik, enerji ve madencilik gibi birçok sektörde 4 bin 980 projenin yürütüldüğü tasarım merkezlerinde, 2019 yılına kadar tescillenen patent sayısı 141, tescilli marka sayısı 810, tescilli tasarım sayısı bin 250 olarak kaydedildi. Tasarım Merkezi Olmak için 5 Gereklilik Tasarım Merkezi, işleyişi, genellikle siparişe dayalı bir sistem olarak çalışıyor. Hali hazırda kurulu bir şirketin veya firmanın içerisinde ayrı bir birim olarak çalışma faaliyeti gösteriyor. Tasarım merkezi faaliyetlerinin hayata geçirilmesi için yalnızca 5 gereklilik bulunuyor: - Tasarım Merkezinde tasarımcı ve teknisyen statüsünde çalışacak en az 10 Tam Zaman Eşdeğer Tasarım personeline sahip olunması - Tasarım projelerinin bulunması - Tasarım faaliyetlerinin yurtiçinde gerçekleştirilmesi - Tasarım merkezinin ayrı bir birim şeklinde örgütlenmiş ve fiziki mekân içinde yer alması - Tasarım ve destek personelinin Tasarım Merkezinde çalıştığının fiziki kontrolünü yapacak mekanizmalara sahip olunması 130’u aşkın Ar-Ge ve Tasarım Merkezi kurulumunda yer alan Etkin Proje, merkezlerin kurulumundan sürekliliğinin sağlanması konusunda uçtan uca danışmanlık hizmeti sunuyor. Tasarım merkezlerinin kurulumu ve detaylar için www.etkinproje.com/tasarim-merkezi/ adresini kullanabilirsiniz.
45
AKTÜEL
Dönemi İçin İstanbul merkezli uluslararası pazar ve kamuoyu araştırma şirketi AGS GLOBAL, Covid-19 salgınının ikinci fazı olan “yeni normalleşme” dönemine dair iş dünyasının tutum ve beklentilerinin nabzını tutan geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. ovid-19 salgını Türkiye’yi ve dünyaya sarsmaya devam ederken, birçok ülke “kontrollü sosyal hayata geçiş” uygulamalarını başlatmış durumda. Türkiye’de de salgının ilk fazı geride bırakıldığı dönemde, “kontrollü hayat” uygulamalarının Haziran ayında derinleşerek “yeni normal” sürecinin başlaması ve birçok sektörün işine dönmesi bekleniyor. AGS Global tarafından 7-9 Mayıs 2020 tarihleri arasında önemli bölümü İstanbul, Bursa, Kocaeli, Adana, İzmir gibi sanayi ve ticaret merkezlerinden 286 iş dünyası temsilcisi ile gerçekleştirdiği ve “yeni normali” sorguladığı araştırma, katılımcıların aynı zamanda AB sosyo-ekonomik statü grubu tüketicilerini temsil eden profile sahip olması itibariyle kontrollü sosyal hayata geçişte tüketici yüzünü de ele alması bakımından ilgi çekici sonuçları kapsıyor. Salgın Sürecinde Harcamalar Azalırken, Online Alışverişe Talep Arttı Toplumun önemli bir bölümünün evde kaldığı bu dönemde katılımcıların %49’u harcamalarının azaldığını ifade ederken, harcamaların arttığını ifade edenlerin oranı ise %26,6. Salgın öncesi döneme göre harcamalarında yukarı ya da aşağı yönlü bir hareket olmayanların oranı ise %24,5. İş dünyasından karar alıcıların salgın sürecinde en çok talep gösterdiği ürünler arasında; 46
Migros (%8,4) gibi e-ticaret ve perakende markaları diğer hatırda kalan kategori içerisinde yer aldı. Sürecin Sembolleri: Maske, Sağlık Bakanı Koca ve Kolonya & Dezenfektan..
