
3 minute read
İÇİNDEKİLER
Devrimci Şair ve Mücadele Adamı
SANDOR PETOFI
Advertisement
(1823-1849)
«Sevi ve özgürlük En gerekli iki sözcük Sevi uğruna veririm kellemi Özgürlüğüm uğruna da sevimi» Yavuz TURAL
Bundan tam 131 sene önce Macaristan’ın Ulusal Şairi, bağımsızlık ve özgürlük sembolü Sandor Petöfi halkına şöyle sesleniyordu : «Boyundurluktan bıkmış tutsak uluslar bir gün Uyanıp savaş alanına koştuğunda Gözleri alev alev, ellerinde bayraklar, Ve bu bayraklarda şu kutsal parola DÜNYA ÖZGÜRLÜĞÜ, HERKESE VE HER YERDE. Haykırınca bu sözü çınlayan sesleriyle Haykırınca heryerde doğudan batıya Zalimlere karşı açılan son savaşta Ölmek isterim ben orda en ön safta» 1823’te Peşte’de doğan ve gerçekten de zalimlere karşı savaşırken 9
ölen Petöfi, halkına hem kalemi, hem de silahıyla yol göstererekgeride örnek bir yaşam bırakmıştır. 1848’de yazdığı «Uyan ey Macar»(Talgra Magyar) adlı şiiri sonradan ulusal marş olmuştur. Petöfi,18. yüzyılın en büyük lirik şairidir. Eserleri çeşitli dillere birçok kez çevrilmiş, şiirlerinden yararlanılarak oyunlar yazılmıştır. Petöfi 26 yaşında öldüğü zaman arkasında yüzlerce şiir, dramlar, destanlar, iki tiyatro eseri, İngilizce’den Shakespeare çevirileri ve tamamlanmamış pek çok eser bırakmıştır. En önemlileri; Selvi Yaprakları, Aşk İncileri, Beni Bir Düşünce üzüyor, Eylül Sonunda, Tirsa Sana Ne Ad Verdiler, Dört öküzlü Araba, Titre Çalılıklar ve Hüzünlü Sonbahar Rüzgarları’dır. Orta halli bir ailenin çocuğu olan, Petöfi, öğrenimini yarıda bırakmış,16 yaşında gönüllü askere, 18 yaşında gezici bir tiyatro kumpanyasına katılmıştır. Petöfi «Ülkeyi şiirler yazarak yaya dolaştığını ve yeniden öğrendiğini» belirtir. Bu sırada, devrimci ozan Mihail Vörösmarti ile tanışmış, onun yardım ve desteği ile 1844’ de ilk kitabını yayınlamıştır. Bu iki destansı yapıtı «Selvi Yaprakları» ve «Aşk İncileri» izler. Bu arada hem ulusal, hem de sınıfsal plânda pek çok çelişkilerle beslenen bir süre, Avrupa’yı 1848 İhtilâllerine getirir. Çoğu ülkede olduğu gibi Macaristan’da da coşkuyla karşılanır. Devrimin hemen başlarında, Petöfi ve krallığa karşı federal bir cumhuriyet kurma isteğiyle ayaklananlar «Mart Gençleri» adıyla devrimci bir örgüt kurarlar. Bunların çoğu köylü kökenlidir ve azınlık halklarla birleşerek aristokrasiye, krallığa ve toprak köleliğine karşı savaşırlar; devrimin başarıya ulaşmasında etkin rol oynarlar.
