Ömer Seyfettin - Dil Konusunda Yazılar

Page 1


BILGI YAYlNlARI ı 95 ÖMER SEVFETTlN BOTON ESERLHI

ISBN 975-494- 084-3 69.0(>. Y. 0105. 0124

Birinci Basam Nisan 1989

BILGI YAYlNEVI Me�ruliyet Cad. 46/A Telf : 131 B 1 22 • 1 3 1 Yenloehlr .. Ankara BILGI

OACimM

BabıAII Cad. 19/2

Telf : 522 C.O•IoOiu

52 01 -

Istanbul

16 65

ı

13


ÖMER SEYFETTtN

Dil Konusunda Yazılar

Baskıya Hazırlayan : Muzaffer Uyguner

Btt.Gl YAYINEVl


ömer Seyfouln SütUn Eserleri dizisinin 13. kitabında deriemiş olduGumuz uDil Konusundaki Yaziiar"' Bilgi Yay.nevi•nin özel çalışmalarıyle kltaplaJtırılmı;hr. Bu kitapta yer alan yazılar kay­ nak gösterJimeden alınamaz.

••hmlar of- - tlpo mıott.oı.cılık .... 131 87 52 - 229 40 75 - ........


İÇİNDEKlLER

Ömer Seyfettin'ln 011 Anlayıtı

(Muaffer Uyguner)

.

9

..

19

All Canlb'e Mektup Yeni Llsan

20

•••.•..•••••.••.••.••.........••....••••..••....•.....

Yeni Llsana Dair

33

..••.....•..•.•.•.. .•..•.••....•• .•.. .••••••.

Yeni LIMn ve Çirkin Taarruz.lar

38

TOrk SözO

51

..............•. • . . . . . • . . . . . . . . . . . ....••...........••.

Halk Ne Der?

55

Umumf ve Husust Türkçe

60

Türkçeye Kartı Enderunca

63

Tasfiye

69

ve

lalah

Osmanlıca DeGil Türkçe

76

GOzel Törkçe

81

•......••.. ..•.••....••...•...•....... . . . .. ...••••.

Tbrkçeye Kimler Osmanltea Der?

90

93

TOrk Sarf'ına ve Şivesine Dair TOrkçeye TOrkçe

Dair

ve

Ilim

.. . • . . . .. . . .. . . . . .•• ... .. . . ..... •• •.• . . . ...• ••••

:-

....••. . . . .... . . . . . . . .. ........•••. .........•••

Kelimelerin Miniları Nen!dedir?

. . . . . . . . . . ....... . . . ....

···············••e.•····-;-. . . . .

117

••••..••••••••••........•.•.•.•... . •.•.• ..•..••.

125

················· ···························-···········

131

SııOiam z.m1n Mhl

105 109 112

'Liaanın Sedeletmesi Istanbul Türkçesi Hangisidir?

100

lskolastik Llsa�mızın lfllaı •.•••...•...•...• : •..'•... • • • . . . . • 1 35 Tasfiyecilik Batka . .. . . . . . . .• .. . . . . .. .... .. . . .. .• . .. .. . . . . .. . .. 156 Yeni Lisan: TOrkçe Tertipierin GOzeiiiOI

••••••. •••• •••••. •

159

•... ..•..••...••..•........•.•

164

•.. •. ••• .•• ••. ••. ••••••.••.••• •••... •.••• • •••••.

167

Yeni LISılln: Vatan Çocuklanna 5azıı:Ok

Dizini



Omer Seyfettin.'IA ıuwgiU ruhuna sayg• ae. bu � derlenme­ ırinde geç MJ&ndlğ> ıçın duydu­ _,u.rnu.z ıı.zamüyle sunulur.



ÖMER SEYFE"ITİN'İN DİL ANLAYIŞl

Dilim1ziD Türkçel.,.masi, yabancı ôl;elerdom arı.n.ması konusu ele a.lındıl;ında her şeyden On­ ce Ömer Seyfettb:ı'in. adı &Ilılır. GerÇekten de Selanik'te yayıml&Il&Il Genç Kalemler derg1s.lı:ı.­ dek1 ·Yeııl I...isan• adlı 'yazısıyla, dllım;zın Türk­ çeleşmesi konusunda bilinçli adınu atanlardan blrtdir. Kendisiilden önce de .bu konuda bez.ı adımlar atılmış, bazı atılımlar yapı.l.mışbr. Ka­ ramaııol;lu Mehmet Beyin. bilyük atılı.mını &IlJJJ].­ se.ma.l.ı yız. burada. Arap ve Acem daı:ı.ışmaııla.rıı:ı. sarayları doldurması, ya.zı.şma.l.&rııı bunların di­ liyle yapılm.I).Sı karşısında çıkardığı buyruğu lle yalnız Türkçenln ,konuşulmasını Istemişti. An­ cak, sonraki yıllarda, birt&kıDı Türkçe düşman­ ları. Türkçayi · kullanmamayı yeğleınlşler; gerek yazın dilimiz, gerekse devletin ya.zı.şma dili ya­ bancı dlllerden a.lın&Il sözcüklerle bezenmeye başlam.ıştır. •Türk dilme Idrnesne bakmaz idi• · diye yakın&Il oza.n.ımı.z son yiizyıllarda del;ll. o yıllarda yaşa.m.ı.şbr. Sonraki yıllardaysa, daha ileri gidilerek yabancı dlllerln kuralları' da alın­ mış ve Türkçe diye bir dilin. varlıl;ındaıı bile kuşku duyul.maya başla.nmUJbr. Halka · yakın ol&Il ve halkın dillyle, daha doğrusu kendi dilleriyle koşmalar söyleyen halk ozaııtarı bile sonraki yıllarda, Ömer Seyfettb:ı'ln Enderuncula.r dedll;l, :rürkçe yazma.y&Il sa.na.tçı­ Ia.rı.n d1lin.e ôzentl duymaya başlamışlar, hem ko­ şuldarı:nı.n adla:rııu del;lştirmlşler, hem de ya­ bancı sözcıl.klerle bezeme yoluna yônelm.işlerdir. Gerçi, şürde Türkçeye dOnilimesi yolunda c;alı­ ş&ıılar ve şllrlerl.ııt ya.l.ı.n Tıb:kçe lle yaza.nla.:r d& görillmilştür. Tanzl.ma.t yıllarında Ise Şinasi dl9


lin Türkçeleşmesi gerekint duymuş ve savuıı­ muştur. Ahmet Mithat Efendi de bu yolda önem­ li ve ciddi çalı.şmal&r yapı:nı.ş, yapıUarını da inandığı bu dille yazmıştır. Ömer Seyfettin, •Divan Edebiyatı• dediğiıniz dönem sanatçılarıyla, ·Servet-i Fünuııcular·ın diline ve anlayışına karşı çıkmıştır. Eski ve Türk­ çe olmayan dili kullananlara •Enderuııcu• de­ mektedir. 1911-12 yıllarında, Türkçeye dönüş güncel bir durum almıştır. Ziya Gökalp'ın da bu konuya eklldl� anımsamalıyız. İttihat ve Terraki anlayışı içinde bulunan aydınların da dilde Türkçeye dönüşü ·benlmsedlklerini söyle­ yebiliriz. Çünkü. destekleriyle yayımlanan Genç Kalemler, bu anlayışta yazıların ve şiirlerin ya­ yımlandığı bir dergidir. Ömer Seyfettin de, bu dergide yayımlanan ve herkesçe bilinen yazısm­ da görüşlerini açıklamıştır. Bu başyazıda. Ömer Seyfettin, dilin yalınlaşmasının esaslannı ortaya koymuş. bunun nasıl yapılması ger:ektlklni gös­ termiştir. Daha sonraki sürede de bu amaçla ku­

rulan Türk Yurdu, MiiU Talim ve Terbiye Mec­ mwısı. Türk Sözü. Yirminci Asırda Zek-d ve Inci dergilerinde, ikdarn. Tanin, ifham gazete­

lerinde ve bunlann ekiertnde yayınıladığı yazı­ yöne çekmeye; halka. larıyla kamuoyıınu bu dakrtı olan durumu anlabnaya çalışmıştır. Ya­ yımladıkJ. öykülertyle de savuııd\lkU anlayışı ör­ neklemeye yönelmiştir. Ömer Seyfettin, ·Yeni Llsan• adlı ünlü yazı­ sına şöyle başlamıştır:

·Yavaş yavaş mUlt edebiyat uyaıımaya b"aş­ ladı. yani konuştuğwnuz saf, sade ve güzefTürk­ çe tı.e şUrl.er, edebi parçalar okwnak saadetine nail olduk . 'Her miUet k.Bndl li.sanuıda. yaşar: Lisan vatan kQdar mukaddesttr. FUli vatanımız olan Türkiye'de, nasıl yabancı dUlmanlar bulun­ masını isternezsek lisanunızdG da Türkçel.eşme­ mf.ş ecnebt kslirnel.erl. ecnebt kaidel.erl tsteme­

:ytz.•

lO


ömer Seyfettın, bu y azısuıda. İs tanbul Tark­ çesl.ni.n ş1Irde ve d Qzya.zıc:la Olçü olarak. aluıa.ca.­ kı.ni vurgulam.ı.t ve •Tarlaçeleırrıernt, senebi ks­ li.m.Bier• derken de bu a.nla.YlŞınııı ış�& bir

aonuca varmak istemiştir. SOzgellşl, ona gOre, An&d.olu halkının kulla.ncı..ıp basak, besd.a.k. ba­ ""Jl8&Ç, basçık, basıe&k. vb. sOzcılklerd.en biri ye­ ::ine, Acemce •nerd.ilb4.ıı• sOzcilAilnden alınıp Ti}rkçeleşmiş sayılan •merd.iven• kullanımı te­ mel ııJınacak; bugün &rtık HlUtçeden cUllmize gectlğl ka.n.ıtl&na.n ·baba• sözcüğü de at.ılma.ya­ ea.lı:br.

ömer Seyfettin'e göre, uya.na.n Türk genç­ liği, .ıtsanıannı milliyetleri kada.r sevt:yorlcr• ve • Yem lLB4n namı altında hclaUd Tılrlaçeyt, konuş­ ru!)wnu.z güzel ve ahenkU lisanı m.e:ydana çikar­ mak. gayri milli Enderun edebi:ya.t.nın yadigdn olan o .eski terkipU ve muğlak edebiyat liscuunı bırakmak istiyorlardı. • Bu anlayışın Içinde olan ömer Seyfettin de. bazı ark&d.aşla.rıyla birlikte. bunun Oncillilkünü yapıyord.u. Onlara göre, bu yazıda da bellrtilcf.i4i üzere, Arapça, Acemce ve Türkçe sözcüklerle kurallard.an oluşan bir dil olamayacağını dil bl.lglnleri de söylemektedir . Ömer Seyfettın, bu görüşü vurguladıktan sonra . Şemsedd.ln Sami Beyin de •Bu. d.det-i Uahiye ve t.;ıbiata mı.ıgayü-dir- ded iğini belirtmekte. ulusun soyundan geldiklerini bilen gençlerin. kullandık­ ları bu gerçek. gQ.zel ve ya.J..uı Türkçayi şöyle açıkladıida.rm. ortaya koymakta ve kendi gOrilş­ lerinl bOylece dile getirmektedir: •V Arapça. Acemce terkip ve cemi kaidele­ ri kuUanılmayacak ti.stUohlar ve matret maka­ ku.Ua.nıl<ın cemiler rrıOi.stesna: Sculrrı.z4rn. ahlak, k4inot gibi...) 2) Ama, şayet. yani, lakin. gibi Tılrlaçeleşm.iş ve tekellam Usanina geçm.iş olan edatlardan m4da Arapça. Acemce edatlGr l'oullanı!mayacak. 3) Tılrkçede mtııı ve basit sarf h4kim ta.nı­ nacok, tekeliilm ıısaın.,. birçok Tılrkler tGrufındarı m.uı.da.

ll


an.ta.ıı ı.l.an. la.tU ve tatı.

İstanbul Tilrkçest I'IQ.Z&In ve nestrde bedaate mtsaı ve mtlayas <lddo&urıa­ cah.• Ömer Seyfettin, Genç Kalemler'de yayunlar nan bu yazıaıyla, kendi görüşlerini açıklarken. aynı gOrüşte olanların düşüncelerini de ortaya koymuş oluyor; ayrıca, İttihat ve Terka.kki Ce­ miyet! gibi bir siyasal gücün. de dil anlayışını· özetliyordu. BlllnclJğt gibi, ittibat ve Terakk1nin. dÜŞünsel yönünü yöneten Ziya Gökalp da yazı­ lannda bu görüşleri bellrt.mlştır. Sonra.kl yıllar- . da, cumhuriyetin kuruluşundan önce de Ziya. Gökalp'ın görüşlerinin Atatürk ve arkadaşlan tarafından benimsendiğin.l biliyoruz. Ziya Gö­ kalp'ın görüşleı-ini özetlemeye kalkışırsa.k, sanı­ nm yukandaki gibi bir özete vanlabllir. Ziya. Gökalp da ··Türkçeleşmiş Türkçe· savsözünü ltullannu ş ve İstanbul Türkçesini temel almıştır. Terimler lıstılahla.rl konıısundaki göriişü de· yu­

kanda. özetlendiği gibidir. Ancak, Göka.lp, bu anlayışına. pek ııygun bir uygııla.ma. içinde gö­ rünmemektedir. Üniversitede ders verdiği yıllar­ da. Durkhelme'ın tDplumbllim a.n.la.yışın.ı aktarır­ ken, Fransızca terlı:n.leri olduğu gibi almamış; bunların karşılığında kendisinin bulduı\"U !bu­ gün bazılarının kullandı/ıı gibi •uydurukça.• de­ nıek istemiyoruz) ve yarattığı teı-:iınler kullan­ mıştır. Öyle s!lnıyorum ki, Ömer Sayfettın de, o yıllarda. bizde pek görülmeyen yen.! bilimlerle uğraşsa.ydı, dilimizde bulwıına.yan terimler ya­ ratır, birinci ilkeden vazgeçer, ya. da vazgeçmek durumunda. kalırdı. Bilim alanındaki gelişmele­ re koşut olarak yeni kavramların do�dllı\"U gü­ nümüzde, bu kavraınlara. uyan birer a.d lteı-:iınl bulmak gerekmeyecek ml? K&ı.dı ki, Ömer Sey­ fettln'ln bu yazıyı yazdığı günlerde, Enderuncu­ lar dediği .k.i.şllerce kullanılan. y bile değişmiştir. Onla.n öylece b gibi, yenı kavramlar Için de bel1rl1 terimleri yt­ nelemek yoluna. gltseydik. birçok kavram 1� hep aynı terimleri kulla.n.nıa.k gibi bir duruınJb,

::ı.::ru .,l

1.2


ka.rş�yacak m.ıydık? Gellşen billmler kanp.­ sında. bu a.nla.yışı sürdürmek, bu ımla.yışa. beA"lı

mümkün deatıdir. . ÖDıer Seyfettın'in belirttiği ikinci ilke, bu­ gün için de g&Qerlidir, tersine bir kulla.n.ııJ da. sOz konusu deatıdir. KonWJma. dllln1n , ·birçok Türkler tararından a.nle.şıla.n Iat.ır ve ta.Uı istan­ bul Tilr�est- otma.sı, yazında. da bu konuşma. dl­ lin.in. temel alınması görüşü, bugün de geçerlidir. Aııca.k, n'ilfusu mllyonla.rı. geçıen İstanbul'da bOy­ le -la.t.ır ve tatlı İstanbul Türkçesı-nı bulabilmek, a.rtık çok gerllerde kalm.ı.ıjtır.. Sözcükler kulla.­ .nılma.ktadır. Ama., Alladolu'dan göçen lnsa.nlıı.r da. kendi yörelerindeki bazı sözcükleri birlikte ,getirip kul.lanma.ktadırlar. Bu sOzcülder, ya. is­ tanbul'da.kl sözcük denizinde erlmekte, ya. da kendilerine bir sıSına.k bu.l.anLk y-yabUmekte­ dir. Birçok s6zcılk de, şllr ve düzyazı sanatçıla­ ruı.uı yazıla.rı.nda. fUlzlenerek, yaşama. gücü bu­ la.ra.k dilin genel çevrimine gtrınekte<itr. BOyle­ -ce, İstanbul Türkı;ıesl, gene bir zorunlu ilke ola­ rak sürU.p gitmektedir. ka.lma.k

cEoderuııca• ve Dotaı DU

Ömer Seyfettin, yeni dile dönük görüşlerine yer verdtgt bu ilk ya.zısında., dille liglll gelişmele­ ri ve görüşleri belirtirken üç görüş oldulfu,nu do­ la.ylı olarak ortaya. koyar, ll Dilde ta.sflyeyl öngörenler, 2l Dilde biçbir karışmayı uygun bulınaya.n­ ilar CEnderunçuJ.a.rl, 3l Türkçaleşmiş Türkçayi uygun bulımla.r. Birçok yazann kaynak aldığı ve dil konu­ 'SUDdald tutumları belirtlrken dayanak kabul et1:1#1 't;>u yazıda. Ömer Seyfettin, • Her UsGn ce.dr­

:ıenfen değU, tasa.rru.fl.a.nnda.rı. milrekkeptf.r. Türk­ oÇBlle gtren ve rnan.asını Titrk hGlk&n. bCld.lğt her :Arapçcs ve Acemce kellhuJ Tür�ecUr• demiştir.


Demek oluyor Id, Onemli olan sOzcO.kleri.D kökle­ rı deıtildir. Ona söre, asıl olan, sözcükleri. kul­ leıımadır; bir sözün kökünü bll.mesenl.z de, kul­ landığınız anda o söz sizindir. Bir BÜJ1, Ataç, •ilan• sözünün seldilli kökten bir sözcük söyle ­ mesini istedigl lkl kişiden de yanıt alamaz. Son­ ra da ·ıUeni• olduğunu anı.m.sa.tır. Arapçayı bil­ meyen bir kişinin, -Ilan• sözünün kökünü bllme­ den söz türetmesi elbette mümkün olamazdı. Bu­ gil.n. Latl.nceye .dayanan Fransızca, İtalyanca, 1s­ panyolca sibl dlllerden biriDi bllen bir klşl, öbür dillerdeki birçok sözün anlamını çıkarabllir. Çün­ kü, kök aynıdır. Ömer Seyfettl.n'e sore, •ateş• sibi çok billnan bir sözcük, •Od• Blbl Türkçe olan bir sözcükten daha. Türkçedir. Çünkü, ·Tii.rhler, bir kelimenin 1'11411Q.Sını öl)renrnişler ve hendilerine mcıletmişlerdir.• Ama, yabancı olan tamlamaları ve çogul edatları oldugu slbl kul­ lanmak doğru dektldir. Bu yüzden, one. söre, -memurin-i hükümet• Türkçe dcıtll. Enderunca­ dır; bunun yerine kullanılan ·hükümet memur­ ları• Türkçedir.

•Cii.nlzii., Tii.rh ha.rlinin h41zimiyetı altı.nda söylenmiştir.• Ama. hemen altında şunlan yaz­ nııştır: ·Kon�u!an t<ıbiı Usana asla girerneyen bu ecnebi kelimeleri edebiyat lisa..nı.nda.n da at<ırsa.le fazla. ve iii.zumsuz kelimeler de sa.hifelercle ya.· fa.ma.ya.ca.k, Izendi va.t<vıların.a. ka.pitii.!asyonsuz /z.a.lmı.ş ecnebUer gibi saVUfU.P gtdecehtir. Mese­ la., ecnebi terhip /z.a.icleleri a.tılırsa 'seng-i mezar' diyemeyecel)i.z. TU.rh sarityle terhip yaparhen ete 'mezar sen.gi' diyemeyecel)i.z.. ÇılnlzU. zevkimi.z. ma.ni olacak. Desek desek 'mezar taşı' diyeceğiz ki. mezar eta.. ta.ş eta. birbirinelen fa.rk.ın.z Türkçe­ dir. Ve •sa.n.g' heltmesinin ııSanmuzd'a 'taş' du­ rurken ve 'ta.ş'la. arasında. ma..na.ca. hü; btr fark yokhen terkip /z.a.ıctesinın ha.tın f.çin ve onui& sa.­ yestncle ya.şa.clığın.ı a.n.la.ya.cağı.z.• BOylece, yabancı sözcQkleri.D arıblma.suıı til­ müyle halkın anlayışına bırakınak.tıufır. DUd_e 14


arınma. Iateyanler Uaafiyecllerl, cm.a. g&-e, ·01.11leri d1r1lt.Dıeye- kalka.D kişilerdir. Bu armma.yı, arıtm&yı halkın yapmasını ıster. •Enderuncular•, •enderun fesah&tçıları• de­ � dile dokunıılmaaıııa. ka.ı-tı çıkanlar Için de &Oyled.l.kleri v� elbette. Onlar, ·Bu gen.ı;lBr yeni bir Usan tesis etmelı istiyorlAr. HalbuiU ye­ ni bir Usan tesis edilmez- diy orlar. ömer Sey­ fettin ise, •)lent lisancllar bi.r Usa.n tesis et7f>.elı istel'l'll)loriGrd&. On.Lan.n malısatlAn asırlardalı beri teessıls etm.i.ş lıonuşulan tabU Tılrlıçe:yi. eele­ biyat Usa.TU :yapl'rlo<lktı• dem.lştlr. Yeni dil a.nlayı­ omı sa.vunanlar, yalnızca halkın anlamadığı ya­ bancı tarnlamıo.J.arı, yabancı t>qlaçları atmakla yetl.n.m.eyi ilke ed.l.ndlklerlııe göre, •Enderuncu­ lar• gerçeği çarpıtmaktadır. •Ha.sı�. u..zatrnayalom, halıLizat yürildıl ve bir şey onu. tutıanıadı• diyor Ö mer Seyfettin. Sonra­ da şunlan ekliyor, •Eslıi. Arapça ve Acemcs ter­ IUplt ve alacalı srıderurı lLsalurıı.rı. h4l4 aramı.zda lıaları :yavruiGrı gibi. lisa.rum.ızı bozan, cUlinıt.zi dola{ltır"QQI. terkiplBr :yakında mey, mah<:up, salı& gibi., secüer gibi. lıaybolcıcak.• 1914 yılında İstanbul'da yayımla.Dan Türk Sözü. adlı dergide de aynı görüşleri yazmış, bu dergide toplanan gençlerle birlİkte, ·Türla dUt­ ,., bu eclebi.yat zali.mlBrirıin elı..clerı laurtarrna:ya çall{l�ı.z:- dem.lştlr. Dergln.l.n blrl.ncl sayısmda yayımlanan bu başyazıda, ounları da söylem.lştlr: ·Türlı Sözü., uyanan 41em ve mUllyete dşılı, yülı­ selı Türlı gençllf)i Ue h4l4 uyuyan ve l{lılı bekLe­ yerı Türk halk& arasuı.da bi.r lıapıd.ır. Gen.ı;lilı o laapıdarı ginnslaı. a.tça&mayCJCala, bU.akis hallaı. yanı Izendi var�""· Izendi mUUyetirıf yülzselte: celı, lıerıdirıe ben.z8:yecelatir. :

� dergl.nln 17 Nisan 1330 (19141 ta­ Blan ·Halk Ne Der· başlıklı yazısındaysa, konuyu başka blr yOnden ele alı:nış ve şunları yazmıotır. •ŞGU-lB� ve ediplBrinıtz Tllrla n.am.ı altuıda bir m.Ulet o� ve Türlı-

rihli 2 .. sayısında yer

16

'


çede lıorwşu.l.an btr Usan bulıuıduj)ıuıu aluUGn­ rıa. bile gett.rmemtşlerdtr. Dılşanün<lz o NergLsl' ntn, Veysı'ntn y�• ,eyler nsdl.r? O seeilere hangi kulLık tah<uıvnıll eds,...,_ BOylece, yapmacık bir yazın dilLD1n var� şaşkınlıkla karfiıladıAını bellrUrken, ·rn.a.demkt

Arapçız ve Acemce terkipler kul� lıonu­ fabiliyorlard•, o hlzıds ya.zabUmelen ds mÜI'I'Ikil.n­ dü• diye ekliyor. Servet-i Fünun şilrlerini, ya­ zılarını. bir gün gelecek kimse be�enlp anlama­ yacak biçimindeki yargısını da açıkça yazıyordu. Halkın. hiçbir yabancı tamlama.yı, biçbir ya­ bancı söze� kendi söyleylşlne uydurmadan dl­ le solunadıkını söyledikten sonra da, ·Bütün ha.·

yat ve hlzkik<Zt bu h.a.lkın ruhundızd•r. Kıznunıar, hükümetler, ddetler, ızyinler hep onun ruhunct..n do(Jrnu.ş ve sunı oıarızk yo.pdnUJ.k istenenleri he­ .men devirmiştl.r. l1te h.a.lk. Endsrun Edsbiyo.n' n• da k<Zbul etmemi.ştir• yargısını açıkla.mıştu-.

AtatOrk ve

Ömer Seyfettin

Ömer Seyfottln'ln d1lle ligili görüşleri, ctiın­ hurlyet döneminde Atatürk tara.fından ele. alın­ mış, uygulamaya konulınuştur. Atatürk, bir ko­ nuşmasında, ·MiUi hts ve dU ızra.suıdokt bağ ço/e kuvvetlidir• demiş ve başka bir konuşmasında ise. •Kati oıarak bilmelidir /et, Tılr/e mtlletl.rıin

milli dili ve miUt benl�ı bütün hızyannda h4Pdm ve esos kBia.ca/etır• tümceslni kulla.nınıştu-. Bu

amaçla da dU devrimi yapılmasını buyurnıuştur, Dil devriırıinln iki an& amacı oldutru anlaşılına.k­ iadu-. Birincisi, Türk dilini yabancı d1ller boyun­ duruğundan kurtariiıak; ikincisi, kayna.klarına dönerek arındırma.k. Ziya Gökalp'ın •Aranıa.k her sözün vardır Türkçesi• dizesinden yol& çıkı­ larak, •TOrk dilinin, kendJ benliğine, aslındakl gQzelllk ve zenginlJ,tin.e kavuşırıa,oı 1çln, bO.tllD devlet teşkUatımızın c:likka.W, alakalı olmasını•

18


buyurazı.

Atatark'ıln is� Ul:gwl olarak yıllar boyu çalı'ma.lar yapı.Lmıtbr. Ozellikle DeriBme so�a lle Ta......na Sö� bu buyrukla.rm. ao­ nuııda ortaya -çıkan Olm.ez yapıtlanlır. İsWıuı:ı, mılddeablh, müverrah, mecur. lcar, mılnaz&u.nf\h gibi, aydı.n.J.a.nn, okumuşların bile güçlükle an­ ladıkları bazı sözeılkler AtatQrk'ıln dil devrimin­ de ke.lm.ı' çatlaklar olarak anılabWr. GOrülüyor ki, Ömer SeyfettiD, b1r yazar ola­ rak yapılabilecekleri yorulmadan se.vunmuş, yapbrma gü.cıl oJ.ma.dıP lçbı de ·Türk d.ll1n.lıı kendi ben.IIA1ne. aslı.nda.ki güzellik ve zeDginli­ jte kavuşması lçbı• yazarle.rı.ıı ve b.aJ.k.ııı bejteni­ siDI temel almıştır. Atatork de' halkın ve yazar­ ların bejten.i.slnl temel almakla birlikte, •bütü.n devlet teşkllatımı.z.ın dlkke.W ve e.l&ke.lı olmasi.D.I• Istemiştir. Ziya Gökalp'ın da aynı anle.yı' lçbıde oldukUDu, Atatürk'ıln bu konudaki buyruklaı:ın­ da Gökalp'ın düş1lnceler1DID yer aldıjtm.ı, Ata­ türk'ün de lnandıtı bu konuda buyruk verdiğini söyleyebiliriz.

Bu K,ltap Üzerine Bu kitap, ömer Seyfettln'ID, yukarıda özet­ lemeye çalıştığımız gOrilşleriDJ ortaya koyDı&k lçbı yazdığı yazıle.rı.ııın ioplamıdır. Ömer Sey­ fettln, bugü.ne dek hep hikA.yecl yönüyle okur­ Iara tanıblm.ış, yazıları �erleblp okur önüne ko­ nulm&IDJIIbr. GOrülüyor ki, dil konusunda ne ka­ dar çok durmuş ve nasıl save.şım verDı.ı,tır. Onun dil konusundaki yazılarını derleyip to­ parle.me.k oldukç& &ılç olmuştur. Bu konuda Mar­ mara ÜDiversltealııJıı 1884 yılında yayımlad.ıjtı DoQurnunun ıoo. Yll&nda Omer Sfl)1fettin. adlı kitap yol g&ter1cl olmuştur. Yazıla.ruı bir bölü­ ·münü o kitaptan a.ldık. Bir bölQmünü-lse olduk­ ça yorucu ar&��tırmalarımız ·sonunda bugü.nkü abeoem1ze yazım ve anle.bm bl�l koruyarak 17


aktardık. Böylece dilimJzlıı; hem TQrkçeleşmesi, hem de yazımı açısınd&D 1900 'lerclen bu yana gelLşmeleriDi, özellikle gençlere göstennek iste­ dik. Bu çalışmalarımda yardıml&rını esirgeme­ yen Sayın Lıltfl BoJ"Dovalı'ya, Sayın Hılsnü Söy­ lemezogl.u'na ve Sayın Necml Ergüney'e teşek­ kür ederiıD. Ortaya çıkan bu kitap, elbette Ömer Seyfet­ tin'lndir. Dilimiziıı Tiirkçeleşmesl kaBusUDda bil­ gl almak ısteyenler için Iyi bir kaynak kitap ola­ caı-ı inancındayız.

Önn, 24

EıriDI

Muzaffer

18

1987

Uyguner


ÖMER SEYFE'ITİN'İN , YENİ LİSAN DAVASININ AÇILMASINA SEBEP OLAN !MEKTUBU:

15

Kanunrslnl

1326, Yakorit

Sevgili Ca.nib Bey, Cevabınızı a.l.ma.dan Işte ben yazıyorum. Si­ ze bir tekllfiın var.. Kanaatlerinize pek yakın ol­ d\lktı için hem.en kabul edeceksiniz sanırı.m. Ba­ kınız ne. Biraz izah edeyim.: Edebiyatta.i:ı nefret ettikimi ve bu nefretiınin J&renç, tiksindirici bir nefret olduğunu ya.zm..ıştı.m.: Bu nefretiın, edebi­ yat& olm.aktan ziyade lisanadır. Blzlm. Usa.nıı:nız -her za.m.an düşündüğüm.üz gibi- berbat, peri­ şan, fenne, mantığa. m.uballf bir lisa.ndır. Ga.rp ede biyatun biraz tanıyan, m.üınkü.n deAU bu nef­ retten kurtula.Jna.z. Bu Usa.nı zam.an ve vakıfane bir sA.y tasfiye eder, Ben, işte edebiyattan vazgeçtikten sonra tetebbu edeceAUn fenlere, ilimiere çalışırken bu tasfiyeye de ya.rdı.m. edeceAUn. • ...• ve • . .. • gibi, nura, hakikata m.ubtaç Türklerı Asya'nın ka.ran­ lıkla.rına. götılrmeg;e çalışmıyacağıın. SA.ylıİıln esasını teşkil edecek noktalar pek basit: Arapçıi, Farsça terkipierin hiç lüzwnu yoktur. Bunlar an­ cak süs içindir. K1m.ln gOsterecek, teşhir edecek fikri yoksa. onları çok kullanmıştır. Eg;er terkip­ ler terkolununi8. tasfiyede büyük bir adım. atıl­ mış olm.az mı? ... Bun u yaJnızca. ba.şaramam: Geliniz Canlb Bey, edebJyatta, llsanda bir. ihtUA.l vücuda geU­ rellm... Ah bUyük fikir. SA.y, seba.t ister... • Çınanoltı dergisi, sayı: 3 1 , 7.3,1942. Mektubun ta­ rihi 30 Ocak 1 9 1 0.

