Editör
Nilay Susulu
Birlikte Başaracağız...
B
irlik olmanın, organize hareket etmenin, bazı durumlarda kati surette kurallara riayet edilmesinin sadece bu dönem için değil sosyal hayatlarımız için de ne kadar çok önem arz ettiğini yaşarak öğreniyoruz. Güç kaynaklarımızı yerinde ve randımanlı kullanmamız sadece yaşamsal döngümüzün devamlılığı için değil, gelecek nesillere olan sadakatimizi de gösteriyor. Pandemi dönemi olumsuzluklara rağmen tüm global ekonomik yapıları düzene koyarak bizlerin hareket mekanizma kontrolünü sağlamayı başardı.Birliğin ve beraberliğin önemi, bütün olmanın önemi, tekil değil çoğul düşünce yapısının varlığı her geçen gün hayatın tüm alanında kendini daha da yetkin kılıyor. Sanayi ve ekonomi bağlamında pandemi dönemi çeşitli zorluklarla mücadele edebilme gücümüzü test ettiğimiz bir dönem oldu. Çoğul düşünebilme yetisi en çok da bu alanda gündeme gelmiş durumda. Görevimiz sadece sorumluluğumuz dahilindeki görevleri tamamlamak değil kendimizden önceki ve sonraki işlem akışlarının organizasyonunu sağlamak, köprü görevini daha bilinçli, daha farkındalığı yüksek çalışanlar olarak yerine getirebilmektir. Bu köprü görevi ve algısı elbette her çalışanın kendi insiyatifi dahilinde gelişecek olan bir yetenektir. Her bir sorumluluk bilinci toplu çalışma hayatını düzene koyduğu aşikardır.
Tam da bu noktada sanayi ve ihracat birliklerimizin personelin farkındalığına katlı sağlayacak uzaktan eğitim çalışmalarını takdir etmek istiyorum. Hepimiz görüyoruz ki bu eğitimlerin hiç kuşkusuz iş hayatında kendimizi bir nevi tamamlamamıza, fayda sağlamaktadır. Yeni normale geçiş dönemini bu önemli programlar sayesinde adaptasyon sorununu da ortadan kaldırarak gerçekleştiriyoruz. Güzel günler çok yakın. #birliktebaşaracağız
ISSN 2636-7610
3 AYRI E-DERGİLİKTE YAYINDAYIZ info@desenlife.com | www.desenlife.com İmtiyaz Sahibi SanArt Medya Grup, Desen Life Dergisi adına & Genel Müdür
Adem Karadayı info@sanartmedya.com
E-DERGİ I Ç I N OKUT
Sorumlu Yazıişleri ve Reklam Müdürü
Adem Karadayı adem@desenlife.com
QRSCAN
Reklam ve Pazarlama
Sedat Karadayı, Erdem Mermer reklam@sanartmedya.com
04
Yayın Editörü
Nilay Susulu nilay@desenlife.com Muhabirler
Nur Deniz, Selçuk Öztürk Art Director
İsmail Gültekin Görsel Tasarım
SanArt Medya info@sanartmedya.com Reklam ve Dış İlişkiler Müdürü
H. Anıl Analan
Kurumsal İletişim Müdürü
Elif Metin
Dijital Pazarlama Yöneticisi
Ufuk Yıldız
10 08
Photographer
Oktay Akbulut Mali Müşavir
Ümit Künar
Abone ve Sosyal Medya Sorumlusu
Hatice Öztürk abone@desenlife.com
Almanya-Avrupa Bölge Temsilcisi
Mehmet Zeki Karadayı / mkaradayi@t-online.de Starkenburg Str. 7-9, 64546 Mörfelden-Walldorf T. +49 06105-943120 F. +49 06105-943123
20
Yönetim Yeri SANART MEDYA GRUP
Marmara Mah. 7. Sk. No.1 Astro Residence B Blok D.20 Beylikdüzü / İSTANBUL T. +90 212 806 66 58 F. +90 212 806 66 58
info@sanartmedya.com | www.sanartmedya.com
Basım Yeri İhlas Gazetecilik A.Ş T. +90 212 454 30 00 Dergide yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Yazılar kaynak gösterilerek yayınlanabilir.
RÖPORTAJ
KAPAK KONUSU
DOLCE V ITA HALI YÖNETIM KU RU L U B A Ş KA N I ME TIN TA Ş KIRA N :
“Pandemi sürecini fırsata çevirdik”
Dolce Vita Halı Yönetim Kurulu Başkanı Metin Taşkıran bütün dünyayı olumsuz bir yönde etkileyen pandemi süreci ile ilgili olarak, söz konusu süreçten çok fazla zarar görmediklerini belirtti. Üretim miktarlarını ise gelen talepler doğrultusunda yaptıklarını sözlerine ekledi. Taşkıran, pandemi sürecinin kendilerine yeni fırsatlar sağladığını bildirdi.
P
andemi sürecinde kısıtlamalardan dolayı Avrupa’dan ve diğer ülkelerden ürün tedarik edemeyen yurtdışı müşterileri talebini Türkiye’ye çevirdi. Bu dönemde ihracatta küçük ölçekli siparişlerimizle birlikte Kazakistan’da büyük bir otel projesi gerçekleştirdik. Katar ve Malta’da benzer projelerimiz oldu;” Manchester United Başkanının evinin halılarını yaptıklarını
4
söyleyen Metin Taşkıran süreci fırsata çevirdiklerini söyledi. Dolce Vita Halı Yönetim Kurulu Başkanı Metin Taşkıran, Uluslararası piyasalara yönelik olarak, sektörde hem üreten hem de satan firma olmayı hedeflediklerini vurguladı. Dolce Vita Halı Yönetim Kurulu Başkanı Metin Taşkıran, dergimiz Desen Life’a açıklamalarda bulundu.
Sn. Metin Bey, geçtiğimiz yıla göre 2020 yılı ve pandemi süreci ihracatınızı nasıl etkiledi? Geçen yıla göre ülkemiz ticarete yönelmiş durumda. Bizim sektörde de ve diğer sektörlerde de 15 aya kadar çok uzun vadeli satışlarımız vardı. Şimdi insanlar yarının garantisini görmüyor ve devletin de çıkardığı yeni çek kanunuyla çek ve senedin de garanti belge güvenirliliği kalmadı. Çünkü insanlar ödemediğinde hukuki
“Bu Sektör’de hem üreten hem de satan firma olmayı hedefliyoruz”
Dolce Vita Halı Yönetim Kurulu Başkanı Metin Taşkıran
olarak üç yıl içinde vade farksız ödeme hakları var. Bu sebeple kimse de çek senet kullanmamaya başladı. Satışların çoğu artık kredi kartı veya nakit ödemeye döndü. Bu döneme pandemi de eklenince tüm sektörlerde çok yüksek iş kaybı oldu. Perakende satışlar da hala toparlanmış değil, ama üretim fabrikalar bazında çok yoğunlaştı. Şu an Gaziantep’teki fabrikalar kapasitenin üstünde üretim yapmaya çalışıyor. Ama bu perakendeye daha yansımadı. Eğer tekrar kış aylarında kısıtlamalar gelirse olumsuz etkilerini görebiliriz.
time ağırlık veriyoruz. Hatta süreç bize yeni fırsatlar da sağladı diyebiliriz. Pandemi sürecinde kı-
sıtlamalardan dolayı Avrupa’dan ve diğer ülkelerden ürün tedarik edemeyen yurtdışı müşterileri talebini Türkiye’ye çevirdi. Bu dönemde ihracatta küçük ölçekli siparişlerimizle birlikte Bulgaristan, Romanya, İsrail, Endonezya ve Belçika’da yeni bayilikler oluşturduk. Kazakistan’da büyük bir otel projesi gerçekleştirdik. Katar ve Malta’da benzer projelerimiz oldu. Hatta Manchester United Başkanının evinin halılarını yaptık.
Biz bu durumdan çok zarar görmüş değiliz çünkü biz devamlı üretmiyoruz, satıldığı kadar üre5
RÖPORTAJ
Geçtiğimiz yıl ilk mağaza açılışı öncesi yaptığımız söyleşide “Bizim amacımız çok halı satmak değil, marka oluşturmaktır.” dediniz. Markanızı güçlendiren yeni mağaza açılışlarınız oldu mu? İzmir ve İstanbul mağazalarımızdan sonra, 5 yeni mağaza projemizi, 25 franchising projelerimiz takip ediyor. Yönetimleri bizde olacak şekilde Burger King, McDonald gibi halı mağazası franchising sistemine geçeceğiz. Pandemi süreci AVM’lerde olacak bu projelerimizi biraz yavaşlattı. Fakat şu an 6-7 AVM’yle görüşme halindeyiz. Kısa zaman önce ciddi anlaşma aşamasında olduğumuz bir AVM’nin iş yapma potansiyelini araştırıp vazgeçtik. Açacağımız ve açtığımız mağazalarda Dolce Vita ve Massimo halılarımızın fiyatları sabit ve pazarlıksızdır. Yani bayilerin satacağı fiyatı, tedarikçi internet online satışta da aynı fiyatı görmeli. Burada amacımız mağazaları da sıkıntıya düşürmemek. Genelde insanlardaki alışkanlık mağazada gördüğü fiyatı internette de araştırmak ve fiyatı kontrol etmektir. Bu sistemle bunun önüne geçip fiyatlarımızı sabit tutup markamıza olan güveni artırmaktır. Bu durumlardan
6
dolayı sistem oturana kadar ilk mağazalarımızı yatırımcıdan ziyade özellikle biz açmak istedik. Artılarını eksilerini biz yaşadık ve gördük, sistemi yatırımcıyı ve son kullanıcıyı memnun edecek şekle ulaştırdık. Zamanla bize ait olan mağazaları da sistem oturunca yatırımcılara devredebiliriz. İnsanların yoğun olduğu AVM’lerde yer almak insanlarda marka bilincini artırır. Yani en doğru reklam, insanların olduğu yerde olmaktır. Yaptığımız araştırmalarımız AVM’lerin konumuna göre satılacak halılarımızın modellerini de belirliyor. Mesela bazı bölgelerde lüks halı bazı bölgelerde klasik, dekoratif ve uygun ürünler olarak ürün gamımızı 30-
40 arası ithal ve yerli olmak üzere koleksiyonlarımızı çok geniş bir yelpazeye çeviriyoruz. Dolce Vita ve Massimo markaları hangi noktalarda rakiplerinden ayrılıyor? Halı sektörü markalaşma konusunda biraz geriledi diyebilirim. İhracata çok yoğunlaşınca iç piyasa biraz boş bırakıldı. Bu boşluğu fırsata çevirenler çok ucuz ürün satmaya başladı. Üç sene öncesine kadar 4 metrekare halı 2000-2500 liraya satılırken şu an ucuz ürünlerle 500-600 liraya kadar düşmüş durumda. Bu da mağaza giderlerinin arttığı bir dönemde karlılığın düşmesine ve mağaza masraflarını kaldıramayacak hale gelinmesine sebep oldu. Bizim sektörde özellikle televizyon reklamlarının da gerilemesi ve reklamların sosyal medyaya dönmesiyle birlikte marka alıcısı günden güne yok oluyor. İnsanlar görsele göre beğendiği halıyı almaya başlıyor. Hiçbir sektörde ürünün kalitesiyle mal satılmaz. Sadece markasından dolayı beyaz bir gömleğe mağazada 70 lira başka bir mağazada 500 lira verirsiniz. Bizim halı sektörü bunu mağazalaşmada oturtamadı, bunun da en büyük sebebi halıda markalaşma düşüncesi olmaması. Özellikle Gaziantep firmaları bu hataya çok düşüyor, bir yıl içinde çok hızlı bir şekilde üretim yapıp
ve çabuk yorulup ne reklama ne de markaya önem vermiyor. Sonrasında marka geri planda kalırken, fiyatla ön planda kalmaya çalışılıyor. Bu da fabrikaların ve
mağazaların az kazancına sebep oluyor ve uzun soluklu ayakta kalması zorlaşıyor. Markalaşma sürecinde bizler de öncü olmaya çalışıyoruz. Halıyı
daha değerli hale getirmek için AVM’lerde en iyi yerlerde, sosyal medya ve dergilerde, Google aralamalarında ön planda olmak için reklama bütçe ayırıyoruz. Sektörün yaşamış olduğu sıkıntılar nelerdir? Ve son olarak eklemek istedikleriniz? Pandemi süreciyle karşılaşmasaydık Almanya’da mağaza açılışımız olacaktı, biraz ertelemiş olduk. Orada da yapılanmamız toptan, perakende ve e-ticaret şeklinde olacaktı. Yani klasik olarak orada depo şeklinde bir yer açmayacaktık. Bu tür yapılanmaları da yavaş yavaş yurtdışına da yaymayı düşünüyoruz. Çünkü bizim yurtdışındaki en büyük eksiğimiz olan sadece halı üreticisi olarak değil, aynı zamanda halı satıcısı olarak da güçlü bir şekilde yer almalıyız. Şu an tabloya baktığınızda biz üretiyoruz yurtdışında İranlılar Afganlılar vs. halımızı satıyorlar. Yani üretici gücü bizde, satış gücü başkalarında. Bu durumu Türk firmalarının aşması lazım, Amerika’da da olmamız lazım; Avrupa’da, Çin’de, Arap ülkelerinde de olmamız lazım. Hem üretip hem satan biz olduktan sonra halı olarak dünyada hüküm sürebiliriz. Ziyaret ve söyleşi için Desen Life dergisine teşekkür ederim. 7
DOMOTEX 2021
AKTÜEL
Dünya çapındaki COVID-19 pandemisine ilişkin en son gelişmeler ışığında, katılımcılar ve ziyaretçilerden gelen talepler doğrultusunda DOMOTEX 2021’in ileri bir tarihte yapılması kararı alındı. Yurt dışına seyahat ile ilgili süregelen belirsizlikler ve pek çok ülkede uygulanan seyahat kısıtlaması bu kararın alınmasında etkili oldu.
