3 minute read
KADERE TEŞVİK EDENLER İÇİN TALİHSİZLİĞİN TAHMİN EDİLMESİNE YÖNELİK ÖNYARGILARI
DIŞLANMA KORKUSU MODELİ
Sosyal Psikoloji Teorisine ve dışlanma literatüründen elde edilen ampirik bulgulara dayanarak, Williams (1997,2001) bir dışlanma modeli ileri sürdü. Bu model, sistematik ve teorik araştırmaların ilerlemesi için bir çalışma alanı sağlamayı niyetler. William’ın modeli dışlanmayı ve dışlanma tepkilerini hafifleten ve ona aracı olan taksonomi boyutları, öncel koşulları ve çeşitlilikleri detaylandırmaktadır. Taksonomi bünyesinde düşündüğümüz bir ayrım varoluşsal psikoloji ile ilgilidir. Ne var ki birçok dışlanma motifi kasıtlı ve cezalandırıcıdır. Bu motifler çalıştığında, dışlanan kişinin dikkate değer olmadığını ima eder. Dikkate değer olmamaları sanki var olmamışlar gibi olmalarını hissettirmektedir. Cezalandırma ve değer eksikliğini gösteren dışlanma sonuçları dışlanmanın bireysel ve eş zamanlı olarak 4 temel ihtiyacı tehdit eden model temelindedir.
Tehdit Altındaki İhtiyaçlar
Kişi dışlandığında veya reddedildiğinde aitlik, benlik saygısı, kontrol, anlamlı varoluşu tehlike altına girer. Bu ihtiyaçların her biri insan refahı için birinci derecede önemli olduğu ve bunları birçok sosyal davranışın temelini oluşturduğu ileri süren sayısız kanıt vardır. (Smith& Mackie, 1995). Buna göre bunların sadece dışlanmadan etkilendiğini ileri sürmüyoruz; her ihtiyacın diğerlerini içerebileceğini ya da sınıflandırabileceğini ileri sürdüğüne dair kanıt da vardır. Örneğin; sosyometri hipotezlerine göre, öz saygı, aitlik ihtiyacı tehdit altındayken bir indikatör görevi görebilmektedir (Leary, Tambor, Terdal, & Downs, 1995). Ayrıca, öz saygının, insanların varoluşsal anlamsızlığı hatırlatan unsurları tamponlamasında kritik bir rol oynadığı vurgulanmaktadır.
Aitlik
Dışlanma diğerleriyle sık, olumlu ve istikrarlı bağlantı- aitlik ihtiyacımızı tehlikeye düşürür. Samimiyet ve bağlılık incelemesinde, Baumeister ve Leary (1995) ait olma ihtiyacının duygusal istikrar için önemli olduğunu ve aşınmış aitlik ihtiyacının; depresyon, kaygı ve zihinsel hastalıklar gibi negatif psikolojik ve fiziksel bir dizi sonuçla ilişkili olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, yakın kişilerarası yakın ilişkilerden hoşlanmayanlar yakın bir sosyal ağın parçası olanlardan daha fazla suça ve anti-sosyal davranışı benimseme eğilimindedir. Evrim açısından, diğerleriyle sosyal gruplarda bir arada olmak üreme ve diğer kaynaklar için olan fırsatları artırma avantajını sunar. Diğer reddedilme şekilleriyle karşılaştırıldığında dışlanma ait olma ihtiyacına çok güçlü bir tehdit oluşturur çünkü dışlanan kimseyle sosyal bir iletişimin koparılmasını temsil eder. Diğer sözlü şekiller ve fiziksel saldırganlık, reddedilme korkularını tetikleme ihtimaline karşın, hala dışlanan bireyin varlığını kabullenmektedir ve dışlanan kişinin kaynak ile sosyal bir bağ kurmasını sağlar.