19


YENİLİSAN

Eski Llaaıı

Nedir? Asla konuşulmayan. Latince ve İbrA­ nice gibi yalnız kendisiyle meşgul olaniann zevki ve idriUdne taa.lluk eden birşey ... Size bunun tc.­ rlhini çabucak çizelim. Biz Asya'dan garba, Ana­ dolu'ya hicret etmlşlz. Din ve edebiyat bize Ara bl ve Farisi öğretmlş. HattA bir zamanlar res­ ml li�anımız Farisi olduğu gibi, bir padlşahımız Arapçayı bize umu:m.l, milli bir lisa.n olınak üze­ re kabul ettlrme�e kalkışmış. Hicretimlzln ilk asırların da Arabl ve Farisi birçok kelimeler 11sanımızo. girmiş, bunun katiyen zararı y o k . LA­ kin edebiyat, sanat ve dolayısıyla. tezeyyün fikri ve Farisi kaldeler d" getirmiş. Türkçe muva.ze­ neslnl kaybetmiş. Tabiata mu.htıllf ve son derece sun'i bir hAl kesbetm.iş. Fakat. nasılsa, yine as­ lım. esası olan fllller ve slgaların istıkUU.I.nl mu­ hafaza etmiştır. İşte bu lstikla.ldir ki, bugıln b!za Türkçeyt tekrar eski sıU'Iyet ve ta.blll�ine lrca etmek üın.ltlerl veriyor. Edebiyatmuz

Bunu da kısaca s öy llyellm. Tabiata mulıAllf edebiyatımızm birbirinden farklı muhtelif devre­ ler geç!�! iddiA e tme k mA.nAsızdır. Edebiya ­ tımızm taribini y azanl ar, tabii olmaktan ziyade sAri ve irs! bir tasnif veyahut taklit saikasına mqlılp olarak bunu yapmışlardır. Mutlaka bir devre Istiyorsanız, sOyllyellm. bu öyle muhtelif ve müteaddit değil-ancak ikl devre va..rdır.: ll Şarka do� İra.n'a. 20


2l Ga.rba. d*""- : Fra.uaa':ya. Vaktiyle ıia.rka do�. İra.n'a. gtdei11Eiri bu ­ gün ga.rba. gide111ere bellZ9te bl.llrlz. Onla.r sözde Türkçe yazdıkları d!va.nla.rın :va.ıun.a. şöhret ve iktidA.rla.rı.nı teyid ve takviye etmek için blr de Farisi divan ya.pmasmı ihmal etmezlermlş. Şim­ diki gençlerin Fransızca J:Da.D2;0.m eler ve plyesler tertip edip iftihar etmeleri gibi ... Evet bir takım Türk şairleri, haldmleri hep Arapça. veyahut Acem. llsanı üzere ya.zm.ışla.r. Padişahla.rın, hü­ kümet ada.mla.rmın Fa.risl bllmeleri lAzlDl gibly­ mtş. Padlşahlarda.n Farisi divan yapanlar gel­ miş. Vehbi bu liBa.nm. kolaylıkla temessülü için Tuhfe'slnl yazmış ve büyük blr hizmet ediyo­ rum, za.nnetmiş. Milli Edebiya�

Yokınuş. � da yok. Olanlar da m.uha.re­ be ve te.savvut tasvlrlertnden, 1btidAl şarkılardan Ibarettir. Bu niçin? Niye bizim milli edebiyatı­ mız yok? Sebep pek basit: .. İze.h edellm.: Edebi­ yat nedir? Eski nBZ&riyeye göre •şllr ve hayAl sanatı• detu mJ? Şllrler, hemen umumiyeUe de­ necek derecede •aşk v.e m.uAşaka• hika.yelerldlr. Aşk, sevtşmek Ise dolayısıyla bizde m.em.nüdur. Kim. sevillr?. .. Ondört, onbeş yaşında bıUJ1: ve güzel blr kızcakızl... Detu mJ? Onbeş yaşına giren bir kızı m.uhitiı:nlzd.e babasından. a.m.ca ve dayıla.rında.n, kardeşlerinderi başka klınse gO� m.ez, (faydala.rmı, kudslyetlni, h1lı:m.etlni burada tekrar_ etmek bahsimizden ha.rlç ola.nl •tesettiir• keyfiyeti buna m.A.nldlr. Bir koca.lı kadın, bir dul kadı.n, gene bu sebeple aevilmek deatJ, hatta. gO­ rO.Iem.ez blle... Fakat bu m.uAşa.ka. !htımal!ntn külliy en mem.nt\ ve m.erdO.d bulunmasını edebi, lçtlma.l tera.kkllerlm1ze mAnl addetmek -bugQn Için- turranda bir uka.IAJ.ılı:, büyO.k bir ha.'ta.dır. Bu memno.tyet bizi, her tera.kk1 eden ka.vmin au­ k:O.t ettıat o mildhlş iaa.f ve zevk girdabına dü­ llilrmeyecek. başımızda h1ssl sersemlik fırtınaları aı


koparmayacak, bizi maddi ve m eııfaatle dolu yollarına sevkeylemeyecektlr.

Şarka Dotru Araplar bedeviyet sAyesinde kadııılarl a muA­ şaka edebllın.lşler, hakikaten müesslr ve muhrtk şiirler vücuda getirmiŞlerdir. Blzi.m medeni ls­ IAmJyet.lmiz kadınlarla erkekleri şiddetle birbl­ rinden ayırd�dan hakiki ve marlz aşkiara meydan kalnıamış. HaklkJ aşklar olmayınca şairler hayAlleriyle muAşakaya başlamışlar. ŞIIr­ sade�e mukabil, lerinde, hakikatin o basit hayıUin muta.ııtan, alacalı, boş sun'lll(ıl husılle gelmiştir. Samimi hareket edenler, hakikati yaz­ mak Isteyenler de ahlaksıziıkları Bizans hisleriD­ don ma.'mıll heykeller dlkmişlerdlr. Nedim'in •Hama.n:ınAme-sl, FAzıl'ın ·HılbannAme•si, Veh­ bl'n.l.n •Şevk-engiz•l, Rahm.l'nin ·NAme-i d.il·i gl­ bl . .. Yüzierin.l şarka do[ıru çevirerek yazan şalr­ leriD hitaplarını, ahla.ruıı, ohla.ruıı, gazellerlnl, gözyaşlarını umumiyeıle kadınlar Için zanne­ denler bir sü.n.D.et çocu[ıu kadar masumdurlar. O ncslin son şalrl olan Mualllm NAci'Din, son neşrolunan ·Hederler•inl okuyunuz. Bugünkü­ lerin ihtimal mAnAsını bile bllmedlklerl •hat­ Aver, çAr-ebrıl· gibi tAbirler görecek, bazı s<>ıuk telmlhlerin.l pek Iğrenç ve ahliı.ksızca bulacaksı­

nız.

Gaı!ba Dojru Mualllm NAcl öldükten sonra şark devresi­ ni hakkıyla muhafaza edecek adam kalmamıOJ. Aıı:it Paşa'dan beri blnasına, teşkiline başla.nıla.n Avrupa mektebl meydan almış. 1\.bdQ.l.hamld'ln sAyesinde siyaset ve clddiyetle Iştigal, külllyen l&Avolundu[ıunclan bugQn kendilerine •d"!lnkQ­ l er• denilen eski edebi ·Servet-I fOD.ıln· heyeU ortaya çıkmıştır. Flkret'le CenA.b cldden gQzel, fakat son 4areoe mlll iye tlmize, blsaımıze, zevld22


mize muh.Alll F'raDsızca. şllrler vücuda get.lnDiş­ ler. FMk All, 1k1ncl bir Abdülhak HA.m.ld olına.­ l;a çabala.mış. HA.llt Ziya, Fransız roma.nlaruıJ. hassatan Rene Ma.i.zeroy'u okuya.ra.k sayfa sayfa nakle başlamış, hAsılı biçbirisi esaslı ve mühim bir teceddüd gösterememişler, yalnız ça.lmışlar, çalmışlar, çalmışlar, eserlerinin lsimlertnl bile Fransızcadan aynen aşırmışla.rdır. Amours cU­ fendues. Perles noires'la.rı bllmlyonıanız Işte bu fenadı,r. Zira bir gün elinize Emlle Bergarac lm­ za.lı bir kltep geçer ve isminin •L)Irfl Brisfle• ol­ duğunu hayretle görürseniz o vakte kadar zih­ ninizde büyQttül;ünüz Flkret'ln meşhur kitabına kendl�lnden bir Isim bulamaya.ra.k şu ufacık terkibi bile FransızCadan aşll"Dlllğa mecbur kal­ dığına. müteeslr s ve müteesslf oluraiınuz.. Otuz­ beş sene evvel başlıyan sadel.lgt öldüren onlar­ d.ır; tekellüm Usanıyla yazı Usa.nını yani tebU li­ san ile sun'l lisan.ı btrleştlrmek del;ll. kilometre­ lerle blrlblr1lerinden ayırmışla.rdır. Onların öy­ le mısralarına, öyle cüınlelerine tesadüf olunur ki, içinde biç Türkçe yoktur. Eski llsanın fena­ lıklarından biçbirini del;lştlrmemişler, yalnız naatla.rı, kasidelerl, destanları, terkip ve terci­ bendlerl, muha.mmeslerl, müseddeslerl, murab­ bala.rı, gazellerl, kıt'aları bırakıp yerine sahte sonelerden müteşekkil tatsız ve ealdlerden da.ha m.Aıı.Asız. mesruk: bir •salon edeblya.b• vücuda getlrmlşlerdlr.

Buırtıaldller Yani Fecr-1 ı!l.tl. BUnların yegı!l.ne mezlyetl •dünklller• nı!l.m.ın.ı verdikleri eski •Servet-ı fQ­ nlln• kümaslnln ma.b.iyetlnl, tamamıyle dei;Use bile, nisbeten e.nl&mış olm&larıclır. Fakat henüz kendllerl de yeni birşey y&pme.JilliJlar, ancak be­ l;enmeciiklerl. dünkülerin SUll-'1 eserlerlnl sayfa sayfa tekrar etm.iıJlerdlr. DllD.kıUer en ku.lla.n.ıl­ mayan kelimelerl. eski kamus sayfalan a.nosında bulanlı: bir muvaffakıyei:mış glbl l.1sa.na katma23


tıa çalışıriardı ki, bugQnkQler yal.Dı.z bu müna­ sebets� taklit etmediler. Merhum Ahmet Şuayp, Caston Descbampe'm kitabını lsm.lyle be­ raber -kendisi tetkik etmiş, kendisi tetebbü et­ miş gibi- Türkçeye geçirip Alim şöhretini ka­ zanınasına lmrendiler. Onlar da rekA.bete kalk­ tılar. Acele ettiler, hiçbirisi Ahmet Şuayp kadar Fransızca biliniyordu. Anlamadan tercümeye �ladılar. Bugün ilmi olarak yazdı.kla.n, yani tercüme ettikleri sayfalan ka.nştırırsanız cümle detıil. hattA. birçok slga hataları bile göreceksi­ niz. Fakat vatanm bütün ümidi gene onlardadır. Onlar zekldirler. Çok gençtirler. Tabii okuyacak­ lar, çalışacaklar, tekA.mül edecekler, hele hiç şüphesiz asırlardan beri bizi ınilll bir edebiyat­ tan mahrum. bırakan eski ve sun'I llsanı terke­ deceklerdir. Evet. ümldlinlz onlardadır. Eskile­ rin hepsi öldü. Dünküler felce uğradılar. Artık yegAne nasipleri ölümdür. Eski llsanı yaşatan bugün •bugünküler•dir. Onların dünküleri tak­ lit etmekten vazgeçtikleri dakika hakiki bir fecr olacak, onların sayesinde yeni bir lisanla teren­ nüm olunan •miill bir edebiyat• dotacaktır. Hastalıklar Edeblyatımızın mA.zisl, hA.I..i hakkında muh­ tasar fakat oldukca vA.zı.h bir kroki yaptık zan­ nederlz. Görülüyor ki, şiındiye kadar m1W bir edebiyat VÜcuda getlrmeınlşlz. Esklle r İran'a te­ veccüh etmiş, yeniler, yanı dünküler, kendileri için yeni bir llsan lbdA. atmege lüzllzn gôrmeye-, rek ve mümkün oldutu kadar da bozarak hep eskilerin lisanını kulla.ılıınış ardır. Şimdi yeni bir hayata, bir lntibah devresine giren Türklere ye­ ni, tabiJ bir llsan, kendi llsanlan lAzımdır. Mil­ ll bir edebiyat VÜcuda getirmek Için evvelA mWI bir llsan Ister. Eski llean hastadır. Haatalıklan, kaldelerdtr. Evet Içindeki lılzwDBuz ve ecnebl şiındlkl llsanımızda Arab1 ve Farisl kaideleriyle yapılan cem'ler, terkib-i lzafl, terkib-I tavsın,


vasf-ı terkibUer yqadıkça sar ve m1ll1 addoluna­ maz. Bu Usa.nı kimse a.ıı.lamaz. Ekııerlyet blg&ne kalır. Kitaplar satıl.maz. Va.tanda müt&IAa. ve te­ tebbO. mera.kı husule getlrilemez. Otuz m.llyon­ luk bir memlekette en büyük ve en meşhur bir gazeteden otuz bin nllsha. sa.bla.maz. en mükem­ mel ve müfid kitabın satışı nAdiren bini � V1lz eder. .Tasfiye Bunu nasıl yapmalı? •Dernek•in arkasına. ta­ kılıp a.k1m bir irticAa doğru, ·Buba.nı.-yı Şerif"· deki henüz mebnA.l bir ha.ya.t süren, müthiş bir vuküfsuzluğun, korkunç bir t&a.ssubun ka.rıuılık­ la.rı Içinde uyuyan bundan bir düzine asır evvel­ ki günleri yaşayan ka.vtmda.şla.rımızııı yanına. mı gidelim? Bu bir lntlhtı.n:lır. Bu. seri ateşli topla.­ rıınız:ı, ma.kinell tüfeklerlıniz1 bıra.kıp yerlerine; düşma.ıı.la.rımız gelince -ka.viındaşla.nınız glbl­ Qzerlerlne a.taca.ğım.ız suları ka.yna.tm�a. mah­ sus çay semaverleri koynıa.[ta. benzer. Hayır. Beş asırdan beri konuştu{tu.muz kelimeleri, me'nlls denUen Ara.bl, Fa.rt.sl . kel.i.ıtıeleri mümkün de[tU terkedemeyiz.. Hele a.ruzu a.bp Mehmed Emin Bey'In hecA.l vezlnlerlni hiçbir QiUr kabul etmez. Konuştu[tu.muz Usan, İstanbul Türkçesi en tabii bir Usa.ndır. Kllşe olmuş terkiplerden başka lü­ ZUDlSUZ zlynetler asla. mükA.lememlze &irinez. Ya­ zı Usa.nıyla.. konuşmak l1sa.nını hlrleştlrlrsek ede­ blya.bmızı ihya., 'yahut ica.t etmiş olacağız. Ma.­ ha.retlmlzi, sa.nabmızı, zekA.nıızı yalnız beş an kişlUk bir edip kümesi . takdir etmeyecek. ka.rşı­ mızda. a.nla.ya.n, takdir eden. alkışiayan ve mil­ kAfAtını veren bir ekseriyet· bulwıa.ca.k. Nud?

Nasıl m.ı? Pek kolay . ..

herkas

Biraz feda.l<Arlıkla

ya.pa.bUir. Bakınız. biraz zahmet demiyo26


ruz. Zira tabii bir hareket lçlıı zahmet ve ızb­ rAba lüzu m yoktur. Biraz fedakA.rlık. . . Son asrın n.ihayetleriiıe dopu ga.rpta kadınlar kendil erini pek salıhAr gösteren o dar korsalardan nasıl vaz­ geçtiler, nasıl mevhW:n ve ltıbAri güzeWklerlnden biraz feda ederek evveiA kendi sıhhatlerlne do­ layısıyla llerde doğuracakları neslln Akıbetinl te'min ettilerse biz de öyle yapaca.kız. Tılrkço kaidelerle terkip yapılabilir. Arabl ve Farisi ka.i­ delerle niçin yapıyonız? Bu bir ihti yAç mıdır? Hayır. biz oniarı tezyin Için, süs Için yapıyoruz. Şüphesiz süs lçlıı. . . İşte bundan vazgeçelim. Lafza tapmayalını. Eserierliniz ya.idızh mukav­ vadan bir heykel olmasın, fikre, hisse ehemmiyet verellm, Yazılarımız sA.de, beyaz, muhteşem, ka­ vi, ebediyete namzet. mermerden Abideler olsun! Bunu ihtiyarlar. bunu dünküler yapamazlar. Hiçbir ölü mezarını kendisi kazmaz. Onlar tabii yaşamak i sterler. Hayatları eskililde ka.imdir. ·Yeni• onların en büy\lk düşmanıdır. MilUyete Dotrn

Hareket zaı::hanı. artık gelmiş ve hattA. geç­

miştir, MAziye, düne, zevke, ttıyAda aldanarak maddi düşünmekten vazgeçmeliyiz. Düşünıneli, gene duşunmeli, tekrar düşünmali ve kat'l kara­

nmızı vermeliylz. Llsanımızı böyle dağınık, meç­ hul, istıdatsız bırakan nedir? Arabl ve Farisi ke­ limeler ml? Asla... Bir ihtiyaç neticesi olarak gi­ renler bizim olmuş. İrnWa.rını muhafaza etm.ek­ le beraber ·Tılrk• olmuşlardır. Sem', kaflye, Ara­ bl ve Farisi cem'ler, terkipler yapmak için, sırf süs, sırf zlynet lçlıı girenler bu sebepler kalkın­ ca tablatıyla savuşurlar. Bize vA.sl bir lisan lA­ zım, lAkin muntaza.m ve mazbut olmak şartıyla! Dünyanın en mükemmel, en bas!t. en sAde ve tabii bir sarfı olduğu bütün lisan ıU.I.mlerince iddtA v e beyAn olunan Tılrkçe sarfımızı tıuı.una­ lı, onun Ozerlne lfsa.d edici bir leke gibi düfi181l ecnebl kaldeleri atm.alıyız.. Arabl ve Farlsl edat28


ları asla kull�>nmamalıyız. Hele terkipleri mut­ laka, mutlaka Türkçe kaidesiyle yapmalıyız. O vakit lilzumsuz olan bazı Arabl ve Fartsf. keli­ melerin kendi kendllerlne savuştukla.rını g6re­ ceksenlz.

Taaftye Sıufı Bu pek küçük olacak, fakat maddeleri a.z mılkemmelen rtaye­ te elverişli ise bu da 6yle sA.de ve kat'l.. . Arabl ve Farisi terkipler atılaca.k. Hangileri rnüstesnA olacak? EvveiA şunu s6yleyeUm kl. Ilmi, fenni ve edebi ıstıla.hlara şimdlllk dokunamayız. •Mu­ bitü'l-maa.rlf� heyeti teşekkül etti . Bütün ıstılah­ Iara kat'i bir şekil verecek. Biz onları bir kelime gibi kabul edeceğiz. Terkip na.za.rıyla ba.krnaya­ cqız. Bakınız, sonra. nasıl:

kanunlar nasıl kuvveW ve

ı - Arabl ve Farisi kaideleriyle yapılan bü­ tün terkipler terkolunacak. Tekrar edelim: Fev­ k alAcle, hıfzü's-sıhha, darb-ı mesel, sevk-I ta.bU gibi kllşe olmuş şeyler müstesnA. . . .

2 - Türkçe cem ' adatından başka katiyyen ecnebi cem' edatları kullanılmayacak: İhtlma.lA.t. mekAtib, memur1n, hastegA.n yazacak yerde th­ tlm&ller, mektepler, memurlar, hastalar yaza­ caksınız. Tabi! kA.I.nat. InşaAt. ahlAk, müslüman g1bi klişe haline gelmişler müstesnA ...

DJ.aer Arabl ve Farisi edatları da ata­ Eya. ecU, ez, men, an, ender, bA.. berA.y, bl, D4., ter, çi, çent, zthl, AlA, fl, kA.In, gAh. kAr, glD, AsA. veş, ver, nA.k. yA.r. . . gibi edatlar terkolu­ nacak; ·ancak tekellüme girmiş, taDıamiyle Türk­ çeleşmiş olan ama. şayet, şey, keşkl, lA.k::l.n, nAşt, hemen, hem, henüz, bari , yani... gibileri · kulla­ nı.laca.k. Unutmayalım ki, terkolunmasını arzu ettiğimiz bu edatlar kulla.ıulsa bile terkip kalde­ leri gibi Usanın tekellümi)D.e ııtren •san&tkAr• gibi kelJm.eleri serbestçe s6yler ve yazabilirlz. 3

-

caksınızl

27


İsiınler ve

SıfaUar

Farisi kelimeleri. Arapça mastarlan, Türkçe­ mizdeki mılUlJ!Jan.na göre Isim veya.hut sıfat te­ llı.kki edecetiz. Farisi ve Arabi nisbet mtı.nlı.sını ve edatını hlı.lz olan kellmelere umu.miyetle sıfat diyeceA'tz. Llsanınıızda yalnız Türkçe kaidelerl hılkmedecek, yalnız Türkçe, yalnız Türkçe kai­ delerl... Türkçenin mektı.nlzmasını bozan Arabl ve Farisi kaidelerl bllmeyeceğiz. Anlamayaca.­ ğız. Bu adım kat'! olacak, yeni llsanla llın.i, fen­ ni, edebi ya.z.ılar yazacağız. hi.klı.yeler telif. şıır­ ler tanzim edece�lz ve eskllerden kimse, hattlı. Edebiyat-ı Cedlde'nln. hattlı. Tanin'In şimdi, su­ san, o me'yus ve muteheyylç münekk1dl bile ar­ tık mütehakkimtı.ne, ·bizlm llsanımızı, dünküle­ ediyorsunuz ve senelerce rin llsanını telaffuz telaffuz edeceksiniz- derneğe cesaret edemeye­ cek. Görecekler ki, bu !Isan başka birşeydir. Saf­ tır. tablldir, Fuzull ve Nef'l llsanının bir karlka.­ türıl, bir taklldl, bir hartı.besl, bir pastlşi yani dünkıllerln, kendilerinin, llsanı de�d.Jr. Şüphe­ siz ilitiyarlar mevcud.Jyetlerlni muhafaza etmek hissine ma�lup olacaklar, ölümlerini tahakkuk ettlrecek. henüz altında kımıldadıklan taze k&­ birlerlnln üzerine bir n!syan lı.bldesl dikecek olan bu teşebbüse tenezzül etmlyorlarmış gibi -hücum etmezlerse bile- düşman kalacaklar­ dır.

tm11 Arabl ve Farisi kelimelerin l.mlAlan şiddet­ le, dini bir taassubla muhafaza olunaoak. Türk­ çelere gelince, mühim. iltıbaslan men etmek için, şlmdlllk, ma'kül ve mutedll bir tarula •hurüf-ı i.mltı.- kullanıJecak .. . İml4 meselesini z&ma.n hal­ ledecektlr. Onun için burada :muhakemeye lü­ zum görmüyoruz. Teşekkül edecek cJ;:.ncü:men-1 Dtı.nış-lerln a:z.ıUarı tabll hep ihtiyar olacak. On­ lar da bu :meseleyt hallede:meyecekler. H:Qküme28


tlD !isan ve edebiyatı& m:QnasebeU olan kısmı. yani resm1 Al.l.m.ler daha. yirmi beş sene evvel b l · zlnı •lhtly6.rlar ve Olm.ılıjler ... • d� diln­ külere ·ÜdelB-yı Cedlde•ye bQl-QP enııemiş ço­ cuklar naza.rıyla bakacakbr. Onları, dOrt elle sa­ rıldıkça earıldı.kları eskiJ..lkt, mazlye terkederek biz gençler kend.l.m1z çe.lışmalıyızl Slyıısl ve tç­ tiı:DAI. l.nk.ılA.plarda., ihtlliUlerde tş başına, en One ııa.sıJ. gençler, nasıl küçük rütbell, yahut hiç rüt· bestz gençler geçtyorsa Um1 ve edebi ihUIA.llerde de yine Oylaleri geçmeltdir. Fen�ı hiç kimse­ nin lnkA.r edemediAi eski llsa.ı:ı.ı ancak gençler esasından deAi-ştırecek ve bir yeD.l.lik ıiusule ge­ tireceklerd-ir. Yoldıa edeblyab; sult.A.nl mekteple· ri edebiyat mualllmllkleri imtihanları lçl.n tertip olunan gQlünç suallerden ibaret zannedenler de·

@ ...

Çalışmalıyız. En mu�lak mevzıllan:lan yeni UB&D.la tercümeler yapmalı, yazılar yaz.rnalı. manzum.eler vücuda getirmeliyiz. Bu maddi de­ lillerdir k1 IsyAn ettlAimiz eski llsanı devlrecek. yerine tabii ve milli llsanı yiıkseltecektir. Gllye Her şeyi hilkümetten beklemeyelim, Bu irsl bastalıtı tedavi edellın. Artık lJsanımızın ıslah v� tasfiyesini de, hQ1ı:Qmete, Maarif Nezaretlne bı­ rakır ve beldersek ·vay hallm1zel ... Maarif NA­ zırı Efendi HazreUeri* şüphesiz dünyanın en na­ muslu, en A.ll, en kalbi temiz bir adamıdır. Ken­ dini bütQn hürmetİer1ınlz.le selAmlar ve !slınle­ rlnt işitince kırk beş derecelik bir zavlye hA.sıl ederek! eAillriz. Bu, bizim vicdani, lçtlmal, siyasi ve muk&ddas bir vazlfemizdir. Bununla beraber bu muhterem, bu büyük, bu mütebahhlr zabn cümlelerln tarzları ve teşekküllerlyle muzaf ve 1DuzafuntleyhierlD., sıfat ve mevsuf'ların evvel ve tı.htr gelm.elerlnden �da hA.sıl olan lntl· •*

Maarif NAzır-ı

alb1kı Emrullah Efendi. 29.


bam, fen nazarmdaki mahiyetın.l tanımad.oktn ı Itiraf eı.mete mecburuz. Yaşının v e itm.Jnanı.nın tesiriyle yeni felsefeye, fennin her hakikatı çırçıp­ lak ortaya. çıkaran yeni na.za.riyelerine, yeni ha­ reketlerine yabancıdır ve kend.llerine benzeyen zlı.tlar Fransa. Encümen-i Dlı.niş'inde de a.z değil­ dir. Çünkü bu yabancılık bir lktidannzlık sayıl­ maz. K1ın bilir ne güzel belAga.t, melı.ni, mantık, fıkıh ve slı.lre bilirler. Fakat psikoloji, flzyoloji gibi yeni llimlerl? . .. Hiçl Yahut pek a.z. .. Bunları bilen, bunlarla muhakeme eden gençler, genç­ ler, gençlerdir. Ömürlerini mlı.zlye hasretmeyip daima. müst.akbele, fenne, ziya. ve hakikata ko­ şan yine gençlerdir. İhtiyarlarla, ihtiyar genç­ ler artık hiçbir vakit ekserlyetl teşkil ederneye­ cekler ve bu sebeble muhterem Maa.rif Nıızırı Efendi Ha.zreUerinin riyasetinde toplana.niarın Jlml v e edebi Csiyasi değlll fikirleri yalnız ken­ dilerine, yani mazlye münhasır k.a.laca.ktır. Biz, bütün karanlıkla.rdan uzak, hür ve müsta.kil, Ilim ve edebiyat için çalışacağız. Glı.yemtz milli bir llsan, milli bir edebiyat vücuda getirmek ola­ caktır. Ey

Gençler

Ey gençleri Ey bugün eski devirden kalma mekteplerln dar dershanelerindeld kuru sıralar üzerinde müstakbeli kazanmak için çalışan gençler, sizi bekleyen vazifeler pek ağırdır. Siz, bütün dünyaca siyasi ve lçt.l.ma.l. m.evcudlyeti silinmek Istenilen bir milleti kurtaraci>. ksınız. Evet bütün dünyaca . . . Avrupalıların hilıU ve aa­ Up nlı.m.ı.na. yapbkları haks�kla.rı şüphesiz bi­ liyorsunuz ... Unutmayınız ki etrafuııızda.kl Bul­ gar, Sırp, Karada�, Yunan hılkQ.metlerl 1ht1zar dakikalarımızı beklediklerini sakla.mıyorlar. Ru.mların, Bulgarların, Sırpların Osmanhhk va­ ta.n.ı.ndaki mek teplerl meydanda . . , Oraliuı::la 'l!d­ detll bir Türk dllşmanİığı ta.l.lın olunuyar ve bu­ nu bütün dünya bill yor, gazeteler yazıyQr. O hal-


de korkma.yını.z, alz1D bilmenizde bir bels yoktur. Meh.med All'Din çocukl&rı bir Vald\ Mısır'da •Tılrkçıe•nin tekellü.milnü nasıl men edip Tılrk­ lllğıl ora.dan tard.eyledller8e bugQ.n Suriye'de de llse.nımıza. �ı buna benzer bir is� görü­ yor, oralarda •İstiklAl Fırkası• nA.mıyla bir Arap cemiyetl oldu#Unu hattA cemiyetın relsln.l.ıı Av­ rupa gazetelerine muhblrlik ettiğin1 BDl.ıyoruz. Arnavutların bir· kısmı tarihteki ke.rdeş�lmiz1 unut&ra.k. milli bir llse.D, milU bir edebiyat lh­ dBsm.a çe.lışıyor ve !etva.lara., İsllı.ml.yet ke.ldele­ riDiD esa.sla.rıııe. ra.kmen Hıristiyan harfieriDi, L!L­ tiıı harfleriDi kabul ve tAminı için cehd ve gay­ rette bulunuyorlar. SiyODizmJn bile mlsk1n Irti­ cai emelleri bizim za.re.nmıze. müteallik gibi du­ ruyor. Ha.rlci düşme.n.larıınızın kırmızı pençe­ zehlrli brDe.kle.rı içimizde, leri, bu pençeleriD ke.lbimizin üzerinde kımıldıyor. Ey gençler, bun­ ları siz duymuyor musunuz? Yirminci asırdaki vA.si ve müthiş •ehl-1 se.lib teşkilAtı• sile.lısız ve medeDI · hücumla.rını zavallı yetlm. hil6le, bizim üzerimize, Osme.nlı Tılrklüğılne tevcih ediyor. Beşyüz, altıyüz sene evvelki me.ğl'll blyeUerin in­ tikam. heyeca.nle.rı bugün kabarıyor ve siz, ey gençler, hAlA uyuyor musunuz? Netiı:e

