Camia 182

Page 1

Çocuklu Ailelere Yeni Korona Yardımı

Rhein-Neckar-Saar’da Hafızlar Yetişiyor

Sosyal Yardımda Önemli Gelişme

S. 12

ÇARPIK DİŞLERE TELSİZ ÇÖZÜM

S. 16

S. 22

22 Ocak 2021 | 9 Cemâziyelâhir 1442 — Sayı 182

Almanya Aşı Mecburiyetini Tartışıyor S. 7 www.camiahaber.com |

camia ile habersiz kalmayın!

camiahaber

Türkiye Kökenlilerle İlgili Geniş Araştırma

AVRUPA'DA

KALICIYIZ

AVRUPA

ABD’nin etkili düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi tarafından hazırlanan “Avrupa’daki Türk Diasporası” adlı rapor, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenlilere dair ilginç veriler ortaya koydu.

Amerikan İlerleme Merkezi tarafından yapılan bir araştırma kapsamında Türkiye kökenli vatandaşların çoğunluğunun yaşadığı ülkeler olarak belirlenen Almanya, Avusturya, Fransa ve Hollanda’da, 2019 yılının Kasım ayı ile 2020 yılının Ocak ayı arasında Avrupa’da yaşayan 5 milyon Türkiye kökenliyi temsilen 2 bin 400 kişinin görüşü alındı.

!

Araştırma, Türk diasporasının yaşadıkları Avrupa ülkeleri hakkında ne düşündüklerini, hangi kaynaklardan bilgi edindiklerini, kendilerini daha çok nereye ait hissettikleri gibi konuları ele alarak, şimdiye kadar yapılan en kapsamlı akademik çalışma olarak değerlendiriliyor. GÜNDEM →S. 5

Kış Aylarında Muhtaç İnsanlara Yönelik “Acil Yardım Çağrısı”

Kovid-19 Salgını Türkiye Kökenlileri De Olumsuz Etkiledi

→S. 7

Almanya’da “Müslüman Karşıtı Irkçılık Ve Ayrımcılık” Konulu Önerge Reddedildi →S. 8

Son 3 Ayda 1.5 Milyondan Fazla Müslüman Umre Yaptı →S. 11

Müslüman Karşıtı Irkçılık Daha da Şiddetlendi

ALMANYA

Hasene International Derneği her sene kış aylarında yaptığı çağrıyı bu sene de yineledi ve acil yardım çağrısında bulundu. →S. 14 →S. 13

Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın

İlhan Bilgü

Laiklik, Özgürlük ve Eleştiriye Tahammül Silahı

S. 12

Hangi İslami Eğitim

S. 17

M. Hulusi Ünye

Çeşitli Banka İşlemleri Hakkında Sorular ve Cevaplar

S. 20


HAC

HADSCH 2021

Avrupa’nın birçok şehrinden uçuşlar. Tüm Avrupa’dan 2, 3 ve 4 haftalık kafileler

Reiseantritt aus zahlreichen Städten Europas mit zwei-, drei-, und vierwöchigen Aufenthaltsmöglichkeiten

İSLAM TOPLUMU MİLLÎ GÖRÜŞ FARKI VE YARIM ASIRLIK HAC-UMRE TECRÜBESİ

MEHR ALS EIN HALBES JAHRHUNDERT ERFAHRUNG IM BEREICH DER HADSCH- UND UMRA-REISEN

Türkiye Temsilciliği|Hennes Tour T +90 332 3515055 (Konya) T +90 212 6355593 (İstanbul) T +90 312 3113130 (Ankara) T +90 224 2254225 (Bursa) info@hennestour.com

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH Colonia-Allee 3 D-51067 Köln

T +49 221 942240-470 F +49 221 942240-480

www.igmgreisen.com igmgreisen


GÜNDEM

BAŞYAZI Kemal Ergün

22 Ocak 2021

3

Berlin Adalet Senatörü Behrendt: Başörtülü Öğretmenlere Ayrımcılık Yapılmamalı

Müslümanların Sorunlarının Mecliste Tartışılması Umut Vericidir Almanya’da 14 Ocak’ta Federal Meclis’te Sol Parti'nin (Die Linke) Müslümanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık konulu önergesi tartışıldı. Önergede, dinî cemaatlere yönelik eşitsizliği ortadan kaldırmak, camilerin güvenliğinin artırılması, ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele, İslami manevi danışmanlığın ve sosyal hizmetlerin diğer dinlerle eşit tutulması gibi biz Müslümanlar için oldukça önem taşıyan maddeler yer aldı. Önergenin görüşüldüğü oturumda Sol Partili Milletvekili Christine Buchholz, Almanya’da her iki günde bir camiye saldırı yapıldığını hatırlattı, Müslümanlara karşı yapılan suçların şiddet içerdiğini ve bu gelişmelerin alarm verici olduğunu belirtti. Oturumda; sadece başörtüsü nedeniyle ırkçı saldırılara uğrayanların bulunduğu ve imamlara yönelik tehditler de gündeme getirildi. Aşırı sağcıların Müslümanlara karşı nefreti kendileri için itici bir güç olarak gördüğü vurgulandı. Berlin’deki bazı camilere yapılan baskınlarla esasen ülkedeki dinî kurumlar üzerinde “potansiyel suçlu” algısı yaratılmak istendiği ifade edildi ki, bu camilerin aralarında sabah namazı kılındığı esnada yapılan basılan Mevlana Camii de yer alıyor. Müslümanların günlük yaşamda ayrımcılığa uğradığı, kimsenin inancından dolayı dezavantajlı durumda olmaması gerektiğine dikkat çekildi. Hükûmetten Müslüman dinî cemaatlerin tanınması, Ayrımcılıkla Mücadele Yasası’nda reform yapılması ve Müslümanlara ilave danışmanlık hizmetleri verilmesi talep edildi.

ALMANYA

Berlin Adalet Senatörü Dirk Behrendt, 2005'te yürürlüğe giren Tarafsızlık Yasası'nda yer alan genel başörtüsü yasağının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

B

erlin Adalet Senatörü Dirk Behrendt bir haber ajansına yaptığı açıklamada, 2005 yılında yürürlüğe giren Tarafsızlık Yasası’nın bu yıl içerisinde değişmesi gerektiğini açıkladı.

getirilmesinin, yasalara aykırı olduğunu belirtti. Behrendt “Tarafsızlık Yasası bu yasama döneminde değiştirilmeli ve yasa üzerindeki ihtilaf artık kadınlar üzerinden yürütülmemelidir. Berlin artık liyakatli öğretmenlere karşı ayrımcılık yapamaz.” ifadelerini kullandı.

Tarafsızlık Yasası’nın anayasaya aykırı olmadığını savundu. Scheeres, öğretmenlerin dinî ve dünya görüşlerini yansıtan semboller taşımasının okul huzurunu bozabileceğini ifade etti. Hukuk uzmanı Sven Rissmann (CDU – Hristiyan Demokrat Birliği) ise Adalet Senatörü'nün ifadelerini devletin tarafsızlık ilkesine saldırı olarak değerlendirdi.

Tarafsızlık Yasası’nı gerekçe göstererek reddetmişti. Bunun üzerine Eyalet İş Mahkemesi yerel mahkemenin kararını haksız bulmuş ve mağdur öğretmen adayına 5 bin 159 avro tazminat ödenmesine karar vermişti. Berlin Eyalet Mahkemesi bunun üzerine davayı Federal İş Mahkemesine temyize götürmüştü. Erfurt’ta bulunan Federal İş Mahkemesinde görülen temyiz davasında başörtüsü taktığı gerekçesiyle çalışmasına izin verilmeyen öğretmenin dinî inancı nedeniyle ayrımcılığa uğradığına karar verildi.

Sol Parti tarafından “Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılık ve Almanya’da Müslümanlara karşı ayrımcılık” başlığıyla meclise verilen önerge maalesef reddedildi. Müslüman karşıtı ırkçılığın her geçen gün daha hissedilir hâle geldiği bir zamanda sunulmuş bu önergeden dolayı Sol Parti’ye teşekkür ediyorum. Önergenin reddedilmesi çoğumuzu hayal kırıklığına uğratmakla birlikte Müslümanlara dair bu sorunların ve sıkıntıların mecliste konuşulması ve çözüm yolları aranması çok yerinde bir adım olmuştur. Federal Hükûmet, önergede geçen özellikle Müslüman karşıtlığı ile mücadele konusunda önemli bir adım attı. Hükûmet 2024 yılına kadar bir milyar Euro’luk kaynak ile aşırı sağcılığa karşı tedbirleri teşvik ederek aşırı sağcılığın engellenmesi ve bundan zarar görenlerin korunmasını amaçlıyor.

“BERLİN ARTIK LİYAKATLİ ÖĞRETMENLERE KARŞI AYRIMCILIK YAPAMAZ”

Bu gelişmeleri olumlu buluyoruz ve bunların hem kısa hem de uzun vadede etkili sonuçlar getireceğine inanıyoruz. Her ne kadar önerge reddedilmiş olsa da diğer maddelerde geçen sorunlarda zamanla iyileştirmelerin yapılmasını beklentimizi de muhafaza ediyoruz.

Fransa'da Danıştay, polisin insanların siyasi ve dinî görüşlerini listelemesine izin veren kararnameleri onayladı.

Suçlar cezasız kalmamalı Öte yandan camilere yönelik tehditlerle alakalı kararlar da tek tek belli oluyor. Almanya’da camilere saldırıp 20 kişiyi öldürmek istediğini söyleyen bir aşırı sağcı, bu suçu gerçekte işlemeyeceği gerekçesiyle beraat etti. Fransa’da ise bir kişi Samuel Paty cinayetinin ardından Facebook paylaşımında, Beziers Camii’nin yakılması çağrısında bulunmuştu. Cami yetkililerinin paylaşımla ilgili şikâyeti üzerine şahsa 400 Euro’luk bir ceza kesildi. Beraat kararı ve cüzi bir para cezası verilmiş olan bu konular suçluların hesap vermesi adına önemlidir.

Senatör, Almanya Federal İş Mahkemesi’nin 2020 yılının ağustos ayındaki kararına işaret ederek, öğretmenlere Tarafsızlık Yasası’na dayandırılarak başörtüsü yasağı

KOALİSYON ORTAKLARINDAN BÜYÜK TEPKİ Adalet Senatörü Behrendt’in teklifine koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti sıralarından tepki geldi. Eğitim Senatörü Sandra Scheeres

NE OLMUŞTU? Berlin İş Mahkemesi, bir öğretmenin başörtüsüyle ders verebilmek için Berlin eyaletine açtığı davayı,

Fransa’da, Polis İnsanların Siyasi Ve Dinî Görüşlerini Listeleyebilecek

F

ransa’da Danıştay, polis ve jandarmanın “devletin güvenliği adına” insanların siyasi ve dinî görüşleri ile sağlık bilgilerini listelemesine izin veren üç kararnameyi kabul etti. İNSANLARIN SİYASİ VE DİNÎ GÖRÜŞLERİ KAYIT ALTINA ALINACAK Danıştay, aralarında Genel İş Konfederasyonu (CGT) ve Fransa Avukatlar Sendikası’nın olduğu sendikaların, söz konusu kararnamelere ilişkin itirazları hakkındaki kararını açıkladı. Danıştay, onayladığı bu kararnamelerin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü orantısız şekilde ihlal etmediğini belirtti. 4 Ara-

lık’ta hükûmetin kararıyla yayımlanan kararnameler, polisin ve jandarmanın “devletin güvenliği adına” insanların siyasi ve dinî görüşleri ile sağlık bilgilerini listelemesine izin veriyor. Kararnamelere göre sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, yorumlar ve terör eylemlerinde bulunmakla şüphelenilen veya Fransa’nın toprak bütünlüğünü tehdit eden kişiler listelenebilecek. Kararnamelerdeki düzenlemeler ülkedeki dernekleri de kapsıyor. Ülkede bu kararnameler yayımlanmadan önce polis ve jandarmanın insanların sadece eylemlerini listelemesine izin veriyordu.


GÜNDEM

22 Ocak 2021

4

CDU Genel Başkanı Seçilen Laschet, Merkel’in Halefi Olma Yolunda Almanya’da Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) genel başkanlığına seçilen Armin Laschet, 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde Merkel’in halefi olmaya en yakın aday olarak görülüyor.

A

lmanya’da Başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) genel başkanlığına seçilen Armin Laschet, 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde Merkel’in halefi olmaya en yakın aday olarak görülüyor. Laschet, sanal ortamda düzenlenen CDU’un 33. Genel Kurulu’nda yapılan genel başkanlık seçimini ikinci turda eski milletvekili Friedrich Merz’e karşı kazanarak partinin 9. Genel Başkanı oldu. Merkel’in CDU genel başkanlığından ayrılma kararının ardından 2018 yılında genel başkan seçilen Annegret Kramp-Karrenbauer’in 2019’da bu görevden ayrılacağını açıklaması, parti içinde gruplaşmalara sebep oldu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle nisan 2020’de yapılması planlan genel başkanlık seçiminin ertelenmesi nedeniyle partide yaklaşık 1 yıl belirsizlik yaşandı.

Genel Başkanlık yarışında sağ kanadın desteğini alan Friedrich Merz’e karşı başarılı olan Laschet, parti içinde ve dışında tüm kesimlerle temasta olmasından dolayı “ortanın adayı” olduğunu belirterek partiyi birleştirme sözü verdi. Genel kurulda delegelerin yarısından fazlasının oyunu alan Laschet, partinin genel başkanı olarak 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde yeniden aday olmayacağını açıklayan Başbakan Angela Merkel’in halefi olmaya en büyük aday olarak görülüyor. Laschet, 2017’den bu yana Almanya’nın en kalabalık eyaleti olan ve Türkiye kökenlilerin de yoğun olduğu Kuzey Ren Vestfalya’nın (KRV) başbakanlığını yürütüyordu. CDU VE CSU ADAYINI BERABER BELIRLIYOR CDU, genel seçimlerde adayını, Bavyera’da teşkilatlanmış kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ile

Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201

birlikte belirliyor. İki parti şimdiye kadar 2 kez CSU’luyu başbakan adayı gösterdi. CSU’dan 1980’de Franz Josef Strauss ve 2002’de Edmund Stoiber, CDU/CSU ittifakının başbakan adayı oldu. Ancak iki isim de başbakanlığı kazanamadı. Şimdi de Bavyera Eyaleti Başbakanı ve CSU Genel Başkanı Markus Söder’in başbakan adaylığı için ismi geçiyor. Laschet’in CDU Genel Başkanı olarak başbakanlık adaylığı için ilk erişim hakkı olduğu belirtiliyor. CDU/CSU’nun başbakan adayı, iki parti arasında yapılacak istişareler sonucunda belirlenecek. Son anketlerde yüzde 35-37 banında gösterilen CDU/CSU’nun, eylül ayında yapılacak genel seçimlerin ardından kurulacak muhtemel koalisyonda büyük ortak olarak başbakanlık koltuğunu uhdesinde tutmaya devam etmesi bekleniyor. Yaklaşık 18 milyonla Almanya’nın en kalabalık eyaleti Kuzey-Ren

Vestfalya’da başbakanlık yaptığı için liderlik tecrübesi bulunan Armin Laschet’in Başbakan Angela Merkel’in siyasi çizgisini sürdüreceği düşünülüyor. CDU Genel Kurulundaki konuşmasında, partiyi bir takım kaptanı olarak yöneteceğini vurgulayan Laschet, özellikle Başbakan Merkel’in yönetim tarzına ve başarılı siyasetine dikkati çekti. Avrupa Parlamentosunda da üyelik yaptığı için Avrupa Birliğini de yakından tanıyan Laschet, partisi içinde ılımlı ve liberal görüşleriyle tanınıyor. KÖKLERI BELÇIKA’NIN VALON BÖLGESINDEN GELIYOR Ailesi Belçika’nın Valon Bölgesi’nden gelerek 1920’lı yıllarda Aachen kentinde yerleşen Laschet, annesi Marcella Laschet’in ev kadını olması ve babası Heinrich Laschet’in bir süre madenci

olarak çalışmasından dolayı halkın sosyal sorunlarını da yakından bilen bir politikacı olarak tanınıyor. Babasının mesleğini örnek veren Laschet, “Yerin altındaysanız meslektaşınızın nereden geldiği önemli değildir. Din, dil, milliyeti değil, birbirinize güvenebilmeniz önemlidir.” ifadesini kullanmıştı. Laschet’in karizmatik bir politikacı olmayışı ve dış politika tecrübesi bulunmaması ise dezavantaj olarak görülüyor. Özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında önlemleri geç alması ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Söder ile rekabet etmesi kamuoyunda eleştirildi. TÜRKLERIN EN SEVDIĞI POLITIKACILARIN BAŞINDA GELIYOR Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler arasında en çok sevilen politikacılardan biri olan Laschet Almanya’daki göçmen kuruluşları ve tem-

silcileri ile yakın ilişkiler kurmasıyla biliniyor. İslam’ın Almanya’ya ait olduğunu dile getiren siyasetçiler arasında yer alan Laschet, Aachen’daki Yunus Emre Camisi’nin açılışına bizzat katılmıştı. Solingen kentinde 29 Mayıs 1993 tarihinde Türklerin yaşadığı binaya düzenlenen ve aynı aileden 5 kişinin yaşamına mal olan ırkçı saldırı nedeniyle “Mevlüde Genç ödülü” verilmesini sağlayan Laschet’in ırkçılığa karşı sert açıklamaları bulunuyor. Yakın ekibinde Türkiye kökenli müsteşar ve danışmanlar bulunduran Laschet, Türk derneklerinin toplantılarına katılıyor ve Ramazan’da iftarlar veriyor. Laschet, Türkiye kökenli Almanların başarılı olmasının istediğini, asimilasyona karşı olduğunu, herkesin dinini, dilini yaşama ve koruma imkanına sahip olmasını istediğini birçok ortamda dile getirmişti.

Almanya’da Şiddet Yanlısı Aşırı Sağcıların Sayısı Arttı

www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com Postanschrift | Adres camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229 Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.

Almanya’da güvenlik birimlerinin tespit ettiği şiddet yanlısı aşırı sağcıların sayısının 2020'de 13 bin 300'e yükseldiği bildirildi.

T

agesspiegel gazetesinin Alman güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, 2020’de ülkedeki aşırı sağcıların sayısı, bir önceki yıla 1200 artarak 33 bin 300’e ulaştı. Şiddet yanlısı aşırı sağcıların sayısı da 2019’a göre 300 artarak, 13 bin 300’e yükseldi. Aşırı sağcılar tarafından 2020’nin ocak-kasım döneminde 19 bin 703 suç işlendi, bunların 902’si şiddet eylemi olarak kayıtlara geçti.

ve aralarında aşırı sağcıların da bulunduğu “Reichsbürger” örgütü yandaşlarının sayısı da 1000 kişi artarak 20 bine ulaştı. Almanya Federal Cumhuriyeti’ni ve hukuk devletini tanımayan “Reichsbürger” örgütü taraftarları özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine karşı yapılan gösterilerde yer aldı.

9 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Haberde, güvenlik birimlerinin bu sayılara ekleme yapabileceği için buradaki rakamların kesin olmadığı ve sayıların artabileceğine işaret edildi. Alman hükûmeti aşırı sağcılarla ilgili nihai sayıları mart ayından sonra açıklıyor.

Aynı dönemde aşırı sağcı şiddet eylemi sonucunda 9 kişi yaşamını yitirdi, 283 kişi yaralandı. Almanya’nın iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından izlenen

RAKAMLAR KESİN DEĞİL, SAYILAR ARTABİLİR


GÜNDEM

22 Ocak 2021

5

Avrupa'daki Türkiye Kökenlilerle İlgili Geniş Araştırma ABD’nin etkili düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi tarafından hazırlanan “Avrupa’daki Türk Diasporası” adlı rapor, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenlilere dair ilginç veriler ortaya koydu.