H gelmişti.
alı ve zemin kaplamaları alanında önde gelen ticaret fuarı DOMOTEX, her yıl olduğu gibi Ocak 2020’de yüzde 70’i yurtdışından gelen ziyaretçiler ve 60’tan fazla ülkeden gelen katılımcılar ile Almanya, Hanover’de bir araya
COVID-19 pandemisindeki son gelişmeler, enfeksiyon oranlarının her yerde yeniden yükseldiğini gösteriyor. Birçok ülke, yeniden sıkı seyahat ve karantina düzenlemeleri uygulamaya başladı ve bu düzenlemelerin ne kadar süre yürürlükte kalacağını tahmin etmek neredeyse imkansız. Yurtdışına seyahat etme konusunda ise çekimserlik halen devam ediyor. Tüm bu sebepler değerlendirildiğinde, DOMOTEX fuar alanının üçte ikisi - yaklaşık 62.000 metrekare - önceden rezerve edilmiş ve fuar sahasında COVID-19 güvenlik düzenlemeleri kapsamında detaylı bir hijyen konsepti geliştirilmiş olsa da, Deutsche Messe AG, DOMOTEX’in 20-22 Mayıs 2021’e ertelenmesine karar verdi. “Sorumlu davranmak bizim görevimizdir.” Deutsche Messe AG yönetim kurulu üyesi Dr. Andreas Gruchow: “Katılımcılarımız ve ortaklarımızla yaptığımız birçok görüşmede, her şeyden önce, güvenliği zamanında sağlamamız gerektiğini öğrendik. Kapsamlı hijyen ve güvenlik konseptimizin yanı sıra mevcut başvuru rakamlarımızla, yakın zamana kadar çok iyimserdik. Ancak yaşanan son gelişmelerle, COVID-19 pandemisinin ve seyahat durumunun Ocak 2021’e kadar ne durumda olacağından emin değiliz. Sonuç olarak, DOMOTEX’i 8
Ocak’tan Mayıs 2021’e ertelemeye karar verdik. Bu konuda sektör temsilcileriyle yaptığımız görüşmelerin tamamı olumlu ve ertelemenin doğru karar olduğunu düşünüyoruz.” Paydaşlarla yapılan görüşmelerde başka bir konu da netlik kazandı: Halı ve zemin kaplamaları endüstrisinde hızla artan online kanallara yanıt verecek ve yine DOMOTEX çatısı altında uluslararası, tarafsız bir platform oluşturmak için tamamlayıcı dijital formatlara ihtiyaç var. İşte tam da bu sebeple DOMOTEX 2021, Perşembe’den Cumartesi’ye (20 - 22 Mayıs) “hibrit” yani sanal formatlarla tamamlanan fiziksel bir etkinlik olarak gerçekleşecek. Farklı nedenlerle Mayıs ayında seyahat edemeyecek ziyaretçiler ise, bu şekilde dijital olarak fuara katılma seçeneğine sahip olacaklar. Katılımcılar da hibrit format kapsamında fiziksel olarak hollerde ürünlerini sergilerken, yeni dijital sunum formatlarını da kullanarak daha fazla uluslararası ziyaretçiye ulaşma fırsatını yakalayacaklar. DOMOTEX dijital bir konferans planlıyor. DOMOTEX ekibi, aynı zamanda etkinliğin orijinal başlangıç tarihi olan 15 Ocak 2021’de de dijital bir konferans gerçekleştirmeyi planlıyor. DOMOTEX 2021, ana teması “Cover New Ground!”ta işlenecek olan “COVID-19 zamanlarında yeni normal” konusunun halı ve zemin kaplamaları sektörü için ne ifade ettiğini tartışmak, sektördeki yeni uygulamalar ve mevcut stratejilerin & vizyonların ötesinde düşünmeye teşvik etmek için sizleri bekliyor olacak. Detaylı bilgi için DOMOTEX’i takip edin.
9
2020 YILINA DAMGA V U RA N H A L I KOL E KS İ YON L A RI. . .
ROYAL HALI NERO, PİERRE CARDİN HALI MONET VE ATLAS HALI TERA KOLEKSİYONU... SİYAHIN ASALETİ ROYAL HALI NERO KOLEKSİYONUNDA HAYAT BULDU
S
iyahın asaletini dokusunda ve desenlerinde barındıran yeni Nero koleksiyonu evlerde hoş bir iz bırakıyor. Doğal iplik ve akrilik kullanılarak üretilen koleksiyon, doğal ipliğin parlaklığı ve yumuşak dokusu ile şıklığı ve konforu bir arada sunuyor. On iki farklı desenden oluşan Nero koleksiyonu siyah ve kahverengi renk gruplarından oluşuyor. Zamansızlık hissi veren klasik ve modern desenlerden oluşan Nero koleksiyonu adeta mekanları enerjisi ile dolduruyor. Royal Halı 2020 yeni koleksiyonları arasında; benzersiz motifleriyle Picasso ve tarihi ruhunu tasarımlarına yansıtan Pera yer alıyor. Sade ve şık desenleriyle Lootus,
10
mekanlara huzur veren renk ve desenleriyle Ege, sıra dışı desenleriyle uzun yıllar mekanların vazgeçilmezi olacak Çınar yenilenen koleksiyonları arasında. Nero: 160X230 (3,68) : 2.348 TL
RAHAT VE MODERN ATLAS HALI TERA KOLEKSİYONU…
A
tlas Halı’nın 2020 yılında çıkardığı bej rengi üzerine mavi, sarı, fuşya, kahve ve kiremit renk efektlerinin kullanılarak hazırlandığı Tera koleksiyonu yaşam alanlarınıza adeta rahatlık ve özgürlük sunuyor.
Akrilik iplikten üretilen ve 21 farklı renk ve desenin kombinasyonundan oluşan Tera koleksiyonu düz ve sade tasarımları ile modern mekanlara hitap ediyor. Bej, krem, kahve mobilyalarla rahatlıkla kombinlenebilecek Tera koleksiyonu yeni trendleri Atlas Halı farkıyla mekanlara sunuyor. Atlas Halı’nın 2020 koleksiyonları arasında; doğal tonları ve geçmişten günümüze harmanlanan desenleriyle Mood koleksiyonu, doğal iplikle üretilen yumuşak dokusuyla Motto, ihtişamlı desenleriyle Girit ve soft renklerin klasik desenlerle kusursuz şekilde buluştuğu Veranda koleksiyonları bulunuyor. Tera: 160X230 (3,68) : 846 TL
SON ZAMANLARIN EN ÇOK TERCİH EDİLEN KOLEKSİYONU “PİERRE CARDİN HALI MONET “ ünyanın en lüks ve zarif markalarından Pierre Cardin Halı, Monet koleksiyonuyla bu yılda adından sıkça söz ettirdi. 2019 yılında beğeniye sunulan Monet koleksiyonu halı sektöründe en çok tercih edilen koleksiyonlardan biri oldu. Doğal iplikten üretilen bu koleksiyon, yumuşacık dokusuyla, sade ama bir o kadar göz alıcı renk ve desenleriyle mekanlara şıklık katıyor. Çok beğenilen ve sevilen koleksiyona 2020 yılında 9 farklı renk ve desen daha eklendi. 7 farklı desenin 21 farklı renk kombinasyonuyla tasarlanan Monet koleksiyonu klasik ve modern tarzıyla her mekana uyum sağlıyor. Oval ve daire kesimde ki seçenekleri ile farklı alanlara da hitap eden koleksiyon, bulunduğu her mekana ayrıcalık katıyor. Pierre Cardin markasının ambleminden oluşan gold, siyah, beyaz renkteki bordürleriyle mekanlarınıza lüksü ve şıklığı bir arada sunuyor. Pierre Cardin Halı’nın yeni sezon koleksiyonları arasında mermer dokusunun halıya kusursuz şekilde işlenmesiyle oluşan Gaudi ve Anadolu’nun eşsiz izlerini desenlerinde taşıyan Orient bulunuyor. Farklı efektlerin göz alıcı renklerle buluştuğu Ambiente koleksiyonu, el halısı kadar ince ve yumuşak yapısıyla Magnifique ve klasik ve modern desenleriyle yenilenen Otantik koleksiyonları Pierre Cardin Halı’nın yenilenen koleksiyonlarından. Monet: 160X230 (3,68) : 2.057,00 TL 11
RÖPORTAJ
“İnsan her şeyin en iyisine layıktır.” Anlayışı ile Camii Halısında Lider Marka:
GÜLSEVEN HALI
Gülseven Halı; kendi fabrikasında birinci sınıf yün iplik kullanarak dünya standartlarında üretim yapmaktadır. Desen Life dergisi olarak Gülseven Halı’yı yakından tanımak adına röportaj yaptığımız firma yetkilisi Murat GÜLSEVEN; “İnsan her şeyin en iyisine layıktır.” Sözüyle başlayarak sorularımızı cevaplandırdı. gelecekte de en iyi ve en kaliteliyi üretmeyi garanti etmekte; yurt içinde olduğu gibi yurt dışındaki başarısını tüm dünya ülkelerinde elde etmek amacıyla üretimlerine eş kalitede devam etmektedir. Sektöre sunduğunuz ürünler hakkında bilgi verir misiniz?
Gülseven Halı Yönetim Kurulu Başkanı Murat Gülseven
Murat Bey, firmanızın faaliyetleri hakkında neler söylemek istersiniz? Kuruluş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz? 1997 yılında entegre iplik tesisi kurarak, sektörün önde gelen firmaları için halının ana ham maddesi olan ipliği üretmekle faaliyetlerine başlayan Gülseven Tekstil, kaliteli ürünleri sayesinde uzun yıllar bu görevini başarıyla sürdürmüştür. Bu süreç içerisinde elde etmiş olduğu bilgi ve birikimini entegre elektronik ve bilgisayarlı halı tesisi yatırımı ile birleştirerek Gülseven Halı markasını sektöre kazandırmış, ipliğin yanı sıra duvardan duvara halılar üretmeye başlamıştır. 12
Yepyeni markasıyla sektörde iplik üreticisi olarak elde etmiş olduğu ünü çok daha ileri seviyeye taşımayı hedefleyen Gülseven Halı, kaliteli bir ürünün kaliteli malzemeler kullanılarak ortaya çıkacağı bilinciyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Kullanmış olduğu malzemelerin niteliği ile üretim, satış ve satış sonrası süreçlerde vermiş olduğu hizmetin kalitesi, Gülseven Halı’nın sektörün öncüsü olma hedefini gerçekleştirmedeki en büyük yardımcısı olmaktadır. “İnsan her şeyin en iyisine layıktır.” anlayışını benimsemiş olan yönetim ve üretim kadrosuyla Gülseven Halı, bugüne kadar olduğu gibi
1997 yılından 2014 yılına kadar halı üreticilerine yün iplik tedarik ederek, 2014 yılından sonra kendi tesislerimizde ürettiğimiz iplikleri kendi dokuma tezgahlarımızda halı üretimine başladık. 2014-2020 yılları arasında asıl pazarımız Avrupa olmak üzere yurtdışı merkezimiz Almanya olarak %60 civarında ihracat odaklı çalışıyoruz. Geriye kalan dilimle iç piyasaya hizmet veriyoruz. Ürünlerimiz %100 yün olarak dokunmakta ve ham maddesi yünü yerli olarak tedarik ederek tesislerimizde iplik haline dönüştürüyoruz. Dokuduğumuz halıyı dünyanın bir ucuna da olsa ekibimiz yerinde montajlamasını yaparak anahtar teslim kalitede iş yapıyoruz. Yerli ham madde kullanarak ve ihracatımızla döviz girdisiyle de birlikte ülke ekonomimize katkıda bulunmuş oluyoruz. Özellikle en kaliteli %100 canlı yün kullanarak Woolmark sertifikalı halı üretiyoruz. Ürünlerimiz Avrupa’da da zorunlu olan Almanya’dan aldığımız toplu mekanlarda alev almaz halı özelliğindedir.
www.gulsevenhali.com.tr
GÜLSEVEN HALI A.Ş.
İsmail Özdağlar San. Sit. Barbaros Cad. No:45 Demirci/MANİSA/TÜRKİYE Tel: +90 236 462 44 85 Faks: +90 236 462 49 05 e-mail: gulseven@gulsevenhali.comtr
Müşteri Hizmetleri & Sipariş Hattı
+90 850 850 45 1345
RÖPORTAJ
Camilerde yoğun insan trafiğine maruz kaldığı için de ayak ve diz yerlerinde yıpranma ve deformeler yoğun oluyor. Buna bağlı olarak İtalya laboratuvarlarında yapılan testler neticesinde en uzun ömürlü dayanıklılık ödülünü de almaya hak kazandık. Ürünlerimizde kullandığımız yün, insan doğasına çok yakın cami ortamlarında yere oturulduğu için izolasyon ve ısı yalıtımı da sağlayarak kışın sıcak, yazın serinlik veriyor. Kullandığımız yünün özelliklerini saymakla bitiremeyiz. Yün hem halıda hem giyim sektöründe olsun insan sağlığına en elverişli malzemedir. Cami halısı için dört grupta üretim yapmaktayız: 1.Saflı Cami Halısı
göbekli cami halıları alev almaz özellikte olan yün kullanılarak üretilmektedir. Osmanlı motiflerinin işlenerek dokunduğu bu halı çeşidimizde özel renklerimiz mevcuttur.