Uyanııı,ız galebe 'için düşme.nla.rımızı tanı­ mak lAzımdır ve bllln1z ki, bu asırda muhArebe­ yi ordular yaparsa c;la muze.!feriyetl e.sla ke.­ ze.nam.e.z. Muzafferiyat iDtiz&m ve tei:'Akkln.l.ıı­ dir . . . İı;ı kodra.'de.n BaA'dad'a kadar bu kıt'ayı, bu Osm&Dlı memleketlDl işgal eden Tllr&n.i a.llesi, Türkler e.nciıı.k kuvveW ve ciddi bir terakki ile h6.klmiyetleriDiD mevcudlyeUeriDi muh&fBza. edeblllrler. Terakki Ise l.l..mbı , fen.nlıı, edebiyatın hepl.m1zl.n &r&Smda iDtişe.rm& vAbestedlr. Ve bun­ ları neer Için evvelA lAzım. ole.n m1W ve umumi bir llse.ndır. Mill1 ve te.bil bir llse.n olmazsa. Wm. fen, edebiyat gene bugünkü gibl bir muamma. hA31


linde ka.lacakbr. Asrımız terakki asn, mücadele ve rekabet asndır. Biz bir kOşeye çeldllp Nedim' In parlak fakat tabiata muha.lif terkiplerini te­ rennüm edersek mezarımı.zı kendi elim.Jzle ka.z­ mı.ş oluroz. Ancak zevk ve şehvet, rtyA. ve temel­ luk mevzıllanna lAyık olan o süslü llsanı, eski llsanı, beş asırlık bir mantıksızlığı.n, bir tuhaflı­ ğın doğunhıp dünkOlerin lisanını terkedelim. Esaslanyla., kaideleriyle yaşayacak olan Türkçe­ mlzl yazalım. Eski ve dünkü edebiyatımızın mA.­ hJyeün1 Işte deminden bulAsa ettik. Acemistan ve Fransa'dan ça.lınınış şeyler ... Onlara katlyyen ehemmiyet vermeyiniz ve bilin1z ki, edebiyatı­ mız, bakikatta bizim tarihi miz ve mllliyetlmlz için bir şan değil, bir şeyndir. Evet ey gençlerı Hepiniz yeni llsanı lhyA. ve icAda çalışınız. zeka.nizı, maharetinizl, dünküleri körükörüne taklide değU, yeni llsanı vaz ve te· slse sarfedlnlz. Yazdığınızı. herkes anlarsa, se­ verse kitaplarınız çok sablacak, zengin olacak. sı!l.'yınızın mukMatını göreceksiniz, dünkOleri taklit etmekte devam ederseniz, bir gıln nihayet onlar gibi mey'us olarak yazı yazmağa tövbe edecek, •Otuz mUyonun llsanı• diye telif ettf81niz kitabın beş yüz tane satılmadığını. kAğıt parasını çıkara.ıriadığını görerek müteessir olacaksınız. Siz muhafazakarlık ettikçe, yani mAzlye muhip ve siLdık kaldıkça kaybolacak olan şıohsl men­ faalleriniz yanında AlJ, muhterem, büyük bir menfaat, milli menfaat da kaybolacaktır. Bunun için mes'Jllsünüz. Eskiler ve dünküler idra.klerin­ de mahdut ve masüındurlar. Sathl ve behim.1 dü­ ş)lnürlerdi, onların gAyesi •ha.! ve mA.zl.· idi, sizin gA.yenlz istikba.l, istlkba.l, lstlk�ldir. Sizden son­ ra gelecek olan nesil, IdrAkinize �en muha­ fazakAr ve mA.zlye muhlp ka.ldığınızı görü%-se si­ ze ebedl lA.neUer edecektir: Genç Kalemler, C. ll, say1: 1 29 Mart 1327/11 Nisan 1 91 1 32


YENİ LlsANA DJÜR Şimdiye kadar .yeni llsan.a birçok lt.irBzlar edildi. Bunların hepslnl tetkik ettl.m . Içlerinde ll.mi ve fennl ma.h.lyetl hAiz bir tane bulama­ dım. Birgün Şehbal'ln BOn nüshasuıı okuyordu.m. Büyük ve muhterem edip Süleyınan Nazlf beyin llsana de.lr blr müsa.ha.basuıı görünce: - İşte ·me.zl ve alışkanlık siLikasıyla kabul edeınlyeceği blr şeyin hakike.tuıı, do�uğunu söyUyecek blr zekiı.. . . d,ed.lm. Sanırdı.m ki gen:;: ve muhafazakAr ediblm.lz ŞahabetUn Süleyınau bey gibi o da duyduğunu &a.kle.ma.yace.k, il.mi vic­ danının se.ıniıni i tlrafuıı ye.ze.ce.ktı. Yeni Use..n içln yapılan istimzaca ferdl ve boş gurura kapıi.mayare.k, kuvvetli ve asU bir vermiş, •Yapt.ıgınız Türk gibi serbestçe cevap doğrudur. Üç Usandan mürekkep bir llsan ola­ maz. Her lisan müste.kll bir lisandır. Ve Usanın te.bU tekAmülü sür'atlendirUlr. Hem bu vate.ni bir vazlfedir. Ama ben hislerine tAbi bir adam olduğum lçln eskiyi bırakamam ve sizi takdir ederim- demişti. Şe.hab, kendlslnln kabul etme­ di!!, edemedi!�. edemeyeceği bir şeyin do�u­ ğunu, hakkını söylemekle Umln, fennln, gençlik ruhunun fe.zlletlnJ gOstertyoi-du. Süleyman . Na­ zif bey gibi hakkın ve hakikatın kıyınetini bUen bir edibden de böyle samiınl, il.mi blr itiraf bek­ Uyordum. Fa.ka.t ma.ka.leyl bi tirince ye.nıld.ılı'ımı anladım.. Ve dikkat. ettlıD k1 eski llsanın bu meş­ hur nesireisi yeni llsanın esaslarına asla doku­ namıyor. Ecnebl ke.ldelerle yapılmış blrQok ter­ k;lpler. . . Uzun ve Ihtiyar a.henkli cümleler. . . HA.· sı'ı.ıi yalnız Iddia ve hüküm. ..·. 33


Eski ll.saD.ı mıldafaa edenler evveltı. şunları isbat etmeye mecburdurlar: ı l ÜQ llsandan mürekkep bir llsan olur ve

bu tabiJdJr. 21 Bir liBan -�r yabancı ve uZa.k Usanlar­ dan kellmeler a.ldıkı gibi ka.ldeler de a.labWr. 31 İçtlmıU uzviyetlerde tabiata muhalif şe­ killer de yaşar. 41 Llsa.nların tabiJ teklunılllerl tesrl edüe­

me:zı_

Süleym.an Nazif bey bunları lsbat edenıe eski lisenın ömrünü uzatır. Yoksa: ·llsanı yenı tertipierin CAI-IENG-İ - MANATABINDANl malı­ rum etmek kadar muzır ve mühlik bir şey ola­ maz. Şafakların CELVAN-1 MUTAHHARA l sıyla gülşenlerin CREVAYİH-İ - MÜZEHHERElsl, kuş­ ların CESVAT-1 ŞAİKAl sıyla şahika.lann !MEY­ YAH-1 VELVELESAzl l . bir llsanın !HARİM-İ SAMİMİYYETİNE l şitap ederken menfezlerl ka­ pamak günahtır• gibi ecnebi ve ihtiyar süslerle deı!:: ll . Dünyada herşey de�ir. Bu bir kanundur. Bir lisan da mütemadl bir de�me Içinde yuvar­ Ianır. Tektı.müle doğru giden bir !Isan sadeliı!::e doğru gidiyor demektir. Eski - llsanın anası olan •Milllyetsizlik· Oldükçe, kendisi de şüphesiz öle­ cektlr. Eski llsan halkın ruhunda yer tutamamış­ tır. Bunu anlamak mı lstlyonıunuz? Biraz dik­

kat ediniz. Konuşurken: U Arapça, Acemce ka.ldelerle yapılmış klpler,

ter­

21 Tasarruf olunamamış ecnebi kellm.eler, 31 Ecnebl ka.ldelerle yapılmış cem1'ler, a!lla kullanılamaz. TabU, ıstılahlar fa.lan müstesn.a.. . . Fakat yazarken iş de�ir. ·Enderun edebi­ yatı. haberlm1z olmadan bizl pençesine, a.lır. . . Neler yazmayız: ,

Güfteg1l meztı.muı-ı - medar, feyz-1 - flcdan­ hA.kiın. temeshurat-ı - gQııa - gün, tallkA�ı tışe­ da.r ve llh.. 34.


KonWJurken k:ulJandıaıınız ha.k:lkl UsaJ:ı.ı kA.­ ilzerlııd.e Diçlıı. kaybedi:yoruz? Pikret •Lir Diçlıı. ·Kınk Rebap• demiyor da •Reba.b-ı - Şikeste• diyor. Mllliyetaız, kavm.lyetsiz, kQZmopolit, çanak yalayıcı, dalka­ vuk E:nderu.n edebiyatı ruhumuza deriD Izler bı­ raknıış. Meş'um tesirinden k:urtu.l.e.mıyoruz. Şl­ keste lle kırık arasmda mAnAca, anatça hiçbir fark yok, bl.rlsl Türkçe... Şair Türkçayi sevm.l­ yor. . Kınk yeriDe •Şikeste•l'i kullanıyor! Eııdenm edebiyatı DSBıl ve ne glbl A.m.lller tesiriyle teşekkıll etmiş? Bu, bıltün gençlerce tat· kike şayan bir .ıneseledir. Enderu.n edebiyabnın milllyetsl�. tabiata mulıaJJfllği, sun'lliğl e.nle.­ şılmca. yeııi lisanm. hakikatı daha bA.rlz bir şe· kilde meydana çıkacaktır, Süleyman Nazif bey yeııi lise.nla yazılan manzumelerden i.Dtlka şiirlerlDl be�niyor. Ve gördüğü güzalliki · zorla yeni Usandan kaparak, şaire veriyor. Yeni llsaııla daha bir çok şürler yazılmıştır. Acaba buııları görmedller mi? Yeni Usanın son bir şiiriDi müsaadelertyle buraya nakledlyorum. Şarkın ezell felAketiDi bu kadar vtr.si', bu kadar tabU, bu kadar bedl' bir ta=da haykırmış IkiDel bir şair gösterebilirler ml?

�dm.

Brize-yt tercil.me ederken

ŞARKIN tJF'Ul{LARJ DALDiliii "GÖZÜ'NDE VEHM UYUYAN SUS· !MUŞ UFKUNA EY ŞARK, KANMADIN MI ASIRLARCA UY­ IKUNA? HALA HUŞÜA KUBBELER EN HİSLİ BİR IPENAH, HALA MİNARELERDE TEVEKKÜL DİYEN IBİR AH. HALA SAÇAKLARlNDA GÜLBR BAYKUŞ

IEVl.ERİN,

35


HALA KOPEK ENİNLERİ SERPER SOKAK, ITA KİN, HALA HURAFELER YAŞATlR HER ÇÜRÜK IKAFES, HALA BEŞİK GICffiTJSI, HALA O TOZLU ISES . .. YÜKSELMEYE •HAY

TAZARRUUN

YA'LEL FELAH·INI

EY ŞARK IBİTMİYOR,

GÖKLER lştr­

IMİYOR. .. SÖNSÜN FEZALARINDA SÜKÜT İŞLEYEN ISEHER, . DÖNSÜN ZEMİNLERİNDE DE İSYANA SEC­ IDELER, DİZ ÇÖKMESİN SAGIR GÖGE ÖKSÜZ DUA­ ILARIN.

YAKSIN BÜTÜN UFUKLARI ARTIK BELA­ ILARINI HER ZULMÜ, KAHRI BOGMAYA BİR PAR­ IÇA KAN YETER, EY ŞARK UYAN, YETER, YETER . . . EY ŞARK rOY AN YETER! Eski l lsanda bu kuvvette, bu ruhta bir •Şed.övr- var mıdır? Varsa yalnız ism.ln.l lütuf buyun;unlar, okuyalım. Gösterecekleri şürle bu şiiri bütün san'atkarl ann Onüne koyalı.m. Baka­ lım hangisini beğenecekler'?. . . Es ki llsanın hatalan: Fuzılll , Nerı v e Nedim' den vazgeçellm, Abdülhak HAmid'de, Tev:flk Fik­ ret'de az mıdır? HA.m1d'1 de bıra.kal.ı.m, hatta Tevfik Flkret'de iınıUe, zihaf, lka' hataları yok mudur? Yeni llsanla yazılan şür:iD bir kism.ıD.da, hu­ susiyle yeni llsanın Ilk şalrl All Canib'l.n man­ zumelerinde, arayınız_ Bakmız hiç bir kusur bu­ labllecek misiniz? Bu. kusursuzluk yeıj.ı llsanın tabi1lltmden, kolayl.ığından, �ıien çıkı­ yor. Fakat aiz reddeder ve bunu Canıb'in kudre-

38


tıııe atfeclerseniz lddian.ızı aslA. lsba.t eclemeye­ celminlz. Siz, esld llsa.ııın en muktedir nesirclsl, geçen gün bir Ekrem bey ihtar etti. Teşekkür ettl.niz. DQşü.ııü.ıı üz k1 bat& slz:ln deatı, eski llsa.ııın ldl. ·Eııderu.n IIZlJOSU•nun. mAnAsı � lntlba.' etmeyen ecnebi kellmeler:iııl yanlış kul­ lanmak slzln. hat&D,ız deaı.I. tablatın bir adaleti. lıd1l bir tezah-QrQ ldl. Ama siz kırk bu kadar senelik ltlyAdlarıııızı deklştlremezalnlz, bu mümkün deaı.Idlr. Ve bu imkAnsızlık kadar tabll bir şey tasavvur oluııa­ maz_ Ahi lAkin o gençlere ne diyelim ki en ufak bir tetklk ve tecrübe zahmetl.ı:ı.e girmeyerak kô­ rükörüııe. ldrakslz, mAz.lye uyar, enderun e.3Z>Y­ la terennüm eelerek uıillete, mllletlnin nıhun.a. mllletlııln samlm1 l.lsa.n..m.a. anasının . dlllne ya­ bancı kalır, ve bllmez ki •Her mlllet kendi llsa­ nıyla yaşar.• Kadıköy. 25 Hazır8n 1328 · · Yirminci Asırda Zek&� sayı: 9 25 Haziran 1328/8 Temmuz 1912

37


YENİ ıJsAN VE ÇI:RKİN TAARRUZLAR

tlme, fenne hattA merhi.ım Şemaettln Sami beyin tabirince •lı.da.t-ı IlAhiye ve tablat.a.- mu­ gaytr olan üç Usandan mürekkep, lkl yabancı llsanın kaldeleri altında muvazeneslni, ahenglni, Türklüğünü kaybeden eski lls&Illn son zaman­ larda hayli gayretli müdafllerl meydana çıktı. Ben, bunları beklemlyor değildlm . . . Çünkü eze11 tekerrürden Ibaret olan tarih bana ·bu olacak• diyordu. Bizim memleketlınizde eskidenberi bir çok adarnlar :rnuvakkat galebeleri ile her yeni ha­ reketin k&rşısına çıkarlar ve basarlar küfrü . . . Maksatları, kuşkulandıkları yeni · harekeU sön­ dürınektlr. MuvaffakıyeUeri sürekli · mıdir? Bu­ nu anlaınak için ezell bir tekerrürden Ibaret olan tarihln bize alt son on beş senesini çabu­ cacı.k babrlayalım: Ne görüyoruz

ki:

Edeblyatta yeni bir tarz vücuda getirmek Isteyenler ne kadar bakarete ujruyorla.r. Adi, mllliyetslz. ecnebl simsarı mahut ·Baba Tabir· in ·Mahlmat•ı öyle bir gürültü yapıyor ki her­ kes zavallı mücedditlere fena. gözle bakmaya başlıyor. Eski meb'us Mustafa. sabri Hoca ağır ve korkunç bir Volkan bayra&ı kaldlrıyor, e.rtı.k bugünkü matbua.t ve edebiyat hayabnda. yaşa.­ mayanlar, Müatecabizade İsmet'ler ve eı:risall tı.ş­ kırıyorla.r, Mehmet CelAl, küfürleri ile, iaıayları ile. soğuk ve tatsız a.rsızlıkları ile hınqını ıılla­ mıyor. Sözde müteessir, &#lar gibi: 38


Se,. rl8rdesir& ey

dsbdebeU.

,anı. Pu.zuU

Kaldar � a.ç � bak rl81er oldu? ŞUrln -tuhD.It- kalmadı bir zevld, u.suU, Hallulı. klmi Verlairl8, Ilaimi A,.ıo Omer oldu.

s.,.

rl8rdssw ey hazreı-i Ruhi-i sahnur. Asar-• gorib4nB-i ruhu,. u..utuıdu. Vardır sebebi hep dsloadan oldu edsbiyat JeaB Jacque Rou.sseau·..u,. tGrzı bl.ze rniln.ke-

r,u oldu

Se,. rl8rdssw i14h. . .

diye bq-ırıyor. Qlen.mek için asla. Wm. . fen, ha" kl.k&t · ve edebiyat a.ra.maya.n bir çok ad.a.mle.r. kiif'Qr, rezalet, alay, istlhza. görünce ka.plljıyor­ le.r. Ma.lU.mat'cı, muh!Une gOre Adeta. milyoner oluyor. MüceddiUere ta.kıla.n ve bUmem kaç ya.­ şmda. eşek mAnAsma getl.rllmek istenilen •de­ kadarı• I.Akabı o kadar yayılıyor k1 e.rbk kavga. edenler birbirini ta.bk1r için bu kelimeyi kullan­ mayı kAfi gOrQyorle.r. - Fakat netice? . . . Bütün bu mua.rrızle.r es­ kiyi, es� ya.şa.ta.bWyorle.r mı? GazeUer. ka­ sideler, secller. bilmem daha. n:eler kalıyor mu? - Ha.yırl . . . Bugün gazel yapan feci düzen gOrmüyoruz. Dört sene evvel ·Mua.lllm • unvanlı bir rlsA.le çı­ kanle.ra.k •edebiyat-ı a.tika.• mQda.fa.a.sma. çalı­ şıldı. Bu, bir son nefestı. Kimse duymadı l . . . Slya.sl lnkı.l4.p Ue uyl!oDJUl gençlik ruhunu değlştirdJ. İçtıma.ı sefaletlm1zl.n farkına. vardı. Elimizde l.l.saD ve edebiyat yoktu. Bu hastalıA'ı tedavi 1çl.n birçokları •l.l.saDly&t• ve •sellklya.t­ ile uğraşmaya ba.şla.dıle.r. Vu.kufle.rı arttıkça. gör­ düler k1 şimdiye kader pek ya.nl.ııJ bir yola, pek derin · bir uçuruma.. pek koyu bir ka.ra.nlıP gl. dilmişl . . . Va.k:ıa. bu lçtlmıU sera� evvelce ba.­ zıla.rımız �a.n da. sezllm1şt1; l.Ak1n nBSil te­ davi edlleceıli.ni k1mse bllmiyonl.u. O vakitkiler fenne, .Uma, bugQDlı:O. kadar temas &dememişler39


di, .ı.ısan kendi cezlrleriı:ı.den dektl, kendi ta.­ sarrufla.rmdan mürekkeptlr• ha.ldkatl.DJ. anlamı­ yorlar ve ·tasfiyecW.k•le �aşıyorlardı. Siyasi lı:ı.kılA.pla beraber, belki daha evvel uyanan, · varlığııu duyan. var olmaya niyet eden gençlik, dünyanın en güzel ve ahenkll llsa­ lll olan Türkçeyi yalnız avam ve kadınlara, yal­ nız tekellüın lisaıı.ına. bırakıp yine eski llsanla, yani •enderuıı argosu• lle, milletine yabancı ve faideslz kalama.zdı. Nitekim kalmadı. İsyan etti. Türkçeyi bo�an •anat - nıuuı.ce -sız ve bir mA.­ nA.da bir çok kelimeleri üşüştüron, fenne; Ume, t&biata taban tabana zıt bulunan kapitülasyon­ ları atmaya. ve koparmaya. kalktı. Bu kapitülas­ yonlar basit, sade ve mükemmel Türkçe sarfı. nın• üzerine hücum etmiş, onu pençesine almış ejderhalardı. Türkçenin saf lügatiarını emiyor­ lar. yerlerine �ır ve şlvemtze muhalif kelimeler bırakıyorlardı. Ecnebl terkip kaldelerinden ve edatla.rmdan başka. bir şey olmayan bu kapitü­ lasyonlar Türkçeyi devirl.p enkazı üzerinde yük­ seliyor, milletin TUhunu kendine duyurmuyor­ lardı. İşte bugıl.nkü uyanan gençlik yaşamak Isteyen milletini ve onun ruhunu kurtarmak is­ tiyor. . . Ne yapaca.k l . . . Pek basit. . . Bu. uytınan ge rıç ıila k.a.nidLr Id: •söylediğmtz gibi yazacak ve o şive ve kla.ide dahUinde ıslah. ve terakidsine çalışacak olursak lisanın gılzelli­ ği tle mü.terı.astp mü.kemmeı bir edebtyatG ma­ lık olacağımıuı fılpluJ yoktur. • •• Nasıl söyl'llyoruz? Bunu herkes bilir, herkes tecrübe edebilir. Konuşunuz, nasıl söyledl#lm1z1 a.nlayaca.ksı.nız. • Bu basitllk. sadelik

ve mUkemmeilik

Iddia*• bizim

d�il<lir. BOyOk larouue Anolklopedlsl'nl · açmak z hmetlnl ihtiyar edenler görür. •• Merhum Şem.settln Sami

bev.


KonUllurken: ll Arapça, Acemce tasa.rTuf olunmamış kelimeleri asla k:ullanmayız. . 2l Isblahlardan başka Arapça, Acemce kal­ delerle yapılmış terkipler ve yabancı edaUar kul­ lanm.ayız. 3) Arapça.dan, Acemceden gelen kellmeleri tasarruf eden>k, Yani kendi •lisanlyat-ımıza uy­ durarak. kullanırız. Mesela. !Mehm.et-Memet. Mah.mut-Mamut. MilnJr-Münin", hayal-habal, hayyat-hayatl gtbi. KonUllurken, haben>miz olmadan tabiabn yaptık> şeyleri yazarken de ihmal etmemek . . . İş­ te yen! llsanın yeni bir tarifi. . . Yazarken tasarruf olunmamış kellm�eri, ıs­ tılahlardan başka Arapça. Acemce kaldeleri ile yapılmış yabancı terkiplerl, cem'ilerl kullanma­ mak, nazimda, neslrde, ahenk ve kafiye için, kendi şivemizl m..i.kyas tanımak • Yeni llsanın esasıanna itiraz edecek, bunla­ rın .makQl ve m.&ntıkl• ve ·•kabil-i tatbik• ol­ madığını Um! delillerle ısbat edecek var mı? Ben •yen! lisan • hakkında ettiğim ilmi it­ minanı daha. geniş v� parlak göstermek için kar­ şımda ciddi bir muarız arıyorum. Fakat teesüf s ederim ki bulamıyorum. Küfür, ıleizden ileri ge­ lir. Acizler sus� tahammül edemezlerse ha­ sarlar küfrıl . . . Misal: Kan.osmanzade Yakup Kadri bey. Onun boş sözlerinin hezel tarafını bı­ rakarak iddiaya benzeyen bir kaç sabrına. bakı­ nız:

�F� yem Usa.n. . • yenı ıtsıan s� tçtn. mu­ haklaak lıuUalu&ması pek gilç bir uyrıet oi'Gcak. MBBel4, 'mJlle t' kelimeııt bilmem rıa.sıl btr tstiha­ z. Ue 'bı.&du.R�a UJ.kıl4p edecek?• • Konuturken ec.nebf llpnlyahna riayet edenler bOtOn ve

yok

de(JIIdir,

TOrkiye'de

dü_lhamlt

yegane

• bendesian••

•Papaya •hAtA• lmtlyazlı

tabeka

bu cümlede':'dir.

veznlnde telkil

büs­

okuyan

eden

Ab­


Karaosmanzacl.e Yakup Kadri bey biraz all­ başına koysun.. Diına&ı ile düşüıı.sün . Sinirle­ riıle gene kendi cevap versin: •Kelinıeler, anlattıhlan. fikirlere göre in.tthap olunur. Sı.rl esht Tilrhlilğe aıt bir ihi manzume­ de :ya.zılan 'budun', 'mtUet'in. :yerin.e ka.inı. olma­ :ycıccıhtır. FakD.t, eğer, :yin.e böyle esht Tilrhlüğıi. hatırlatmczh tccıbederse şıi.phestz pervasizca :ya­ zdır; :yeni ltscirıeılar harehetlerin.t Ume ve man­ tıga u:ydun.ı:yorllı.r. L4htn Yahup Kadri be)', tlme, mantıga uymayan bir çoh münasebetsiz hare­ T•etlere niçin. ts:yan etmt:yor? Misal: alın, cebin, rı4stye heıtmelert yetiş­ memiş gibi Filıret'tn 'Pi.ş4ne ' Izelımesini hullan­ mas ı . . . • Yine o diyor ki: · Boğa.zun1z uzun mıi.ddet u:ygur, turgut ild . . misilli heıtmelertn dlhenZert tle :yırtılacah.• ·Turgut-, •gurırur• diye eklen.mek lstedikl -uygur. keliınesi Ltı.tln, Cermen, Islav gibi her llsanda aynı kullanılan bir şeydir. Bunun. Arap­ çası, Aceiilcesi yok ki söyleyell.m. Eker kell.me­ n.in içindeki •g• rahatsızlık veriyorsa alınız si:zeı Turkçe olınayanlan: gayr, guyur, gavır, gıra . . . ·Uygur• bunlardan d a m.ı tatsız? . . . Sonra. yeni Usana, yeni Usanın" esaslarına dair yazılmış yazıların hiç b1riııi okumaınış gibi bıı.kın ne diyor: •Onlar size dt:yecehler ht, her gılliln bir di­ hent vardir. Falıat aıdarımG:yı.nı.z eferı.tüler. Bu, gıi.l değil. bu Tz4mtlen dihsndtr. Iş bu kad4ria hızlsa iyL. Falıat teabırıda dtıin.tzt tersin.e çevtre­ cehstnt.z. Nazar-ı dıkkat yerin.e dtklıat gözü., nefa-t ıi.mtd yerin.e ıi.mtd ıi.fıi.rıl{/iJ., sadr-ı aZ.urı yerine a.zamsadır. . . U4 demeğe mecbur oraCaJr,. sınız.• Yeni Usancılar ba,kırdılar, haykırdıları • Vakaa esht. kli.şeler- bozula.cah, 14/ıin. terca­ me edllmeyeceh. Dtnı, siyasi ıstıla.hlar hep ıiura­ ccıh. Sadr-ı a.zam, şeyhil11sl4m, Kur'an-ı tkrt.m. nı

42


4yet-o kerlme gibı . . . Çı':inlaa Griılı bunla.r terklp­ ııı.ten çı..lunlf, bOr keUme o&mUf, tekeUüın Uıuuı&­ nG clilşmtlş, t.ızmamtyle tGsarruf ecJi.llıoı41;tr. •

Kiııiııi. gara.zı.n.ı ı:neydana. çıkarmak için ye­ Di l.l.san.ııı en ı:nılhlı:n esaslan.nı unutan Karaos­ manzade Kadri bey m1lllyetlni, varJ.ıSıııı idra.k Ue, edebiyatı lııhisar &l.tın& &l.&n vata.nsız ve ı:nU­ letsiz ma.hut •enderun • &rgOSU•n& isyan eden uyanık genç� vücudunu içtl.mal bayatıı:nı.z için bir teblike sayıyor. Hayır, a.zlzl.ı:n Ka.raosma.nzade Yakup Kad­ ri beyl Kavınl lıJtıyaklarla uyanan, l.1.sanlannı dü­ zeltmek isteyenlerin sesleri 11Jitlllnıe de[pl, •lnti­ kaı:n ş11rleri•Di okunma.z bir aaga.rya bUen duy­ B\lSUZ bir gençlik varsa., bu dUYB\lBUZ genç� sesi hAlA. işitlllyonoa biz ifte asıl o vıı.lı::lt içt!Dıai bir tehllke k�ısınday:ız. Öyle, kendi şairleri Da­ nonço'yu alkışiayan vahşi ve medeniyetsiz İtal­ yan gen�den daha 6d.l ve miskin bir gençUk vanoa ve bundan siz emin iseniz, u.traşma.yuı.ız. Yazmaymız. Boş yere üziil.meylnlz. Buralardan hemen kaçınız; çılJıkO. Rumeli'yi Cermen. Ana­ dolu'yu İslav askerlerinin çizmeleri yakında çtg­ neyecektne şüpheniz ka.J.masın. . . Çünkü , çünkü Türklük slınmilş, bitmiş demektir. Fakat hayır, azi.zim Yakup Kadri beyl Uyan­ maya · başlayan büyük Türklük, m1lllyeti, bA.ki­ miyetl, istlkbLU ve mazlsi Ue beraber Usanını da milliyetsizlerin allnden kurtaracak. Ölüp ölüp de yine asla 6lmeyen, bu kuvveti �akl sa­ yısız Osmanlı dilşmanl.ari gibi içindeki vefasız evlAtları tabiatıııı. TürklUkünü g&lp etmiş cahil seretler de deviremeyecektlr. Gören gözlerle etra.tuııza. bir parça bakar­ sanız buna lnanırsınız. Bazen de gayet tuhaf bir söz işitiyoruz; mua­ rızlarınıızdan bir kısı:nı diyorlar ld: -Bugünkü lisanımız TlirkQS d� Osmanlıcadır.•


Bunlara karşı da deriz ki: Siyasi Osmanlılığın resmi llsanı Türkçedir !Osmanlıca değil l l . Bu, -Kanun-ı Esasi• ile te­ min edilmiştir. Bununla. beraber, ·Osmanlıca• namında bir lisan yoktur ve olamaz. Bu neviden muıı.rız.larımız isterlerse esersiz ve fikirsiz meşhur fllozofumuzun Türklere •sağ­ lamdır• tavslyeslyle takdim ett.iği •Boşo Efendi • kadar, yahut ·Bank-ı Osma.nt• derecesinde mü­ ·kenunel ·Osmanlı· olsunlar; fakat, herhalde U­ sa.nları •Türkçe• olacaktır. ·Osmanlıca• na.m.ı albnda bir 11san olama­ yacağını ben söylemiyorum. ·Usaniya.t• UmJ söy­ lüyor. Ha tta. llsana dair hemen kendi hacmine müsavi eserler yazan merh uzn 11saniyatçı Şern­ settın Sami bey kendi zamanına. gelinceye ka­ dar ·Kamus-ı Osmcnl•, •Lılga.t-ı Osm.a.niye . un­ vanı verilen kitapların sahiplerine Isyan ederele diyor kio ·Li.san-ı Osmanı üç li.scında.n., ya.n.i Ara.­ bl, Farisi ve Türkçe lisa.nlanndan. mürelüıeptir demek. d.det olmu.ştu.r. Adat-ı i14hiyeye ve ta.bta.­ ta. mugayir ola.n. şu t4bir ekBer kava.id ve irı,ıra. ki­ taplarında ve buna. mürnasil klta.pla.n:la zikr ve tek.ra.r olunuyor. Ne ka.dar yanllfl Ne büyük ha.ta.t Oç lisa.ndan mürekkep bir ıtsa.nt bün.ya.da görülmemiş şeyi Ha.yır hiç de öyle değllf:lir. Her lisan bir liscuıdır. Söylediğiniz lisa.n, 'eLsine-i tu­ ra niye' zümresine mensup Türk lisa.nıdır.• Fakat ıuuı:ı. ·Osmanlıcadu-1• diye teplnen nev'e mensup muıı.rız.la.rımız buna. da. ltımat et­ meyebllirler; olabilir a.! Usa.nlyat Ilmi boş ve Şemsettln Sami de yeni l.lsa.ıicılar gibi belki bir budaladırl . . . Evet, herkes budala. ve a.hmak . • • Y alnız kendileri Z..ki ve a.kıllı . . .

uııf.