A

merikan İlerleme Merkezi tarafından yapılan bir araştırma kapsamında Türkiye kökenli vatandaşların çoğunluğunun yaşadığı ülkeler olarak belirlenen Almanya, Avusturya, Fransa ve Hollanda’da, 2019 yılının Kasım ayı ile 2020 yılının Ocak ayı arasında Avrupa’da yaşayan 5 milyon Türkiye kökenliyi temsilen 2 bin 400 kişinin görüşü alındı. Araştırma, Türk diasporasının yaşadıkları Avrupa ülkeleri hakkında ne düşündüklerini, hangi kaynaklardan bilgi edindiklerini, kendilerini daha çok nereye ait hissettikleri gibi konuları ele alarak, şimdiye kadar yapılan en kapsamlı akademik çalışma olarak değerlendiriliyor. TÜRKİYE KÖKENLİLERİN ÇOĞUNLUĞU YAŞAMLARINI AVRUPA’DA SÜRDÜRMEK İSTİYOR Türkiye kökenlilerin gelecekle alakalı geri dönüş planları hakkındaki soruya cevabına göre Avrupalı Türklerin yüzde 72’si hayatlarını yaşadıkları Avrupa ülkelerinde sürdürmek istiyor. Ortalama yüzde 20’si ise Türkiye’ye dönmek istiyor. En çok Türkiye’ye dönme planı yapanlar yüzde

24,4 oranı ile Almanya’da yaşayan göçmenler. Bu bağlamda Almanya’da yaşayan göçmenlerin yüzde 54,8’i de Türk vatandaşı. Avusturya’da ise göçmenlerin yüzde 59,5’i Avusturya vatandaşı iken, Hollanda’da göçmenlerin yüzde 52,2’si çifte vatandaşlığa sahip. Fransa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yüzde 42,5’i Türk, yüzde 45,1’i ise çifte vatandaşlığa sahip. ETNİK KİMLİKLERİ VE DİNÎ AİDİYETLERİ BELİRLEYİCİ FAKTÖR Türkiye kökenli göçmenler için etnik kimlikleri ve dinî aidiyetleri büyük önem taşıyor. Araştırmanın sonucuna göre göçmenler etnik kimliklerini, dinî aidiyetlerini, gelenek ve göreneklerini gelecek nesillere aktarmanın, yaşadıkları toplumla özdeşleşmekten daha önemli olduğu kanaatinde. “Kendinizi etnik olarak nasıl tanımlarsınız?” sorusuna (Türk, Avrupalı, Alman, Fransız vb. seçenekler içerisinden) araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun yaptığı “Türk” vurgusu dikkat çekiyor. Örneğin, Almanya’dan ankete katılanların yüzde 77,2'si kendilerini “Türk” olarak tanımlıyor. Kendisini Türk olarak tanımlayanların en yüksek olduğu ülke yüzde 77,7 oranı

ile Avusturya. Fransa’daki Türkiye kökenlilerin yüzde 51,3'ü kendini öncelikle Türk, yüzde 14,6'sı ise hem Türk hem Fransız olarak görüyor. Bununla birlikte ankete katılanlar, etnik kimlikleri nedeniyle bulundukları ülkelerde zaman zaman ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıklarını da aktarıyor. Ayrımcılıktan etkilenen göçmenlerin oranı Fransa ve Hollanda’ya nazaran Almanya ve Avusturya’da daha yüksek. Özellikle gençlerin ve erkeklerin Almanya’daki ayrımcılık ve ırkçılıktan dolayı kariyer hedeflerinin olumsuz yönde etkilendiğine dikkat çekiliyor. Araştırmanın sonucuna göre Avrupalı Türkler yaşadıkları ülkelerde “genel olarak kabul gördüklerini” belirtiyor. TÜRKİYE KÖKENLİLER AVRUPA’DAKİ YAŞAM KOŞULLARINDAN MEMNUN Rapora göre Türkiye kökenliler yaşadıkları ülkelerin yaşam koşullarından memnuniyet duyuyor. Ankete katılanların çoğunluğu, çocuklarının yaşadıkları ülkede daha iyi bir eğitim alma imkânına sahip olduğu düşüncesinde. Avrupa’da genel olarak kabul gördüklerini belirten göçmenler buna rağmen kendilerini yaşadıkları ülkelerin bir bireyi olmaktan çok

Türkiye ile ilişkilendiriyor ve etnik kimliği korumanın büyük önem taşıdığı vurgulanıyor. Araştırmanın yapıldığı ülkelerde göçmenler entegrasyon sürecini genelde vasat olarak değerlendiriyor. Göçmenler yaşadıkları ülkelerde kendilerinin siyasi olarak temsil edilmediklerini hissediyor. Buna bağlı olarak da daha çok Türkiye’deki siyasi gelişmeleri takip ediyorlar. TÜRKÇE HABER KAYNAKLARINA BAŞVURUYORLAR

lerin oranı yüzde 5 olurken, katılımcıların yüzde 11’i her iki takımı da destekleyeceklerini belirtti. Bulundukları ülkenin takımı Türkiye ile değil de bir üçüncü ülke ile spor müsabakasında karşı karşıya geldikleri takdirde, ankete katılanların yüzde 79’u yaşadıkları ülkeyi destekleyeceklerini vurguladı. HEM ANA DİLİ HEM DE ÜLKE DİLİ AYNI ORANDA KONUŞULUYOR

“HANGİ TAKIMI DESTEKLERSİNİZ?”

Türk diline büyük önem veren Türkiye kökenliler, işyerinde yaşadıkları ülkenin dilini, aile içi iletişimde ise Türkçe konuşmayı tercih ediyorlar. Avrupalı Türkler günlük yaşantılarında her iki dili eşit oranda kullandıklarını belirtiyorlar. Göçmenlerin kitap seçiminde ise yaşadıkları ülke dilini tercih edenlerle, Türkçeyi tercih edenler arasında neredeyse yarı yarıya bir denge görülüyor.

“Yaşadığınız ülke ile Türkiye arasında gerçekleşen bir spor müsabakasında (örneğin bir futbol maçında) hangi ülkenin takımını desteklersiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 76’sı Türk takımını destekleyecekleri yanıtını verdi. Yaşadıkları ülkeyi destekleyeceklerini söyleyen-

Anket sonuçlarını değerlendiren uzmanlar, "Şayet Avrupalı politikacılar Türk diasporasına seslenmek istiyorsa, doğrudan onlara yönelmeli ve özellikle de sürekli bir şekilde Türkçe yayınlar ve özellikle televizyon kanalları üzerinden onlara ulaşmaya çalışmalı" görüşünü aktarıyor.

Avrupalı Türkler siyaset, ekonomi ve sosyal konular hakkında bilgi edinmek için özellikle Türkçe kaynaklara başvuruyorlar. Anket sonuçlarına göre en etkili olan araç, Türkçe yayın yapan televizyon kanalları ve haber programları.

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)

CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr


GÜNDEM

22 Ocak 2021

6

“Fransa’da Müslümanlar Başarılı Olsa Bile Dışlanıyor”

Fransa'da Müslümanlar endişe içinde yaşıyor. Ülkede toplumsal tolerans artsa da Müslümanlar söz konusu olunca toplumsal tolerans azalıyor.

F

ransa’da aşırı sağcıların toplumu yönlendirmeye başlaması ve Nicolas Sarkozy’nin iktidara gelmesinden sonra ükede Müslümanlara karşı ayrımcılığın ve düşmanlığın arttığı tespit edildi. Sosyolog Farhad Khosrokhavar’in yaptığı son tespitlere göre, Fransa’da toplumsal olarak tolerans giderek artarken, bu artış, Müslümanlar söz konusu olunca sürekli zikzaklar çiziyor.

had Khosrokhavar en son Müslümanlar arasında bir araştırma yaptı. Araştırmada kendilerine soru sorulan Müslümanların hep endişeli durduklarını ve söyledikleri şeylerin kendileri aleyhine kullanılabileceğini düşündüklerini söyledi. Farhad Khosrokhavar “Müslümanlar, kendilerinin sürekli suçlu muamelesine tabi tutulduklarını düşünüyor.” dedi.

Alman yayın kuruluşu Deutschlandfunk’da yayımlanan bir habere göre, sosyolog Far-

Farhad Khosrokhavar ayrıca, Müslümanların başarılı olsalar da Fransız toplumunda

kabul görmediğini, dışlandığını ve bu yüzden de toplumsal ilişkileri çok olmayan iş alanlarına yöneldiklerini ifade etti. ÇİFTE STANDART Ülkede Müslümanlara karşı resmî tutumun da çok çelişkili olduğuna dikkat çeken bir başka sosyolog Vincent Tiberj, buna, ülkede (Müslüman) bir erkeğin birden fazla kadınla evli olmasının (poligami) yasaklanması için yasa tasarısı hazırlanmasını örnek gösterdi.

Zira Emmanuel Macron’un önce Kadın-Erkek Eşitliği Müsteşarı olan şimdi de Vatandaşlık İşleri Sorumlusu olan Marlène Schiappa poligamiyi telin ederken, buna karşılık özgürlükler adına, “trouples” denilen ve 3 ayrı çiftin birbirleriyle evli gibi yaşamasını öngören üçlü evliliği savunuyor. Sosyolog Vincent Tiberj, bunun Müslümanlar aleyhine ayrımcı tutum olduğunu ifade ediyor ve üstelik Fransa’da poligaminin Müslümanlar arasında kabul edilmediğini gösterecek kadar nadir olduğunu ifade ediyor.

Fransa’da “Cami Yakma” Çağrısında Bulunan Zanlıya 400 Euro Para Cezası

Hollanda’da Aşırı Sağcı Wilders’in Seçim Vaadi: “İslam’dan Arındırma Bakanlığı”

Fransa’daki Beziers şehrinde bulunan caminin yakılması yönünde çağrıda bulunan zanlı, 400 Euro para cezasına çarptırıldı.

Hollanda’da aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders liderliğindeki Özgürlükler Partisi (PVV), seçim vaadi olarak "İslam'dan Arındırma Bakanlığı"nın kurulacağını açıkladı.

F

ransa’da lise öğretmeni Samuel Paty’nin öldürülmesinin ardından Facebook üzerinden Beziers şehrinde bulunan caminin yakılmasına yönelik çağrıda bulunan zanlıya 400 Euro para cezası verildi. İsmi açıklanmayan 50 yaşındaki zanlının ayrıca “toplumdaki yaşamdan ve onun kurallarından haberdar olmasını” amaçlayan bir vatandaşlık stajına katılması gerektiği belirtildi.

“SAMUEL PATY SUİKASTI, “BEZİERS CAMİSİNİ YAKIN” KENDİSİNİ DERİNDEN ETKİLEDİ” Söz konusu Facebook paylaşımında zanlı, “Ona (Samuel Paty’ye) Zanlının avukatı Fabien Bourdon, saygı göstermek istiyorsanız, memüvekkilinin, yayınladığı payla- sajın ulaşması için Beziers camişımın aptalca olduğunu kabul et- sini yakın” ifadelerini kullanmıştı. tiğini belirtti. “Ancak öğretmen Bunun ardından Beziers Fransız Samuel Paty suikastı, kendisini Müslümanlar Kültür Derneği derinden etkiledi.” ifadelerini kul- (ACFMB) paylaşımla ilgili şikâyetlandı. te bulunmuştu.

P

VV, resmî internet sayfasından 17 Mart’ta yapılacak seçimler için 20212025 yılı programını açıkladı. Programda, Göçmenlik, Geri Dönüş ve İslam’dan Arındırma Bakanlığı kurulacağı ve İslam’ın totaliter bir ideoloji olarak tanıtılacağı sözü verildi. İslam ülkelerinden sığınmacı veya göçmen almamanın vadedildiği programda, camiler, İslami okullar

ve Kur’ân-ı Kerîm aracılığıyla “İslami ideoloji”nin yayılmasının yasaklanacağı ifade edildi. Programda, kamuda başörtüsü yasağı uygulanacağı, sığınma taleplerinin durdurulacağı ve sığınmacı merkezlerinin kapatılacağı kaydedildi. Çifte vatandaş olanlar için seçim ve seçilme hakkı verilmeyeceği belirtildi.


GÜNDEM

22 Ocak 2021

Kovid-19 Salgını Türkiye Kökenlileri De Olumsuz Etkiledi

7

İngiltere Ülkeye Girişlerde Negatif Kovid-19 Test Sonucu Zorunluluğu Getirdi

Avrupa'da Kovid-19 nedeniyle vefat edenlerin cenazelerinin Türkiye'deki defin işlemlerinde yakınlarının bulunamaması üzüntüleri daha da artırırken, Avrupa'daki birçok Türk işveren salgın nedeniyle iflasın eşiğine geldi. İngiltere'ye yurt dışından gelenlere son 72 saatte yapılmış "negatif yeni tip koronavirüs (Kovid-19) test sonucu gösterme" zorunluluğu getirildi.

İ

T

üm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını Avrupa’da yaşayan Türklerin de hayatını olumsuz etkiledi. Avrupa ülkelerinde vefat eden ve cenaze işlemleri için Türk misyonlarına müracaatı yapılan kişi sayısı 2200’e çıktı. Avrupa ülkeleri arasında geçen yıl en fazla ölüm Almanya’da kayda geçti. Almanya’da 1228 Türk Kovid-19 nedeniyle vefat etti. Bu sayı ülkedeki toplam Kovid-19 ölümlerinin yüzde 3’ünü oluşturdu. FRANSA’DA İSE KOVİD-19 NEDENİYLE 257 TÜRK HAYATINI KAYBETTİ Belçika, nüfusuna göre Avrupa’da Kovid-19 salgınından en fazla etkilenen ülkeler arasında yer aldı. 11 milyon nüfuslu ülkede bugüne kadar 662 binden fazla vaka tespit edildi. Belçika’da yaşayan 250 bin Türk de salgından etkilendi. Ülkede bugüne kadar 150 Türk hayatını kaybetti. Hollanda’da Kovid-19 nedeniyle 247, Avusturya’da ise 95 Türk öldü. Avrupa ülkelerinde yaşamını yitiren Türklerin yüzde 90’ı Türkiye’de defnedildi. CENAZELERE REFAKATÇİ GİDEMEDİ Avrupa’da Kovid-19’un ilk dalgasında hava ve kara sınırlarının kapatılmasının ardından vefat eden Türklerin cenazeleri sadece belirli havalimanlarından kargo uçaklarıyla Türkiye’ye gönderilebildi. Cenazeler, 17 Nisan’a kadar süren uçuş yasakları nedeniyle Türki-

ye’ye refakatçisiz gönderildi.

rını ziyaret edemedi.

Cenazelerin memleketlerindeki defin işlemlerine yakınlarının katılamaması üzüntüleri daha da artırdı. Acılı aileler, akrabalarının cenaze namazları ve defin işlemlerini telefonla yapılan canlı bağlantılarla izleyebildi.

İŞLETME SAHİBİ TÜRKLER ZOR DURUMDA

AVRUPA’DA KOVİD-19 NEDENİYLE VEFAT EDEN İLK TÜRK HALİL BIÇKI Avrupa ülkeleri arasında Kovid-19 kaynaklı ilk ölüm Fransa’da kayıtlara geçti. Fransa’nın kuzeyindeki Soissons kasabasında yaşayan 64 yaşındaki Türk vatandaşı Halil Bıçkı virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Almanya’da aynı aileden 1 hafta arayla vefat edenler oldu. Yunanistan’ın, Batı Trakyalı bir Türk’ün cenazesini yakılması şartıyla küllerini kabul edebileceğini bildirmesi üzerine Türk makamları devreye girerek defin işleminin Almanya’da yapılmasını sağladı. Salgının ikinci dalgasında vefat eden Avrupa’daki Türklerin sayısı birinci dalgaya göre 5 kat arttı. TÜRKİYE’YE GİDİŞLER AZALDI Kovid-19 Avrupa’da yaşayanların vatan hasretlerini gidermesine de engel oldu. Geçen yıl Avrupa’dan kara yoluyla Türkiye’ye gidenlerin sayısı salgınının etkisiyle 2019’a göre yaklaşık üçte bir azaldı. Avrupa Birliği ülkelerinin, turistik vizeleri askıya alması nedeniyle Türkiye’den birçok kişi Avrupa’daki akraba, eş dost ve yakınla-

Almanya’da 100 binden fazla Türk kökenli iş insanı, yaklaşık yarım milyon istihdam sağlarken toplam 50 milyar avro ciro ile ülkenin ve Avrupa’nın ekonomik gelişmesine katkı sağlıyor. Kovid-19 salgını, çoğu hizmet ve gastronomi sektöründe faaliyet gösteren birçok iş insanını derinden etkiledi. Salgın önlemleri kapsamında iş yerlerinin kapatılması, Türk iş insanlarına da büyük zarar verdi. Salgından en çok etkilenenlerin arasında taksiciler, kuaförler, düğün salonu, restoran ve küçük işletme sahipleri yer alıyor. Hükümetlerin iş yeri sahiplerine destek sözlerine rağmen Avrupa’daki çok sayıda Türk giderlerini karşılayamadığı için iflas etme noktasına geldi. Almanya’da Türkler 1600 düğün salonunda yılda ortalama 130 bin civarında kına, düğün, nişan ve sünnet düğünü yapıyordu. Yıllık yaklaşık 5 milyar avro cirosu olan sektör, salgın nedeniyle iş yapamaz duruma geldi. EKONOMİK KAYGILAR Avrupa’da Kovid-19’un neden olduğu ekonomik kriz Türkler arasındaki işsizliği de artırıyor. Almanya’da işsizlik oranı yaklaşık yüzde 6 olurken, Türkler arasında bu oranın yüzde 30’a yakın olduğu tahmin ediliyor.

ngiltere Ulaştırma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kovid-19’un yeni türlerinin yayılmasını önlemek için ülkeye girişlerde ek önlemler alındığı belirtildi. Bu kapsamda, kara, hava ve deniz yoluyla ülkeye geleceklerin son 72 saatte alınmış negatif Kovid-19 test sonucu zorunluluğunun getirildiği, bu kurala uymayanların ise 500 pound para cezasına çarptırılacakları bildirildi. Nakliyecilerin, 11 yaşın altındakilerin, mürettebat ve test altyapısı bulunmayan ülkelerden gelenlerin test sunma zorunluluğu olmadığı aktarılan açıklamada, ülkeye “seyahat koridoru listesi”nde bulunmayan ülkelerden giriş yapanların 10 günlük bireysel karantina zorunluluğunun devam ettiği bilgisi de paylaşıldı.

önlemlerin bulunduğunu ancak virüsün yeni türlerinin yayılması konusunda daha sıkı önlemler almaları gerektiğini kaydetti. Shapps, test zorunluluğunun, devam eden seyahat koridoru önlemleriyle Kovid-19 aşılamalarının yeterli seviyeye ulaşacağı vakte kadar virüsü kontrol etmeye yardımcı olacağını vurguladı.

“DAHA SIKI ÖNLEMLER ALMAMIZ GEREKİYORDU”

Pfizer-BioNTech aşısını ilk uygulayan ülke olan İngiltere, 8 Aralık’ta aşı çalışmalarına başlamıştı. İngiliz ilaç denetim kuruluşu, yeni yıldan hemen önce de Oxford-AstraZeneca aşısına onay vermiş ve bu aşının da ilk dozu 4 Ocak’ta vurulmuştu.

Açıklamada, görüşlerine yer verilen Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, ülkeye yeni Kovid-19 vakalarının girişini durdurmak için etkili

VAKA SAYILARI VE CAN KAYBI ARTIYOR Ülkede, virüsün yüzde 70 daha hızlı yayılan bir türü nedeniyle vakalar da giderek artıyor. Hükûmet, şubat ortasına kadar virüsten en çok etkilenenlerin aşılanmasıyla 5 Ocak’ta başlayan karantinayı yavaş yavaş kaldırıp normale dönmeyi umuyor.

Almanya Aşı Mecburiyetini Tartışıyor

K

oronavirüse karşı alınan tedbirlerin daha da sertleştirilmesini öneren Almanya’nın Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder şimdi de ülke çapında aşı mecburiyetini gündeme getirdi. Yaşlı ve Bakımevlerindeki bakıcılar arasında aşı olmaya karşı çıkanların oranlarının yüksek olduğunu ifade eden Bavyera Başbakanı Söder, aşılanmanın aynı zamanda bir vatandaşlık yükümlülüğü olduğunu söyledi. Toplumda aşılanmaya teşvik amacıyla aralarında sanat, spor ve siyaset dünyasından ünlülerin de bulunduğu bir devlet kampanyası yapılabileceğini de söyleyen Söder, hangi gruplara aşı mecburiyeti getirileceği meselesinin

Almanya Etik Kurulu tarafından kararlaştırılmasını istedi. İLAÇ İTTİFAKI KURULSUN Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder, ülkede koronavirüse karşı aşı temininin gecikmesi üzerine bir aşı ittifakı kurulmasını istedi. İlaç şirketleri ile görüşmeler yapılarak, Almanya’nın çeşitli yerlerinde yeterince aşı üretimi yapılabilmesi için bir kampanya başlatılması üzerinde duran Söder gerektiği durumlarda devlet tarafından ilaç firmalarına ödeme yapılabileceğine de vurgu yaptı.