AGS Global Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet GÜLER
gıda-meşrubat (%83,2) ve hijyentemizlik ürünleri (%82,5) açık ara ilk sıralarda yer alırken, onları özellikle ilk panik etkisinin hafiflemesi ve evde “keyifli zaman geçirme” dürtüsüyle atıştırmalıklar (%42,7) takip etti. Diğer yandan katılımcıların %44,8’i salgın sürecinde daha çok online alışveriş yaptığını ifade ederken, salgın öncesine göre online alışveriş davranışlarında değişiklik olmadığını ifade edenlerin oranı da aynı seyretti. İlgili süreçte, daha az alışveriş yaptığını ifade edenler ise %10,5 ile sınırlı kaldı. Yerli Solunum Cihazı Projesi Alkışlandı “Süreçte en iyi sınavı veren marka/firma” sorusuna verilen Baykar (%18,5), Arçelik (%13,4) ve Bioysis (%5) cevapları, katılımcılar nezdinde yerli solunum cihazı projesinin önemini ön plana çıkartırken, Trendyol (%10,1), Getir (%8,4),
Katılımcıların %81,8’ine göre salgın süreci en çok “maske” sembolü ile hatırlanacak. Her akşam TV ya da sosyal medyadan hanelere konuk olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise %65 ile süreçte sembolleşmiş bir isim olarak öne çıkıyor. Uzun bir süre rengi ya da görüntüsü üzerinde tartışmalar çıkan virüs ise %36,4 ile katılımcılar açısından sürecin en hatırda kalıcı sembollerinden biri. Gündelik hayatımızın bir parçasına dönüşen kolonya ve dezenfektanlar ise %30,8 ile sürecin sembollerinden biri oldu. Başkanlık Sistemi Başarılı Sınav Verdi, Hükümet Temsilcileri ve Bilim Kurulu Üyelerine Güven Yüksek Katılımcıların üçte ikisi çeşitli düzeylerde hükümet yetkililerinin süreçle ilgili söylemlerinin kendilerinde güven uyandırdığını ifade ederken, bu görüşe çeşitli düzeylerde katılmayanların oranı ise %18,2 ile sınırlı kaldı. Araştırmaya katılan iş dünyası temsilcilerinin üçte ikisi Covid-19 salgınında Başkanlık sisteminin başarılı bir performans gösterdiğini belirtirken, bu görüşe katılmayanların oranı ise %20,3 olarak kaydedildi. Öte yandan, “kararsızlar” %13,3 paya sahip.
Diğer yandan, iş dünyası temsilcilerinin %76,2’si Bilim Kurulu üyelerinin söylemlerini çeşitli düzeylerde güvenilir bulurken, bu görüşe katılmayanların oranı ise toplamda %14,7 ile sınırlı kalmıştır. İş Dünyasının Vurgusu: Tedbiri Elden Bırakmadan Tam Zamanlı İşe Dönüş Haziran ayında yürürlüğe girmesi beklenen “yeni normal” senaryo kapsamında katılımcıların %78,3’ü tam zamanlı işe döneceğini ve izolasyon kurallarını harfiyen uygulayacağını ifade ederken, müşteri ziyaretlerinin bir süre gerçekleştirilmemesi (%32,9) bir diğer önemli planlama enstrümanı olarak öne çıkmakta. İşe, esnek çalışma saatleri (%28) modeliyle dönüş ise masada duran anlamlı seçeneklerin arasında. Diğer yandan, uzaktan çalışmayı kalıcı seçeneklerden birine dönüştüreceğini ifade edenlerin oranı %11,2. Nitekim katılımcıların %73,4’ü salgın sürecinde dijital toplantı gerçekleştirdiğini belirtirken, bunların %81,9’u ise çeşitli düzeylerde dijital toplantı yöntemini oldukça faydalı/ verimli bulduğunu ifade etmekte. İlgili yöntemi yeterince faydalı/verimli bulmayanların oranı ise %8,6. Ramazan Bayramı: Köprüden Önceki Son Viraj Katılımcıların %81,3’ü Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı fikrini desteklerken, %13,3’ü ise bu fikre karşı çıkmakta. Bu tablo, sosyalleşme şöleni olan Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkılmasının bugüne kadarki emeklerin heba edilmesi anlamına geleceği ve köprüden önceki son viraja dikkat edilmesi gerektiği şeklinde okunabilecektir. Katılımcıların Yaklaşık Yarısı MartNisan aylarına göre Daha Ümitli Katılımcılar arasında salgının Türkiye’yi etkisi altına aldığı MartNisan aylarına göre daha ümitli olduğunu ifade edenlerin oranı
