2 minute read

KAZANCI BEDİH

Next Article
GÜNGÖR GENÇAY

GÜNGÖR GENÇAY

gazellerin usta sesi sustu

KAZANCI BEDİH

Advertisement

Urfa denilince akla ilk gelenlerdendir, gazeller ve sıra geceleri. Gazeller hüzün ve acı doludur. Ulaşılamayan ama ölesiye sevilene yakılır. Sözlerinde, namelerinde, hep hüznü taşır. Urfa’nın halk kültüründe önemli bir yer tutar gazeller, hoyratlar gibi. Gazellerin okunduğu yerlerin başında da sıra geceleri gelir. Sıra geceleri, bugün televizyonlarda ve birçok eğlence mekanında içi boşaltılarak yapıldığı gibi değildir. Buralarda, reyting ve para uğruna, bir halkın yüzlerce yıllık kültürel değerleri yozlaştırılmakta, asimile edilerek bozulmaktadır. Geleneksel sıra geceleri, ismini, arkadaş grubu arasında bir sıraya göre yapılıyor olmasından alır. Var olan sıraya mutlaka özen gösterilerek, sırayla bir kişinin evinde toplanılarak yapılır. Bu sıra gecelerinde mutlaka uyulması gereken kurallar vardır. Kimse bir önceki evden daha az ya da daha çok ikramda bulunamaz. Asla içki içilmez ve sadece erkeklerin bir arada olduğu toplantılardır. Değişmez yiyeceği, çiğ küfte ve tatlıdır. Ülke gündemi üzerine sohbetler edilir; kimi zaman da ortak kararlar alınır. Daha sonra birlikte, herkesin katılımıyla gazeller okunur. Burası bir okul gibidir. Bir çok gazelhan, sıra gecelerinde yetişmiştir. İşte, sıra geceleri ve gazel dendiğinde, bugün akla ilk gelen isim, Kazancı Bedih’tir. Asıl ismi Bedih Yoluk olan Kazana Bedih’in, bilinen son gazelhan olduğu belirtilir. Kazancı Bedih; Urfa’da, evinde, sobadan sızan gazla zehirlenip eşiyle birlikte yaşamını yitirdi. Kazancı Bedih, ön ismini yaptığı kazancılık işinden almıştı. Bu mesleği57

nin dışında, yıllarca bir mevlit grubuyla birlikte, mevlitlere gidip ilahi ve gazel okudu. Gazelin dışında, çok güzel maya, hoyrat ve türkü okuyor; iyi derecede ud, tambur ve cümbüş çalıyordu. Urfa yerelinde, namı yıllardır bilinen Kazancı’nın, yüzlerce derlemesi mevcuttur. Yine sıra gecelerinde kaydedilmiş olan, 2000’in üzerinde kaseti vardır. Bu kasetler, elden on binlerce kopya çoğaltılmıştır. Urfa’nın, bu yerel sanatçısı, Türkiye geneliyle ancak, Eşkıya filminden sonra tanışmıştır. 70 yaşından sonra gelen bu şöhret, onu geleneklerine, Urfa halkının kültürüne bağlı yaşamaktan alıkoymamıştır. Yaptığı işe gösterdiği samimiyet de işte buradadır. O, şaşaalı övgülere rağmen Urfa’nın Kazancı’sı olarak kalmıştır. Onun derlemelerinden beslenip şöhret olanlar lüks içinde yaşarken o mütevazı yaşamını sürdürdü. Son aylarında, müziği bırakıp, kazancılık işine geri döndü. Bunu da Sıra gecelerine gitarı, klavyeyi soktular, tadı kalmadı. Ben artık yoruldum.’ diyerek açıkladı. 19 Ocakta öldüğünde, 75 yaşındaydı. Sayfaları, bilmem hangi popçunun, bilmem hangi mankenle görüldüğü haberlerinden geçilmeyen gazeteler; ekranları, popstar adaylarına, popçulara, arabeskçilere kilitlenmiş televizyonlar; yıllarını halkının müziğine vermiş bir halk ozanının ölümü karşısında yine kayıtsızdı. Küçük, durumu kurtarmaya dönük birkaç haberin dışında, doğru dürüst bir yer bulamadı kendine Kazancı Bedih’in ölümü. Sadece Kazancı Bedih değil, herhangi bir halk ozanında da farklı olmuyordu zaten. Tam anlamıyla ‘Yaşarken ne değer verildi ki ölünce ne değer verilsin’ dedirtecek türden bir durumdu.

Ölünce de kıymete binmedi Kazancı. Ölen bir halk ozanı değil de gündemdeki bir popstar yarışmacısı olsaydı; gazetelere manşet olacağı, televizyonlarda flaş haber olarak haberi geçileceği su götürmez bir gerçek. Kazancı’yı kimin ne kadar haber yaptığı o kadar da önemli değil. Cenazesi gösterdi ki O, kendisi gibi olanların sevgisini kaybetmemiş. Önemli olan da budur. Kazancı’nın ölümü bile durumu özetler. Evindeki katalitik sobadan ze58

hirlenmiştir. Ne kadar trajik ve ne kadar sahici. Bunca haketmemişsin, binlerce eserini savurup talan ettiği bir dünyada ne kadar da yalın bir ölüm. Kazancı Bedih, sobadan çıkan zehirli gazla öldü! Birçok şeyi anlatmak için, ne kadar da kısa ve özlü bir cevap.

2004 Şubat

59

60

This article is from: