7 minute read
DEĞERLENDİRME
İnsan doğası ve varoluş anlamı meseleleri binyıllar boyunca şairlerin, peygamberlerin ve filozofların hayal gücünü doldurmuştur. Psikoloji tarihinde kuramcılar da bazı zamanlar bu geniş çaplı meselelere odaklanmıştır (Allport, Freud, James, Lifton, Rank, Rogers, Yalom) ama varoluşsal yönelimli meseleler ampirik araştırmaların dışında düşünülmüştür. Deneysel Varoluşsal Psikoloji Kitapı (Handbook of Experimental Existential Psychology) bu geleneğe baş kaldırmaktadır. Deneysel Varoluşsal Psikoloji; psikologların, titiz deneysel yöntemleri kullanabileceği varsayımı üzerine kurulmuştır. Deneysel psikoloji ve varoluşsal psikolojinin artık ayrı disiplinler olarak varolmasına ihtiyaçları yoktur. Psikoglar şimdi bu iki dünyanın en iyilerini kendi düşünceleri kapsamına alabilirler. Bu kitabın da gösterdiği gibi psikolojideki deneysel-varoluşsal yaklaşımlar son yıllarda tomurcuklanmıştır. Deneysel varoluşsal psikologlar cinsellik, insan-doğa ilişkisi, din, ahlak, kimlik oluşumu, geçmişe özlem, kültür, ideoloji, yakın ilişkiler, grup kimlikleri, nefret, sürgün edilme, dışlanma, iletişim, karar verme, hedef gibi çok çeşitli konulara vurgu yapmıştır. Bu gelişmeler ışığında, insanların varoluşsal kaygılarından artık kaçınılamayacağı ve bunun deneysel araştırmacılar tarafından reddedilmediği açıktır. Varoluşsal psikolojinin kuramsal kavramları deneysel yöntemlerin girdileriyle netleştirilir. Deneysel yöntemler de karmaşık varoluşsalpsikolojik olguların araştırılmasını sağlamak için genişler, yenilenir ve revize edilir. Yeni bir bilimsel hareket olmasına rağmen deneysel varoluşsal psikoloji hızla gelişecektir.
VAROLUŞÇULUK VE DENEYSELCİLİK BİRLİKTELİĞİ
Deneysel varoluşsal psikoloji sayısız farklı kuramsal yaklaşımları barındırır. Varoluşçular geleneksel olarak insanların hayat mücadeleleriyle ilginmişlerdir. Bununla birlikte davranışçılar da somut insan davranışıyla ve yapay laboratuar verileri üzerine çalışmışlardır. Bu nedenle, Varoluşsal psikoloji ve deneysel psikoloji yaklaşımları temel olarak uyumsuz gibi görünebilir. Varoluşsal psikoloji ve deneysel psikoloji arasındaki uyumsuzluk oldukça aşikardır. Varoluşsal meseleler somut davranıştan uzakmış gibi görünebilir çünkü çoğu insan varoluşsal psikolojinin soyut terminolojisiyle yüzleşmemektedir. Yine de insanların günlük hayatları varoluşun temel verileriyle yüzleşme konusunda dopdoludur. Ölüm sorunu insanın hayatındaki temel varoluşsal kaygılardan biridir (Arndt, Cook, & Routledge, bölüm 3, bu kitap; Florian & Mikulincer, Bölüm 4; Solomon, Greenberg, & Pyszczynski, Bölüm 2; ayrıca bkz. Yalom, 1980). Bununla birlikte ölüm sorunu uzak bir kaygıdır çünkü çoğu insan zamanlarının kısa bir anında ölümü bilinçli olarak düşünmektedir. Deneysel Varoluşsal psikoloji araştırması diğer varoluşsal kaygıların ölüm problemi gibi geniş alana yayıldığını göstermektedir. İnsanların sahip olduğu temel ihtiyaçlar, dini etkinlik