Daha sade modelleri tercih etmek isteyen kullanıcılarımıza yönelik hazırladığımız tüm naturel cami halısı modellerimizi sitemizden inceleyebilirsiniz.
3.Seccadeli Cami Halısı
Özellikle son dönemde yaşadığımız pandemi süreci, Gülseven Halı’yı nasıl etkiledi?
Halıya saf desenlerinin dokunarak üretildiği gözü yormayan onlarca farklı model ve yüzlerce renk çeşidi ile üretimini yaptığımız saflı cami halılarını fabrikadan direkt sizlere sunuyoruz. Çok tercih edilen bir halı türü olmakla birlikte; cemaatin kolayca saf tutabilme özelliğini sağlamaktadır.
Halıya seccade desenlerinin dokunarak üretildiği farklı model ve onlarca renk çeşidiyle ürettiğimiz seccadeli cami halılarını kendi fabrikamızda %100 yün olarak üretmekteyiz. Gözü yormayan, Türk kültürü motiflerinin kullanıldığı bir halı türüdür. Özelliği seccade deseni ile cemaatin kolayca secde edebilmesini sağlamaktadır.
2.Göbekli Cami Halısı
4. Naturel Cami Halısı
Halının tam ortasında göbek deseninin dokunarak üretildiği onlarca farklı model ve yine renk seçeneğiyle fabrikamızda ürettiğimiz
Gri renklerde üretilen bu halı çeşidimizde farklı modellerimiz mevcut olup aynı zamanda diğer halılar gibi %100 yünden üretilmektedir.
Pandemi süreci kimsenin beklemediği istemediği bir durum oldu. Fakat en zor iki aylık döneminde de ayın yarısı 15 günler halinde çalışmalarımıza devam ettik. Ramazan bayramından sonra tekrar tam zamanlı çalışmaya başladık. Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında yoğun şekilde çalıştık. Tabi ki yurtdışı ziyaretlerimizdeki sıcak ilişkileri kuramadığımız için ihracatımızda %40 kadar azalma oldu. Avrupa’da pandemi ve ardından yaz tatili derken bağlantılarımız olan cami ve dernekler tatilde olduğundan bizde o dönemi yurtiçine ağırlık vererek geçirdik. Son olarak eklemek istedikleriniz ve okuyucularımıza mesajınız nelerdir? Bu zor dönem olan pandemi sürecinden tam kurtulamadık fakat bizlerde ülkemizin ekonomisine katkıda bulunan imalatçı firma olarak elimizden geldiğince çalışacağız çalışmalıyız. Ayrıca Desen Life dergisine de bizi ziyaret ettiği için ve söyleşi için teşekkür ederiz.
14
15
RÖPORTAJ
SPONSORLUĞUNDA
Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop Etkinliğinden Merhaba öncelikle Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkinliğimize gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederiz.Değerli okurlarımız için sizleri tekrardan tanıyabilir miyiz? Hangi üniversiteden mezunusunuz / öğrenim görüyorsunuz? Halı ile serüveniniz nasıl başladı? Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Halı Kilim Ve Eski Kumaş Desenleri bölümünden mezunum. Halı serüvenim aslında ailemden gelmektedir. Annemin genç yaşlardan beri Halı Dokuması ve El sanatları ile ilgilenmesi, evimizde dokuma halıların bulunması bende Halı ile ilgili bir merak uyandırdı ve bu bölüme yönelmemin en büyük etkenlerden birisi oldu.
Mesleğinizle ilgili daha önce katıldığınız yarışmalar, etkinlikler, eğitimler var mı? Daha önce bir yarışmaya katılmadım fakat birçok etkinliklere ve workshoplara katıldım. √ Desing Week
Tuğba Şahin
√ Fırat Neziroğlunun Atölyeleri ve Workshopları √ Selçuklu Belediyesinin düzenlediği Sanat Sokakta Festivalleri
√ Konya Mimarlar Odasının düzenlediği Bauhaus ile dokuma. Bunlardan birkaç tanesidir.
Tasarımcı kimliğinizin bu kolektif süreçte hangi tarza daha yakın olduğunu fark ettiniz?
İleriki yıllarda kendinizi halı sektöründe nerede görüyorsunuz?
Aslında ben biraz daha Klasik halılar üzerinde çalışmayı seviyorum. Tamamen geleneksel olmamakla birlikte Anadolu motiflerini kullanarak eski - yeni karıştırması yaparak tasarım gerçekleştirmeyi fazlasıyla kendime yakın buluyorum. Genelde Tezhip, Minyatür ve Çini sanatlarında kullanılan usluplaştırılmış çiçeklerden de etkilendiğimi söylemek mümkündür. Genelde klasik bir halı tasarımımın üzerine daha modern bir halı tasarımı giydirerek, bizim kendi tabirimizle üst üste dokuma dediğimiz tasarımları gerçekleştirmek daha modern ve çekici geliyor. Genelde bu şekilde tasarımlar yapmayı sevsem de bu dönemde yapılan modern tasarımları da fazlasıyla beğeniyorum ve yer yer bende bu şekilde çalışmaya gayret ediyorum.
Şu an hedefim tasarımlarımı gösterebileceğim, kendimi faydalı hissedebileceğim bir firmada emin adımlarla çalışarak kendimi geliştirmek ve kendimi göstermek. İlerisi için birkaç farklı hayallerim var aslında bunlardan bazıları çalıştığım pozisyonu çok daha ileriye taşıyıp yükselmek. Yurtiçi ve Yurtdışı ilişkilerimi güçlendirerek ihtiyaç doğrultusunda kendi markamı kurmak gibi kendimi birden fazla yerde görmeyi çok
Bu tarzınızı geliştirirken ilham aldığınız moda akımları yada sanatsal yaklaşımlar neler? Benim bu tarzı sevmememde ki en büyük etken eskiden Anadolu da dokuma yapan kadınların kendilerini dokudukları halı ve kilimlerin üzerine kullandıkları motiflerle ifade ederlermiş. Mesela evlenmek isteyen ya da bebek sahibi olmak isteyen bir kadın dokuduğu halı ve kilimlerin üzerine “sandıklı” motifi koyarak kendilerini bu şekilde ifade edebilirlermiş. Biz günümüzde kendimizi kolay bir şekilde ifade edebiliyoruz. Bu durumdan fazlaca etkilendiğim ve onların izlerini hep yansıtmak istediğim için bu tarzda tasarımlar çıkarmayı seviyorum fakat. İki dönem kadınını birleştirmek için modern olarak tasarımlar gayret ediyorum. Akım olarakta Art Nouveau akımından etkilendiğimi söyleyebilirim. O dönemde Merdiven korkuluklarında ya da 16
binaların dış cephelerinde kullanılan bitki motifleri bana hep bir halıyı anımsatmaktadır.
Son olarak Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkiliğimizin mesleğinize kattığı artılardan bahser misiniz? Daha önceden her ne kadar tasarım anlamında kendimizi geliştirebilsek te sektörden birileriyle iletişim içinde olmadığımızda her zaman bir şekilde eksik kalacağımızı düşünüyordum. Bu workshop etkinliğine en çok bu sebepten dolayı katılmak istedim. Evet bilgisayar programı kullanmayı biliyordum fakat bu programları sektörün içine girdiğimizde nasıl kullanabileceğim konusunda hep çok düşüncelerim vardı. Bu anlamda bu Workshop a katıldıktan sonra bu anlamda ki eksiklerimi rahatlıkla tamamlayarak kendime özgüvenim oluştu. Evet tasarım anlamında kendime güveniyordum ama baskı aşamaları konusunda yetersiz geleceğimi düşünüyordum. Fakat workshop sonrasında artık bir firmaya başvuru yaparken sürekli kafamda tekrarladığım bilmediğim bir şeyler olabilir mi? Acaba zorlanır mıyım? İsteklerini yerine getirebilir miyim? gibi düşüncelerim tamamen ortadan kalktı. Artık bir firmada kendi tasarımlarımı baskı aşamasına kadar kendim yardım almadan sağlayabilirim. Workshop un bana kattığı en büyük faydalardan birisi eksiklerimi tamamlayarak kendimi iş hayatına tamamen hazırlamaktı.
SPONSORLUĞUNDA Merhaba öncelikle Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkinliğimize gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederiz.Değerli okurlarımız için sizleri tekrardan tanıyabilir miyiz? Hangi üniversiteden mezunusunuz / öğrenim görüyorsunuz? Halı ile serüveniniz nasıl başladı? Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları bölümü son sınıf öğrencisiyim.
tafting lie tanıştım açıkçası son zamanlarda tafting ilgimi çekiyor. Bu tarzınızı geliştirirken ilham aldığınız moda akımları yada sanatsal yaklaşımlar neler?
Firdevs Büşra Aydın
Halı ile serüvenim okulumuzda anasanat dalı seçmem gerektiğinde başladı. O dönem 2.sınıfa geçmiştik ben araştırmalarım sonucu Halı, Kilim ve Eski kumaş desenleri anasanat dalını çok sevmiştim. Açıkçası dokuma fikri çok hoşuma gitmişti.
Bu süreçte küçük el dokumaları yapmamın yanı sıra hand
Son olarak Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkiliğimizin mesleğinize kattığı artılardan bahser misiniz?
Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkiliği aklımdaki üretimin nasıl yapıldığına dair olan soru işaretlerini gidermeme yardımcı oldu. Teorik ve pratik bir çok bilgiye eriştik.
Merhaba öncelikle Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkinliğimize gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederiz.Değerli okurlarımız için sizleri tekrardan tanıyabilir miyiz? Hangi üniversiteden mezunusunuz / öğrenim görüyorsunuz? Halı ile serüveniniz nasıl başladı? 1997 tarihinde İstanbul’da doğdum. İlk-ortaokul ve lise eğitimlerimi tamamladıktan sonra 2016 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde lisans eğitimimi almaya başladım. Lisans eğitimi boyunca çeşitli sanat projesinde gönüllü olarak bulundum.
2018 yılında İHİB’in düzenlediği HARE Projesinde “Kilim Restorasyonu Çıraklık Belgesi” aldım. 2020 yılında “Gelenekle Gelen – Dokusal Yüzeyler Sergisi” adlı ve Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen “Şiir Festivali” kapsamında “Bercesteler” adlı karma sergilere katıldım.
Dilara Karayel
Merhaba öncelikle Halı ve Kumaş Tasarımı Workshop etkinliğimize gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederiz.Değerli okurlarımız için sizleri tekrardan tanıyabilir miyiz? Hangi üniversiteden mezunusunuz / öğrenim görüyorsunuz? Halı ile serüveniniz nasıl başladı? Azmi Selvi. 1985 Niğde / KOYUNLU kasabası doğumluyum. Lise öğrenimimi Kdz. Ereğli Anadolu Lisesinde.Yüksek öğrenimimi Anadolu Bil Meslek Yüksek Okulu Kuyumculuk ve Takı Tasarımı bölümünde tamamladım. Evli ve 1 çocuk babasıyım.
Elbette bir çok sanatsal akımdan ilham alıyorum. Bunlardan bir tanesi Bauhaus sanat akımı ve bir isim vermem gerekirse Anni Albers’in işleri bana ilham veriyor.
Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Halı-Kilim ve Eski Kumaş Desenleri Anasanat Dalı son sınıf öğrencisiyim.
Büyüğümüz Şeref Selvi’nin misyon ve vizyonunun önderliğinde 1960’lı yıllardan bu yana halıcılık mesleğini büyük bir aşk ve şevkle sürdürmekteyiz. Ve onun öğretilerine sürekli yenilikler katarak, yeni nesil dekoratif halı sektöründe hızla ilerlemekteyiz. İleriki yıllarda kendinizi halı sektöründe nerede görüyorsunuz?
Azmi Selvi
Hedefimiz teknolojiyi sıkı sıkıya takip edip, tasarıma da maksimum önem vererek yeniliklerin öncüsü olmak ve tekstil-halı üretiminde marka olmaktır. 17
MAKALE
İŞİNİZİ İNTERNETE TAŞIMANIN YOLLARI “EĞER I Ş I N I Z I N TE R N E T T E D E Ğ IL S E , M U H T E M E L E N I Ş I N I Z I Ş HAYATI N I N D I Ş I N DA K A L AC A K T I R . ” B I L L GAT E S
Microsoft’un efsane ismi ve Dünya’nın en varlıklı insanlarından biri olan Bill Gates’in yıllar önce söylediği bu sözün günümüzde ne kadar anlam kazandığına birlikte şahitlik ediyoruz. Bu yazımda sizlere bu çıkış noktası üzerinden işimizi internete taşımanın etkin yollarından bahsedeceğim. Rekabet arttı, neresindesin?
G
elişen Z kuşağı ve bu kuşakla pik noktasına ulaşan online mecralar ve sektörlere giriş engelsizliği göz önüne alındığında, endüstri ve marka rekabeti de aynı düzeyde arttı. Şimdi markaların, bilindik rakipler dışında gelişen yeni rakipleri de inceleyerek göz önüne alması ve buna uygun yeni stratejiler geliştirmesi gerekiyor.
