Hukukum - Dergi - Sayı - 1

Page 1

Satış Fiyatı: 18 TL

HukukuM Sayı 1

Entelektüel Süreçler

SİVİL HAKLAR

26

Yargının Zihinsel Aktiviteleri

5

Ahlaki Durum İstatistiği

22

DÜZENSİZ GÖÇLER

İnsan Hakları Sözlüğü

İnsan Hakları Eğitimi ISSN:

30

32

15

Resmi Anlaşmalar


İçindekiler İnsan Hakları Sözlüğü

Meslek Seçimi İdari ve anayasa hukuku ayrımını ayırt etmek zordur. Sorun, özellikle Yeni Orta ve Doğu Avrupa komünizm sonrası geçiş demokrasilerinde güçlüdür.

Ticari alan veya meslek seçme hakkı, kamu yararı düzenlemelerinin konusudur.

Eylemde ölçülülük genel yargı hukukunda Kanada ve Birleşik Krallık’ta kabul edilmeye başlandı. Avrupa adalet divanının gücü arttıkça ve üye devletlerinin başvuruları arttıkça, Avrupa Birliği’nin hukukun içine doğrudan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni dahil etmesine yardımcı olan Avrupa idari veya kamu hukuku sistemi gibi bir şey tasarlandı.

İdari Hukuk (Administrative Law) Devletle vatandaş arasında, cezai olmayan çatışma yönetimini sağlamak için, birçok ülke idari hukuk dediğimiz ayrı bir hukuk sistemini kabul eder. Resmi anlamda ayrı bir sistemi olmayan Birleşik Krallık’ta, bu tür karışıklıklarda uzman hakimlerin ve özel prosedürler ile yasal doktrinlerin dahil olmasıyla oluşturulmuş fonksiyonel bir Avrupa toplumları bölüm vardır. yürütme organı Kamu kurumları ortak yasa ile tüm diğer vatandaşlarla aynı temelliydi, çünkü kontrollere tabi olmasaydı eğer, idare hukuk sistemi, kamu çalışanlarını yürütme üzerinde kontrolü bağımsız mahkemeaza-lacağından, dominant düşünen Birleşik Krallığın hukuk ler tarafında incelenmekten korunmasiste-minin ayrı olmaması larını sağlıyordu. gerekirdi aslında. İdare hukukunun karakteristik

özelliği irade gücüdür,

öyle ki; kamu çalışanlarının tüm eylemleri açıkça tam bir meşru kural ya da kanun ile intra vires / yetki dahilindedir. İdare hukuku nadiren yetkiyi aşar, çünkü yetki veren düzenlemenin kendisine İtalya ve farklı şekilde Fransa’da -hem idare hukuku itiraz etme yetkileri yok. Almanya,

hem anayasa hukuku var- yetki yasalarının geçerliliği, kesinlikle anayasa mahkemelerinin konusudur. Bunun dışında Avrupa hukukunda kullanılan, genel idari hukukunda emsali olmayan farklı doktrinler var, kötüye / détournement de pouvoir ve idari eylemde ölçülülük. kullanım

İdari ve anayasa hukuku ayrımını ayırt etmek zordur. Sorun, özellikle Yeni Orta ve Doğu Avrupa komünizm sonrası geçiş demokrasilerinde güçlüdür. İdari mahkemeler ve diğer mahkemeler yönetici zihinli, inatçı ve deneyimsizken, bu bölgelerde anayasa mahkemeleri kusursuz demokratik kimlik sahibi hakimleri olan yeni binalardı.

Meslek Seçimi (Choise Of Occupation) En iyi Alman Anayasasında belirtilmiştir. Makale 12’de “Tüm Almanlar, özgürce meşguliyet, veya iş kolu seçme hakkına sahip olmalıdır” der. Bu hak şartsız ticaret,

Bu büyük ölçüde çürütülmüştür.

değildir, sınırlamalar getirilmiştir: hükümet tarafından yapılan meslek düzenlemeleri ve sınırlı askerlik hizmetine izin ve-ren ayrıca vicdani redde konu olan 1956 düzenlemesi gibi. Diğer bazı ülkeler, mesleki seçimini muayyen hak olarak tanımaya yakın olan veya Israil gibi tanıyan diğer bazı ülkelerde, bu hak geniş uygulama alanına sahip olabilir. Bu tarz bir özgürlük değerlidir çünkü meslek kişinin kimliğinin büyük bir parçasıdır. Yine de bir mesleği icra etme hakkı, hükümet tarafından uygulanan sınırlandırmalara maruz kalabilir. Yasal nedenlerle ve bu bağlamda Amerika Birleşik Devletlerinde hakkın ihtilaflı olduğu kabul edilmiş ve onaylanmıştır. 14. bu

Kanun Değişikliği geniş anlamda mülk hakkını korur.

22-23

İnsan Hakları Sözlüğü

Devletle vatandaş arasında, cezai olmayan çatışma yönetimini sağlamak için, birçok ülke idari hukuk dediğimiz ayrı bir hukuk sistemini kabul eder.

İçtihatta Toplu katliam davası klasik bir davadır. Hayvan katliamı tekelini destekleyen bir kanunu düşürmek için çok güçlü bir azınlık oy verdi. Hayvan katliamcısı olarak çalışma hakkı buna dayanarak kaldırıldı. Davanın kaybedilmesine rağmen, Birleşik Devletlerin yargı süreci konseptinin gelişimi kapsamında, mülkün geniş tanımının son derece önemli olduğu onaylandı. Ticari alan veya meslek seçme hakkı, kamu yararı düzenlemelerinin konusudur. (doktor lisansları ve meslek kuruluşlarına bağlı avukatlar gibi). Hakkın aynı zamanda nasıl hem ekonomik yarar hakkı hem de kişisel gelişim hakkı olabileceğinin en iyi örneğidir.

4

Kriminal Psikoloji ve Hukuk

insan hakları hikayesi İnsan haklarının varlık süreci insanın var olmasıyla başlar. Felsefi, dini, kültürel akımlar, yüzyıllar içinde insan hakları konseptini farklı formlarda tanıdılar.

Uluslararası İnsan Hakları Resmi Anlaşmalarından Bazıları

-M.Ö. 1750: Hammurabi Kanunları, Babil; Babil İmparatorluğu 1. Kral tarafından tasarlandı. Yazılı tarihte bilinen ilk yasalardan biri. Masumiyet karinesi fikrine açıktır. Suçlayana ve suçlanana kanıt sunma fırsatı tanınması gerektiğini savunur. -M.Ö. 1200-100; Eski Ahit/Tevrat/ Tanah; Yaşama ve mülk edinme hakkına dair 10 emri içerir; öldürmeyeceksin, sinagog sığınma hakkı veya masumiyet karinesi ilkesi gibi. -M.Ö. 551-479; Konfüçyüs Öğretileri; ikili öğreti - kendin için istemediğini başkası için de istememe prensibi. -40-100; Yeni Ahit; İsa ve havarilerinin öğretileri. Genel prensipleri Tanrı, şevkat, affetme, eşitlik.

-644-645; Kuran, Müslümanların kutsal kitabı. 23 yıl boyunca Melek Cebrail tarafından Muhammed Peygambere vahiy edilen Allah’ın kelamı. İncil ile, Nuh’un Gemisi ve Musa dahil birçok öyküyü paylaşır. Özel hayat, özgürlük, haysiyet ve eşitliği prensip edinir. -1215 Magna Carta; “özgürlükler bildirgesi” habea corpus/ihzar emri konseptini ve ABD Anayasasının temel bileşenlerinden biri haline gelen “temsil yetkisi yoksa vergi de yok” kavramını getirmiştir. -1400’ler: Nezahualcoyotl Kanunu; Saygın ve etkin bir kral; Texcoco (şimdi Meksika) Krallığına kanun, ilim ve sanat getirdi. Güçler ayrılığı temelli yasa kitabı tasarladı ve finans, savaş, adalet ve kültür konseylerinin etkin olduğu bir yönetim sundu.

-1648: Vestfalya Antlaşması; Protestanlar ve Katolikler arasındaki Otuz ve Seksen Yıl Savaşlarını bitirir. Yöneticilere kendi yetki alanlarında dinlerini belirleme hakkı sunarak, Modern Ulusal Egemenlik kavramını biçimlendirdi.

-1789: Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi; mutlak monarşiden daha demokratik bir forma geçildi. Doğal haklar listelendi: özgürlük, mülk edinme hakkı, güvenlik, baskıya direnme hakkı... Aristokrat ayrılığın yerini kanun önünde eşitlik aldı.

-1689 İngiltere İnsan Hakları Beyannamesi; monarşist James II’nin devrilmesinin ardından Parlamento tarafından kabul edildi. Krallığın, parlamentonun izni olmadan yasaları askıya almasını, vergi almasını veya seçimlere müdahalesini önledi.

-1863: Özgürlük Bildirgesi; Amerikan Başkanı Abraham Lincoln tarafından basıldı. Kölelere özgürlük tanındı.

-1776: Amerikan Bağımsız Bildirgesi; Amerikan devrimi sonrası kabul edildi. Yaşama, özgürlük, mutlu olma hakkı konularında merkezi insan hakları beyannamesi haline geldi.

-1893: Yeni Zelanda; kadınlara oy kullanma hakkı veren ilk devlet. -1919: Milletler Cemiyeti Sözleşmesi; I. Dünya Savaşı sonrası imzalandı. Çatışmalara son vermek ve uluslar arası işbirliği yapmak için. Birlik üyeleri tüm barışçıl olasılıklar araştırılmadan savaşa girmeme kararı aldı. ABD, Japonya, Italya ve Almanya çekilince zayıfladı.

32

Resmi Anlaşmalar Farklı tarihlerde yapılan, farklı anlaşmalar ve anlaşmaların etkileri...

2

7

Kriminal Araştırmanın Objektif Koşulları

10

Göçmen Hukuku

15

Düzensiz Göçler

16 İnsan Hakları

Evrensel Beyannamesi

26

Sivil Haklar

İnsan Hakları Hikayesi

30

insan Hakları Eğitimi

İnsan haklarının varlık süreci insanın var olmasıyla başlar...

36 Ticaret Hukuku

33

A

5 Yargının Zihinsel Aktiviteleri


Uluslararası İnsan Hakları Çalışma Alanları

Bazı insan haklarını tanıma ve yasalaştırma faaliyetleri sürerken, uluslararası ortak standartlar ve işlemler belirleme konusunda toplumu harekete geçiren, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan vahşet oldu..

1945 yılında ekonomik, sosyal, kültürel ve insani problemleri çözmek için Birleşmiş Milletler Sözleşmesi imzalandı. 1948 yılında Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etti. Bildiriyi 1966 yılında Birleşmiş Milletlerin imzaladığı iki önemli anlaşma takip etti; Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi; yaşama, ifade özgürlüğü, kanun önünde eşitlik ve ayrımcılıktan korunma hakkını içeriyordu.

Uluslararası İnsan Hakları Uygulamaları Anlaşma bir ülkeyi bağlayan özel kurallardan oluşur. Bildirge, hüküm, protokol, anlaşma, sözleşme gibi farklı isimlerle anılırlar. Anlaşma ülkeler üzerinde yasal bağlayıcıdır. Anlaşmayla taraf olmayı kabul etmiş olurlar. Devlet bir anlaşmaya taraf olmasa bile, uluslararası teamül hukuku taraflarından biriysel veya kuralları oluşturan taraflardan biriyse anlaşma hükümlerinin üzerinde bağlayıcılığı olabilir.

Devletin taraf olmayı kabul etmesi, anlaşma hükümlerini uygulamasını zorunlu kılar. Bunu, uluslararası toplumun ülke raporlarını araştırarak ve Evrensel Periyodik İnceleme işlemine katılarak yapabilirler. Uluslararası İnsan Hakları ve Uluslararası İnsan Hakları Sistemi: Ulusal İnsan Hakları Kurumları İçin El Kitabı, uluslararası insan hakları çerçevesini anlamak için yararlı bir rehber sağlar.

Şili, Çin, Kolombiya, Costa Rica, Küba, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Mısır, El Salvador, Etiyopya, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Iceland, Hindistan, Iran, Irak, Lebanon, Liberya, Luksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zeland,

Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi; çalışma, eğitim, sağlık, dil, yeterli yaşam standartları hakları kadar, kültüre katılma hakkı da tanıyordu.

2007: Yerli Halkların Hakları Bildirgesi; Bildiri yerli halkların, kolonizasyon ve toprak ile kaynakların işgali kaynaklı tarihi adaletsizliklerin kurbanı olduklarını kabul eder. İstekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi kurumlarını, kültürlerini, geleneklerini yaşatma, güçlendirme ve gelişmeleri takip etme haklarını tanır.

Nicaragua, Norveç, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Tayland, Sweden, Suriye, Tuürkiye, Birleşik Krallık, Birleşik Devletler, Uruguay ve Venezueladır. 1951: Mültecilerin Statüsüne

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtilen insan hakları ilkeleri ve standartları, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi özel gruplara yönelik olarak başka sözleşmeler ve anlaşmalarla rafine edildiler.

İlişkin Sözleşme; mültecilerin kimliğini ve haklarını tanımlar; dinde inanç ve uygulama özgürlüğü, çalışma hakkı eğitimi seyahat evraklarına erişim hakkı gibi. Ev sahibi ülkeye karşı sorumluluklarını da içerir. 1965: Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiyesine İlişkin Sözleşme; özellikle devletler tarafından uygulanan kalıcı ırk ayrımcılığına ithafen hazırlandı ve tüm ayrımcılığın ortadan kaldırılması için çağrıda bulunur. Farklı kökenden insanlar arası anlayış ve saygıyı arttırmak için araç olarak eğitimi teşvik eder.