%48,3 iken, çeşitli düzeylerde endişeli olanların oranı %38,5. Kararsızlar ise %13,3 paya sahip. Çin Menşeli Ürünler Düşüşte, Yerli Ürünler Yükselişte Katılımcıların %49’u Çin malı satın almayı düşünmeyeceği ifade ederken, %24,5’lik bir kesim Covid-19 sonrası “yeni normalde” Çin mallarını almaya devam edebileceğini belirtmektedir. Aynı soru Türk malları için sorulduğunda ise; katılımcıların %86,7’sinin salgın sonrası yerli ürünleri tercih edeceğini ifade ettiği görülmüştür. Bu tablodan hareketle, Çin mallarına güvenin zayıfladığı, buna karşın yerli ürünlere güvenin arttığı sonucuna ulaşılabilmektedir. Covid-19 Salgını: İşletmeler İçin Kuluçka, Kişiler İçin Gelişim Dönemi İş dünyası temsilcileriin %55,2’si salgın sürecini işleri/ticari hayatı açısından iyi değerlendirdiğine inanırken, %18’i ise süreci iyi değerlendiremediklerini ifade etmekte. Diğer yandan katılımcıların %72’si için Covid-19 salgınının etkilerinin en yoğun şekilde yaşandığı günler, kişisel gelişim için “iyi” değerlendirilirken, sadece %11,2’lik bir kesim bu süreci kişisel gelişimi açısından verimsiz bulmakta. Araştırmaya katılanların bu süreçte en fazla gerçekleştirdikleri aktiviteler arasında “aile ile daha çok vakit geçirmek” (%59,4) ilk sırada yer alırken, onu sırasıyla kitap okumak (%58), film izlemek (%38,5), manevi-dini hayata yönelmek (%38,5) takip ediyor. İşyerlerini Çok Özledik Katılımcıların %90,2’si iş yerinde çalışmayı özlediğini ifade ederken, özlemeyenlerin oranı ise %9,8 ile sınırlı kalmıştır. Türkiye Ekonomisi Ümit Vaat Ediyor Katılımcıların toplam %60,1’i çeşitli düzeylerde Türkiye ekonomisi-
nin geleceğinden ümitli olduğunu ifade ederken, çok ümitli olanların oranı %38,5. Ümitsizlerin oranı ise %17,5 seviyesinde. AGS Global Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet GÜLER, araştırmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede şöyle dedi: “İkinci faza geçtiğimiz şu günlerde firma sahipleri ve yöneticilerinin sadece güncel ekonomiye yönelik değil, aynı zamanda gündelik hayata dair tutum ve davranışları oldukça ilginç veriler sağlamış gözüküyor. Zamanın ruhunu çağıran araştırmamızla dijital hayatın ve çevrimiçi alışverişin bundan sonraki hayatımızda seyri, yerli ve milli ürün temayülü, endişeler, özlemler, korkular ve umutlar gibi insanımıza dair rasyonel ve irrasyonel gerçekliği harmanladık ve gelecekte bizi neyin beklediği içgörüsünü anlamlandırmaya çalıştık” dedi. Araştırma ile aynı zamanda süreç boyunca kolektif hafıza yer edinen sembolleri, yardım kampanyalarının etkinliğini, hükümetin, başkanlık sisteminin ve bilim kurulunun performanslarını ölçtüklerini ifade etti. İş dünyasının önemli bir bölümünün Haziran ayında işe dönüş yönünde kararlı olduğunu belirten Güler, ‘Kilit vurgu, ekonominin çarklarının izolasyon kurallarına harfiyen uyularak yeniden döndürüleceği yönünde. Bu süreçte sosyal mesafe ve hijyen kuralları, daha çok dijital toplantı ve daha az müşteri ziyaretinin yanı sıra, e-ticaretin B2B çözümleri de içerecek şekilde genişleyeceğini ve daha rekabetçi bir görünüme ulaşacağını söyleyebiliriz” derken, bu rekabertçi dönemde markaların önlerine eklemeyi başaracakları sıfatların gelecekte var olup olmayacaklarını belirleyeceklerini ve sosyal ticaret, hizmetkar marka olma, dijital yetenekler, doğaya, insana ve çalışana saygı ile yerli kaynaklara sahip çıkmanın rekabette pozitif ayrışmanın “kilit kavramları” olacağının altını çizdi. 47
MAKALE
48
Online alışverişte