Boşluk bulamıyorsan belki alan açabilirsin? Artan rekabetin yıkıcı etkisi ve markaları yeni şeyler denemeye yeni sözler söylemeye zorlaması pazarda alanı oldukça daraltıyor. Ancak bu daralmadan çıkmanın yöntemleri yok değil. Alt marka-üst marka stratejileri, üründe farklılaşma, tasarım oyunları, marka hikayesi oluşturma ve marka duygusu belirleme, markanın açabileceği alanlar olarak öne çıkıyor. Alanı açtığınıza göre haydi başlayalım… Web sitesi – Mobil Uygulama: Bugün basit bir web sitesi artık markanın bir fotoğrafı gibi, özgeçmişi, hikayesi, hayatı, nasıl buralara geldiği, mutluluğu, yorgunluğu veya umudu, adeta markanın bir yüz ifadesi. Web sitesi, sadece iletişim sekmesinin olduğu ve koleksiyonların görülebileceği bir alan değil artık. Bir marka deneyimi oluşturma alanı buralar. Bu alanların markanın ihtiyaçlarına yeniden düzenlenmesi, mobil ve arama motorlarına uygun olarak hazırlanması, marka deneyimi ve müşteri yolculuğunun planlanması işin ilk adımı. Sosyal Medya – S-Ticaret: Dünya’nın en özgürlükçü ticaret alanı haline geldi instagram. Bugün herhangi bir sektöre girmek sadece birkaç gün sürüyor. Dünya’ya açılmak ise birkaç stratejik düşünce ve parmak hareketi adeta. Böyle bir durumda da rekabet üst düzeye çıkıyor haliyle. Ben buna baş parmak savaşı diyorum, çünkü onca içerik arasında baş parmağı durdurabilen markalar kazanan olacak. Bu da büyük oranda bir marka duygusunun olması ve bu duyguyu karşı tarafa geçirmek için kullanılan konsept ve hikayelerle mümkün olacak. Artık herkes ürün satıyor ama çok az kişinin gerçek bir hikayesi var, bunu bulup çıkarmak ise işin en maharet gerektiren kısmı.
18
E-Ticaret: Pandemi döneminin yıldızlaştırdığı kavramların başında geliyor e-ticaret. Burada markaların kendilerine stratejik bir yön çizmeleri gerekiyor, herkes e-ticaret yapmak zorunda değil elbette ama herkes e-ticaretin bir noktasında olmak zorunda, bu bazen görünür şekilde olurken bazen de kanal çatışmasından kaçınmak için arka planda kalmak şekilde olacak. Bu dünyanın da kendi içinde bazı stratejileri var, bir e-ticaret markası yönetmek, geleneksel bir marka yönetmekle benzer dinamiklere sahip ve geleneksel bir markaya göre daha ciddi bir efor ve ekip gerektiriyor. S-Ticaret dediğimiz kavramın ise henüz daha başındayız, sosyal medya hesapları kendi üzerinden ticarete izin verdiğinde ve ödeme sistemleri de buna uyum sağladığında bu alan bambaşka bir noktaya doğru gidecek gibi görülüyor. Reklam stratejileri: Medya harcamalarında dijital medyanın payı her geçen gün artıyor, TV ve gazete gibi geleneksel mecraların izlenme payı her geçen gün düşüyor. Bugün TV’de bir medya kampanyası yapmanın dinamikleri, dijital bir kampanyanın yanında olukça basit kalıyor. Ayrıca dijital’in bu noktada artısı çok daha hedef odaklı olması. Günümüzde hedef kitle kavramı değişti, artık satın alma alışkanlıklarına göre aynı anda onlarca farklı hedef kitleye özelleştirilmiş kampanya çıkabiliyoruz. Örneğin artık çocuk halısı arayan birini bilebiliyor ve o kişiye istediği halıyı gösterebiliyoruz. Sonuç odaklı bu iletişim de ciddi bir bütçe optimizasyonu yaratıyor. Bu noktada tekil müşterilerden markayı seven, sadık bir kitle yaratmak ve bu kitleyi sürekli alışverişe döndürmek her dönemden daha önemli hale geldi. Bahsi geçen tüm bu kanallar çatı stratejisinin, marka duygusu ve temel söyleminin altını dolduracak şekilde hedeflenen kitleye uygun olarak planlanmalı ve uygulanmalıdır. Yazımı, hayranı olduğum Steve Jobs’ın motive edici bir sözüyle bitirmek istiyorum: “Farklı olun, farklı düşünün. Sıradan işler yapmaktansa aykırı işler ortaya koymak size farklılığı getirecektir.” Selim Şentürk Pazarlama Grup Müdürü
MAKALE
Derleme: Erdal Yurtsever / Dokuma öğretmeni Eram Fatih Özel Eğitim Meslek Okulu
İSTANB U L H A L I M Ü ZE S I
Geçmişten Günümüze Halı ile Tarihi Bir Yolculuk
Halı Müzesinin Tarihçesi; İstanbul’umuzun Fatih ilçesinde bulunan bu tarihi müze ülkemizde açılan ilk halı ve kilim müzesidir. Aynı bölgede; Sultanahmet’te bulunan “Türk İslam Eserleri Müzesi” ile birlikte tarihi el halısı ve kilimler konusunda bilgi sahibi olmak isteyenlerin, bu alanda ilgili olanlar için önemli bir araştırma kaynağı olma özelliği mevcuttur. Halı müzesi, kültürel varlıklarımızın korunması ve tanıtılması görevlerini üstlenen Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, tarihi halıların korunması ve ta-
20
nıtılması amacıyla ilk olarak 13 Nisan 1979 tarihinde Sultanahmet Camii’nin Hünkâr Kasrı’nda ziyarete açılmıştır. Ancak mekândaki aşırı rutubet nedeniyle teşhirdeki eserler Halı Müzesi deposunda koruma altına alınarak Müze 2006 yılında ziyarete kapatılmış, 15 Kasım 2013 tarihinde Ayasofya İmaretinde yeniden ziyarete açılmıştır. Halı Müzesinin şimdiki yeri olan Ayasofya Camii İmareti binası, dönemin padişahı I. Mahmut tarafından 1742 yılında; o zamanki Ayasofya Camiine ek olarak fakirlerin günlük yiyecek ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmiştir. Topkapı Sarayı’nın ana
girişi olan “Bab-ı Humayun” kapısının sol tarafında, tarihi Ayasofya konaklarının yer aldığı Soğuk Çeşme Sokağının başında yer alır. İçerisinde Bizans İmparatorluğu döneminde Ayasofya Kilisesinin değerli malzemelerinin saklandığı Hazine Dairesi Kutsal Emanet Binası ve geniş avlusu bulunmaktadır. Halı Müzesinin giriş kapısının çaprazında yine İstanbul’un değerli bir kültürel yapısı III. Ahmet Çeşmesi mevcuttur. Halı Müzesi, büyükçe bir avlu içerisinde 3 galeri bölümünden oluşur. Girişi oldukça süslü büyük bir ahşap barok üslupta yapılmış kapısı vardır. Müzede 14.-19. yy. arasında dokunmuş en nadide eserlerden seçilen halılar ve kilimler , kronolojik sırayla ve desen gruplarına göre ( Türk Halı Sanatının gelişimine uygun olarak) Müze’nin birinci, ikinci ve üçüncü galerilerinde sergilenmektedir. Birinci galeri: Beylikler Dönemi - Erken - Klasik Osmanlı Dönemi Halıları “Beylikler Dönemi Halıları” veya “14-15. Yüzyıl Hayvan Figürlü Anadolu Halıları “ olarak bilinen bu grubun 15. yüzyıla ait en orijinal ve gelişmiş örneği ile Erken Dönem Osmanlı Halıları 1. galeride sergilenmektedir. Bu galeride ayrıca Anadolu Selçuklu mimarisi süsleme unsurlarının yer aldığı 14-15.yüzyıla ait halılar ile 16. ve 17. Yüzyılda dokunan Yıldız Madalyonlu, Çintemanili ve Kuşlu Uşak Halılarının değişik tipteki örnekleri yer alır. 21
İkinci galeri: Orta ve Doğu Anadolu Madalyonlu Halılar Orta ve Doğu Anadolu’da geleneksel motif anlayışı ile dokunan ve genellikle merkezinde kenarları dilimli veya yıldız biçiminde tek madalyonun yer aldığı 1617. Yüzyıla ait halılar ile Doğu Anadolu’da dokunmuş Anahtar Deliği Motifli halıların 15.Yüzyıla ait en güzel örnekleri sergilenmiştir.
22
İkinci galeride; 17,18 ve 19. Yüzyıllara ait ManisaGördes, Konya-Karapınar, Milas ve Hereke’de dokunmuş Halı Seccade örneklerine de yer verilmiştir. Üçüncü galeri: Osmanlı Dönemi Büyük Boyutlu Uşak Halıları ve Saf Seccadeler Klasik Osmanlı Dönemine ait 16.Yüzyıl Klasik Madalyonlu Uşak Halısı ile bordür, renk ve teknik özellik-
leri bakımından bu halılarla bağlantılı, ancak desen bakımından farklı anlayışla dokunmuş değişik tipteki Uşak halılarının en güzel örnekleri ile Süleymaniye ve Sultanahmet Camilerinin 17. ve 19. Yüzyıl Saf Halı Seccadeleri sergilenmektedir.
Müze Koleksiyonu, Selçuklular ve Osmanlı dönemlerinde cami, medrese, zaviye, şifahane gibi sosyal hayatta insanların yoğun kullandığı yapıların ihtiyacı olan halı ve kilim gibi yer sergileri çoğunlukla bağış geleneği ile karşılanırdı. Bağış dışında her iki dönemde vakfedilerek ya da vakıf gelirleriyle satın alınarak temin ediliyordu. Halı, kilim gibi sergi malzemeleri başta olmak üzere rahle, şamdan, buhurdanlık, hilye-i şerif sandukaları, levha vs. gibi eşyalar hayır yapmak amacı ile vakfedilerek yapılara konulduğu ve bu tür hizmetler için vakıf gelirinden tahsisat ayrıldığı birçok vakfiyenin kayıtlarından anlaşılmaktadır.
23
MAKALE
Cami, mescit ve benzeri yerlere hayır duygusu ve Allah rızası kazanmak amacı ile vakfedilerek veya bağışlanarak serilen halı veya kilim bağışları dinî amaçlı olduğundan, özellikle camilere bağışlanan halılar zerafet, estetik ve sanatsal özellikleriyle Anadolu halı sanatının en zengin örnekleridir. Koleksiyonun en önemli eserleri bütün veya parça halindeki Sivas Divriği Ulu Camisi’nden getirilen kilimlerdir. Müzenin zengin koleksiyonu Türkiye Selçukluları ve Osmanlı’lar dönemlerinde eski bir İslam geleneği ile cami, türbe ve külliyelere bağışlanan tarihî ve sanatsal değere sahip halılardan oluşur. 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar kendi yörelerine özgü desenler ile Anadolu’nun çeşitli dokuma merkezlerinde dokunan halı ve seccadeler ile İran ve Kafkas halıları müze koleksiyonunda yer alan nadide eserlerdir.(1) Anadolu’nun çeşitli yörelerinde Sivas, Karaman, Konya(Karapınar,Ladik) Batı Anadolu’da eski halı merkezlerinde (Uşak, Bergama, Kula, Gördes, Milas) ve Doğu Anadolu’da dokunan en nadide halı örneklerinin sergilendiği Halı Müzesi, halıların gizemli ve büyülü dünyasında geçmişten bugüne tarihi bir yolculuk yapmak üzere ziyaretçilerini beklemektedir.
24
Halı Müzesi İletişim: Adres: Cankurtaran Mah. Bab-ı Hümayun Cad. Soğuk Çeşme Sok. No:1 Fatih/İstanbul Telefon: (0212) 512 69 93 Web: http://halimuzesi.com/ Mail: info@halimuzesi.com Halı Müzesi Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi dışında her gün 09.00- 16.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Halı Müzesi Ulaşım: T1 Bağcılar-Kabataş Tramvay hattı ile, Sultanahmet Tramvay Durağında inilir. Sultanahmet Meydanı geçilip, Topkapı Sarayı Girişi istikametinde yürüyerek Halı Müzesine ulaşabilirsiniz.
25
AKTÜEL
MEKÂNLARDA RENKLERİN ASALETİ Artemis Halı’dan Rainbow Koleksiyonu Her zevke ve tarza uygun birbirinden farklı desen seçenekleriyle geniş koleksiyon alternatifleri sunan Artemis Halı, siyah zemin üzerine renklerle harmanlanan, dikkat çekici yeni serisi Rainbow’u sunuyor. Rainbow Koleksiyonu, birbirinden farklı ve iddialı renk kombinleriyle mekânlara renklerin asaletini taşıyor.
E
l halısı dokusunda, ipeksi yumuşak tuşeli, özel parlak akrilik iplik ve doğal elyaf kullanılarak, özel boyama teknolojisi üretilen Artemis Halı Rainbow Koleksiyonu; 8mm hav yüksekliğinde; en son teknolojik tezgâhta üretiliyor. Ürünlerinde son teknoloji dokuma tekniğiyle ve dokuma sonrasında özel bir işlemden geçirilmesiyle halıdaki tozlanmayı yüzde 74’e varan oranla azaltan Artemis Halı ürünlerini artık online olarak artemishali. com.tr’de de satışa sunuluyor.
26
MAKALE
27
AKTÜEL
Eylül Ayı İhracat
Rakamları Açıklandı Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, eylül ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,8, ağustosa göre yüzde 28,5 artışla 16 milyar 13 milyon dolar olarak gerçekleştiğini ifade eden Pekcan, “Eylül ayında rekor ihracatı gerçekleştiren tüm ihracat ailemizi tebrik ediyorum.” dedi.
Pekcan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirilen toplantıda eylül ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Eylül ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,8, ağustosa göre yüzde 28,5 artışla 16 milyar 13 milyon dolar olarak gerçekleştiğini ifade eden Pekcan, “Eylül ayında rekor ihracatı gerçekleştiren tüm ihracat ailemizi tebrik ediyorum.” dedi. Pekcan, 2. çeyreğe göre 3. çeyrekteki ihracat artışının yüzde 34,5 olduğunu aktararak, “Bu rakamlar ihracatımızda pandemi etkisinden toparlanmanın ve normalleşme sürecinin başarılı bir şekilde devam ettiğini teyit eden rakamlardır. Ekonomimizin V-tipi toparlanması, üçüncü çeyrek büyümesi açısından olumlu işaretler sunmaktadır.” diye konuştu.