Bildiri için leyhte oy veren ülkeler; Afganistan, Arjantin, Brazilya, Burma, Kanada,

Avustralya,

1979: Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi; kadının haklarını korur, politik ve toplumsal hayata katılımını teşvik eder. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri ve aile ilişkilerini şekillendiren etkili güçler olarak kültür ve geleneği tanımlar.

İnsanlık dışı ya da Aşağılayıcı Muamele ve Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi; Sözleşme devletlerin, yargıda işkence konusunda etkin önlemleri almalarını gerektirir. Aynı zamanda işkence görmeleri muhtemel ülkelere gönderilmelerini de yasaklar. 1989: Çocuk Hakları Sözleşmesi, temiz su, yemek, sağlık hizmetleri, bedava eğitim, yaşama ve gelişim ve kendi dilleri, dinleri, kültürlerine sahip çıkma hakkı gibi 1959 Çocuk Hakları Bildirisi hükümlerinin uygulanması için yasal zorunluluk getirir. Ucuz larını yasaklar. 1990: Tüm Göçmenlerin ve

Ailelerinin Haklarının Korunması Sözleşmesi; ülkenin kendi vatandaşıyla eşit muamele ve eşit çalışma koşullarını garanti altına alır. 2007: Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme; bağış, tıbbi yardım ve sosyal koruma konularını içerir. Engelli kişilerin bu hakları talep edebileceklerini ve kendi hayatlarına dair karar alabileceklerini vurgular.

işçi ve

asker olarak kullanım

1984: İşkence ve diğer Zalimane,

Belçika, Bolivya,

34

Uluslararası İnsan Hakları Çalışma Alanları Bazı insan haklarını tanıma ve yasalaştırma faaliyetleri sürerken, uluslararası ortak standartlar ve işlemler belirleme konusunda toplumu harekete geçiren, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan vahşet oldu...

38

Cenevre Turu Ocak 1956 Mayıs 1956 tarihleri arasında 5 ay sürdü. Liberya çekildi yerine Japonya girdi. HukukuM MART 2015

Düzensiz göçmenlerin Fas’tan geri dönmeleri çoğu ülke için büyük problem. Pahalıya mal olmakta, ayrıca köken sorununu çözebilmek için ülkelerle işbirliği içinde olmayı gerektiriyor. Göçmenleri dönmeye zorlamak yerine gönüllü geri dönmeye ikna etmeye çalışmanın daha az pahalı olmanın yanında, daha insancıl olduğu da tartışılmakta. Nijerya, Mali, Kamerun, Kongo, Fildişi Sahili, ve Senegal’den 10.000 - 20.000 arası düzensiz göçmen alan Fas’ın çoğu Avrupa’da olmak üzere 3.3 milyon civarında sınır dışında göçmeni var.

Kurulan ikili anlaşmalar çok önemli. İş fırsatları olduğunda ve göçmenler bu işlere rağbet gösterdiğinde, eşleşmeleri kaçakçılara bırakmaktansa, resmi kanallara başvurmak daha anlamlı. Buna ek olarak yurt dışındaki göçmenlerin kapasitesinden yararlanma konusunda göç ve gelişim sorununa odaklanıldığında ülkelerinin gelişimine katkıda bulunabilmeleri önemli.

Ö

zel etkenleri özetlersek, Akdeniz’in durumu Afrika’nın içinde ve dışında bölgesel ve bölge dışı göçleri ve göçmenlerin bir karışımını içerir. ECOWAS Protokolü

Yine benzer şekilde Fas’ın diğer bir sorunu düzensiz göç ve Avrupa Birliği’ne geri kabul edilme anlaşması. Müzakereler uzun yıllardır sürmekte.

Tunus hala sınırlı sayıda göçmene sahip. Bunu kişi başına düşen düşük gelire bağlayabiliriz. Bu göçmenler yerli olmayan Afrikalı özellikle Fransızca konuşan ülkelerin vatandaşı olan öğrencilerdir. Tunusun yurt dışında 1 milyon kadar vatandaşı var. Daha çok Fransa, Italya ve Almanya da yaşıyorlar. En önemli konu burada emek göçü ve Tunusluların Avrupa’da nasıl yasal olarak çalışabilecekleri konusu. Fransa Tunus Hükümetiyle kısa süre önce bir anlaşma imzaladı. Bundan dolayı önemli bir işbirliği an meselesi. Italya hala görüşme aşamasında. Tunus diasporasının rolü ve desteği ile ilgili gelişmeler ikinci ve üçüncü nesiller için de önemini korumakta. Son örnek ülke davamız Libya; Libya göçeden bir ülke değil. Ancak büyük miktarda, düzensiz göçmene ev sahipliği yapan bir destinasyon ülkesi. En büyük dosya yükü komşu ülkelerden gelmekte.

hareketi kolaylaştırır ama aynı zamanda kontrol edilmesini zorlaştırır. Batı Afrika Devletleri Topluluğu (ECOWAS) ekonomik serbest hareket rejiminin yönetimi, bölgesel entegrasyon ve toplumu sınırsız ortama ulaştırmak için önemli kabul edilmiştir.

Büyüyen bir uluslararası işbirliği var ancak işler zorlaştığında ulusal değerler daima baskın çıkar.

Uluslar arası göç ve hareketlilik yetki alanında varlığını sürdüren ECOWAS serbest hareket rejimi, transnasyonel aktiviteyle ilgili kanun ve politikanın her iki tarafını da destekler.

Büyüyen bir uluslararası işbirliği var ancak işler zorlaştığında ulusal değerler daima baskın çıkar. Bu bölgeye has diğer özel etken Avrupa’ya yakın olması, çok tehlikeli kontrolsüz çöl sınırları ve sınır alanları olmasıdır, bu durum kar ve kriminal aktiviteler için fırsat yaratmaktadır.

ENTELEKTÜEL SÜREÇLER Her bilim kendi felsefesini yaratır. Tanıklarımızın fiziksel nitelikleri ve fiziki doğası arasındaki bağlantıyı ne kadar algılayabildiğimizi bilmek ve anlamak sorumluluğumuz altındadır. Tanık, düşündüğü ismi çabucak hatırlayamaz ama kendisine isim verildiğinde hemen tanımlayabilir. Tanıklığında doğru veya yanlışı taşımayan doğal psikolojik bir olguya sahibizdir. Tüm paralel fenomen davalarında aynı ilişki gözlemlenebilir; isimler, semboller, tanımlar vs. fiziksel işlemlerin gün içindeki hız, değişim sorununa da uygulanabilir. Bechterew ve Higier’a göre sabahtan öğlene doğru fiziksel kapasitede artış varsa da 17.00 gibi düşmekte, 21.00’a doğru artışa geçmekte ve 00.00’da tamamen inmektedir.

Anımsama ve Hafıza

Düşüncelerin birleştirilmesi, anımsamak için dolaylı bir temas şeklidir. Tanık gerçeği söylemek istese bile, yine de ifadesi algı ve hafıza temelli olacaktır. Hafıza; oldukça komplike, anlaması zor ve günlük hayatta bile farklı organize edilmiş fonksiyonları olan bir konudur. “Nasıl, ne kadar, imgelemin ne kadarı zihnin derinliklerinde” gibi sorular sorulur. Avukatın bunu hesaba katmayıp diğer mevzularla bir tutması kabul edilemezdir. Hafıza hakkındaki bilgi eksikliğimiz, hafızanın evrensel önemi kadar büyüktür.

Bilinçdışı işlemler hukuki prosedürlerde yeterince değer görmemektedir. Bilinçdışı hareketler, derin anlamda alışkanlıklarımızla ya da karakterimizle özdeşleşen şartlar oluştuğunda tekrarlanmaktadır. Bu; bilinçaltı davranışlarımızı sınırlayan unsurlar olduğunu gösterir. Beyin, izlenimlere bilinçsiz olarak ulaşmakla kalmaz aynı zamanda bilincin yardımına ihtiyaç duymadan kaydeder, gizli kalıntıları uyandırır ve organik hayatın bahşettiği, vücudun diğer parçalarından aldığı iç uyarıcılardan etkilenen bir organ gibi hareket eder ki bu; imgeleme aktivitesini büyük ölçüde etkileyen bir süreçtir. Bilinçaltı aktiviteler bilinçle yaptıkları ortak çalışmalarda, dikkatimizin başka bir taleple kesildiği gibi davranır. Bilinçdışı yapılan her şey son derece kompleks olabilir, sınır çizilemez. Bu sebeple bilinçsiz yapılan eylemler aracılığıyla iddianın yanlışlığını kanıtlanamaz. Her dil, o dili konuşanlar için en önemli olan konularda, en fazla kelime içeren terim grubunu barındırmaktadır. Tanıklar da, kullandıkları terimlerdeki biçim ve sıklık incelenip bu bilgiden yararlanarak sorgulanabilir.

İmtiyaz Sahibi Yrd. Doç. Dr. Bilal Semih BOZDEMİR Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Genel Yayın Yönetmeni Timur Tuna Hukuk Müşaviri Av. Faik ÖNER Certification Manager Murat Yücel Grafik Tasarım Tülay BALCI Baskı YEDİZ OFSET/İstanbul Yönetim Adresi: İzmir-1 Cd. NO: 33/31 Kat:8 Kızılay, Çankaya/Ankara Tel: 444 1 659 Faks: 0312 418 45 99 ISSN: HukukuM dergisi, T.C yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan içeriğin bir kısmı ya da tamamı kaynak gösterilerek kullanılabilir. Kullanılan görsellerin yasal haklarından ve yazıların içeriğinden yazanlar sorumludur, tüzel kişileri bağlamaz.

İrade

İrade güçlü dürtülerin iç etkisidir, bunun yanında eylem dürtülerin dış etkisidir. Hartmann irade için, “ideallerin gerçeğe dönüştürülmesi” der. İrade, birini yargılamada çok önemli bir faktördür. Kriminologların unutmaması gereken şudur ki; tanık sorgulamalarında akıl ve iradenin ortak çalışması, işi daima zorlaştıracaktır. Suçlarını inkar edip gizlediklerinde, henüz üzerinde çalışılmamış olan irade gücü sergiledikleri kabul edilmelidir. Kant’ın dediği gibi; evrimin ilkeleri ve öznel prensipleri olan kanunlar, istemler ve eylemler olarak belirlendiğinde, kişinin eylemleri yargılanabilecektir.

12

9

Düzensiz Göçmenler

Entelektüel Süreçler

Kurulan ikili anlaşmalar çok önemli..

Bilinçdışı işlemler hukuki prosedürlerde yeterince değer görmemektedir.

3


HukukuM SAYI 1

Kriminal Psikoloji ve Hukuk Özgür toplumlar için, cezai bilimin ceza hukukundan daha büyük bir şey olduğunu anlamak önemlidir. Özellikle avukatlar, ceza hukukunun anlaşılabilir ve sistematik gelişimi çerçevesinde, bu bilimin ilkeleri hakkında bilgi edinmek sorumluluğuna sahiptir. Yargı süreçlerine ilişkin kayda değer bir gerçek; prosedürlerin her aşamasında; ‘‘İnsanlar tarafından, insanların ve insanlar için” vurgusunun varlığı unutulmamalıdır. Yargıda haksızca insan unsurunu ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim veya insani özelliklerin karakteristik psikolojisini içermeyen bir sistemi benimsemek, fabrika işi adalet ve mekanik yönetim demektir. Hakimler, avukatlar ve bilim adamları, psikologların “teknik” olmadığını ve “sistemik” analiz olduğunu iddia ettiği ilişkilere dair bilgilerin müzaheret değerleri konusunda, fikir ayrılığına düşebilirler. Kriminal psikoloji, suçluların psikolojik durumlarıyla birlikte hakimlerin, jürinin, uzmanların ve tanıkların da psikolojik durumlarıyla ilgilenir. Tanıkların ifadeleri, algılamaları, pathamormic bağlantılar, batıl inançlar, olasılıklar, duyusal yanılsamalar, çıkarsamalar, cinsel farklılıklar gibi konular da inceleme alanları arasındadır. Ceza hukuku için, hukuk bilgisi dahil tüm disiplinler gereklidir, ancak psikolojiden türeyenler en önemlileridir.

4

Psikolojik bilimler artık farklı formlarda görünmektedir. Kolejlerde ve mesleki okullarda hukukçular; başlangıç olarak bilimsel psikoloji dersleri alırlar. Ancak tüm bilinen, ne kadar yetersiz ve iş hayatında ne kadar az tahammül edilir olduğudur. İstisnasi tek psikolojik disiplin, hukuk psikolojisidir.

Ahlaki Durum İstatistiği

İstatistikle psikolojinin ilgisi olmadığı düşünülebilir. Kayıtsız şartsız düşüncelerimizi ve reflekslerimizi etkileyen ahlaki ve genel istatistiklerin muammalı Tam anlamıyla kriminal psikoloji; psikolojinin ve olağandışı sonuçları suçla ilişkilendirilen kısmında yer almalıdır. gözlemlendiğinde, ceza Sadece suça meyilli, suçluların yer aldığı psikolojisinin önemi inkâr psikopataloji kısmında değil. Kriminologların edilemez. ihtiyaç duyduğu tek psikolojik alan bu değildir aslında. Şüphesiz suç, objektif Sorumluluk, suçluların bir şeydir. Bizim için her suç yalnızca sayıca çok olması, zamana algıladığımız şekliyle mevcuttur. ve mekana göre dağılımları, kişilikleri, içinde bulundukları Cezai prosedürü basılı kaynaklardan şartlar ve ortaya çıkma öğreniyoruz. Bu tarz algının geçerliliği düzenleri üzerinde yoğun psikolojik temelde incelenmelidir. Bu da etkileri vardır. genel psikolojinin ayrı bir dalıdır. Medya; duyu, yargı algısı, tanık, sanık, uzman vs. temelli olduğundan suç ancak idrak ettiğimiz zaman var olur. Platon “şölen” ‘de “eğer tanrı olsaydık felsefe olmazdı, duyularımız daha doğru ve kesin olsaydı psikolojiye ihtiyaç duymazdık” der. Hukukçular nasıl gördüklerini ve düşündüklerini kesin olarak tespit edebilmek için çok çabalamak zorunda olduğundan, bu işlemleri bir sistem içinde düzenlenmiş geçerli yasalar çerçevesinde anlamak zorundadır.


HukukuM SAYI 1

Yargının Zihinsel Aktiviteleri Socrates, gerçekliğin öğretilebilirliğine dair Meno’nun kölelerinden biri aracılığıyla mutlak önsel bilginin var olduğunu ispatlamak ister. Köleye bir dikdörtgenin uzunluğunu belirlemek için sorular sorar, cevabı kölenin kendisi bulsun diye onu dolaylı olarak yönlendirir ve cevabı bulmasını sağlar. Filozofun bu önemli prosedürü önsel bilginin ilüstrasyonuydu ve aynı şekilde gerçekle herhangi bir ilişkisi olan bir tanıkla ne yapmamız gerektiğini düşündüğümüzde, Sokrat’ın metodunda işimizin en basit halini görürüz. Bildiğine inanan ve bunu tekrarlayan çoğunluk, şüpheyle “inanıyorum” veya “bana öyle geliyor ki” dediğinde,

bu belirsizlik içinde mutlaka kulağın duyduğundan daha fazlası vardır. Birisi “inanıyorum ki ” dediğinde, daha iyi bilgilendirilmiş insanlara karşı kendini sağlama almak istediğini hatırlamamız gerekir. Bunu şöyle açıklayabiliriz; alınan ifadelerde “saat 9.00 du”, “yağmur yağıyordu” dendiğinde anlatıcı için ne olduğu fark etmiyor ve peşinden bir ”inanıyorum ki ” geldiğinde burada emin değil. Konu yalnızca gizli gözlemler, çıkarımlar ve yargı içerdiğinde önemli hale geliyor. Kriminologların en zorlu işlerinden biri; ifadeyi körü körüne, eleştirmeden kabul etmemek ve doğruyu söylemediği durumlar hariç,

sanığı tereddütlü ve şüpheli hale düşürmemektir. Yine de, gerçeği açıklamak üzere, Sokrates’in köleyi yönlendirdiği gibi, gerçekleri kasıtlı olarak çarpıtmayan ama yanlış gözlem veya çıkarımlar yapan sanığı yönlendirmek daha zordur. Takip edilecek metotları belirlemeye çalıştığımızda, bilimsel olarak disiplinimizin ilkelerini hazırlamanın yeterli olmadığını görürüz. İlerleme kaydedebilmek için günlük rutin, bilimsel anlamda yönetilmelidir. Her cümle, her araştırma, resmi olan her türlü eylem hukuki bilimin gerçekleştirilmesi talebini karşılayabilmelidir.

Uzun süre yasal kaidelerle çalışılmıştır. Artık materyallerin eksiksiz bir değerlendirmesini yapmak ve uygun şekilde harekete geçme vakti gelmiştir. Bunun için başlangıç noktasına geri dönmek gereklidir. Model aldığımız doğal bilimler de bununla birlikte açıkça ve dürüstçe aynısını yapmalıdır.

5


HukukuM SAYI1

KRİMİNAL AR

OBJEKTİF K Çıkarımlarımız başkaları ve kendimiz tarafından oluşturulan algılara dayanır. Algılarımız iyiyse yargımız da iyidir. Bundan dolayı duyu algısına çalışmak, hukuk uygulamalarının temel koşullarına çalışmakla aynı şeydir.

Optik ve akustik kanunların algıya etkisini belirlemek için araştırmaya ihtiyacımız vardır. En basit algıdan en karmaşığına duyuları yöneten sonsuz kanun serileri ve bunları araştıran bir grup insan bulunmaktadır.

Dikkat ne kadar çoksa uygulama o kadar güvenilirdir. Kriminalog, duyu ve psikoloji üzerinde; doğasını, konseptler ve imajlar üzerindeki etkisini, güvenilirliğini, dayanıklılığını, koşullarını ve nesneyle algının ilişkisini öğrenmek için çalışır.

Algı; hayal gücü, yargı, gayret ve irade ile karışınca saflığını kaybeder. Özellikle yargı hemen her zaman algıya eşlik eder. Böyle bir durumdaysanız ve bunun farkında değilseniz, alınan sayısız ifade, yanlış yorumlanacak demektir. Her şey, subjenin doğasına ve yetişme koşullarına bağlıdır. Duyu algısı insanlık kadar çeşitlidir ve bu çeşitlilik anlamlı, kapsamlı eylemlerle daha da artmaktadır.

Soru hakime, jüriye, tanığa ve sanığa eşit şekilde uygulanır. Duyu algısının fonksiyonunun ve ilişkisinin esası anlaşıldıktan sonra bireysel davalara uygulanması kolaylaşır. Duyu algısının öneminin kanıtlanması gerekmez. Duyu algısının güvenilirliği daima tartışılmıştır. Kant, “duyular, her zaman doğru olduklarından değil yargılamadıklarından yalan söylemez” der. Dışsal uyarıcıların oluşturduğu duyularımızın niteliksel karakteri öncelikli olarak duyularımızın organizasyonuna bağlıdır. Bu, algının temel kanunudur. Helmholtz bu çalışmasında, optik problemi üzerinde durur. Psikolojik optik, algının görme duyusu üzerine bir çalışma alanıdır. 6

Koku, dokunma, görme, vs. duyuların üzerimizde büyük etkisi vardır. Algımız fotoğraf makinesinden daha yavaş işlediğinden küçük detayları idrak edemeyiz. Ancak, bilinçsiz olarak bu küçük detayları birleştirip anlık izlenimler edinebiliriz. Bunların beklentilerimize göre şekillenme ihtimali vardır. Örneğin; sıklıkla objenin netliğinin uzaklık derecesini gösterdiğini düşünürüz ve ilk objenin ikinci objeyi belirlediğini varsayarız. Ancak bu, aynı zamanda mutlak parlaklığa ve parlaklık farklarına bağlıdır.


RAŞTIRMANIN

KOŞULLARI Algı ve Anlamlandırma Avukatların, saf duyusal izlenimden entelektüel kavramaya geçişte anlaması gereken şey; gözlemlenen olayın veya objenin yeniden tasarlanma imkânı olmasıdır. Modern psikoloji algı ve hafıza arasında kesin sınırlar görmez, algı; problemin çözümünün, bilgi problemi olduğunu varsayar. Bilincin duyu ve dış algılamadan oluşan iki ayrı bölgesi vardır. Duyu, organizmanın iç yapısını oluştururken; dış algılama organizmadan objektif dünyaya geçiş sağlar. Bilinç motor sinir sistemi ve kaslardan oluşan eylem bölgesine sahiptir. Dış algılama başlıca üç fonksiyona sahiptir; ilksezi, ayrışma ve birleşme. Objenin ne olduğunu, bizimle ilgisini, ismini bu fonksiyonlara bakarak anlarız. İmgeleme Tanıkların anlattıkları şeyler, daha önce imgelemelerinde var olan şeylerdir. Ne sunduklarının niteliğini, bu var olmanın nasıl olduğu belirler. “Şeyler” bizim bildiğimiz formların dışında; hatta bilinmeyen formlarda var olabilirler. Şimdiye kadar hukukçular bilimsel cevapla değil; imgelemin güvenilirliğiyle ilgilenmiştir. Bir tanıkla konuşulduğunda, imgelemlerini ne koşullar altında elde ettiği bilinemez, bu sadece ondan öğrenilebilir. Kendi imajımızla onun imajı arasında bir ilişki

yaratılmalıdır. İmgeler, sadece imgelerle kıyaslanabilir; aksi takdirde imgeler resimlerden ibarettir. Bu transmutasyon problemi hatırlama kaynaklıdır. Hatırlama asla objesiyle aynı olmaz. İmaj ve obje arasındaki fark, henüz bilimsel anlamda kanıtlanabilmiş değildir. Sadece bu ayrımın geçerliliğinin evrensel olarak bilindiğini ve herkesin içsel bir cevabı olduğunu varsayabiliriz. Ancak herkesin benzer standartları yoktur. Standart çeşitliliği çift taraflıdır. Bir taraf; imge ve objenin esasına dayanır, diğer taraf; imgenin algı sırasında ve sonrasında maruz kaldığı değişime dayanır. Düşüncelerin Birleştirilmesi Birleştirme, özellikle avukatlar için önemlidir. Çünkü bir çok davada, bazı kavramların varoluş koşulları sadece bu şekilde keşfedilebilmektedir. Hangi tanığın hipnotize edilmeden veya ifadelerinin doğruluğu test edilmeden hafızasından yararlanılabileceği; veya gerçeği söyleyebileceği gibi konularda başvurulan yöntemlerden biridir. Bu konuda benzerlik, karşılaştırma, eş zamanlılık, birbirini izleme özellikleri incelenir. Bir imaj ve açıklama oluşturmak için bağlantı gereklidir. Tanığın bağlantılarını oluşturmasına yardımcı olan koşulları bilmemek, karşılaşılan zorluklardan biridir.

7


GELECEĞİNİZ YAPACAĞINIZ SEÇİMLERDEN İBARETTİR! GELİN, BAŞARI ÖYKÜNÜZÜ BİRLİKTE YAZALIM sertifikaspress.com.tr


HukukuM MART 2015

ENTELEKTÜEL SÜREÇLER Her bilim kendi felsefesini yaratır. Tanıklarımızın fiziksel nitelikleri ve fiziki doğası arasındaki bağlantıyı ne kadar algılayabildiğimizi bilmek ve anlamak sorumluluğumuz altındadır. Tanık, düşündüğü ismi çabucak hatırlayamaz ama kendisine isim verildiğinde hemen tanımlayabilir. Tanıklığımızda doğru veya yanlışı taşımayan doğal psikolojik bir olguya sahibiz. Tüm paralel fenomen davalarında aynı ilişki gözlemlenebilir; isimler, semboller, tanımlar vs. fiziksel işlemlerin gün içindeki hız, değişim sorununa da uygulanabilir. Bechterew ve Higier’a göre sabahtan öğlene doğru fiziksel kapasitede artış varken 17.00 gibi düşer, 21.00’a doğru artışa geçer ve 00.00’da tamamen iner.

Anımsama ve Hafıza

Düşüncelerin birleştirilmesi, anımsamak için dolaylı bir temas şeklidir. Tanık gerçeği söylemek istese bile, yine de ifadesi algı ve hafıza temelli olacaktır. Hafıza; oldukça komplike, anlaması zor ve günlük hayatta bile farklı organize edilmiş fonksiyonları olan bir konudur. “Nasıl, ne kadar, imgelemin ne kadarı zihnin derinliklerinde” gibi sorular sorulur. Avukatın bunu hesaba katmayıp diğer mevzularla bir tutması kabul edilemezdir. Hafıza hakkındaki bilgi eksikliğimiz, hafızanın evrensel önemi kadar büyüktür.

Bilinçdışı işlemler hukuki prosedürlerde yeterince değer görmemektedir. Bilinçdışı hareketler, derin anlamda alışkanlıklarımızla ya da karakterimizle özdeşleşen şartlar oluştuğunda tekrarlanmaktadır. Bu; bilinçaltı davranışlarımızı sınırlayan unsurlar olduğunu gösterir. Beyin, izlenimlere bilinçsiz olarak ulaşmakla kalmaz aynı zamanda bilincin yardımına ihtiyaç duymadan kaydeder, gizli kalıntıları uyandırır ve organik hayatın bahşettiği, vücudun diğer parçalarından aldığı iç uyarıcılardan etkilenen bir organ gibi hareket eder ki bu; imgeleme aktivitesini büyük ölçüde etkileyen bir süreçtir. Bilinçaltı aktiviteler bilinçle yaptıkları ortak çalışmalarda, dikkatimizin başka bir uyaranla kesilmesi gibi davranır. Bilinçdışı yapılan her şey son derece kompleks olabilir, sınır çizilemez. Bu sebeple bilinçsiz yapılan eylemler aracılığıyla iddianın yanlışlığını kanıtlanamaz. Her dil, en fazla kelime içeren terim grubunu, o dili konuşanlar için en önemli olan konularda barındırır. Tanıklar da, kullandıkları terimlerdeki biçim ve sıklık incelenip bu bilgiden yararlanarak sorgulanabilir.

İrade

İrade güçlü dürtülerin iç etkisidir, bunun yanında eylem dürtülerin dış etkisidir. Hartmann irade için, “ideallerin gerçeğe dönüştürülmesi” der. İrade, birini yargılamada çok önemli bir faktördür. Kriminologların unutmaması gereken şudur ki; tanık sorgulamalarında akıl ve iradenin ortak çalışması, işi daima zorlaştıracaktır. Suçlarını inkar edip gizlediklerinde, henüz üzerinde çalışılmamış olan irade gücü sergiledikleri kabul edilmelidir. Kant’ın dediği gibi; evrimin ilkeleri ve öznel prensipleri olan kanunlar, istemler ve eylemler olarak belirlendiğinde, kişinin eylemleri yargılanabilecektir.

9


HukukuM

Kuzey Afrika’da Göç

göçmen hukuku Önemli göç hareketlerini bilmeden, geçen yüzyıllar içinde Kuzey Afrika’nın tanık olduğu sosyal, politik, ekonomik dönüşümleri anlayamayız. Avrupa Birliği (EU) ve Körfez Birliği Konseyi (GCC) varlıklı ülkelerinin sınırlarını çizince, Kuzey Afrika iş gücü için önem kazandı. Geniş çaplı göçler sadece Körfez İşbirliği Konseyi ve Avrupa Birliği için iş gücü anlamına gelmiyordu, aynı zamanda göç gönderen bölgelerin sosyal ve ekonomik gelişimini etkiliyordu. Yaklaşık 8 milyon Kuzey Afrika kökenli göçmenin 4.7 milyonu Avrupa’dan, 2.4 milyonu Arap Petrol kentlerinden hareket etti.

Bu Arada,

Kendi içinde de bölge-içi iş gücü göçü yaşadı; özellikle de petrol üreten Libya. Geçen yüzyıl Kuzey Afrika göç sistemi başka bir göç sistemine geçti. Sürekli göçle birlikte, Avrupa’ya göçmek isteyen Asyalı göçmenler ve Sahra Altı Bölgesi göçmenleri için, geçiş bölgesi rolüne büründü.

10

Grubun çeşitliliğine ve farklı tiplerin bir arada bulunmasına en güzel örnek; Sicilya’da karaya yanaşan bir botun ekonomik sebeplerle göç edenleri, çevresel göçmenleri, sığınma isteyenleri, ticaret mağdurlarını, refakatçisi olmayan çocukları ve diğer savunmasız grupları içermesidir. Her bireyinin çeşitli karakteristik özelliklere sahip ve bu özelliklerin ortak veya çelişir durumda olması, hükümetler ve uluslararası organizasyonlar için konuya dair kalıcı çözümler bulmayı zorlaştırır. Hükümetlerin karşılaştığı asıl zorluklar; bu tür akışları insani şekilde yönetmek, insan hakları standartlarının nasıl gözlemleneceğine karar vermek, aynı zamanda izinsiz ekonomik göçten korunmak ve güvenliğin sağlandığından emin olmaktır. Afrikalıların Avrupa’daki varlığını detaylı grafiklerle inceleyip, 2000 tarihinde Avrupa Birliği içindeki göçmen sayısını örnekleriyle incelediğimizde, sayıca fazla göçmen barındırma konusunda üç ülkenin öne çıktığını gözlemleriz; Cezayir, Fas ve Tunus. Libyalı ve diğer Afrika kökenli göçmenler diğerlerine göre sayıca daha azdır.


HukukuM MART 2015

Düzensiz göçle mücadele için alınan önlemler destekleniyor. Örnek; enformasyon kampanyaları

Dünya Bankası 2009, Dünya Kalkınma Göstergeleri veri tabanı istatistiklerine göre; kişi başına 2008 tarihli Libya (USD 11,590) geliri, neredeyse Malta (USD 16,680) kadar çok. Libya’dan göçlerin neden az olduğunu buradan anlayabiliyoruz. Avrupa dışında göç alan bölgelerden biri olan Arap Körfezi bölgesi, Fas’tan, Sudan’dan özellikle de Mısır’dan önemli ölçüde göç almakta.

Avustralya, Birleşik Devletler ve Kanada’da ciddi miktarda göçler yaşanıyor. Göçlerin ana nedeni ekonomik.

Ülke ülke istatistik detaylarına odaklanıldığında; Cezayir’in 230.000 göçmenle hali hazırda göç alan bir ülke olduğunu görürüz. Bölgedeki diğer ülkeler gibi Cezayir de ihraç sorunlarıyla yüzleşti. İstatistiklere göre yaklaşık 30.000 kişi Asya’dan ama en çok Afrika’dan sürüldü. Cezayir yaklaşık 230.000 göçmene sahip. Bu sayı toplam nüfusun % 0.7’sine tekabül ediyor. Buna rağmen Cezayir basınına göre, Jandarma kaynaklarında 2006-2009 yılları arasında yaklaşık 30.000 yasa dışı göçmenin sınırdışı edildiği görünüyor. Göçlerin çoğu bazı Afrika ülkeleri çıkışlı. Son yıllarda aralarında Afgan, Pakistanlı, Hindu, ve Çinli Asyalılara Cezayir aynı zamanda elde edilen dövizi iyi şekilde kullanmaya çalışıyor. 2006’da 2.5 milyon USD; göçmenlik sorunları, hakları korumak ve kendi diasporalarıyla bağlantı kurmak için kullanıldı. Tüm Kuzey Afrika’da görülebilecek güzel bir örnektir bu.

Mısır’da olduğu gibi Fas’ta ve Tunus’ta da kişi başı gelir, Akdeniz’in kuzeyindeki ortalama gelirin onda birinden az.

da rastlandı. Diğer taraftan yaklaşık 6 milyon Cezayir vatandaşı ülke dışında yaşıyor. Bunların 400.000 kadarının oldukça kalifiye oldukları ve kilit pozisyonlarda bulundukları tespit edildi. Temel göç alan ülkeler; Fransa, Belçika, İspanya, Kanada, Birleşik Devletler ve Arap ülkeleri. Bu düzenli olmayan göçmen akışı daha çok Sahra Altı Afrika’dan ve Asya’dan gelmekte. Çoğunlukla transit geçiş yapan bu göçmenler, Akdeniz genelinde uygulanan sıkı kontrollerle sınır dahilinde kalıyorlar ve hükümet için farklı sorunlara yol açıyorlar.

Moritanya yaklaşık 200.000 göçmene sahip. Çoğu Afrika kökenli, ancak Asya kökenli göçmenlerin sayısı hızla artmakta. Sınır dışında yaklaşık 250.000 göçmene sahip. Göç verdiği ana destinasyonlar; İspanya ve Fas. Moritanya hükümetinin ilgilenmek zorunda kaldığı kilit sorunlardan biri; düzensiz göçmenlerce gerçekleştirilen transit göçtür. Kanarya Adalarına Moritanya üzerinden ulaşmaya çalışan göçmenler, genellikle başarılı olamamakta. Fransa, İspanya, Moritanya ve Senegal’in birlikte yürüttüğü ortak çalışma ile bu tip göçlerde gerileme görüldü. Göç yönetimi başlı başına bir problem. Özellikle de sınır kontrol sistemlerinin güçlendirilmesi. Uluslararası Göç Organizasyonu/IOM ‘un geliştirdiği bilgisayar sistemi, Moritanya’da sınırdaki havaalanında kullanıma açıldı.

11


HukukuM MART 2015

Düzensiz göçmenlerin Fas’tan geri dönmeleri, çoğu ülke için büyük problemdir. Pahalıya mal olmakta, ayrıca köken sorununu çözebilmek için ülkelerle işbirliği içinde olmayı gerektiriyor. Göçmenleri dönmeye zorlamak yerine gönüllü geri dönmeye ikna etmeye çalışmanın daha az pahalı olmanın yanında, daha insancıl olduğu da tartışılmaktadır. Nijerya, Mali, Kamerun, Kongo, Fildişi Sahili, ve Senegal’den 10.000 - 20.000 arası düzensiz göçmen alan Fas’ın, çoğu Avrupa’da olmak üzere 3.3 milyon civarında sınır dışında göçmeni var.

Kurulan ikili anlaşmalar çok önemli. İş fırsatları olduğunda ve göçmenler bu işlere rağbet gösterdiğinde, eşleşmeleri kaçakçılara bırakmaktansa, resmi kanallara başvurmak daha anlamlı. Buna ek olarak yurt dışındaki göçmenlerin kapasitesinden yararlanma konusunda, göç ve gelişim sorununa odaklanıldığında, ülkelerinin gelişimine katkıda bulunabilmeleri ayrıca önem taşıyor.

Ö

zel etkenleri özetlersek, Akdeniz’in durumu Afrika’nın bölgesel ve bölge dışı göçleri ve göçmenlerin bir karışımını içerir. ECOWAS Protokolü göç hareketini kolaylaştırır ama aynı zamanda kontrol

12

Yine benzer şekilde Fas’ın diğer bir sorunu düzensiz göçler ve Avrupa Birliği’ne geri kabul edilme anlaşması. Müzakereler uzun yıllardır sürmektedir.

Tunus hala sınırlı sayıda göçmene sahip. Bunu kişi başına düşen düşük gelire bağlayabiliriz. Bu göçmenler yerli olmayan Afrikalılar ve özellikle Fransızca konuşan ülkelerin vatandaşı olan öğrencilerdir. Tunusun yurt dışında 1 milyon kadar vatandaşı var, çoğunlukla Fransa, İtalya ve Almanya da yaşıyorlar. En önemli konu burada emek göçü ve Tunusluların Avrupa’da nasıl yasal olarak çalışabilecekleri konusu. Tunus diasporasının rolü ve desteği ile ilgili gelişmeler ikinci ve üçüncü nesiller için de önemini korumakta. İncelenmesi gereken diğer bir ülke Libya; Libya göçeden bir ülke değil. Ancak büyük miktarda, düzensiz göçmene ev sahipliği yapan bir destinasyon ülkesi. En büyük dosya yükü komşu ülkelerden gelmekte. edilmesini zorlaştırır. Batı Afrika Devletleri Topluluğu (ECOWAS); ekonomik serbest hareket rejiminin yönetimi, bölgesel entegrasyon ve toplumun özgür yaşam alanına ulaştırılması konularında

Büyüyen bir uluslaarası işbirliğine karşın, işler karıştığında ulusal değerler daima baskın çıkar.

önemli kabul edilmiştir. Uluslar arası göç ve hareketlilik yetki alanında varlığını sürdüren ECOWAS serbest hareket rejimi, transnasyonel aktiviteyle ilgili kanun ve politikanın her iki tarafını da destekler.

Büyüyen bir uluslararası işbirliğine karşın, işler karıştığında ulusal değerler daima baskın çıkar. Bu bölgeye has diğer bir özel etken ise Avrupa’ya yakın olmasıdır. Çok tehlikeli kontrolsüz çöl sınırları ve sınır alanları, kar ve kriminal aktiviteler için fırsat yaratmaktadır.


HukukuM MART 2015

Kaynak: Dünya Kalkınma Göstergeleri Veri Tabanı, Dünya Bankası, 7 Ekim 2009.

Mısır Libya Fas Cezayir Tunus(2006)

1,800 11,590 2,580 4,260 2,970

Fransa İtalya Malta İspanya Türkiye

42,250 35,240 16,680 31,960 9,340

Asyalı göçmenler

El becerisi isteyen işlerde gittikçe daha çok istihdam edilmeye başlandılar. Markette vasıfsız işçi olarak iş bulabiliyorlarken, körfeze göçen Mısırlı ve diğer Arap göçmenler GCC marketlerindeki orta pozisyonları doldurdular. İnşaat işçisi gibi vasıfsız statüdeki Mısırlı göçmenler Ürdün’e ve Lübnan’a göçtüler. Kaçakçılar, sınır kontrol devriyelerinin yetkisi altında olanlara etki etmeye başladığında, düşük ücretle çalışan polis memurlarının ve sınır muhafızlarının yoldan çıkması için büyük bir potansiyel oluşur. Son finansal kriz, dönenlerin çoğunu etkilemedi ama şüphesiz Avrupa’ya ulaşmaya çalışanların sayısını azalttı. Bu, göçün ekonomik motivasyonunu gösterir. Afrika Birliği ve Avrupa Birliği arasında pozitif bir gelişme ve işbirliği var. Rabat İşlemi, 5+5’te odaklanılan şey sadece bireylerin hakları değil aynı zamanda bireylerin kendileri ve arka planlarıydı. Kadınların sayısı az olmakla birlikte giderek artmaktaydı. Üç ayrı göçmen grubundan söz edilebilir; -Alt Sahra göçmenleri, -Bölge dışı göçmenler (Çoğunlukla Asyalı ancak son zamanlarda Latin Amerika kökenli) -Kuzey Afrika göçmenleri.

S

onuç olarak, düzensiz göçün pozitif terminolojisi, bu süreçleri işleme koyabilmek için işbirliği kapsamında, düzenli göçü mümkün kılabilmek için daha fazla ölçüt gerektirir. Bu noktada düzensiz göç ve savaş için; Avrupa Birliği Dönüş Direktifi önem kazanır. Direktif, kamu genel prensipleri gibi temel haklar açısından doğrulayıcıdır, sığınma hakkı ve insan hakları yükümlülüklerini içerir. Kuzey Afrika tarihi insan

yerleşimlerinin sürekli yer değiştirmesiyle şekillendi. Kolonizasyona kadar Kuzey Afrika ülkeleri Fas hariç ismen de olsa Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı kaldı. Tüm Kuzey Afrika ülkelerinde modernleşme, kolonileşme ve köyden kente göçlerin başlaması 19.yy ortalarını buldu. Libya ve Mısır’ın aksine, sadece Fransızca “Mağrip” de kolonileşme uluslar arası hareket olarak kabul edildi. 2. Dünya savaşı iş kesintileri yeniden Mağripli askerleri ve işçilerin işe alınmasına sebep oldu.

1882 yılında tamamen Britanya kontrolüne giren Mısır’da Kahire ‘ye iç göç yaşanmaktaydı. Çoğu göçmen, Mısırlı öğrenciler hariç, yurt dışına seyahat etmişti ve hatta yabancı Araplar ve diğer ülkelerden insanlar Mısır’a seyahat etmekteydi. Mağripten Fransa’ya göçler, 2. Dünya savaşı sonuna kadar sürdü. Fas ve Tunus bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra koloni göçü geniş olarak sürdürüldü. Çünkü Fransa Cezayirli askerleri işe almayı bırakmıştı.

13



HukukuM MART 2015

Düzensiz göçler Deniz yoluyla yapılan düzensiz göçün, yasal ve politik yönleri vardır. Düzensiz Göçmenler; kompleks halk hareketleri, mülteciler, sığınma hakkı isteyenler, ekonomik sebeplerle göç edenler ve diğer göçmen grupları olarak tanımlanan “Karışık göç akışları” içinde yer alırlar. (IOM , Göç Sözlüğü, 2004). Bu tip akışlar bir çok farklı insan grubunu bünyesinde barındırır. Bu çeşitlilik göç hareketlerinde dikkat edilmesi gereken hususlardandır.