Onlar ne kadar zekl v e a.kıllı olllJ'BB. oıs lar, Norm.a.ndiya.'da, Fra.nsfonte'de, Gaskonya.'d4, Belçlka.'da., İsVIçre'de, Felemenk'de . . . kODUful&n Fransızcaya nasıl Normandca., Gaakonca, Bel�­ ka.ca . . . ila.h Ua.h . . . denm.eylp hep • Franaızcıı • c:J,e­ nlrse Asya'dan Avru P:"''ya. kadar har �ı.

44

1


nu.şulan bir l1sa.n.uı bO.tün eubel.er.lne de ·Türk­ çe• derler. . . Bunun a.ks1D1 hAlA iddia edenler var­ sa iddiasını --ancak- tspatla.rla kuvvetlendlr­ melldlr . . . auncı an bir buçuk sene evvel •Yeni lisa.n tabrir heyeti• lhıa,nımıza ait bir •istl.ı::Dzaç- ka­ leme aldılar, bütün muharrlrleriı:nlze gönderdi­ ler. Birkaç gençten başka kinısa cevap vermedi. Acaba niye sustulari Yoksa tenezzül mü etme­ diler, kendilerini ilmi bir suale -lutfen- kısa­ cık bir cevap vermeye tenezzül ettirmeyecek bir fatklyetlert ne idi? Bizim arkada.şlanmızın bazılan Gustave Le· bon, Alfred Fuyol gibi büyük kafalı adamlara bazı maseieiere dair mektup yazdılar. Hemen cevap aldılar. HattiL pek sevd1klın arkadaşım b.e.kik1 Alimierin kendisine karşı bu tevazu te­ nezzüllerlne şa.şmıştı; reflklııı haklıyd.ı. Çünkü AJ.I.mlerimiz o kadar bizim düzme ve yalancı mutaazzım ve mütekebblr idiler ki . . . Onların ta­ vırla.rı.na aldanan zavallı bizler her sene cllt cilt tlml ve lbdsi eserler neşreden Garp Allmlerinin vereceklerını asla u.m­ Türk gençlerine cevap muyordu.m. Fakat sonra Bnladık ki sorulan sua­ le cevap vermemek bizdeki sahte AJ.I.mlere ve ediblere mahsus bir kibir ve gurur hastalığıdır: Başka bir şey detll l . . . Biz o zam an •lstimzaç• lle beraber matbu bir de mektup göndermiştik. O mektup bir kaç sualden mürekkepdi ki --aynen hatırlayamadı­ tım Için- mealen şuraya . yazıyorum.: 1) Müoedditlerln, ıtsanla.rı.n tabU careyanla­ rını çabuklaştırmaya, kolaylaştırmaya salAhiyet­ lert var mıdır? 2) Bir llsa,n başka :ııs;nıa.nan :ı Ihtiyacı oldu­ ğu kelimeleri alabUir: fakat kalde alabll1r ml? 3) Üç llsaıım. ksidelerinden müteşekkil bir llsan olab111r mi? Ve bu ltıbarla Türkçeye Os­ maı;ılıca deneb111r ml? Olamaz ve denemazsa li­ sanımızı bu ha.Sta.l.ıkta.n kurtarmak bl.zlm Için bir vaZife detll midir?

45


4) Türkçayi sadeleştlrmek içiıı. şimdiye ka· darki ta.sfiyecllerln yaptıklan gibi li...,nımızda menlls Arapça, Acemce kelimeleri ata.ra.k ÇaA-a­ taycadan, Türkmenceden kallmaler aJ.ma.k llsan­ ların tabii tekA.mıllü.ne muva.fık bir hareket ml­ dir? 51 Llsanın sadeleşt1rll.meslnde ve yenlleştiril­ meslnde Arapça ve Acemce terkiplerln, cılmle­ lerin, edatların kullanılmasını esas ittihaz etmek llsanın tabıı tekAmıllıl lçlıı. en muva.fık bir usul dektl midir? e> Sadrazam, şeyhıliislAm gibi terkiplikten çıkarak klişe olmuş şeyleri, olduğu gibi bırak­ mak; menekşe, karga, ka.la.balık gibi Türkçeleş­ liliş Arabi ve Farisi kelimeleri Türkçe ·söylendlğ'i gibi yazmak ve onla.n tamamen benimsemak doğru değil midir? Arzu edenler yukardaki yeni llsanın esasla­ rına dair olan sualleri Avrupa'da meşhur •11saniyat• a.Iimlerlne yazabilirler. Temin ederiz; mutlaka cevap alacaklardır. Çünkıl şahsi gurur yalnız budalalar& ve ca.hlllere ına.hsustur. Mese­ la., şu zahmet! 1lm1 ha.kikatlarla uğraşmaya yük­ seldikleri mevkileri ma.nı olan muanzlanmız da. ihtiyar ederek Ga.rp •lisa.niyat•cılarma. mü­ racaat edebilirler. Fakat. ala.cakları cev'aplara .lnanma.mala.n, o hakiki Allmlere de budalalar, ahmaklar demeleri varittlr. O zaman biz onlara deriz ki: - Haydi, ecnebi kaideleriyle yapılmış sun'i ve tabiata muha.lif terkiplerlnize, Nergisl'nin, Abdurrahman Şeref beyin, Sıllayman Nazif be­ yin, hattA Ahmet Haşim beyin l.lsanına dönünüz.. Yazıle.rı.nı.zı daima. •enderun argosu• ile ya.zınız. LA.kin, yalnız yazarken slnlrlerlnizden ziyade eli­ ınaklDızı kullanuıız; çQ.nkıl karşımzda sJnlrlerly­ le değil, diınağıyla okuyan, dQşılnen, takdir eden kuvvetll ve uyanık bir Türk gençl.1ğ't var. 1

Son gılnierde ınua.rızla.rımız arasında mılhlın çehre gôrılndıl.; Cenab Şa.h&beddin, layman Nazif. __ 46

1ld'

SQr'


Ben · keruil heeabııııa. Cenab ve Nazif beyle­ rin, hareketlerinden daha zarurl ve tal:.U hiçbir hareket göremlyorum ve kendilerine asla darıl­ mıyorum.; çQııkQ bizzat oı:ılardaıı. blrbıbı dediği gibi: Dılııün teceddütpe�erlert bugQı:ı.ün muhak­ ke.k teceddütglrl.zleridir. Fakat yeDi l1saD.a. alt ·itlrazlan cevapsız bı­ rakmama.#& ve edilen itirazlara yine kendi sis­ temlerinde cevap vermeğe kat'iyyen karar ver­ miş oldukumuz iç:ID. bu 1k1 büyük çehre lle de �ıı.cağım.ız kat'idir. Nitekim Cenab'a Canlb ·Hakk•d&, Nazif beye -ZeMada ben. birinci ce­ vaplıı.ı'ım.ız.ı geçen gQn takdim ettik. Yalnız şu­ nu isterim ki: Dünün teceddütperverleri bugQı:ı.ün teced­ dütglrizleri olmasınla.r. çQııkQ zaruridir; fakat hiçbir zamanın müt'terilerl olmasınlar. MeselA Süleyman Nazif bey Şehbal'deki ma­ kalelerlıılıı bir yerinde diyorlar }d, - Yeni lisançıla.r, •mademki biz istlyon.iz, blnaenaleyh 1isan bizlm lstediğinliz şekle gire­ cektir• iddiasmda imişler. Kendileri bunu bir ·risale-i fA.niye•de mütalAa buyurmuşla,r, Biz böyle bir küstahlıkta bulnnmadıkJ.mız gibi Türk oğlu Türk olan Süleyman Nazif bey de bizlm bu küstahlıkta bulunma� üınit etmelidir­ ler. Biz diyoruz ki: - LisaD.lyat şu iddiadadır, lisanımızın tek.A.­ mül safhaları da bu lddiamızı teyit ediyor. .Biz· mukavele ile ortaya Cena.b beyin kabul edeceği­ ni vald buyurdukları neviden büsbütün yeDi bir llsan çıkarmıyoruz; çQııkQ çıJ<aramayız ve bizim­ le beraber hiç kimsenin çıkaramayacakma da emlD.lz. İçtlmal hadlselerle f8rtlerin vazifesi içti­ mal vicda.nın · temayüllerlD.l çabuklaştırma.ktır. İşte •biz• yalnız bunu yapmak istiyoruz. Nazif beyden zahap1aruıı tashih buyu:rmala­ nnı rica ederim. YeDi l1sa.Din .Anwça ifade kabiliyetini kendi-


leriııiiı şiındiye k.Bdar yazdıkları çok kusurlu ma.nzuıneler lle* tecrıl.be etmeye tenezzül etmez.. lenıe geçen gün •ZekA•cla ya.zd_ıAım manzume ile edebilirler. . . Buraya. yine All Ca.nip'ten bir misal alıyorum: Yayılırhen geceler sılslü; açıh mavi g6{/e O geçer, i-şte o meçhul, o gönlnrnez gölge . . . Ve uçar, tozlu, laaranlıh yolun üstünde erir. Kimbilir. Belizi de ondan geceler şüphelenir, Arhasından bahanm, htaıı. sönılh bir nlzgar Koşaraiz geçtiği yerlerde hazin bir şey arar. Şim.di yorgun, uyuyan gizli saatler uya.nır, Şimdi her rô;şeyi bir parça onun halbt sanır.

Söyle akşamıara gözyaşlan serpen nlzgar. Söyle orıda.n sonra tevcü edilen bir sır var. Söyle ruhun niçin incinmi-ş onun ruhu gibi, Söyle her çırpı.nı.şı.n böyle niçin peh asabl? Kim o? Rüzgar, uyuşur, söy!emez aizşam E bılme::. Gözlerinden bu durnanLar fakat a.sla lsilinmez. Yayılırhen geceler süslü, açık mavi gö{Je

O geçer, i.şte o meçhul. o glinlnrnez gölge . . .

Rica. ederim Nazif beyefendi, Cena.b beyin ·ba.rika.-1 belAga.t•ına. pek meftun olduğu Ka­ raosmanzade Yakup Kadrl bey gibi dekil, <liına.­ ğıııızla. tetkik buyurunuz . . . Bu şiir, llsa.nıınızın son zamanlarda. ne kaclar işlenc!Jğine ne güzel bir misal değil midir7 . . . Ve aynı lisan ·kelime­ lerden daha. çok mAnAlar daAuran Bhengt. te­ m.in etmiyor mu? . . . Sizden · yalnız bu noktaya -fakat insaf ile- cevap bekliyorum, •enderun argosu-nu müthiş bir ınıısa dll.çar edecek olan yeni .lisıuıı kabul Için dek!l. şüphesiz . . . *

B u kusurlar• az buyururlaraa hemen teorih eaeram.


....... Bugün eski llsanın artık a.zalına.ya başlayan münovviçleri son bir intiJ<4m. hınıiyle Tılrkçenin şivesine hlç riayet etDllyorlar. Tılrkçesl olan ke­ limeler k:ullanıynrlar. İDsa.n obların. eserlerini okurken mutlak& Tılrkçe bUmediklerine hQ.k:me­ der. Son ve yeni bir m.isal getireytın. Alunet Ha­ ş!ın beyin •Ses• u.nvB.D..l.ı bir şllrlni okuyunuz. Valı:ıa bu şllrinda bu sefer oldukça Tilrkçe ke­ liDleler . k:ullıı.n.maya gayret atmış. I.Aldn Tılrkçe keliınelarin na.sıl o� bllmiyor. Bakınız, Sthr-i. eb'ad içinde, 1tmdt ganiıl, Bir seh4b& cnd&ra.n. meyah u�UI- - Güınüş (m.uchJ, uyu.m.uş (mouchJ keliDlele­ rinl katiye yapıyor. Onbeş sene evvel eskiliğin. müda.fii MehDlet CelAl •bU• lle •piyano•yu ka­ tlye yapıyordu. O va.k:lt bu hata� Hüseyin Cahlt. onun· Fransızca bUmemesine. cpiyano•yu (nou) doğru okuy&Dı&Dl&Sına veriyordu. Ahm.et Ha.şiın beyin bugıln •güm.üş- lle •uyu.m.uş•u kafiye yap­ masına ne diyecek? Yokııs.. •bunda Ahm.et Ha­ şiın bey (Tılrkçel bUmemenin i.n.saıu sevkettiği hata.Ja.ra. kurban olarak şüphesiz k:1 'uyu.m.uş'u 'much' suretinde telAffuz edlllr za.nnetm.iş• ml diyecek? Yine -ses- şllrine dikkat ediniz: Sanlü hummc-yı vasıcı rnu.stağrak LeyU bir &tr-i hisle dDldura.rak Dolaşan. göLgeden. luuluıla rd&. Sanki btr savt-• gcd.p ve m:ülıtez ·Kalbe btr h.tl.sn.-i btbeka. yetmez. Alk& tamtrne s4y edtn.• den:U.

Burada •Tılrkçe• bil.me:aı.ekten başka hiçbir şeye atfolllD&ID&ya.ca.k bir ka.fl.ye ya:ı:ılı.şı var. •Ka.dın•ın son hecesi ağır oldutundan oeın eda­ tı ·lar• okunur: Ka.dınlar. . . •Kadı.nla.rdı.. . . • Ue hafif •demek· Dı&Sta.rından ·derdi•yi katiye y&.­ pıyor. Bu katiye ya.nlı.şını düzeltmek ıçın ya •ka· dııııa.rdı -yı ckad1nlerd1·. yahut da •derdi•yi -d&r­

dı·

cıkuınak

lAzıın..


Yine bu kılçük şürde •andırm&k• ve zaç etmek• fUlleri y&n.lış kull&nılmıe:

•imti­

Ovanm. s4yed4r-• maphemine lmti.:<aç eylemtf mlcum ve bahar. DoÇ\1 söylenmek lA.zı.m gelse: • Yıldızlar ve bahar ov&nlll mılphem gölgeliA1 (Uel i.mtlzaç eylem.l.ş . . . • . . . . . . ,lnıdi gamü.f sehab·ı a.n.ı:Ura.n. ıneyah uyunıUfl Dojtrusu: .Gümılş bir bulutlu) andıran sular uyumuş . . . • •İmtizaç etmek•i Tılrkçe diye kullanırsak mutlaka bir •lle• edatı Ister. Misal: •siz arkadaş­ larınız ile i.mtizaç ediyor mu.şunuz? Mısır'ın ha­ vası ile i.mtizaç edecekslııiz •. Bir kere şu misal­ lerde ve daha kendi kendin1ze (rom&nlard&, kimya kitaplarındal bulacağınız misallerde •i.m­ tizaç etmek• mastanJu Ahmet Haşi.m bey gibi y&n.lış kullanınız. bakınız, ne gıllılnç olacak. Şllr­ dekl ya.nlış, manzum. oldUkU için o kadar açık duyulmuyor. Zaten zavallı kariler, enderun argosu ile ya­ zılan muammalarda mAnA aramamaya o kadar alışmışlardır k1 artık yanlışiılın çirlı:l.nlJıt bile onların gözılne çarpmıyor. Ey Tılrk muharrirleril Yazmadan evvel Tılrkçe konuşmasını, ana d1ll..miz1n şiveslııi , ahengini, tabiabnı, tecvldinl Otrenmeye; onda­ ki glzll , derin, vAsi gılzeWklerin farkıDa varma­ ya gayret edlııiz. Ve unutmayınız k1 karalama detıl. eser yazıyorsunuz.

Bir

Perviz Genç Kalemler dergisi, c.

so

3, aeyı:

22,

1912


T'Ü'RK SÖZÜ

Şimdiye kadar blrQok kitaplar ve risil..leler alıp ok:uınuyordu. Muha.rrirler: - Ah bl.zlın Türkler... diye başla.n.n.ı sallıyorlar ve -· Ah, hiç okumayı sevmiyorlar, bu hal ile sonuınuz ne olaaLk? . . . diyol'la.n;l..ı , Halbuki zavallı Türkler okuyacak bir· şey bulamıyorlardı. Her mllletın olduğu gibi Türk mllletiDJ.n de kendine ma.bsus bir dili vardı. Çoluk çocuk, büyük küçük, kadın erkek. herkes bu güzel dil Ue konuşuyordu.. Hiç blrblrlyle ko­ nuşurken a.nl.qa.ma.ya.n Türk dünyada var nııy­ d.ı? Hayır. Ok:uınağa gelince hemen Türklerin biçbirisi okuyup a.n.layanııyordu. Türklerin biraz okwnuş ola.nl.arı ellerine kalemi alınca Arapça. Acemce lugat parala.mal;a, Arapça. Acemce terkipler yapınağa ka.lkıyorlar ve •bir mArlfet yapıyoruz• zannedJyarlardı. · Türkler Osm.anlı biikılınetini teşkil ettikten sonra beş altı asır geçti. •Edebi­ yat ve ilim • nA.mına. Türkçe . blr satır yazı yazıl­ ınadı. Anadolu Türkleri saz IJ&iEleriyle, milU des­ tanlarıyla, ya.nık türküleriyle yine kendi dUle­ rini kaybetıneıneğe çalıştılar, Son asırda Arap­ ça. Aceınce lılgatlar, terkipler yavaş yavaş terko­ luııı:nağa. başladı. Bugün mıııı Türk ss.rfı lstık1Al1Di k•zanınal;>il. yüz tuttu. Yarın ümit ediyoruz k1 TQrk belJonın mAnAsını bllı:necl..lai OlQ ve ec­ nebt kelimeler k;ltaplarıınızdan, gazetelerlm.l.zden kaybolacak. Türk BUgi DerneAi � her � g\i­ nü toplanan genç Türk edJplerl, genç şairler arçıktı, kimse


tık Nergisl ve Veysl zama.ıundan kalıp hAlA. de­ vam eden Arapça, Acemce terkipli eski lls&nla yazmayı mantıP ve ha.kikate muvAt'ık bulmadı­ lar. ÇünkQ lisan göz için deki�, kulak içindi. Ve ha.klkat konuşulan lise.nd.J. Yoksa uydurma bir yazı lise.nı dejildi . . . TQrkier konuşurken hep mııu v e te.bU Türk se.rfıyla, kaideleriyle konuşuyorle.r, hiç Arapça ve Acemce terkipler yapmıyorlar, Arapça. Acem­ ce cem· ede.Ue.rını kullanmıyorle.rdı. Konuşulan hakiki Türk dilinde en ziyade göze çarpan bu saflık, bu te.bllll k idi. Konuşurken olduğu gibi yazarken de Arapça, Acemce terkipler yapmak Türk halkının mAnAsını bilmediği Arapça keli­ meleri, cem' ke.idelerin1 kulla.nmanıak bugün hangi millete mensup olduklannı e.nla.m.ış genç ediplerimizin ve şe.irlerlmJzin başlıca meslekleri­ dir. HattA içlerinde çokle.rı, Arapça, Aoemce ter· kip kaldeleri gibi e.ruz veznlni terk ile ştirlerini milli aruzumuz olan hece vezniyle yazmak isti­ yorlar. MAdemki artık gençler te.bU ve hiı.kikl Türkçeye bir ehem.miyet verdiler, yakında herke­ sin okuyup anlay� gibi şeyler yazılacak, Türklerin de bir edebiyatı olacak, Türkler de ' kendi dilleriyle iftihar edeceklerdir. Tilrk gençliği bu mukaddes ümit ile çalışır­ ken Tilrklüklerini duyma.mış yaşlı muharrlrleri­ ın.iz de boş durmuyorlar. Yavaş yavaş yazılmaya başlayan Türkçayi söndürmek için be.kınız Tilrk­ lerin uyandığı ve...bl.zl.ın müste.kil, M.A"le.İn bir di­ limiz ve.rl • 1dd1Asmı gQttüğQ bir zamanda, bin­ üçyüzotuz senesinde nasıl şeyler yazıyorlar? Bu dikkat etmep, düşünmep lA.yık bir meseledlr:

Csalın.-ı dU-cılyW1da.l l(p4-ber-c4J mU&rd.b ı.ı minberefen Demek, mensı de/til, · Usem4rjJeym4J Kav4nlntn bıltan. Bkv4mı içtrı. (yek-tarz ı.ı CMesticid.J

ha.şmetıyle

1yeJzsıındırJ

52


4U-rıesdkJ lmersw-ı btlny4ndırJ c'"'""ıuı. u galJbJ eamıeten cı.em.- ·

llbtidBUerin

BugWı.

lndnı ll merk4d-pılşJ (eblaemJ blltıln ltabı u 1ceres hana.ılşJ lHusllnunJ bi.r ZGiriGIÜar (d.let-i ceng ll tecıa­ lfllylumJ Buglln tezyin eder (s4hdtiın.ıJ bir lvech-i lm.ilstahserı.J (BevtJdiJye lcil!cıle sebz ıl f4hir ki.sveler UısıiJ Eder Cydd-ı ,uıln.un.laJ o (dem meşş4ta.-ı gal; lr4J lNid4-yı UıtırdsJ

Türk viccia.nm.a bunda.n a.tır bir azAp ola­ maz. Halktan va.zgeçti]L Hangi Avrupa görmüş bir Türk vardır ki lmeşı;Ata.-ı gabrA.Jnın mAnA­ sını bilsin. . . Bu adamlar k.l.m.l.n Için, hangi millet için ya­ zıyorlar? Sonra. sıkılınadıuı, ·Türkler ok:uınayı sevmlyorla.r . . . • demek insafsızlık deg;J mi? Türk­ ler okuın&k istiyor. Fakat kendi llsaDıyla yazıl· mış şeyleri okumak lstlyorla.r. Eski Nergisl ve Veysi llsanı, (enderun ede­ biyatı) denilen tuhaf ve sun'ı lcA.t şimdiye kadar hep anu; veznlnl kullaııırdl . Gençler hece ve%­ n.l.n.t kabul edip m11lJ Türk sarfıyla şiirler yaz­ ma,ta başlayınca Arapça ve Acemce terkipierin taraftarları içtimal bir tehlike olıuı milliyetslz kalemlerlDl ona da musall&t ettiler. Bu zaDDe­ dlyorduk ki milli bece veznlyle Nergist llsanı yazılmayacak, saf ve sAde Arapça ve Acemce terkiplerinden h4ll gitzel Türkçe ya.zılaca.k, hal­ buki Işte yeni yeni knllanı!ma,ya, başla,ya:ıı bu milli ve A.ben.kll. vezn1m1zo de mabıU terkipleri­ Di soktular. CHiln-ı dUJ n.ılş ettUa· (be.zm..t Sldd.dGJ (Zevk-t c4vıld4ru.J bulduk Rı.z4'da · llf4-)lı ahdJ için lvaıat-ı .Kerbel4'dGJ (Bu nefs-ı hod-g4mıJ çelailp de cl4re Garıu.e ubrurıa (dld4r-ı yı!re} lNtlr-ı a,I&J tnince ldU-t tıg4haJ 63


{Murg-ı Q.61u) sa.lduk ci4 (1w.rb-g4hD.J Alin4 çılarn.,ı.z lıu'bede-b4z4J Teveccılh laı1m.adık lb4b-• nty4ziıJ lrlanla. erl.ltf.k rıltbe-t n4za Ve ilh. . . İşte biz Türk dll.i.ni bu edebiyat ze.­ llmlerl.J:ı.iJ:ı. ellerinden kurtara.ra.k halka kendi d1llyle fayd.asuıa yarayacak ,eyler yazacak, memleketim.lzde •okuma muhabbeti•Di uyan­ dırJD.qa çalışa.caktz. Tılrk Sö.:z;ıl, uyanan Alim ve milletiDe Aşık yüksek Türk genç�yle, hAlA uyuyan ve bir ışık bekleyen Türk halkı arasmda bir kapıdır, genç­ lik o kapıdan girmekle alçalınayacak, bUakis halkı, yani kendi varlığını, kendi milletiDi yük­ seltecek, kendine benzetecektlr. Türk Sözü sayı: 1 . 1 2 Nisan 1 330/25 Nisan 1 9 1 4

54


HALK NE DER?

İtte bizim t:an.ı.ma.dıiPJ bir şey . . . Türk­ lerden kim okumUŞS& n:illletınden. ha.lk.ıııclan ay­ rılm.ışt.ır. Bu bal bu günün ıneselesl aeğlldir. Esk:l.den de bOyleydL Hele şalrlertın.i.z ve ediple­ rtm.lz Tılrk ntı.m.ı altmda bir n:illlet olduğunu, •Tılrkçe•de konuşulan canlı bir lisan bulundu­ ğunu akıl.la.rına bile getlrm.em.Jşlerdir. Düşünü­ nüz, o Nergisl'nin, Veysi'nin yazd.ıP şeyler ...ne­ dir? O seci'lere ha.ng1 kulak ta.lıamınül eder. HA­ lı\ yaşayan o •enderun edeblyab•nın Arapça Acemce terkipleri, nJhayeti gelmez atıflan da­ yan.ı.lacak şeyler midir? Hele o baştan aşağı kl.lı;e terkipierin birbiriDe rabtından IbAret olan en­ derun edeblya.tından azınan BA.b-ı Alı lisa.nı. Tanzlınat dlll . . . Tarihte bir n:illletin bu kadar kendisinden geçmeetne pek az tesadüf olunur. Ne ise, vak'A.lar, felA.keUer 1mdada yetişti. Türk­ ler de cblz varız!• demeJte başladılar. Halbuki bir n:illletın varl.JA"ı ancak l1san ve edebiya.Ua, A.deUeri ve an'aneleriyle belli olurdu. Uya.nan Türkler bir de gOrdüler ki kendi lJsanla.rı hiç yokınuş. . . Evet, konuştuklan güzel, nA.zlk, taUı llsan kil,tıda yazıl:m.ıyordu. . . KA,tıda uzun, bo&u­ cu, :mA.nA.sız ve sun'l cü.mleler, mA.nA.ları.n.ı, Arap ve Acem o� tabil iyice bllmed.�Ai­ ıniz birçok terkipler sırala.nıyor ve buna, •1ıtte edebiya.t. . . • denlllyordu.. Bu güne kadar bu •en­ darun edebiya.b• hiç d�memiştl. Şinasi yalnız •atr-ı tefslrl • denilen � ve manbk düşmanı lehiınleri kaldırdı. Ecnebl terkiplere, mllll sarfı­ mızııı 1stikl.A.l.1n1 bozan Arapça, Acemce terkiple­ re dokunmadı. 55


EvvelA konuş�uz güzel Istanbul TOrk­ çesine girmeyen bu ecı:ıebi ve kllşg terkipler yi.De kaltiL Kend.ilerine ·ıldebA-yı cedlde• deDi.leu. ve bu •enı:leruD llsanı•nı Acemiatan tercılma.nlıkın­ claD, Fraıısa. �ma Alet eden bılyük adamlar da.. TOrklügıl duyam&Dll.ljlardır. Duysa­ lar ve •bir milletin a.ıı.cak lisanında ya.şayabile­ ce�· bilselerd.i, o kadar güzel konuştukları Is­ tanbul Türkçesiyle yezmazlar mıydı? Buna ne mlı.ni ve.rdı.? Mademki Türkçe. Arapça ve Acem­ ce terkipler kullanmadan konuşabillyorlarcl.ı, o halde yazabilmeleri de mılrnkılndıl . . . Hal1d Ziya Bey tabia.tıyla ölmete mah.k.üın. olan milliyetsiz Nergis! l..ise.nını dirtltmete çalışıyor, onbeşer sa­ tırlık cümleler yapıyordu. Azıcık daha gayret etse bir cılmlede bitmek ılzere bir küçük hikAye, hattA bir roman yazarak mah4.retl.ni gösterecek­ tl. Meh.med Rauf" Bey yine kllşe ve ecnebl ter­ kipleri bıra.knıa.makla beraber konuşulan tabii Türkçeye yaklaştı. Fakat Tevfik Fikret ile FA.ik All Bey . . . Onların nazarında hiç bir şey detış ­ medi. Onların na.za.rında hAla. kendi lisa.nın.ı ede­ blyatta gönnek Isteyen bir ·Türk mille t!• yoktur. İşte Ftlik All Bey'In son şiirlerinden bir parça ki tam sekiz mısra'ında ancak bir cılmle bltiyoı;:

Si.z.ler, sizler ey (nevdztş-t iUıd.mpJ 6ştn4 T4bende cepheler, bu mua.z.zez, bu (c4n-bafh4J Topra.klcnn (n4stb-t tahammıll-gilzdn.nıJ Al luJ.nlar, 4t.elln ya.ra.lar (ctsm-ı n4zınıJ Tc!'.zlp edip dura.n vatanuz., (luJ.lb-i m4dertnJ A ldm u ızdır4b..u (bi.-luJ.yd u gamJ, ser-tn Btr ya,la, ta, yürekli, ve btg4ne, gtryeriz Bilmem na.sı.ı taharnmal eder, seyreclersı-

fn.lz:l. . •

İnsan okurken nefes ala.mıyor. AdetA boıtu­ lacak. Arbk buna kim. -Istanbul Tarkl.;aııi · diye­ bllir? Benebi terkipler de -QstO.ne caba. . . 58


Ka.f:lyelmi.n.in kula.ita h"" gebnesi şöyle dur­

sun, gOz, arayıcı fişeği. gtbl aold.a.D aQa, &aada.n sola dOndilkçe yoruluyor. Tevfik Fikret, Nergl.sl

tan:ı.nı :yaşatmak ve tabü Tilrkçeyt yazmamak hususunda daha. ınuta.aasıptır. FıUk All 'yi geçi­ yor, t&ID on ınıaralık blr cıl.mle yazıyor, hem son eserlerinin birinde:

Nefretle

Ve sesfm Czsrd ıl sıhha.tlferJ Bir çehrentn. Chutut-ı h<un.ılşu.nda.J titreşen Evc4 besteleri Bu ya.nık ser-nılviştı ben Gılnlerce inler, i.nleriln artık . . . Tega.Uılbü.n CMasrü. ve miJ.IterlBJ canavar dişlerinde hep lnsanll.ğın. asırZara J'l'&e'I'Cill va pılr-t4b (Şekva'yı eksert.yettJ dlnler: jlakın.. ı.ı.zak Her (nevha-yı elemdeJ l:!o�uk bir Cemn-ı (hak} Su.zişli bir kıtabe okur, ınleriln . . . Şeb4b Aguş aça.r ka.ronbğa., ınleriln har4b . . . i.nlerlln:

Bu h.a.n.gi milletin l.lsa.n.ı? ... Bu İstanbul Türkçesi mi? Bununla. beraber eskilerin bu bo­ kucu ve tabiata muhallf enderun llsa.n ve ede­ biyatını gençlerlıı içinde blrkaç Türk olmayan beynelm.Uellyetçıden başka bekenen kalmadı. Llsanımınn 1st:l.kl.A.l1ni . milll sa.rflDllZI.D lJsaDJm.ız 1lzerlnde t&IDam1yetlnl ve hAklmlyetlnl bu genç Türk şa.lrlerl temin edecekler. . . Eskilere gellnce onları. kimse ta.nım.az. Türk­ lerin onla.rda.n haberi yoktur . Ta.hsU gOrenler bUe Ekrem ve HA.mld'in ancak ısıinıerlnl lşltı:ı:ı..ı.şler­ dlr. Allah çok Omür versin, yarın HA.mld Bey de Olecek olursa. resmi adamlardan.. hdkQınetçUer­ den başka kimse cene••lne gitmeyecek. Niçin? ÇQnkQ onu m1lll şa.lr ol&ra.k tanıyan yok. Onun yazılannda.kl kelimelerin mA.n4sını Türklerin y(lzde doksa.n dokuzu bUmez. � o, Türkle­ rin içinde y(lzde · biri geçıneyen, Arapça. ve Acem· ce

bUenlar

ıj;ln

yazmıştır. '117


Şayet bu şair milliyetını vaktiyle idr6.k edip İstanbul Türkçesiyle yazsaydı belki bQ.tQn Türk­ Alem vılcılda getirir, lüğilıı llsanında yeni bir birbirine azıcık uzak ve yabancı k&la.n mahalli ve mevki lehçelerimiz üstOnde İstanbul Türkçe­ sinden bOyılk ve yıkılmaz bir beykel kure.rdı. O vakit hAk1m. ve unıumi bir edebiyatı olan Türk­ lük daha çabuk yıl.ksellr, terakki eder, yerleşir ve kuvvetlenlrdi . . . Bu büyük ve mukaddes iş artık yenllerin, bugünkü gençlerin eline kaldı. Onlar biraz ·llsa­ nlyat• Ilmiyle iştigal eder ve ba.kikl lisan ancak konuşulan dll oldukunu aı:ılayara.k enderun ede­ biyatının llsanca birer şaklrdl olmB..zla.rsa uyan­ mak Isteyen Türklüğilıı ölmez 'peygamberleri · olurlar. Çüı:ıkıl halk dedlğimiz millet uyurken bile kencll nden olmayan kendi uyuşmuş rühuı:ıa mu­ vafık gelmeyen şairleri kabul etmez, atar. On­ dan yüzünü çevirir. İşte asırl.arca. ·devam eden enderun edebiyatı . . . Halk baı:ıgl terk.lblnl Türk­ çeye sokmuştur? Hangi Arapça, Acemce kelime­ yi kendi selikasına, kendi şlveslne, kendi tecvi­ dlne uydurmadan söylem.l.ştlr'? BütQn hayat ve bakikat bu halkın rühuı:ıdadır. Kanunlar, hükümetler, A.detler, A.yl.ı:ıler hep onun umumi rühuı:ıdaı:ı doAm.uş ve suı:ı'l olarak yapılmak Istenilenler hemen devrilmişcllr. Halk enderun edebiyatı ve enderun llsa.ı:ı.ını kabul et­ memiştir. HAlA. kitap olnımamasma sebep de llsanı kendisinden addetmedlğid.lr. Yoksa halk asla nankör dettld.lr. HattA. A.llcenA.ptır, A.lidlr, mukaddestlr. İşte Şlmal Türklerinden halka ya­ bancı kalmayan şair Abdullah TukA.yef . . . Geı:ıç­ ken, büyük ve mükemmel bir eser vO.cuda getir­ meden geçen sene OldU. I..ll.k1ı:ı şimal kardeşleri­ miz onu uı:ıutmadı. Bu sene de öld(iğQ. gün m1W bir bayram gibi A.yl.ı:ıler yaptılar. Bu genç ve lalihsiz şe.lrln Ismi en sillD.mez btr tarih olan milletının kalbine yazılmıştı. Onun şiirleri rnektaplerde gençlerin elinde, ailelerde

68


DAr1ıı. cUzleriJ:ı.de hAlA okunuyor. D1r1 duruyor." Bl.zlm eski. ,.. yeııl eıı.clerun eclebi­ yatçıla.rımı.zı. hattA Arapça. ve Acamce bUım.J.er­ clen ' ldı:n okuyôr? Ey gençlerı Blz onlar gibi çorak kalma.ya­ lım. Kımeli clüşünclil.klerlmizi haJkııı. yani mille­ tin lisanıyla yazalım ve İstanbul Tüi-kQesiDi bil­ tıl.n TQrklerln eelebi Uaanı yapalım. O vakit biz onlar gibi �en unutulmaya.ca,tız. Ölclükten sODra. Iyi rılhumuz kabriııı1zln llzerlncle torunla­ rıınızın ihtıramla � görecek ve Türk­ lük yaşad.ıkça nAınımız hamlyyet ve şefkatle anılclıA"mı lşltecek . . .

taze kızlaruı.