veya travmatik olaylar sonrası farkedilir bir şekilde ortaya çıkar. İnsanların bağlılık konusundaki varoluşsal ihtiyaçları hergün sosyal etkileşimleri boyunca hissedilir (diğerlerine bağlanma durumu, reddedilme korkusu, birbirleriyle derin duygular kurma ihtiyaçları). Özgür irade ve kişisel sorumluluk sadece soyut psikoloji konuları değildir, aynı zamanda karar verme, öz-kontrol hedeflerinin etkili olarak sürdürülmesi gibi günlük olarak yapılan anlık faaliyetlerdir. Birlikte ele alacak olursak varoluşsal kaygılarla yüzleşmek sıradan insanların günlük hayatlarında somut bir gerçekliktir. Varoluşsal kaygılar insanların yaptığı neredeyse her şeyle potansiyel olarak ilişkiliyse, insanların bu kaygılarla nasıl başa çıktığını bulmak psikologlar için önemlidir. Nitekim varoluşsal kaygılarla nasıl başedileceğiyle ilgili bu kitapta bulunan belgeler, risk alma davranışı, doğa tutumları, ahlak, grup içi davranış, kişilerarası davranış ve otontik olma da dahil olmak üzere önemli psikolojik fenomenleri olağanüstü bir şekilde etkiler. Varoluşsal kaygılar insan davranışıyla ilgili birçok farklı alanı etkiliyorsa, bu kaygıların laboratuvarda da davranışı etkileyebileceği varsayımı mantıklı gibi görünmektedir. Laboratuvar deneyleri, kirletici faktörlerin dikkatlice kontrol edilmesinden ve aracı mekanizmaları araştırma becerisinden dolayı çok güçlü yöntemlerdir. Bu nedenle, deneyler, deneysel-varoluşsal araştırma için çok faydalı araçlar sağlar. Deneysel varoluşsal psikoloji, insanların içselleşmiş ve kişisel yollar sayesinde varoluşsal kaygılarla yüzleşebildiğini tamamen kabul etmektedir. Aynı zamanda, bu; insanların genel olarak varoluşsal kaygılarıyla nasıl mücade ettiğini kontrol eden temel psikolojik ilkelerin varlığını gözardı etmemeyi sağlar. Bu tür ilkeler, temel süreçler ve mekanizmalar düzeyinde çalışırsa, genel psikolojik ilkeler, deneyimin içeriği kişiye özgü ve öznel olduğunda bile varolabilir. Bu nedenle deneysel yöntemler, özel olgusal içeriklerdense, süreçler düzeyinde yönlendirilir. Bu mantıkla ilgili bir çalışma Pinel tarafından yapılmıştır. Pinel benliğin en öznel kısmına odaklanmıştır. İnsanların diğerleriyle ben paylaşımı yaptığını hissedip hissetmediğiyle ilgili deneysel değişkenlerle Pinel Benin (I) sosyal işlevlerini keşfedebilmiştir. Buna göre, deneysel araştırma oldukça öznel ve içselleştirilmiş olgunun iç yüzünü anlamada bile faydalı olabilir. Deneysel Varoluşsal psikoloji, bilimsel bilginin edinilmesinde laboratuvar deneyine tek geçerli yol olarak bakmaz. Varoluşsal psikolojideki kişinin dini inançları, travmatik olaylarla başa çıkmak, ölüme yakın deneyimler gibi birçok önemli olgu deneysel olarak uyarılabilir fakat kişilik özellikleri gibi diğer ilişkili değişkenler psikoloji araştırmacılarındansa kişi bünyesindeki faktörlerle doğal olarak belirlenmektedir. Deneysel varoluşsal psikoloji deneysel yöntemlerin kullanılmasında pragmatik bir yaklaşım takınır.