B
Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan
akan Pekcan, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği üzere, 2020 Eylül ayında sadece eylül ayı ve 2020 için bir başarıya imza atmadıklarını, aynı zamanda bugüne kadarki en yüksek eylül ayı ihracat rakamına ulaştıklarını belirtti.
28
Bakan Pekcan, altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranının eylül ayında yüzde 90,9 seviyesine ulaştığını, ilk 9 aylık dönemde yüzde 84,4 gibi oldukça yüksek seviyelerde seyrettiğini söyledi. Bakan Pekcan, “Eximbank’ın Ocak-Ağustos döneminde geçen seneye göre destekleri yüzde 7 oranında artarak 30,4 milyar dolara ulaştı ve geçen yılın aynı dönemine göre kullandırdığı kredi oranı da yüzde 13 artarak 20 milyar dolar oldu.” dedi.
Pekcan, pandemi sürecinde sadece sağlık alanında değil ekonomik alanda da dünya genelinde büyük şokların yaşandığını, bunun da küresel yapıdaki dengelenmeleri etkilediğini söyledi. Yaşanan dönüşüm içinde Türkiye’nin yoluna ihracatla devam ettiğini, sağlam bir gelecek vizyonu ile hareket ettiğini, küresel ekonomi içindeki payını her geçen gün artırdığını dile getiren Pekcan, şunları kaydetti: “Ağırlığını bölgesinde her geçen gün biraz daha hissettiren Türkiye için ihracat en değerli, en önemli, en kritik enstrümanlardan birisi. Ülkemiz ekonomisinin yüksek büyümeye dayalı, yenilikçi ve yerli üretim perspektifine paralel olarak, teknoloji, tasarım ve katma değer odaklı artırmak için çalışmalarımızı iş dünyamızla beraber artırarak devam ediyoruz. Geçen sene, pandemi etkileri henüz görülmeden önce, dünyadaki korumacılık önlemlerinin artış göstermesi ile birlikte dünya ekonomisi ciddi daralma gösterdi. Bu dönemde dahi Türkiye, yüzde 2,1 ihracat artışıyla dünyada ihracatını en çok artıran 50 ülke arasında 6’ncı sırada yerini aldı.” Dünya Ticaret Örgütü’nün dış ticaret verilerini kayıt altına almaya başladığı 1948 yılından itibaren Türkiye’nin dünya ihracatından aldığı paya işaret eden Pekcan, Türkiye’nin dünyada korumacılık önlemlerinin arttığı bir dönemde 2019’u, dünya mal ve hizmet ticaretindeki rolünü güçlendirerek kapattığını anımsattı. Bakan Pekcan, “2020’de de, pandemi sürecinde de bu başarımızı devam ettirmeyi öngörüyoruz. Küresel ekonomideki tarihi küçülmeye, Avrupa Birliği gibi en önemli ihraç pazarlarımızdaki çok ciddi talep daralmalarına rağmen, ekonomideki direncimizi göstermekte ve ihracatta çok güçlü performanslar kaydetmekteyiz.” ifadelerini kullandı. “Yeni ekonomi programımızın icrasında ihracata ve ihracatçılara çok önemli rol ve sorumluluk düşüyor” Geçen günlerde açıklanan Yeni Ekonomi Programı’na (YEP) atıfta bulunan Pekcan, şu değerlendirmeyi yaptı: “YEP’te de vurgulandığı üzere, yeni dengelenme, yeni normal ve yeni ekonomi temaları ile yolumuza etkinlikle, iş dünyamızla birlikte planlı ve kararlı biçimde devam edeceğiz. Küresel ekonomi teması içinde dijital dönüşüm, e-hizmetler ve e-ticaret gibi faktörler ön plana çıkmakta. Yeni ekonomi temamız ise yenilikçi, yüksek katma değerli ve ihracata dayalı bir büyüme ve kalkınma vizyonu ortaya koymakta. Yeni ekonomi programımızın icrasında ihracata ve ihracatçılara çok önemli rol ve sorumluluk düşüyor. Biz de tüm desteklerimizle, ihracatçımızın, iş dünyamızın yanında olmaya devam edeceğiz.”
“Eximbank, kritik destek mekanizmalarından biri olma özelliğini artırarak devam ettirecek” Bakanlık bünyesinde ihracatçılara ve iş dünyasına verilen destekler hakkında bilgi veren Pekcan, desteklerin talep ve ihtiyaçlara göre şekillendirildiğini anlattı. Pekcan, Ar-Ge, tasarım ve markalaşmaya yönelik destekler dahil olmak üzere, farklı destek türleriyle ihracatçının yanında olduklarını bildirerek, şu bilgileri verdi: “Özellikle mevcut pandemi koşullarında, gelişmiş ülkelerdeki pek çok firmanın finansman arayışı içinde olduğu bir dönemde, hem Bakanlığımızın hem de Eximbank’ın yurtdışı şirket satın alımı ve marka satın almaya yönelik desteklerinin kullanılması çok daha anlamlı hale geldi. Eximbank’ın destek tutarlarımıza baktığımızda, Eximbank önümüzdeki dönemde de ihracatçılarımız için kritik destek mekanizmalarından biri olma özelliğini artırarak devam ettirecek. Eximbank’ın Ocak-Ağustos döneminde geçen seneye göre destekleri yüzde 7 oranında artırarak 30,4 milyar dolara ulaştı ve geçen yılın aynı dönemine göre kullandırdığı kredi oranı da yüzde 13 artarak 20 milyar dolar oldu.” Bakan Pekcan, pandemi döneminde alınan devlet destekli özel tedbirler kapsamında 5 bin 57 krediye tekabül eden 4,1 milyar dolarlık kredinin vade uzatımının sağlandığını bildirdi. Pekcan, orta ve uzun vadeli kredilerin payının, Eximbank’ın toplam krediler içindeki payında ilk defa yüzde 30’lar seviyesine ulaştığını aktardı. “Gümrük ve dış ticaret hizmetlerimizin neredeyse tamamında dijitalleşme sağladık” Pandemi sürecinin başından itibaren, temassız ticaret mekanizmasını devreye aldıklarını anımsatan Bakan Pekcan, şu bilgileri verdi: “Bugünkü başarılarımızda, temassız ticaretle ihracatı kısmen de olsa sürdürülebilir kılmamızın etkisinin büyük olduğunu değerlendiriyorum. Dijitalleşme konusunda her zaman öncü rol oynadık, bundan sonra da bu çalışmalara ara vermeden devam edeceğiz. Gümrük ve dış ticaret hizmetlerimizin neredeyse tamamında dijitalleşme sağladık. Sanal fuar ve ticaret heyetlerine üyelik destekleri vermeye başladık. Mayıs ayından bu yana 40 ülkeyi kapsayan 24 genel ve sektörel ticaret heyeti düzenledik, bu ticaret heyetlerinde 4 bin 200 iş görüşmesi yapılmasını sağlamış bulunuyoruz. Yine bu dönemde 4 adet sanal fuar gerçekleştirdik. Sanal ticaret heyetleri ve sanal fuar uygulamalarımızın pandemi sonrasında da devam edeceğini öngörüyorum.” 29
AKTÜEL
“Export Akademi’ ve ‘Online ve Fiziki Kadın Girişimci Network’ dünyadaki iyi uygulama örnekleri arasında gösterildi” Hizmete açtıkları “Kolay İhracat Platformu”ndan da bahseden Pekcan, “Akıllı İhracat Robotu” başta olmak üzere farklı fonksiyonları mevcut olan platformda verilen hizmetler hakkında bilgi verdi.
Eylül ayı ihracat verilerini paylaşan Pekcan, dış ticaretin görünümünü daha da iyi anlamak için “altın hariç” verilere bakmak gerektiğini söyledi.
Platformun diğer ülke örnekleri ile kıyaslandığından hepsinden daha önde olduğuna işaret eden Pekcan, sistemin ikinci fazının da kısa sürede tamamlanacağını aktardı.
Altın hariç rakamları değerlendirmenin kendilerine somut fotoğrafı çekme fırsatı vereceğini dile getiren Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
İhracatın tabana yayılması çerçevesinde yaptıkları çalışmalara da değinen Pekcan, şunları söyledi:
“Altın ticareti hem muhtevası hem de amacı yönünden mal ticaretinden çok farklılık arz ediyor. Kültürel boyutu da olan altın ihracatı ve ithalatı, yatırımlar ve tasarruflarla ilintilidir. Altın ithali sonucunda likit döviz çıkışı karşılığında ülkemize yine sermaye değeri taşıyan likit altın girişi sağlanmaktadır. Bu da dış ticaret açığı ve cari açık bakımından diğer mal ihracat ve ithalatından farkı bir değer taşımaktadır. Dolayısıyla altın alım satımını somut mal ticaretinden farklı değerlendirmek gerekmektedir. Şubattan itibaren Birleşik Krallık da dış ticaret rakamları artık altın hariç olarak açıklanmaktadır.”
“2018 yılında ilk kez ihracatçı sayımız ithalatçı sayımızı geçti ve bu rakam aynen devam ediyor. Eylül ayında ihracatçı sayımızda, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 6,8 artış yaşandı. Ülke olarak özellikle e-ticaret kanallarının kullanılması suretiyle daha fazla başarılı girişimciye ve daha fazla ihracatçıya sahip olmamızın önü açıktır. Kadın ve genç girişimciliğe yönelik başlattığımız ‘Export Akademi’ ve ‘Online ve Fiziki Kadın Girişimci Network’ programımızı da pandemi sürecinde online olarak gerçekleştirmeye devam ettik. Uluslararası Ticaret Merkezi’nin ‘SheTrades Outlook’ platformunca, ‘Export Akademi’ ve ‘Online ve Fiziki Kadın Girişimci Network’ dünyadaki iyi uygulama örnekleri arasında gösterildi.” Bakan Pekcan, “81 ilimizle ilgili potansiyel ihracatçı analizlerimizi tamamlamak üzereyiz. İhracatı hiç tecrübe etmemiş firmalarımıza hem Ticaret Bakanlığı’nın desteğini hem de mentorluk programını devreye alacağız.” dedi. Bakan Pekcan, “16 milyar doları aşarak kırdığımız rekor; pandemi sürecinin etkilerini geride bırakma ve güçlü, katma değerli ve sürdürülebilir ihracat trendimizi yeniden tesis etmeye yönelik güzel ve olumlu bir işarettir.” dedi. Pekcan, ihracatta yüksek teknolojili ve katma değerli üretimi desteklemek üzere bu yıl devreye alınan İhtisas Serbest Bölge modeline değinerek, serbest bölgelere yeni bir nitelik kazandırdıklarını söyledi. Bu modelin ilkini İstanbul’da hayata geçirdiklerini dile getiren Pekcan, yüksek teknolojili veya katma değeri yüksek sektörlerde ihracat hedefiyle faaliyet gösterecek firmalara istihdam ve kira desteği sağlanacağını bildirdi. Pekcan, “Bu bölgeleri kuracak yatırımcılara faiz veya kar payı desteği verilmesi, ayrıca yazılım ve bilişim sektörlerinde yapılacak yatırımların öncelikli yatırım konuları arasına alınarak faiz desteği ve sigorta primi işveren hissesi desteğine başladık. Yasal altyapı çalışmalarımızı hazırladık.” diye konuştu. 30
Yenilikçi yatırımlar için yatırımcıları ve bütün TİM üyelerini bu bölgelerde faaliyet göstermeye davet eden Pekcan, bu bölgelerin yüksek teknolojili ve katma değerli ürün ihracatına yapacağı katkılardan bahsetti.
“İhracatın ithalatı karşılama oranı altın hariç değerlendirildiğinde yüzde 84,4” Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye’nin dış ticaretine ilişkin verilerin altın hariç değerlendirildiğinde ortaya çıkan rakamlara değinerek şu bilgileri paylaştı: “Bu çerçevede biz de dış ticaretimizi altın hariç değerlendirdiğimizde eylül ihracat artışımızın yüzde 4,8 yerine yüzde 5,9 olduğunu görüyoruz. Eylül ithalat artışımızın altın hariç tutulduğunda yüzde 9,1 seviyesinde kaldığını görüyoruz. Yılın 9 ayına baktığımızda altın hariç ithalatımızın yüzde 6,3 azaldığını görüyoruz. Aslında bir sermaye ve yatırım aracı olarak ülkemize giren altının ithalat rakamlarımıza yansımasının sadece eylül ayı için 3,4 milyar dolar. Ocak-eylül döneminde toplam ithalatımızda altının payı 18,5 milyar dolar olmaktadır. Altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı eylülde yüzde 90,9 seviyesine ulaştı. İlk 9 aylık dönemde yüzde 84,4 gibi oldukça yüksek seviyelerde seyretmektedir.” “Otomotiv ihracatı pandemi döneminde ilk kez arttı” Ruhsar Pekcan, salgından en çok etkilenen sektörlerden otomotive değinerek, “Otomotiv sektörü pandemi döneminde ilk defa bu ay geçen yılın aynı dönemine göre başa başı yakaladı hatta ufak da bir artış gösterdi. Yüzde 0,5 artışla 2 milyar 200 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ancak ağustosa göre yüzde 83’lük bir artışa tekabül ediyor.” dedi.