GÜNDEM

22 Ocak 2021

8

Almanya’da “Müslüman Karşıtı Irkçılık Ve Ayrımcılık” Konulu Önerge Reddedildi Almanya'da Sol Partinin Müslümanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık konulu önergesinin Federal Mecliste reddedildiği bildirildi.

A

lmanya’da Sol Parti tarafından “Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılık ve Almanya’da Müslümanlara karşı ayrımcılık” başlığıyla meclise verilen önerge, iktidardaki Hristiyan Birlik partileri (CDU/ CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile ana muhalefet olan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) oylarıyla reddedildi. Önergenin görüşüldüğü oturumda söz alan Sol Partili milletvekili Christine Buchholz, Almanya’da her iki günde bir camiye saldırı yapıldığını belirterek, “Müslümanlara karşı

yapılan suçlar gün geçtikçe şiddet içermektedir. Bu gelişmeler alarm vericidir.” dedi. “SADECE BAŞÖRTÜSÜ NEDENIYLE IRKÇI SALDIRILARA UĞRAYANLAR VAR” Almanya’da sadece başörtüsü nedeniyle ırkçı bir şekilde saldırılara uğrayanların bulunduğuna dikkati çeken Buchholz, “Gross Gerau’da bir başörtülü kadın sırf başörtüsü taktığı için saldırıya uğradı ve kimse ona yardım etmedi. Wolfsburg’ta bir imam iki haf-

tada bir ölüm tehdidi almaya devam ediyor. Aşırı sağcı teröristler Müslümanlara karşı nefreti kendileri için itici bir güç olarak görüyorlar. Bunlar AfD’liler tarafından kışkırtılmaktadırlar.” ifadelerini kullandı. Berlin’deki Mevlana Camisi’ne sabah namazı kılındığı esnada botlarıyla ve köpeklerle içeri giren Alman polisinin tutumunu da eleştiren Buchholz, “Korona yardımı müracaatında usulsüzlük iddiasıyla yapılan bu baskınla ülkedeki dini kurumlar üzerinde potansiyel suçlu algısı yaratılmak istenmektedir. Oysa papazlık yapan bir dostum bana yanlış bir

müracaat nedeniyle kiliseye böyle bir baskının tahayyül bile edilemeyeceğini söyledi.” diye konuştu. “KIMSE INANCINDAN DOLAYI DEZAVANTAJLI DURUMDA OLMAMALI”

cından dolayı dezavantajlı durumda olmamalı. Hükûmetten eyaletlerle beraber Müslüman dinî cemaatlerinin devletçe tanınmasını, Ayrımcılıkla Mücadele Yasası’nda reform yapılmasını ve Müslümanlara ilave danışmanlık hizmetleri verilmesini talep ediyoruz.”

Almanya’da Müslümanların günlük yaşamda ayrımcılığa uğradığını vurgulayan Buchholz, şunları kaydetti: “Türk ya da Arap isimli birisi ev bulmakta, iş bulmakta sorunlar yaşıyor. Bu durum, özellikle de başörtülü kadınlar için de geçerli. Kimse inan-

Reddedilen önergede dinî cemaatlere yönelik eşitsizliğin ortadan kaldırılması, camilerin güvenliğinin iyileştirilmesi, İslam konusunda manevi danışmanlık ve sosyal hizmetler ile diğer dinlerle eşit görülme gibi talepler bulunuyordu.

Avrupa Birliği, Ege’de Göçmenlerin Denize İtilmesi İle İlgili Soruşturma Başlattı

Avrupa Birliği, birliğin Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı (Frontex) hakkında Ege'de göçmenlerin denize geri itilmesi ile taciz ve görevi kötüye kullanma gibi suçlamalar nedeniyle soruşturma başlattı. ABDULHAMİT IRMAK

A

vrupa Birliği (AB) Yolsuzlukla Mücadele Ofisi (OLAF), birliğin Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı (Frontex) hakkında Ege'de göçmenlerin geri itilmesi ile taciz ve görevi kötüye kullanma gibi suçlamalar nedeniyle soruşturma başlattı. Frontex tarafından kullanılan bir uçağın mültecileri durdurduğu, uçaktaki kamera görüntülerinin Varşova’daki Frontex Genel Merkezine canlı olarak aktarıldığı ancak Frontex’in söz

konusu bölgeye mültecilerin kurtarılması için yardım göndermediği belirtilmişti. GERİ GÖNDERME Der Spiegel’ de yer alan bir haberde, Frontex’in iç yazışmalarından bir belgede Yunanistan’ın mültecileri yasa dışı şekilde geri ittiği kaydedildi. Frontex Direktörü Fabrice Leggeri’nin bu belgenin baskısı altında olduğu vurgulanan haberde, daha önce bu geri itmelerin kendisine sorulduğunda haberi olmadığını söylediği hatırlatıldı.

Leggeri’nin yasa dışı itmelerin farkında olduğuna da işaret edilen haberde, ele geçirilen 11095 numaralı belgede Frontex yetkililerinin 1819 Nisan gecesi 30 civarında mültecinin Yunan sınır muhafızlarınca yasa dışı şekilde Yunanistan’dan Türk sularına sürüklendiğini bizzat kaydettiklerinin ortaya çıktığı ifade edildi. FRONTEX BULGUYA RASTLANMADIĞINI SAVUNDU Frontex ise Yunanistan’ın

Ege’de mültecileri geri itmesine destek verdikleri yönündeki haberler üzerine iç soruşturma başlattıklarını, henüz “geri itme” suçlamalarını kanıtlar nitelikte bir bulguya rastlanılmadığını ileri sürmüştü. Frontex açıklamasında, AB’nin üye ülkelerle dayanışma ilkesi çerçevesinde Yunanistan’ın dış sınırlarının korunmasına destek vermekte “kararlı” olunduğu vurgulanarak, Frontex’in operasyonlarını uluslararası hukuk temelinde yürüttüğü savunulmuştu.

FRONTEX NEDİR?

Dış sınırlar anlamındaki Frontex, Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi’nin resmî adı. AB üyesi ülkelerin komşularıyla olan sınırlarının korunmasını ve güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir AB kurumu. Frontex, AB’nin birliğe üye olmayan komşu ülkelerle olan sınırlarının güvenliğinin sağlanması, ulusal sınır muhafızları arasında işbirliği yapılması ve sınırlarla ilgili risk analizleri oluşturulması amacıyla kuruldu. 3 Ekim 2005 tarihinde göreve başlayan kurumun genel merkezi Polonya’nın başkenti Varşova’da. Avrupa Birliği’nin, bünyesine yeni katılan ülkelerde genel merkezini kurduğu ilk daire olan Frontex’in elinde 20 uçak, 30 helikopter ve 100 gemi var. Meriç’teki konuşlandırma, ilk aktif görev olacak.


GÜNDEM

22 Ocak 2021

9

“Hollanda’da İslami Kuruluşların Dışarıdan Maddi Yardım Alması Engellenemez” Hollanda hükûmeti, ülkedeki camilerin, İslam ülkelerinden maddi yardım almalarının yasal olarak engellenemeyeceğini açıkladı.

H

ollanda hükûmeti, Türkiye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden, Hollanda’daki cami ve İslamî derneklere yapılan maddi yardımların yasaklanmasının mümkün olmadığını açıkladı. BBC Türkçe’de yer alan bir habere göre, Hollanda Temsilciler Meclisi ve hükümet, ülkedeki camilerin ve İslami derneklerin Hollanda dışından mali destek almalarını yasaklamayı tartıştı. Hollanda Meclisi’nde, bu amaçla oluşturulan “Özgür Olmayan Ülkelerden Gelen İstenmeyen Etkileri Soruşturma Komisyonu”, ra-

porunu tamamladı. Rapora göre Türkiye ve Körfez ülkeleri, Hollanda’daki İslami kurum ve kuruluşları farklı şekillerde etki altına alıyor. Rapor sonrasında Hollanda hükûmeti, camilere yurtdışından para akışının yasaklanmasının, yasal olarak mümkün olmadığını bildirdi. Haberde, Türkiye ve Fas kökenli seçmenlerin desteklediği Denk Partisinin, Hollanda hükûmeti ve meclisini “çifte standart” uygulamakla suçladığı, sadece Müslümanlar ile mücadele edildiğini savunduğuna da yer verildi.

Sınıfta Gösterilen Resime Bakmayan Müslüman Çocuğa “Laikliği İhlal Ettin” Suçlaması

FRANSA

Fransa’da ilkokul 5. sınıf öğrencisi Elias, sınıfta resim dersinde gösterilen sanatsal bir figüre bakmayıp gözlerini kapattığı gerekçesiyle laiklik ilkesini ihlal etmekle suçlandı.

P

aris’in güneyindeki Montargis şehrinde Clos Vinot ilkokulunda meydana gelen olayda, resim dersine katılan 5. sınıf öğrensicisi Elias, derste gösterilen sanatsal bir figüre bakmayarak gözlerini kapattı. Derste gösterilen figürün ne olduğu açıklanmazkan, küçük çocuğun bu görsele dini inancından dolayı bakmadığını söylediği iddia edildi. “LAIKLIK ILKESINE SALDIRININ SORUMLUSU”

Bunun üzerine okul müdürü imzasıyla küçük çocuğun ailesine mektup gönderildi. Mektupda sınıftaki durumun “ciddi” bir olay olduğuna vurgu yapıldı. Elias’ın okuldaki laiklik ilkesine yönelik bir saldırının sorumlusu olduğu ileri sürüldü. Mektupta, okullardaki laiklik şartının 12. maddesine göre öğrencilerin çeşitli-

liği destekleyen bir dünya görüşüne sahip olabilmeleri adına eğitimin laik olduğuna dikkat çekildi. Hiçbir öğrencinin dini inancını ya da siyasi görüşünü bahane ederek bir öğretmenin okul müfredatını uygulamasına karşı çıkamayacağı savunuldu. Elias’ın gözlerini kapatarak bilginin evrenselliği ilkesine saygısız bir davranış benimsediği ileri sürüldü. “HATA ETTIM” Elias’ın bu davranışını cezalandırmak için küçük çocuğun; yaptığı hatanın ne olduğunu, neyle suçlandığı ve hatasını nasıl düzelteceğini içeren bir mektup yazması gerektiği belirtildi. Küçük çocuk da yaptığı davranışın kabul edilemez olduğunu belirterek özür dilediği mektubu okul yönetimine gönderdi.

Almanya’nın Delmenhorst Kentinde Müslümanlara Ayrılan Mezarlık Alanının Genişletilmesi Talep Edildi Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletine bağlı Delmenhorst kentindeki İslami kuruluşlar, Müslümanlara ayrılan mezarlık alanının genişletilmesi için belediyeye başvuruda bulundu.

A

lmanya’nın Aşağı Saksonya eyaletine bağlı Delmenhorst kentindeki İslami kuruluşlar Müslümanlara ayrılan mezarlık alanının yeterli olmadığını belirterek, Delmenhorst belediyesine başvuruda bulundu. UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği Bremen Sorumlusu Adem Sevgi, “Delmenhorst kenti Almanya’ya gelen ilk nesle ev sahipliği yapan şehirlerden biri. Bundan dolayı da buradaki Müslümanlara ait mezarlık alanı yaklaşık 50 yıllık bir geçmişe sahip diyebiliriz. İlk zamanlar bu alana defnedilenlerin çoğu çocuktu. İlerleyen dönemlerde ise vefat eden yaşlılar ve yetiş-

kinler, çocukları veya yakınları tarafından buraya defnedildiler. Tabii onlarda istedikleri zaman kabir ziyaretlerini yapıp, dua etmek istiyorlar.” dedi. İslam Toplumu Millî Görüş’e bağlı Delmenhorst Mevlana Camii’nin yöneticilerinden Ahmet Arslan, özellikle 2015 yılındaki göç dalgasını işaret ederek, “Delmenhorst ve çevresindeki Müslüman nüfusta yoğun bir artış yaşandı. Bunun haricinde koronavirüs salgını kapsamında getirilen uçuş kısıtlamalarından ötürü vefat edenlerin ana vatanlarına nakilleri konusunda sıkıntılar yaşandı. Bundan dolayı da birçok kişi yakınlarının defin işlem-

lerini burada gerçekleştirdiler. Yaşanan bu gelişmeler de bize Müslümanlar için ayrılan mezarlık alanının yeterli olmadığını gösterdi. Böylelikle diğer İslami kuruluşlar ile birlikte Delmenhorst belediyesine başvurduk.” dedi. UKBA Bremen Sorumlusu Adem Sevgi, belediyeden olumlu bir yanıt alacaklarını düşündüğünü belirtti. Sevgi, “Mezarlık alanında abdest almak ve cenaze namazı kılmak için bir yere ihtiyacımız var. Delmenhorst belediyesi ile çok iyi ve sürekli iletişim hâlindeyiz. Eminim ilerleyen zamanda bu konularda da gelişmeler olacaktır.” dedi.


DÜNYA

22 Ocak 2021

10

ABD Adalet Sistemi Müslümanlara 4 Kat Daha Fazla Ceza Veriyor Amerikan adalet sistemi ve medyasında Müslümanlara karşı tavırları inceleyen Institute For Social Policy & Understanding yaptığı bir araştırmada, ABD'de mahkemelerin aynı tür olaylarda Müslümanlara dört kat daha fazla ceza verdiğini ortaya koydu. ABD

A

merika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma, Amerikan mahkemelerinin Müslümanlara farklı davrandığını ve ideolojik nedenli şiddet olayları faillerine, benzer davalara karışan gayrimüslimlere göre dört kat daha uzun hapis cezası verdiğini tespit etti. Institute For Social Policy & Understanding tarafından yapılan araştırmada ayrıca, medyanın da Müslümanların karıştığı olayları diğerleriyle kıyaslandığında daha çok gündeme getirdikleri tespit edildi. Araştırma, Müslümanların karıştığı şiddet olaylarının büyük medya kuruluşlarında aynı şekildeki bir başka

olaya oranla 7.5 katı oranında daha fazla gündemde tutulduğunu belirledi. Araştırmaya göre, Müslüman sanıkların yer aldığı davalarda savcılar Müslüman sanıklar için, gayrimüslim sanıkların yer aldığı benzer davalara göre üç kat daha fazla hapis cezası istiyor. Mahkûmiyetle sonuçlanan aynı tür davalarda ise Müslümanlara 4 kat daha fazla hapis cezası veriliyor. Gizli tanık ifadelerine dayanarak, özellikle silahlı veya bombalı suçlarda Müslümanların mahkûm edilmesi de orantısız. İlgili suçlardan her 6 olayda 4 Müslüman mahkûm edilirken, gayrimüslimlerden ise sadece 6 olayda bir tanesi gizli tanık ifadesine göre mahkûm ediliyor.

Facebook’a Myanmar Askerî Propagandasını Engelleme Çağrısı Son 4 yılda, 24 bin Rohingyalı Müslüman'ı öldüren, 114 bin Müslüman kadın ve kıza tecavüz eden Myanmar ordusu, ülkede pek çok şirketi idare ediyor. Ordu, Facebook üzerinden bu şirketlerin tanıtımlarını yapıyor, askere alma kampanyalarını yürütüyor.

B

ir grup Myanmarlı insan hakları savunucusu Facebook’un Myanmar ordusunun askere alma kampanyalarını engellemesini istedi. İnsan hakları aktivistleri, Myanmar’ın Arakan eyaletinde yaşayan Rohingya Müslümanlarına karşı uyguladığı soykırım ve sürgün politikası sebebiyle bu engelemenin yapılması gerektiğini bildirdi.

pagandasını Facebook üzerinden yaptığını, ordunun ayrıca diğer işlerinin tanıtımını da aynı platform aracılığıyla yürüttüğünü açıkladı.

İnsan hakları aktivistleri, Facebook’a gönderdikleri mektupta, Myanmar ordusunun soykırım, savaş ve insanlığa karşı işlediği suçların devam etmesi için askere alım pro-

Mynmar’da insan hakları için mücadele eden Burma Campaign UK kuruluşunun yöneticisi Mark Farmaner Facebook’un politikasını “Facebook’un çifte standardı var

Mektupta şu ifadeler kullanıldı: “Orduya ait şirketler, Facebook’u kullanarak Myanmar ordusunun Rohingya soykırımı da dahil olmak üzere uluslararası hukuk ihlallerini finanse eden ürünleri tanıtıyor.”

gibi görünüyor. Eğer, Amerika’da şiddeti kışkırtırsanız Facebook’ta yasaklanırsınız, ancak, Burma’da şiddet uygulamak için insanları işe alırsanız yine de resmî bir Facebook mavi tık işareti alırsınız.” sözleriyle eleştirdi. Daha önce yapılan şikayetler üzerine Facebook Myanmar ordusuna ait bazı sayfaları kaldırsa da, ordu hâlâ Faceebok üzerinden tanıtıma devam ediyor. Myanmar ordusu, bira, cep telefonu ağları, çay, çimento ve düğün ve kutlama salonları gibi geniş bir

ürün yelpazesinde yer alan şirketlere sahip olan Burma’da önemli ekonomik güce sahip. ARAKAN’DA BİTMEYEN ZULÜM 1982 yılından beri bir devlet politikası hâline gelen Arakanlı Müslümanlara yapılan baskılar 2017 yılında tekrar zirveye çıktı. Ontario Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (OIDA) Forced Migration of Rohingya: The Untold Experience adlı raporuna göre, 25 Ağustos 2017’den bu yana yaklaşık 24.000 Rohingya Müslümanı Myanmar devlet güçle-

ri tarafından öldürüldü. Myanmar ordusu 34.000’den fazla Rohingyalıyı ateşe verdi. Ordu ve polis güçleri 114.000’den fazla kadın ve kıza tecavüz etti. Raporda, 115.000’den fazla Rohingya evinin yakıldığı ve 113.000’inin tahrip edildiği de açıklandı. Uluslararası Af Örgütü’ne göre, Myanmar ordusunun Ağustos 2017’de Müslüman azınlığa yönelik bir baskı başlatmasının ardından çoğu kadın ve çocuk olan 750.000’den fazla Rohingya mülteci Myanmar’dan kaçtı ve Bangladeş’e geçti.


DÜNYA

22 Ocak 2021

11

Son 3 Ayda 1.5 Milyondan Fazla Müslüman Umre Yaptı SUUDİ ARABİSTAN

Virüs salgını sebebiyle 4 Ekim'e kadar kapalı tutulan Kâbe'yi son üç ayda 1 milyon 654 bin Müslüman ziyaret etti. 4 milyon 640 bin Müslüman da Kâbe'de namaz kıldı.

K

oronavirüs salgınını önlemek amacıyla kısıtlı sayıda ziyaretçi kabul edilen Kâbe-i Muazzama’yı umre amacıyla son 3 ay içerisinde 1 milyon 654 bin Müslüman ziyaret etti. Ziyaretçilerin çok büyük bir bölümü Suud vatandaşları ve Suudi Arabistan’da ikameti bulunan diğer Müslümanlardan oluştu. Suudi Arabistan dışından umre ziyaretleri için az sayıda müracaat kabul eden Suudi Arabistan’ın bu süre zarfında Kâbe’nin genişletilmesi işine ağırlık verdiği bildirildi.

hinden itibaren 4 milyon 640 bin Müslüman da Kâbe’de namaz kıldı.

Hac sonrasında umre ziyaretlerine kapalı tutulan Kâbe 4 Ekim günü kısıtlı sayıda ziyaretçi için açıldı. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi İşleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, 3 Ekim tari-

Verilen bilgilere göre, ramazan ayı ile hac önemlerinde günlük ortalama 700 bin ila 2 milyon litre arasında şu ihtiyacı bulunuyor. Yeni sistemle bu ihtiyaç rahatlıkla karşılanabileccek.

ZEMZEM KUYUSU YENİLENİYOR Bu arada, Kâbe’nin genişletilmesi sürecinde hac ve umrecilerle namaz kılmaya gelen Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak için Zemzem kuyusunda yapılan çalışmalar da devam ediyor. Zemzem kuyusundan imkânı karşılayacak su alıp dağıtabilmek için yeni pompalar ve su boruları döşeniyor.

Hindistan, Hacca Giden Müslümanlardan Vergi Almayı Planlıyor Hindistan’ın aşırı sağcı iktidarının her yıl hacca giden yüzbinlerce Müslüman'dan hac vergisi almayı planladığı iddia ediliyor. Hac vergisi; vergi yasasında, yurt dışı seyahatlerde 2 Lakh ( İkiyüzbin) Hindistan Rupisi’nden fazla olan harcamaların beyan edilmesini ve gerekirse vergilendirilmesini öngören değişiklikteki belirsizlikten kaynaklanıyor. Değişikliğe göre, komşu ülkelere yapılan seyahatler için böyle bir sınırlandırma getirilmiyor. Komşu ülkelerde ise genellikle Sih, Hindu ve Budist ziyaret mekânları bulunuyor.