DENEYSEL PSİKOLOJİNİN VAROLUŞSAL PSİKOLOJİDEN KAZANDIĞI ŞEYLER
Deneysel psikoloji insan işleyişinin varoluşsal anlalizlerine ithaf edilir. Deneysel yöntemin mantığı, bilişsel psikoloji, sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi ve hayvan psikolojisi gibi akademik psikolojinin ana görüşüyle geniş alana yayılmıştır. Bu farklı alanlar arasında araştırmacılar çok çeşitli araştırma teknikleri geliştirmiştir. Deneysel psikoloji bu nedenle bilimsel bir yaklaşım olarak iyi bir saygınlık ve itibar kazanmıştır. Mevcut kitabımız sayısız varoluşsal düşüncenin doğrudan deneysel yöntemlerle nasıl kullanılabileceğiyle ilgili birçok örnek içerir. Örneğin birçok
deneysel-varoluşsal psikologlar paradigmaları kapalı sosyal bilişsel araştırmadan deneysel konulara uyarlamışlarlardır. Bu paradigmalar bellek, bilişsel kontrol gibi temel sosyal bilişsel süreçleri geliştirmiştir. Deneysel Varoluşsal psikolojide bu paradigmalar kullanılır ve terör yönetimi, irade, ahlak, izolasyon, kimlik oluşumu ve diğer temel varoluşsal konularla ilgili meseleleri vurgulamaya yönelmiştir. Deneysel varoluşsal psikoloji, deneysel yöntemlerin kuramsal sorunlara uygulabilmesinde yeni ve anlamı yollar keşfetmeleri için araştırmacılara yardımcı olabilir. Varoluşçu düşünce insan varoluşunun büyük resmine odaklanmıştır. Buna göre varoluşsal düşünceler otomatik olarak, insanların dikkatini insan davranışının ortaya çıktığı daha büyük durumlara yönlendirir.
Deneysel varoluşsal psikoloji varoluşsal psikoloji geleneği üzerine dayanmaktadır. Varoluşsal psikolojinin temel işi, insanın koşullarını belirleyen derin kaygılarla nasıl başa çıktığıyla ilgili analizler olmuştur. Varoluşsal psikolojinin derin kaygıları insanlığın derin kaygılarıyla rastlaştığı için varoluşsal düşüncelerin en azından Batı toplumlarında kazandığı popüler ilgi ve destek anlaşılırdır. Denseysel psikolojinin ana görüşü varoluşsal kavramlardan kaçınsa da varoluşsal psikoloji; psikoterapi, felsefe, teoloji, edebiyat ve sanat üzerinde büyük bir etkiye sahiptir (Pyszczynski, Greenberg, & Koole; Yalom, 1980). Varoluşsal düşüncelerin faydaları çok farklı alanlarda kanıtlanmıştır. Deneysel varoluşçuluğun avantajlarından biri de deneysel yöntemlerle verilen yüksek düzeyde bir kesinliktir. Varoluşsal psikoloji kendi doğası gereği geniş ve soyut konulara odaklanmaktadır. Varoluşsal psikoloji anlayışının pratik olarak kullanılması için varoluşsal kavramları daha somut bir düzeye çevirmek de gereklidir. Deneysel yöntem de araştırmacıları daha somut olmaları yönünde zorlar, çünkü bu kavramlar gerçek araştırma ilkelerine dönüştürülebilir. Buna göre deneysel-varoluşsal bir yönelim, varoluşsallığın soyut düzeyi ve deneyselciliğin hiper somut düzeyi arasında orta yolu bulan kuramların gelişimini teşvik etmektedir. Bu kitapta, bu konuyla ilgili olarak kadını nesneleştirme kuramı, insan-doğa ilişkilerinde varoluşsal güdülerin analizi, belirsiz yönetim kuramı, kimlik güçlendirme kuramı, epistemik kuram, dışlanma kuramı, sosyal kimlik kuramı ego kaynaklarının azalı kuramı gibi çok sayıda örnek görmekteyiz. Deneysel varoluşsal psikoloji, günlük hayatta varoluşçuluğun etkilerini en anlaşılır ve ayrıntılı bir şekilde açıklamaya yardımcı olan bu tür kuramsal köprülerin gelişimine adanmıştır. Deneysel varoluşsal psikolojinin avantajlarından bir diğeri de sezgilere aykırı ve tartışmalı fikirler desteklemek için deneysel yöntemin becerisine uzanır. Sadece mantıklı sava dayalı kuramsal fikirler, mantıklı karşıt savları reddedilebilir. Deneysel varoluşsal psikoloji, böylece apaçık gerçeklerin ötesine ilerleyebilmek için varoluşsal psikolojiye yardımcı olabilir. Bunun çarpıcı bir örneği terör yönetim kuramıdır. Terör yönetim kuramı araştırması ölüm korkusunun davranışı bilinçsiz düzeyde yönlendirdiğini göstermektedir. Bu bağlamda, deneysel psikolojideki son gelişmeler, bilinçsiz süreçlerin işleyişini sağlamak için çok güçlü ve etkili yöntemleri açığa vurmuştur.