Hazır giyimde yüzde 15 artışla 1,6 milyar dolar, tekstilde yüzde 12,8 yükselişle 1,1 milyar dolarlık ihracat yapıldığını dile getiren Pekcan, kimyada yüzde 19,4 artışla 1,1 dolar, makine sektöründe yüzde 4,8 yükselişle 2,1 milyar dolara ulaştıklarını anlattı. Pekcan, eylülde AB ülkelerine bakıldığında Fransa’da yüzde 12,8, Almanya’da yüzde 10,6, İngiltere’de yüzde 3,2, İspanya’da yüzde 2,3’lük ihracat artışı söz konusu olduğunu kaydederek, İtalya’da yüzde 7,2, Hollanda’da ise yüzde 5,9 düşüş görüldüğünü söyledi. En yüksek ihracat artışı yüzde 40,9 ile Güney Kore’ye” Pekcan, pandemiden en çok etkilenen İspanya ve İtalya’nın Türkiye’nin ihracatından en çok düşüş yaşanan ülkeler arasında olduğunu anlatarak, “İhracatımızı en çok artırdığımız ülkeler yüzde 40,9 ile Güney Kore, yüzde 32,3 ile Avustralya. Çin’e ihracatımızın yüzde 28,3, Rusya’ya ise yüzde 5,7 arttığını görüyoruz.” dedi. AB’ye ihracatın yüzde 5,6, Amerika’ya yüzde 22, Asya’ya yüzde 6,8, Afrika’ya ise yüzde 1,7 arttığını dile getiren Pekcan, “Ancak Orta Doğu’da, özellikle Suudi Arabistan’da son zamanlarda ihracatçılarımızın yaşadığı sıkıntıları da biliyoruz bölge ülkelerinde, Orta ihracatımız yüzde 4,7 azalmış. AB harici Avrupa’da da yüzde 2,5 azalma yaşanmış.” diye konuştu. Pekcan, ülke ekonomisini hak ettiği yere taşıma noktasında güçlü bir potansiyele sahip olduklarını belirterek, bugünkü verilerin kendilerine moral verdiğini, devlet, kamu, STK ve özel sektör iş birliğiyle el ele vererek hedeflerine ulaşacaklarını vurguladı. Bakan Pekcan, “16 milyar doları aşarak kırdığımız rekor; pandemi sürecinin etkilerini geride bırakma ve güçlü, katma değerli ve sürdürülebilir ihracat trendimizi yeniden tesis etmeye yönelik güzel ve olumlu bir işarettir.” yorumunu yaptı. 31
AKTÜEL
Mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatı
3,94 milyar dolar
İstanbul Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatının 2020’nin ilk dokuz aylık döneminde 3,94 milyar dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. İhracatın 2,4 milyar dolarlık bölümünü ise mobilya sektörü oluşturdu. Güleç, mobilyada ihracatın Eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,34 artış yaşandığını ifade ederek, “Pandemi nedeniyle üç aylık dönemde yaşadığımız kaybı büyük oranda geri aldık. Haziran’da başlayan ve Eylül ayında da süren artışı, diğer aylarda da yakalamamız halinde yılı, 4 milyar hedefini yakalayarak tamamlayacağız” dedi. Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti: “Mobilya kağıt ve orman ürünleri sektörünün tamamı için ihracatımızda Eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,42’lik bir aştır yaşadı. Mart-Nisan-Mayıs aylarında uygulanan sert karantina koşulları nedeniyle yaşadığımız kaybı geri alma hareketi Haziran’da başlamıştı ve grafikler bu olumlu gidişatı Temmuz ve Ağustos’tan sonra Eylül’e taşıdığımızı gösteriyor. Sadece mobilya tarafında gerçekleşen toparlanma ise bu sektör özelinde ibrenin bizden yana döndüğünü gösteriyor. Çünkü aylık bazda baktığımızda Haziran’dan mobilyada geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48’lik artış yaşadık, Temmuz’da bu oran yüzde 11,75, Ağustos’ta yüzde 1,7 ve şimdi Eylül’de yüzde 13,34 olarak gerçekleşti. Bütün bunlar birliğimizin ve her bir ihracatçımızın ‘yeni normal’in disiplinlerine hızla ayak uydurmasıyla gerçekleşti. Yılın geri kalanında da aylık bazda geçen yıla göre artışımız devam ederse mobilya tarafında sene başında belirlediğimiz 4 milyar hedefini tutturabileceğiz. 2021 yılına ise güçlü bir giriş yapacağız.” Türkiye Avrupa’nın mobilya üreticisi oldu
M
obilya, kağıt ve orman ürünleri sektörünün, 2020 yılı ilk dokuz aylık dönem ihracatı 3,94 milyar dolar olarak gerçekleşti. Mobilyanın söz konusu rakam içindeki miktarı 2,41 milyar dolar olurken, Haziran’da büyük oranda telafi edilmeye başlanan pandemi kayıplarının Eylül ayında da sürmesi, yılın geri kalanına ilişkin umutları arttırdığı gibi 2021’e güçlü bir giriş yapılacağının sinyallerini verdi. İstanbul
32
12 milyar dolarlık üretim hacmi ile dünyanın 8. büyük ihracatçısı olan Türk mobilya sektörünün pandemi ile bozulan tedarik zincirini kendi lehine yapılandırmaya başladığını kaydeden Güleç, “Türkiye dünya mobilya pazarında bir ay öncesine kadar dünyanın en büyük 14. mobilya ihracatçısı olarak tanımlanıyordu. Üretim hacmimizden, tasarımlarımızdan aldığımız güçle 6 basamak birden yükseldik ve bugün dünyanın 8’inci büyük ihracatçısı olmaya hak kazandık. Biz bu başarı hikayesinin devam etmesini istiyoruz. 2023 hedeflerimizden vazgeçmiş değiliz. Dünyanın beşinci büyük üretici olmak ve dünya mobilya pazarından
• Mobilya sektörünün 9 aylık ihracatı 2,4 milyar dolar. • Sadece mobilya sektöründe geçen yılın aynı ayına göre Eylül ayı ihracat artışı yüzde 13.34. • Türk mobilya sektörü 2023 yılında dünya pazarlarından yüzde 2,5 pay almayı hedefliyor.
aldığımız payı 2,5’a çıkarma hedefiyle çalışıyoruz. Avrupa’nın mobilya üreticisi durumundayız şu anda. 200 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Tedarik zincirindeki güvenli sağlayıcılığımız bu dönemde Türkiye mobilyasını öne çıkardı, çıkarmaya da devam ediyor. Çin dünyanın en büyük mobilya ihracatçısı ancak bu dönemde Çin kaynaklı yaşanan tedarik sorunu bizler için Türk mobilyasının tasarım gücünü göstermek için yeni fırsatlar oluşturdu” diye konuştu.
leşecek. Dünyanın her tarafına ulaşmak istiyoruz, sanal ticaret heyetleri ile bağlantılarımızı aynı sıcaklık ve kolay erişilebilirlikle sürdürüyoruz. Avusturalya dünyanın bir ucu, oraya da sanal ticaret heyeti yapacağız. Pek yakın bir gelecekte mobilya sektörümüz, dijitalleşmede ve e-ticarette de dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerini alacak” dedi.
Avustralya ve İsrail ve Güney Kore’ye sanal ticaret heyeti İhracatta kalite, tasarım ve fiyatın yanı sıra özellikle ‘yeni normal’ ile birlikte dijitalleşme ve e-ticaretin öneminin iyice arttığını vurgulayan Güleç, Türk mobilyasının 200 ülke pazarındaki etkinliğini ve derinliliğini arttırmak için bu yeni kanalların hepsini etkin kullandıklarını kaydetti. Mobilya sektöründe sanal ticaret heyetlerine devam edeceklerinin altını çizen Güleç, planlanan takvimi şöyle açıkladı: “Avustralya’ya 1416 Ekim, İsrail’e ise 16-18 Kasım’da sanal ticaret heyeti düzenleyeceğiz. Ayrıca Güney Kore’ye özel nitelikli alım heyeti 26-27 Ekim tarihlerinde gerçek33
AKTÜEL
YOR GLASS’TAN C AM A RE N K KATA N B IR S E RI. . .
Dekorasyonda yeni trend: Renkli camlar
Dekorasyonda hem işlevsellik hem de şık bir tarz yaratmak için kullanılan renkli camlar, değişen trendlerin de vazgeçilmez aksesuarı olarak öne çıkıyor. Yorglass’ın yeşil, füme, bronz ve mavi renkleriyle yaşam alanlarına modern bir stil katan Renkli Camları, güneş ışınlarını kontrollü şekilde yansıtmanıza da yardımcı oluyor.
T
ürkiye’nin ilk mat ve dekoratif cam üreticisi Yorglass’ın hayata renkli bakmak isteyenlerle buluşturduğu Renkli Camlar, yeşil, füme, bronz ve mavi renk seçenekleriyle dekorasyonda göz alıcı tasarımlara hayat veriyor. Modern görünümleri ve güneş kontrolü sağlanmak istenen her alanda kullanılabilme esnekliği ile tercih edilen Renkli Camlar, kesilip delinebiliyor ve istenirse çift cam olarak da kullanılabiliyor.
34
Dekorasyonun tamamlayıcısı Yorglass Renkli Camlar, güneşin renklerini süzerek, mekanların ışığını ve ambiyansını değiştiriyor. 4, 5, 6, 8 ve 10 mm seçenekleriyle
isteğe göre kullanım kolaylığı sunan Renkli Camlar, yaratıcı tasarım ve dekorasyon fikirleri için de ilham veriyor.
Sıcak bir sessizliğe
hazır mısınız? Duvar ve çatı katmanlarının yalıtım nitelikleri nasıl önemliyse parke tercihlerinde de ısı ve ses yalıtımı dikkat edilmesi gereken unsurların başında geliyor. Yalnızca estetiğe odaklanarak üretilen standart parkeler söz konusu ögelerin konfora etkisini göz ardı ederken, DesignFloor Solid Plus parke koleksiyonu, 12 mm’lik kalınlığı ve teknolojik donanımı sayesinde hem ses hem de ısı yalıtımında avantaj yaratıyor. Fonksiyonu ahşabın derin ve bilge estetiğiyle buluşturan koleksiyon, bir ustalık eseri gibi iç mekanda ideal atmosfer oluşturuyor.
Z
emin çözümlerinde güncel trendlerin sözcüsü DesignFloor’un her mekana kolaylıkla uyum gösteren Solid Plus koleksiyonu, 7 farklı renk seçeneği, derinlikli ve gerçekçi ahşap hissi yaratan özel yüzey teknolojisi ve Avrupa standartlarındaki sertifikasyonlarıyla kusursuz mekanları imzalıyor.
Isıya ve sese duyarlı ileri teknoloji DesignFloor Hi-Tech Laminat Parke sınıfındaki Solid Plus parke koleksiyonunun taşıyıcı ana katmanı, ağaç elyafın yapıştırıcı ve reçine ile sıkıştırılmasından elde edilen yüksek yoğunluklu fiber levhadan oluşuyor. Koleksiyonun yüzeyinde ise bu seriye özel olarak geliştirilen Heliochrome yüzey teknolojisi içeren dekoratif bir tabaka bulunuyor. Solid Plus koleksiyonundaki ürünler, 12 mm’lik kalınlığı ve donanımlı yapısı ile hem ses hem de ısı optimizasyonunda mekanda avantaj yaratıyor. Teknolojisi sayesinde yerden ısıtma sistemine sahip evlerde ısıyı muhafaza ederek doğalgaz tasarrufuna olanak veren Solid Plus koleksiyonu, duvar radyatör sistemi ile ısınan mekanlarda da havadaki ısıya adapte olarak sıcaklığı muhafaza ediyor. Solid Plus, darbe sesi emilimi özelliğinde olup optimum ses akustiğini sağlamakta karo halıya yakın bir başarı elde ediyor. Çevre dostu donanım 35 yıl ürün garantisiyle son kullanıcıya ulaşan DesignFloor Solid Plus parke koleksiyonu, pratik montajının yanı sıra bakım ve temizlik kolaylığı ile de öne çıkıyor. Tüm DesignFloor ürünleri gibi CE ve PEFC sertifikalarına sahip olan Solid Plus, çevre dostu donanımıyla kişisel karbon ayak izinin minimumda tutulması sağlarken A+ düşük emisyon özelliğiyle hava kalitesini arttırıyor. AC6 aşınma tabakası ve 33. sınıf dayanıma sahip olan koleksiyon, hem iç mekandaki hem de doğadaki ideal atmosferin oluşmasına yardımcı oluyor. 35
AKTÜEL
EKONOMI K TED BIR LE RI YE TE RL I GÖRÜ YORL A R…
Esnaf, ikinci Covid dalgasından endişeli…
Küçük esnafın nabzını tutan ‘Türkiye Geleneksel Kanalın Nabzı: REM Esnaf Barometresi’nin Eylül 2020 dönemi sonuçları açıklandı. Rapora göre bakkal, büfe, küçük market ve şarküteri gibi küçük esnaf, salgında ikinci dalga korkusunu daha fazla hissetmeye başladı. Güven Endeksi, Ticaret Endeksi ve Politika Endeksi’nde düşüş yaşandı. Covid-19 salgınında endişeli esnaf oranı yüzde 72’ye ulaşarak salgının yoğun yaşandığı dönemdeki seviyeye yükseldi… gün daha fazla hissetmeye başladı. Güven Endeksi, Ticaret Endeksi ve Politika Endeksi’nde düşüşler yaşandı. Covid-19 salgınında endişeli esnaf oranı yüzde 72’ye ulaşarak salgının yoğun yaşandığı dönemdeki seviyeye yükseldi. Yeni nesil perakende araştırmaları ve perakende analitiği kurumu REM People’ın CEO’su Bülent Peker, raporu şöyle değerlendirdi: “Salgında 2. evre olarak adlandırılan bu dönemde vaka sayılarının 2 dönemdir yüksek seviyede devam etmesi esnafın endişe seviyesinin artmasında etkili oldu. Veriler endişenin gelecek dönemlerde de süreceğini gösteriyor.”