Japonya’daki Müslüman Nüfus Son On Yılda İki

Katına Çıktı

J

The Economist dergisi, Japon Müslümanları hakkında yayımladığı bir haberinde Waseda Üniversitesi’nden Prof Dr. Tanada Hirofumi’in

tespit ettiği istatistikleri yayımladı. Buna göre Japonya’daki Müslümanların nüfusu 2010 yılında 110 bin iken, 2019 yılı sonunda Müslümanların nüfusu 230 bine yükseldi. Bu süre zarfında 50 bin kadar Japon da İslam’ı seçti. IGMG NAGOYA’DA CAMİ İNŞA EDİYOR Ritsumeikan Asya-Pasifik Üniversitesi’nde (APU) aynı zamanda profesör olan ve Beppu

Hindistan Müslümanları hac ve umre ziyaretleri için en az 4 veya 5 Lakh Hindistan Rupi’si harca-

mak durumunda. Hindistan Hac Komitesi Başkanı Dr. Maqsood Ahmed Khan, 2019 yılında kişi başına en az 3.8 Lakh Hindistan Rupi’si harcama yapıldığını açıkladı. Khan, bu tür bir belirsizlik ve Müslümanların hac ziyaretlerinin vergilendirilmesinin bağımsızlık sonrası Hindistan’ında ilk defa olduğunu da ifade etti. Hükûmetin bu konuda her hangi bir açıklama yapmaması, ülkede kaos oluşturma ve Müslümanları mali olarak baskı altında tutma politikası olarak değerlendiriliyor.

Çin Yönetimi Uygur Kadınların Kısırlaştırılmasını Savundu:

“Çocuk İmal Makinaları

Olmalarını Önledik!”

İslam Toplumu Millî Görüş'ün Nagoya kentinde bir cami ve eğitim merkezi inşa ettiği Japonya'da, 2010 yılında 110 bin Müslüman vardı. 2019 yılı sonunda Müslümanların nüfusu 230 bine yükseldi. Bu süre zarfında 50 bin kadar Japon da İslam'ı seçti.

aponya’da Müslüman nüfus giderek artıyor. Ülkede Müslümanların sayısı özellikle İslam ülkelerinde işçi, öğrenci ve işveren göçü sebebiyle son 10 yılda iki katına çıktı. Ayrıca, son 10 yılda yaklaşık 50 bin Japon asıllı kişi de İslam’ı seçerek Müslüman oldu.

Hindistan Hac Komitesi Başkanı Dr. Maqsood Ahmed Khan, 2019 yılında değiştirilen vergi kanununda konunun açıklığa kavuşturulmadığını, şu anda federal ve eyalet maliye bakanlıkları dahil hiç bir maliye uzmanının bu konuda kesin bir bilgisi bulunmadığını söyledi. Kendisinin ve pek çok Müslüman avukatın müracaatlarına ve yasal cevap zorunluluğuna rağmen maliye bakanlıkları bu konuda bir bilgilendirmede bulunmadı.

Müslümanlar Birliği’nin (BMA) başkanı olan Prof. Muhammed Tahir Abbas Khan’a göre bugün Japonya’da 110 kadar cami ve mescid bulunuyor. Prof. Abbas Khan’a göre, 2010 yılında Jaonya’da sadece 24 cami ve mescid mevcuttu. IGMG'nin ülkenin Nagoya kentinde, Avrupa Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği EMUG e.V. işbirliği ile yaptığı cami ve eğitim merkezi inşaatı da devam ediyor.

ÇİN

Çin yönetimi, Doğu Türkistan'da Uygur nüfusun düşüşünün gerçekleştirildiğini kabul etti. Çin'in ABD'deki Büyükelçiliği, Uygur kadınların "üreme sağlıklarının ilerletildiğini" öne sürerken, yine Çin kaynaklı bir araştırmada "Uygur kadınların çocuk yapmamak için özgürleşmelerine yardımcı olunduğu" iddia edildi. Çin’in Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliğinin resmî Twitter hesabından yapılan bir açıklamada, Doğu Türkistan’da Uygur kadınların zorla kısırlaştırılması, kadınların “Çocuk imal makinaları olmaktan kurtarıldıkları” şeklinde açıklandı. Çin Büyükelçiliğinin bu açıklaması tüm dünyada büyük tepki çekti. Elçiliğin Twitinde, “aşırılığın ortadan kaldırılması sürecinde, Uygur kadınların zihinlerinin özgürleştirildiği, üreme sağlıklarının da ilerletildiği” gibi alay edici bir ifade kullanıldı. Ancak, Çin Büyükelçiliğinin bu paylaşımı Twitter tarafından kaldırıldı. Üreme sağlıklarının ilerletilmesi ile Uygur kadınların “Çocuk imal makinaları olmaktan kurtarıldıkları” yönündeki iddia ise Çin tarafından

yapılan bir araştırmanın haberine link gösterilerek belgelenmek istendi. İlgili linkte, Doğu Türkistan’da, 2017 yılından beri uygulanmakta olan “etkin ve doğru doğum kontrol politikaları” sonucunda Uygur nüfusunun nasıl azaltıldığına dair bilgiler bulunuyor. Haber’de ayrıca Alman araştırmacı Adrian Zenz’e de atıfta bulunularak, Uygur nüfusunun azaltmasının, Uygur kadınlara uygulanan zoraki kısırlaştırma sonucunda olmadığı, aksine, Uygur kadınların çocuk yapmamak için özgürleşmelerine yardımcı olunduğu iddia ediliyor. Araştırmacı Adrian Zenz’den ise Çin’in ABD Büyükelçiliği Twitinin altına “Soykırım uyguluyorsunuz.” şeklinde kısa bir yorum geldi.


TOPLUM

BAKIŞ AÇISI İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com

22 Ocak 2021

12

Almanya’da Çocuklu Ailelere Yeni Korona Yardımı Almanya’da çocuklu ailelere, okulların kapalı olması nedeniyle yeni korona yardımı yapılacak.

Laiklik, Özgürlük ve Eleştiriye Tahammül Silahı Daha geçen hafta Fransa'da bir okul, küçük bir öğrencinin kendisine gösterilen bir resme bakmamış olmasını laikliğe saldırı olarak değerlendirip, daha bu küçücük yaşta kendisinden nasıl nefret etmesi gerektiğini dikte etti. Böylece Fransa büyük bir laiklik yıkımından kurtulmuş oldu. Dalga geçtiğimi falan sanmayın, maalesef buna benzer olayları münferit olaylar diye geçiştirmek de mümkün değil. "Denize girerken, yolda yürürken, okula giderken Müslümanlar artık nasıl davranacaklarını laiklere sormak zorunda kalıyor. "

Nasıl mümkün olsun ki? Aynı ülkenin İçişleri Bakanı, bir gün bütün dünyanın gözleri önüne çıkıp, “Laik bir ülkede köşe başlarında helal gıda satmaya nasıl cesaret ediyorlar?" gibi okkalı laflarla laiklik adına alkış toplarken, “Bakın kapatacağım dedim ve 9 tane de camiyi kapattım.” cakası attığı gibi, koşer gıda servisi yapmayan bir kuryeyi, hem laiklik, hem de din özgürlüğüne müdahale adı altında cezalandırıyor, hatta Fransa’dan kovuyor. Şimdi siz buna ne dersiniz? Laiklik koruması mı, laiklik komedisi mi?

A

lmanya’da okulların kapalı olması nedeniyle yeni korona yardımı başlatılıyor. Buna göre evde çocuklarına bakmak zorunda olan velilere gün başı, çocuk hastalık parası ödenecek. Normalde 10 günle sınırlandırılan bu yardım, bu döneme özel 20 güne çıkarılacak. Tek ebeveynli ailelerde ise bu sınırlandırma, 40 güne yükseltilecek. Yeni yardım ile maaşın

yüzde 90’ına kadar ödenebilecek. Söz konusu uygulama ile maaşın yüzde 90’ına kadar yardım yapılabilecek. Buna göre örnek olarak 2 bin Euro maaş alan bir kişi, 1900 Euro alabilecek. BAŞVURULARIN NASIL YAPILACAĞI BELİRSİZ Öte yandan bu yardımın pratikte

nasıl uygulanacağı ise merak konusu. Normal şartlarda ebeveynlerin, söz konusu çocuk hastalık parasına hak kazanmak için, sağlık sigortasına çocukla ilgili bir hastalık raporu vermesi gerek. Söz konusu yeni “çocuk hastalık parası”na hak kazanmak için ise çocukta herhangi bir hastalık söz konusu olmayacağı için, başvuruların nasıl yapılacağı henüz bilinmiyor.

Almanya’da Sosyal Yardımda Önemli Gelişme

“SAĞLIK SİGORTALARI EBEVEYNLERE İNANMAK ZORUNDA” Başvuruların nasıl yapılacağı konusuyla ilgili açıklamalarda bulunan Avukat Michael Fuhlrott, “Sağlık sigortaları, anne babaların sözlerine inanmak durumunda olacak gibi gözüküyor. Yoksa yardım başvuruları uygulanamaz hâle gelir.” diye kaydetti.

Almanya’da İşsizlik ile Yoksulluk Arttı

Almanya’da Hartz IV sosyal yardımının tamamen kesilmemesini sağlayacak bir düzenlemenin üzerinde çalışıldığı belirtildi.

Fransa gibi, bazen çok liberal, bazen çok sağ, bazen de çok sol idarelerde artık her şey Müslümanlar aleyhine bir silah olarak kullanılır oldu. Laiklik, özgürlük, entegrasyon, uyum, eleştiriye tahammül gibi aklınıza ne geliyorsa, modern toplumların bazı değerleri, İslam ve Müslüman düşmanlığına iyi bir mazeret ve öldürücü bir silah hâline dönüştürüldü. Evet, Fransa’da olduğu gibi bu laikçi kanat, Müslümanların özgürlük ve haklarını, laiklik, özgürlük ve eleştiriye tahammül etmeme suçlamasıyla her gün kısıtladı. Denize girerken, yolda yürürken, okula giderken Müslümanlar artık nasıl davranacaklarını laiklere sormak zorunda kalıyor. Eti nasıl kesecekleri, içkiyi niye içmedikleri, ramazanda niye ve nasıl oruç tutacakları dahil atık her şeyiyle onların insafında. Hükûmet politikalarını laik mahkemelerde eleştiriyor diye, bir hukukî yardım derneğini dahi özgürlük adına kapatan Fransa’nın artık tam bir laiklik zırvalamasına girdiğini söylemek o kadar da yanlış olmaz. Gün geçmiyor ki, Müslümanları bir cendere içinde nasıl sıkalım araştırması yapıyorlar. Avusturya da öyle, Almanya da, Hollanda da, Belçika da, Danimarka da. Fransa veya Avusturya kadar olmasa da Almanya’nın da Müslümanları sıkıştırmak için, özgürlük, entegrasyon ve eleştiriye tahammül etme ayağına yatan ülkeler arasına koymak durumunda kaldık. SETA araştırma merkezine yaptıklarına bir bakın. Ne kadar da eleştiriye tahammül edebiliyorlar!

A

lmanya’da Federal Çalışma Bakanı Hubertus Heil, Hartz IV olarak bilinen sosyal yardımı alanlardan hiçbir şekilde kira ve geçimini sağlayacak temel yardımın tamamen kesilmemesini sağlayacak bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Bakan, yardım kesintisinin yüzde 30 ile sınırlandırılmasını da yeni düzenlemeye koymak istiyor. Kesintinin de ancak geçerli bir gerekçe göstermeden sorumluluğunu yerine getirmeyenlere ve verilen randevuya mazeretsiz olarak gitmeyenlere uygulanması hedefleniyor. Heil “Biz daha fazla güven veren bir sosyal devlet oluşturmayı istiyoruz” dedi. BU YASAMA DÖNEMİNE YETİŞMESİ MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR Öte yandan Bakanlığın üzerinde çalıştığı yeni düzenlemenin bu yasama dönemine yetişmesi mümkün görün-

müyor. Yürürlükteki sosyal yardım düzenlemesi SPD ve Yeşiller koalisyon hükûmeti döneminde getirilmişti. SPD ile Yeşiller hükûmeti, Hartz IV ile uzun süre işsiz kalanların daha yoğun iş aramalarını ve daha az sosyal yardım almasını hedeflenmişti. 2005 YILINDA YENİDEN DÜZENLEMİŞTİ Almanya’da 2005 yılında alınan kararla sosyal yardım ve işsizlik parası yeniden düzenlenmişti. Hartz IV olarak bilinen sosyal yardımı alanlar, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği durumda aylık yardımlarının yüzde 60’ına kadar kesilmesi mümkün. Ancak Federal Anayasa Mahkemesi, sosyal yardımla geçinenlere yönelik uygulamaların bir kısmının anayasaya aykırı olduğu yönünde karar almış, kesintinin yüzde 30 ile sınırlandırılacak düzenlemelerin yapılmasını istemişti.

Almanya’da 2019 yılında 75 yaş üstü toplam 1,223 milyon insanın yoksulluk içinde olduğu belirtildi.

A

lmanya’da 2019 yılında 75 yaş üstü kişilerin yoksulluğu ile ilgili rakamlar açıklandı. Buna göre bu yaş grubundan toplam 1,223 milyon insanın yoksullukla karşı karşıya kaldığı belirtildi. Bu sayının 2009 yılında 541 bin olduğu açıklandı. “İŞSİZLİK 2 MİLYON 707 BİNE DAYANDI” Öte yandan aralık ayı işsizlik rakamları da açıklanırken, ülkede işsizliğin 2 milyon 707 bine yaklaştığı belirtildi. Buna göre geçen yılın aralık ayına kıyasla, bu sayıda 480 bin artış gözlemlendi. YOKSULLUK SINIRI Almanya’da kişi başı yıllık ortalama gelirinin yüzde 60’ının altı, “yoksulluk sınırı” olarak belirleniyor. 2019 yılında bu miktar 14 bin 109 olarak tespit edilmişti.


TOPLUM

22 Ocak 2021

13

IGMG Genel Başkanı Ergün: Müslüman Karşıtı Irkçılık Daha da Şiddetlendi ALMANYA

Avrupa’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu temsilcileri, 2014 ila 2020 yılları arasında sadece Almanya’da 700’den fazla cami saldırısı kaydedildiğini hatırlatarak, ilgili ülkelerin güvenlik güçlerini önlem almaya çağırdı.

İ

slam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün, camilere yönelik saldırıları kayıt altına alan FAIR International Derneği’nin verilerine göre, sadece 2020 yılında Almanya’da 122 cami saldırısı gerçekleştiğini, özellikle bomba ihbarları ve İslam’a karşı hakaret içeren tehdit mektuplarının geçen yıl ön plana çıktığını ifade etti. Camilere saldıran faillerin derhal yakalanması gerektiğini belirten Ergün, şunları söyledi: Bazı camiler mükerreren saldırıya uğruyor. Bazılarında şiddetin dozu artıp kundaklama gibi insan canına yönelik tehditler artarken, bazı camilerin de duvarlarına tehdit ve hakaretler yazılıyor. Avrupa’da düzenlenen terör saldırılarının ardından Müslüman karşıtı ırkçılığın daha da şiddetlendiğini görüyoruz. Ne yazık ki aşırı sağcılar, İslam’a atıfla işlendiği iddia edilen utanç verici terör eylemlerinin ardından Müslümanlara yönelik mütecaviz tavırlarını daha da sertleştiriyorlar. Bu atmosferden en fazla etkilenenler de birey olarak Müslüman kadınlar ve kurumsal anlamda camiler oluyor. Biz teşkilat olarak, güvenlik güçlerinin soruşturmalarını daha etkin yürütmesi ve cami saldırılarının faillerinin çabucak

bulunmasını talep ediyoruz. Şimdiye kadar birçok camide güvenlik güçlerinin saldırılarla ilgili titiz çalışmalar yürüttüğüne şahidiz. Fakat ne yazık ki yakalanmayan her saldırgan, toplumsal bir tehdit olarak dışarıda serbestçe dolaşmaya devam ediyor. Bugün bir caminin camını kırıp, aylarca elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşabilen bir şiddet eylemcisi, psikolojik bir eşiği aştığını ve tasdik edildiğini hissederek şiddetinin dozunu artırabilir. Bu durumda cami saldırılarının, sadece Müslümanları değil, toplumun tamamını ilgilendiren şiddet eylemleri olduğunu akılda tutmak gerekiyor.” "HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI"

dişelendirmektedir. Gerek yerel gerekse genel seçimlerde Müslüman göçmenlerin özellikle seçim malzemesi yapılmasını da tasvip etmeyip kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Özellikle 2020 yılında Alman polis teşkilatında aşırı sağcı neonazi polislerin deşifre edilmesiyle birlikte teşkilat içinde yabancı düşmanı ırkçı polislerin varlığı ortaya çıkarılmış, bugünkü eleştirilere haklılık kazandırılmıştır. Bir kısım popülist politikacı Müslüman yabancılar üzerinden kin ve nefret yaymaya devam ederken, yabancı ve göçmenlere karşı ayrımcı politikalar sürmüştür. 11 Eylül olaylarından sonra İslamofobi artmış ve son günlerde bu Türkofobiye dönüşerek yabancılar içerisinde özellikle Avrupalı Türkler hedef alınmıştır.”

Köln’de genel merkezi bulunan Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı Durmuş Yıldırım ise Avrupa’ya iş gücü göçünün 60’ıncı yılında ırkçıların giderek güç kazanıp, göçmen ve Müslüman karşıtlığı üzerinden taraftar toplayarak Almanya’da Federal Parlamento’da temsil edilme noktasına geldiğine işaret etti: “Neredeyse her gün bir camiye saldırıldığı, Müslüman göçmenlere karşı giderek artan ırkçı şiddet olayları bizleri en-

Yıldırım Türklerin ve Müslüman yaşanan bu olumsuz gelişmeleri endişe ve üzüntü içinde takip ettiklerini belirtti. "Bir an önce ırkçı ve popülist söylemlere son verilerek birlikte yaşamak için gayret gösterilmeli. Bizler artık Avrupa’nın bir parçasıyız, burada birlikte yaşıyoruz. Üçüncü, dördüncü nesiller artık burada doğup büyüyorlar, burası artık bizim de vatanımızdır, dolayısıyla bizler artık beraber yaşamak mecburiyetindeyiz. Herkes

bu konuda üzerine düşeni yerine getirmelidir.” "BASKINLAR GÖZDAĞI VERMEK İÇİN" Son 5-6 yıldır Türk ve İslam karşıtlığının maalesef ürkütücü boyutlara geldiğini belirten Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Genel Başkanı Bülent Bilgi ise şöyle konuştu: “Bu tabii başta İslamofobi perspektifinden baktığımız zaman Orta Doğu ve Asya’dan gelen Müslüman göçmenlerin Avrupa’ya yığılmasıyla tüm Avrupa’da bir endişe hasıl oldu. Bununla birlikte zaten var olan İslamofobi tetiklenmiş oldu. Mültecilerin gelişinin haricinde başka bir sebep, Avrupa’da özellikle pandemi döneminde ekonomik sıkıntıların vuku bulması. Dolayısıyla mülteciler ve ekonomik gidişat İslamofobiyi ve Türkofobiyi özellikle artırmış durumda. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruma noktasında attığı adımların uyandırdığı rahatsızlık, Türkofobiyi tetikleyen hususlardan biri. Avrupa’da özellikle Fransa ve Almanya’da son dönemlerde camilere sebepsiz yere baskınlar yapılıyor. Pandemi döneminde yapılan yardımın, amacı dışında kullanılma şüphesi nedeniyle 150 maskeli polis camiye baskın düzen-

liyor. Bu iddia da kanıtlanmış değildir ve bu birçok örnekten sadece biridir. Fransa’da yapılan baskınlar Müslüman toplumuna gözdağı verme anlamına geliyor. Hükûmetlerin görevi gözdağı vermek değil, diyalog yoluyla meseleleri çözüme kavuşturmaktır. Avrupa İslam’ı, Fransa İslam’ı, Almanya İslam’ı oluşturulmak gayreti var, biz tabii buna şiddetle karşıyız. Hiçbir zaman Arap ya da Türk İslam’ı olmadı ki, Avrupa İslam’ı olsun. Değişik ülkelerde bununla ilgili adımlar atılıyor ancak tabanı olmayan bunların hiçbir getirisi olmayacaktır. Fransa’daki ‘İslam Konseyi’ bünyesindeki ‘İmamlar Konseyi’ projesi aslında Fransız İslam’ının temelini atmak için oluşturulmak isteniyor. Değişik gayretler var ama bu süreç verimli olmayacaktır. Almanya ve Fransa yanlış kişi ya da kurumlarla görüşeceğine, doğru kişi ve kurumlarla çalışıp, bu sorunu toplumsal barış ve huzur içinde diyalog yoluyla çözmelidir. Geçmişe bakıldığı zaman DİTİB ile İGMG gibi kurumlar Almanya ve Fransa’da İslam adına çok faydalı işler yaptı. Türkiye kökenli insanların İslam adına terör faaliyetlerine karışmamaları, bu tip kurumların Müslüman Türk gençliğini doğru yönlendirmesinden kaynaklanan bir husustur.”