18

NiNn

58.

Kadaköy TUrk Sözü, sayı: 2, 1 330/1 Mayıs 1914


UM_U Ml VE HUSUSI TÜRKÇE

Abdnllah TukD.yef ve Liaanı

Her milletin bir llsanı vardır. Türklerin U­ sanı d& konuştukları Tılrkçedir. lAk.l.n İstanbul' dan ta. Çin huduUarına kadar konuşulan Türk­ çe bir midir? Hayır. . . Türkçe de şive Itibariyle az çok değişmiştir. Hatta. Tllra.n'ı bir tarafa bı­ rakalım; İstanbul'da.ld Türklerin dillerinden ne­ reli olduklarını anlaya.billrlz. MeselA. Manastırlı ve Ohrlli bir Türk, şive­ siyle RumelW oldukUnu haykırır. Kast.a.monulu­ ların, Diyarbekirlllerln, Eı7;urumluların., Kerkük­ lülerln şiveleri başka baş kadır. Bunlara ·ma..hal ­ li Türkçe• denir. Bununla beraber birbirleriDelen çok uzak olan yerlerin Türkleri keııd.i ara.larınd& . anlaşıp konuşabilirler. İstanbul'da kim vardır ki bir Kast.a.monulu­ nun, bir Manastırlının, bir Eı7;urumlunun ıı6y­ led1gtnl. anlamasın? HattA Kaşgai-'d&n, Taşkent' ten, Buhara'dan gelen Türk he.cılarıyla biz ter­ Farklar ehem.miyetalz cümansız konu.şabillriz. ve şiveye lı.lttir. Tasrif slgala.rı hemen hemen birclir. Ya.In.ız şlmal kardeşlerimiz ve Tatarlar arasında eski TQrkçenl.n

!gHarı hAlA yaşıyor.

Mahalll bir Türkçeden baş ka bir şey olmayan Tatarca, onun için ayrı bir llsan aclclolunuyor. Her m.Wet gibi Türklerin de Usa.nı ma.haJ.lJ ı;lvelerle konuşulur. Bunlar ayrı ayrıdır. Bir olan edebiyat llsanıdır Id o d& İstanbul'da. konutulan

na.zlk ve gQzel TQrkçeclir. Nitekim Kırım'clald Tercü.ma.n Ga.zetesı İstanbul TQrkçeaiyle neı;ro80


lunur. Kafkasya gazetaleri c:l.e Oyle... R-'da.k.l Tilrk kanielilleriıDJZ b.lz1m gibi hAklDı ya.ıı1 mesut ol.madıkla.ruı.d � QOk oa.lr yetLttlnne­ mJ.etir. Geçen sene vefat eden ı:narhUID. Abclullah TukA.yet onla.nn heDl8D blrtclk miW oa.lrlertdir. Bu oa.lr Ahmed1ye, Muha.mmed1ye, EııvAril'l-A.ı;ı­ klıı gibi eski eserleri çıok ok:udu&ıındaıı hep o bo­ zuk ve fakat sAde olan. llaa.ı:ı..ı knllanmışbr. El;er İstanbul Türkçesiyle şUrler, romBDI&r, destanlar yazsaydı şil.pheslz o kadar eev� milletinin edebi lJsa.D.ı.yla tereıınıl.m. edecekti. Blzlın ediple­ rinıiz. şalrlerlıDiz konuştuAwnuz güzel İstanbul Tilrkçesl.n.i i.h.mal ederek Arapça. Acemce terkip­ ler yapmayı bir m6rifet Z&Illle.ttiklerinden asıl Türkiye'deki Türkler eserlerinl okıı:me.IIuQ I.arsa bütün Tilran balkı da okum&mışbr. Abdullah 'l"ukı\.yef de oııla.rııı l.lsarun.ı beAen­ memiş ve yazık ki İstanbullu ol.madığuıdan gü­ zel Türkçe � de şUrlerinl yazmamıştır. Bununla · beraber hemen hiç terkip ku!Janmamış ve konu­ şulan şlmal Türkçesiyle y&ZIIlbr l.Ş . Halbuki şl­ :mal Türkçesi Türklerln edebi lisa.nı da deA'ildir. Ancak Türkçenln mahalll bir şlvesidir. Şlmal hal­ la eserlerini eeve seve okur. Fakat bütün Türk­ ler okuyamaz. Bütün Tilrklerln seve seve okuya­ ca,tı, edebi liaan olan. İstanbul Türkçesldlr. Ter­ kipsiz ve tabU İstanbul Tilrkçesi.n.i yazmak ya.lııız Türkiye'deki Türk oa.lrlerln vazifesi deA'ildir. Mil­ ll vatanın yani ha.tün Türa.nın oa.irleri İstanbul Türkçesini OArenm&Ae gayret etmeU, miW Türk sarfının tamamlyet ve hAkıDılyetlnl temlne çalış­

:malıdır.

Mllliyet demek · llsA.n ve mJlll ma6rif• de­ :mektir. Müşterek ede'bl bir lis&D.J. olınayan bir :millet. rabıta.eız eilril.ler sayılır. Liean, en kavl bir b&Adır. Bu baAa Ornek, biitün 'rü.ran edebi­ yatlarının en mukaddes bir vazifesUr. Abdullah TukA.yef, lhtlm&l bu haldka.ti � lçlıı, İstan­ bul Türkçesbıe :mıl.m.kil.n oldll#U kadar yakla.ı;ı­ yazık ki gayr-ı mUii aruz vezlnleri.yordu. Fakat .. . 81


ni Türkçe zannedlyordu. O vakit bu gayr-ı mil­ li anızun Türkçeyi harap eden yabancı ve ecne­ bi bir usul olduSuııu Türkiye'deldler bile bllm.1yorla.rdı. Eker o, m1lli aruzumuz olaD hece ve­ zinleriyle yazmış· olsaydı şüphesiz yazılan daha kusursuz ola.ca.ktı. Gayr-ı milli aruz vezinlertni kullandığı için birçok Türkçe kell.melerin. şivesini bozmuştıır. Milletini seven ve onun dlliyle yazmak isteyen­ ler şive Um.inin bu incell.klertni tedkik etmelt­ dlrler. Yazı yaznıa.k ına.nasız 1Akırdı s6ylemek değildir. . Muharrirlerin de büyük vazifeleri vardır. Manevi vatan olaD lisanın müdafUeri, askerleri, kabramanları onlardır. Ve l.i.se.n öyle bir vatan­ dır k1 bozulursa. artık ne millet kalır ne devlet . . . TOrk Sözü. say•: 3. . 24 Nisan 1 330fl Mayıs 1 9 1 4


TÜRKÇEYE KARŞI ENDERUNCA Atalarımız: -Bır belA. b1ıı nasihat dea-ır . . . • deııı.lşler. Son � felAketler- de bizi uyandırdı. Tılrkler, m.il11yetıerl.ni idrike . başladı­ lar. Bu mllU ictrııki görmeyen, l.nkA.r eden mu­ ta.assıpla.ra. 1A.f a.ıılata:ı.qa ke.)kmak bol tur. - İstanbul Tılrk deAUdir, Tılrklük cerayanı suıı"l ve yal.aııdır, diyenlere, Iki O.ç sene Içinde pek çok deılişen pA.y-ı tahtı.m.ı.zuı sokaklarını gOs ­ termeU. Ne kadar Tılra.ı:ı loka.ııtaları. Yeni TOnu:ı blçki yurtla.rı , Kızıl Elma. bakkal �arı gö­ recekler . . . Yeni d<>A"an çocukların adları hep Tılrkçe isimler. . . ·Boy scout•u bUe ·lzcilik · ke­ Umeslyle tercüme ettUer. Bu mını uya.ıııklıktaıı vatan muhabbeti, va­ tan muhabbetlnden de Usan muhabbet! doA"uyor. Milllyetlıniz nasıl Tılrklo.k. vataııı.m.ız nasıl Tür­ kiye Ise Usanım.ız da Tılrkçedir. Tılrkçe blzl.m mA.nevt ve mukaddes vatanımızdır. Bu mA.nevl vata.nın isUklA.U, kuvveti 'resmi ve mUU vatanı.mı­ zın lstlklıUinden daha miihimdir. Çüııkil vatanı­ nı kaybeden blr mJllet epr Uaıuı..ına ve edebiya­ tııla hAldııı kalırsa ıııa.b.volma.z. yaşar ve 'yine bir gQn gelir siyasi lstlk1A.UD.i kazaıı.ır, dü..şm.a.ı­ıların dan Intikam. alır. Fakat blr m.illet Usanını bozar, kaybederse hattA. siyasi hıUd.m.lyetl bAJd kalsa bUe tarıhten siUD.ir- Esirleri onu yuta.r. Yazık ki bl.zi.m. Usa­ nımız bu konWJf:ukum.uz güzel To.rkçe de hemen hemen kaybol.ı:na,ta yüz tutmWJ. Eler uyanma.­ m.ız biraz _geclkseymiş ta.Dı.lr,mlyle kaybolacak­ mı.t.

SevgUi ve güzel lisanımızın acıklı t.a.rlh.lnı blrkaç �tırl& hatırımıza. getıreUm.. Dedelerlmiz 83


at üstünde kıtalar fethederlerken sana.tla uzun u.zaı:lıya J.ştlgale vakit bulama.mı.ı;lar. Anadolu TUrklerini birlaştıren OsmaııoAuUan da clhAıı­ glr olduktan sonra Türkçe olmayan sıo.ray ede­ biyatııu himaye etmişler. Bir vakit Aceınce Ade­ ttı. re.smı: l1sa.ı:ı olınuş. . . Türkçe yalnız dillerde kal.m.ış ve satıra geçm.em.iş. Konuşt;ukuınuz canlı Türkçe edebiyatı tekkelerill ka.ra.nlıkla.nd n a, Aşıkların, saz şalrlerilli.D. ytı.dında yaşamış. Ci­ htı.nglrl..lkln gururu ve sarhoşluklan arasında Arapça ve Acemce kelimeler ve terkiplerle te­ şekkül eden •Bnderuıı edebiyatı- Türkçed.e bir •ikilik• vil.cO.da getirmiş. Konuşma lisaruyla yaz­ ma llsanı birbirlerinden ferslı.hlarla ayrılmış. Konuşma llsanı Türkçe kalmış, yazma lis&lll Arapça, Acemce ve biraz da Türkçeden mürek­ kep olmak üzere gayet tuhaf ve milliyetsiz bir­ şey olmuş. Yazı lisanlDl kimse aıılaınamış. Bugün bile kimse anlamaz. Bunun acilDl Tanziınatçılar ·li­ san-ı Osma.nl• koymuşlar ve, - ·Farlsi, Ara.bi ve Tılrkçeden mürekkep bir llsan azabü'l-beyA.ndır• diye tarlfa kalkarak; l l Her llsan bir llsandır, üç lisandan mürek­ kep bir lisan olamaz.. 2l Her llsaıı başka bir llsandan kelimeler alabillr, fakat kaide alamaz. 3) Her lisan cU.ter bir llsandan aldığı kellıne­ lert:n telaffuzunu bozar, kendi tecvicline, kendi selikasına. uydurur. Ve 1lh . . . Gibi ·:ı.ı-ıuytı.t• 1lm.inin bo\riz esa.slarını i.D.­ ka.r etmişler, Ta.biata ınuh4.llf yapılan her sun'l hareket gibi bu düzme ve sun'l l1sa.ı:ı da ya.lnız divanların ok:unm.ayan, okunursa bile aııla.şılma­ yan sa.yfa.larından bir adım dışarı çıkmamış, Türkler konuştuklan güzel li!ı&lllD Içille aı;la Arapça.nın. Acemcenin kaidelerini. terJıipleri.D.I sokmaın.ı.şlardır. Bugün İstanbul'da. konuşulan Tılrkçede Arapça, Aceınce terkip yoktur (Ta.bil ıstıllı.hla.:r müstesnAl , Şüphelenen dikka.t etsi.D..


Her sınıf hslkıyl& konUŞSUD: sara.ylarda, bO.y(lk ıtoD.aklarda., evlerde, ça.işı.da, · pazania., mektep­ lerde hep bu güzel Türkçe konuşulur. Ve bu gü: zel TQrkçede de hAkim ola.D. milli Türk sarfıdır, asla başka l1ııa.riııı kaldeleri ve edatlan yoktur, Türkçe da.i.m& •lisaıı-ı Oaı:na.n.l· denen Arap­ yabancı ka.lınış ve ça. Acemce terkip �a enderuııcuların bu anlaşılmaz zavallı . Türkler lisa.D.ıııdaD. her vakit şl.k.A;yet etmişlerdir. Berga­ malı Kadrl'nln kitabında da bu şikayet duyulur. Sonra TQrkÜD. şu hiclcletiD.e bakın . . . Ne kaclar haklı . . . Kaneli Usanının. Arapça. Acemce terkip­ iıı görüyor ve haykırı­ ler altında söncliirQ.lclQ.tiii yor:

·ArGpça. �teyen Urb4n'a.. gitsin, Acemce tsti:yen. lran'a. gitsin. Frenkler Frengiatan.'a. gitsin., Ki biz Türkaz bize Türkçe gerelatl.r. Bunu fehmetmeyen · ( . . . J demektir.• Bugün mllilyetleriD.l lclrak eden gençler bu Tiirk kadar haşin clekUcllrler. Arapça, Acemce, Frenkçe isteyenlerin ele Türkiye'de kalmasına razıdırlar. Fakat şu ı;ar:tla ki Arapçayı Arapça Frerikçeyi Frenkçe Acemce, ola.ra.k; Acemceyi olarak O�er ve TQrkçemlzl bozmak hıyA.­ netbıden va.zgec;:slD.ler. Türkçe bıltiiD. TQrkiiiğün malıdır. Milli Tiirk sarl'ı lçtimA.l bir mılessese ol­ duğu gibi A.li Ve mukacldestlr. 0ııUD. tememlığı­ D.a riAyet hep1m..l.z1.n vazifeslcllr. l et careyanı lle beraber kalblerl.mlzde Mllly alevlenen llsa.n muhabbeU konuşulan Tiirkçeniıı ve mill1 ıo.ruzuıı satıra geçmesine sebep oldu. Otuz senecUr ba.tnlan .ıtsa,nımızı sadeleştlrelim.l• temenn.lsi llm1 usıll ve huduelunu buldu. Arapça, Acem.ce kaldelarle yapıla.D. kli.şe terkipler abldı. Konuşulan gılzel Tılrkçe şive ve bedA.atta mikyas addohm.du, Eı:ı genç şairlerimiz mill1 ve­ Haklk1 ve canlı zi:D.lerle teranniima başladılar. llsan galebe çalark.mı ldmseııi.D. anlama.dıb en85


derunca yani •llsan-ı Osmanl• susmadı. Tabiatı.ıı muzafferiyeUna kan;ı gelmek istedi. Fakat nasıl? Milllyet asn olan bu yirminci asırda hiçbir Tür­ kün anlayamayacağı dört yüz sene evvelki mil­ liyetsiz enderun lisanıyla. . . İşte Ali Ekrem Bey' in PeyA.nı'da.kl son şiirinden lkl kıt'a. Ecnebi ter­ kipierin ne kadar bizim rılhumuza yabancı ol­ dukUJıa dikkat ediniz. Bugün. (cebln·i vakılr-ı dehdettndeJ onun Durur zuhüra m.üheyya (bu varuk-ı z.ucretJ (Ziyci-yı çeşmineJ akis lley41H. fıtrat,) (Qurüb·ı sayfa) düşen bir güneş kadar yorfgun Nedir bu (levha-t vicdan-ı ber-güzi.cl.e mecii:>J Neler geçer bu sem4nr.n burılc u tarından Bu (ayn-ı 41emJ olan kalbin inkts4rından Ne llahn-ı kahr u mel4l inltyor şu heybet-i 1141?)

Bunlar ne demek? Bu lisan nece? Kimsenin konuşmadı.kı bir llsanla kime edebiyat yapılıyor? Yine bu enderunca manzumenin yanında bir ma.nzurne daha var ki yalnız şu kıt'asını na.kle­ diyC!rum: Otstıycü btr lhartm-i gar4m-ı sttcıre:hc1m) [(erıdüde-t kel4lJ Btr (aşk-ı cUl-şi.k4r u semen-bıly u hoş-pe­ /ycimJ (cimılde·i kel4lJ Buna kiınse ·Türkçe• diyemez. Fakat bir Arap, bir Acem de bu kıt'ayı okusalar blr1;ey an­ larlar mı? Bunu da üınit etmiyonı.m. Yalnız fU kadar var ki İstanbul'da, Anadolu'da bütün TQ. ran'da hiç bir Türk •levha.-i vtcda.n-ı ber-güzlde meıU, a.şk-ı dil-şikAr u semen-büy u hoş-peyA.m• gibi bir satırlık Arapça, Acemce terkiplertn _m.A.­ nA.sını anlamaz. ·Amüde, berAzende, endüde, bast• gibi kellınelerln mAnAsını bilmez. Kimin için edebiyat yapıyor? Türkler için mi? Türkler enderunca. bilmezler. Yok, •llsan-ı 88


Oııma.nl • nıUn.ı verilen bu tuhaf ve

sun'l lJsan Ue Ermeni, Rum, Yahudi glbi Türk olmayan Os­ ma.nlılar Için yazılıyorsa. boşuna zahmet. . . Çün­ kO. bu kavimler enderun l..lsanın.ı değil henQz ha.rflerimizl bUe tanımazlar. Bizim. mem.leketle­ rlmizdeki Acemlerin ise ekserlsl Azerbaycanlı Turklerdlr. Arap kardeşlerlınlzin edebiyatça blç bize ihtiyaçları yoktur. Onların o kadar milkem­ mel ve mllll blr lisanları vardır ki tamaıniyeti mukaddes kitabımızın vücuduyla temin olun­ muştur. Bu milliyetsiz enderun lisanırun hAlA devamı blr inat meselesldlr. Milliyet careyanından doğan !isan muhab­ bet! milli Türk sarfmm tamamiyatini teınln fik­ rine istlnad ediyor. Türklılkün cereyanırun bir­ çok muarızları var. Milliyetın Abidesi, rühu olan l.l.san da bu muarızlardan kurtula.m..ıyor. Mill! Türkçe sarCuım. ta.mamıyetlnl � lçln eski­ sinden fazla Arapça.. Acemce terkipler kullanılı­ yor. Ara.pçanın, Acemcenin ·kaldelerlne dikkat olunuyor. Türkçe mahsustan yanlış yazılıyor. Türkçe dlye hAla. ellmizde Arapça, Acemce ke­ llm.elerden yapılmış blr kamüsu taşıyoruz. Turk­ çe blr katiye lüga.tı yok. Enderun lisancıları, SeninJe ey mıltersrın.ün. ıtsan-ı Osm.anı Sentnle ben ya.zan>n en huceste-efk4n diyen !şalr-l AU nesllylel diğer blr lşalr-l fAzı­ lı.mızl m bu l.k1 neşldelerlni blrer lnumüne-i ke­ :m.A.ll olmak üzere (sütun-ı ibtlhAcım.ızal dercey­ lerlz. diye blr satırda. dört terkip yapmayı mari­ fet zannederken Türkçenin en basit blr kaldesi­ ne yabancı kalıyorlar. Milll Türk sarlma ehem­ miyet vermiyorlar. Akılları, flklrlerl hep terkip­ lerde. . . •Bu 1kl neşidelerinl. . . • . Halbuki Türkçede •blr ismin evveline aded gelirse o lsl.m cem' edatı almaz•. , ·Onbeo kişi ylrm1 atı yedeklerine ala.Jra.k bu il.ç yoldan kaçtılar• denir_, Fakat •Onbeş • k:işUer


yirmi atıan yadekler:lııe

alarak üç yollardan kaç­ tılar• denmez. Ve bu kaideyi enderunculardan f başka biltoı:ı. sta.nbullular bWr. Ya.lnız yerli Yu­ na.nlılar m'ÜStesıı.A. .·. Bunlar 'llsanımızın şivesi gibi kaldelert.ni de bozarlar. Nitekim geçen gün Beyoğlu'nda.ki Rum sineması büyük ll.A.nlarla •trois ombres· kel.iıneslnl Peyam'ın ·bu 1k1 ne­ şldelertnl• gibi •üç gölgeler• diye tercOme etmiş ve büyük harflerle yazmışb. Türk 5azü,

1

Mayıs

88

1 330/14

Mv•:

Mayıs

4.

1914


TASFİYE VE

ISLAH

Muhtarem filozof Rıza. Tevfik Bey Türkçülük idd16sıyla Türkçeden pek başka b�y olan ve hAlA kendisinin kulla.Ddı,l:ı o Arapça.. Acemce için uzun blr makale terkipU ltııa.Ju müdafaa yazdı. Ma.kalesine şöyle başlıyordU; •ls1Ah4t ta.roltcırlo.n -her ne msslekts, her ne nJyetts olursa olsunlar-- daima aslA nlcı:l ta.­ rolta.rlı.Q• güderler. Isiahat i.stsr içti.moı bir: saha­ do olsun, i.ster din!, medeni. ıt.sanı veya adı olsun daVrıa oslalıGt yaprncok i.stsyenlerl.n nokta.-i na­ .zan budur.• Halbuki bu de�dlr. işte. . . Gayıir ve muhte­ rem filozof, eski gayr-i milll edebiyatın gayr-i mlll1 ve tabiata muhalif ecnebl kaidelerle yapıl­ mış mahut .Ara.pça. ve Aoemce terkiplerini mü­ dafaa edeyim derken pek çok y&J:Ulıyor. Şüphe­ siz bu b!J&isl.zlik de�. heyecanlı blr avukatl.ığm ve� ouunnız blr daJgıııl.ı.kbr . Aftedec:eklertnı ve hoş görecekler1n1 blldl,ğim ıçin ben şimdi ia.sriye ve :ısla.huı ne demek oldu­ l;uı:ıu ya.zac:aA-ım. Em1n1m ki muhterem filozofu­ muz buııl.arı benden iyi biliyor. Fakat, bl.lıııem niçin? Ya eaklıyor. yahut da söyl� gibi konuştuğumuz tabll ve terkipsiz lisaD.la. yazıp anlatamıyor. . •

Tasfiye nedir?. . . . Ş1md1ye kBdJI,r :muhtelif şubelerde tasfiyeal­ Uk iddiası gildeıılerin biQ blr1s1 lcaa ve katl IDA-­ D&BI.yle bunun ne oldqunu :bize anlatmadı. Ba­ zımız tasflyeyi gertye, pek uzaklara, kanmlık­ dOD:mek sanıyordu ve :muarızlar çojalıyor-

ıar-

89


du. Muarız.la.nıı bazıları milllyetıertı:ıi inkA.r de­ recesine kadar varıyor, ·Türk, Türkçe, Türkiyat, Türkçülük, Tıiran• kelimelerini işitmek istemi­ yorlardı. Onlar gibi tasfiyeciler de haksızdı. ·Tasfiye•ye yanlış mAnıll. veriyorlar, Umin, fen­ nin, hakika.tin aleyhinde hareket ediyorlardı. Bu yanlış mAnıll. vermekten biz çok zarara �k. Yanlış tefsire uğrayan büyük ve aU kelimeler­ den birisi de •Osmanlılık•tır: Türk budununun bir •ulus•undan başka bir şey olına.yan •Osman­ lılık· ne hayall ve tabiata taban taba.na zıt, haki­ kata mugayir tefsirlerle hırpalanmıştır. . . Ne ise! Tasfiye dlyordum. Tasfiye: ı ı Başka nıilletlere .t.eşebbüh - benzeme• Için bariçten alınmış unsurları atarak kendine benzemek . . . 2 1 Cansız •an'ane C traditionl lerl atarak yal­ nız •Örl Coplnionl •e kıymet vermek . . . demektir. An'anelerin bugünkü örfte kıymetini muha.­ faza edenleri canlıdır. örfte dahlldir. örfün red­ dettlki an'anelerse •pes-zinde = öldükten sonra yaşaY.an C survlvantl • yanl cansızdır. Orfte yaşayan an'aneler nelerdir? Aramadan, düşünmeden görüyoruz: Fes, bay­ rak, alaylar, ·Padişalum gururle.nına, senden büyük Allah var . . . • nıll.ras ı , daha bir çok rne­ raslm. kılıç b&«lama ıll.yi ni ve umumiyetle dlnl an'aneler. . . CAn'anade dahil ol�ı halde örfe giren bazı şeyler de vardır. MeselA. mevlit gibi . . . Mevltt ne farzdır. n e sünnettir, fakat bugün en canlı bir ibAdettlr.l Örlte yaşamayan an'aneler de az "dejildir. Meselıll. eskiden her ailenin tevA.bU vardı. Şimdi öyle şeyler yok. Paşa daireleri, konak usulleri nerede? Kölemen an'aneler hep slında. •Tead­ düd-i zevcıll.t• ve cA.riye istifraşın.ı da ölmüş an' anelerden sa.yabl.l.lrlz. I..isa.nuı, abl�. hukukun, hattA. d1n1n eaa.­ sı örftür. BediJyatta. •teknlk• ve kıymet örfe 70


mQstenJ.ttlr. İktis6dlya.tta. da. Orf müaııslrdir. Me­ seli. el.masm kıym.etı Orften çıkınıotır. Yoksa mad� cU tablatta.ı;' .deklJ . . . Islah ne demektir?