REM People CEO Bülent Peker
T
ürkiye’de geleneksel esnafın nabzını tutan Esnaf Barometresi Raporu Eylül 2020 dönemi sonuçları açıklandı. Rapora göre bakkal, büfe, küçük market ve şarküteri gibi küçük esnaf, salgında ikinci dalga korkusunu her geçen
36
Her ay Türkiye temsili sağlanacak şekilde 650 noktada yapılan ölçümlerle hazırlanan “REM - TT Barometre: Türkiye Geleneksel Kanal Esnafının Nabzı” araştırma panelinin Eylül’20 sonuç raporunda öne çıkan başlıklar ise şöyle: GÜVEN ENDEKSİ 5,6 PUAN DÜŞTÜ: Güven Endeksi bir önceki döneme göre 5,6 puan azalarak 14,8’e indi. Covid-19 salgınının uzun bir süre daha devam edeceği inancı ve ekonomiye yönelik beklentiler bu düşüşte etkili oldu.
‘EKONOMİK TEDBİRLER TAKDİR EDİLİYOR AMA…’: Ekonomik alanda alınan tedbirler ise yüzde 24 oranında yeterli görülürken bir önceki döneme göre nispeten azaldı. ENDİŞE ARTIYOR: HAVA SOĞUDU SATIŞLAR DÜŞTÜ: Ticaret Endeksi, 8,2 puan düşüşle 21,6 olarak gerçekleşti. Mevsim sıcaklıklarının düşmeye başlamasına bağlı olarak gazlı-gazsız içecekler, paket su ve dondurma kategorisindeki anlamlı seviyede azalış endeksi olumsuz etkiledi.
Covid’19 salgını geleneksel kanal esnafının yüzde 72’sinde endişe oluşturdu ve salgının yoğun yaşandığı dönemdeki seviyeye yükseldi. Salgında 2. evre olarak adlandırılan bu dönemde vaka sayılarının 2 dönemdir yüksek seviyede devam etmesi ve salgının başında olduğu gibi toplumsal tedbirlerin alınmaması esnafın endişe seviyesinin artmasında etkili oldu. YÜZYÜZE EĞİTİM KORKUTUYOR: Bir önceki dönem yüzde 60 olan salgının 12 aydan daha uzun süreceğini düşünenlerin oranı kısmi artış ile yüzde 63’e çıktı. Salgının 2. evresi olarak vakaların artmaya devam etmesi, bireylerin hijyen tedbirlerine uymaması ve bu süreçte eğitim döneminin de yüz yüze olarak yapılmaya başlanacak olması uzun bir süre daha devam edeceği algısının artmasını sağladı.
TERÖRÜN AZALMASINDAN MEMNUNLAR: Politika Endeksi bir önceki döneme göre 2,3 puanlık düşüşle 32,3 oldu. Merkezi yönetimin sağladığı hizmet ve politikalar esnafın yüzde 38’inde destek gördü. Milli savunma ve askeri alandaki hamlelerle birlikte terör olaylarının azaltılması, yurtdışı ilişkilerinde ülke menfaatlerinin korunması olumlu karşılansa da ekonomik şartlar düşüşte etkili oldu.
37
AKTÜEL
Dekorasyon zeminde başlar Zemin kaplamaları yaşam alanlarımızın temelini oluşturuyor ve dekorasyon tarzımızın tonunu belirliyor. Dekorasyon dahilinde iyi düşünülmüş, kaliteli zemin çözümleri uzun kullanım ömrü sunarken karakterli bir iç dizayn kurgusu yaratarak mekanı imzalıyor. 1980’li yıllarda ilk olarak İsviçre’de üretilen ve son yıllarda donanım ve estetik değerleri artan lamine ve laminat parkeler, ahşap ya da ahşap görünümlü dokularıyla büyük talep görüyor. DesignFloor tasarım/mimar ekibi “İdeal bir dekorasyonda parke, eşyalar ve diğer mimari ögelerle bir bütün halinde seçilmelidir. Mekanın tüm tasarım karakterine bir altlık hazırlayan zemin kaplaması; duvar, kapı, tavan ve mobilya tercihleri ile bütünlük sağlamalıdır.” diyor.
2020 yılı her zamankinden daha fazla evde vakit geçirdiğimiz bir sene oldu. Evde kal çağrılarına uyduğumuz bu süre zarfında yaşam alanlarını dönüştürmeye yönelik ilgi arttı. Doğaya ve dış mekana duyduğumuz özlem, bu yılın dekorasyon trendlerini doğal yaşamdan 38
ilham alan, iç mekanda “outdoor” etkileri barındıran bir yöne sürükledi. Ahşap ya da ahşap görünümlü dokularıyla doğayı anımsatan parkeler de dekorasyon içindeki yerini koruyarak bu eğilime cevap verdi. DesignFloor tasarım/mimar ekibi “İdeal bir iç mekan kurgusunda
parke, eşyalar ve diğer mimari ögelerle bir bütün halinde seçilmelidir. Mekanın tüm tasarım karakterine bir altlık hazırlayan zemin kaplaması; duvar, kapı, tavan ve mobilya tercihleri ile bütünlük sağlamalıdır.” diyor ve parke seçimlerinde etkili olabilecek dekoratif fikirler veriyor.
Işığını yansıt! Farklı renkler arasındaki geçişler ve uyumluluk sizin tarzınızı oluşturuyorsa, güneş ışığı alan bir mekanda parlak parke modellerini tercih edebilirsiniz. Böylece mekanda kurduğunuz renk skalasını parlak parkenin yansımalar yaratan yüzeyi ile pekiştirerek göz alıcı mekanlara sahip olabilirsiniz.
Kendi güneşini yarat! Net ol!
Dengeyi yakala!
Minimalizm, 1960’larda ortaya çıkan bir sanat hareketine dayanır ve yaygın olarak basitlik, nötr renk paletleri ve net çizgilerle ilişkilendirilir. “Az daha çoktur” anlayışından yola çıkan minimalist tarz, doğal bir uyumu temsil eder. Bu tip mekanlar nesnelerle etkileşime girer. Temiz, tanımlanmış, geometrik çizgilerin hakim olduğu minimalist dekorasyonda, fonksiyonel mobilyalar genellikle en fazla iki temel renk ile kombine edilir. Zeminde ise netliği arttırmak üzere tercih edebileceğiniz desensiz, beyaz, gri veya siyah tonlardaki parkeler, son derece akılda kalıcı bir efekt oluşturur.
Minimalizme tepki olarak doğan maksimalist hareket, minimalist bileşenlerin zıt kutuplarındaki unsurlarla ilişkilidir. Söz konusu maksimalist dekorasyon olduğunda, ne kadar büyük, ne kadar parlak, ne kadar yoğun ve karmaşık olursa o kadar iyidir. Bu tarz; eski fotoğrafları, değerli koleksiyonları, eklektik mobilyaları, gökkuşağı renklerini ve dokuları içerir. Çok fazla eşya, dekoratif detay ve renk bulunan maksimalist iç mekan tasarımlarında, nötr doku ve tonlara sahip lamine veya laminat parke tercihleri son derece iyi sonuçlar verir. Böyle bir tercih, hem göz yormamak hem de mekanda detaylar aracılığıyla kurgulanan tarzın önüne geçmemek adına etkilidir.
Doğala dön! 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan, 1950’lerde Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka ve İzlanda’da gelişen İskandinav tarz; basitlik, minimalizm ve işlevsellik ile karakterize edilir. Işığı en üst düzeye çıkarmak için tasarlanan İskandinav iç mekanlarda soluk renkli duvarlar, süslemelerden arındırılmış açık alanlar ve beyaz tonlar tercih edilir. Şayet bu tip bir dekorasyon tarzınız varsa, mekanı doğal ahşap tonlarındaki parkelerle kombinleyerek bütüncül bir tasarım elde edebilirsiniz. Zeminin fazlaca ekspoze edildiği bu tür mekanlarda balıksırtı döşeme modeline sahip parkeler de kendi başına doyurucu bir tasarım ve estetik etkisi yaratır.
Mekanın doğal nitelikleri parke seçiminde oldukça etkilidir. Örneğin çok fazla güneş ışığı almayan veya ışık alsa da geniş açıklıklar bulundurmayan mekanlarda, beyaz ve açık tonlardaki parkeler tercih etmelisiniz. Bu tip yaşam alanlarında mobilya yoğunluğu minimalist tarzda oluşturularak mekanın kullanıcılar üzerinde baskı hissettirmesini engelleyebilirsiniz.
Akışına bırak! Kapı, duvar ve parke üçlüsü birbirinin uzantısı olduğundan ayrı düşünülemeyecek tasarım kalemleridir. Bu üçlüyü tek bir rengin farklı tonlarıyla düşünerek geçişli bir estetik yaratabilirsiniz. Size uygun değilse, kontrast yaratan renk tercihleri ile kombinleyebilir ve alanı derinleştirebilirsiniz.
39
AKTÜEL
GLOBAL BAŞARINIZI İF DESIGN AWARD 2021 ÖDÜLÜNÜ KAZANARAK GÖRÜNÜR YAPIN!
A
lmanya merkezli International Forum Design GmbH tarafından 67. kez düzenlenen İF DESIGN AWARD’un 2021 başvuruları için son kayıt zamanı yaklaştı. Tasarım sektöründe en prestijli ödüller arasında yer alan iF Design Award, bu yıl pandeminin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla iki başvurundan birinden kayıt ücreti almayarak tasarımcılara kolaylık sunuyor. Başarı hikayesiyle tasarım sektörüne ilham olacak, tasarım yatırımları ile ben de varım diyen ve sesini
global arenada duyurmak isteyen markalar, tasarımcılar, mimarlar veya ajanslar, kurumsal firmalar, girişimciler 2021 İF DESIGN AWARD ödülleri için www.ifworlddesignguide.com adresindeki başvuru kriterlerini, inceleyerek 1 Aralık 2020tarihine kadar başvurabilecek. iF DESIGN AWARD 2021 başvurularındaki 9 ana kategori bulunuyor; Ürün tasarımı, İletişim tasarımı, Ambalaj tasarımı, Mimari, İç mimari, Profesyonel konsept tasarımı, Hizmet tasarımı, Kullanıcı Deneyimi tasarımı (UX) , Kullanıcı Arayüz tasarımı (UI) .
iF DESIGN Turkiye ofisinden Sinem Kocayaş, “ iF ödülünü kazananlarının başarı hikayesini online yayınlar, sosyal medya & basılı basın, sergi, fuar, tasarım haftalarına katılım vs gibi geniş bir ağda tüm Dünya’ya duyuruyoruz. Uluslararası deneyim ve gözlemlerimiz bize gösterdi ki ödül kazanmanın guru çalışanlara en büyük motivasyon kaynağı. Tüketicide ise ürün ambalajlarında iF Design Award ödülü olması, satış kararını, marka güvenirliğini olumlu etkileyen güçlü bir faktör. Bu yıl da Türkiye’de tasarlanan veya üretilen ürün ve projeleri iF Design Award 2021 ödüllerine katılmaya, bizlerle başarı hikayelerini paylaşmaya davet ediyoruz.” dedi. iF Design Award 2021 ödül töreni 10 Mayıs 2021 tarihinde Berlin Friedrichstadt-Palast’ta yapılacak. BAŞVURU DÖNEMİ İÇİN ÖNEMLİ TARİHLER • 1 Aralık 2020 - Son şans! Başvuru tarihi • 18-22 Ocak 2021- Jüri 1. Adım: Online Ön Seçim • 29-31 Mart 2021 - Jüri 2. Adım: Berlin’deki fuar alanında Final Jüri değerlendirmesi • 10 Mayıs 2021 - Berlin Friedrichstadt-Palast’ta Ödül Töreni
40
41
MAKALE
Hedefler için İş Dünyası Platformu Kobileri sürdürülebilirlik raporlamasına teşvik ediyor Sürdürülebilirlik çalışmalarının daha büyük önem kazandığı bu günlerde Hedefler için İş Dünyası Platformu Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda hedef belirleme ve raporlamalarının başta Kobiler olmak üzere yerel şirketlere yaygınlaştırılması amacıyla raporlama alanında danışmanlık yapan şirketlerle bir araya geldi. da daha fazla teşvik edilmesine ve bu alanda onlara verilebilecek desteklere yönelik değerlendirmelerde bulundular. “Kobileri Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için teşvik etmek görevimiz.”