ödeme ve iade sorunları ortadan kalkıyor COVID-19’la birlikte tüketicinin yoğun ilgi gösterdiği online alışverişte en önemli sorunlardan biri, ödeme sürecinin zor ve karmaşık olması. Online alışveriş işlemlerinin %70’i, ödeme adımında sepetin terk edilmesi sebebiyle satışa dönüşemiyor. Türkiye’de finansal hizmetleri kullanıcı odaklı hale getirmek için inovatif çözümler üreten iyzico’nun “iyzico ile Öde” ürünü, hem satıcılar hem de tüketici için ödeme ve iade süreçlerini kolay, hızlı ve güvenli hale getiriyor. dakikalarca kart bilgilerini girmeye uğraşmadan tek adımda, minimum eforla ödemelerini yaparken satıcılar maksimum kazanç sağlıyor. Tüm işlemler tek panelden yönetilebiliyor
COVID-19 salgını etkisiyle sosyal mesafeyi korumayı sağlayan online alışveriş ve online ödeme yöntemlerine ilgi artarak devam ediyor ve pazarda rekabet kızışıyor. Bu süreçte satıcıların, bankacılık hizmeti almayan veya internetten alışverişte çeşitli güven sorunları yaşayan milyonlarca insana ulaşarak satışlarını artırması iyzico ile Öde sayesinde mümkün oluyor. Bakiye ile ödeme, saklı kart ile ödeme, korumalı havale/EFT ile ödeme gibi alternatif ödeme yöntemleri sunan “iyzico ile Öde”, kolay ve güvenli bir yolla ödeme almayı mümkün kılıyor. 20 binden den fazla web sitesinde, yüzbinlerce iyzico üyesi tarafından kullanılan iyzico ile Öde, tüm tüketici profili için ödeme süreçlerini ve alışverişi kolaylaştırıyor. iyzico’nun bu alternatif ödeme çözümü sayesinde satıcılar daha fazla sayfa ziyaretini başarılı satışa dönüştürebiliyor. Uzun ve karmaşık iade süreçleri
nedeniyle mutsuz olan tüketiciler, hiçbir bankacılık hizmetini kullanmayanlar, online alışverişi güvenli bulmayanlar ve beklemeden banka hesabından direkt ödeme yapmak isteyenler iyzico ile Öde seçeneği sayesinde kolay ve güvenli ödeme deneyiminin keyfini çıkarıyor. Bankasızlar da sadık müşteri haline geliyor Banka hesabı bulunmayan 22 milyon kişiye satış yapmak da iyzico ile Öde sayesinde mümkün hale geliyor. iyzico bakiye ile ödeme sayesinde banka hesabı veya kartı olmayanlarla kullanıcılar kartsız ve anında tamamlanan ödeme deneyiminin tadını çıkartıyor. Dönüşüm oranı artıyor iyzico ile Öde, kart saklama işlevi sayesinde uzun ve zorlu ödeme sayfaları sebebiyle ödemeyi tamamlanmadan sayfayı terk eden kullanıcılara kolaylık sağlıyor. Müşteriler
Müşteriler iyzico bakiye ile ödeme yapabildiği gibi, Korumalı Havale/ EFT çözümü sayesinde istedikleri bankadan EFT veya havale ile de ödeme yapabiliyor. Halihazırda 1,5milyondan fazla kişi tarafından kullanılan iyzico Korumalı Alışveriş kapsamında alışveriş yapmayı sağlayan iyzico ile Öde, güvenliği ödemeden teslimata kadar üst seviyede tutarak %100 müşteri memnuniyeti sağlıyor. Satıcılar da tek panelden işlemlerinin tümünü yönetebiliyor ve bu sayede “Ödeme hesabıma geldi mi?” endişesi yaşamıyorlar. Müşteri memnuniyeti artıyor Kullanıcılar iyzico hesaplarındaki bakiye ile ödeme yaptıklarında, para iadesi satıcıların onay vermesiyle müşterinin hesabına anında yansıyor. Bu sayede satıcılar uzun ve karmaşık iade süreçleri sebebiyle memnuniyetsizlik yaşayıp güvensizlik hisseden müşterilerine de kolayca ulaşabiliyor. Satıcıların müşterilerine istedikleri ödeme yöntemiyle tek adımda alışveriş yapma seçeneği sunmasını sağlayan iyzico ile Öde entegrasyonu ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. iyzico ile Öde avantajlarından yararlanmak isteyenler saniyeler içinde sisteme üye olabiliyor. 49
AKTÜEL
iF DESIGN AWARD 2021 YENİ DÖNEMDE YENİLİKLER
• Dijital ön değerlendirme süreci gerçekleşecek ve bu süre içinde yapılan tüm başvuruların sadece en iyi yüzde 50’si final jüriye kabul edilecektir. Bu yenilik, rekabeti çok daha çevre dostu hale getiriyor ve katılımcılar için lojistik maliyetlerini önemli ölçüde azaltıyor.