Aınan yara.bbl. Buna o kadar yıuılı.ş mAlıA­ lar verl.lm1ş kil En ş0hretl1 ve iktidarlı muha.rrlr­ lerimiz şa.bsl a.rzula.rın.ı lçt!me.i b.a.lı:1ka.t sanıyor ve gazetelerde: - AvrupalıJa.şalım. Avrupahlaşa.J•m . . . diye balıırıyorlardı. Cilt cilt kitaplar çıka.rdılar. Netice: cAvrupalılaşaJım yoksa. mahvolacağız.• idi. Bu ya.la.n değil, fakat çok ya.nlıştı . . . Avrupa.lıla.şma. o büyük ve ikUdarlı ada.m.la.­ nn sırf kendi şahsi anıı.a.n .ıl , hissi teml.yülleri idi. Cemaat rılhunda.n, Içtimal haklka.tten uzak düşünce onlar gayet hılr ve serbest kaldılar. İstedikleri gibi Avrupa.lıla.şablliyorlardı. Tek göz­ lük takmakta, en son Paris modası esva.p giy­ mekte, tırnaklarını uza.tmakta, Avrupa. yemek­ lerini sevınekte, dans etmekte, ba.lolar vermek­ te, Latin harflerini m1lll ( l l bir müessese olmak ÜZere kabulde, mektuplarmda ve ya.zıla.rında ml.ll ve hicrl tarihin yerine Avrupa. takvlminJ, HırlsUya.n İsA'nın doğduğu t&rih1 kullanmakta muhtardılar. clsla.ha.t-ı Şark'ın Garp oluvermesi sanıyorlardı. İçtim.a.l ha.k.ikate, m1lll vlcda.na., örfe karşı bu isya.nla.rını.n cezası ezell bir muvaffalayetsiz­ llk oldu, Birçok zaman evvel Türkler onlara Frenkçl. decUler. Ve fazıl bir Türk AvrupaWaş­ mak isteyenlerden bahsederken= ·Frenkler Frengtsta.n'a. gitsin, Ki biz TürkÜZ. . . . diyordu. Islah kellmestyle Avrupalıleşmak kell­ ıneel ka.rıştırıl�da.n a.yıiı haklı ve m1lll ga.raz halmız yere ıslahata da. teveccüh ediyordu. Çün­ kü •ıslah•ın dotru m.A.nAsı blllnm1yordu. 71


Islah.: B1r mllletl muasırlaştırma.k demektir. Her asrın en mütera.kk1 mlllet.lertne dl.ğer millet.lertn yetişmesi, ya.klaşması l.A.zı.mdır. Yok­ sa hayat mücadelesinde geri kalanlar, ileri gi­ denlerin esiri olurlar. Fakat muas•rlaşrn<Uıta esas; mü.teralakı mU­ letlerln •U.Sıl.l ve 41.y4t•uu almaktır. K•ymetleri­ n>. mefkılreıenn•. an'cuı.elerint, 6rflertni. a.lrn<Uı c/.eğlld.ir.- Bunlar her mUieUrı kendisinden, her m>ııettn. tç!nden scidı.r olur. Japonlar Avrupa milleUerlnden Garpt.aıı yalnız usul ve ıUiya.t almışlardır. Hatta. bugün bile m.illl esvn.plarını giyerler. Milli gıdalarını yer ve mill1 içkilerini içerler. Bizde Avrupa'nın usül ve A.liy�tıı:ıdan haberi olmayanlar, Ilim ve fen hususunda hA.IA kurün-ı vus�a yaşayanlar tek gözlük takar ve tırnaklarını uzatırlar. Ayra.n vo çJW lçmeyi vahşet sayarak şampanya ve vis­ ltiye rakbet gösterirler. ·Merhaba, sabahlar ha­ yır olsun, akşamlar hayır olsun, Alla.haısmar­ ladık· gibi an'anelerin yerine ·bonjur, bonsu­ var, adiyö JUı . . . • derler. Japon genel m.illl llsa.nına., mllliyetlnln, mu­ hitlnln bütün örflerine, tı.deUerine, kıymetlerine sadık kalmış. Garptan yalnız fen ve Wm öğren­ miş, usül ve tıliylı.t kabul etmiştir. Türk genci, konuş� ana. lisanını, Türkçe­ yi kaba bulmuş, milliyetlDID. muhltınin bütün 6rfleriD1, 4detleriD1, kıymetleriDi lDkAr etmiş, Garpt.aıı usül ve iLliylı.t deki!. kıymet ve mefküre · almıştır, İşte Japon genciyle Türk gencinJn arasmda­ ki fark. . . Bizde •Avrupa görmüş . . . • demek. son moda esvap glymek, Türkleri, Türkiükü bepnmemek, kalbinde n.lhAyetsiz bir Hristlyan ve yabancı muhabbeU taşımak, Avrupa'nın modasını yalnız esvapta, yaşayışta, aile hus'llslyeUnde � hat­ ta se.çta, aakalda, bıyıkta bile benimeemekUr. Türklerden Avrupa'ya gidenler blrı;ıok Frank kıy-


metlert, edlert gatlrdilar, J�unu IDkAr adameytz. Fakat ha.nsisi Garbm uslll ve AllyA.tın.ı Türkiye' ye getirdi? Türkiye'deki şlmandiferlert, yolları, kOprü­ leri, elektrik mO.easeııa.tın.ı, ordumuzun sllahlan­ Dl, toplarını, !stlhkAmları.m.ız gallp hAlA. Avru­ paWar yapıyorlar. Mimarlar, mıl.hendJsler, sa­ natkArlar, elektrlkçl.ler hep Avrupalı veya.hut Hristıya.ndır. Birkaç tane Istisna. kablllnden Türk varsa. da. onla.r da. devede kulak . . . Japonya'ya bir g6z gezdlriJıJz. Ma.ddl mede­ niyet -uslll ve A.l.iyA.t, bilhassa. silah, donanma., askerlik ve kuvvet.Ullk demektir- ora.da Japon ellyle y'O.kseltlllr. Çünkü Japonla.r medeniyet! kendi milllyetlerini, kıymetlerini, Orflerlnl, mef­ küreleriııi lııkA.r için kabul etmem.işler; bllakis onun yalnız •Uslll ve A.llyA.t• olmasını a.nlaya.rak kendi milliyetlerini, kıymetlerini, 6rflerlnJ. mef­ kılrelerin.l, ya.nl mAnevi medeniyetlerini yükselt­ mek için kulla.nmışla.rdır. Yabancılardan yalnız ma.dcll medeniyet alınır, mA.nevi medeniyet, alın­ maz. Biz de ne vakit onlar gibi yapar, yalnız Ga.rptan uslll ve A.liyAt alır, kendi mllll yetlmlzi, kıymetlerimJzı, Orflerimizi ve mefkılrelerimlzl kuvvetlendlrlııiek •medeniyet-i kabul etmiş sayı­ � Yoksa Habeş!stan'la.. İstanbul arasmda medenlyetçe biç fark yoktur. Madcll medeniyet yani uslll ve AllyA.t husu­ sunda. Pata&onya.lıla.rlıi. müsA.viyiz, mademki ka.­ fa.mız Wm ve fen, ellmiz çekiç ve silah tutmu­ yor. . . Ta.ngolar, kostü.mler, .Avrupa'da.n getirtll­ mJş, otomobWer, revera.nslar, ·A.dA.b-ı mQA.şeret• ler hep ta.kllt, hep boya.dır. Ve bunlarla yalnız kendimJzl aldatırız. Fakat herkesi, en çok Orfçe, mefkıirece •benzeme-ye ka.l.ktığunız Garbı gül­ dürllrQz. Muasırlaşmak Isteyen bir millet, cUter mü­ milletlarden a.hvA.l ve AllyA.t almalı ve

terakki

73


şuunn.ız mefkUı-elerl.ııi. glzl1 !kuvvet - fildrlerllnt canlanclırmalıdır. Cansız birVeyi canland.ırma.k. mÜmkün dekildir. Bir gOlge-fikir de fikir-kuvvet hAline konul­ maz. Kıym.etslz birşeye de kıymet vertlemez. lçttm..ıı vtc� :ya.nt örl hangi fiktrlBrt, ha:n.­ gi m.ılessesel.eri ca.nl4nd•rırsa onlar can.lwt&r: bi­ rer kuvvet-fildrd.ir. Örl neye k•:ymet verirse ,.,:y. met od.ur. Yoksa fert ,.,:ymet veremez. Fert ""•:y­ rnetıert, kuvvet-fildrlerl, can.ı. ft,.trleri ibd.4 et­ mez, lzeşfed.er. Türklük cereyanını. mill1 hareketi fertlen. atletrnek gayet büyük bir hatadır. Osmanl.ı Türk­ lerinin vicdanında milliyet kıymeti zaten yaşı­ yordu. Osmanlı Türkleri bir •ulus• Idi. Büyü]< bir ülkeye sahip oldular. Fakat ·budun•laruıı yine unutmamışlardı. Tanzimat dalgınlığından sonra son fei!U<etler bütün bütün gOzleıiııi açtı. Bu içtimal vicdanda yaşayan -Türklük• heye­ canı infHAk etti. Evet. kıymetler içtimal vicclanda şuursuz bir halde yaşarken fert onları şuıırlu bir h.Ue getirir. Yani uyandırır. Bu dokn.ıdıır. Fakat can­ sız bir vücut, uyandırılabiltr mi? Mutlaka canlı bir vücut uyandırılır. Uyandırılan kıymetler de esa.sen canlıd.ır, la­ kin yaln.ız uykudad.ır. Fertler bunları uyand.ır­ mak.la kuvvetlerini bir kaç yüz m1sli arttınınş olıırlar. Çünkü şuıır zaten mevcut olan duyguya. mübalağalı bir şiddet, müfrit bir kuvvet verir. . . Şuursuz hadiseler şuıırlu bir hale gelince testr­ leri son derece artar:- Demek ki Türkçiller de bir­ takım kuvvet-fikirler, kıymetler, canlı fikirler ibda etmiyorlar, uykuda olan bu fikirleri uyan­ dırıyorlar. şuıırlu bir h.Ue getirerek tesirlerini mübalağalı bir sıırette arttırıyor-lar. Tasfiye asla, mazlye, eskiye dönmek dekildir­ ·Teşebbüh-benzeme• Için harlçtsrı .a.lınan an'ane­ leri atarak Türk'e benzerneye ça.l.ışmakbr. Can­ sız an'aneleri atarak Orfe, lçUmal vicdana. ben-

74


zemek demektir. Islah Ise muaaırlaıtbrmakbr. Ga.rptan, m"llterakkl mWeUerden y&lnız -vet yalnız- usQl ve 6l.lyAt aJ.a.rak uykudaki kıymet­ lerirnizi, Orf'O.mQzü, mefkılrem.l.zl. uyand.ırmalı, yQkseltaıel1ytz. Isla.hsız tasfiye mesut ve faydalı blr netice vernıec:ll.tt gtbt taafiyeslz ısla.ha. çalışmak da hiç bir vakit teraddi ve sukıltu.muzu. menedemez. Tanin, sayı: 1941,

4

Mayıs

7&

1330/19

Mayıs

1914


OSMANLICA

DECiİL TÜRKÇE

-MUllyeUer lisan ve m1lll hars lle ayrılır• . Tılrk mille tinin llsanı da Tılrkçedir. B,ıltün Tu­ ran'da bu !isan konuşulur. MilU h� henüz teessüs etmek üzeredir. Tabil bu da. mill1 uya­ nıklıktan çıkacaktır. Vaktiyle Almanliınn da. m1ll1 blr harslerl yoktu. Şimdi uyanan gençler konuşulan tabü ve hakiki Tılrkçeyi , bu ca.ı:ılı ll­ sanı yazmaya başladılar. Yapbklan şuı:ıdan iba­ retU: ll Arapça., Acemce terkip ve cem' ka.idele­ riı:ıi kulla.ı:ı.ma.mak <Istıla.hlar müstesna.l , 2) Türkçeleşmemiş Arapça., Acemce sözler yazmamak ve milli Türk sarf'ını llsanda hAkim ve müstakll tanımak, 3) İstanbul şivesini nazımda. ve neslrde bedaete mikyas ad ve yine bu şiveyi bütün Tu­ ran'a. edebi, mümtaz ve umumi blr edebiyat ll­ sanı olmak üzere kabul ettlrmek. Milliyet rnuhabbetlnden vatan muhabbet!, vatan muha.bbetinden de llsa.n muha.bbeti do�a.r. Herkes söylediği gibi yazmaya.. kendi ana. dilini, nazik İs tanbul lisanını sevmeye, Arapça, Acem­ ce Türkçeleşmemlş sözleri kul lanma.ma.ya.; Arap­ ça, Acemce sa.rf'ı Ue terkipler, cemi'ler yapma­ maya. baş layınca., Tılrklerin müstakil ve �nefsi­ nl

Arif•

bir

millet olduğunu çekemeyenler sus�

madıla.r: - Türkçe yoktur! Edebiyat bitiyor. Lisa.n-1 Osma.ni < l l ye - yazık oluyor. . . diye bağırd ılar. All Kemal bey , sa.nki Pata.gon­ ya'da yaşıyorrnu.şuz gibi •IJ.saniya.t• llm.1n.ln en ba.riz ve •İki kere iki dört· kadar malllm. ve mak­ bul esaslarını ayaklar altına. alarak yüksek sesle: 78


- Bu. Usan

Osmanlı

Usaıııdır.

dedi. Hayır All Kemal bey, kurun-ı vusta.ı bir medrese taJısil.IDdeı:ı sonra. llsaıı. mualllml olan Naci merhuına arbk yirminci asnn ortasında jnsnmak ma'ınımiyyetlnl gOstarmeyiniz. Bu li­ san OsiD&Dlı llsaıı.ı değildir. Bu llsaıı. yani bizim Jtgenımız Tllrkçedir,. Ve •Osmanlı l.l..san.ı• diye yaşayan ve konuşulan bir llsaıı. yoktur. Bu ha.­ klkatı en muhtasar bir •Lisaniyat•. bir •sellkı­ yat• kitabının yapra.klaruu karıştırsanız hemen anlarsı.nız. ı l.Aki.n ben sizi bu zahmete sokmaya­ cağıı:n. Methett.ı.pniz Şemsettin Sami beyi sOy­ leteceğiın, onu db:ı.leyiııiz. Diyor ki.: - •Dünyada sem'a en ziyade letafetbahş li­ san İtalyanca ve Rumca'dir• diyenler vardır. LA­ kin tecrübe edenler teslim ve itiraf ederler ki düyada sem'a en hoş gelen ve anlamıyanları bUe meftün ve hayran eden bir Usan varsa o da İs­ tanbul'da ve devletin büyük şehirlerinde tekel­ lüm olunan Tür�. Türkçede ne İtalyanca­ nın birbirini teakup eden •Y•leri ve şeddell ·R• leri, ne Rumca.n.ın yılan fışıltısı.nı andıran ·S· tatabuları ve peltek •S• ve •Z•leri vardır. Ku­ l� yoracak, tab'a nahoş gelecek hiçbir hal yok­ tw1.

Şemsettin Sami beye ·Türk şoveni• diyemez­

slniz. Çünkü Arnavuttu. Her mütefennln adam gibi o da milliyyetperver idi. Fakat bir Arnavut

mUllyyetperveri idL •Arnavutluk ne idi, ne ola­ cak? · serlevhasıyla yazıp Bükreş'te Fransızca. Arnavutça. Türkçe olarak bastırdıb küçük ve mühiın kitabı şüphesiz görmüşsünüzdür. Bu ki­ tapta Arnavutlu.k'u anlatırken Türkler için sl>y­ lediğ:l şeyler hiç muhabbete del.Ue_t etmez. LA­ kin bu zatta fen ��tl vanlır. Fen namına doğ­ ruyu söylüyor, bizim. fenle mıinasebetlerinl ta­ mamiyle kesmiş olan zavallı ediplerimizi uyan­ dırmaya çalışıyordu. Ve fen namına söylerken bizlıİı kalbimizdeki mukaddes ·Turan · beyeca­ nıııı duymuyordu. 77


Balunız fen na.zarında bir Osmanlı llsanı olamayacqını nasıl* anlatıyor: •Lisan, hiçbir vakit sun'& �lamaz. Elsi.rıenln ne suretle ta.ha.ssıll ve tekevvan etti.(il. ba.hsl.rıe girl.şsek söz çok uza.ya.ca.ğında.rı ya.lrıı.z lU ko.dar derl.z ki. dıln.ya.da. hiçbir lisan yoktur ki. insa.n.la.r ta.ra.fın.d.a.n. suret-i mahsusade yapılmış olsun. Bu son. za.man.la.rda. sun·ı bir lisıan çıka.MI14ya. çC.b· şa.nla.rı.n. s4'yleri heb4ya. gitmiştir. Ve hiçbir va­ kıt netieepezld olma.)'a.ca.ktır. (Ta.bi.a.ta. karşı s4' yi.n semeresi olmaz. Lisa.n.la.r ta.bUd.ir. Ed.ebiya.t, halkın. söyledl.ğl. lisa.n.a. ta.bi.di.r. Onun. da.hilin.d.e r.slahat ve tezyi.na.t ya.pa.bUtr; fa.kD.t haricine çı­ kamaz.) Alışmak dü.nyadc ga.rtp şeydir. Biz şirrı· dihi ed.ebiya.tırrııza. alıştıh. btze ta.bU gorü.rıü.r. U­ kin bir here arkaya dön.elirrı. Veys&'nin, Nergis&' n.in bir fıkrasını veya. Mıln.şea.t-ı Feridun'dan bir rrıektubu alıp çok A ra.bl ve Farisi ohu.marrıış bir Tılrke veya.hut ol.duk.ça. okunıuş bir hıadı.n.a., son­ ra. ya.lrıı.z kendi lt.sanuu bilir bir lbr4n.i'ye ve ni­ haye t lisa.nın.ın. fes4hatına. vakıf btr A ra.b'a. ohu.­ ya.lırrı, hiçbirinin birşey anlazna.ya.ca.ğını görece­ gi.z. Demek ki bu. hitaplar ne Türk.çe. ne Farisi ve ne de Arabı ya.zılrrııştır. Ya. bu. lisa.n ne lisa.n­ d.ır? Nerde söylen.iyor? Klrrıler isti'Trıa.l ediyor­ lar? Sırf surı·ı bir lisand.ır. Şu. kadar varki bu sun'& lisa.nda. hu.l/.a.nı.la.n. helüneler sırf uyduMI14 rrıü.hmelattan olmayıp üç lisa.n.d.a.n. rrıe' huzdur. ( Liscuu Osrrı4n.l aç lisa.nda.n ya.n.i A ra.b& ve Fa.rt­ sl ve Tü.rk.çe lisa.n lannda. n rrıü.rekkeptir. derrıek 4d.et olrrıuştur. A det-ı t14hl.yyeye ve ta.bl.a.ta. rrıu­ gayir olan bu t4bir ek.ser kav4id ve i.nş4 kl.ta.p­ ları.n.da ve bu.na. rrııi.rrıa.stı ktta.pla.rda dkr ve tek· rar olunuyor. Ne ka.da.r yanlı.,ıı , ne bü.yük hata.! Oç lisa.nda.n rrıü.rekkep . bq ıısa.nt Dılnya.da. görülrrıerrıiş şeyi Ha.yırl Hiç ds �le cls{/tldtr. Her l isan bir li.stıJoıcür. Ve akv4rrı-ı ü.merrı beynin.d.e • Sami alıyorum.

beyin

en

mOhlm

stizlerlnl

ayrıca

perantaze


olduğu gibt, e&:aine beyn&n.ds dahi dsrec4t-ı muh­ teUdede karabet ve milna.sebet bulunup her bir­ lzaç ıtsan btr zümre telldl eder. Imdi. 86)ılediği­ mt.z ıtsa.n. e&:aine-i Tur4nlye zümresine mensup Türk ıtsanıdır. .8unG birinci derecede Arabiden ve U.üıct derecede Farisiden bazı keltme ve t4btrıer gtrmi.şttr. (Ldktn bu keUnıeler ne kadar çok olsa ıtsa.nın esasını deği.şttremez. Meseld: · Is­ panyolca ve Portekizceds o kadar keUmdt-ı Ara­ btyye bulı.uı.uyor ki. bunlann cem'i büyük bir ciU telkil etmi.şttr. Ldki.n me.zkür lisanlar Arab& tıe falan lisandan marekıt.epttr, den.tlmeyi.p Ldtin zümresine mensup milstakU ıtsanıar addolı.uı.u rJ. Kezo.Uk lngtlizcede hemen yan yanya Fransız­ ca keltmeıer bulunduğu halde lngUt.z lisanı Cer­ men zümresine mensup bir lisan olup Fransız­ caya yabancı addolı.uı.ur. Her Usanın me'hu.z ve müstear - keltmelertne ba.kılmaz. Esası olan tas­ rifeltına bakılır. Hatt4. Nergis&'nin sun'& ıtsanına dahi üç ıtsandan. mürekkep namı verUemez.; çün­ kü Türkçe keUm.attan 4ri denilecek derecede Arabi ve F4risl'y.e boğulmu.ş olan o ib4rede d4h.l tasrif4t ·Olmak• ve ·Etmek• fiilieriyle ve ifade •de. den. tıe. sız• gibi. Türkçe ed.evatla oluyor, dedik. Yine tekrar ederiz., Lisanımız pek güzel bir lisandır. ( Söylediği.mt.z gi.bt yazacak ve o li,•e ve kaide dotrest d.a.hUi.nde ıslah ve teraldusine çalilacak olursak lisanın gü.zeUiğtyle matenasip milkemmeı bir edebiyata malik o�ımızo. 6ÜP· he yoktur.) Arablden. Farisıden birçok keUıne­ ler lisanımızo. gi.rrn.lşttr. Pek al41 Onlar Türkçe­ lqmi.ş. herkes batyor, anlıyor. Biz de Türkçe gi­ bi lauUanıyon.ız. Ve U4ahınhL . •

Fenııin. Alim bir Anıavut qzından çıkan şu kat'l sesine kulB.klannızı kapar, yt.ne, - Bu lisan OBID&Dlı lli;amdır. dlyebWr m.lslD.1z All Ke:ınal Bey? Hayır, bu llsan OBID&Dlı llsanı değildir. TQrkçedtr. . . Gazatenizin cS.ı:ıtun-ı lbtlhac•larına •nılınune-1 kemal• ol­ mak ı:ızare koydqunuz ve mOe._.,dh Iki mıs-


raııı.da. tam sekiz ta.ıı.e Fa.rlsl kaJcleslyle terkip buluııa.n tuhaf ve a.ca.ylp şeyler hiç bir milletlıı. llsa.ıı.ı ola.maz. Şekil ve te= IUba.rlyle İs keıı.cle­ rlyye edebiya.bı:u a.ıı.d ıra.ıı. eski milllyyetslz ede­ blyaun terkiplerini. · Endılde, A mude, BerAzen­ de, BesA.U • gibi enkazını Türkler asla. bepıı.ip okumayaca.klardır. Ve ne kadar çalı,sanız, Arap­ ça, Acemce terkipler yapsa.ıı.ız konuşulaıı. tabii, güzel ve terkipsiz Türkçe galebe çalacak ve Os­ manlıca denilen enderun dlll eski diva.ıı.laruı ı;imdi bile artık açılıp okuıı amayan mey'li, mah­ bub'lu sayfaları arasında müebbeden gömülü kalacaktır. Türk Sö,zü sayı: 5. 8 Moyoo 1330/21 Moyos 1 9 1 4

80


GÜZEL TÜRKÇE

- ı -

Her mWeUn l.Lsaıu glbl TürkçeD.i.D de kusur­

suz ve tabii yazıldıA'm-ı lsted.lğlmJz zama.ıı gayet

tuhaf ve şedlt ltlraz.lara uÇadı.k.. İtiraz edenler sanki mahsuscl&n ne demek lstedlğimlzl anlamı­ yorlar. en reddettiğimiz şeyleri y:bıe bize atfedl­ yorlardı. Söyleııilmiş, birçok defa yazılımş şey­ leri tekrarlamak 1ıısaııı ne kadar ılzer. . . B iz d.Jyordıık Id: ı ı Asıl llsaıı , yaşayan, yaııi konuşulan lisıuı­ dır. MlUeUn m&ııAsını bllmedlği, anlamadıA'ı li­ san ölüdür. Yalnız kitapların açılmaz sahifele­ rlnde gömülü kalır. . . Tıpkı topra.ğı.D. altındaki ölüler gibi. . . 21 Var olaıı.: Konuşulan Türkçedir. Ve Türk­ çenin en güzell, umumi bir edebiyat l.Lsaıu olma­ ğa l4.yık olaıu İstanbul lehçesidir. Çünkü Incel­ miştir. Bundan başka Istanbul Türk milletlııin bem milll , hem dlnf, hem 1lm1 merkezidir. Halife ve hA.kAJ:ı burada oturduğu gibi Türk D4.rül-fü· nünu da buradadır. 31 İstanbullular lugat parçalamadan tabU bir ed4. lle konuşurlarsa blr kere sevk-i tablimize girmeyen, yani tamaın.lyle Türkçeleomeyen Arap­ ça. Acemce kelim.eleri kniJanmazlpr_ Bahar, seng. 4.b, bl- kerıın, tlraje, muzt, tuhfe, revzeıı, anke­ bO.t, ve 1lh. gibi . . . 41 Sonra, ıstılahlardan m.6adA terkip kullan­ mazlar. İstanbul'da hangi Türk •oeb-i rahll-i be­ :v&hAiı. aakf-ı sitAre-i ıı.a.lq-ı hafa,s&h-ı talri.D..

ab4.-yı aiyehreııs-1 uhrevl; rAte-l

zerı1n.-1 zir O.


yem· der? Fakat pekAlA Um1 ve tennJ ıstılahları kullanırlar. Zaten bu ıstılablar artık sevk-i tabU­ mize inmiş. Türkçeleşmiş, terkiplikten çıkarak kelime olmuştur. SadrazAm, ŞeyhQllsl..,, kurıln-ı vust.ıl, kurılıı -ı ula ve sAire gibi. . . s ı Istılablardan mtı.e.dir. Arapça, Acemce kai­ delerle hiçbir keliıneyl cem'lendlremezler. Tale­ be, müshlman, ahlak, evlir.d, edebiyat. tablat ve siUre glbl . . . Bu ıstılahlar o kadar Türkçeleşm.lş­ tlr ki biz asıllarında cem' olduğu halde onları mürret telakkl eder ve Oyle kullanırız. - Ey müslümanlar . . . Uyanınız. - Ahllr.kları bozuk hAinler . . . Titreyiniz. - Türkiye'nin milli mefkılre etrafında. toplanan cesılr eviadları korkmayınız, ileri da.ima ileri. . . - Milletierin mefkılrelerine. tarihlerinden ve mAzl lerinden ziylr.de, mını edebiyatları bir şekil verir. . . Ve netlee - Yenı llsan-ın ka.ldelerl oluyorll Konuşurken olduğu gibi yazarken de Arapça. Acemce terkip ve cem' kaldeleri kullan­ mamak. Tabü, ıstıla.hlar müstesnA. . . 2 1 Milli Türk sarfının hlr.kim1yet1 ve tama­ rniyeti altında.. hangi llsandan olursa olsun aldı­ ğımız yabancı kelimeleri seUkamıza, tecvıcllı:nize , zevkimlze uydurarak kullanmak. 31 Blltıln Tllrk mWetlDin edebi ve umumi llsanı olmqa namzet olan İstanbul lehçesini na­ zımda ve neslrde bedaat-i mikyas ve nilınılDe addetmek . . .

Faka.t bu mıw v e haklı oldup kadar dotru ve ilmi olan hareketi meşhur Arapça, Acemce terkip sana.tkl&rla.rından Sıllayman Ntr.zit ve Ce· nAb Şahtr.bedd1n beyler Bibl AU Kemal bey de anlamadı. Tanin, ny" 1953, 18 Mayıs 1 330/21 82

Hoz;ran 1914


-

2

-

.All Kemal bey: ·Türkçe olmuş, JJsıı,n-1 Os­ man! olmuş, cümlenin maksudu bir a.ma riva­ yet muhtelif. Onvanuı ne hılkmıl var?• d.iyor. Türkçede ll.ml.n, fennln gılna.h ve b1d'At sayıldL­ kı. zaman belkl ılnvandaki bu • lklllk = dualltlı• nin ehemm.Jyetl yoktu. Fakat bugıln lŞ dekiştl. ·LlsaniyAt ve sellkiyAtllimleriııd.ekl umumi usullere yabancL kala.mayız. BlriınJz Ziya Paşa gibl ·Osmanlı llsa.n.ı• derken ötekimiz Kemal bey gibi ·Tılrkçe • diyemeyiz. Bu iki tablrd.en mutla­ ka blrlsl do�dur ve birisi yanlış . . . Fakat han­ gisi? Kabllelarin birleşmesinden iller, illerin bir­ leşmesinden milletler, mllletlerln birleşmesinden üm.metler ÇLkar. Kabile, il, millet, il..mmet. . . Bu tAbirlerin miu1AI.arııu Taıızlmatçllar ve şairler boza.mazlar. Orr ve ilim onlaruı mAnABuıL ver­

ml.ş tlr.

Bir lisanl.a konuşan iller bir millet demek­ Ur. Türk yurdunun ve Tılran'uı a.hil.l.isi gibi . . . Bir

milletln esas itlbarlyle yalnız bir IJ.sanL olur. Om­ metin llsanları ayrı, lA.idn d.inlerl blrd.lr. İslA.m il..me m tlnl teşkil ed.en millet: Türk ve Arap. . . au ik1 milletten blrl.nln li.sa.n.L Türkçe, blrl.nl.n Ara.p­ çad.ır. •OsiiJ.II.D.].ılık• bir devlettir. Asla bir • mll ­ Jiyet- detılld.ir.. Osmanlılık bir •milliyet• olma­ yuıca tabıı •Osma.nlıca• d.iye bir l.1sa.n da ola­

maz.

Türk milletlnln bir kısmı Osmanlı devletinin ülkesindeki Türk yurdunda, yani Halep ve Ker­ kılk miW hududuyla Arap yurdundan ayrılan Anadolu'da oturur. Konuştukları l.lsan Tilran'ın bıltü.n mllletl.nin IJ.sanL olan Türkçed.ir. Niteki:m Osmanlı devletlnln ülkeei.ndeki Arap yurdunda oturan Arap milletlnln bir kısmı da bıltıln Ara.p­ laruı J.J.sanı olan Arapçayı konuşur. 'J'ürk ve Arap dindaş oldukla.ruıdan bir il..me m ttı.r. Fakat 83


lisa.ııları bir olmadJA'u:ıdan bir mille t deA11dlr. Ayrı ayrı Iki mlliettlr. Osmanlı devletının lllkesl.ndeki Arap - yur­ dunda oturan Arap milletinin llsanına ııasıl .osmanlıca• c:Uyemezsek aynı ülkeniıı .Türk yur­ dunda oturan Türk mllietlııJD llsanma da •Os­ manlıca• c:Uyemeylz. Osmanlı devletl.ndeki Arapların llsanı nasıl ·Arapça- Ise Tılrkierl.n llsanı da ·Türkçe-dir. Ve .osmanlıca• deklldlr. Arapça Osmanlı dev­ letinin har1cl.ndeki esir ve perişan Araplaru:ı li· sanı da olduı\"u gibi, ·Tılrkçe• de Osmanlı devle­ tlnl.n haricindeki esir ve perişan Türklerin, bü­ tün Türk milletinin, bütün Tılran'u:ı lisanıdır. Türkiel'ln konuştuA"u llsana -Osmanlıca• de­ mek içtlmaiyilt ve lisanlyilt esaslarını bir kalem­ de InkAr etmek demektir ki yaşadığınuz asnn felsefosinc, ilmlne. zevkine hiç yakışmaz, ayıp­ tu·.