Öz Saygı
Yüksek benlik saygısını edinme ihtiyacı dışlanma tarafından tehdit edilen bir diğer hayati ihtiyaçtır. Yüksek benlik saygısı psikolojik refah için uyumsal ve gereklidir. Diğerleri tarafından değersiz gibi görülüp dışlanmak dışlanan kişinin öz saygısını tehdit etmek için yeterlidir. Bununla birlikte dışlanma nedenleri açık olmadığında dışlanan kişi niçin dışlandığıyla ilgili nedenleri araştırmak ister. Ne yazık ki, bu tarz bir araştırma bu muamele için kendini küçültücü gerekçelere neden olur. İlgili bağlamda Sommet ve Baumeister (2002) düşük öz saygılı kişilerin dışlandıklarında kendini küçültmeye eğilimli olduklarını ileri sürmüştür.
Anlam Varlığı
Dışlanma tarafından tehdit edildi öne sürülen nihai ihtiyaç anlam varlığıdır. Terör Yönetim Kuramı literatüründen sağlanan ampirik kanıt, insanların kendini varlığın anlamsızlığından ve ölüm gerçeğinin kaçınılmazlığı bilgisinden gelen terörden tamponlama girişimini vurgular (Solomon, Greenberg, & Pyszczynski). Dışlanma, diğer kişiler arası çatışma şekillerinden daha fazla, dışlanan kimseyi sosyal ağlarından daha fazla ayırmayı içerir. Etkili bir şekilde dışlanan kimse sosyal bir varlık olmaya son verir. Bu sosyal ölümün canlı bir örneğinde Sudnow (1967), hastane personelinin hastaları (klinik olarak ölmeden önce) görmezden geldiğini nitelemiştir. Daha da korkuncu, iki hekim ölmek üzere olan bir hastanın otopsisini yatağın başındayken bile konuşmuşlardır. Varlıklarını savunmak ve sosyal varlıklarını kurmak için dışlanan bireyler dikkat çekmeye girişebilirler, bu dikkat olumsuz bile olsa. Ayrıca, dışlanmayı niteleyen dikkat çekme dışlanan kişinin geçici varlığını hatırlatabilir. Etkisizlik ve görünmezlik durumuna düşürülen dışlanan kişinin kendi varlığını sorgulaması şaşırtıcı değildir.
Dışlanmaya Olan Tepkiler
William’ın modeli dışlanma karşısındaki kaçınılmaz ve otomatik tepkinin olumsuz duyguyla, duyguları incitmekle ve psikolojik uyarılmayla olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte bu otomatik tepkiden sonra dışlanan bireylerden tehdit altındaki ihtiyaçlarını düzeltmek için davranışsal duygusal ve bilişsel olarak kontrollü eylemleri de benimsemeleri beklenmektedir. Tehdit altındaki ihtiyaçları düzeltme girişimlerin, dışlanmanın kısa süreli ve sık eylemlerinin sonuçlarıyla sınırlı olması beklenmektedir. Kronik ve uzun süreli dışlanma durumunda, tüketilen başa çıkma kaynakları, yabancılaşma, umutsuzluk ve depresyona yol açabilir.
DIŞLANMA VE TEHDİT ALTINDAKİ İHTİYAÇLAR ÜZERİNE ARAŞTIRMA
Kapsayıcı Statüleri Geliştirme
Dışlanan kişiler onları dışlayan kişilerle sosyal bağları yeniden kurarak ya da diğerlerine bağlanarak tehdit altındaki ihtiyaçları tekrardan kazanabilir. Özür dilemek veya uyumlu olma girişimi gibi toplum yanlısı davranışın aitlik (diğerlerine bağlanma) ve öz saygıyı uygulama ihtiyaçlarıyla güdülenmesi gerekir. Başarılı bir dâhil olmanın ardından kontrol ve anlamlı var olma (sosyal varlığın olumlanması, tanınma ve dikkat) ihtiyaçlarının da aynı zamanda yerine getirilmesi gerekir. Modelin varsayımlarını test etmek için Williams minimal dışlanma paradigmasını geliştirmiştir (bkz. Williams, 1997; Williams & Sommer, 1997). Dışlanmaya olan toplum yanlısı tepkiler aitlik tehlikeye girdiğinde sosyal bilgiye odaklanma eğiliminde bir artış yansıtabilir. Gardner, Pickett ve Brewer (2000) bir sohbet odasında tartışma dışında bırakılmış katılımcıların bir günde sunulan sosyal bilginin yüksek bir angısını gösterdiklerini