Deniz göçü, göç alan ülkeler için politik anlamda hassas olma özelliğini korumaktadır. Bir süredir Avrupa Birliği’nin ajandasında, dış politikalar kapsamında inceleme altındadır. Avrupa Birliği’ne üye devletler kıyılarına ulaşan, Avrupa’ya geçmek isteyen, orantısız sayıda insandan şikayet etmektedirler. Avrupa Birliği ülkelerinin, üyeler arasında yük paylaşımı talebi söz konusu.Hatta Fransa, pilot proje olarak, 100 adet yasal olarak tanınmış Malta mültecisini kabul etti. İnsan hakları; anlaşma organlarını, sosyal prosedürleri ve evrensel incelemeleri içeren, insan hakları mekanizması, göçmenlerin ve sığınmacıların gözaltı ihlallerine dair artan bir aciliyetin altını çizer. Tüm bunlar düzensiz göçün suç eğilimini arttırıcı özelliğine dikkat çekmektedir.

15


HukukuM MART 2015

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (Pasajlar) Genel Kurul

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tüm insanlar ve uluslar için ortak standart olduğunu beyan eder. Toplumun her organı ve her birey, bu hak ve özgürlüklere saygıyı teşvik etmek için ve kendi üye devletleri ile kendi egemenlikleri altındaki halklar arasında evrensel ve etkin anlamda tanınması ve riayetinin güvence altına alınması için, ulusal ve uluslararası ilerici önlemlerle, bu bildirgeyi akıllarında tutarak, eğitim öğretimle çabalamalıdır. [. . .] Herkes, tür, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, politik veya diğer fikirler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya başka statüler ayırt edilmeksizin, beyannamede belirtilen hak ve özgürlüklere sahip olma hakkına sahiptir. Ayrıca bireyin ait olduğu ülkenin veya bölgenin bağımsız, vesayet altında, kendi kendini yönetemeyen ya da diğer bir egemenlik sınırlaması altında olduğuna bakılmaksızın siyasi, hukuki veya uluslar arası statüsünde hiçbir sınırlamaya gidilmemelidir. [. . .]

Makale 2 MAKALE 10 Suçlanan, hak ve yükümlülükleri belirlenen herkes, tam eşitlik çerçevesinde adil, tarafsız, kamuya açık yargılanma hakkına sahiptir. [. . .]

16

MAKALE 12 Hiç kimse ne özel hayat, aile, mesken ve yazışmalarında ne de şeref ve onuruna saldırılarda keyfi müdahaleye maruz bırakılamaz. Herkes bu tarz saldırı ve müdahalelere karşı kanuni koruma altındadır. [. . .]

Hiç kimse işkenceye, zulme, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye veya cezaya maruz bırakılamaz. [. . .]

Kimse keyfi tutuklama, alıkonma ve sürgüne maruz bırakılamaz. [. . .]

Makale 5

Makale 9

MAKALE 13 (1) Herkes her devlet sınırları içinde hareket ve ikamet özgürlüğüne sahiptir. (2) Herkes kendi ülkesi dahil, her ülkeyi terk etme ve ülkesine geri dönme hakkına sahiptir. [. . .]

MAKALE 14 (1) Zulüm sebebiyle başka ülkelere sığınmak herkesin hakkıdır. (2) Kovuşturma politik olmayan suçlardan kaynaklanmışsa veya Birleşmiş Milletler’in amaç ve ilkelerine aykırı eylemlerden kaynaklanmışsa bu hakka başvurulmaz.


HukukuM MART 2015

Pasajlar

(3) Aile toplumun doğal ve temel bir kurumudur ve toplum ile devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. [. . .]

(1)Herkesin bir yurttaşlık hakkı vardır. (2)Kimse keyfi olarak yurttaşlık hakkından mahrum bırakılamaz ve kimsenin yurttaşlığını değiştirme hakkı inkar edilemez.

Makale 15

(1) Reşit kadın ve erkekler ırk, din, milliyet sınırlandırması olmaksızın evlenme ve aile edinme hakkına sahiptir. Evlenirken, evlilik sırasında ve feshinde eşit haklar korunur. [. . .]

Makale 16

Savaş Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Sözleşme (Pasajlar) Cenevre 12 Ağustos 1949

A

FGANİSTAN 26 Eylül 1956, ARNAVUTLUK 27 Mayıs 1957 (*11,45), CEZAYİR 20 Haziran 1960, ANDORA 17 Eylül 1993, ANGOLA 20 Eylül 1984, ANTIGUA ve BARBUDA 6 Ekim1986, ARJANTİN 18 Eylül 1956, ERMENİSTAN 7 Haziran 1993, AVUSTRALYA 14 Ekim 1958, AVUSTURYA 27 Ağustos 1953, AZERBAYCAN 1 Haziran 1993, BAHAMALAR 11 Temmuz 1975, BAHREYN 30 Kasım 1971, BANGLADEŞ 4 Nisan 1972, BARBADOS 10 Eylül 1968, BEYAZ RUSYA 3 Ağustos 1954, BELÇİKA 3 Eylül 1952, BELIZE 29 Haziran 1984, BENIN 14 Aralık 1961, BUTAN KRALLIĞI 10

Ocak 1991, BOLİVYA 10 Aralık 1976, BOSNA-HERSEK 31 Aralık 1992, BOTSVANA 29 Mart 1968, BRAZİLYA 29 Haziran 1957, BRUNEI 14 Ekim 1991, BULGARİSTAN 22 Temmuz 1954 (*11, 45), BURKINA FASO 7 Kasım 1961, BURUNDİ 27 Aralık 1971, KAMBOÇYA 8 Aralık 1958, KAMERUN 16 Eylül 1963, KANADA 14 Mayıs 1965, CAPE VERDE 11 Mayıs 1984, ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ 1 Ağustos 1966, ÇAD 5 Ağustos 1970, ŞİLİ 12 Ekim 1950, ÇİN 28 Aralık 1956, KOLOMBİYA 8 Kasım 1961, KOMOR ADALARI 21 Kasım 1985, KONGO 4 Şubat 1967, DEMOKRATİK KONGO CUMHURİYETİ 24 Şubat 1961, COOK ADALARI 11 Haziran 2001, KOSTA RİKA 15

Ekim 1969, FİLDİŞİ SAHİLİ 28 Aralık 1961, HIRVATİSTAN 11 Mayıs 1992, KÜBA 15 Nisan 1954, KIBRIS 23 Mayıs 1962, ÇEK CUMHURİYETİ 5 Şubat 1993, DANİMARKA 27 Haziran 1951, CİBUTİ 6 Mart 1978, DOMİNİK 28 Eylül 1981, DOMİNİK CUMHURİYETİ 22 Ocak 1958, EKVADOR 11 Ağustos 1954, MISIR 10 Kasım 1952, EL SALVADOR 17 Haziran 1953, EKVATOR GİNESİ 24 Temmuz 1986, ERITRE 14 Ağustos 2000, ESTONYA 18 Ocak 1993, ETİYOPYA 2 Ekim 1969, FIJI 9 Ağustos 1971, FINLANDİYA 22 Şubat 1955, FRANSA 28 Haziran 1951, GABON 20 Şubat 1965, GAMBIYA 20 Ekim 1966, GÜRCİSTAN 14 Eylül 1993.

17


HukukuM MART 2015

ALMANYA 3 Eylül 1954, GANA 2 Ağustos 1958, YUNANİSTAN 5 Haziran 1956, GRENADA 13 Nisan 1981, GUATEMALA 14 Mayıs 1952, GİNE 11 Temmuz 1984,

GİNE-BISSAU 21 Şubat 1974 GUYANA 22 Temmuz 1968, HAITI 11 Nisan 1957, VATİKAN 22 Şubat 1951, HONDURAS 31 Aralık 1965, MACARİSTAN 3 Ağustos 1954,

İZLANDA 10 Ağustos 1965, HİNDİSTAN 9 Kasım 1950, ENDONEZYA 30 Eylül 1958, iRAN 20 Şubat 1957, IRAK 14 Şubat 1956, İRLANDA 27 Eylül 1962, ISRAİL 6 Temmuz 1951,

+

İSVİÇRE 31 Mart 1950, SURİYE 2 Kasım 1953, TACİKİSTAN 13 Ocak 1993, TANZANYA 12 Aralık 1962, TAYLAND 29 Aralık 1954, DOĞU TİMOR 8 Mayıs 2003, TOGO 6 Ocak 1962, TONGA 13 Nisan 1978.

ST LUCIA 18 Eylül 1981, ST VINCENT ve GRENADINLER 1 Nisan 1981,

SAMOA 23 Ağustos 1984, SAN MARINO 29 Ağustos 1953, SÃO TOME ve PRINCIPE 21 Mayıs 1976,

SUUDİ ARABİSTAN 18 Mayıs 1963, SENEGAL 18 Mayıs 1963, 18

ITALYA 17 Aralık 1951, JAMAIKA 20 Temmuz 1964, JAPONYA 21 Nisan 1953, ÜRDÜN 29 Mayıs 1951, KAZAKİSTAN 5 Mayıs 1992, KENYA 20 Eylül 1966, KİRİBATİ 5 Ocak 1989, KUZEY KORE 27 Ağustos 1957, GÜNEY KORE 16 Ağustos 1966 (*68(2)), KUVEYT 2 Eylül 1967, KIRGIZİSTAN 18 Eylül 1992, LAOS 29 Ekim 1956, LETONYA 24 Aralık 1991, LÜBNAN 10 Nisan 1951, LESOTO 20 Mayıs 1968, LIBERYA 29 Mart 1954, LIBYA 22 Mayıs 1956, LİHTENŞTAHYN 21 Eylül 1950, LUKSEMBURG 1 Temmuz 1953, MAKEDONYA (ESKİ YUGOSLAV CUMHURİYETİ) 1 Eylül 1993 (*11, 45), MADAGASCAR 18 Temmuz 1963, MALAVİ 5 Ocak 1968, MALEZYA 24 Ağustos1962, MALDIVLER 18 Haziran 1991, MALI 24 Mayıs 1965, MALTA 22 Ağustos 1968, MARSHALL ADALARI 1 Haziran 2004, MORİTANYA 30 Ekim 1962, MORITYUS 18 Ağustos 1970, MEKSIKO 29 Ekim 1951, MIKRONEZYA 19 Eylül

1995, MOLDOVA 24 Mayıs 1993, MONACO 5 Temmuz 1950, MONGOLYA 20 Aralık 1958, MOROCCO 26 Temmuz 1956, MOZAMBİK 14 Mart 1983, MYANMAR 25 Ağustos1992, NAMIBIA 22 Ağustos 1991, NEPAL 7 Şubat 1964, HOLLANDA 3 Ağustos 1954, YENİ ZELENDA 2 Mayıs 1959, NICARAGUA 17 Aralık 1953, NIJER 21 Nisan 1964, NIGERIA 20 Haziran 1961, NORVEÇ 3 Ağustos 1951, OMAN 31 Ocak 1974, PAKISTAN 12 Haziran 1951, PALAU 25 Haziran 1996, PANAMA 10 Şubat 1956, PAPUA YENİ GİNE 26 Mayıs 1976, PARAGUAY 23 Ekim 1961, PERU 15 Şubat 1956, FİLİPİNLER 6 Ekim 1952, POLAND 26 Kasım 1954, PORTEKİZ 14 Mart 1961, QATAR 15 Ekim 1975, ROMANYA 1 Haziran 1954, RUSYA FEDERASYONU 10 Mayıs 1954, RUANDA 5 Mayıs 1964, ST KITTS ve NEVIS 14 Şubat 1986


HukukuM MART 2015

SIRBİSTAN VE KARADAĞ 16 Ekim 2001, SEYŞELLER 8 Kasım 1984, SIERRA LEONE, 10 Haziran 1965, SINGAPUR 27 Nisan 1973, SLOVAKYA 2 Nisan 1993,

T

RINIDAD ve TOBAGO 24 Eylül 1963, TUNUS 4 Mayıs 1957, TÜRKİYE 10 Şubat 1954, TURKMENISTAN 10 Nisan 1992, TUVALU 19 Şubat 1981, UGANDA 18 Mayıs 1964, UKRAYNA 3 Ağustos 1954, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 10 Mayıs 1972, BİRLEŞİK KRALLIK23 Eylül 1957, AMERIKA

SLOVENYA 26 Mart 1992, SOLOMON ADALARI 6 Temmuz 1981, SOMALİ 12 Temmuz 1962, GÜNEY AFRİKA 31 Mart 1952, İSPANYA 4 Ağustos 1952,

BİRLEŞİK DEVLETLERİ 2 Ağustos 1955, URUGUAY 5 Mart 1969, UZBEKISTAN 8 Ekim 1993, VANUATU 27 Ekim 1982, VENEZUELA 13 Şubat 1956, VIETNAM 28 Haziran 1957, YEMEN 16 Temmuz 1970 (YAR), 25 Mayıs 1977 (Yemen PDR), ZAMBIYA 19 Ekim 1966, ZIMBABVE 7 Mart 1983 [. . .]

SRI LANKA 23 Şubat 1959, SUDAN 23 Eylül 1957, SURINAM 13 Ekim 1976 , SVAZİLAND 28 Haziran 1973, İSVEÇ 28 Aralık 1953,

Makale 13

Ağustos 12, 1949’ye göre, Cenevre Sözleşmesi kapsamında korunan silahlı kuvvetlerdeki yaralı ve hastaların veya denizde yaralanan kazazedelerin veya yine Cenevre Sözleşmesi kapsamında savaş mahkumlarının tedavisi bugünkü sözleşmeye göre korunan insanlar kapsamında incelenemez. [. . .]

Makale 26 Yüksek akit taraflardan birinin bölgesinde meydana gelen uluslararası olmayan karakterde bir silahlı çatışma durumunda, taraflardan her biri en az aşağıdaki karşılıkları vermek durumundalardır. 1. Silahlarını indirmiş olan silahlı çatışma üyeleri dahil, çatışmalarda aktif olarak yer almayan kişiler, savaş dışı kalmış olanlar, ırk, din, dil ayrımı gözetmeksizin insani muamele görecektir.

İşgal ya da çatışma halinde kendilerini, kendi milletleri olmayan taraflardan birinin elinde bulanlar, sözleşme tarafından korunurlar. Sözleşmeye dahil olmayan bir devletin vatandaşları da sözleşme tarafından korunmaz.

Kendilerini düşman devletin bölgesinde bulan tarafsız devlet vatandaşları, ve ittifak devletlerinden birinin vatandaşı olanlar, normal diplomatik temsilcileri bu2. Yaralı ve hastalar toplanıp, lunduğu için korunan kişiler tedavi görmelidir. Tarafsız arasında sayılmamalıdır. bir yardım kuruluşu; Uluslararası Kızıl Haç Komitesi gibi, hizmet sunabilir.

Makale 3

Makale 4

Çatışma tarafları, yenilenen bir sözleşme ile aile üyelerinin yaptığı incelemeyi kolaylaştırmalı. Bu görevde yer alan organizasyonun çalışmalarını ve güvenlik düzenlemelerini teşvik eder. [. . .]

Makale 35

Bölgeyi çatışmanın başında veya çatışma sırasında terk etmek isteyen tüm korunan kişiler, devletin ulusal çıkarlarıyla ters düşmediği sürece, bunu yapma hakkına sahiptir. Bu tür başvurular, yerleşik usullere göre ve en kısa sürede uygulanmalıdır. Başvuru kabul edilmediği takdirde, harp esirlerini alıkoyma yetkililerinin tayin ettiği, uygun bir üst mahkemeye götürülebilir.


HukukuM MART 2015

Makale 36 Üst makaleye uygun gerçekleştirilen bölgeyi terk etme eylemleri, güvenlik, hijyen, sağlık önlemleri ve yemek faktörleri de düşünülerek gerçekleştirilmelidir. Bu tür hareketler yetkililerin özel anlaşmalarıyla uygulanabilir. [. . .] Makale 44 Sözleşmede belirtilen kontrol önlemleri uygulanırken, harp esirlerini alıkoyma yetkisi yabancılara hükmen düşman devlet statüsünde oldukları için, milliyetleri temel alınarak kullanılmamalıdır. Mülteciler herhangi bir devletin korumasından yararlanabilirler. Makale 45 Esir muamelesi görmeyen kişiler, sözleşmede taraf olmayan bir otoriteye teslim edilmemeli. Bu, ülkesine geri göndermeye

Makale 46

Esir muamelesi görmeyen kişiler için alınan kısıtlayıcı önlemler, çatışmaların bitmesinin ardından en kısa sürede ortadan kaldırılmalıdır.

20

veya çatışma sonrası ikamet ettikleri ülkeye dönmeye engel teşkil etmez. Bugünkü sözleşmeye göre, başvurunun sorumluluğu velayetini alan devlette kalır. Hiçbir koşul altında, esir muamelesi görmeyen kişiler, politik fikirlerinden veya dini görüşlerinden dolayı korku duyacakları bir ülkeye teslim edilmemelidirler. Bu makale suçlu iadesi için engel değildir. Makale 49 Bireysel veya kitlelerin mecburi transferi, istekleri dışında yasaklanmıştır. Yinede işgalci kuvvetler gerektiği takdirde; güvenlik veya zorunlu askeri nedenler gibi toptan veya kısmi tahliye kararı alabilir. Bu tür tahliyeler, kaçınmanın imkansız olduğu durumlar hariç, koruma altında olanların işgal toprağı sınırları dışına transferini gerektirmez.


konu ekle


HukukuM MART 2015

İnsan Hakları Sözlüğü İdari ve anayasa hukuku ayrımını ayırt etmek zordur. Bu sorun, özellikle Yeni Orta ve Doğu Avrupa komünizm sonrası geçiş demokrasilerinde daha çok görülür.

İdari Hukuk (Administrative Law) Devletle vatandaş arasında, cezai olmayan çatışma yönetimini sağlamak için, birçok ülke idari hukuk dediğimiz ayrı bir hukuk sistemini kabul eder. Resmi anlamda ayrı bir sistemi olmayan Birleşik Krallık’ta, bu tür karışıklıklarda uzman hakimlerin ve özel prosedürler ile yasal doktrinlerin dahil olmasıyla oluşturulmuş fonksiyonel bir bölüm vardır. Kamu kurumları ortak yasa ile tüm diğer vatandaşlarla aynı kontrollere tabi olmasaydı eğer, yürütme üzerinde kontrolü azalacağından, dominant düşünen Birleşik Krallığın hukuk sisteminin ayrı olmaması gerekirdi. İdare hukukunun karakteristik özelliği irade gücüdür, öyle ki;

22

kamu çalışanlarının tüm eylemleri açıkça tam bir meşru kural ya da kanun ile intra vires / yetki dahilindedir. İdare hukuku nadiren yetkiyi aşar, çünkü yetki veren düzenlemenin kendisine itiraz etme yetkileri yoktur. Almanya, İtalya ve farklı şekilde

Avrupa toplumları yürütme organı temelliydi, çünkü idare hukuk sistemi, kamu çalışanlarını bağımsız mahkemeler tarafında incelenmekten korunmalarını sağlıyordu. Bu büyük ölçüde çürütülmüştür.

Fransa’da -hem idare hukuku hem anayasa hukuku var- yetki yasalarının geçerliliği, kesinlikle anayasa mahkemelerinin konusudur. Bunun dışında Avrupa hukukunda kullanılan, genel idari hukukunda emsali olmayan farklı doktrinler var, kötüye kullanım / détournement de pouvoir ve


HukukuM MART 2015

Meslek Seçimi

Ticari alan veya meslek seçme hakkı, kamu yararı düzenlemelerinin konusudur.

idari eylemde ölçülülük. Eylemde ölçülülük genel yargı hukukunda Kanada ve Birleşik Krallık’ta kabul edilmeye başlandı. Avrupa adalet divanının gücü arttıkça ve üye devletlerinin başvuruları arttıkça, Avrupa Birliği’nin hukukun içine doğrudan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni dahil etmesine yardımcı olan Avrupa idari veya kamu hukuku sistemi benzeri bir örnek tasarlandı. İdari ve anayasa hukuku ayrımını ayırt etmek zordur. Bu sorun, özellikle Yeni Orta ve Doğu Avrupa komünizm sonrası geçiş demokrasilerinde daha çok görülür. İdari mahkemeler ve diğer mahkemeler yönetici zihinli, inatçı ve deneyimsizken, bu bölgelerde anayasa mahkemeleri kusursuz demokratik kimlik sahibi hakimleri olan yeni binalardı.

Meslek Seçimi (Choise Of Occupation) En iyi Alman Anayasasında belirtilmiştir. Makale 12’de “Tüm Almanlar, özgürce ticaret, meşguliyet, veya iş kolu seçme

hakkına sahip olmalıdır” der. Bu hak şartsız değildir, sınırlamalar getirilmiştir; hükümet tarafından yapılan meslek düzenlemeleri ve sınırlı askerlik hizmetine izin veren ayrıca vicdani redde konu olan 1956 düzenlemesi gibi. Diğer bazı ülkeler, mesleki seçimini muayyen hak olarak tanımaya yakın olan veya Israil gibi tanıyan diğer bazı ülkelerde, bu hak, geniş uygulama alanına sahip olabilir. Bu tarz bir özgürlük değerlidir çünkü meslek, kişinin kimliğinin büyük bir parçasıdır. Yine de bir mesleği icra etme hakkı, hükümet tarafından uygulanan sınırlandırmalara maruz kalabilir. Yasal nedenlerle ve bu bağlamda Amerika Birleşik Devletlerinde bu hakkın ihtilaflı olduğu kabul

edilmiş ve onaylanmıştır. 14. Kanun Değişikliği geniş anlamda mülk hakkını korur. İçtihatta Toplu katliam davası klasik bir davadır. Hayvan katliamı tekelini destekleyen bir kanunu düşürmek için çok güçlü bir azınlık oy verdi. Hayvan katliamcısı olarak çalışma hakkı buna dayanarak kaldırıldı. Davanın kaybedilmesine rağmen, Birleşik Devletlerin yargı süreci konseptinin gelişimi kapsamında, mülkün geniş tanımının son derece önemli olduğu onaylandı. Ticari alan veya meslek seçme hakkı, kamu yararı düzenlemelerinin konusudur. (doktor lisansları ve meslek kuruluşlarına bağlı avukatlar gibi). Hakkın aynı zamanda nasıl hem ekonomik yarar hakkı hem de kişisel gelişim hakkı olabileceğinin en iyi örneğidir.

23


HukukuM MART 2015

İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (Declaration of the Rights of Man and of the Citizen) insan hakları dökümanı Bu insan hakları dokümanı, 1789 yılında devrim sırasında Fransız Ulusal Meclisi tarafından kabul edildi. Yasa tarihinin ilklerindendir. Birleşik Devletler Anayasasından sadece 2 yıl genç olan bu yasaya, Fransızlar büyük saygı duyarlar, hatta Anayasa Konseyinde anayasal doktrin olarak kullanılır. Kabul edildiği tarihler için oldukça radikal olmasıyla birlikte, 20. yy beklentileri açısından, hangi yasaları ve nasıl koruduğuna bakıldığında hayal kırıklığı yaratabilir.

24

makale 7’ye göre;

makale 1’e göre; Radikalizmi, liberal hakların korunmasından çok, eşitlikçiliğinde görünmüş olabilir. Makale 1’e göre; sosyal ayrımcılığın tek dayanağı kamu yararıdır ve diğer makaleler de Fransız Rüyası olan ”yeteneğe açık kariyer” ‘i destekler.

Yürütme gücü, kanun koyucunun kanunla kurduğuyla sınırlıdır. Ancak kanun koyucunun hedefine ulaşmasını sınırlayacak bir şey yoktur. Makale 7 “kimse yasa tarafından öngörülmedikçe suçlanamaz, tutuklanamaz, hapsedilemez derken”, ardından “kanun tarafından suçlanan herkes derhal riayet etmelidir, karşı gelmek suç sebebidir. “ diye devam eder.


HukukuM MART 2015

(European Court of Justice)

Avrupa Adalet Divanı Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı olarak bilinir. Önceden Avrupa Ekonomi Topluluğuydu ve 1957 Roma Antlaşması Makale 4 ile, 4 eşit enstitüden biri olarak kabul edildi; Konsey, Komisyon ve Parlamento. İlk ikisiyle eşit yetkiye sahiptir, Parlamentodan çok daha yetkilidir.

Divan, her üye devletten birer hakim ve birkaç askeri başsavcı görevlendirir.

Avrupa Adalet Divanı, “locus standi/duruşmaya katılma hakkı kuralları” sebebiyle kompleks bir yargıya sahip. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kadar cömert olmamasına rağmen, kesinlikle ulusal yüksek mahkemelerden daha açık.

Parlamentonun kanun dünyasında denkliği yoktur. Kabul edilen her davayı incelerler, divana davanın nasıl ele alınacağına dair bağımsız bir fikir sunarlar. Askeri başsavcılar sıklıkla takip edilirler ve saygı duyulurlar.

Herhangi bir üye devlet, herhangi bir üye devleti mahkemeye götürebilir ve anlaşma yükümlülüklerine uymadığından şikayet edebilir. Aynı şekilde Komisyon herhangi bir devleti mahkemeye götürebilir.

Şimdilik Avrupa Adalet Divanı tarafından açıkça korunan tek hak çeşidi, Avrupa Birliği’nin özüne uygun olan ekonomik haklardır. Ancak yine de Avrupa Adalet Divanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni dikkate alacağını deklare etmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, topluluk mevzuatının yorumlanmasında ve bu sebeple ulusal mevzuat ve kamu temelli haklar arasındaki çatışmalarda bağlayıcı güce sahip, ve bu özelliği, sözleşmede özetlenen standartların daha da güçlenmesine sebep olmaktadır.

Divanın yetki sınırları asla direk olarak üye devlet vatandaşlarını bireysel olarak bağlamaz.

Avrupa Adalet Divanı, kendisini Avrupa için yüksek mahkeme olarak gördüğü ve gittikçe artan faaliyet alanı dahilinde, Avrupa çapında genel hukuk yapma niyetinde olduğu gerçeğini saklamak için herhangi bir girişimde bulunmamıştır.

25


HukukuM MART 2015

(Civil Liberties)

Sivil Haklar Sivil özgürlükler, genel hatlarıyla sivil hakların sinonimi olarak kullanıldı.

Daha genel anlamda sivil özgürlükler için, “meşru kanunun yasaklamadığı fiillerde bulunmak” diyebiliriz. Hak için ise tersi söylenebilir; “birey yalnızca kendisine verilen haklar çerçevesinde eylemde bulunabilir.”

26

Özgürlük, hakka nazaran; insanlığın asli ve tam özgürlüğünün parçası kabul edilen, kamu yararı için, politik sistemlerde zorunlu tutulması gereken veya bazı politik filozofların “sivil toplum” demekten hoşlandıkları, sivil özgürlükçü gelenek kapsamındaki özgürlükleri sınırlamak için kullanılmaktadır. Sivil haklar, genel özgürlüklerden alınmadan, özerk olarak var oldukları etkisini yaratırlar.

