3 minute read

Ömer Seyfettin'le Mülakat

Next Article
Dokuzuncu Mektup

Dokuzuncu Mektup

ÖMER SEYFETTIN'LE MÜLAKA T

Genç faal hikayeciye de müracaat ettim. Ewela, "Beni bu silsilenin içine katmayın! " diye itiraz etti . Birkaç vakit sonra bir gün fakirhanemizi teşrif etti. "Ben söyleyeceklerimi yazdım. Siz de, işte bu muharrir benim al:ıbabımdır. Yüzünde, hareketlerinde, sözlerinde nazarı dikkati eelbeden bir şey yoktur dersiniz cancağızım" dedi. Birkaç defa omzumu okşadı. Kağıtları, bırakarak çıktı gitt i . Kendisine teşekkür ettim. Ömer Seyfettin Bey şunları yazmış:

Eski Edebiyat

- Daha çocukken evimizde birçok divanlar vard ı . Onları okuya okuya edebiyata heves etti m . Fakat eski edebiyatın çeşnisi, zevkini tattığımı iddia edemem. Çünkü bunun için başka bir ilim, başka bir tahsil ister. Pek gençken gazeller filan da yazdım. Fakat tabii saçma şeylerd i . O vakitten aklımda Leyla ile Mecnunlar, Şahmeranlar kaldı. Demek hakikatta yalnız onları anlayabiliyormuşum. Bir gün artık "edebiyat-ı atika"mıza hiç taraftar kalmadığı için bu bahse bile değmez sanırı m . Divan edebiyatı ! İşte nihayet edebiyat tarihi içinde bir saha! Daha fazlasına aklım ermez. Şinasi'den sonraki edebiyata gelince: Kemal Beyi çok sevdim. Evrak-ı Perişan 'dan sayfalar ezberledim. Bana " hayatiyet" vere n , beni iyiyle, doğruyla, güzelle, samirniyetle

2 1 4

alakadar eden Kemal'dir sanıyorum . Ne yalan söyleyeyim; Hamit'i pek o kadar anlayamıyorum. Ekrem Beye gelince, Nejad'ı için yazdığı şeylere hala bayılırım . Ne müessir şeylerdir.

Edebiyat-I Cedide

- Fikret! . . İşte bana "muallimlik" iştiyakını veren! ldadiye mektebinde iken hep Rübab'ı okuyordum. Halit Ziya; bizim ilk üstadımızdır. Ben bir gece hiç uyumamış, sabaha kadar "Bi r Ölü n ü n Defteri"n i okumuştum. Onun yalnız lisanı iskolastiktir. Yoksa tekniği öyle kuwetlidir ki Avrupa'nın cenub-ı şarisinde, mesela Romanya'da , Sırbistan'da, Bulgaristan'da, Yunanistan'da o kuwette bir romancı yoktur. Buna emin olunuz. Bulgarların en büyük muharriri Vazof'ın eseri bile bir han odası menkıbesine benzer. N e tasvir vardır, ne de sanat! Hüseyin Cahit bir tek roman yazmıştır: Hayal İçinde ! Ama ne roman . . . Hayat, olduğu gibi içinde . . . Nezih hala gözümün önündedir. Rauf'un Eylü l 'ü bizim edebiyatımııda emsali bulunmayan bir eserdir. Yüksek, ulvi, manevi, ruhi kadın aşkı! Hiç temas yok. Ideal aşk. Aşkın hürmetten nasıl doğduğunu anlamak için bu romanı okumalı. Her vakit söylerim. Yine söyleyeyim. Fikret'le arkadaşları "Tabii lisan"ı kavrayabileydiler şüphesiz bizim edebi klasiklerimiz olurlardı. Çünkü asri edebiyatın tekniğini olduğu gibi kabul etmişlerd i .

Milli Edebiyat

- Bakınız, ben milli edebiyattan ne anlarım: Vezinle li sa n ı n tam Türkçe, yani tabii olması. . . Zira i bda i bir sanatkarın duygularına hudut çizilemez. Mizacına, terbiyesine, temayülüne göre duyar, yazar. Hem zannetmem bir adam , mademki bir cemiyetin

içinde yaşıyor, duyuşu, tarzı gayri milli olsun! Normal, anormal olabilir. Fakat milliyet denilen dairenin içinde her ikisi de yok mudur? Bu iki halin mütemadi mücadelesidir ki hayata can verir. Mücadelesiz hayat ademin ta kendisidir! Genç şairlerden en beğendiğim Orhan Seyfi'dir. Sonra Faruk Nafiz . . . Nasirlerden lisanını en güzel bulduğum Refik Halit'tir. İşte tam Istanbul Türkçesi! Yakup Kadri nezih, derin bir muharrirdir. Ama ben Refik Halife tercih etmem. Çünkü Refik Halil'ten daha kolay lezzet alırım. Fikrim, hayalim yorulmaz. Halide Hanım son romancımızdır. Hatta henüz rakibi bile yoktur. Ben "Plastik" şeyleri çok sevdiğim için onun hakkında fikir beyan etmeye kendimde istidat göremem . Herhalde gayet nefis yazılar . . . Bana gelince: Ortaya esaslı bir eser koymadan sanatkarlık hülyasına kapıimam bile! Edebiyatımızın şiarı: "Çok laf, az eser"dir. Ben şimdi bu şiarı bozmaya çalışıyorum. Ağustosböceği gibi öterek yan gelmekten ise, karınca gibi çalışmak daha iyi değil mi? Şimdiye kadar öttüğümüz elverdi. Biraz da iş yapalım ki çorak edebiyatımız şenlensin , değil mi? Siz de bu fikirdesiniz sanıyorum.

Ruşen Eşref Ünaydın, Diyortsr k/, Istanbul, 1918

This article is from: