almak! Bunları azaltıyor musun? Elektrik, su, telefon ve benzeri harcamalarını azaltıyor musun? Sigarayı bırakıyor musun? Kafa çekmeyi bırakıyor musun? Çünkü bunları artık… Keyif verici şeyleri yapacak zaman yok! Para yok! İflas var! Sıkıntı var! Bir dönemden geçiyoruz. Aile olarak bunu yapmıyorsak, demek ki henüz daha kafamıza kriz dank etmiş değil! Peki, sistem olarak da gelir-gider dengemizi, yeniden yapılanma, idari, siyasi, ekonomik… Bir bütün olarak sistemi yeniden dizayn etme… Taşları yerine koyma anlamında bir toplumsal yenilenme… Bir toplumsal yapılanmaya gelebildik mi? Gelemedik! O zaman Allah kolaylık versin bize! O zaman Amerika’dan gelen paralar gelir inşallah… Gene oradan borç… Çünkü para geldikçe, rehavet artıyor… Şimdi, dedim ya son 10 yıldır çivi çakılmadı! Ne alt yapıya, ne üst yapıya, ne üretime! 10 yılda nüfus ikiye katlandı. Yunanistan’ın nüfusu 10 milyon; milli geliri 150 milyar dolar! Türkiye’nin nüfusu 65 milyon mudur, 75 milyon mudur? Belli değil! Milli geliri 150 milyar… Milli gelirimiz aynı! Ama birisi bunu 10 milyona bölüyor, öbürü bunu 65 milyona bölüyor! O zaman komşumuzla bir mukayese yapmamız gerekir. Şimdi, Baba14 burada olsaydı, 7 sefer getirip 8 sefer gönderdiğimiz Baba, bir başlardı ki anlatmaya! “Efendim! İşte, 40 yıl önce, 25 tane lise varken, şimdi 22 bin 500 tane lise var”mış! Allah Allah! “Efendim, işte 40 yıl önce, toplu iğne yapamazken; işte şimdi memlekette otomobil üretip satıyoruz.” Allah Allah! Ne olmuşuz ya! Lan bu, bütün dünyada böyledir! Kardeşim!
Nerde bu memleketin demir yolları? Nerde bu memleketin deniz yolları? Nerde bu memleketin karayolları? Nerde bu memleketin eğitim sistemi? Nerde Nobel ödüllerimiz? Nerde bunlar? Nerde üretim? Nerde istihdam? Nerde milli gelir? Çift rakamlı enflasyon nerden geldi? Gökten mi geldi?
Şimdi bir anlatır ki… Dersin; “… bu adamın dünyada eşi ve emsali yoktur!” dersin… Tabii böyle efsunlanarak, böyle yutturularak insanlar bir ham hayal içinde yaşadılar. Şimdi yine aklımız başımıza dank etmedi! Diyoruz ki; “Gene bir sihirbaz buluruz. Gene bir hokus-pokus olur. Yine işler düzelir.” Hokus-pokusla olmuyor bu işler! Musa İlhan: Bitti değil mi efendim? Recep Yazıcıoğlu: Bu işler; ekersen biçersin, verirsen alırsın! Adam gibi aile bütçeni disipline edersen, ayakta durursun! Ülkenin de gelir-gider dengelerini, bütçelerini ve taşlarını yeniden yerine koyacak sistemi yapılandırırsan Türkiye’yi yeniden düze çıkarırsın. Yoksa öyle “maşallah”la, “inşallah”la, “bugün de geçti elhamdülillah, gelsin yarın”la olmaz bu işler! 14
34
Gençler için bir açıklama: Süleyman Demirel, o dönemde siyasette kendisini “Baba” olarak konumlandırmıştı.