İş Dünyası Platformu Direktörü Pelin Kihtir
H
edefler için İş Dünyası Platformu (B4G), Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda hedef belirleme ve raporlamaların yerel şirketlere özellikle Kobilerde yaygınlaştırılmasına yönelik çevrimiçi bir toplantı düzenledi. Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlaması konusunda danışmanlık veren şirketler ile yapılan buluşmada uzmanlar, başta Kobiler olmak üzere yerel şirketlerin sürdürülebilirlik raporlama faaliyetlerine teşvik edilmesi için neler yapılabileceğini değerlendirdi. Hedefler için İş Dünyası Platformu Direktörü Pelin Kihtir, Anadolu Grubu Kurumsal İlişkiler ve İletişim Koordinatörü Kaan Ünver ve Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda Çele’nin açılış konuşmalarını yaptığı toplantıya katılımcılar tartışma gruplarına ayrılarak başta Kobiler olmak üzere yerel şirketlerin raporlama alanın-
42
Toplantının amacının Kobilerde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda farkındalığın artması, hedef belirleme ve raporlama pratiklerini yaygınlaştırmak için yapılacakları ortaya çıkarmak amacıyla bir ön görüşme olduğunu belirten Hedefler için İş Dünyası Platformu Direktörü Pelin Kihtir konuşmasında, “Kobilerde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın benimsenmesi, uygulanması ve raporlanması için teşvik edici çalışmalar yapıyoruz. Geçen sene yayınladıkları Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) raporu ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Anadolu Grubu ile yakın zamanda ortak bir çalışma yaparak SKA raporlamalarında rehber niteliği taşıyacak ortak bir çalışmaya imza attık. Bu toplantıda da özellikle Kobilere Raporlamanın önemini anlatmak ve yaygınlığını arttırmak için yapılacak çalışmaları belirlemek üzere konunun uzmanları ile bir araya geldik. Raporlama konusunda danışmanlık yapan ülkemizin önde gelen isimleriyle Kobiler ile yaptıkları çalışmalardan bugüne kadar çıkarılan dersler neler, gelecek için neler yapılmalı konularında konuşup bir yol haritası çıkarmayı hedefliyoruz.” dedi.
“SKA konusunda farkındalığı arttırmak için çalışmaya devam edeceğiz.” Konuşmasında geçen yıl yayınladıkları Anadolu’dan Yarınlara Anadolu Grubu Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Uyumluluk Raporu’nun uzman kuruluşlar tarafından örnek bir çalışma olarak gösterilmesinden son derece mutlu olduklarını belirten Anadolu Grubu Kurumsal İlişkiler ve İletişim Koordinatörü Kaan Ünver: “Bu süreçte Hedefler için İş Dünyası Platformu ile de yollarımız kesişti. Bu yıl gerçekleştirdiğimiz ortak çalışma ile ilk kez Türkçe literatüre kazandırdığımız 2 değerli dokümanın yanı sıra Anadolu Grubu olarak hazırladığımız Anadolu Grubu SKA Uyumluluk Raporu Raporlama ve İletişim Stratejisi Rehberinde teoriyle pratiği buluşturduk. Raporlamayı nasıl yaptığımızı ve süreçte öğrendiklerimizi anlattık. Bu çalışmamızın her ölçekte kuruluşa faydalı olmasını diliyoruz. Küresel Amaçlara uyumluluğumuzu Türk ve dünya kamuoyu ile paylaşmaya ve bu konudaki farkındalığı artırmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. “SKA’ların KOBİ’lerde yaygınlaştırılması için faaliyetlerimize devam edeceğiz.” Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda Çele’de yaptığı konuşmada sürdürülebilirliği iş yapma şeklinin merkezine almak için raporlama yapmanın önemine dikkat çekti. Ekonominin bel kemiği olan KOBİ’lerde” ra-
porlamanın yaygınlaşması için herkesin çaba göstermesi gerektiğine vurgu yaptı. “Dünyanın en kapsayıcı sürdürülebilirlik platformu olan UN Global Compact’in bir parçası olmak için şirketlerden beklenen iki taahhüt var. Birincisi faaliyetlerini UN Global Compact’in 10 ilkesine uyumlu hale getirmek, ikincisi ise her yıl bu alanda neler yaptıklarını he-
defleri ile birlikte şeffaf bir şekilde raporlamak. Şu an 11.000’den fazla şirket UN Global Compact imzacısı KOBİ’ler bunların yarısını oluşturuyor. Fakat KOBİ’lerin çoğunun raporlama yapmadığı için aramızdan ayrıldığını görüyoruz. Bu diğer yerel ağlarda da yaşanan ve beraberce çözüm aradığımız küresel bir sorun. KOBİ’lerin raporlama süreçlerini zorlayan
başlıca üç sebep, sürdürülebilirlik raporlamasının önemine dair farkındalığın yeterli olmaması, insan kaynağı ve teknolojik altyapı eksikliği olarak karşımıza çıkıyor. Kobilere yönelik raporlama sistemini kurarken zincirin diğer halkalarını da yanımıza alarak onları nasıl destekleyeceğimiz konusunda bu toplantı sonucunda çıkacak çıktılar bize yol gösterici olacak” dedi.
İLK KEZ İHRACAT YAPANLAR 2,2 MİLYAR DOLAR KAZANDIRDI
Çıkış yolunu ihracatta arayan işletme sayısı her geçen gün artıyor. SelTrans Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhun Yüksel, mahalle aralarındaki küçük üreticinin bile ihracata yöneldiğini belirterek, “2020’nin 9 aylık döneminde ilk kez ihracat yapan 12 bin 244 firma Türkiye’ye 2,2 milyar dolar kazandırdı. Küçük ebatlı ihracat taşımaları nedeniyle uluslararası lojistikte parsiyel taşıma talebi de ciddi olarak arttı.” dedi. lıkların olmadığını gören küçük üreticiler de ihracata yöneldi. Küçük üreticiler 500 adet, bin adet demeden dış pazarlara ürün satmaya odaklanıyor.” dedi. Bu durumun lojistik sektörüne yansımaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Yüksel, küçük üreticilerin ihracat hacminin artmasıyla uluslararası taşımacılık yapan araçlardaki ‘parsiyel taşıma’ talebinin ciddi şekilde arttığını da sözlerine ekledi.
Y
ılbaşından bu yana TL karşısında Euro ve doların yüzde 30-40 değer kazanması, işletmelerin döviz kazanma iştahını da artırdı. SelTrans Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhun Yüksel, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre bu yıl ilk kez ihracat yapanların sayısının 12 bin 244’e ulaştığını ve bu firmaların Türkiye’ye 2,2 milyar dolar kazandırdığını kaydetti. - “500 adet, bin adet demeden ihracat yapıyorlar” Yüksel, dövizdeki artışın ihracatçının TL bazında karlarını yükselttiğini vurgulayarak, “İç pazarda bu karlı43
AKTÜEL
6 aylık pandemi döneminin online alışveriş
istatistikleri açıklandı
COVID-19’la mücadele döneminde sosyal mesafe çağrılarına uyan milyonlarca insanın tercihi online alışveriş oldu. On binlerce e-ticaret sitesinin ödeme altyapı sağlayıcısı olan iyzico’nun yaptığı araştırma, pandemi sürecinde tüketicinin e-ticaret algısında değişimler olduğunu ortaya koyuyor. Tüketicinin tercihi mobil alışveriş oldu
D
ünya Sağlık Örgütü’nün pandemi sınıfında tanımladığı koronavirüsten korunmak için alınan önlemler kapsamında çok sayıda vatandaş temassız alışveriş yapmaya olanak tanıyan e-ticaret sitelerine yöneldi. Veriler pandemi döneminde mobil alışverişteki artışla birlikte bazı ürünlere olan eğilimin farklılık gösterdiğine işaret ediyor. Türkiye’nin fintek lideri iyzico’nun istatistikleri 6 aylık pandemi sürecinde online alışverişe bakış açısındaki değişimleri yansıtıyor. Kredi kartı kullanımı zirvede Pandemi döneminde en çok kullanılan ödeme yöntemi kredi kartı oldu. Alışverişlerin %62’si kredi kartı ile yapılırken %38’i banka kartı ile yapıldı. Özellikle yüksek tutarlı alışverişlerde kredi kartı tercih edildi. Ortalama sepet tutarı, kredi kartında 208 TL iken banka kartlarında 93 TL oldu.
44
Tek çekim tercih edildi Altı aylık pandemi sürecinde pek çok değişim yaşansa da taksit alışkanlıkları değişmedi. Kredi kartı ile yapılan alışverişlerin %84’ü taksitsiz gerçekleştirildi. Alışverişlerin %10’unda 3 taksite, %3’ünde 2 taksite böldürmek tercih edildi. Online mağazaların peşin alışverişler için sunduğu ekstra indirimlerin bu istatistikte etkisi olduğu düşünülüyor. İç Anadolu sepetleri doldurdu Pandemi sürecinde Türkiye’de en çok alışveriş yapılan bölge Marmara oldu. Marmara’yı İç Anadolu ve Ege takip etti. Sepetini en çok dolduran İç Anadolulular olurken, Ankaralılar 208 TL sepet tutarıyla online alışverişte öne çıktı. Sepetini en çok dolduran ikinci şehir 206 TL ile Muğla oldu. 201 TL sepet tutarı ile Artvin, Karadeniz’i de listeye ekledi.
Pandemi sürecinde tüketiciler, ürün araştırması yapmadaki kolaylık ve kampanya fırsatları gibi avantajları bulunan mobil alışveriş yöntemine yöneldi. Yapılan alışverişlerin %45’inde bilgisayar kullanılırken, %55’inde kullanıcılar mobil alışveriş deneyimini tercih etti. Özellikle düşük tutarlı alışverişlerde mobil alışveriş öne çıktı. Bilgisayardan yapılan alışverişlerde ortalama sepet tutarı 280 TL iken, mobilden yapılan alışverişlerde ortalama sepet tutarı ise 97 TL oldu. Kadınlar fark attı
online
alışverişte
Pandemi ile mücadele döneminde online alışverişin %33’ü erkekler %67’si ise kadınlar tarafından yapıldı. Kadınların online alışverişte tercihi mobil alışveriş oldu. Erkeklerin %29’u mobilden, %71’i web üzerinden alışveriş yaparken; kadınların %55’i mobilden %45’i ise web üzerinden alışverişlerini gerçekleştirdi. Farklı sektörlere eğilim Pandemi sürecinde kitap ve eğitim sektöründeki satışlarda patlama yaşandı. Gıda ve giyimaksesuar sektörleri de büyük ilgi gördü. Normalleşme sürecinin başladığı yaz aylarıyla birlikte araç kiralama, spor giyim mağazaları ve seyahat acentelerindeki alışverişlerde artış oldu.
45
SAĞLIK
Koronavirüsten korunmaya
antiviral destek
Sağlık, ekonomi ve sosyal anlamda tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 ile mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Günümüzde bilinen en iyi korunma yöntemlerinin; maske, mesafe, hijyen olduğunu ve Covid-19’la mücadelede yeni bir dönemin başlayabileceğini belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türk Rinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Gerek, “Almanya’da gerçekleştirilen araştırmalar, antiviral ve antibakteriyel özelliği ile bilinen Cistus Creticus bitkisinin, koronavirüs ve grip gibi zarflı virüsler ile mücadelede etkin rol oynayabileceğini gösterdi” açıklamasını yaptı. “İkinci dalga yaşanmaması için tedbirlerimizi artırmalıyız”
Prof. Dr. Mustafa Gerek
C
ovid-19’a karşı aşı çalışmaları tüm dünyada hızla devam ediyor. Uzmanlar aşının en iyi olasılıkla 2021 yılında bulunacağını belirtiyor. Ülkemizde de etkisini hala sürdüren Covid19’a karşı şu anda en etkili yöntemin maske, mesafe ve hijyen olduğu biliniyor. Türk Rinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Gerek, yapılan yeni araştırmaların Cistus Creticus bitki özünü içeren ürünlerin zarflı virüslerle mücadelede destekleyici olduğunun belirlendiğini açıkladı. Zarflı virüslere karşı etkisi belirlendi Tüm dünyanın zorlu bir pandemi dönemi içerisinde olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Mustafa Gerek, “Almanya Berlin’de akredite edilmiş bir laboratuvarda yapılan in-vitro çalışmada, Cistus Creticus içeren pastillerin zarflı virüslere karşı 10 dakikalık temas süresinde virüs konsantrasyonunda yüzde 99.9 azalma sağlayabildiği belirlendi. Yapılan bu araştırma doğrultusunda, önümüzdeki dönemde pandemilere neden olan zarflı virüslere karşı büyük oranda antiviral etkinlik gösteren Cistus Creticus bitki özü içeren ürünlerin, Covid-19 ile mücadelede korunmaya katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi.
46
Ülkemizin salgınla olan mücadelesinde mayıs ayına kadar çok iyi savunma elde edildiğini de sözlerine ekleyen Gerek, “Yaz mevsimi, düğün ve tatil sezonunun açılması ile koronavirüs vaka sayılarında bir artış yaşandı. Bu sayıların önümüzdeki günlerde daha da yukarılara çıkmaması için gereken tedbirleri alarak sosyal hayatımıza devam etmemiz gerekiyor. Avrupa ve dünyanın birçok ülkesinde Covid-19’un ikinci dalgasıyla mücadele ediliyor. Ülkemizde de ikinci dalga yaşanmaması için kişisel ve toplumsal olarak gereken tedbirleri almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Ağız ve yutak bölgesinde bariyer oluşturuyor Prof. Dr. Mustafa Gerek sözlerine şöyle devam etti: “Cistus Creticus bitkisi antioksidan özelliği ile bilinen bir bitkidir. Cistus Creticus bitkisinin özünü içeren pastiller ağız ve yutak yüzeyi üzerinde bir koruyucu bariyer tabaka oluşturarak virüse karşı etki gösterir. Bu tabaka tip bağımsız olarak virüslerin insan hücre duvarından geçişine engel olmasını sağlar. Bu bariyer sayesinde, virüsün tipinden bağımsız viral enfeksiyonlara karşı koruyucu etki gösterebilir. Cistus Creticus içeren ürünler pandemi döneminde viral enfeksiyonlardan korunmaya yardımcı olabilir.”
47
... a s t a n a S z ı n ı ğ ı d a r A GRAFİK TASARIM WEB (TASARIM & YAZILIM) SEO & ADWORDS KURUMSAL İLETİŞİM FOTOĞRAF ÇEKİMİ PROMOSYON ÜRÜNLERİ MOBİL UYGULAMALAR SOSYAL MEDYA
info@sanartmedya.com
KENT
www.sanartmedya.com