EN HÜZÜNLÜ IN SCHWEREN GÜNÜNÜZDE STUNDEN SIND YANINIZDAYIZ WIR BEI IHNEN HERKES ÖLECEK YAŞTADIR BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER

RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

DEFİN ADRESİ

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

BEERDIGUNGS ORT

NAKİL

ÜBERFÜHRUNG

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

TESLİM

ÜBERGABE

DER TOD KENNT KEIN ALTER


TOPLUM

22 Ocak 2021

Kış Aylarında Muhtaç İnsanlara Yönelik “Acil Yardım Çağrısı”

Hollanda’da Hayırda Yarışa Büyük Destek

İ

slam Toplumu Millî Görüş’ün (IGMG) de destek verdiği İnfak Kampanyası ile Almanya’dan Avusturya’ya, Fransa’dan İsviçre’ye, İtalya’dan Japonya’ya ve Balkanlara Müslümanlar arasında güçlü bir bağ kuruluyor.

Hasene International Derneği her sene kış aylarında yaptığı çağrıyı bu sene de yineledi ve acil yardım çağrısında bulundu.

S

oğuk kış aylarının başlaması yardıma muhtaç olan insanlar için ciddi bir hayatta kalma mücadelesi anlamına da geliyor. Özellikle yeni tip korona salgını döneminde bu durum daha da vahim hâl aldı. Hasene International Derneği soğuktan etkilenenlere yardım amacıyla yaptığı “Acil Yardım” çağrısı ile Afganistan, Bangladeş, Lübnan, Bosna Hersek, Ürdün, Moğolistan, Pakistan, Yemen, Türkiye, Kosova ve Yunanistan’da bilhassa kamplarda yaşayan mültecilere ulaşmayı planlanıyor. Başta battaniye, kömür, ısıtıcı, giysi gibi soğuktan koruyacak yardımların yanı sıra gıda yardımları da

yapılacak yardım kalemleri arasında yer alıyor.

kömür yardımı yapılması planlanıyor.

BİR TIR BATTANİYE VE KIŞLIK AYAKKABI GÖNDERİLECEK

ACİL YARDIM ÇAĞRISI

Öte yandan Hırvatistan sınırındaki Bihaç şehri yakınlarındaki kampta çıkan yangın, kampta yaşayan mültecileri kış ayının soğukları karşısında savunmasız bıraktı. Hasene bölgeye ilk etapta bir tır battaniye ve kışlık ayakkabı göndermeyi ve mültecilere sıcak yemek dağıtmayı planlıyor. Lübnan’daki mülteci kamplarında çadırları ısıtmak için ihtiyaç olan gaz tedarik edilecek. Moğolistan’da ise

Birleşmiş Milletler’e göre; dünyada 25 milyondan fazla kişi acil yardıma muhtaç durumda yaşamaya çalışıyor. Hasene International derneği, acil yardıma ihtiyaç duyulduğu anlarda; sel, deprem, yangın, toprak kayması gibi doğal afetlerde, savaş gibi olağanüstü durumlarda mağduriyet bölgesine ulaşarak, mağdur duruma düşmüş, savunmasız insanların ihtiyacı olan gıda, giyinme, barınma gibi temel insani ihtiyaçları sağlıyor.

14

Avrupa Cami Yapma ve Yaşatma Derneği EMUG öncülüğünde yürütülen İnfak Kampanyası’na Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu’na bağlı Amsterdam kentindeki Cafer-i Sadık Camii’nden büyük destek geldi. Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu Başkanı Mustafa Hamurcu, 2020 İnfak Kampanyası kapsamında Cafer-i Sadık Camii’nin büyük desteğine dikkati çekti. Hamurcu,“Kuzey Hollanda Bölgesi olarak İnfak Kampanyası’nı başarıyla tamamlamış olmanın memnuniyetini yaşıyoruz. Bölgemiz kampanyayı Avrupa genelinde 3’üncü olarak tamamladı. Cafer-i Sadık şubemizin yöneticilerini ve cemaatini ortaya koydukları fedakarlık ve gayret örneğinden ötürü kutluyorum.” dedi.

CAMİ ÜYELERİNDEN BÜYÜK DESTEK Cafer-i Sadık Camii’nin Şube Başkanı Turan Aydın yapılan çalışmalarda Allah’ın rızasını gözetmenin önemine işaret etti. Aydın, “Bizler camii yöneticileri olarak cemaatimize İnfak Kampanyası’nı anlattık. Onlarda Millî Görüş Teşkilatlarına güvendikleri için ellerinden geleni yaptılar. Biz bu başarıya 90 üye ile imza attık. Allah bizlere daha çok hayırda yarışmayı nasip etsin.” dedi. Cafer-i Sadık Camii’nin İrşad Başkanı Ebubekir Eldemir ise Cafer-i Sadık Camii cemaatinin hayır çalışmalarında çok gayretli olduğunu belirtti ve ekledi: “Cafer-i Sadık Cami ortalama 600 metrekarelik bir camii. Küçük fakat büyük başarılara imza atmış bir camii. Burada yaklaşık 300 öğrenci ders görmekte ve 7’den 70’e cemaatimize yönelik eğitim faaliyetleri sunulmakta. Cafer-i Sadık cemaati güzel iş başardı, Allah herkesin hayrını kabul etsin.”

Helal Kesim n i s e B ı l k ı l ğ a S n i s e Y s e k er H

Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |

/ selamfood


GENÇLIK

22 Ocak 2021

15

İslam Ülkelerindeki İstikrarsızlıklar

Müslüman Gençleri Olumsuz Yönde Etkiliyor İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu Başkanı Taha Ayhan, İslam dünyasındaki gençlerin sorunlarına değindi. Ayhan, "Müslüman gençler globalde psikolojik bir tecrit içinde yaşıyorlar." dedi.

İ

slam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu (ICYF) Başkanı Taha Ayhan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerinde yaşanan siyasi çatışmaların ekonomik verilere de yansıdığını belirterek, “Müslüman gençler globalde psikolojik bir tecrit içinde yaşıyorlar.” diye konuştu. Bu durumda belli bir süre sonra kendi değerlerinden uzaklaşmaya doğru gidiyor.” dedi. MÜSLÜMAN GENÇLERİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER İslamofobi’nin dünyada yükselişini sürdürdüğünü belirten Ayhan, “Müslüman kimliği taşıyan gençlerimiz bu yargının yanı sıra ekonomik istikrarsızlık, eğitim ve güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Ayhan, Müslüman gençlerin önündeki en önemli engellerin eğitimde fırsat eşitliği, can-mal güvenliklerinin sağlanması, eko-

nomik istikrar ve gündelik hayattan eksik kalmayacakları önyargıların ortadan kalkması olduğunu söyledi. “MÜSLÜMAN GENÇLER HAREKETE GEÇMELİ” Salgın nedeniyle dünyada klasik ekonomik modellerin daralması ve üretim modellerinin değişmesi halinde mevcut düzenlerin sarsılacağını bildiren Ayhan, “Buna uyum sağlayabilmek için gençlerimizin hızlıca sürece adapte edilmeleri önemli. Bu da devletlerin desteği olmadan mümkün değil. İİT üyesi ülkelerdeki gençlerin, yüksek işsizlik, düşük işgücü katılımı ve girişimciliğe sınırlı katılımı dikkati çekiyor.” diye konuştu. Ayhan, salgının dil, din, ırk, ülke gözetmeden tüm insanlığı etkilediğini belirterek, “Gençlerin zaten kırılgan olan durumunu maalesef daha olumsuz hale getirdi. Salgın

sonrası Müslüman gençlerin hem dünya ekonomisine hem de kendi ülkelerinin ekonomisine katkı sağlamak üzere harekete geçmeleri geleceğimiz açısından zorunludur. Fakat yeterli donanım ve eğitime sahip olmazlarsa tabi ki istenilen sonucun elde edilmesi mümkün olmayacaktır.” dedi. “YENİ TEKNOLOJİLER ESAS ALINARAK GİRİŞİMCİLİK DESTEKLENMELİ” Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamanın gençlerin istihdama katılımında en önemli unsur olduğuna işaret eden Ayhan, “Girişimcilik ise çeşitlendirilmemiş, dar tabanlı ve sığ ekonomilerin yeni ekonomik düzene adaptasyonu bakımından da hayatidir. Özellikle yeni teknolojilerin esas alınarak girişimciliğin desteklenmesi, gençlerin ekonomik kalkınmanın motor gücü hâline getirilmesi çok önemli.” şeklinde konuştu.

ICYF’nin, sınırlı kaynaklara fakat büyük hedeflere ve görevlere sahip olduğunu belirten Ayhan, “Özellikle fırsat eşitsizliğini kıracak şekilde online eğitimler düzenliyoruz. Eğitimlerle hiçbir ayrım gözetmeksizin dünyanın her yerindeki gençlere ulaşıyor ve ufak çaplı ekonomik desteklerle gençleri girişimciliğe teşvik ediyoruz. Gençlerin iş gücü-

ne katılımını sağlarken ilgili ülkelerin de gençlerin potansiyelinden yararlanmasını temin etmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. Ayhan, gençlerin parlak geleceğinin, yeteneklerine, öğrenme kapasitelerine, aldıkları kaliteli eğitime, bilime ve teknolojiye yapılan doğru yatırıma bağlı olduğunu dile getirdi.

Berlin'de Müslüman Gençlerden

Evsizlere Erzak Yardımı Almanya'nın başkenti Berlin'de Müslüman gençler örnek bir çalışma gerçekleştirdi ve evsizlere erzak dağıtımında bulundu.

HAZIM DAMGACI

İ

slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Berlin Bölgesi Gençlik Teşkilatı Ortaöğretim Birimi tarafından gerçekleştirilen gençlik çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Buna göre Öğretim Kursları ve Yıldız Gençlik Kursları yanı sıra her yıl “biriz, beraberiz, Abi Kardeşiz” sloganı ile gerçekleştirilen Abi Kardeş Haftası, 98 faaliyet kapsamında 1181 katılımcı ile bu yıl da güzel neticelerle tamamlandı. IGMG Berlin Bölgesi Medine Şubesi Gençlik Teşkilatı, Abi Kardeş

Haftası kapsamında ayrıca örnek bir çalışma gerçekleştirdi. Son derece organize ve planlı bir çalışmaya imza atarak, soğuk kış gününde sokaklarda yaşayan evsizlere erzak dağıtımında bulundu. Çalışma, evsizler tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanırken, gençler de başkalarına yardım etmenin mutluluğunu yaşayarak güzel bir tecrübe kazandı. Yıllardır devam ederek artık bir gelenek hâline gelen Abi-Kardeş Haftası kapsamında gerçekleştirilen programlarda gençler, dinî sohbetler, çeşitli oyunlar, online dersler, geziler, toplu iftarlar gibi faaliyetlerde bir araya geliyor.


GENÇLIK

22 Ocak 2021

16

Rhein-Neckar-Saar’da Hafızlar Yetişiyor İslam Toplumu Millî Görüş hafızlık çalışmaları pandemi şartlarına rağmen devam ediyor. Son olarak Rhein-Neckar-Saar Mannheim Fatih Camii Hafızlık Kursu öğrencilerinden Kaan Soğla hafızlığını tamamlamasının sevincini yaşadı. MEHMET ÇALAY, İLKNUR KÜÇÜK

İ

slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Rhein-Neckar-Saar Bölgesi hizmetlerine hız kesmeden sürdürüyor. Bilhassa eğitim konusunda yarınların büyükleri olacak çocuklara ve gençlere her türlü destek sağlanmaya gayret ediliyor. Bu çalışmalardan biri olan hafızlık hizmetleri de başarıyla yürütülürken tek tek meyvelerini vermeye devam ediyor. Bölgede yer alan Mannheim Fatih Camii Hafızlık Kursu öğrencilerinden Kaan Soğla yoğun ve istikrarlı bir ders temposunun ardından iki yıl içerisinde zoru başarıp hafızlığını bitirdi. Böylece Mannheim Fatih Camii ilk hafızını da yetiştirmiş oldu. Konuyla ilgili açıklama yapan Bölge Başkanı Şerif Aslan “Çocuklar ve gençler bizim geleceğimizdir onlara sahip çıkmak bizlerin görevidir.” dedi.

Camia’ya konuşan genç hafız Kaan Soğla her gün kendisini evlerine 30 kilometrelik mesafede bulunan camiye getirip götüren anne babasının ve sabırla onu dinleyen hocasının en büyük destekçisi olduğunu söyledi. Soğla “Hafızlığa başlamam için annem çok teşvik etti. İlk başlarda ‘yapamam çok zor herhalde sadece birkaç sureyi anca ezberleyebilirim.’ diye düşünüyordum. Çok şükür annem beni her gün camiye götürdü, onun hasta olduğu veya götüremediği zamanlar da babam götürdü. Her gün camiye gittik ya annem ya babam bazen amcam götürdü beni. Hocam da sabah, akşam ne vakit gitsem beni dinledi. Çok yardım etti bana. Ailemin bu desteği ve hocam Mustafa Güler’in yardımları olmasaydı hafızlığımı tamamlayamazdım.” dedi. Genç hafız Kaan Soğla, Kovid-19 salgını döneminde okulların da online eğitime geçmesiyle hafızlık için daha çok vakit bulduğunu

söyledi. Soğla bu süreçte daha çok ezber yapabildiğini de aktardı. “CUMAMIZ TAÇLANDI”

HAFIZLIK

İLE

Kaan Soğla son olarak ezberlediği Kur’ân-ı Kerîm’in son surelerini da geçtiğimiz cuma günü online olarak vererek hafızlığını tamamlamış oldu. Kaan’ın hafızlık hocası Mannheim Fatih Camii Hafızlık Kursu Müdürü Mustafa Güler Hocaefendi, “Bu kutlu davada gece gündüz demeden zoru başarmaya ve bu yolda hafızlar çıkartmaya niyet ettik. Rabbim bu niyetimizi ve duamızı duymuş olmalı ki duamıza icabet etti. Cumamız bayram ve bu bayramımız bir hafız ile taçlandı. Rabbim bize bu yolda ilk hafızımızı çıkarmayı nasip eyledi. Bunun mutluluğu ve sevinci içerisinde talebem Kaan Soğla’yı tebrik eder böyle güzel imkânlar sağladığı için Genel Merkezimizin öncülüğünde Bölgemize ve İrşad Başkanlığımıza, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.” dedi.

Güler “Hafız Kaan Soğla 13 yaşında Real Schule öğrencisi, hemen her gün ailesiyle birlikte uzak bir yoldan yılmadan sabırla ve azimle camiye gelerek hıfzını ikmal etti. Babası Salih Soğla beyi ve eşini tebrik ederim. Rabbim Hafız Kaan Soğla öğrencimizi Kur’an’la amel edebilmesini ve hafız olarak yaşayabilmesini nasip eylesin.” diyerek sözlerini tamamladı. IGMG Rhein-Neckar-Saar Bölgesi sosyal medyadan da istikrarlı bir ders temposunun ardından 2 yıl içerisinde zoru başarıp hafızlığını bitiren Mannheim Fatih Camii Hafızlık Kursu talebesi Kaan Soğla’yı tebrik ederek güzel haberi cemaatiyle paylaştı.

Sizi Korumak İçin Maske Takıyoruz ALMANYA

Almanya’da IGMG Hanau İslam Cemiyeti Gençlik Teşkilatı, örnek bir sosyal proje başlattı. Proje kapsamında gençler, maske ve mesafe kuralına uyulması yönünde çağrıda bulunuyor.

A

lmanya’nın Hessen eyaletinde bulunan İslam Toplumu Millî Görüş Hanau İslam Cemiyeti Gençlik Teşkilatı, örnek bir sosyal proje başlattı. Buna göre proje kapsamında gençler, sosyal medya üzerinden vatandaşlara maske ve mesafe kuralına uyma çağrısında bulunuyor. Proje, “Ben seni koruyorum – Sen beni Koruyorsun” sloganı altında yürütülüyor.

Cemiyeti Gençlik Teşkilatı sosyal medya hesabından yayınlanan mesajda, “Maske takarak ve mesafe kuralına uyarak, koronavirüsün yayılmasını engelliyoruz.” ifadeleri ile gençlerin maskeli fotoğrafları yer aldı. Bu paylaşım, Alman vatandaşları tarafından da memnuniyetle karşılandı. Yorumlarda, “Bu aksiyon için teşekkürler” ve “Aynen böyle, başka türlü değil” gibi olumlu ifadeler yer aldı.

“BU AKSIYON IÇIN TEŞEKKÜRLER”

“PROJEMIZ ILGI GÖRDÜ”

Proje kapsamında Hanau İslam

Konuyla ilgili Camia’ya açıklamalarda bulunan Hanau İs-

lam Cemiyeti Gençlik Teşkilatı Başkanı Ersin Kaçamaz, “Bazı insanlar koronaya inanmıyor, maske takmıyor. Biz ise Hanau İslam Cemiyeti olarak bu konuda hassas olduğumuzu sosyal medya üzerinden yansıtmak istedik.” diye kaydetti. Dinî programlar düzenlemenin yanında, sosyal mesajlar da vermeleri gerektiğini düşündüklerini belirten Kaçamaz, “Bunun için böyle bir aksiyon hazırladık ve projemiz ilgi gördü. Almanlardan yazanlar oldu, beğenenler oldu. Hanau’lu insanlar tarafından benimsenmek güzel.” diye konuştu.


AILE

22 Ocak 2021

İyi Bir Video Oyunu Nasıl Anlaşılır?

Muhteşem grafikler iyi bir video oyununun özelliklerinden sadece biri. Peki bu kadar çok oyun alternatifinin bulunduğu dijital ortamda iyi oyunları nasıl anlarız? Peki ya çocukların kaliteli bir video oyununa kendi başlarına karar vermelerini sağlayabilecek nitelikleri tespit edebilir miyiz?

O

xford Üniversitesi’nden Prof. Przybylski’nin de belirttiği gibi son aktüel araştırmanın sonuçları video oyunlarının insanların kendini iyi hissetmesi ve huzuru için pozitif etkileri ortaya koysa da, “dijital oyunlar herkes için iyidir, herkes oyun oynasın” diyebilmek için henüz çok erken. Çeşitli oyunların çocukları intihar veya cinayete, şiddete sürüklediğini aklımızda tutarak bilhassa çocukların oyun tercihlerine velilerin de dahil olmasında veya çocuklarını yönlendirmesinde fayda var. Bununla ilgili olarak da çocuklar ve dijital medya alanındaki uzman isimlerden olan Thomas Feibel’e kulak verelim. Feibel “Oyun eğlenceli olmalı, buna şüphe yok. Ama bir oyunu beğenilir kılan ayırt edici özellikler nelerdir? Bunları belirlemek bize önemli ipuçları sağlar ve işimizi kolaylaştırır. Ancak bu özellikleri çok katı bir şekilde aramak da makul değildir. Çünkü bir oyunun mutlaka iyi grafiklere sahip olması gerekiyorsa mesela – neden Minecraft gibi piksel tabanlı bir oyun bu kadar çok seviliyor? Ayrıca her insan için her özelliğin farklı bir önemi vardır: kimileri iyi bir hikâye arayışındayken kimileri rekabet oyunlarını sever.”¹ diyor. İyi bir oyunun özelliklerini yan tarafta sıraladık ancak bunların çoğunu oyunu edinmeden bilmek mümkün değil. Fakat küçük bir tavsiyemiz var: Devlet kütüphanelerinin çoğu kitap gibi oyun da ödünç verdiği için her oyunu satın almak zorunda değilsiniz. Böylece bir oyunun paranıza değip değmeyeceğine, oyunu satın almak zorunda kalmadan karar vermeniz mümkün. ¹ https://www.spiegel.de/deinspiegel/games-soerkennst-du-ein-gutes-videospiel-fuer-kinder-erkl aert-a-00000000-0002-0001-0000-000174270865

Video Oyun Seçiminde İpucu Verebilecek Özellikler: İyi bir oyunun özelliklerini sıraladık ancak bunların çoğunu oyunu edinmeden bilmek mümkün değil. Fakat küçük bir tavsiyemiz var: Devlet kütüphanelerinin çoğu kitap gibi oyun da ödünç verdiği için her oyunu satın almak zorunda değilsiniz. Böylece bir oyunun paranıza değip değmeyeceğine, oyunu satın almak zorunda kalmadan karar vermeniz mümkün.

