KÜLTÜREL PSİKOLOJİ TARİHİ Psikolojinin kendi tarihi içinde önemli ölçüde değişmesine rağmen psikologların irdelediği en önemli sorular sabit kalmıştır. 1-
Yaradılış mı yetiştirme mi?
2-
Özgür irade mi belirlenimcilik mi?
3-
Kesinlik mi kesin olmama mı?
4-
Bilinçli olmak mı bilinç dışı süreçler mi?
5-
Benzerlikler mi farklılıklar mı?
İlk Psikologlar İlk psikologlar, Yunanlı filozoflar Plato (M.Ö. 428-347) ve Aristoteles (M.Ö. 384322) dir. Bu filozoflar günümüz psikologlarının sorduğu soruların bir çoğunu sormuşlardır. Onlar yaradılış ve yetiştirme ve özgür iradenin varlığı arasındaki ayrımı sorguladılar. Eskiye dayanarak, Plato bilginin doğuştan veya kalıtsal olduğuma inanarak yaradılışlığı savundu. Aristoteles ise her çocuğun boş bir barut olarak dünyaya geldiğine ve bilginin öğrenme ve deneyim yolu ile elde edildiğine inanarak daha çok yetiştirmeyi savundu. Avrupalı filozoflar Rönesans dönemi boyunca bu temel soruları sormaya devam ettiler. Örneğin; Fransız filozof René Descartes (1596-1650) de özgür irade konusunu göz önünde bulundurdu. O da doğuştan gelen doğal yeteneklerin varlığına inanıyordu. Hayatın zihinsel yönleri ve hayatın fiziksel yönleri arasındaki ilişkiyi ele aldı. Descartes dualizm prensiplerine inandı; zihin temelde mekanik bedenden farklıdır.
Yapısalcılık : Subjektif Deneyimin İçgözlemi ve Farkındalığı Alman psikolog Wilhelm Wundt, Leipzig’teki laboratuarındaki araştırmasında kendi bilincinin doğası üzerinde yoğunlaştı. Wundt ve öğrencileri, zihnin temel unsurlarını analiz etmenin ve bilincimizin bilimsel deneyimleri sınıflandırmasının mümkün olduğuna inandılar. Wundt yapısalcılık olarak bilinen alana başladı. Yapısalcılar, bilinç unsurlarının bir haritasını oluşturma girişimi için içgözlem yöntemini kullandılar. İçgözlem, renkleri görmek, bir kitaptaki bir sayfayı okumak ya da bir matematik problemini çözmek gibi zihinsel görevler üzerinde çalışırken deneyimlerini tam olarak anlatmak için araştırma katılımcılarına sormayı gerektirir. Diğer çalışmalarda yapısalcılar icat edilen yeni reaksiyon süresi aletlerini kullandılar. Wundt, insanların basitçe ses duyduğunu söylemesinden ziyade, ne sesi duyduklarını söylemelerinin daha uzun sürdüğünü keşfetti.
KÜLTÜREL PSİKOLOJİ TARİHİ
İşlevselcilik ve Evrimsel Psikoloji Bilim doğasını anlamaya çalışan Wundt’un aksine William James’in ve işlevselcilik çalışmalarının diğer üyelerinin amacı, insanlar ve hayvanların şuanda sahip oldukları belirli psikolojik yönlerini neden geliştirdiklerini anlamaya çalışmaktı. James için bir kişinin düşüncesi sadece o kişinin davranışları ile ilgilidir. James ve işlevselcilik okulunun diğer üyeleri, kullanışlı ya da işlevsel olmasından dolayı hayvanların ve insanların fiziksel özelliklerinin evrim geçirdiğini ileri süren Darwin’in doğal seleksiyon teorisinden etkilenmişlerdir. İşlevselciler Draw’in teorisinin psikolojik özellikleri içerdiğine inandılar. İşlevselcilik artık bir psikoloji çalışması olarak var olmasına rağmen, onun temel prensipleri birçok yönden psikolojiyi içine çekti ve onu etkilemeye devam etti. Evrimsel psikoloji işlevselcilerin temel varsayımlarını, yani birçok insan psikolojisi sistemlerini, hafızayı, duyguyu ve kişiliği kapsar. Evrimsel psikoloji düşüncesinin temel bir bileşeni zindeliktir. Psikolojik teoride önemi olmasına rağmen, işlevsel psikolojinin de bazı sınırlamaları vardır. Onun teorilerinin bir çoğunu test etmenin oldukça zor olması bir problemdir. Türlerin fiziksel evrimi hakkında bilgi edinmek için kullanılan fosillerin aksine, biz atalarımızın sahip oldukları ya da olmadıkları psikolojik özellikleri bilemeyebiliriz. Sadece bu konuda tahminler yapabiliriz. Evrimsel yaklaşım psikoloji için önemlidir. Çünkü bizim neden psikolojik özelliklere sahip olduğumuz hakkında mantıklı açıklamalar sağlar.
Psikodinamik Psikoloji Belki genel halk için en tanıdık olan psikoloji okulu, Sigmund Freud (1856-1939) ve onun takipçileri tarafından savunulan davranışı anlamak için psikodinamik yaklaşımdır. Psikodinamik psikoloji, bilinçsiz düşüncelerin, duyguların ve hafızanın rolüne odaklanan insan davranışını anlamaya yönelik bir yaklaşımdır. Freud, özel kliniğinde tedavi ettiği hastalarının kapsamlı analizler yolu ile davranış hakkındaki teorilerini geliştirmiştir. Freud, hastalarının endişe, depresyon ve cinsel işlev bozukluğu da dahil yaşadıkları problemlerin çoğunun kişinin hatırlayabilmesinin mümkün olduğu acı çocukluk deneyimlerinin etkilerinin sonucu olduğuna inandı. Freud’un düşünceleri Carl Jung (1875-1961), Alfred Adler (1870-1937), Koren Horney (1855-1952) ve Erik Erickson (1920-1994) ‘un da dahil olmak üzere Freud’tan etkilenen diğer psikologlar tarafından genişletildi. Psikodinamik okulunun kurucuları, onların anlamasına ve psikolojik belirti ile yüzleşmelerine yardım etmek için bireylerle çalışan uygulayıcılardı.
Yapısal yaklaşımın önemli bir özelliği bilincimizin farkındalığı dışında olmasıdır ve psikologlar onların kendi deneyimlerinin tümünü kesin olarak rapor etmeleri için araştırma katılımcılarını bekleyemezler.
İnsan davranışlarındaki bilinçsizliğin önemi, erken çocukluk deneyimlerinin kritik olması ve insanların hayatını yükseltmenin bir yolu olarak yapılan terapi konsepti, yani bütün bu düşünceler psikodinamik yaklaşımlardan türetilmiştir.
40
41