4 minute read
SONUÇ
bir şekilde analiz eden bilişsel psikolojide olağandır. Yakın bir yaklaşımın, motivasyon, uygunluk ve irade gibi daha karmaşık psikolojik olgularda verimli olabileceğine inanıyoruz. İradeyle ilgili İşlevsel yaklaşımımız indirgemeci değildir çünkü istemli olguyu ayrı bir işleyiş düzeyinde kullanmaktadır. Böylece istemli mekanizmalar işlevsel olarak bağımsızdır ve uyaran tepki, (Stimulus-Response), uyarılma ya da etki gibi düşük düzeyli mekanizmalara indirgenmez. Kişilik psikolojisi bünyesinde, yüksek düzeyli olguya işlevsel bir yaklaşım yeni değildir. Freud’un id, ego ve süper egoyla ilgili klasik modeli, güdüsel ve istemli davranışın işlevsel bir analizi yönünde bir başlangıç girişimi olarak görülmektedir. Bu mekanizmaların titizlikle test edildiği bir yolla işlevsel mekanizmaları açıklayarak Salt metaforik durumların oluşma riskinin üstesinden gelinebilir. İşlevsel yaklaşım, sadece işlevsel mekanizmalar maksimum bir açıklık ve kesinlikle formüle edildiğinde faydalıdır.
KİŞİLİK SİSTEMLERİ ETKİLEŞİM KURAMI
Kişilik sistemleri etkileşim kuramı, vurgulanan işlevsel mekanizmalarıyla ilgili olarak insanın kişisel işleyişi için açıklamalar arayan interaktif bir çerçevedir (Kuhl, 2000a, 2000b, 2001). Geniş kuramsal bir perspektif olarak, Kişilik Sistemleri Etkileşim kuramı yaratıcılık (Biebrich & Kuhl, 2002; Koole & Coenen, 2003), sezgi (Baumann & Kuhl, 2002), benlik (Koole & Kuhl, 2003) ve depresyon (Kuhl & Helle, 1986) konularını kapsayan çok çeşitli kişilik olgusunu vurgulamaktadır. Temelde, Kişilik Sistemleri Etkileşim kuramı (PSI) istemli eylem kontrolünün (Kuhl, 1984; Kuhl & Beckmann, 1994 kavramsal bir analizinden ortaya çıkmıştır. Bunun gibi irade de PSI kuramı bünyesinde merkezi bir yer işgal etmeye devam etmektedir. Diğer yaklaşımlarla mutabık olarak, PSI kuramı, iradeyi; kişinin düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini düzenleyen temel uygulayıcı bir dizi süreç olarak göz önünde bulundurmaktadır. PSI kuramı irade ve istemli durumların iki temel formu arasında ayrılmaktadır. İlk irade formu, dürtüsel eylemleri düzenlemekten ve zihinde etkinleşen amaçlara tek niyetli odaklanmayı sağlamaktan sorumludur. Bu istemli mod, öz-kontrol olarak adlandırılır. Diğer yandan ikinci irade formu ise insan işleyişini eylemlere doğru yönlendirmektedir. Bu ikinci istemli mod ise öz-bakım (self-maintenance) olarak adlandırılır. Öz-kontrol (self-control) ve öz-bakım istemli eylem kontrolünün karşıt yönlerini işlevsel olarak temsil eder.