ÖZET VE SONUÇLAR
Deneysel varoluşsal psikoloji, psikologları insanların en temel varoluşsal kaygılarıyla nasıl başa çıktığıyla ilgili çalışmalarda titiz ampirik yöntemleri kullanmaya davet eder. Deneysel psikoloji açısından bakıldığında, varoluşsal düşünce telkini varoluşsal paradigmaların yeni uygulamalarını teşvik eder ve varoluşsal konuların incelenmesinde yeni deneysel etkilerin gelişmesini sağlar. Ayrıca deneysel-varoluşsal görünüm ampirik çalışmaların çoklu alanları arasında kuramsal bir bütünleşmeyi teşvik eder. Varoluşsal psikoloji açısından bakıldığına deneysel yöntem varoluşsal konuların tartışılmasında sıradan insanların önemini kabul etmektedir. Buna ek olarak deneysel yöntem, varoluşçuları düşüncelerini formüle etmesi için zorlar ve soyut varoluşsal düşünceleri günlük hayattaki somut etkilere dönüştürmeye yardımcı olur. Son olarak deneysel yöntem, varoluşsal psikolojiye karşıt-sav ve karşıt düşünceyle ilgili kuramları geliştirmesine izin verir. Son yıllarda, deneysel-varoluşsal yaklaşımlar psikolojide önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Mevcut kitabımızdaki belgeler gibi araştırmacılar varoluşsal konuları incelemek için güçlü yeni yöntemler yaratmışlardır. Bu yeni yöntemler önemli anlayışları oluşturmuş ve deneysel varoluşsal psikolojyi bilimsel aktivitenin önemli bir merkezi haline getirmiştir. Deneysel Varoluşsal psikoloji bu anlamda muazzam gelişmeler ve başarılar elde etmiştir. Tecrübeli gözlemciler deneysel-varoluşsal psikolojiniin uzun süreli etkilerini merak edebilirler. Deneysel-varoluşsal psikoloji birkaç yıl içinde unutulacak geçici bir heves midir? Yoksa deneysel-varoluşsal psikoloji kalıcı etkilere mi sahiptir? Geleceğin ne getireceğini bilmek imkansız olsa da deneysel varoluşsal psikolojinin kalıcı olduğuna çok büyük inancımız vardır. Şu anda, deneysel varoluşsal psikoloji sosyal ve kişisel psikolojiye dayandırılmaktadır. Deneysel varoluşsal psikoloji kendi bağımsız alanını kurarak daha iyi bir durumda olacaktır. Deneysel varoluşsal psikolojinin temel amacı psikolojiyi geniş ölçüde etkilemektir (farklı branşlar genelinde, bilimsel ve uygulamalı altdisiplinler arasında). Bu, deneysel varoluşsal psikolojinin, psikolojinin ana görüşü bünyesinde her zaman güçlü olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu açıdan deneysel varoluşsal psikoloji, psikoloji bilimi ve varoluşsal düşünce arasındaki entegrasyonu teşvik etmek için çok çalışmalıdır. Bilimsel bir hareket olarak görünebilirlik düzeyini başararak, deneysel varoluşsal psikoloji, diğer araştırmacıları deneysel-varoluşsal yaklaşımlarını başlatmaları için uyarabilir. Yaklaşık 20 yıl önce, deneysel psikolojiyle varoluşsal psikolojinin güçlerini birleştireceğini çok az insan öngörebilirdi. Deneysel-varoluşsal psikoloji kitamızın açıklığa kavuşturduğu gibi, o zamandan beri çok şey değişti. Deneysel-varoluşsal psikoloji, insanların en derin varoluşsal kaygılarını araştırmak için deneysel psikolojinin titiz yöntemlerini kullanan enerjik bilimsel bir disiplin haline gelmiştir. Deneysel-varoluşsal yaklaşımların gelişim başarısıyla, varoluşsal düşünce ve deneysel psikoloji gibi iki alanın birleşecek kadar bir zamanın geçtiği görülmektedir.