Sevglll All Kemal bey! Yıllarca evvel Şern­ seddin Sami beyl.n anlat.m&A"a çalıştıılı bu kadar barlz ve malum hakikatleri sanki meçhul, derin ve anlaşılmaz şeylermiş gil:il bugün size karşı tekrarlamaktan utanıyorum. İnanınız ve beni af• fediniz. Tanin.

sayı:

1955. 20 Mayıs 1 330/3 Haziran

1914

- 3 -

Muhterem Ali Kemal bey: ·Bu llsan daha ziyade tehzlb olıuıur, sadeleştlrlllr, yükselWl.r, lıUdn •Şekl-I lbtldal•sl.ne lfrq olunamaz; mua­ rızlanmızın diledikleri Ise böyle yapm.&kbr· c:U­ yor_ Eğer yeni Uaan hareketl.nJJ:ı. Içindeki genç­ lerden bahsetmek Istiyorsa pek QOk yanılıyor . . . Ç ılnkü onlar l.lsanı aslA. lbtidal şekline çevirmek!. düşünmemlşlerdlr. TarlhJ kelimelerden hıaı;ka es84


kl ve unutulınuş, 6lınılş TQrkçe kelimeleri can­ la.ndırma.k veb.mJne hiç dQşmemJşler ve bu veh­ me do.ı,enlere her va.k1t Itiraz etmişlerdir. Mese­ lA. Kemal bey •ôzge• kelimesi.DJ kullanıyor. Hlç­ bJ:r yeni Usancı İsta.nbul lehçesl.Dde olınaya.n bu kelimeyi ya.zma.z. Evet mAdemki s6ylemlyor, s6y­ lemed.l.kl şeyi yazmaz da. . . Onların ma.ksadı 6rfte yaşaya.n llsanı yaz­ makbr. Fenne ve Ume yaba.ncı kalınayarak ·11sa.n-l haklkat•ı arıyorlar. Ve görüyorlar kl Arap­ ça, Acemce terkip ve ceuı' kaldeleri canlı TO.rk­ çeye glrmem.l.ştir. Arapçada.n, Acemceden gelen kellmeler TQrkçeleşmiş, kendl milli mA.nA.Ian.nı kaybederek bizim sellkamıza, blzlın tecvldlmize uymuştur. SadeleştlrUmek. . . Bunu herkes Istiyor. Fakat llsan nasıl sadeleştirWr? TQrkierln mA.nA.sı.ni bU­ medi,ği Arapça, Acemce kellınelert kulla.nmakia, Arapça. Acemce alacalı bulacalı terkipler yap­ Dıakla Dll? Bu llsan sadeleşmez. . . Fakat glttl..kçe büyür, genltler, zenglnleşlr. Ka.m.ılsuna yeni yeni kell­ meler girer. Türkçenin sadeleşmesl.Dden, sadeleş­ Urilmesl.Dden bahsedenler dalguılıkle. gayet yan­ lış btney s6ylüyorlar, TQrkçeDllz sadeleşmlyor. Gittikçe zenginle­ şiyor, güzelleşiyor. Çılnkii eskiden TQrkçe kellme­ lertn yeriDe hep Arapça. Acamce kelimeler kul­ lanılırdı. Arapça, Acemce terldpler, cem'ler, seel­ ler yapılırdı. YaVBIJ yavaş bu saçma ve tabiata muhAlif A.det unutuluyor. Şlmdl blr parça. konu­ tulan canlı TQrkçe yazılınata başlayıııca: •- �­ sanımız aadeleşlyorl • diyoruz.. Hayır. . . Dikkat edelim; ıısenımız zenglnleşlyor. Meşhur Arapça, Acemce terkiplerden Süle:ırman Nazif beyl.D, ya­ hut CenA.b ŞalıAbeddin beyl.D eserlerinden blr sayfa alal.ıın; HA.llde Hanıından da blr sayfa. Hangisi daha zengin TQrkçe? Meşhur terkip­ çilar uıllmkQn. oldup kadar az TQrkçe kelimelar klillanmıl ır ar ve kullandlklan -vallı TQrkçe ke88


llmelerl de Arap ve Acem edAsına uydurmqa çahşmışla.r. Hallde Ha.n.ıma gei.I.Dce onuıı. hemen bütün kelimeleri konuştukılmuz llsanda yaı;aya.n­ lardandır. EdAsı Türkçedir. Sa.rf"ı ve nahvt, care­ yAnı. cümlelerinin sırası Türkçedir,

Dl.kkat edelim: lisanıınız sadeleşmlyor; gittik­ çe Türkçeleşiyor. He.lbuki konuşulan İstanbul Türkçesi sAde deAil. bllakis en zengin, en Ince, en işlenmiş, en geniş ve müstald bir llsandır. Tanin. sayı:

1962. 25 Mayıs 1 330/9 Haziran

1914

- 4 Heyhıl.t. . . Yine tekrar etmek lcAp ediyor . . . cYeni lisancıla.r•ın IçtimAl ve llsani hakikatı ara­ yan Türkçe yazabiirnek için buldukları netlee şunlardı: ı ı Konuşurken old\lku gibi yazarken de Arapça, Acarnce terkip ve cem' kaldeleri kullan­ mamak, !ıstılahlar mü.stesnAI 2 1 Milli Türk sa.rf"ının hAkimiyeti ve tama­ rniyeti altında, hangi llsandan olursa olauıı., al­ dıkımız yabancı kelimeleri aellkaınıza, tecvtdl­ mlze, zevkimize uydurarak kullanmak.. 31 Bütün Türk milletinin edebi ve umumi llsanı olm� namzet olan İstanbul lehçesini na­ zımda ve neslrde bedAat-ı mikyas ve nılırulne addetmek . . . • Bir lisan cezlrlerinden d e!fl, tasarn.ırları.n­ dan mürekkeptlr• haklkabnı InkAr etmek için pek kuvvetli bir �� olmak lAzımdı.

Zaman ve hayat tesiriyle cahlllikte eskileri­ miz kadar kuvvetli ke.lamayan gençler ateşin ad­ dan, kederin kaygudan, Allah' ın Çe.lab'dan da­ ha Türkçe oldu.kU.nu biliyorlardı. Sellkamıza Inen her kelime Türkçe idi. Bir k6kten, soydan ol­ makla beraber bugılnkıl Usanda yaşa.ma.yan · ka86


limeleri lnıl!pnmak lstemiyorduk. Zira bu ""llme " kaıılı bir lsya.ıı ldl, Kelimeler ele 1Daanla.r gibi d�. yaşar, OlQr. Tasf'l.ye bu Olen kell.melerl çıkarıp dlrlltmeje ça­ lışmak dettldir. TQrkçemizde de ne kadar keli­ meler vardır ki hepsi OimQş, yerlerine cUaer ke­ llmeler geçerek TQrkçeleşmişUr. I.J.ııaııda. ôlm.Qş bir kellme tıpkı ecııebt bir kellme gtbldir. Onu ya.şatmel;a çalışmak boş bir harekettir. Yeni llse.ncılar asla bOyle bir hata yapma­ dılar . . . Yaşayan kelimeler, o n as ır geçse yine aevUlr. İşte Ali Kemal beyln çok bejendlkl FuzOJ.l'den bir beytt:

Sançup bele ncS.zentn etekler Topl.ardı etek etek çiçekler ·Bel, nAzenln, etek. topla.ma.k, çiçek· kelime­ lerı bugün llsanımızda ya.şıodıkı lçln bu beytt çok hoşumuza gtdlyor. Fakat •S&Ilçma.k • mastarı . . . B u mastar bugünkü fste.nbul Türkçesinde yaşamıyor. Oııun lçln bej:eıııneyi.z. Sokmak mA.­ _ı:ılt.sı.ne. gelen •se.nçmak• kellmest.n.1ıı bazı milş­ takları hii.IA duruyor. Onları sever ya.zanz: Se.ncak; •yere sokulacak şey; se.ncı.mak; san­ cı; sancılatm.ak; Azerbaycan'da yaşayan •se.ncaro kelimee1ıı.ln. de mAnA.slD.l İste.nbullular bllmezler. Mazlye, asırlann karaı:ılı.klarına dönerek unutulm.uş kelime müste.hAseleri bulup kulle.n­ ma,ta kalkmak lisaru berbA.t etmektir. Ölen di­ rilmez. Belki uyuya.ıı uyaıur. Yeııl llse.ncılar 'bu basit ve malılm ha.kikatı herkes gtbt .blldlklerlnden llsanda Olm:üo 1r.ellme­ ler1 ne belrenlr ve ne kulle.nırlar. Tanin, sayı: 1978, 12 Hazinın 1330/25 Hazinın 1914 87

·-


-

5

-

Muhterem All Kemal bey iyi bir ga.zetectclir, Bwıu tasdik etmemek haksızlıktır. O bpkı sa­ naLta mtı.hir bir avukattır. Büyük bir avukat, müşterisi olan ctı.ninln anadan doj"ma bir ma­ sum olduj"unu nasıl lsbat eder ve hAkiıniert kan­ dırırsa Ali Kemal bey de lstedlkl meseleyl bo­ zar ve •en büyük hakikat• diye kendi flkrt şek­ linde ortaya atar . . . Hele o Arapça, Acemce, Türk­ çe beyiUer, kıt'alar . . . Asıl kuvveti onları bul­ makta ve bir sınıf zevkine göre ma.htı.retle kul­ Janabllmeslndedir. Fakat gazetecilik, siyasi muha.rrtrlik hudu­ dunu aşınca iş de!Pşlr. Yayan kalır, sendeler. Ve •lisa.nımızda. fennan Arapça, Acarnce terkip va cem' kaidelerinl kullanmak ictı.b edermiş, hayret! Herhalde böyle bir fen hiçbir hakika.te, hiçbir kaideye, na.ze.riyeye müstenid dej"ll; çünkü bu !isan baştan başa. öyle terkiplerle, cem'leı-le dolu­ dur. edebiyat. hukuk, ulü.nı, fünıln, maarif ve stı.ire gibi . . . • der, şaşar. . . ı l -Lisa.nlytı.t- ilmi her lisa.nı tedk.lk etmiş, aslını esasını a.ra.:ırı ış ve bulmuştur. Türkçe de şekil, tabiat ve esa.sca. Arapça. ve Acemce llsa.n­ larından pek ayrı ve uzak bir zümreye mensup-· tur. Edtı.ca bu llsanlara hiç benzemez. 21 Türkçe her ll&andan kelime a.la.bllir, fakat Almanca. ve Fransızcadan nasıl sari' ve na.h1v ka.l­ desl a.la.ma.zsa Arapça. ve Acarnceden de alamaz. 3l Her lisan bir llsandır. Muhtellt !Isan ol­ maz. 41 Llsa.n •rea.ll te li.ngulstique• yani li9a.nl şe' niyet demektir. Ha.klka.t konuşulan. kullanılan, anlaşılan, sellka.mızda. yaşayan Usa.ndadır. Bu 11sanm edtı.sı, sarfı, na.hvi miWdir. Bu llsana giren her ecfıebi kelimenin aslındakl mADA. 'bo2aılmuş

ve Türk tecvtdine uymuştur. •Baştan başa. öyle terkiplarle cem'lerle dolu• olan, konuşulan Türkçe dean, divanlarda g6mülu olan eıaki sun'l :ı.tsa.ndır. 88


fstaııbulular l konWJurlarken asla. Arapça ve Acemce kaldelerle terkip ve cem' yapmazlar. Bu­ na heplmJz d!kkat edebi.Urlz. Isblahlarıı:ı. bJr çoğu terkiplikten ve cem'lik­ ten çıkarak bir kelime ve bJr mürret olmWJtur. Onları atmak zaten J.isa.n1 şe'ııiyete muhAllftlr. SadrazAm, Şeyhüllsltr.m. kurWı.-ı vustA, ta.rlh-1 ceU, alılA.k, ma.a.rlf, hukuk gtbl. . . BOyle ıstılahiarı -l.l.sa.nııı ha.ldkatında. yaşama· yan eski ve 61mılş Türkçe keUmelerle tercıl.me ve tebclil.e kalkmak eski edebiyat l.l.sa.nıııa. taraftar olmaktan ziyade llm..l da.lguıhğa deWet eder. Arapça., Acemce ka.ldelerle yapılan terkipie­ rin Tılrkçeyt bcndukunu bUmek lçlıı o kadar de­ rin mallima.t ve vukılfa. h6cet yoktur. Tılrkçede iza1'etler arasmda •lılml ve beyAııl• farklar var­ dır ve bu pek mılhiındir. Halbuki Arapça. ve Acemce ka.ldelerle yapılan terkiplerde bu fark kaybol\ır. SeUkamızda.ld aııla.m.ak lhtlya.cı tatmin olun.maz. •Felsefe-! aşk•ın tarcılmesl •aşk felse­ fesi- midir? Yoksa. •aşkın felsefesi• mi? . . . SevgW All beyl YQzlerce defa. tekrarl.ıuıııuş olan bu ba.slt haklka.tlert yazarken •seUidyı1t• U:ınlnin tsml.ııl. Uk defa. benden i.şitt.iğiıı.l söyleyen gayet bılyılk ve muhterem bir ınuha.rrlrim.izl. ha.­ tırlıyor, ve • hı11A. lçtınizde Wmden başka. bir usul, şe'niyetten başka. bir hakikat ta.sa.vvur edenler var mıdır, acaba?• diye dQşü.nılyorum. T•nln, say1: '1986. 20 Haziran 1 330/3 Temmuz 1914

88


Türkçeye kimler ·OSMANLICA• der?

KabUelerin birleşmesinden İl'ler, İl'leriıı bir­ leşmesinden MilleUer çıkar. Llsa.nı bir olan Hal ­ ka. -MIUet• denir. MWeUer hep lisanla ayrılır. Türkler TüraD'da. oturan bir milletUr. Ve ll· sanları asıl ve esas IUbarlyle birdir. Fakat her milletin oldua-u gibi Türklerin li­ sanı da. muhtelif lahçelere a.ynlmıştır. BuhArA' nın, Semerkand'ın, Orenburg'un, Kınm'ın, Ka.s­ tamonu'nun, Adana.'nın, Kerk:Qk'üıı şiveleri baş­ ka başkadır. Fransa'da bile lehçeler ayrı ayrıdır ve bir lehçenin hududu asla. yüz kilometrelik bir saha­ yı geçmez. LAkin orada. lahçelere ayrı ayrı Isim­ ler verilmez ve hepsine birden •Fransızca- der­ ler. Evvelki nüshamızda. bir makalesinden bazı parçalar a.Idı.tunız Arnavut Sam.l bey merhuma gelinceye kadar Türklerden •Lisa.nlya.t• Ilmiyle ul;raşa.n olma.m.ış tır. Eski .Uimlertmiz •Şe'niyet-Reallte•e hiç ehemmJyet vermez ve -mefhum• usulüne l'tlkad ederlerdl. Ha.ttlı. en son gelenleri bile Türklerin büyük bir millet olduğunu ve konuştuklan 11sanın Türkçe oldul;unu bilmiyorlar, şuursuz bir ısrar ııe, - Üç llsandan mürekkep Usan-ı azbQlbe­ yb-ı osmanli . . . diyorlardı . Ziya Paşa., Kemal bey, MuaJiı.m Nacl, HA.mld ve Ekrem . beyler şe'nlyete sOzlerlnl .ka.­ çırnuyorlar, llsa.n bir mllletln del;il, bir devletl.D 110


mQBBSesealdir S&Dıyorla.rdı. Biz bugO.D. gözlerlml­ zi kapıyarak onlar clbl •Devlet•le •MWet•l blr­ blrlne kan.ştırabU.mek lktld&ruıı haiz miyiz? Osm.a.rılıl•lo bir devletör. Tılrloliılo bir miUiyyetör. Osmanlı devletini teşkil eden İslAm Qmmetldir. Türk ve AnLp bu lkl büyük millet bu QIIUiletin Osmanlılık Içindeki rükQııleridir. Türkün ll.san.ı Türkçe. Arabm llsanı Arapçadır. Osmanlı devle­ tlDJ..n ü.l.keslnde Arap yurdunda oturan Arapla­ rm l.lsaı:ıı ııa.aıl Osmanlıca. de� Arapça. Ise, Türk yurdunda., Aııa.dolu'da oturan Türklerin de U­ sanı Osmanlıca. de� Türkçedir. •Osmanlı• ne.m.ı altmda blr millet yoktur. Halbuki l.lsaı:ı mutlaka blr milletin olur. Yalnız blr Osmanlı devleti vardır. Llsanlar ü.l.kelere de­ � mllletlere nisbet olunur._ Şimall Aınerilı:a'da konuşulan llsana ·Amerikanca.· denilmez, oİiıgi­ lizce· denir. Osmanlı diye blr mllliyyet kabul oluıııyın ııa. ­ ca. ·Osmanlıca.• diye blr Usan da kabul oluııa-

maz.

Şe'Diyyetin, Umln bu vuzuhuna rakmen: Bu l.lsaı:ı Osmanlıca.'dır. . . demekte Inat edenler ldmlerdir? Devlet ve milletin ayrı ayrı şeyler olduğuna akıl erdlremeyenler, eski ve k:urıln-ı vustAI med­ rese ulılmunda hakikat arayanlar, feııne efsa.ne nazarıyla bakanlar ve 'blr de TQ:rk milletlnln lçtlmal ve terblyevl vahdetlni çekemiyenlerdir. Evvelkller cahll, fakat sonuncular Allı:iı.dlrler. Ne yaptıklarını billrler. · Ma.ksatlai'ı Tüı:k milletini lDk6.r etmektir. Bunun lçln evvelA Usa.nı lDk6.r · ederler ve Türk dilln1: ·Osmanlıca, Çağatayca, Azerbaycan.ca, Kara.ba,tca. Özbekçe, Kırgızca, Şlma.J.ce, Cenupca, Kın.mca, Tatarca• glbl par­ çalara. ayınrlar. Halbuki bunlar ayrı blr l.lsaı:ı -

91


değil, birer lehçedlr. Ve hepsl Tilrkçedlr, Hele Rus ll.llmlerl rabatça yutma.k lçi.D Tatarları 11sa.nca. Türklükten ayırmaya son de:rece çalışır­ lar. Milletin llsanla kalm oldukunu bilen mlllly­ milletini d&.tıtmak ve yetperver gençler Türk birleştirmernek lçi.D yapılan bu ye.ı:ı.lış ve fenne muhalif taksimi kabul etmezler. •Lisanlyat• U­ mlnce ·Türkçe• bir ll.sa.ndır. Yalnız muhtelif leh­ çeleri vardır. Ve İstanbul Türkçesi bütün Türk­ lerin edebi lisa.ıııdır. Konuşulan sat. sade, gılzel ve kuvveUI İs­ tanbul Türkçesiyle doğacak olan milli bir Türk edebiyatı. milli bir ha.rsı <CULTURE NATIONA­ LEl dağınık ve perişan kalan büyük bir mille­ tin Içtimal birliğini temin edecek, seksen mil­ yon kardeşimizi muasırlaştıracaktır. Fakat bu kadar mukaddes ve büyük gayeye ancak canlı ve tabii bir llsanla gidileblllr. O da., daima tek­ rar ediyoruz. o kadar sevdiğimiz. konuşurken ma.hzuz oldu.ğumuz IAUf ve aheııkll İstanbul Türkçesldlr. 22

92

Mayıs

TOrk Sözü, HV" 7 1 330/5 Hazören 1914


TÜRK SARFINA VE ŞİVESİNE DAİR

UeQJD.mflz

Her llsıuıın kendiııe mahsus bir bünyesi var­ dır. Şimdiye kadar Türk sarfı yazaıılar Arapça­ nın yahut FrBDSı.zca.ııın sarflarını nüınune itti­ haz ederek Türk.çeyi bu lk1 Usanın kalıplarına sokmaya. çal..ışm..ışla.rdır. . . Usa.n da. dJPr •Şe'ııi­ yet - REALİ'I'E •ler gibi kanu.nlarını, ka.ldelerlııi kendi sinesinde ta.şır. Oııia.rı ne ba.şka. llsa.nlar­ dan, ne de k.lta.pla.rdan Istemeye muhtaç değil­ dir. Türkçeyl tetldk etmek Isteyenler de evvel· ce başka llsa.n.la.rın sarflarına. ve na.h.lvlerlnu dair bütün blldJklerlııi unutmalıdırlar. Zihlnle· rindeki llsa.na. da.ir bütün merhumları çıkarma­ hdırlar. Anca.k bOyle bir zlhin tasfiyesi yaptık ­ tan sonra blr •ıoe'nlyet•l bakir blr gözle tanıssut etmek mümkün olabilir. Bıiz Türkçeyi tetklk ederken zlhnimizden bu mefhuınla.rı ata.ca.ğım..ı.z gibi tahrir l.l.sa.nını da. yok farz edeceğiz. Kita.p­ Ia.rda.kl Türkçeyi değll, haya.tta.ld, bllha.ssa. İs­ ta.nbul'un ha.lls Türk ha.ya.tındak1 Türkçeyt ta.­ ra.ssut edecej"lz. VakıA., bu tetkikler netlce,stn­ de ortaya. blr takım mefhumlar çıka.ca.k . . . Fakat bu merhumlar şe'ııiyetl.n birer A.ytnesl ola.ca.kbr. Yoksa. ba.şka liaanla.rda.n.. yahut llsa.nımızın eski A.llmlertnden al� mefh.uın çerçevelerine canlı bir •Şe'nlyet- 1 zorla. sık:ışbrma.ya. ka.lkma­ yaea..tız. HAsılı ask1sl gibi mefh.uml&rda. şe'ııiyet

değil, şe'ııiyetlerde mefhuın a.ray� ve ka.l­ delerden llaıuıı değil, l.l.sa.nda.n ka.ldalerl çıkara.­ �- La.fz* lk1d1r: * Llfz ...

Eakl lisancll.-rlmiZ •muteber lafz., gayr1mu83


ll Kelime . . . 2 1 Edat. . . Kelime. kendi başına ınADAaı ola.ı:ı latz'dır. · A#aç, Güzel, Geldi • gibi. . . Edat. kendi başına mAnAsı olmayıp bir ke­ limeye Ubak olundukta ona yeni bir mA.nA UA­ ve eden lafz'dır. -cı. Lik. Ll.• gibi . . . EdAt-ı Zamlme lle karı,tırmamalı. * Zamlme, sarf'ça basit olan bir keiımentn lş­ tikak nazarında.ı:ı tahlll edilmesiyle meydana çı­ karılan MÜSTEHASEVI bir cüz'dür !Yani öl­ müş bir edattırı , Gömlek kelimesindeki •lek • , Yelpaze kallmasindaki ·pAze • . eldivan kelime­ sindeki ·divan• cüz'lerl gibi. . . İştlkakça kıymetli olan zamimalerin sart'ça hiç bir kıymeti yoktur. Çünkü bunları edat gibi istediğimiz kellmelerle birleştirerek mürekkep kelimeler yapamayız. MeselA •Lik· zamtmesiy­ le •Üçlük, Dörtlük, Beşllk• suretinde kelimeler yapamayız. Ve · Eidivene .. kıyas ederek -Ayakdlven• di­ yemeyiz.

Türkçede edatla.rla zeml.melerl ayırt etmek gayet ehem.mlyetlldir. Çünkü son za.ınanlarda bazı tasflyecilerlmlz: - Türkçe kelime lbda' ediyoruz . . . diye zamlmaleri edat gibi kullanmaya başladı­ lar. ·Açamak, Uçamak, Uçkuç,• kabDinden şi­ veye mugayir tAbirler yarattılar. Bu uydurma kelimelerin lbda'ı zımnen öl..m üş kaldelert lhyA teber lafz• diye lafzr ikiye ayırıyor ve ağızdan çıkan •ka, tı, ko• gibi lisenryatça hiç bir k ıymet ve manası o lmaya n

mühmel sesleri gayri muteber lafz sınıfında seyıyorlardı. •lafz• bir lisan lyat ıs1 ı l ah ı olduOuna göre llsana dahil ol­ mayan seslerin Lafz addedllmeslnde hiçbir mana ve mOna­ Bunun için biz lafz'ı eeletle kelimeye hasr

s.ebet yoktur. ettik . •

·Zamime•

lkldir.

a...

gelirse •Lihika• dtlnilir.

94

gelirse

•Dihlle•.

nlhayete


demek old� içi.D. ya.oama,k k&bWyetinden mah­ rumdur. Bununla beno.ber muva.kkat bb" zamaıı içl.D. J1ean1m1z1D bozulmasına sebep Q)&bl.lir. Biz dikkat etmeli ve bunla.r:ın tstı.mallerlııe meydan · veruıemeliyiz. . . VakıA Arapça.n..uı semA! qaları.n.ı kıyAsl sl­ ga.lar hal..lne sokarak Araplarca. kı•llenılmeyau. bir çok keUmeler tevlid ve istlına.l etmişlz. Ve halA da etmekteyiz. HattA bu aıygaları Acemce­ ye bile teşmil etmişlz. MeselA ·Mefkılre• keUme­ si de bu kabildendir. Tatmin. tesrir. felAket, nezAket gibi . . . Fakat unutmamalıyız ki bu muamele ancak yabancı llsanlar hakkında yapılabilir.

Htç BİR MİLLET KENDİ Oz LlsANI HAK­ KINDA BU ŞİVE TAHRİPKARLICINI REVA GÖRMEZ . FRANSlZLAR. FRANSlZCA KELiME TEŞK1LATl HUSUSUNDA LlsANLARININ ŞİVE­ SİNE O KADAR DİKKAT VE iTINA E"M"İKLERİ HALDE YUNAN KAİDESİYLE, ·SOSYOLOJİ• . • MİNERALOJİ • GİBİ MELEZ TABİRLER TEVLf­ DİNDE."l HİÇ SAKINMAMIŞLARDIR. Btz DE ARAPÇADAN. ACEMCEDEN KIYA­ SA MUHALIF BİR SURETrE KELİMELER TEV­ LİD EDEBıl:ıJRtz . FAKAT TÜRKÇE ZAMİMELERİ EDAT YERİNE KOYARAK YARI CANLI. YARI CANSIZ UCÜBELER YARATAMAYJZ. ARAPÇA YA, ACEMCEYE KARŞI YALN1Z BİR ·İSTİFADEct. MEVKİİNDEYtz . . . TÜRKÇEYE GELINCE: BİR MEFKÜRECİ. ALl MEFK'ORESİNE KARŞI DUYDUCU İHTİRAM VE TAKDİS HİSLERİYLE, ONUN ŞIVESİNİ MU­ HAFAZA �YE MECBURDUR Edatla zamim.eyt iyice ayırt edebilmek Için evvelA • taarlf'• ve •İttlkak • ameliyyeler:ln.l birbi­ rinden ayırt etmek lAzım gelir. Bir l.lsa.nı tekellitm edenlerde • LisAn.l vlcxlan• namı verilen bir meleke vardır k1 keUmeleriD mQrekkep ve basit olduatınu. ne suretle telAfas


Cuz edilip ne m&.llaya delAlet eylecl�l temyiz ederek tekemmülüı:ı şiveye muvafık bir surette idaresini temln eder. Fakat lisAnl vicd&.lla göre basit olan bir ke­ lime -Lis&ııiyat• ilrni için. mürekkep olabilir. Lisaniyatç& böyle bir kellmeı:ıln te.hllllı:ıden çıkan net.lceye ·İşt.lkak• nam.ı verilir . . . LlsAni v1cdan, mürekkep tenıdıgı kelimeler­ deki ed&tla.rı tefrlk edebilir. Bu edatları keli­ melerle bltişt.lrerek yeniden mürekkep kelime­ ler yapablllr. Bu amellyeye de • teSrif• dentlir. -Tasrü• melekesi sellka suret.lnde avaında mevcuttur. ·İştikak·ları tayin iktida.rın!l. gelin­ ce. bu ancak -Lisaniyat- Allmlerine mahsustur ve mutlak& tahsil ile iktis&p olunur. TASRİF MELEKESİ: Edatların seliki bir su­ rette isti'mall demekt.lr. İŞTI KAK AMELİYESİ: Z&rnimelerin ve ce­ zirlertn ilmi bir tahlll ile meydan& çıkarılma­ sından ibarettir. Bir de ·TASRİF-i GALATJ• vardır ki LİSANI VİCDAN'ın, Türkçe olmay&.ll tAbirleri Türkçeye benzeterek, bunları Türkçe kelimelerden ve edat.lardan mürekkep bir şekle koyınB.Sıdır. MaselA: ALAİM-İ SEMA IEleAimsakmall . DiLBAZ I DIIbazl , FETiHBÜLENT IYecllbölenl , NÜVEYDİFÜTUH IDelik kütükl , B,ALYEMUZ IBalyemezl şekillerine konulmuştur. Tanıdığımız bir zat •D&.Illşmend · kelimesln l Türkçe DANIŞMAK mB.Starıı:ıd&.ll müşta.k saııı­ yor, •prest.lhe· kelimesini •prestlş• tAbirtyle ka­ nşbnyordu. Acaba ·FlRAT· nehrine Türkiann ·MURAT• nam ı vermeleri de bu kabilden mi? . . . Edatları �kayd, rabıta, A.tıra, n!dA.- gibi ke­ de karışbrma.ma.l.ıdır. Çünkü bunla.r müstakil birer kelimedirler. Halbuki edatlar ke­ limelerin birer cüz'ünü teşkil ederler.

limelerle

Türk Sözü, sayı: 8, 25 Mayıs 1330/13 Hezl11!11 n 1914

98


Edat

ve

Sip

Kelimelere edatlar takılarak qalar yapılır. MeselA Göz kelimesme .cı. LO, LOk, SOz.• edat­ ları

t&k.ı.lınca

.G6z.Cıı,

G6zi.Q,

GOzJ.Qk,

G6moz­

algaları meydıuıa. gelir. ·Gör- cevherlne bir takım edatlar takıla.rak ınastarlar ve fiiller yapılır: - GOrınek. Gôrülmek, Gördılrınek. GOnln· mek, Gören, GOrdOın, Göreceksin ve üh . . . Bazı bir siga. ya.pwrken cevher d e deA:i!ilr: - Görmek. Göstermek .. . - Gitmek, Göndermek . . . gibi. Halkın ·Lia&nl vicdan·ı bu edatların kellıne­ ye hangi mAnAları IlAve ettiğini, siga.la.rın han­ gi hususl ı:n.A.nAya. gel� seliki bir surette bi­ lir.

Bazı edat, ta.kıldıkı kelime Ue ka.yna.ljara.k vicdan tarafından farkına. varıla.m.a.yaca.k bir hale girer. Güzel, GQneş, Bayram gibi. • . Terkip ha.liD.de i ki kelimenin ka.yna.ı;ına.sı da bu kablldendlr: Paşa. <Ba.ı;-APl Kula#UZ <Kul, �� Kara.kol, Karavol <Kara. Avull Bu gibi ka.yna.ı;ınq kelimeleri •Ta.srif mele­ kesl • tahW edemez, •İttlkak Ilmi• t.a.h.l1l adar. O halde bunların lliha.yet.lerlndeki za.mlmelere ·Edat. denilemedl#i gibi aldıkları şekle de sip na.ını verilemez. Bu ha.le fUllerde de tesadı:H edi­ lir: •Ça.lışınak, Alı!jma.k. Konuşmak. Yarıtınak• mastarla.rınm -Çakmak. "A.lma.k. Konma.k, Yar­ ınal!: · ma.atarl.a.n.nın mQşa.reket slga.ları oldup­ nu l.lsA.n.l vicdan tafr1k edemez. lisa.nl

Sa.rfçılanmız l!jtlkak Ue ta.srit'i birbiriDe ka.­ nştınlıklan içiJı •Li.aA.nl Vicdan• ile t.a.h.l1l ve tarkip ettlklerl. oek1llar'e •İotlkak Ilmi• va.aıtaaıy-


la ta.ıılll veyahut terkip etUkierl şeldller1 kanş­ t.ırınışla.rdır. Bunwı.la beraber, bu hal yalnız, Türkçe kelimelere inhisar etmemiş, Arapça, Acemce kellmelere de sirayet etmiştir. Arapça.nuı, Acemcenln sarl k.aideler1.DJ. Oğre­ ncn adaiDiarda rüsuh neticesi olara.k ·Arapça, Acarnce slgaları tefr1k etmek melekesi• husule gelir. Bunun içindir ki fertte tahsU neticesi ola­ rak husule gelen bu sun'l melekeyl, bir llsanın sahipl erinden kendlliğlnden teşekkü.l eden ·lç­ tirnal rneleke• Ue karıştırını.şlar ve Türkçe Ibare arasında Arapça, Acemce slgalari pek çok kul­ lanmışlardır. Halbuki TUrkçede Arapça.nuı, Acemcenin kelim.eleri. ait oldukları llsanlardaki slga m&.­ nıUanndaki tecerrüt etmiş bir surette kullanılır. Mesel&. K&.tip ve Mektup kellıneleri •Ya.z&D• ve •Ya7.1.lan· m&.nıUarında değil, başka. ıııa.nAla.rda kullanılır. Her yazıcıya ·K&.tlp• denilmediği gibi, ya­ zılnuş olan her şeye de •Mektup• denllrnez. Halk bu iki kellıneyl kullanırken b1r:lncisl­ nln Ism-I faU ikincisinin ism-I ınef'ul slgasında olduğunu hJssetmez. Halbuki ·Ya.zaıı • ve ·Yazı­ lan. kellmelerinl kullanırken •Yaz• oevheriııin mAnAsını ayrı ve n.i.hayetlerindeki edaUıo.ruı m&.­ nıilarını ayrı olarak nazara alır. Lis4.n.l vicdan ·Abdest• kelimeslnl tabW et­ meksizin kaynaşmış bir şekilde muayyen bir mö.nA.blh olarak kabul eder; fakat • Yüzeuyu. Gözyaşı• gibi terkipleri pekıUA tahW eder. Bu lzahlara gOre konuşma dlll.mtzde Arapça, Acemce slgalar yoktur. Bizim Ll.s6n.l vicdanımız bu gibi -Türkçe olmayan- slgaları tahW ede­ mez.