Anlaşılırlık • • •

Oyun kendisi hakkında yeterli bilgi veriyor mu? Açık ve anlaşılır mı? Oyunu anlatan bir kılavuz/öğretici yönlendirmeler var mı? Metinler anlaşılır mı?

İçerik • • • • • • •

Sürükleyici bir hikâye var mı? Oyunun iyi bir atmosferi var mı? Grafikler oyun için ne kadar önemli? Bakış açısı açık ve net mi? Oyuna hâkimiyet sağlıyor mu? Oyun kontrolü akıcı mı yoksa takıldığı oluyor mu? Konuşmalar inandırıcı mı? Yükleme süreleri çok uzun mu?

Oynanabilirlik •

• • • •

Oyun çok kolay, çok zor ya da olması gerektiği gibi mi? Dikkat: Zor oyunlar yüksek hayal kırıklığına rağmen çok eğlendirici olabilir. Farklı zorluk seviyeleri var mı? Oyunun tekrar oynanması mümkün mü yoksa bir kere oynandıktan sonra bitiyor mu? Çoklu oyuncu seçeneği mevcut mu? Oyuna kaldığınız yerden devam etme imkânı var mı?

Sorunlu Konular • • • •

Oyuncuyu tekrar oyun oynamaya teşvik eden uygulama mesajları var mı? Ana oyun satın alındıktan sonra ancak ilave bir ücret ödenerek kullanılabilecek özellikler var mı? Zaten satın alınmış bir konsol oyununda bazı şeyler için tekrar para harcamak gerekiyor mu? Oyun oyuncunun kişisel bilgilerini istiyor mu? (Hiç iyi bir fikir değil!)

17

Pusula FIKIH KÖŞESİ Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com

HANGİ İSLAMİ EĞİTİM İslami Eğitim kavramı, eğitimin tamamının “İslami” özellikli oluşunu dile getirmektedir. İslam’ın ilk asırlarında Müslümanlar, “dinî eğitim”, “İslami eğitim” kavramlarını kullanmadılar. Etterbiye, et-ta’lîm, et-te’dîb kavramları kullanılırdı. Bununla birlikte onlar, elbette yaptıkları eğitimle, İslam dininin esaslarına uygun tutum ve davranışları bireylere kazandırmayı amaçlıyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) ile başlayıp sahabe ve daha sonraki nesiller tarafından çok farklı coğrafyalarda ve toplumlarda sürdürülen İslami eğitimin, yeni yeni uluslarla, farklı kültürlerle karşılaşması, eğitim sisteminin anlayış ve uygulama boyutlarında değişikliklere yol açmıştır. Müslümanların zamanla karşılaştıkları yeni eğitim sorunlarına çözüm arayışları, ister istemez eğitim-öğretim faaliyetlerine yeni ve farklı boyutlar kazandırmış; eğitim etkinliklerinin hem alanları ve muhtevaları gittikçe genişlemiş, hem de gerçekleştiriliş biçimleri farklılaşmıştır. İslami Eğitim, son tahlilde Müslümanların İslam anlayışlarına göre ortaya koydukları eğitim anlayış ve uygulamalarıdır; yani Müslümanların yaptığı eğitim demektir. Herkes, İslam’ı kendi kapasitesi ve imkânları kadarıyla anladığından dolayı, İslam anlayışı ve ona bağlı olarak eğitim anlayış ve uygulamaları farklılaşmaktadır. Hatta, eğitim farklılığı, tarihte olduğu gibi bugün de çok ileri boyutlara varabilmektedir. Sözgelimi, kimi Müslümanlar düşünme, sorgulama, anlamlandırma, analizler yapıp sentezlere ulaşma, merak edip araştırma gibi insani yetileri alabildiğine gelişmiş bireyler yetiştirmeyi önemserken, kimileri söylenenlerin pasif alıcısı konumunda olan, anlatılanları anlam(landırm) aya ihtiyaç duymaksızın kabullenen, büyükleri ne derse hiç sorgulamaksızın “baş üstüne” diyen kişiler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Bir tarafta, çocuk bile olsa birey olarak öğrencinin kişiliğinin önemsenmesi, onurunun kırılmaması konusunda dönemlerine göre son derece ileri görüşler/tutumlar ortaya koyan ve eğitimde şiddete yer vermeyen Müslümanlar, diğer tarafta falakayı eğitimin araç gereci olarak gören Müslümanlar. Her biri, haklı olarak İslami eğitim yaptığını iddia etmektedir; çünkü kendi İslam anlayışına göre eğitim yapmakta, kendince İslam’ın öngördüğü insanı yetiştirmeyi amaçladığını düşünmektedir. Ama böyle düşünmesi, onun gerçekten İslami esaslara tamamen uygun bir eğitim yaptığı anlamına gelmez. Öyleyse, bizim veya başkaları tarafından yapılan her İslami eğitimin, ne kadar İslami olduğunu sorgulamak zorundayız. İslami diye nitelendirilen her eğitimde görülen kusurlar; asla İslam’a mal edilmemeli, ilgili Müslümanlara ve onların İslam anlayışlarına mal edilmelidir. Müslümanların eğitimini eleştirmek, İslam’ı eleştirmek değildir.


AILE

22 Ocak 2021

18

Dijital Oyun Severlere Müjde:

Video Oyunları Sanıldığı Kadar da “Kötü Değil”

Yeni tip koronavirüs pandemisi nedeniyle insanlar evlere kapanırken dijital oyunlara rağbet de büyük oranda arttı. Özellikle çocuklar ve gençler arasında yaygın olmakla birlikte binlerce yetişkinin de vazgeçemediği dijital eğlence platformlarından kaçınılması gerektiğine dair pek çok açıklamalar mevcut. Ancak dijital çağda, dijital oyunlardan kaçış mümkün mü? Veya mutlaka kaçınmalı mıyız? İLKNUR KÜÇÜK

Y

azının başlığına bakıp da uzmanlık alanımız olmayan bir konuda hüküm verdiğimizi düşünmeyin. Yıllardır konuşulan, tartışılan video oyunlarının aslında sanıldığı kadar da zararlı olmadığını söyleyen Oxford Üniversitesinden Prof. Andrew Przybylski ki, o da bu yorumunu yaptıkları bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına dayandırıyor.¹ Ezber bozan araştırma sonuçları oldukça ilgi gördü. Zira dijital çağda binlerce insan bu oyunların tutkunu olmuş durumda. Gelelim araştırmaya. Oxford İnternet Enstitüsü'ndeki araştırmacıların “oyuncu davranışı ve zihinsel sağlık arasındaki ilişki”yi araştırmak amacıyla yola çıktıkları çalışmaya 18 yaş üstü 3 bin 274 oyuncu katıldı. Araştırma kapsamında 2 şirketin 2 ünlü oyununa odaklandı. “UZUN SÜRE VIDEO OYUNU OYNAYAN BIREYLER DAHA MUTLU” Oxford İnternet Enstitüsü direktörü Prof. Andrew Przybylski yönetiminde yapılan araştırmada “Plants vs Zombies: Battle for Neighborville” oyununu oynayan 518 kişi ve “Animal Crossing: New Horizons”i oynayan 2 bin 756

oyuncudan deneyimleriyle ilgili bir anketi yanıtlamaları istendi. Kullanım verilerini inceleyen bilim insanları, oyun ortamında sosyalleşen bireylerin mutluluk seviyesinin arttığını tespit etti. İngiliz bilim insanları, teste konu olan oyunlarda rekabetin ikinci planda kaldığına da vurgu yaptı. Araştırmacılar, çalışmanın yalnızca bir anlık görüntü sağladığını kabul etseler de, bir oyuncunun oyun sırasındaki öznel deneyimlerinin zihinsel sağlık için salt oyun süresinden daha büyük bir faktör olabileceğini söyledi. Çalışmada oyunlardan gerçek anlamda keyif alan oyuncuların daha olumlu bir deneyim yaşadığı aktarıldı. Öte yandan Przybylski, oyun şirketlerinden gelen nesnel veriler olmadan, ebeveynlere veya politika yapıcılara tavsiyelerde bulunanların bunu sağlam bir kanıtlara dayanmadan yaptıklarını da iddia ediyor. VIDEO OYUNLARIYLA GEÇIRILEN ZAMAN SIZIN İYILIĞINIZE OLABILIR Przybylski, “Bulgularımız, video oyunlarının sağlığınız için kötü olmadığını gösteriyor; bir kişinin psikolojik sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olan başka psikolojik faktörler de bulunuyor. Aslında

"Bulgularımız, video oyunlarının sağlığınız için kötü olmadığını gösteriyor; bir kişinin psikolojik sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip olan başka psikolojik faktörler de bulunuyor." Prof. Andrew Przybylski video oyunları, insanların ruh sağlığıyla olumlu bir şekilde ilişkili bir aktivite olabilir ve video oyunlarını düzenlemek, bu faydaları oyunculardan alıkoyabilir. İnsanların oyun başında geçirdiği süresiyle ilgili verilere erişim sayesinde, ilk kez gerçek oyun davranışı ile öznel refah arasındaki ilişkiyi araştırabildik ve bu da politika yapıcıları desteklemek için yüksek kaliteli veriler sunan bir araştırma yapmamızı sağladı” diyor.

kendilerini nasıl hissettikleri ve motivasyon deneyimlerini ölçmek için tasarlanan bir anketin verilerini video oyun şirketleri tarafından toplanan anket katılımcılarının için objektif davranışsal verileriyle birleştirmesinden şu sonuçlara varıldı.

ARAŞTIRMA BULGULARI

Oxford araştırmacıları, 3.270'den fazla oyuncudan, oyun sırasında

Oyun oynamak için harcanan süre, insanların refahında (kendilerini iyi hissetmelerinde) küçük ama önemli bir olumlu faktör. Bir oyuncunun oyun sırasındaki öznel deneyimleri, huzur ve refahları için salt oyun süresinden daha büyük bir fak-

• •

tör olabilir. Oyunlardan gerçekten zevk alan oyuncular, kendilerini daha iyi hissediyor. Bulgular, psikolojik ihtiyaçları gerçek dünyada karşılanmayan kişilerin oyundan “olumsuz bir iyilik hali” bildirebileceğini öne süren geçmiş araştırmalarla uyumlu.

Araştırmanın sonuçları olumlu olsa da yine de seçiciliği elden bırakmamak gerekiyor. Zira Prof. Andrew Przybylski de araştırma sonuçlarının tüm video oyunlarının oyun oynayanlar için “iyi olduğu” veya “tüm oyuncuların yararlandığı” anlamına gelmediğini söylüyor.² Bununla birlikte, araştırmanın, oyun oynamanın oyuncular üzerindeki etkisine ve zaman içindeki etkilerine ilişkin uygun bir bilimsel çalışma yürütmenin ilk adımı olması gerektiğini söylüyor ve alanda daha fazla bilimsel çalışma yapılmasını temenni ediyor. 1. h t t p s : / / w w w . o x . a c . u k / news/2020-11-16-groundbreaking-new-study-says-time spent-playing-video-games-canbe-good-your-well 2. https://www.ox.ac.uk/news/ arts-blog/gaming-may-not-bebad-you-think-oxford-research


HAYAT

22 Ocak 2021

“Ebû Hanîfe Tek Kişi Doğdu, Ama Tek Değil, Binlerce Kişidir”

Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse tefsir@camiahaber.org

Allah’a Borç Vermek: Karz-ı Hasen Prof. Dr. Abdullah Kahraman

Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Temel İslam Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Kahraman ile PLURAL Yayınevi tarafından yayınlanan Ebû Hanîfe kitabı üzerine konuştuk. Hocam, İmam Ebû Hanîfe hakkındaki kitaba geçmeden önce Hanefî mezhebi ve kurucusu İmam Ebû Hanîfe hakkında özetle neler söyleyebiliriz? İslam mezhepleri içerisinde, Hanefî mezhebi dünya Müslümanlarının büyük çoğunluğu tarafından benimsenmiş, kabul edilmiş, dini anlama ve yaşama konusunda örnek bir yol olarak kabul edilmiş bir ekoldür. Dinî bir sistemdir. Tabi ekollerin varlığı, oluşması, ortaya çıkması, kabul görmesi, insanlar ve müntesipleri tarafından benimsenmesi, o ekolleri, o mezhepleri oluşturan âlimlere, öncü âlimlere yıldız simge isimlere çok şey borçludur. O anlamda gerek Türk gerekse diğer coğrafyalarda yaşayan Müslümanların birçoğunun mensubu olduğu, bağlandığı ve her birinin gönlünde taht kuran Hanefî mezhebi de onun kurucusu kabul edilen ve bazı isimlendirmelerde en büyük imam, İmam-ı Azam adı ile anılan Ebû Hanîfe’nin mezhebi olarak kabul edilmektedir. Durum böyle olunca Ebû Hanîfe’nin kimliği, kişiliği, soyu, sopu, yaşadığı bölge, yetişme tarzı, yetişme çağı içinde yetişmiş olduğu toplum, toplumun siyasal ve bilimsel şartları her zaman merak konusu olmuştur. Onun yanında Ebû Hanîfe’nin ortaya koymuş olduğu sistem, bu sistemin kodları diyebileceğimiz temel esaslar, dinamikler ve diğer ekollerden ve mezheplerden onu farklı kılan, özellikler yine ilgi konusu, merak konusu olmuştur. Aynı zamanda Ebû Hanîfe’nin sistemini nasıl yerleştirdiği ve insanları hangi noktalardan daha çok etkilediği, özellikle de yeni ilimlerin hangi sahalarında ne gibi görüşler ortaya koyduğu, yine araştırmacıların öteden beri dikkatini çeken hususlardandır. En son olarak da Ebû Hanîfe’nin vefatından sonra insanlara ne bıraktığı, mirasının ne olduğu, geride neler bırakıp insanlara vasiyet kabilinden özelikle neler bıraktığı derken, ilim adamlarının bizim için mal ve mülkü değil o kendi mezhebinden gelen evlatları ilgilendirir. Diğer insan kitlelerini ilgilendiren şey miras, ilmî mirastır, bilimsel birikimdir. O geriye ne bıraktı ve bu konuda neler tavsiye etti, bunlar hep ilgi ve merak konusu olmuştur. Şunu ifade etmek gerekir ki bütün büyük alimler, önderler, siyaset adamları, filozoflar, düşünürler, gönül adamları, irfan erleri hepsiyle ilgili belki ciltlerce diyebileceğimiz biyografiler, eserler yazılmıştır. Tarih bunlara şahittir. Ama baktığımızda, araştırdığımızda Ebû Hanîfe ile ilgili olarak yazılan ve birçok menâkıb ismini taşıyan, yani, menkıbeler, hayat hikâyeleri, hayatına dair birtakım rivayetler, bunlarla ilgili kitapların hayli yekün tutuğunu görüyoruz. İnsanlar hakikaten Ebû Hanîfe’nin hayatıyla ilgili çok ilgilenmişlerdir.

İmam Ebû Hanîfe’nin, İslam dinini anlamada diğer mezheplere göre farklı bir akıl ve kıyas sistemi olduğunu biliyoruz. Onunla ilgili en çok hangi bölgelerde araştırmalar yapılmış durumdadır? Ebû Hanîfe ile ilgili çalışmalar daha çok özellikle Osmanlı ve Hindistan bölgesinde yapılmıştır. 70 yıllık bir hayattır İmam Ebû Hanîfe’nin hayatı ve bu 70 yıl aslında bir âlim için çok da uzun bir hayat sayılmaz. Ama bu 70 yıllık hayatın hemen hemen her zerresini, her karesini, her gününü insanlar merak etmiş ve bunu kayda da almışlardır. Çünkü Ebû Hanîfe tek bir kişi değildir. Annesinden dünyaya gelirken belki tek bir evlat olarak dünyaya gelmiştir. Ama, ilim adamı kimliğini kazandıktan, hocalık cübbesini giydikten sonra etrafına toplanan, on binlerce insan olmuş. Tarih kayıtları 4000 öğrencisini bize naklediyor. Bu 4000 öğrenci içerisinden 4 tanesi öne çıkmış, çok meşhur olmuş, onun sistemini sağlamlaştırmış, yeniden yorumlamış ve kayıt altına almıştır. İmam Ebû Hanife’nin görüşleri bizlere kadar nasıl geldi? Ebû Hanîfe’nin görüşleri onların bize miras bırakmış olduğu kitaplar üzerinden yürümüştür ve biz o temel kaynaklardan Ebû Hanîfe’nin hukuk, fıkıh ve dinî bilgilerini elde etmekteyiz. Bu sebeple gerek Türkçe gerek İngilizce, batı dillerinde çok az olmakla birlikte bu enteresan bir şeydir. Diğer mezhep imamlarıyla ilgili batı dillerinde daha fazla literatür bulunmasına rağmen Ebû Hanîfe’nin kıyas sistemi, akıl sistemi diğerlerinden daha çok işlenmiş olmasına rağmen, akli yöntemleri daha fazla kullanmış olmasına rağmen bu konuda öncü olmasına rağmen, batı dillerinde, batılı yazarlar tarafından Ebû Hanîfe’ye çok fazla ilgi ve iltifat olmayışı dikkatimizi çekmektedir. Batı dünyasında Ebû Hanîfe’nin ve mezhebi hakkında diğer mezhep ve imamlarına göre daha az bir araştırma yapıldığı söyleniyor. Siz ne dersiniz hocam? Şahsen ben de hazırlamış olduğum bu küçük kitapta bu biyografide o noktanın altını özellikle çizmişimdir. Çünkü bu kitap özellikle yurt dışında ve Almanya’da yetişen, orada yaşayan insanlarımıza hitap ettiği için temel kitlesi oralar olduğu için bu noktayı özellikle araştırmıştım ve dikkatimi çekmiştir. Ama öyle de olsa gerek batı dillerinde yine söyleyelim, gerek Arap dünyasında gerekse Türk dünyasında Ebû Hanîfe ile ilgili birçok biyografinin yazıldığına biz biliyoruz. Hatta yazılan

19

biyografi kitaplarının önemli bir kısmının Arapçalarının Osmanlıcaya, Osmanlılar döneminde Osmanlı Türkçesine aktarıldığını, bize kadar geldiğini onların yine bir kısmının sadeleştirildiğini biliyoruz. O anlamda Osmanlı ve Hint coğrafyası özellikle Ebû Hanîfe ile ilgili Hindistan Pakistan bölgesi Ebû Hanîfe ile ilgili çok yoğun çalışmalar yapmış ve onlardan önemli bir kısmı Türkçeye aktarmıştır. Kitabınızda Ebû Hanîfe’nin şahsiyetinden bahsediyor, Ebû Hanîfe’nin siyasetle ilgilenmediğine dikkat çekiyorsunuz. Ama bir kez daha bunu izah edebilir misiniz? Kitabın giriş bölümünde Ebû Hanîfe’nin yaşadığı dönem ve çevresini anlatıyoruz. Bağdat bölgesinde yaşıyor. Oradaki ilmi çevresinin nasıl olduğunu Ebû Hanîfe’nin hangi şartlarda bulunduğunu veya hangi şartların Ebû Hanîfe gibi bir büyük âlimi yetiştirdiğini ele almaya çalıştık. Birinci bölümde Ebû Hanîfe’nin soyu ve ailesi, hocaları, tahsil hayatı ve onu hayatına damgasını vuran, maalesef, yine onun bir kurbanı olan Ebû Hanîfe’nin siyasi duruşu ve bu anlamda çekmiş olduğu çileler sıkıntılar söz konusu edildi. Çünkü Ebû Hanîfe siyasetle barışık olmamış, siyasilerin istediklerini yapmadığı için onların istediği fetvaları vermediği için, resmî görev de almamış. Resmî görev almayışının en temel sebebi de budur. Kendi dönemindeki sultanların, kendisini hegomanya altında alacağını ve istenmedik fetvaları vermeye zorlayacaklarını bildiği için siyasetten uzak durmuştur. Babası, yün ve ipek, iplik ticareti yapan bir aile. Zengin, kendi malı da var, babadan kalma bir varlığı da. Yani bu anlamda çok da muhtaç değil, ama, onun hayatından gördüğümüz şu, eğer siyasi ortam uygun olsa, kendi kurmuş olduğu fıkıh sistemine ve dinin temel esaslarına uygun bir yönetim olsa yine görev alır, ondan kaçınmaz. Ama yaşadığı dönemde, böyle bir şey görmediği, aksini gördüğü için asla görev almamış. Bundan dolayı hep görev alması istenmiş, hatta, bu konuda baskılar görmüştür. Yine de almamıştır. Sonunda hapsedilmiş, hapiste işkenceler görmüş ve en son gördüğü işkenceden dolayı da vefat ettiğini maalesef tarih bize kaydediyor. O bakımdan Ebû Hanîfe’nin siyasi duruşu, çekmiş olduğu işkenceler de önemlidir. Kitapta bunlar yer almıştır. Ebû Hanîfe’nin böyle sağlam bir karakteri var, kişiliği var, dinî gayreti var, dinî hassasiyeti var, ilkelere son derece bağlı ve yiğit bir tarafı var. İşte o yiğit tarafı Ebû Hanîfe’nin kişiliğini oluşturuyor. O konu da kitapta ele alındı.Sonra vefatı, nasıl vefat ettiği, işkence görerek veya hapiste veya hapisten çıktıktan bir müddet sonra, ama, o işkencenin etkisiyle vefat ettiği konusunda tarihçiler neredeyse ittifak halindedirler.

“Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız.” (Müzzemmil suresi, 73:20) Kur’ân-ı Kerîm’de, “karz-ı hasen” şeklinde yer alan ifade, kelime olarak “güzel bir borç” anlamına gelir. Yukarıda yer verilen ve aynı konudaki diğer ayetlerde geçen “Allah’a güzel bir borç verin” ifadesi Allah’ın hoşuna giden, O’na yakınlaştıran bir amel olarak borç vermeyi teşvik eder. O zaman bu emir ne anlama gelir? Tefsirlere bakıldığında Allah’a borç vermenin iki anlamda kullanıldığı belirtilir. Birincisi ihtiyaç sahiplerinin bu ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için belli bir süreliğine para borcu vermektir. Bu fıkhi çerçevede düşünülebilecek bir ilişkidir. Onun hukukunu fıkıh kitapları belirlemiştir. Üzerinde durulan ikincisi anlamı ise eldeki imkânları Allah yolunda harcamaktır. Yani “Allah’a güzel bir borç vermek” aslında karşılığını Allah’tan tahsil etmek üzere hayır yolunda harcamada bulunmaktır. Bunun güzelliği de verilene karşılık olarak Allah’ın kat kat fazlasını ödemesidir. Normalde borç alındığı kadar ödenirken Allah’ın ödemesi katlanarak olmaktadır. Bu o kadar yüksek ve bereketli bir geri dönüştür ki 700 katına kadar çıkmaktadır (Bakara suresi, 2:261).

Normalde borç alındığı kadar ödenirken Allah’ın ödemesi katlanarak olmaktadır. Burada anlatılmak istenen “hayırlarda yarışın” (Bakara suresi, 2:148; Maide suresi, 5:48) ya da iyi insanlara yakışan bir davranış olarak hayır ifade eden ameller için koşuşturmayı ( l-i İmrân suresi, 3:114) isteyen ayetlerde belirtildiği üzere mali imkâna sahip olanlar herhangi bir hayır yolunda ya da hayırlı işlerde yapmış oldukları harcamaları Allah hesabına yapmış olmaktadırlar. Çünkü vermiş oldukları para ya da mal bizzat Allah rızası için, O’nun yolunda, O’nun hesabına ve O’nun adına harcandığı için O da bu harcamaların karşılığını hem bu dünyada hem de ahiret yurdunda (Sebe suresi, 34:39) fazlasıyla ödeyecektir (Bakara suresi, 2:272). Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre burada fazla tohum atıp ahirette Allah’tan tahsil etmenin yolu son pişmanlık fayda vermeden infak etmektir. Şu ayetler bunu anlatır: “Her birinize ölüm gelip ‘Rabbim! Ne olur bana azıcık daha süre tanısan da gönüllü yardımlarda bulunsam ve iyi kişilerden olsam’ diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan başkaları için de harcayın. Allah eceli gelince hiç kimsenin ölümünü ertelemez...” (Münâfikûn suresi, 63:10-11) En doğrusunu Allah bilir.


HAYAT BIR AYET

22 Ocak 2021

Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz." (Nahl suresi, 16:97)

BIR HADIS

20

“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder. (Tirmizî, Birr, 62. H. No: 2002)

Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye

m.unye@igmg.org

Zamanı

Çeşitli Banka İşlemleri Hakkında Sorular ve Cevaplar Bir akrabam bir bankada çocukları adına küçük meblağlarda para biriktirmek için konto açtırmak istiyor bu caiz mi? Genel olarak böyle küçük para biriktirme hesaplarında toplanacak paralara bir faiz yükleme anlaşması durumu söz konusu değildir. Bundan dolayı da böyle hesapların açılmasında bir mahzur yoktur. Ama bu hesaplar açılırken –şayet varsa- banka ile “ben size şu kadar para yatıracağım sizden de şu kadar katkı payı istiyorum” deniliyorsa böyle bir hesap ve akit kattiyetle caiz olmaz, çünkü faiz anlaşması yapılmış olur. Maaşlarımızın yatırıldığı banka hesaplarımızda giderlerimizin dışında artan paraları bankaların faizli işlemlerde kullanmaması için tamamen boşaltmamız gerekir mi? Cari hesaplarda var olan paraların çekilmesi de bankada saklanması da caizdir. Çünkü paranın böyle bir kurum dışında muhafazası büyük rizikolar taşımaktadır. Evet bu kurumlar faizli muameleleri de olan işletmelerdir, ama alternatifleri de yoktur. Ne zaman ki, katılımcı bankalarda olduğu alternatif muhafaza kurumları oluşursa oralara bu meblağları taşımak elbette daha uygun olur. Katılım bankalarının sağlayacağı krediyle ev, araba vb. şeyler almak caiz midir? Çünkü kimi hocalar buna cevaz vermiyorlar. Katılımcı bankalar ve finans kurumları, kuruluş tüzükleri ve resmî beyanlarıyla faizli akitlerden uzak olduklarını ve faizli hiçbir muameleye girmediklerini ifade etmektedirler. Onlardan temin edilecek finans desteğini de İslam hukukunda olan “Murabaha” alış-verişi çerçevesinde yaptıklarını deklare ediyorlar. Bizim için Müslümanların beyanları ve çalışma tüzükleri yeterli olur. Kaldı ki, birçok katılımcı finans kurumlarının bünyesinde İslam hukuku alanında kendisini yetiştirmiş İslam âlimlerinden oluşan dinî danışma kurulları mevcuttur. Aksini ifade eden hocalarımız olabilir ki, bu kurumların çalışma esaslarına dair bilgilere vakıf olamamışlardır. Avrupa’daki veya Türkiye'deki katılım bankalarından online olarak yani internet üzerinden altın, gümüş ve döviz alım satımı yapmak caiz midir? Yukardaki sorunun cevabında da ifade ettiğimiz gibi, katılım bankacılığı yapan bu kurumlar altın ve gümüş ticareti de yapıyorlarsa yine İslam hukukundaki “Sarf akitleri” doğrultusunda yapıyorlardır. Fetvasız bir muamele içinde olduklarına ihtimal vermiyoruz. Dolayısıyla online olarak altın ve gümüş ticareti yapmanızda bir sakınca olmaz.

B

Değerlendirmek Nedir?

u yazıda şu soruların cevabını arayacağız: Zaman ne demektir ve zamanı değerlendirmek nasıl olur? Değerli işler yapabilmek için zamanı nasıl kullanmalıyız? Her an ölüm gelebilir düşüncesiyle kendimizi nasıl hesaba çekeriz? Zaman, içinde bulunduğumuz andır. Geçmiş zaman elimizden çıktı, ibret alalım. Gelecek zaman henüz elimizde değil, hazırlıklı olalım. Esas zaman, içinde bulunduğumuz andır. Değerlendirmemiz gereken zaman, sorumlu olduğumuz ve içinde ebedî cenneti barındıran kısa ve değerli olan anlardan oluşan ömrümüzdür. Allah, Kur’an’da dünya ömrümüzü bugün, sonsuz olan cennet hayatını ise yarın diye isimlendirmiştir. Ayette, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarına (ahirete) ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”¹ Bu ayet insanın dünyada, dünya için değil, ahiret için var edildiğini ve ahirete yatırım için görevli olduğunu ortaya koymaktadır. Bugün, yarın içindir. Bugünden yarın kazanıldığına göre, günlerimizi iyi değerlendirmeliyiz. Yolcu olduğunu idrak eden kişinin hedefinin ahiret olması kaçınılmazdır. Hem ahirete mani olan dünyaya önem vermemek hem de ölüme hazırlıklı olmak gerekir. HESAP SORULMADAN ÖNCE NEFSINI HESABA ÇEK! Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsirinde bu ayete dair çok kıymetli yorumlar bulunmaktadır. “Ey Allah’a, resulüne ve ahiret gününe inanıp iman şerefi ile müşerref olmuş bütün müminler! Hep Allah’tan korkun. Nifaktan, münafıklardan, küfürden, kâfirlerden, zulümden, zalimlerden ve şeytanın şeytanlığıyla o kötü akıbete düşmekten sakınıp Allah’ın korumasına sığının. Her işinizde O’nun emir ve nehyini tutarak azabından korunun ve her nefis yarın için, yani kıyamet günü için ne hazırlamış, Allah’a ne takdim etmiş olduğuna baksın. Hesap sorulmadan önce nefsini muhasebeye çekip kendi hesabına nazar etsin.”

“Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin. Rabbiniz’e kulluk edin ve hayır işleyiniz ki kurtuluşa eresiniz.” Kıyamet gününe yarın denilmesinin iki anlamı olduğu ifade edilmiştir. Birincisi yarının dünden yakın olması itibariyle kıyamet yarın olacakmış gibi telakki edilerek çalışmaya teşvik edilmesidir. İkincisi de Rahmân suresinde geçtiği üzere Allah katında zamanın, birisi teklif zamanı olan dünya devri, diğeri de ceza ve mükâfat zamanı olan ahiret devri olmak üzere iki günden ibaret olduğuna işarettir. Buna göre bugün dünya, yarın ahiret demektir. Ayette ayrıca, insanın her gün korunmak için yarına faydalı olacak ne iş yaptığını düşünmesinin gerekli olduğu da hatırlatılmaktadır. Allah’tan korkun! Bu cümle dış anlamı itibariyle öncekini tekit etmek için tekrar edilmiştir. Allah sevgisiyle emir ve vazifelerin yerine getirilmesi gerekir. Allah korkusuyla yasaklanan şeylerden ve fenalıklardan sakınılması farklılık arz etmektedir. Allah’tan korkun da kötülük yapmayın. Zira Allah, her ne yaparsanız haberdardır. Yarın ona göre ceza veya mükâfat verecektir. KIYMETIMIZIN FARKINDA OLALIM Zamanı değerlendirmek değerli işler yapmakla olur. Kıymetli ve değer verilen bir varlık olduğumuzu bilmek için bu kıymetin farkında olmak gerekir. Değerli olduğumuzun ispatı her şeyin bizim için yaratılmasıdır. Ayette, “Allah’ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken Allah hakkında tartışan kimseler vardır.”²

Her şey insan için, insan da Allah’a kulluk için yaratılmıştır. Bütün planlamalar da buna göre yapılmalıdır. Kulluk için bir kulluk programı, bu program için bir planlama, bu planın uygulanması için de bilgi, rehber ve aydınlatıcı bir kitaba ihtiyaç vardır. Bilgi, vahiydir. Rehber, davasında ve şahsiyetinde açığı olmayan masum, kâmil ve en mükemmel insan Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Aydınlatıcı bir kitap insan için lazım olan her şeyin ve bütün problemlerinin çözümünün bulunduğu kitaptır. Bu da kıyamete kadar gelecek bütün insanlar için akıllara ve ruhlara şifa kaynağı olan Kur’an’dır. DÜNYA VE AHIRETTE FAYDALI OLACAK IŞLERLE MEŞGULIYET Zamanı değerlendirmek için dünya ve ahirette bizi kurtaracak işleri yapmamız gerekir. Bu husus âyet-i kerîmede şöyle ifade edilir: “Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin. Rabbiniz’e kulluk edin ve hayır işleyiniz ki kurtuluşa eresiniz.”³ Hakka karşı kulluk, başında namaz olan ibadet ve ibadet hükmündeki taatlerdir. Halka karşı görev ise hayır yapmak ve hayırlı olmaktır. Herkes, gücü ve kabiliyeti nispetinde kurtulabileceğini umduğu bir hayrı yapmalıdır. Mümin, her gün sadaka niyetiyle imana ve sünnete uygun, ihlaslı ameller diyebileceğimiz hayırlar, iyilikler ve güzellikler yapmalıdır. Hakk’a kulluk ve halka insanlık yapabilmek için ömrümüzü ve zamanımızı planlamamız gerekir. Müminin ahlakı, Allah’ın ahlakıdır. Mümin, daima Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmalıdır. Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir. Kaderi tespit için kalemi yaratmıştır. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın yarattığı şeyin ilki kalemdir. (Allah kaleme): ‘Yaz!’ buyurdu. (Kalem): ‘Ne yazayım?’ dedi. (Allah): ‘Kaderi yaz; olanı ve ebede dek olacak her şeyi yaz!’ buyurdu.”4 Diğer bir hadiste de, Allah’ın gökleri ve yerleri, yani kâinatı yaratmadan elli bin sene önce yaratılacak her şeyin kaderini belirlemiş olduğu belirtilir.5 1. Haşr suresi, 59:18 2. 3. 4. 5.

Lokmân suresi, 31:20 Hac suresi, 22:77 Tirmizî, Kader, 17 Tirmizî, Kader, 18


KÜLTÜR & SANAT

22 Ocak 2021

21

“Tartışmanın Amacı, Bir Konuda Bilinmeyenin Ortaya Çıkması ve Hikmetinin Anlaşılmasıdır”

“Sakın ha, bir sözü duyup beğenmeyen, sonra da sahibini lekelemek için o sözü insanlar arasında söyleyip yayan eden kimselerden olma. Zira o özellikteki kimseler ‘söylenen sözün belki benim bilmediğim bir yönü vardır, arkadaşıma sorayım, herhalde bunu kasdetmediği hâlde söyleyiverdi, benim için gerekli olan dikkatli olmak, arkadaşımı kötülememek, sözünü niçin söylediği anlaşılıncaya kadar onu lekeleyecek bir şey söylememektir.’ diye düşünmezler." İLHAN BILGÜ

E

vet uzun bir başlık oldu. Baştan söyleyeyim ki, başlıktaki bu ifadeler bana ait değildir. Başlığın sahibi İslami kelâm mezheplerinden Mâturîdîliğin kurucusu İmam Mâturîdî hazretleridir. Birkaç ay öncesinden başladığımız ama bir türlü sırasını getiremediğimiz temel ıstılahlarımızdan bazılarının nasıl da Müslümanları aşağılama, suçlu gösterme, kendi dinlerine küfrettirme aracına dönüştürüldüğünü göstermek istediğimiz meseleye gelemedik. Ama, inşaallah oraya da geleceğiz. Geleceğiz gelmesine de, arada bazı meseleleri konuşmadan, yazmadan da olmuyor işte. Aslında bu hep de böyle olmuş. Eğer sizin anlatmak istediğinizi anlamak istemeyen, anlayabilecek duruma gediklerinde de çarpıtmak isteyen birisine ne deseniz, sonuç hüsran olur. Lakin bizim amacımız hüsrana boyun eğmek değildir. Bunun için de, muhataplarımızın üstünlük taslamalarına, iktidar ve güç sahibi olmalarına rağmen biz yine de hakkı izhar etme gayretimizden vaz eçmeyeceğiz. Maalesef bu karakterde olan Müslümanlar da var. Ve bu Müslümanlar sadece kendilerini değil, diğer tüm Müslümanları da utandırıyorlar. Başlığımızın sahibi İmam Mâturîdî, bu anlamda her türlü delile saçma bir delille cevap vermekte olan bir gruba karşı kısa ve öz bir savunma yapar. Ama ne var ki, İmam Mâturîdî’nin o muhatapları dahi bugün bizim muhataplarımızdan daha namuslu ve daha insaflıdır. Burada İmam Mâturîdî ile o ilgili grubun tartışmasını aktarmayacağım. Fakat, tartışmanın sonunda Mâturîdî hazretleri şu meşhur ifadesini de söylemekten geri çekinmez. Der ki İmam: “Ne var ki, sözü edilen gruplarla fikir tartışmasında bulunmak boşuna çaba sarfetmektir. Çünkü tartışmanın amacı, bir konuda gizli kalmış hususların ortaya çıkması, bilinmesi ve bu konudaki hikmetin boyutlarının anlaşılması için araştırma yapmaktır.”¹ Bakar mısınız şu alçak gönüllülüğe ve ama kendindeki güvene? İmam, tartışılan konuda ortaya çıkacak bir mesele varsa tartışalım. Tartışmanın sonucu da bu konuda bir hikmet ortaya koymak olsun der.

YOLUMUZ HIKMETI ÇIKARMA YOLUDUR İşte bunun içindir ki, biz de İmam'ın yolunda bir adım dahi olsa gidebilmek için bazı ön izahatları yapma ihtiyacı duyuyoruz. Muhataplarımız başka yolu seçse de bizim yolumuz her zaman hikmetin ortaya çıkması yolu olarak kalacaktır. Konu buraya gemişken yine İmam Mâturîdî’nin de imamı olan, Baş İmam, İmam-ı Azam Ebû Hanîfe ve öğrencisi Ebû Mukâtil arasında geçen bir müzakereyi nakletmek istiyorum. Bu müzakere, hassaten ama hassaten, Müslümanlar arasında tartışmanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyması bakımından müthiş bir temsil ve misal olarak önümüzde durmaktadır. İmam ve talebesi arasındaki konuşma iman üzerinedir ki, bu konuda uzun uzun konuşulmaz ve “inanmak” yeterlidir ya! Ama, talebe Ebû Mukâtil, İmam’dan imanı tafsılatlarıyla yani detaylarıyla öğrenmek ister. İmam başlar anlatmaya: “Îman; tasdik, marifet, yakîn, ikrar ve İslamdır. İnsanlar tasdik konusunda üç hâlde bulunurlar. Bir kısmı Allah'ı ve Allah'tan gelen şeyleri kalb ve lisan ile tasdik ederler. Bir kısmı da kalb ile tasdik eder, lisan ile yalanlar.” Talebe Ebû Mukâtil, İmam’a talebe olarak kendisinin cevabını bulamadığı bir meseleyi gündeme getirdiğini söyledikten sonra İmam’dan “insanın bu üç hâlini” açıklamasını ister. İmam şöyle cevap verir: “1- Allah'ı ve Allah katından gelen şeyleri kalb ve lisanı ile tasdik eden kimse Allah katında ve insanlar yanında mümindir. 2- Lisanıyla tasdik, kalbi ile tekzib eden kimse, Allah katında kâfır, insanlara göre ise mümin olur. Çünkü insanlar onun kalbinde olanı bilmezler. İkrar ve şehadetinden dolayı onu mümin diye isimlendirmeleri gerekir. Zîra kalbdekini öğrenme külfetine girme durumu yoktur. 3- Bir kısım kimseler de, Allah katında mü'min, insanlara göre kâfır olur. Bu, imanini gizleme durumunda, lisanı ile küfür izhar etmiş kimsenin hâlidir, imanini gizlemek için böyle yaptığını bilmeyen kimse, onu kâfır olarak isimlendirir. Fakat o kimse Allah katında mü'mindir.”

“Ne var ki, sözü edilen gruplarla fikir tartışmasında bulunmak boşuna çaba sarfetmektir. Çünkü tartışmanın amacı, bir konuda gizli kalmış hususların ortaya çıkması, bilinmesi ve bu konudaki hikmetin boyutlarının anlaşılması için araştırma yapmaktır.” İşte asıl mesele şimdi başlamaktadır. Talebe Ebû Mukâtil, İmam’a şöyle itiraz etme cüretinde bulunur: “Tamam, siz hakkı açıkladınız da. Lakin, görüyorum ki sözlerinizde imani; tasdik, marifet, ikrar, İslam ve yakîn şeklinde çoğaltmış oldunuz!?” FETVA KONUSUNDA ACELE ETME! Buna karşılık İmam, bugün de her bir Müslüman’ın dikkatle ders alması gereken şu cevabını verir: “Allah iyiliğini versin. Acele etme, fetva konusunda daha ağır ol. Sana bahsettiğim şeylerden beğenmediklerin olursa, eğer ihlaslı isen, bana açıklamasını sor. Nice insanlar vardır ki, bir sözü ilk işittikleri zaman beğenmezler, fakat açıklaması yapıldığı zaman memnun olurlar.