Amerikan Sivil Haklar Sendikası ve İngiliz Organizasyonu “Bağımsızlık” gibi (ACLU) bazı baskı grupları, “hak” kelimesi genel hukuk dünyasının pozitivist hukuk kültüründe, yabancı göründüğü için “özgürlük” kelimesini kullanmayı tercih ediyorlar. Tanınmış bireysel özgürlükler yaşamsal, özellikle politik ve sivil alanla ilgilidir. Dolayısıyla bireyselden çok grup haklarını kapsıyorlar. Konuşma özgürlüğünü veya seçimler için adaylığını koymayı sivil özgürlükler arasında gösterebiliyorken, dini özgürlük kavramı hak olarak alınır.


HukukuM MART 2015

Amerika Bağımsızlık Bildirgesi (Declaration of Independence American) Health

Amerika Bağımsızlık Bildirgesi 4 Temmuz 1776, hem Amerika bağımsızlık mücadelesinin hem de çoğu Amerika anayasal teorisinin başlangıç noktasıydı.

B

izzat kendisi orijinal olmadığını, John Locke’nin hükümet teorilerinden ve özellikle de Virginia Haklar Bildirgesi’nden etkilenildiğini iddia etse de, Thomas Jefferson ve küçük bir komite tarafından hazırlandı. İki parçadan oluşur, ilk ve

en bilinen kısım; “hükümet yalnızca insanlığın devredilemez hakları olan; yaşama, özgürlük ve mutlu olma haklarının sağlanması için vardır” teorisi ve İngiliz Krallığı’na karşı, anayasal ve politik anlaşmazlıklar arasında değişen 30 adet iddianameden oluşur.

Anayasal doküman olarak belirsiz, dolayısıyla ne Birleşik Devletler üst derece mahkemesi ne de anayasa kuramcıları mahkemede argümanları desteklemek için kullanma taraftarı değildir, çünkü tüm yazılı anayasaların başında bulunan gerekçeden daha az etkin güce sahiptir.

S

ağlamlaştırma

Kanunun veya kanunnamenin ilga edilmesini veya değiştirilmesini zorlaştırma sürecidir. Bir anayasa genellikle, anayasa çerçevesinde bir statünün değiştirildiği gibi değiştirilemez. Bazı kuramcılar evrakın, yasama organının konusu mu, yoksa anayasanın konusu mu olduğunu irdeleyebilir. Fransa Üçüncü Cumhuriyeti Anayasası, Millet Meclisi’nin tek eylemiydi. Israil Anayasası; Knessset tarafından geçirilen bir grup kanun, anayasa kongresi olarak hazırlandı sonradan idare organına dönüştürüldü. Bu temel kanunları iptal etmek, Knesset’in diğer kanunlarını iptal etmekten daha zor değil. Aynı şekilde bazı temel kanunlara müdahale etmek için bir çok girişim oldu; normal yasal süreçlerden geçen, insan hakları kanunnameleri gibi.

27



HukukuM MART 2015

Fedarilism

Fedarilizm!

Birleşik Devletler, modern Almanya gibi Federasyonlar, alt eyalet düzeyinde hükümetler ile ulusal hükümetler arasında sorumluluk ve yetki paylaşımı için yazılı anayasalar oluşturmalıdır.

A

ynı şekilde, bu hükümetler arasında anlaşmazlıklara karar verebilmek için anayasa mahkeme formları gerekli, anayasayı hazırlayanların zaten meşru hükümet gücünün sınırlandırıl-

Federasyona bağlı ayrı devlet vatandaşlarının haklarının, devlet hükümetleri tarafından daha iyi korunacağına inanmak için kesin bir neden yok çünkü, federal yapılar onları merkezi hükümetten korur.

ması fikrini benimsemiş olmaları ve yeni sınırlandırmalar dahilinde insan hakları beyannamesi eklemeleri olasıdır. Bunun dava olması gerekmez.

A

vustralya, ABD yüksek mahkemesi örnek alınarak hazırlanmış, yargısal yürütme yetkisine sahip federal bir sistemdir. Ancak anayasa kurucuları, insan hakları beyannamesini dahil etmemeyi tercih etti. Son yıllarda uygulaması, mahkemeye beyanname okunarak yapılmaktadır. Bununla birlikte “hükümet gücünü sınırlandırmak politik kültürün bir parçasıdır” fikri, “seçilmemiş bir yargının, temel siyasi sorunlara karar vermesi kabul edilebilir” fikriyle birlikte düşünüldüğünde insan haklarının, kontrol dışı merkezi gücün anayasal norm kabul edildiği bir politik sisteme kıyasla daha etkin korunacak olması olasıdır.

29


HukukuM MART 2015

Human Rights Education

İnsan Hakları Eğitimi Hak talep edebilmek ve tazminat isteyebilmek için insanların haklarını bilmesi ve anlaması gerekiyor. Devletlerin, hakları tam anlamıyla saymaları, korumaları ve uygulamaları için eğitim ve profesyonel gelişim gerekiyor. Eğitim, insan hakları ihlallerinin önlenmesinde önemli.

U

lusal insan hakları kurumları (NHRI), ülkelerinde insan hakları eğitiminin gelişiminden sorumlulardır. Paris İlkeleri, “ulusal insan hakları kurumlarının, okullarda, üniversitelerde ve mesleki çevrelerde öğretilmesinde,

30

araştırılmasında ve uygulanmasında söz sahibidir” der. Birleşmiş Milletler Bildirgesine göre; insan hakları eğitimi ve uygulanması konusunda, ulusal insan hakları kurumlarının, farkındalığı yükseltmek, ilişkin kamu ve özel kişileri harekete geçirmek için önemli rol oynayacağı kesindir.


HukukuM MART 2015

Saygınlığın kabul edilmesi; insanların eşit ve devredilemez haklarının, özgürlüğünün, adaletin ve barışın temelidir.

İnsan Hakları Karakteristik Özellikleri İnsan hakları doğuştan kazanılan, devredilemez evrensel hak ve özgürlüklerdir. Devletle ilişkilerini, devlete karşı sorumluluklarını, toplum içinde ve birbirleriyle nasıl yaşanılacağını düzenlerler.

İnsan hakları, insanların haklarına ayrım gözetmeksizin, eşit olarak sahip olmalarını gerektirir. Yönetenle yönetilen arası ilişkilerin temellerini hazırlar. Ayrıca insan hakları, hayattaki statüleri ve koşulları ne olursa olsun, tüm insanların onurunu tanımayı ve korumayı amaçlar.

İnsan hakları evrenseldir ve devredilemezdir. İnsan değerinin tanınması üzerine kurulmuştur. Kanunlara itaatsizlik durumu söz konusu hariç, haklar kaldırılmamalıdır. Haklar bağımsız, birbiriyle ilişki içinde ve bölünmezler. Hakların birbirleriyle karışık ilişkileri vardır ve birbirlerine üstünlükleri yoktur.

Eşit ve ayrımcı niteliğe sahip olmayan haklardır. Herhangi bir insani karakteristik özelliğe ayrımı kesinlikle yasaklar. Ayrımcı olmama ilkesi, tüm insan hakları ve özgürlükleriyle bağlantılı olarak, herkesin doğuştan eşit ve özgür olduğu prensibi çerçevesinde herkese uygulanır.

Bir takım hakları kabul edip diğerlerini tanımamak kabul edilemez. Genellikle bir hakkın uygulanması diğerlerinin uygulanmasına bağlıdır. Bir hakkın ihlali diğer hakların uygulanmasını olumsuz olarak etkiler. Bir haktan faydalanmak, diğer haklardan da faydalanmak anlamına gelir.

İnsan hakları hem hak, hem yükümlülüktür. Her insan/grup bir diğer insanla/grupla hak ve yükümlülükler kapsamında ilişki içindedir. Devlet, hakları saymak, korumak ve teşvik etmek için uluslararası yasalar doğrultusunda özel yükümlülükler ve görevler üstlenir. 31


HukukuM MART 2015

Uluslararası İnsan Hakları Resmi Anlaşmalarından Bazıları 32

-M.Ö. 1750: Hammurabi Kanunları, Babil; Babil İmparatorluğu 1. Kral tarafından tasarlandı. Yazılı tarihte bilinen ilk yasalardan biri. Masumiyet karinesi fikrine açıktır. Suçlayana ve suçlanana kanıt sunma fırsatı tanınması gerektiğini savunur. -M.Ö. 1200-100; Eski Ahit/Tevrat/ Tanah; Yaşama ve mülk edinme hakkına dair 10 emri içerir; öldürmeyeceksin, sinagog sığınma hakkı, masumiyet karinesi ilkesi bunlardan bazıları. -M.Ö. 551-479; Konfüçyüs Öğretileri; ikili öğreti - kendin için istemediğini başkası için de istememe prensibini içerir. -40-100; Yeni Ahit; İsa ve havarilerinin öğretilerinden oluşur. Genel prensipleri Tanrı, şevkat, affetme, eşitliktir.


HukukuM MART 2015

insan hakları hikayesi İnsan haklarının varlık süreci insanın var olmasıyla başlar. Felsefi, dini, kültürel akımlar yüzyıllar içinde insan hakları konseptini farklı formlarda tanıdılar.

-644-645; Kuran, Müslümanların kutsal kitabıdır. 23 yıl boyunca Melek Cebrail tarafından Muhammed Peygambere vahiy edilen Allah’ın kelamıdır. İncil ile, Nuh’un Gemisi ve Musa dahil birçok öyküyü paylaşır. Özel hayat, özgürlük, haysiyet ve eşitliği prensip edinir. -1215 Magna Carta; “özgürlükler bildirgesi” habea corpus/ihzar emri konseptini ve ABD Anayasasının temel bileşenlerinden biri haline gelen “temsil yetkisi yoksa vergi de yok” kavramını getirmiştir. -1400’ler: Nezahualcoyotl Kanunu; Saygın ve etkin bir kral; Texcoco (şimdi Meksika) Krallığına kanun, ilim ve sanat getirdi. Güçler ayrılığı temelli yasa kitabı tasarladı ve finans, savaş, adalet ve kültür konseylerinin etkin olduğu bir yönetim sundu.

-1648: Vestfalya Antlaşması; Protestanlar ve Katolikler arasındaki Otuz ve Seksen Yıl Savaşlarını bitirir. Yöneticilere kendi yetki alanlarında dinlerini belirleme hakkı sunarak, Modern Ulusal Egemenlik kavramını biçimlendirdi. -1689 İngiltere İnsan Hakları Beyannamesi; monarşist James II’nin devrilmesinin ardından Parlamento tarafından kabul edildi. Krallığın, parlamentonun izni olmadan yasaları askıya almasını, vergi almasını veya seçimlere müdahalesini önledi. -1776: Amerikan Bağımsız Bildirgesi; Amerikan devrimi sonrası kabul edildi. Yaşama, özgürlük, mutlu olma hakkı konularında merkezi insan hakları beyannamesi haline geldi.

-1789: Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi; mutlak monarşiden daha demokratik bir forma geçildi. Doğal haklar listelendi: özgürlük, mülk edinme hakkı, güvenlik, baskıya direnme hakkı... Aristokrat ayrımcılığın yerini kanun önünde eşitlik aldı. -1863: Özgürlük Bildirgesi; Amerikan Başkanı Abraham Lincoln tarafından basıldı. Kölelere özgürlük tanındı. -1893: Yeni Zelanda; kadınlara oy kullanma hakkı veren ilk devlettir. -1919: Milletler Cemiyeti Sözleşmesi; çatışmalara son vermek ve uluslararası işbirliği yapmak için I. Dünya Savaşı sonrası imzalandı. Birlik üyeleri tüm barışçıl olasılıklar araştırılmadan savaşa girmeme kararı aldı. ABD, Japonya, Italya ve Almanya çekilince zayıfladı.

33


HukukuM MART 2015

Uluslararası İnsan Hakları Çalışma Alanları

Bazı insan haklarını tanıma ve yasalaştırma faaliyetleri sürerken, uluslararası ortak standartlar ve işlemler belirleme konusunda toplumu harekete geçiren, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan vahşet oldu..

1945 yılında ekonomik, sosyal, kültürel ve insani problemleri çözmek için Birleşmiş Milletler Sözleşmesi imzalandı. 1948 yılında Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etti. Bildiriyi 1966 yılında Birleşmiş Milletlerin imzaladığı iki önemli anlaşma takip etti; Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi; yaşama, ifade özgürlüğü, kanun önünde eşitlik ve ayrımcılıktan korunma hakkını içeriyordu. Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi; çalışma, eğitim, sağlık, dil, yeterli yaşam standartları hakları kadar, kültüre katılma hakkı da tanıyordu. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtilen insan hakları ilkeleri ve standartları, “Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi” ve “Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi” gibi özel gruplara yönelik olarak başka sözleşmeler ve anlaşmalarla rafine edildiler. Bildiri için leyhte oy veren ülkeler; Afganistan, Arjantin, Avustralya, Belçika, Bolivya,

34

Uluslararası İnsan Hakları Uygulamaları Anlaşma bir ülkeyi bağlayan özel kurallardan oluşur. Bildirge, hüküm, protokol, anlaşma, sözleşme gibi farklı isimlerle anılırlar. Anlaşma ülkeler üzerinde yasal bağlayıcıdır. Anlaşmayla taraf olmayı kabul etmiş olurlar. Devlet bir anlaşmaya taraf olmasa bile, uluslararası teamül hukuku taraflarından biriysel veya kuralları oluşturan taraflardan biriyse anlaşma hükümlerinin üzerinde bağlayıcılığı olabilir.