ÖZ- KONTROL
Öz-kontrol davranış kontrolünün faydalı bir formumudur. Diğer şeyler arasında, insanlara sağlıklı yeme alışkanlığı kazanmayı (Fuhrman & Kuhl, 1998; Verplanken & Faes, 1999), önemli iş teslimlerini gerçekleştirmeyi (Gollwitzer & Brandstätter, 1997; Koole & van ‘t Spijker, 2000), önyargılı tepkileri engellemeyi (Devine, 1989; Fiske, 1989), ve prososyal, özverili eylemleri (Koole, Jager, Hofstee, & van den Berg, 2001; Van Lange et al., 1997) kullanmayı sağlar. Öz-kontrol bilinçli ve gayretli olma eğilimindedir. Prototip bir örnek verirsek niyeti çalışmak olan bir öğrenci, arkadaşlarıyla konuşmak ya da sinemaya gitmek gibi dikkat dağıtıcı eylemlerle ilişkili düşünceleri engellemeye çalışır (Metcalfe & Mischel, 1999; Wegner, 1994). PSI kuramına göre, öz-kontrol iki ayrı işlevsel sisteme ayrılabilir. Öz-kontrolü destekleyen ilk sistem niyet belleğidir. Niyet belliği (intention memory) insanlar nerede ve nasıl davranmasıyla ilgili kararsız kaldığında etkinleşebilir. Niyet belleği çalışan bellekteki kasıtlı eylemlerin soyut-sembolik temsillerini elde etmekten ve bu niyetlerle sezgisel davranış kontrol sistemleri arasındaki yolu engellemekten sorumludur (zamanından önceki eylemi önlemek için). PSI kuramına göre niyet belliği analitik düşünceyi, sözlü süreçleri ve planlamayla ilgili diğer süreçleri destekleyen alt sistemlerin büyük bir ağına bağlıdır. PSI, öz-kontrolün düşük bilişsel süreçler tarafından nesne tanımlama sistemi şeklinde desteklendiğini de varsaymaktadır. Nesne tanımlama, başlangıç algılarının açıkça tanımlanmasına odaklanan algılar sistemidir. Nesne tanımlama, öz-düzenlemenin siber modellerinin bir parçası olan farklılık tarayan bir monitör işlevini yerini getirir. Nesne tanıma, aynı zamanda beklenmeyen ve istenmeyen olayları içeren potansiyel olarak tehlikeli durumlar karşısında insanı bilgilendiren bir uyarı sistemi olarak da çalışmaktadır.
ÖZ-BAKIM (SELF-MAINTENANCE)
Öz-kontrol modu gibi, öz-bakım modu da iki işlevsel sisteme ayrılabilir. Öz-bakımı destekleyen ilk işlevsel sistem “dış bellektir (extension memory)”. Dış bellek geniş bilişsel etkili ağları içeren merkezi bir uygulayıcı sistemdir. Dış bellek yüksek çıkarımsal bir sezgi formunu destekler. Kişi bir nesne, kişi ya da bir durumun çelişkili yönleriyle karşı karşıya kaldığında tipik olarak dış bellek çağrılır. Dış bellek, benliği içeren ihtiyaçlar, güdüler, duygular ve bedensel hisler, değerler ve otobiyografik deneyimler gibi içsel durumların temsilleriyle entegre olan “kapalı benlik temsilleri” için bir temel oluşturur (Koole & Pelham, 2003; McClelland, Koestner, & Weinberger, 1989; Wheeler, Stuss, & Tulving, 1997). Nöro-anatomik bir düzeyde, dış belleğin işlevi sağ prefrontal sürece katılır. Beynin diğer tarafının işleyişi, bilgiyi çok çeşitli girdi sistemlerinden birleştiren genel bir ağ gibidir. Bunun gibi beynin sağ kısmı bütünleyici, birleştirici bilgi süreci için uygundur (Beeman, 1994; Rotenberg, 1993). Öz-bakım, düşük davranış kontrol sistemi “sezgisel davranış kontrolü” tarafından desteklenmektedir. Sezgisel davranış kontrolü, somut eylemlerin otomatik olarak uygulanışına, nesne ve olaylar karşısında verilen sezgisel tepkilere rehberlik eden son derece bağlamlaştırılmış çoklu davranış programlarını içerir. Sezgisel davranışsal kontrolün en erken formlarından biri yeni doğan çocuklarda görülmektedir. Sezgisel davranış kontrolü “teşvik odaklıdır”. Pozitif etkileri, ödülleri ya da tatmin olma ihtiyacını maksimize etmeye yöneliktir. Öz-bakım işlevlerini değerlendirmek için birçok yöntem faydalıdır. Dış belliğin etkinleşmesi, özgürlük, hakimiyet, öz-belirleme gibi duyguları içeren deneysel eşleniklerle birlikte olur. PSI kuramına göre bu öznel deneyimleri işlevsel terimlerle yorumlamak mümkündür. Dış bellek tarafından kontrol edilen davranış katı S-R davranışından çok daha esnektir. Çünkü dış belleğin paralel süreç ağı birçok davranışsal seçeneği işlemden geçirebilir. Hakimiyet duygusu, bireyin belirli bir problemi çözmesinde kullandığı deneyimlerinin geniş ağların sezgisel bir ölçümüne dayanabilir. Öz-