Sakın ha, bir sözü duyup beğenmeyen, sonra da sahibini lekelemek için o sözü insanlar arasında söyleyip yayan eden kimselerden olma. Zira o özellikteki kimseler ‘söylenen sözün belki benim bilmediğim bir yönü vardır, arkadaşıma sorayım, herhalde bunu kasdetmediği halde söyleyiverdi, benim için gerekli olan dikkatli olmak, arkadaşımı kötülememek, sözünü niçin söylediği anlaşılıncaya kadar onu lekeleyecek bir şey söylememektir.’ diye düşünmezler." Talebe ile İmam arasındaki müzakere burada bitmez; talebe mutî’ (itaat eden) bir karaktere sahip olmasına rağmen anlamak için sorusunu, dolayısıyla, itirazını sürdürür: “Söylediğinizi öğrendim, anladım. Ben talebe olduğum için kusurumu bağışlayın. Fakat belirttiğiniz tasdik, marifet, ikrar, İslam ve yakînin size göre mevkii ve tefsiri nedir? Bunu da açıklayın!” İmam bu ya, bir talebesinin kendisine böyle sorular sormasına kızar mı dersiniz? Aksine, o bu sorulardan memnun olur ve başlar anlatmaya: “Bunlar birbirinden farklı ve fakat hepsi de bir manaya, iman manasına gelen kelimelerdir. Allah Teâlâ'nın Rabb olduğunun ikrarı tasdiki, kesin inancı ve kesin bilgisidir. Bütün bunlar, muhtelif lafızlar olmalarına rağmen manaları birdir. Mesela, bir kimseye, ey insan, ey adam veya ey filanca denmesi gibi. Söyleyen kimse, bu kelimelerle aynı manayi kastettiği hâlde muhtelif isimlerle çağırmış olmaktadır.”² Evet gördüğünüz ve dahi okuduğunuz gibi asıl konuya gelebilmek için daha nice yolları aşıp öyle varmamız gerekiyor. Onun içindir ki şu an istilahlar mesesini yine erteliyoruz. Ama sakin ola ki, İmam-ı Azam Ebû Hanîfe ve öğrencisi Ebû Mukâtil’in müzakere usulünü terketmeyelim. Yanlış söylediysek bile, o yanlışı düzelteni tebrik edelim. Yanlışımızı bir başka yanlış ile beslemeyelim. 1. İmam Mâturîdî, Kitâbu’t Tevhîd, s. 221222. Tahkik: Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Dr. Muhammed Aruçı. İrşad Yayınları, İstanbul, 2001 2. El-Âlim ve'l-Müteallim, s. 13-14. Tahkik: Zahid El Kevserî, el Mektebetu’l Hancî, 1368.


SAĞLIK

22 Ocak 2021

22

Çarpık Dişlere Telsiz Çözüm Dişlerindeki yerleşim bozukluğu nedeniyle birçok insan fotoğraflarda gülmekten kaçınır veya ellerini ağızına götürerek güler. Yamuk veya çapraşık dişler için tek çözümün diş telleri olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

G

ünümüzde gelişen teknoloji ve tıp sayesinde diş tellerinin ve braketlerin yerini şeffaf plaklar aldı. Ortodonti Uzmanı Doktor Emire Aybüke Erdur şeffaf plak uygulamasının, diş teli tedavisine oranla daha zahmetsiz olduğuna dikkati çekti. DİŞ ÇAPRAŞIKLIĞINA ŞEFFAF PLAK UYGULAMASI Dişlerdeki yerleşim bozukluğu birçok insanda hem işlevsel açıdan hem de görsel açıdan sorun oluşturmaktadır. Diş hekimlerinin sıkça karşılaştığı bir problem olan diş bozuklukları veya yamuk, çapraşık dişler basit ortodontik müdahalelerle tedavi edilebilmektedir. Günümüzde gelişen teknoloji ve tıp sayesinde şeffaf plak yöntemi, yamuk ve çapraşık dişlerde uygulanmaktadır. Hastaları diş teli zahmetinden kurtaran şeffaf plaklar hakkında bilgi veren Doktor Emire Aybüke Erdur, uygulamanın görünüm açısından daha

estetik, temizlenebilir, bakteriyel birikimin daha düşük olduğu ve eklentilerinin olmadığını belirtti. DİŞ TELİNE ORANLA DAHA ESTETİK GÖRÜNÜM SAĞLIYOR Özellikle pratik kullanımı ve sökülüp takılabilmesiyle hastaya kolaylık sağlayan şeffaf plak uygulaması, diş teline oranla daha estetik görünümü sayesinde üst yaş gurubu tarafından daha çok tercih edilmeye başlandığını söyleyen Erdur, diş eğriliklerinin giderilmesinde uygulanan şeffaf plak tedavisinin, vatandaşın "diş teli" olarak adlandırdığı braketlerle yapılan geleneksel tedaviye yeni boyut kazandırdığını belirtti. ŞEFFAF PLAKLARIN KOLAY KULLANIMI Şeffaf plak tedavisinin hastanelerde de uygulanmaya başlandığını ifade eden Erdur, "Şeffaf plak tedavisini tercih eden hastanın diş ölçüleri alındıktan sonra üç

‘‘Şeffaf plaklar, görünüm açısından daha estetik, temizlenebilir, bakteriyel birikimin daha düşük olduğu ve eklentilerinin olmadığı bir kullanım aracıdır.” boyutlu bilgisayar ortamına aktarılıyor. Dişlerin en son alacağı pozisyon belirleniyor. Ardından hastaya kullanacağı şeffaf plakları veriyoruz. Hasta yemek yerken bu plakları çıkarıp dişlerini rahat şekilde fırçalama fırsatı buluyor." diye konuştu. DİŞ TELİ TEDAVİSİNDEN DAHA AVANTAJLI Erdur, bu uygulamanın devlet hastanelerinde, özel hastanelere

İsim

Vefat tarihi

Bölge ve şubesi

İdris Açar Gülbahar Tezel Hasan Sevinç Muedin Vejseli Zeynel Tezgel Amza Ismailov Hasan Özçiçek Esse Erdem Maruf Gökalp Sami Titiz Haci Hüseyin Gürz Faik Aslan İsmail Yalçın Mevlüt Çiçek Rahmi Kiraz Roushain Shaikh Salim Imre Hasan Yamaç Dursun Yılmaz Memetali Betsaktsi Turan Cam Müslüm Ermicik

01.01.2021 01.01.2021 02.01.2021 03.01.2021 03.01.2021 04.01.2021 02.01.2021 04.01.2021 05.01.2021 05.01.2021 06.01.2021 06.01.2021 07.01.2021 08.01.2021 07.01.2021 08.01.2021 08.01.2021 07.01.2021 08.01.2021 08.01.2021 09.01.2021 09.01.2021

Berlin /Wedding-A.h K. Bavyera /Ansbach Württemberg /Nurtingen Düsseldorf /Neuss Hessen /Wetzlar Hessen /Giesen Arlberg /Womp(Schwaz) Hessen /Rüsselsheim Köln /K-Kalk Viyana /W-Sultan Ahmet K. Ruhr /Detmold Berlin /Neuköln-Gop Viyana /W-Ridvan G. Bavyera /Wasserburg Hamburg /Lübeck Hannover /Garbsen R.N.Saar /Mannheim Berlin /Kreuzberg-Me R.N.Saar /Lu-Alem`Iislam Köln /Bergneustadt Freiburg-Donau /Freiburg Hamburg /Hh - Altona

oranla daha ucuz yapıldığını belirtti. Şeffaf plak tedavisinin, diş teli tedavisinden daha avantajlı olduğunu dile getiren Erdur, şöyle devam etti: "Şeffaf plaklar, görünüm açısından daha estetik, temizlenebilir, bakteriyel birikimin daha düşük olduğu ve eklentilerinin olmadığı bir kullanım aracıdır. Braketlerde özellikle yemek artığının kalması diş eti hastalığına, diş çürümelerinin başlangıcına yol açabiliyor. Ancak şeffaf plaklarda böyle durumlar söz konusu

olmadığı için hastalar hem sosyal hayatına hem de günlük yaşantısına daha rahat devam edebiliyor. Bu nedenle hastaların hem estetik kaygıları olmuyor hem de tedavi süreci daha rahat ilerliyor." TEDAVİ SÜRECİ KISA VE ZAHMETSİZ Erdur, braketlerle yapılan tedavi sürecinin hastanın ortalama 1,5 yılını aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bu nedenle bazı hastalar sabır gösteremeyerek tedaviyi tamamlayamıyor. Ancak şeffaf plaklarla yapılan tedavi süreci biraz daha kısa. Özellikle erişkin hastalar, braket yerine şeffaf plakları daha çok tercih ediyor. Braketle diş tedavisi olan hastaların ayda bir doktoruna kontrole gelmesi gerekiyor. Gelemediği süreçte tedavi sürecinde aksamalar oluyor. Özellikle pandemi sürecinde hastaların tedavilerinde aksamalar oldu. Ancak şeffaf plak tercih eden hastaların bu süreçteki tedavilerinde aksama olmadı."

İsim

Vefat tarihi

Bölge ve şubesi

Zümrüt Demirova Ramazan Kahya Ali Çelik Suna Küçükkaya Ali Rıza Yılmaz Ayşe Kurt Pempe Kantar Ali Ali Khalil Husein Baajour Alie Ali Emine Kacak Fatma Aksoyak Hatice Atık Hatun Akdağ İlhami Danışkan İsmail Çeliktaş Nazmi Kini Sabiha Yıldızlar Salihe Tepebaş Seyyid Ali Cimiç Tülay Tülü

10.01.2021 11.01.2021 11.01.2021 11.01.2021 12.01.2021 12.01.2021 13.01.2021 13.01.2021 13.01.2021 03.01.2021 12.01.2021 04.01.2021 10.01.2021 10.01.2021 09.01.2021 13.01.2021 01.01.2021 12.01.2021 06.01.2021 06.01.2021 14.01.2021

Hessen /Offenbach Linz /Hallein Hessen /Offenbach Berlin /Kreuzberg-Me Ruhr-A /Neuenrade Köln /Neuwied K. Ruhr /Osnabrück Hessen /Höcst Odenwald Hamburg /Hamburg Merkez Köln /Aachen Ruhr-A /Recklinghausen G. Bavyera /München- Merkez Württemberg /Müchlacker Bremen /B-Tenever İsviçre /Solothurn Hamburg /Hh - Schnelsen G. Bavyera /M-Berg Am Laim Köln /K-Mülheim Hessen /Hanau Ruhr-A /Herne2 G. Bavyera /Ausburg-Cagri

Darul-bekâya irtihal eden merhum ve merhumelere Allah’tan rahmet ve mağfiret, sevenlerine ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz. Ruhlarına El-Fâtiha.


BULMACA

Resimdeki Müslümanların ilk kıblesi

Ara bozucu

Vantilatör

Azot simgesi

Seyreden

Şafak Vakti

Fakir

Tüketme

Başlıca içecek

Fetheden

Kıyı teknesi

Kamer

Belli

Oruç tutan Eski tahıl ölçeği Ufalamak işi

Cihet

Gelir getiren mülk

Yapıların duvar ve tavanına süsleme yapan

Doğrula- Askeri ma olmayan

Bir il

Saf ırk

Haya

Helal Rızık Tümör

Rütbesiz asker

Düş

Sert taş

Rütbesiz asker

Temiz

Hint Tanrısı

Bir tür yazı kâğıdı

Bir renk

Enzim birimi

Favori

Bir element

Üye

Az miktar

Aksi

Bir cetvel

En eski Ana Tanrıça Sonra, Gelecekteki

Dalga

Bursa ilçesi

Altın simgesi

Kök

Avare

Mezopotamya Tanrısı Enki'ye verilen ad

İlave

Mesafe

Bir hitap şekli

Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü

Sıkılma sözü

Buğdayı değirmen taşına akıtan oluk

Sıkıntı, eziyet, zulüm

Lakin

Neon simgesi

İran plakası

Eşek sesi

Parıltı, ışık

Çayırlık

Bir göz rengi

Rüzgar

Analık Çağında

Evrendeki sonsuz boşluk

Küçük lüleli saç

Vestiyer

Kuru olmayan

Karışık baharat

Zambiya plakası

Ton'un simgesi

Türk Lirası kısaca

Yaprak sapı

Karbon simgesi

Yalan Sanmak

Each Kısaca

Lahza

Peygamberimizin annesi

Donuk

İlave

Potasyum simgesi Esasla İlgili

Derinlik

Metal su kabı

Kesin

Otomobil

Çin'de bir dağ sırası

Ukrayna plakası

İşleteç

Yaradılış, öz nitelik

Üzerine tuval konuluan eşya

Korelasyon kat sayısı simgesi

Oksijen simgesi

Dişi Develer Kaba söz

Kışın yağar

Masraflar, giderler

Huysuz At

Bir patlayıcı

Olumsuzluk Öneki

Abi

Yüce E.D. Erik

Ucu demir çengelli çubuk

Atmaca

Almanya plakası

Çok sayıda insan

Dede Yabancı

Zanaat

Olağandan hacimli

23

22 Ocak 2021

Tayland plakası

Japon çizgi filmi

Mesafe

mescidiaksa Son Sayının Cevap Anahtarları

KARE BULMACA

1

2

3

4

5

6

7

8

9

2. Osmanlı Padişahı

O

Ataullah el (..) Mısır'da yaşamış İslam alimlerinden

10

11

12

13

14

15

C

Meal

H A T A N

Kul

2 3

Kerem sâhibleri Tamam anlamında

O

4

Marangoz işçi aletleri takımı Bir ülke

5

İ Bir Askeri emir sözü

6

E

7

Çalışan, gayret eden

Konya'da tarihi cami

E

Bağırsaklar

K E Y

(..) İzzet Begoviç Resimdeki Merhum BosnaHersek'in ilk Cumhurbaşkanı

9

Çok beyaz

Yaya askeri

Erler

A

Köpek

P

İ

A M A R A T R A N Baryum simgesi

İ

Demiryolu, ray

Ced

B A

M R E T Âyetler Çocuk dilinde büyük abdest

K Çayın tavı Bir taşıt Duvar Kovuğu

A Y A T

S A İ

8

A

İsveç plakası

A L

İ

Meneviş Tiyatro türü

A B D

alijaizzetbegoviç

Tanrı tanımaz

Kanal Dışarı çıkarılmış

İ

Ekin biçme aracı

Ak gözlü, beyaz gözlü

Bir ibadet

O

Hz İsa'nın annesi

M

Rusça'da evet

M A Söze ait Uzun Ağaç

D E M

Beyaz Rütbece büyük olanlar

Y A Silisyum simgesi

M E

Kuzu sesi

Yemin Sürekli bir yere bakma

B

Bir vitamin türü

Kuran'da bir sure

Tatlı bir besin

S Boğazına hizmet eden adi insan

10

İ

D

(..) Şerif. Mukaddes Kabe ve civarı

Dumanı tahliye yeri

Kalan

H

Bir nota Şaman

B A K

Süt ürünlerinin elde edildiği yer

İşte yabancı

Bir kadın giysisi

Uzun ve geniş araç

İ Acıklı Bir çağrıya gitme

A C E M İ

E N A M T

M

İ

Hab Eş

I

R

Evrensel alıcı kan grubu

Maksadımızı tam olarak anlatan söz dizileri

Bir bitki

Karışık renkli

A K

Sergen Yılan

Myanmar' da Arakan Eyaletinden olan

Adım birbirine yakın olmak

R A F İ Bir sayı Altın simgesi

International Society of Nephrology kısaca Açıkça söyleme

Beyaz perde

K

İ

İ

M

Bir soru eki

R A A

İ Erdemli yiğit

U R Ani Müdahale Mangası Kısaca

Süratli, en çabuk Kısaca Milimetre

Y E

K A

E L E M E

Bir sayı

Karanlık, gece

B

A B

S Y

İdrak etme

E L

A

Yıllık

Suriye'nin ülke Kısaltması Bir göz rengi Tavır

E R

E T E N A N Savmak işi

Lesoto Plakası

Adın durum eklerinden biri

Dizi

D E

Ay ağılı, hale

E R M A N

Kırgız destanı

L

S A V M A I

Identity Access Management kısaca

İ

Avuç içi

E S R A

A M M

Sadık köle

İspanya plakası

Koca

A R A K A N L Tümör

K

L A Ç

S N

İ

Lahana Yemekten emir

C Ü M L E

A Z A R E N D E

Tekdir eden

B A L İ

Yapılamaz, olamaz

A N D

K A K A

A R A B A Bir şaşma ünlemi

A R K

K E L A M Meşakkatli yol

Geçer not

M A R M A R A

Mesafe

H A

Y A D E Birlikte E.D.

Bir coğrafi bölge

H A R E Kabaca Evet

E R A T

A T E

J A

Sodyum simgesi

M A N A

Pot

1

İlkel benlik

S K E N D E R

İ

16

Kuş kanadı Giyeceklerde takım

Olumsuz ek

Long Playing kısaca

A M N A

A Y L A İrin birikimi

İspanya plakası

A P S E

KARE BULMACA

11

1 1

12

SOLDAN SAĞA 1) 15.YY. Müslüman Matematik alimi - Alamet 2) Esas Şâir ve İslam âlimi - Mercek 3) Bangladeş para birimi Yunak - Keskin 4) Altın Kökü - Yaslamak - En gelişmiş röntgen tekniği 5) Ayak - Faktör - Vietnam krallık hanedanı - Melemek 6) Çizgi Roman Filmleri kısaca - Kök - Kaçak 7) Yenilmiş, tüketilmiş - Yapma - Bilimsel 8) LakinSunmak 9) Açıkgöz, kurnaz, hin. Tecrübeli, usta. Büyük, yetişkin, yaşlı. Baş çoban - Sözleşme - Ailevi ve Bektaşi ozanlarının şirrlerine verilen ad 10) Tereke, Miras - Beddua 11) Komşu bir ülke - Mimarlıkla ilgili 12) İğdiş Edilmiş Deve - Arapça zarf yapan gibi anlamında benzetme öneki - Gelecek.

YUKARIDAN AŞAĞI 1) Tarih, coğrafya, bibliyografya ve biyografya ile ilgili çalışmalar yapmış bilim insanı 2) Sermaye - Konaklık etmek 3) Lak ile cilalanmış - Feature kısaca - Erler 4) Ağaçlıklı yol - Eski Sümer Su Tanrısı - Çocuklu kadın 5) Yemek - İş için gönderilmek 6) Köy Konyaspor kısaca - Cereyan 7) İstençli - Kayıp, yitik 8) Yardım dileme - Bölüm - Kuzu sesi 9) Yolu parlak, aydınlık olan - Budak ve ağaç başı - Bir haber ajansının kısa yazılışı 10) Kuzeyle ilgili - Yüzü ç ok parlak 11) İlaç - Bir hayvan 12) Hint Tanrısı Eski Türkler’de yevmiyeye verilen ad 13) Eski Dilde pek ince, pek önemli - Romanın eski adı 14) Tenis Eskrim Dağcılık (Kısa) Birlikte 15) Yüz - Makedonya’nın plakası 16) Resimdeki Endülüs'te yaşamış olan Müslüman hekim ve cerrah.

2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

2

A T K F E M U A D S İ A B A İ L A A N

3

4

5

6

A S A L A M R A A E K T A A A P T E Z A L E K L E R O K İ M İ A Y U R A

7

8

E B A R E R E T O A Y R A L O E S S T

9

10

R A L D İ A A P A İ Ş L A A N A K A R

11

12

13

14

15

16

H A L İ M E M A Ş U L K O A H A R A R A H A E M T R A T M T A E N S A İ D İ R E L E Lmuhammed ali


T +49 221 942240-400 | F +49 221 942240-401 haseneorg —

IBAN: DE80 3705 0299 0149 2890 54 | BIC: COKSDE33XXX

20 €

*

150DKK | 200SEK 250NOK | £20 | 25CHF $30 | 30AUD | 30CAD

*Bu miktar ihtiyaca göre yardım kalemlerinden birini ya da birkaçını kapsamaktadır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.