Devrimin başlarından itibaren Petöfi’nin şiirlerinin de, aşk ve doğa yerine mücadeleyi içerdiğini görüyoruz. O, şiirlerinde halkıyla bütünleşmiş, bağımsızlığı için savaşması gerektiğini anlatmış, devrim sırasında halka Petöfi’nin şiirleri ve bildirileriyle seslenilmiştir. Devrim önceleri başarıya ulaşmış, Peşte kurtarılmış, Avusturyalılar kovulmuş, ancak Rus Çarı’nın müdahalesiyle devamı getirilememiştir Petöfi, Rus ordularına karşı gönüllü olarak savaşa katılmış, geri hizmete verilmesine rağmen ön saflarda savaşmakta ısrar etmiş ve Segesvar’da kahramanca can vermiştir. Petöfi ölümünden sonra da pek çok ozanı ve sanatçıyı etkilemiştir. Bunlar arasından faşizmin kurbanı olan Miklos Radnoti, Janos Vajda, Attila Jozsef’I sayabiliriz. 10
Sandor Petöfi, Macar Halkının mücadelesinde, özgürlük ve bağımsızlık bayrağı olarak her zaman varolmuşsa, bunda halk uyaklarını ve halkın günlük konuşma dilini kullanmasının büyük payı vardır. Petöfi, eserleri için « Benim deyişlerim ve konularım ötekilerininkilerden daha özgürdür. Evet. çünkü ben şiiri, ancak süslü giysiler ve cilalı çizmelerle girilebilen bir saray salonu olarak değil, nalınlarla ve hatta yalınayak rahatça girilen bir katedral olarak Kabul ediyorum.» demiştir. Sanatçının halka toplumsal gerçekleri anlatmakla yükümlü olduğunu vurgulayan, çok kısa bir ömre çok büyük eserler ve işler sığdıran Petöfi’den ulusal kurtuluş savaşı veren ve verecek olan ulusların sanatçılarının alacakları büyük dersler vardır.
ÇAĞIMIZ ŞAİRLERİNE
Öyle kolay sanma sen bu işi, kardeşim, hemen kalkışma tellerden türküler döktürmeye! Sazı eline bir kere almaya göresin, bir görev yüklendin demektir bilesin, çok ağır bir görev ve belâlı.... Geldinse anlatmaya yalnız kendi derdini, kardeşim, yalnız kendi zevkini anlatmaya geldinse, bırak elinden o kutsal sazı, sana burada hiç kimse kulak asmaz. Ey şairler, gireceksiniz halkla kol kola, alevlerin, fırtınaların içinden geçeceksiniz, hiç durmadan yürüyeceksiniz, ama hiç durmadan; alçaktır, halkın bayrağını elinden düşüren de. Şurda, geride, bir kenarda gizli gizli bir parçacık dinleneyim, diyen de alçak!... Halk bakacak - görecek - anlayacak, acı çeken kim, başkaldıran kim, d.vüşen kim, kim işi oluruna bırakmış, kim gününü gün eden, kim şarlatan, kim korkak!.. Peygamberler çıkacak yalancı ve kurnaz, durun, diyecekler size, durun, ey insanlar, işte burası, diyecekler, sizi yaşatacak yer, işte burası bolluk ülkesi, mutlu toprak.
11
Bu korkunç yalanlara kanmayacak ama hiç kimse, ne açlık kanacak, ne susuzluk kanacak, ne umutsuz yaşamak, haykıracak güneşte kavrulan milyonlarca insan, hepsi yalan diyecekler, hepsi yalan, hepsi yalan.
Ne zaman eşit pay alırsak hepimiz bolluk sepetinden, ne zaman hepimiz sırayla oturursak hak sofrasına ne zaman her eve girerse bereketli aydınlığı bilimin, ne zaman pırıl pırıl yanarsa tekmil evler aydınlıklar içinde, işte o zaman deriz, burda duralım, tamam, işte burası bolluk ülkesi, mutlu toprak. Biz o güne kadar, dur durak bilmeden, sürdüreceğiz amansız savaşımızı, dağ taş demeden yürüyeceğiz, gözler çakmak çakmak, yumruklar sımsıkı. Sonunda, bütün bu çabalara karşılık, hiç bir şey geçmeyebilir de elimize, yola çıkarken biz bunu zaten göze almıştık. .lüm kondurup alnımıza yumuşak bir .pücük, kaparsa usulcana gözkapaklarımızı, ve ipekten kefenler ve çiçekler içinde alıp korsa bizi kara toprağa, bu bile yeter de artar bize.
Çev: A. Kadir - Ş. Hulusi
1980 Temmuz
12