
5 minute read
KİRKOR CEYHAN
Anadolu Ermenilerinin Yaşamlarını Kaleme Alan Bir Yazar:
KİRKOR CEYHAN
Advertisement
Anadolu’daki Ermenilerin günlük yaşamlarından yola çıkarak, diğer halklarla olan ilişkilerini, sıkıntılarını, acılarım, sevinçlerini dile getirmeyi amaç edinmiş güçlü bir kalem... Kirkor Ceyhan. Kendine özgü anlatım tarzıyla, yer yer eleştirel, yer yer mizahi ama halkın kullandığı dili temel alan Ceyhan, uzunyıllar boyunca yaptığı araştırma,inceleme ve gözl emlerini eserlerine titizlikle yansıtmıştır. Ancak yaşamının sonlarına doğru, tecrübe ve birikimlerini kaleme al an Kirkor Ceyhan, okuyucularına, Anadolu Ermenilerinin, yaşantılarını, sıcak bir halk diliyle taşımıştır... Yılların yorgunluğunu sırtında taşıyan Kirkor Ceyhan, geride iki kitap ve yayına hazırlanmış ama henüz basımı tamamlanmamış bir eser bırak arak 26 Eylül 1999 tarihinde yaşama gözlerini yumdu. 29 Ekim 1926’da Sivas’ın Zara ilçesinde doğan Kirkor Ceyhan, ilk eğitimini Zara’da, Gazi ve Cumhuriyet İlkokulları’nda aldıktan sonra eğitimine Sivas Ortaokulu’nda devam etti.
Henüz ortaokul yıllarında edebiyata olan ilgisi açığa çıkar Ceyhan’ın. Ortaokula başladıktan kısa bir süre sonra geçim sıkıntısı ve yoksulluknedeniyle okuldan ayrılıp terzi çıraklığına başlaması ise onun edebi yata olan sevgisinin körelmesine yetmemiştir. Bu yıllarda gerçekçi edebiyatçıların eserlerini okuyup onlardan sonuçlar çıkarma çabası ise ileriye dönük hedeflerinin temellerini oluşturmuştur. Kitaplarından etkilendiği 27 Sabahattin Ali’yi tanıma isteği, genç yaşında onu geliştiren, edebiyata
kazandıran etkenlerden olmuştur. Ortaokul yıllarında, Sivas’ta bulunduğu süre içerisinde tanıştığı kapı komşusu Şımavon adlı Ermeni bir değirmenci onun materyalist dünya görüşünü kazanmasını sağlamıştır. 1946’da II. Paylaşım Savaşı’nın hareketli yıllarının hemen ardından evlenen Ceyhan daha sonra askerliğini yapmak üzere Erzurum’a gitti. Askerden geldikten sonra, 1949’da İstanbul’a göç etti. Bu süre içerisinde bir yandan edebiyatçıların güçlü eserlerini incelerken bir yandan da kendi halkı olan Anadolu Ermenileri’nin bütün özelliklerini, yaşam şartlarını, düşlerini, kültürlerini yani herşeylerini öğrenmektedir. 1942 yılında Zara’dayken, hapishanede olduğunu öğrendiği Kemal Tahir’e mektuplar yazmaya başlamış, böyle bir tanışıklığı yıllar boyunca sürdürmüştür. Ancak ilk karşılaşma 1950’lerde Kemal Tahir’in hapishaneden çıkıp İstanbul’a gelmesiyle gerçekleşmiştir. Kirkor Ceyhan’ın eserlerine yansıyan özellik, Anadolu’nun sözlü tarih ve anlatım geleneği gibi güçlü bir kaynağı kendine temel almış olmasıdır. Özellikle Sivas-Zara çevresinde yaşayan Ermeni ve Kürtler, bunun yanısıra Türkler’in birbirleriyle olan ilişkileri ve ayrımsız yaşamlarını tanıdık bir dille kaleme almış olmasıdır. Elbette bunun oluşmasındaki en büyük sebep Kirkor Ceyhan’ın toplumcu gerçekçi edebiyata olan ilgisi ve böyle bir bakış açısını benimsemesidir. Bu bakış açısıda Anadolu halklarının tüm yaşamlarım olduğu gibi eserlerine aktarmayı getirmiştir.
1965’te ailece Ermenistan’a göç edilir.
Kısa süreli Ermenistan’daki yaşantısı 10 ay kadar sürmüştür. Ardından İstanbul’a geri dönüş... İstanbul’daki yaşantısına kaldığı yerden devam eder. Beyoğlu’nda terzi dükkanı açarak devam etmiştir. 1980’de, Fransa’ya, çocuklarının yanına gidişiyle ülkeden uzaklaşmış olması onun Anadolu’dan kopması anlamına da gelmez. Bundan sonra sık sık İstanbul ziyaretleri yaşamının bir parçası olur. Gerek yaşam tarzıyla gerekse kaleme aldığı eserlerinde görülen odur ki Anadolu insanının gelenek-görenek ve sosyal yaşamından bir an bile kopmadığıdır. 28
Yayınlanmış eserleri “Seferberlik Türküleriyle Büyüdüm” ve “Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize” Anadolu Halklarının yaşamlarını tüm açıklığıyla anlatmaktadır. Bu iki kitabıyla bizlere Anadolu Ermenilerinin ve bu topraklarda birlikte yaşayan halkların yaşam koşullarını tanımakta güçlü bir kaynak, yalın iki eser sunmuştur Kirkor Ceyhan. Kirkor Ceyhan, Fransa’ya göçünden bir süre sonra, ‘80 sonlarında Almanya’ya geçer ve orada yaşantısına devam eder. Almanya’nın, Bonn şehrinde yaşamının son yıllarını tamamlayan Kirkor Ceyhan, henüz üçüncü eserini hazırlamıştı. Son eseri olan “Kapıyı Çalan Kimdi? “ henüz yayınlanmadan, 27 Eylül 1999’da yaşama gözlerini yumdu.
Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize
Kirkor Ceyhan’ın, yaşamının sonlarına doğru kaleme aldığı “Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize” Nisan ‘99’da Aras Yayıncılıktan çıktı. Ceyhan’ın ikinci eseri olan kitap, ‘96 yılında yine aynı yayınevinin çıkarmış olduğu “Seferberlik Türküleriyle Büyüdüm” den sonra geliyor. Yazarın, genç yaşına kadar yaşamını sürdürdüğü Sivas-Zara çevresi ve orada yaşadıklan, yörede yaptığı gözlemler, incelemeler diğer kitabı olan “Seferberlik Türküleriyle Büyüdüm”de olduğu gibi bu kitabının da temelini oluşturuyor. Bu bölgede yaşayan Ermeniler başta olmak üzere, doğallığında ilişkide oldukları Kürtler ve Türklerin yaşam şartlarını ve yıllardır çektikleri acılan dile getiriyor. Kitap altı öyküden oluşuyor. “Can Yerini Yadıdı”, “Küpçü Hoca”, “Sivas Ellerinde..,”, “Mebus Ispanağı”, “Pıte Ebe ile Torunu”, “Avşarlının Fırını”, adlı öyküler kitapta yer alıyor.
Öykülerin bütünündeki dil ve anlatım biçimi kelimelerin Sivas-Zara ağzıyla söylenişini barındırıyor. Bununla birlikte, eski Türkçede yer alan kimi kelimeler de öykülerde göze çarpıyor. Ancak öykülerde yer alan günlük yaşamda kullanılmayan kelimeler ve yöresel ağızlar, sıcak ve sohbet havasında anlatım sayesinde okuyucuyu zorlamayacak bir ha29
vaya bürünüyor. Yine, kullanılan anlatımdan kaynaklı olacak ki öykülerde geçen, günümüzde kullanılan dile yabancı kelimeler, öykülerin akıcılığını bozmuyor. Aksine okuyucuyu yöreye taşımaya yardımcı oluyor. Kirkor Ceyhan ağırlıklı olarak Ermeniler’i anlatıyor. Bu nedenle öykülerinde yer yer Ermenice kelimelere de yer veriyor. Bu nedenlerden dolayı da kitabın sonunda, kitapta kullanılan, eski Türkçe, Ermenice ve yöreye özgü deyim ve yine yörede yaşayan halkların kullandığı ağızda yer etmiş kelime ve cümlelerin anlamlarının belirtildiği sözlük ve açıklamalar ek olarak bulunuyor. Örneğin yukarıda belirttiğimiz kitapta yer alan öykü isimlerinden “Can Yerini Yadıdı”, kitabın sonundaki “Sözlük ve Açıklamalar” bölümünde “Yaşama arzusu kalmamak, ölmek istemek.” olarak belirtiliyor. “Allah senden razı olsun Ömer Ağa kardaş, en yakınlarım bile, ufak tefek alacakları için olur ki sona kalır da alamam diye, kapıyı eşiği sökerken, sen ne geldin ne de bir haber gönderdin. Al bu bostanın koçanını. Eksik ziyade, sen de hakkını helal eyle. Bundan daha fazlamız kalmadı...
Ömer Ağa, Bağoğlugil’den; aptes alıp namaz kılmamış, inadına kumar oynayıp içki içmiş, metres tutup karı oynatmış, Zara’nın külhanilerindendi. Yeniden bir yudum rakı aldı, tütüp duran sigaraya uzandı. Ne bir lafa kadir oldu, ne de bostanın tapusunu eline aldı.... -Bak Enova, işte bu senet Garabed’in senedidir. Önünüzde yırtıyorum. Anam sütü gibi helal olsun.. Garabed’in bana borcu yok. Alın şu bostanınızın tapu koçanını. Ben bu çiftçilere bağışlıyorum.” Kirkor Ceyhan öykülerinde ağırlıklı olarak diyaloglara yer veriyor. Yöre insanının yaşam, dil, din, sosyal değerler, ilişkiler bütününü kendi anlatımından ziyade konuşturduğu insanlar vasıtasıyla okuyuculara ulaştırıyor. “Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize” de okuyacağınız her öykü yöre insanının pek çok özelliğini tanıyacağımız diyaloglarını barındınyor. Yine bu diyaloglar yöre insanının yaşam birikimi ve deneyimi sonucunda dile getirdiği özlü sözleri içerisinde taşıyor. İnsan ilişkileri, saygı değer, yardım sever, paylaşımcı, kısacası Anadolu insanın saf, temiz değerler kültürünün var olduğu cümleler, öykülere özgün bir renk katıyor. Ve günümüzde yaratılmak istenen, dejenere, değersiz, bireyci topluma karşı erdemli bir yaşam öğütleyen cümleler öykülere aynca bir güç katıyor. Ne yazık ki yaşamının son yıllarında kalemi eline alan Kirkor Ceyhan, 30
edindiği tecrübe ve gözlemlerini, yalnızca üç kitabına aktarabilmiş. Bu, yılları gözlem ve birikimi daha nice sayfayı doldurmalıydı. Ancak, ne yazık ki sadece üç kitabını okuma fırsatına erişebiliyoruz. Özellikle Sivas-Zara çevresi olsa da Anadolu’nun pek çok yerinde beraberce yaşayan halkların günlük yaşamlarını görmek ve onlara konuk olmak isteyenler için özgün bir yapıt “Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize.” Kütüphanenizde yerini alabilecek bir eser...
2000 Şubat
31
32