Devletin taraf olmayı kabul etmesi, anlaşma hükümlerini uygulamasını zorunlu kılar. Bunu, uluslararası toplumun ülke raporlarını araştırarak ve Evrensel Periyodik İnceleme işlemine katılarak yapabilirler. Uluslararası İnsan Hakları ve Uluslararası İnsan Hakları Sistemi: Ulusal İnsan Hakları Kurumları İçin El Kitabı, uluslararası insan hakları çerçevesini anlamak için yararlı bir rehber sağlar.

Brazilya, Burma, Kanada, Şili, Çin, Kolombiya, Costa Rica, Küba, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Mısır, El Salvador, Etiyopya, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Haiti, İzlanda, Hindistan, İran, Irak, Lebanon, Liberya, Luksemburg,

Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Tayland, Sweden, Suriye, Türkiye, Birleşik Krallık, Birleşik Devletler, Uruguay ve Venezueladır.


HukukuM MART 2015

2007: Yerli Halkların Hakları Bildirgesi; Bildiri yerli halkların, kolonizasyon ve kaynakların işgali gibi tarihi adaletsizliklerin kurbanı olduklarını kabul eder. İstekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi kurumlarını, kültürlerini, geleneklerini yaşatma, güçlendirme ve gelişmeleri takip etme haklarını tanır.

1951: Mültecilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme; mültecilerin kimliğini ve haklarını tanımlar; dinde inanç ve uygulama özgürlüğü, çalışma hakkı eğitimi seyahat evraklarına erişim hakkı gibi. Ev sahibi ülkeye karşı sorumluluklarını da içerir. 1965: Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiyesine İlişkin Sözleşme; özellikle devletler tarafından uygulanan kalıcı ırk ayrımcılığına ithafen hazırlandı. Tüm ayrımcılığın ortadan kaldırılması için çağrıda bulunur. Farklı kökenden insanlar arası anlayış ve saygıyı arttırmak için araç olarak eğitimi teşvik eder.

1979: Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi; kadının haklarını korur, politik ve toplumsal hayata katılımını teşvik eder. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri ve aile ilişkilerini şekillendiren etkili güçler olarak kültür ve geleneği tanımlar.

1984: İşkence ve diğer Zalimane, İnsanlık dışı ya da Aşağılayıcı Muamele ve Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi; Sözleşme devletlerin, yargıda işkence konusunda etkin önlemleri almalarını gerektirir. Aynı zamanda işkence görmeleri muhtemel ülkelere gönderilmelerini de yasaklar. 1989: Çocuk Hakları Sözleşmesi; temiz su, yemek, sağlık hizmetleri, bedava eğitim, yaşama ve gelişim ve kendi dilleri, dinleri, kültürlerine sahip çıkma hakkı gibi 1959 Çocuk Hakları Bildirisi hükümlerinin uygulanması için yasal zorunluluk getirir. Ucuz işçi ve asker olarak kullanımlarını yasaklar.

1990: Tüm Göçmenlerin ve Ailelerinin Haklarının Korunması Sözleşmesi; ülkenin kendi vatandaşıyla eşit muamele ve eşit çalışma koşullarını garanti altına alır. 2007: Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme; bağış, tıbbi yardım ve sosyal koruma konularını içerir. Engelli kişilerin bu hakları talep edebileceklerini ve kendi hayatlarına dair karar alabileceklerini vurgular.

35


HukukuM MART 2015

Dünya Ticaret Örgütü Dünya Ticaret Örgütü, 15 Nisan 1994 tarihinde Marakeş’te düzenlenen Uruguay Turu/ Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri sonrası 01.01.1995’te kabul edildi.

Ticaret Hukuku HEDEFLERİ

AMAÇLARI

Dünya Ticaret Örgütü’nün Amaçları; -Üyeler arasında ticari ilişkiler kurmak, ortak çalışma alanı oluşturmak. -Çok taraflı ticaret anlaşmasının uygulanmasını, yönetimini ve işletimini kolaylaştırmak. -Anlaşmazlıkları çözmek, kurallar ve prosedürler sunmak. -Ticaret politikası inceleme mekanizması oluşturmak.

-Yaşama standartlarını yükseltmek. -Tam istihdamı sağlamak. -Reel gelir ve efektif talebin giderek büyüyen hacmini garanti altına almak. -Dünya kaynaklarının en uygun şekilde kullanımı şartıyla, ürün ve servis üretimini ve ticaretini büyütmek (sürdürülebilir gelişme). -Hem çevreyi korumanın hem de tutarlı şekilde anlaşma taraflarının ihtiyaçlarını karşılamanın yollarını aramak.

GATT&WTO Arasındaki Farklar GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) Anlaşması) GATT geçici, bir defaya mahsus idi. DTÖ ve anlaşmaları kalıcıdır. GATT’ın katılımcı tarafları vardı. DTÖ üye devletleri vardır. GATT sistemi, Gatt anlaşmasını ihlal etse DTÖ izin vermiyor. bile yerel mevzuata izin veriyordu. GATT daha az yetkiliydi, uzlaştırma sistemi DTÖ daha yetkin, uzlaştırma sistemi hızlı ve etkindir. Kararları bloke etmek daha yavaştı ve yeteri kadar etkin değildi. Kolay bloke oluyordu. zordur.

DTÖ İLKELERİ -Çevre Koruma -Bop rekabeti -Az gelişmiş ülkeler için uygulama -Kural Bazlı Ticaret Sistemi -Şeffaflık -Ticari engelleri kaldırma -En çok kayrılan ülke uygulamaları -Ulusal uygulamalar -Serbest Ticaret Prensibi 36

FONKSİYONLAR (1)

-DTÖ anlaşmalarının uygulanmasını, idaresini ve faaliyetini kolaylaştırmak, -DTÖ anlaşmalarının hedeflerini daha ileriye taşımak, -DTÖ anlaşmaları kapsamında ele alınacak konular üzerine müzakereler için forum düzenlemektir. FONKSİYONLAR (2)

-Daha ileri düzeyde müzakereler için forum düzenlemek, (yeni kurallar, disiplinler) -Yeni anlaşmaların uygulanmasını, idaresini ve faaliyetini kolaylaştırmak için çalışma alanı yaratmaktır. FONKSİYONLAR (3)

-Anlaşılmazlığın çözümlenmesi konularında kuralların ve prosedürlerin anlaşılmasına yönelik çözüm üretmek, (DSU) -Ticaret Politikası İnceleme Mekanizması yönetimi için çalışma alanı oluşturmaktır. (TPRM)


HukukuM MART 2015

I. ve II. Dünya Savaşları arasındaki dönem. – 1920ler: Dünya ticaretini liberal bazda organize etme girişimi. – 1930ların başında, para sistemi çöktü. – Ticaret Anlaşmaları ve ticaret kısıtlamaları karşılıklı tanıtıldı. – Bir çok ülke otarşik üretime geçti. Tablo: Üretilen ürünler üzerinde seçilen ülkelerde ortalama tarife oranları 1913 1925 1931

Fransa %20 %21 %30

Almanya %13 %20 %21

İspanya %41 %41 %63

İtalya %18 %22 %46

ABD %44 %37 %48

II. DÜNYA SAVAŞINI TAKİP EDEN SÜREÇ 1– Savaş öncesi dönemin hatıraları: -Ekonomik Neden • I. Dünya Savaşından alınan yüksek tazminat • Yüksek enflasyon oranı • Yüksek işsizlik oranı

gümrük indirimine ihiyaç duyulduğu gözlemlendi; ABD Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması hazırladı. Ardından Cenevrede, 23 ülke arasında yapılan müzakerelerde ortak gümrük indirimi kararı alındı GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması)

2– Kazanan ülkelerin (ABD, İngiltere) elde ettikleri: • Ekonomik başarı • Güçlü Ticari İlişkiler • Ekonomik bağımlılık

1. GATT 23 kurucu ülkeyle 30 Ekim 1947 de imzalandı. 1 Ocak 1948 de yürürlüğe girdi.

Bretton Woods konferansı (1944) yeni düzen için başlangıç noktası olan kilometre taşları: Uluslararası Para Fonu (IMF) Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) Uluslararası Ticaret Örgütü (ITO)

23 kurucu ülke; ABD, Kanada, Küba, Brazilya, Şili, Avustralya, Yeni Zelanda, Çin, Hindistan, Myanmar, Sri Lanka, Pakistan, Suriye, Lübnan, Güney Afrika, Zimbabve, Birleşik Krallık, Fransa, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Çekoslavakya

• IMF kısa vadeli uluslararası likidite sorunlarına dikkat çekmek için tasarlandı.

- Havana Konferansı (1947/48): ABD ve Birleşik Krallık arasındaki anlaşmazlık ABD’nin hazırladığı sözleşmenin onaylanmasını engelledi. Bu sebeple Uluslararası Ticaret Örgütü oluşturulamadı ve GATT ticari ilişkilerde taslak olarak kaldı.

• IBRD Dünya Bankası Grubunu içeren 5 enstitüden biridir. • 1946 Uluslararası Ticaret Organizasyonu görüşmeleri süresince, acil

2. Cenevre Turu (1947) Nisan 1947-Ekim 1947 tarihlerinde 7 ay sürdü. 23 ülke katıldı. Müzakereler çift taraflıydı. GATT’ın ayrılmaz bir parçası haline gelen tarife indirimlerini onayladılar. Anlaşma, 45.000 tarife imtiyazını ve 10 milyar doları kapsıyordu. 3. Annecy Turu (1949) Nisan 1949- Ağustos 1949 tarihleri arasında, 5ay sürdü. Katılımcı sayısı 10 ülkenin daha katılımyla23 ülkeden 33 ülkeye çıktı. Katılan Ülkeler; Danimarka, Finlandiya, İsveç, Yunanistan, Nikaragua, Uruguay, Haiti, Liberya, Dominik Cumhuriyeti, Italya.Bir önceki turda kabul edilenlere 13.000 tarife daha eklendi. Yeni üye kabulü için tüm üye ilkelerin onayı kabul edildi. 4. Torquay Turu (1950/51) Eylül 1950-Nisan 1951 tarihleri arasında, 8 ay sürdü. Üye sayısı 38’e çıktı. Katılan Ülkeler; Avusturya, Almanya, Türkiye, Filipinler, Peru 500 müzakere görüşüldü. ABD-Birleşik Krallık arasındaki “çift taraflı tarife” anlaşmazlık konusu asıl meseleydi; “

37


HukukuM MART 2015

cenevre

turu 6. Dillon Turu: (1960-62) Eylül 1960-Temmuz 1962 tarihleri arasında 11 ay sürdü. Ortalama tarife oranları Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) içinde, % 6 - % 19 arasında farklılık gösterdi. Tur 2 aşamada görüşüldü: Avrupa Ekonomik Topluluğu üyelerinin Ortak Gümrük Tarifesi (CET) imtiyazlarının, tek program üzerinde incelenmesi müzakerelerini içeriyordu. Tarife müzakerelerini daha genel perspektifte ele aldı. 7. Kennedy Turu: (1964-679) Mayıs 1964-Haziran 1967 tarihleri arasında 37 ay sürdü. 66 ülke katıldı. 4 önemli hedef görüşüldü: -Tarifeleri yarıya indirme. -Tarım ticareti sınırlamalarını kaldırmak. -Tarife dışı düzenlemeleri kaldırmak. -Gerilişen ülkelere yardım etmek.

38

8. Tokyo Turu: (1973-79) Eylül 1973-Kasım 79 tarihleri arasında

• Ocak 1956 - Mayıs 1956 tarihleri arasında 5 ay sürdü. • Liberya çekildi yerine Japonya girdi. • Alt tarifeler ivme kaybetti. • Bu dönemdeki pasifliğin sebebi; ABD ‘de büyüyen korumacılık, (ABD’nin verdiği ödünlere karşın, Avrupa ülkelerinin kendi ticari bariyerlerini kaldırma konusunda gönülsüz olmaları kanısı) • Düşük tarifeli ülkelerin, yüksek tarifeli ülkelerle yetersizlikleri yüzünden etkin pazarlık yapamayışı.

74 ay sürdü. 102 ülke katıldı. Görüşülen konular: – Petrol Krizi (1973); dünya çapında stagflasyon (kriz) – 1970’lerin başlarında tarife dışı engellerin çoğalması. – ABD, AT ve Japonya arasındaki gergin ticari ilişkiler. 9. Uruguay Turu (1986-94) Eylül 1986-Aralık 1993 tarihleri arasında imzalandı. 87 ay sürdü ve 123 ülke katıldı. Tokyo Turu’nun Ardından Yaşananlar – Dünya çapında durgunluk, – ABD, AT ve Japonya arasında anlaşmazlıklar, – ABD-AT arasında tarımsal konularda ticari anlaşmazlıklar, (AT ihracaçı durumuna geldi) – ABD’nin Japonya’dan yerel pazarlarını kendisine açmasını istemesi, – AT büyüyen Japon ihracatını sınırlamak istemesi.

Uruguay Turu’nun Diğer Turlardan Farkı •Muhalefet ruhu var. •Ajanda gelişmekte olan ülkeler için oldukça ağır ve baskıcı. •Müzakerelerin en önemli odak noktası tarife dışı engellerde indirim. •Önemli politik konuları içermekte. •Gelişen ülkelerin, müzakerelere aktif katılım gereksinimleri vardı. Fazladan ödün alabilmek için ödün vermeleri gerekiyordu, ki bu daha once yaptıkları bir şey değildi. •Son turda yeni üyelerin akın etmesi çok yönlü ticaret anlaşmasının önemini gösterdi. •İhtilafların Halli Modern Mekanizması ve Ticaret İnceleme Politikası Mekanizmasının varlığı. •Dünya Ticaret Örgütünün öngörülen kreasyonu. •Damping araştırmaları ve sektöre yapılan haksızlıkların belirlenmesi için daha şeffaf kurallar. •Kapsamı genişletilmiş devlet alımları. •Gelişen ülkelerin daha fazla ödün verebilecekleri görüldü.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.