iF CEO’su Ralph Wiegmann
iF DESIGN AWARD 67 yıldır olağanüstü tasarımları ödüllendiriyor ve uluslararası tasarım sektöründeki başarılı & iyi tasarımları iF ödül logosu ile onurlandırıyor. Günümüzde yeni dijital çözümlerin, global krizlerde her zamankinden daha da önemli ve güvenli olduğunu deneyimliyoruz. Günümüzün ihtiyaçlarına ve yeni alışkanlıklarına göre iF DESIGN (International Forum Design GmbH) dünyaca ünlü dijital şirketler ve kurumlarla birlikte yarışma başvuru sürecini dijital aşamalar ile geliştirdi. Girişimciler, tasarımcılar, ajanslar, mimarlar ve iç mimarlar, her yıl yenilikçi tasarım başarılarının uluslararası bir testi olarak iF DESIGN AWARD’u temel alıyor. iF DESIGN AWARD 2021 için başvuru yapacakların değişen ihtiyaçlarına doğrudan odaklanmak için aşağıdaki yenilikler eklendi: • TWO for ONE! Her ikinci başvuru ücretsiz! Bu avantajlı teklif Covid19’un yaratığı pandemi döneminde 50
yaratıcı endüstriyi desteklemek adına geliştirilmiştir. 30 Ekim 2020 tarihine kadar geçerlidir. Uygulamaya örnek olarak toplam 4 başvuru yapıldığında, 2 başvuru kayıt bedeli ücretsizdir. Daha fazla başvuru ile kazanma şansınız yükseltebilirsiniz.
• Yeni değerlendirme sistemi ile jüri sonuçları her başvuru özelinde ve daha şeffaf hale getirmek için optimize edilmiş kriterlere dayalı bir puanlama sistemi kullanacak ve tüm puan sonuçları katılımcılar ile paylaşılacak. • Bütünsel tasarım çözümleri ve mevcut gereksinimleri karşılamak üzere iki yeni disiplin olarak Kullanıcı Deneyimi (UX) ve Kullanıcı Arayüzü (UI) kategorileri eklendi. Yeni jüri süreci ve yenilikçi değerlendirme sistemi sayesinde her zamankinden daha çevre dostu, düşük maliyetli ve şeffaf.
iF CEO’su Ralph Wiegmann 2021 başvuruları için yapılan yenilikler hakkında: “Bu yenilikçi gelişmelerin uygulanması sayesinde, tasarım yarışmalarında güvenilir bir lider olarak rolümüzü sürdürebilir olduğunu kanıtlıyoruz” diye açıklıyor. Ralph Wiegmann ayrıca “UX ve UI iki yeni disiplin ile, dünya çapında giderek artan kullanıcı ve müşteri odaklı tasarım disiplinini karşılamak için piyasanın mevcut taleplerine cevap veriyoruz.” dedi.
iF Türkiye Ofisinden Sinem Kocayaş
iF Türkiye Ofisinden Sinem Kocayaş Two for One fırsatının Türkiye katılımcılarına yansımasını şu şekilde değerlendirdi. “İhracatçı Türk tasarım markalarımızın tanıtım alanları kısıtlandı. Tasarım sektörü 2020 döneminde uluslararası fuarlara ve tasarım haftalarına katılamadılar, yeni ürünlerini lanse edemediler. iF ödülü küresel rekabette olan firmalarımız için prestij ve görünürlük kazandırıyor. Erken kayıt dönemi fiyat avantajları ve iki başvurundan birinden kayıt ücreti alınmaması gibi kolaylıklar, Türk tasarımların daha çok global arenada iyi olduğunu göstermesine fırsat olacaktır.” Dijital yenilikler ile geliştirilen iF DESIGN AWARD 2021’e www.ifworlddesignguide. com adresinden online başvurunuzu yapabilir, erken kayıt avantajlarından yararlanabilirsiniz.
51
AKTÜEL
Koronavirüs günlerinin online alışveriş istatistikleri ikinci karantina haftasında, pek çok kişi evine daha fazla özen göstermeye ve eksiklerini tamamlamaya başladı. Özellikle aydınlatma ürünleri, beyaz eşya ve mobilya gibi temel yaşam malzemelerine yönelimde önemli artış gözlendi. Gündelik ev eşyalarında işlem hacminde %165, işlem adedinde %117 gibi rekor artışlar yaşandı.
İhtiyaç sahiplerine ulaşmaya çalıştık
ünya Sağlık Örgütü’nün pandemi sınıfında tanımladığı ve Türkiye’de de ilk olarak 10 Mart’ta görülen Koronavirüs’ten (Covid-19) korunmak için Sağlık Bakanlığı’nın ve uzmanların #EvdeKal tavsiyesiyle kendisini izole eden çok sayıda vatandaş, ihtiyaçları için online alışverişe yöneldi. İnternet üzerinden alışverişte özellikle bazı sektörlere ve ürünlere olan talepte önemli atış dikkat çekti.
Kitap satışı ilk haftada %32 arttı Gönüllü karantina sürecinin başladığı haftalarda kendini ve çevresindekileri korumak için “evde kal” çağrısına uyanların zor günlerinde en büyük destekçisi kitap oldu. Günlük yaşamı ele alış biçimini olumlu etkileyen ve zamanı değerlendirmenin en keyifli yolu olan kitap, iyzico verilerine göre izole günlerinin bir numaralı tercihi oldu. Evde kal çağrısının başladığı hafta, kitap sektöründeki satışlarda bir önceki haftaya göre %32 artış gerçekleşti. Evde izolasyonun ikin52
ci haftasında da satışlar devam etti. Karantina sürecinde kitap stokları yenilendi ve kitap satışlarında %30 artış gerçekleşti. Kitap mağazalarındaki ortalama sepet tutarı ise 80 TL seviyesinde gerçekleşti.
Kutu oyunlarında satış patlaması Son yıllarda çeşitlilik kazanan ve oyun oynamayı çocuklara özgü bir eylem olmaktan çıkaran kutu oyunları da izole günlerinin eğlencesi oldu. Yalnızca zeka gücü gerektiren oyunlar, zor günlerde ortak paylaşımda bulunmanın ve zamanı değerlendirmenin keyifli bir yolu oldu. iyzico’nun elde ettiği verilere göre, evde kal çağrısına uyulan ilk hafta, hobi ve oyun sektöründeki satışlarda bir önceki haftaya oranla %46 artış gerçekleşti. Evde izolasyonun ikinci haftasında hobi, oyun, eğlence ürünleri kategorisinde artış devam etti ve ortalama sepet tutarı 75 TL seviyesine ulaştı.
Ev eşyalarında işlem hacmi %165 arttı! Sokakların büyük oranda boşaldığı
Gönüllü karantinanın ikinci haftasında evimize odaklandığımız gibi, fiziken olmasa da birlik olmaya da odaklandık ve yardım kampanyalarına destek olduk. Pek çok insan, ihtiyaç sahiplerinin sesine kulak vermek için sivil toplum kuruluşlarına ulaşıp onlara destek oldu. iyzico’nun verilerine göre, karantina sürecinin başladığı 16 Mart haftası ile 23 Mart haftası yardım kampanyaları karşılaştırıldığında önemli bir artış olduğu görülüyor. Yardım kampanyalarındaki tutar %232 artarken, işlem adedinin %104 oranında yükselmesi, insanların karantina günlerinde daha fazla bağış yapmaya yöneldiğini gösteriyor.
Seyahat sektörüne harcamalar en büyük düşüşü yaşıyor Evde kal çağrısına uyulmasıyla birlikte kişisel gelişime, hobiye, ev içi yatırıma ve yardım kampanyalarına odaklanarak harcamalarımızı bu doğrultuda yaptık. Bu da araç kiralama ve seyahat sektöründeki satışlarda ciddi düşüş yaşamasına sebep oldu. Karantinanın başladığı ilk hafta, araç kiralama işlemlerinde %56 düşüş gerçekleşti ve seyahat sektörü için yapılan harcamalar %39 azaldı. Seyahat kısıtlamalarının gelmesiyle birlikte, sonraki haftalar için bu düşüşün katlanarak artması bekleniyor.
53
... a s t a n a S z ı n ı ğ ı d a r A GRAFİK TASARIM WEB (TASARIM & YAZILIM) SEO & ADWORDS KURUMSAL İLETİŞİM FOTOĞRAF ÇEKİMİ PROMOSYON ÜRÜNLERİ MOBİL UYGULAMALAR SOSYAL MEDYA
KENT
info@sanartmedya.com
www.sanartmedya.com
Asaletinizi Yansıtacak Yepyeni Bir Koleksiyon;
Nero! Asaletin simgesi siyah rengi dokusunda barındıran yeni Nero Koleksiyonu ile yaşam alanlarınıza hoş ve zarif bir hava katacaksınız.
royalhali
royalhali
royalhalifan
www.royalhali.com
444 97 95