Llı.kln yazı dlllmJzde sun'l ve mara.zl olarak Arapça ve Acemce slgalar da kullanılmııJtır. E&er konuştup.m.uz gibi yazacak, konutma dl­ llmlzl edeblyatta kendlmlze en doAru b1r Ornek yapacaksak yalnız Türkçe ed&Uarla Türkçe 9188


gıı.ları k:nllanma!ıyız. Masel4.: ·Edebi hafta- yeri­ ne. ·Edebiyat haftası-. ·MusalJbah. yeriDe ·Tas.. hlhll· cleıneliytz. . . DİKKAT:

Her llsana cltaer llsanla.rclan birçok kellme­ ler geçebWr. Fakat kalele geçemez. ÇQDkü her lisan.ı.n kencll tabll.n.l barice çıkarmaması blr ka­ nunclur. Arapça. Acemce slgalar kullanmak Türkçeele başka lisanlarm ka.lclelerln.l, eclasuıı esas olarak kabul etmek clemektlr. MeselA. •Nisbet Ya'sı•nı kencllm.lze mal ecler ve slgalar yapa.nıak bu Türkçenin tablatma mu­ bal.lftlr.

Konuşma cl.lline gtren •nisbet ya•lı kellme­ lerl halkın l.lsA.n.l vicclanı blr tek kelime olma'< 'llzere kabul ecler ve n.lhayeUnclekl •y&onın ayrı­ ca manasmı cluyamaz ve ne olcl\lAunu bilmez. Hatta Acem şivesiyle mal'llm ELİF miktanncia çekemez bile. M1aal:

Bektaşi, Tilrkl !TürkQl , Şarki ve SünııJ . . . gibi.

Dehrl, HlnclJ, Şlf, Arkası gelecek sayıda*

TOrk SözO, seyı: 1 1 ,

1 9 Haziren 1 330/2 Temmuz 1914

· • 1 2. sayıda devarnı yoktur. O sayıda yer alen •Ke­ limelerin mlnAierı- ..-edir?• edlı yezı devıım ı olabilir.


TüRKÇEYE DAİR

Diva.nları, yen!, eski mecmuaları karıştırınız. En buyük şairlerimizin bile yazılarında pek çok hata bulacaksınız. Kendi llsanını bllmemek, kendi lisanım yan­ lış söylemek . . . B u hadise dünyanın neresinde görülmüştür? Zulular, Afrika'nın vahşi kablleleri bile kendi ana lisanlannı yanlışsız söylerler. Halbuki Fuzuli, Baki, Galib Dede'den tutu­ nuz da Kemal beye, Abdülhak HArnid beye va­ rıncaya kadar. küçük büyük, her şa!rimJz lisanı­ mızı yanlış ve hatalı yazmıştır. Niçin? Bunu aramak lA.zım. . . Biz Türkler Zulula.rdan aşağı, onlardan daha. istidatsız mı­ yız? Hayıı·. . . Fakat bütün mllletlerle bl.zim ara­ mızda mühim bir fark var. Dünyada bizden baş­ ka her millet kendi ana llsanını yine kendi sar­ fıyla. nahvlyle, kendi edılsıyla yazar. Biz kendi ana llsanımızı bir tarafa bırakır, garip bir tehalükle hattA mAnalarını bilmedıa ı ­ miz Arapça, Acarnce kelimeler kullıınırız. Mill! Türk sarfına, nahvine ehemmiYl!t ver.meyiz; Arapçan ın, Acemcenln kaideleriyle terkipler cem' ler yaparız. Konuşulan ana llsanı her mlllette olduğu gibi bizim de selikamıza, zevk-i tabUmlze tnmiştir. Bu canlı llsanı yazsak mahsustan bile hata ya­ pamayız.

Dikkat ediniz. Lugat paralamadan tabıı bir edA. ile konuşurken hiç hata yapıyor muyuz? 'Bu tabıı eda lle yazsak şüphe etmeyel.iın ki bütün 100


dilııy&.DlD mllletlerl &ibi biz de llsanımızı

sız �.

y&D]ış ­

Başka mllletleriıı en Adi muharT:Irlarl kendi lisanla.rını fena yazsalar blle ye.ıı.lı.ş yazmaz)ar. Çünkü seUkalan.nda, sevk-ı tabWeriııde YBIJ&Yan bir lehçeyi kulla.nırlar. B,izim muh&.rTirlerimız kendi sellkalannda, sevk-ı tabWertnde yaşamayan gayr-ı mııu ve sun'i bir lehçeyi kullanırlar. (Berg-i semen, cen.Ah-ı kebılter, sehA.b-ı ter. .. l Mısra.ı.n.ı yazan Tllrk şalrl.nin sellka.sında, sevk-ı tabllsinde keliınelertn hiçbiri yaşamaz. Onun seUkasında ancak (yaprak, yasemin, ka­ nat, guvercin, bulut, tazel kelimeleri vardır. Ma­ razJ bir hal onu, seUkasında olmayan ecnebl ke­ limeleri yazmağa sevkeder. Bir llsana diğer llsandan sarf ve nahiv kal­ des! glremeyece� •iki kere iki dört• kadar ına­ lilm bir haldka.tttlr. Halbuki bir Tllrk şalri bir mısrada beş altı tane ecnebf kalde kulle.n.ı.r: Bir tilde-i zılA.l-ı slyeh-reng u nA-ıimid. . . Ve bu mısnun mAnA.sını dıi.nyada hiçbir Türk anlamaz. Acaba •siyah renkU ıimitslz ka­ ranlık yığınlarıyle dolu• demek mi? Hayır, bizim hassas ve muktedir şairleriml­ zin hataları kendllertne A.it de�dir. Kullandık­ Ian sun'! ve senebi Usanın bize uymayan edA.­ sına aittir. Onlan.n kendllerinl, rılhlarını, heye­ canlarını sevelim. Fakat yalnız seUkamızda ol­ mayan sun'l ve ılç lis&.D1D kaideleriyle tertıp olunmuş gayr-ı milli l.i.s&nlarını takUt etmeyelim. Her şeyi ten anl&makta inat edenleri bıra­ kınız, onlar bastadırlar. İçinde sellkarrıza ı In­ miş, çok Arapça. Acemce kelimeler bulunan gıl­ zel İstanbul TllrkQBBfnf. yazmak ls� bi­ lenler diyorlar ld: - Meke•dın ızı a.Dladık. bize eser g6aterln.lz. - PekAlA Oyleyae. . . Tllrkçenln A.h ımgfni V8 'lllveııtiı1 bcY.mn , hattA. TllrkQB cy&r&» kellmeal.ni •y6.re• yaparak üzeri101


ne de; kanayan oyAre-l muhabbet• der, diye blr de Acemce terkip dılzeıı muhterem 'a.lrl.m1zln ışte güzel Tılrkçeyl sevmeyenlerln en ziyade be­ ğendlkleri sonesl: (Pervdne-t zerrf.n.J gibi her (zehre-t zerrlnJ Titrerdt (zii.mürnld-geh-i lsrzdn-ı çemendeJ Çağlcrdı rıeb-i slmiJ (hıy4bdn·ı semendeJ Btr (çeşme-t btılılrJ lle bir (cıl:v-• bUiılrlnJ Dılşmılştü st:veh (berg-i şebeJ rrebnem-1 sılmlnJ Şebnem gibi titrereli /uımer · leyl üzerinde; Bir (şeb-pere-:vt hufteJ btr (4hıl-:vı çerendel Vermişti bu nllzhet-gehe bir (vahşet-i nerlmtnJ Ahıl ile şeb-pere vll (evrak} lle (ezhdrJ N4g4h fısı.ldaştı leb-i 4b-ı revdnda Zira bu. perih4neye /uırşı bu ev4nda Ey (dürr-t yetim-i sedef-I şef/uıttmJ , ey y4r Sen bir (meh-t zl-rılhJ gibi )•llkseıtyordu.n, Mu.zıtm korunun zıllı içilıden geUyordu.n.

Bu nerenln Tılrkçeslyle yazılmış? Tabran'da bile böyle alacalı bulacalı bir Jisan konuşulmaz, blllnmez. Sonra İstanbul Türkçesiyle milU aruz lle yazan bir 'alrln Jasacık bir gazell: Gllzlerde Seyahat Çıktım bu.glln gllzellerin göz.lerinde se:vahata, Bu. yolcu.lı.ık bilmem nasıl erecektt nihayete? Mavi gözler pek asa.bl d-algalı btr dentz. gibi. YeşU gözler en z.t:vdde miltemayil hıy4nete... Sanşınlcr yorgun bir yaz seması.nı arıdınyor, lık büsed-e başieyacak t41t'lnden filı4yew. Ele gllzler a.kşcım. gibi htc,...,. dolu, gOlge dDlu Bu gözlerele ben tesodllf etmedim hiç lsaacle te . . . Gece oldu.. . . e n sonunda siyah gOzler geldi, (durdu; Bu karanlılo yoldıı artık lmlı4n yoktur ıre:va­ lhata. . .

Bu lk1 şiirden hangisiDin 'ivesi, ed6ııı, Ahan­ gl Türkçe? Tekrar okuyunuz. Muhakeme ve mu102


kA.yaae ed1DJz ve kararm.ı.zı t-yle verl!ıiz. Arabuı, Acemin, Fnuısızlann, İDgWz.J.artn ne kad.IU" bO­ yük t&lrlerl vardır ki eserlerlJd Tilrkçıe yazma­ dıkları halde yine onları sever ve tebcll ederiz. Konuşt;ukwnuz: tabii TQrkçaye benzemeyen sun'l bir llsa.n.la rebAbın.ı çalmıt t&lrlerlı:nizl de bilyle sevmell ve asla unutmamalıyız. HattA onlann OQ Usanın kA.I.delerlni ve keU­ melerlnl karıştırarak yazd..ı.k].arı ha.rlka1arı ko­ nuştuğumuz; gılzei TQ.rkQ&ye tercQ.me etmellyiz. MeselA şu parça: Her (ş4hs4rJ şimdi. -ne yap�. ne bir çıfçer.l­ Btr tılde-t zıı.sı-t styeh-reng ıl 1'14-ılmld Ey ldest-i a.sum4n-ı şit4J durmo. du nna çela Her (ş4hs4nnJ ılstıln.e bir (sıltre-i. selt.d.J G.5klerderı. e......, ııer gtbt rlzd.n o&uyor kar Her sUda hay4Um. gibi pı.i.y4rı. oluyor kar Bir (bdd-• lıamılşurı.J per-i s41ında uyuklar Te>r.z:ı.rı.do durur btr ı>ralık, sonrı> uçarlar Soldan sG{Ja., sGğdan. soıa. le� ıl girlz4rı. G4h uçm.a.do tılyler gtbi., g4h oım..dG riz4rı., Ke>r&ar. . . bıltıln elhdrı.• (mez4mır-t sılr.üturı.J, Ke>r&a.r. . . bıltılrı. (ezh4nJ riy4.z:-• meler.üturı.J . . . Dilk lh4k-t si.y4hJ ılstıln.e, e y {diJst-t sem4J (dök; Ey ldest-i sem4J (dest-1 kerem} ldest-i şlt4J fdökl (Ezh4r-• bahanrı.J yerine (beri-i. selt.di.J, lE&h4n-• tuyürurı.J yerine tsı>mt-ı ılmilUJI . . . Konuştugumuz; tabii llsana nesren tercü.mes.l: •Ne yaprak ne çiç&k varl Şimdi bQtil.n koru­ luklU' ümitsiz ve siyah karanlık yı#ınlarıyle do­ lu. . . Ey kış aeması.nuı all durma, durma koru­ luklarm QetQ.ne beyaz bir Ortıl çeki GOklerden emeller glbl kiU"lar dt.Jı:QlQyor, her tarafta' bayalim glbl kiU"lar gezlnlyor. Sessiz bir rüzgArın. ııa1' kanadında, uyuklar glbl bir aııWJt duruyor. Sonra yine uçuyor. 103


S�SD sola, soldan s�a tılyler gtbl tltriye­ rek gAh uçuyor, gA.h akıyor. Karlar. . . bütılll aü­ küt mezAmlrlnln ne.ğmelerl. . . karlar. . . bdtılll melekılt bahçesinin çlçekleri . . . DO k e y sem4.nm all. DO k ey semAnın eli, ey keremln, ey kışm all dök, bu siyAh top�n üs­ tüne baharm çiçekleri yerine beyaz karları, kuş­ ların nakmeleri yerine ümidin s"Ü.kÜDuna d6kl. .. • Türk Slızü, say" 9, S Haziren 1330/18 Haziran 1914

104.


TÜRKÇE VE İLİM Yeni llsan hareketi, �ıaıDd& hiç b1r za­ man ciddi blr muhalefet bulmadı. Ba.şbca IddiAsı Türk sarlma aslA ka.rışmaye.n Arapça, Acemce terkip ve cem' kaideleriyle, ec:nebl edatlan kulle.n­ mamak, bununla beraber ıstıliihla.n, kllı;e olınuş cem'leri müstesııA tutmak ldl. Ve maksat Türk­ çenin husılsl edA.sını yazı llsa:ııına. geçlr:mekten lbarettl.

Bu hareketi yape.n muha.rrlrler J.isanl:p4tm en esaslı ve ana kaldelerlııl OnlarlDe alıyorlar ve sellldyyat ilınlıı.ln dılsturuyla Tilrkçeyl mütalaa ediyorlardı. Yaptıklannı , terkipsiz ve sectsiz blr IfAde u... gayet açık blr ta.rzcla yazdılar. Fakat •hAllf. tear­ r\lf. . . • diye her 11e)'in aks1n1 1ddlA etmeyi b1r ma­ rlfet sananlar. bu yazıları oknmadıJar. DeclUer ki:

- Biz Altay, Ural dlll.nl . Orhon"un G6ktilrk­ çeslnl istemeylz. Halbuki yeni llsancılar da bOyle b1r şeyi is­ temedlkler!DI hemen her makalelerinde tekrar­ lıyorlardı. Onların istedikleri terkipsiz ve tabi! tste.n­ bul lehçesiydl. ÇilııkQ. Use.ni.DllZda blrçıok lehçe vardı. Her mWetiD hayatmda olduğu gibi bu lehçelerden birisi Otekllerlne galebe çalacak umumi ve mW1 b1r edebiyat llsa.ıu olaca.ktı. Tilrk­ QEID.i.D. en güzel. en n� en �VIenmişi şüphesiz fste.nbul"d& konuşul&nı ldl.. (Dikkat edlnJz; ya­ zılaıu dejil.) Tilrkler!D. dinca. Wmce en büyük merkezi olan İstanbul'daki lehçeye •güzel Tilrk­ QEI• ve başka yerlerinde konUfU]&n esasca blr. 105


fo.kat, •savtıyAt•ça a.yrı a.yrı buluna.n d!A'er lah­ çelere ·kaba Türkçe• diyorlardı. Maksat çok büyük, çok yüksek ve mukad­ destl. Her millet gibi Türklerin de bütün lahçe­ lerin fevklnde bir edebiyat Usa.nları bulunacalt, cemaatçe, milliyetçe, medeniyetçe, illmce birlik­ leı-l temin edllecektl. Maksadı duymayanlar: ·İşte biz İsta.nbul Türkçesi yazıyoruz· diye eski uydurma edebiyat llsanının Türk adAsına, Türk sa.rfına taba.n ta­ bana zıt olan terkiplerini kulla.nmakta devam et­ tiler. Bu terkipler yalnız Türk adAsına. Türk şl­ vesine, Türk sarfıne. değil ilmin ve fennin bütün esaslarına da muhAllftl. Eski şairlerimiz Arap ve Acem edebiyatlarının tesiri altında kendi llsan­ larını beğenınlyorle.r, sellka.larındaki, sevk-I ta­ blilerlndeki kalimalere kıymet vermeyerek ken­ di llsaniarına yaba.ncı kellmelerl, yabancı kalde­ leı-l tercih etmekte garip ve hazin bir tahıllük gOsterlyorle.rdı. Veysi ve Nerglsl bu ma.re.zl ha­ reketin Abidelerini vüCllda getlrciJler. Fakat asır­ laı-ca devam eden bu edeblyata en ziyAde Türk­ lük ya.ba.ncı kaldı. İsta.nbul'da.kl çelebiler Arap­ ça ve Acemce edAsıyla ve hiçbir milletin llsanı olmayan bir lehçe lle diva.nl&rın.ı yazarlarken cAhil ve zavallı Türk halkı da. kendi Jlsa.n.m.ı te ­ koşmalar, kalenderller rennüm etti. Destanlar, yazdı. LlsaDıyla beraber milll anızunu da mu­ hafaza etti. O va.ldtler Türk rUhundald mefkılre uyuyordu. Evvelki ve ümmet muhabbet! altında mukaddes •milliyet• sevdAsı sOnırıQş gibi Idi. Ta­ rthimlze altın yaprakları ııa.ve eden KOpıillüoğ­ lu şairler bile Türk oldukları halde eserlertnı Arapça yazdılar. Bugün ırkta uyuya.n a.n'a.neler şiddeW fela..­ ket darbeleriyle uyandı. Türk milleti gOzünll aç­ tı. Münevverlerlnden, gençlerinden lis&Dlill , edeblyatını, mukaddes h.akJarını Istiyor. . Kelimeleri vak'a.larda.n, cümleleri heııgo\me­ lerden ola.n bu derin ve feci temennlyi duymu­ yor musunuz? Ey, ell kalem tuta.nl&rl . . . 106


Tiirkçe yazarken Uıne ve cemiyete dAI.r ısb-ve edAt kullananbu": ı ı Bir llsandan dJPr llsana kaldalar geçe­ bUir. Ve bir milletin sa.rfı, cilğer milletin sarfla­ rından a.lınan kaldelerle teşekk:Ul eder. 2l Dünyada muhtellt bir llaa.n olabUir. aı Liııa.nlar milletlarin de�. ülkelerin ve zQmrelertncUr. Dılsturlarmı kabul etmişfar demektir. Çünkü hiç kimse hususlyle böyle uyanıklık asrında ka­ bul etmediği esaslarla hareket edemez. O halde eskl uydurma edebiyat llsa.nını taklit ederek ter­ kip yaza.nlar, :va cıUıl.lcUrler, ilmin bulduku şe' n1yetlerden. çıkardığı mefhWDlardan haberleri yoktur; yahut da llınln haklkatlııi bUdlklerl hal­ de Tilrklüğii, kendi liaa.nı.ndan, kendi edAsından, kendi şivesinden ma.hrılnı bırakmak Istiyorlar. tttm, hayatta •Şe'n1yet- (r{ıalJU.J lerden ŞU mefhWDları çıkarıyor: 1) Bir llsandan diğer ll.sana kaldalar geçe­ mez. Muhtellf milletlarin sarflarmdan bir sarf VÜcüda gelemez. 2l Dünyada muhtellt bir lisan olamaz. 3l Llsa.n.lar ülkelerin, zQınrelerln de�. mil­ letlerlndir. UsaniyAt ilmine dAir ye.zılmJ.ş kitaplarda bu noktalar uzun uzad.ıya a.n.lat.ılmıştır. Abel Hove­ lacque artık klasikleşmiş ola.n La linguJatlque unva.n.lı kitabının onuncu sayfasında: ·Llsa.n.lar, kısa sOylayelim kendi tabUyyetlerlnln baricine çıkamazıar. MeselA muhtellt bir lisan asla yara­ tılamaz. Sarfının bir kısmı İslAv, bir kısmı Latin bir Hind ve Avrupa! llsanı tahayyül olunamaz. Muhtellt li.Sanlar yoktur ve olamaz da. . . • der. Evet Tilrkçeye Arapça ve Acemce kaldeleri ka­ nıttırara.k terkipler yapmak Ilmin mefhWDlarmı InkArdan başka bir şey değildir. HA.lA Arapça. Acemce terkip yapa.n.lar memieketlmizdeki mll ­ llyetsizllkten, Wın ve fen hususundakl dalgmlık-

16.blardaıı başka Arapça, Acemce terkip

107


tan istifade ederek: •Llsanlar kendi tab!Jyyetle­ rinl.n haricl.ne çıkabtllrler. Muhtellt btr llsan ya­ ratılabtllr. Sarfı.nııı btr kısmı fsJAv, bir laamı lAtl.n, btr Hl.nd-Avrupal llsanı pekalA. tahayyıll olunablldtgl glbt. Arapça ve Acemce kaldelerin­ den bir 'llsan-ı Osmaıı.i ' yapılır. HAsılı muhtelit llsanlar vardır ve olur da . . . • demek istiyorlar. Heyhııt Zulular ve Patagonya.lılar bile bugünkü tl­ min vA.zıh mefhılmlaruıa bu kadar isyan edemez­ ler. . . Eski uydurma edebiyat llsaDının Arapça, Acemce terldplert.n.t yazanlar mılessea ve makbul bir tlml. •llsanlylı.t•ı kökılDden yıkmalı. aeltkl­ yAt ilminin yok olduAu-nu lsblı.t etmeltdlrler. Yok­ sa hakikat llerler ve onu hiçbir şey tutamaz . . . Türk Sözü, sayı:· 1 o. 12 Haziran 1 330/25 Haziran 1 9 1 4

1 08


KELiMELERIN MANALARI NEREDEDİR?

Biz hAlA bugünkil hakikata asilı. uymayan

kurUn-ı vusttı. ınefhılmlanyla dil.şunılrüz. Hiçbir

:neticeye varmayan bil.til:ı:ı. ınü:ı:ı.akaşalaru:ı:ı.ıza. se­ bep iŞte bu mefhüın ıneselesldJr. İçt1matyatta, ulüında, stya.stya.tta olduğu gi­ bi lisa:ı:ı.da da blzl !hAta ede:ı:ı. hakl.kate, şe'niyete kafamızclakl uydurına yaba:ı:ı.cı kalır ve ke:ı:ı.dl mefhılnılarla hakikatler yapın&3a çalışırız. Me­ sela. hakikatta hlr Türk ınilletl vardır. Bu:ı:ı.u müm.kü:ı:ı. olduA-u kadar l.:ı:ı..kAr ederiz. Çü:ı:ı..kil ka­ famızda bt:ı:ı.lerce kırı..lm.ış hayAlden dot'ma bir ·Osmanlılık· mefhllmu vardır. İsınlni i:ı:ı..kA.r et­ altı asırlık tarihl:ı:ı. i tiğimiz m.illetimizl:ı:ı. a:ı:ı.cak alır, daha evvelki hayatını ta:ı:ı.ımayız. Heyha.t. halbuki altı ası.rda seksen ınllyonluk bir millet değil, hattA altı ınetre muhiti:ı:ı.de bir çı:ı:ı.ar al;acı bile yetişmez . . . Haklkatte yaşaya:ı:ı. şeylerı birer birer l:ı:ı.ka.r ederken llsa:ı:ı.ı da ,u:ı:ı.utmayız. Ve de­ riz kl, - Türkçe yoktur. Bu llsa:ı:ı., Osınanlı Usanı­ dır. Osmanlı llsanı da sarfının Içinde Arapça, Acemce kaldeler bulu:ı:ı.a:ı:ı. ınuhtellt bir lehçedJr. Arapça ve Acemce iyi bilmeyen Osma:ı:ı.lıca yaza­

mazi

İlm.in, fe:ı:ı.ni:ı:ı. hakikat gtbl nazarıı:ı:ı.ızda hiç eheınm.iyetf yoktur. Elimizde ·Kamus-ı Osın4:ı:ı.l• ler var, Bunların lçl:ı:ı.de bir keliıne TürkQe bu­ lu:ı:ı.maz. Hep Arapça. Aceınce kellıneler. . . ·Os­ ına:ı:ı.lıca• denilen dUzıne edebiyat d111:ı:ı.de Türk­ çeye zerre kadar eheınm.iyet verilınez. Türkçe Qempnhc-a,nın içinde AdetA loym.etslz b1r safra­ dır. Türkçe kellınalert, Adi. kaba, Ahenksiz bulu, 109


ruz. MeselA lzcilik, oymak beyi ve Uh . . . gibi mil­ U hareketlll yeDi ıstı.IAh.la.rm.ı büe şed.ld bi.r tehA­ lükle Osmanlıcaya tercümeye kalkanz. Ve ha.k.ikate, yani Orfe iltifat etmediA!mJz­ den kullandıA"ınuz Arapça. ve Acemce kelimele­ rin mA.nlı.larını da UsELDl vlcda.nda dekü. Arap ve Acem k&musl&rında ara.rız. Halbuki geçen mak&lelerlmizde anlattısrımız gibi ·Osmanlıca• dlye ha.klkatte bi.r llsan yoktur ve olamaz da. . . Konuştuğumuz !isan Türkçedlr. Her !isan gibi bizim llsa.nımıza da bAriçten ke­ llmeler girmiş ve Türk milliyetiDi kesbetmlşdi.r. Türk sarfına dlA'er ecnebi sarflardan k&lde gi­ remez. Arapça, Acemce terkip ve oem' kaldele­ ri ancak uydurma eski edebiyat llsanında yaşa­ yabU!r. Konuşurken hiçbir Türk -ıstılA.hla.rdan baş­ k- Arapça. Acemce s&rfla.rıyla yapılm.ış ter­ kipler ve cem'ler kullanamaz. Türkçeye giren yabancı kelimeler de eski mllnAlannı kaybeder. Türk tecvld.ine göre Ahen­ gini deklştlrdlkten sonra mAnAsını da deA'!ştlrdl. MeselA •mektep, şafak, tesrlr, sada.- kelime­ lerine bakalım. Bu kelimelerin Türkçe mA:iıA.ıarı başka, Arapça. mAnlLla.rı başkadır. Türkçe mektep: İçinde ders olı:wıacak bir yer demektir. Arapça. mektep: İçiDda yazı yazılacak yer . . . Türkçe şafak: Güneş dokm&zdaıı evvelki aydınlıktır, oŞafak atb. Daha uyuyamadı.m• de­ riz. Arapça. şafak güneş batbkta.n sonraki aydın­ lıktır. Türkçe tesrlr: Sevindirmek:tir. Arapça. tes­ rlr: Yan bell.ne kadar suya d&l.maktır. Türkçe sadA.: Ses demektir. •Botuk bir sadA lle ..Oze başladı· derlz. Arapça. sadA ses deA'!L sesin aksi demektir. Türkçeye ehemmiyet vermeyen. Tarkçeıı.I.D varlıA"ı.nı InkAr ede.n kurıln-ı vustA merııo..m.cu­ la.rı bugQ.n TQrkçeleşm.lıJ olaD bu keUmeleriD TürkQe mAnAia.rına ye.nl.ı.ş, Arapça mAnAlarma dogru derler, Halbuki 11sanımızde. bu kellmele110


rlıı TQrkçe mAnAları d*""· Arapça. mAnAları y&Dl.ı,br. Tarkçeye gtnm kellmelerlıı mADAla.rı Arap ve Acem k-.musla.rında de�. TarklQAiln llaaıı1 vicdanmdadır.

Arapça, Acemce kel1melarle beraber Tark­ çe kelimelerin de m4DAııı Ort'üıı, ıııe'niyetln ver­ � m4.DA.dır. TQrkçe ne kadar çok kellmeler vardır ki eski mADAla.rı bugıl.n ta.ma.miyle değiş­ m.!'tlr. Bugıl.n; bugQııkQ hakikatlıı, yani orro..ıı ven:l� mA.IıA. do�dur, eskisi y&Dl.ışbr. Netice: - Tarkçedeki kellmelerlıı mAnAları ecnebl kamus kitaplarında deBi], onları alıp ls­ tedlli sibl kendine mal edeı::i. lisan.l vlcclandadır. Ey gençler! Artık evvel zaman kalbur saman All.mlerl sibl gOzlerlnizl ecnebl kamÜsle.ra. d1k­ meytniz. Sizi Içinde yqata.n haklkab, 'e'D.iyetı, örfii teclklk ve tarassud ed..iı.ı..i.z Şlveniz, sarfmız, nahvlıı.lz, 1lsl1lbunuz sibl, kellmelerlıılzlı:ı. en dok­ ru ve mükemmel m4DAıımı da orada bulacaksı­ nız, TUrk S!!zO, savı: 12, 26 Hezlran 1330/9 Temmuz 1914

ııı


LİSANIN

SADELEŞMFSİ

Diyorlar ki: ·U�ma.ğa ne hacet? İşte li­ sanırnız kendi kendine sadeleşiyor. Yarım. asır sonra ne Arapça. ne Aceınce terkipler kalacak; ne de miı.nA.sı.nı bil.medlğ:lmiz lüzılmsuz kellme­ ler . . . Bir güıı olacak Id seeller gibi terkipleri de unuta�ız . . . • Halbuki milli ve tabU llsanlar değll, hatta. milliyet cereyiı.nları bile sevk ve idaı'e edilme­ den Uerleyemez. Almanya'nın büyük adamları olmasaydı Alınan mllliyetl ıneydana gelir miy­ di? Me.carlık, Bulga.rlık, Yunanlık, Sırplık, Al­ manlık, Araplık bir takım yorulma.z adamların durmadan sarfettikleri illl.hi cehdler sAyesinde VÜcud bulmuştur. Ma.ca.rla.rı.n, Alınanların, Bul­ garların, milli llsanları da kendi kendine şuur­ suz bir tarzda doğmamış, birçok şuurlu tasfiye hareketleriyle bugüı:ıkü mükemmellyetini kazan­ mıştır. Eıı tabii ve haklı cereyiı.nla.r iÇin bile mutlaka -cehd-effort• ister . . . Milli lisan d a b lzl.m sellkamızda yaşar. Onu edebiyata geçirmek için ferdi ve şuurlu cehd­ lere ihtiyaç vardır. Son za.m.anla.rda ma.ııA.ları.n.ı herkesin blldiği kellmeler ve m1lll edıUa.rla yazı­ lar yazı..l.m.ağa başladı. Bu lleanda sadeleşmak değil, Türkçeleşmak ldl. Arapça. Acemce terkip­ ler kullanılmadığı için seUke.larımızda.ki ı:nAııA ihtiyacı daha iyi tatmin olunuyor, •lAmi ve be­ ya.ni- farkla.r ecnebl edıUa.rı.n rühu.ı:nuza ağır gelen kara.nlİkla.rı içinde kayboluyor. . . AmA Türkçe yazmak için Türk sarfı.nın. tamAmiyeU­ ne, Türk şivesine cUkkat etmeyip yine esk1 ede­ biyat li.san.uı.ı.n. intiba.larıyla yazacak olursak bu 11.2


Türkçeleşmak hareketi de hiç ka.l.acakbr. Türk­ çeele eskiden beri Türkçe ya.zma.k ist.eD.ilmiş. Fu­ zıuı bUe: ·Türkçe güzaldir. Fakat onunla nAzik şür yazmak pek güçtür- diyor. Arzusunu yeri­ ne getiramediki Için sıkılıyor, a.czlnl. saklamıyor. Ve Ilave ediyor: •Bende tevfik olsa bu düşve.rı A.sA.n eylerlm.• Yani •iktlde.run olsa Türkçe şUr­ ler yazarım• demek istiyor. Halbuki tamamıyle Acem edebiya.byla yetişı:niş hem de Bağda.t'ta. oturuyor. Türkçeye temsU e� şekli veremiyor. an başka birçok şeyler Türkçe Tekke edebiyatınd ya.zılıyor. Fakat Türkçeye bir hudut olma.dığı için, daha d�u Türk sarl'ı mukaddes ve muh­ terem tanıJına.k Adet olmadığı için arasıra Türk­ çe yazılıyor, sonra· yine Arap ve Acem edA.Iı es­ ki edebiyat llsanına dOnüliiyor. Çiinkii Türkçe ye.zma.k Için husus! bir cehd yok. Selik& kuvve­ tlyle, şuursuz Türkçeler de mahdut kalıyor. Me­ sela şair Nedim Efendi. . . Bütün tahsill Arapça ve Acemce olduğu halde bazı selikasının kuvve­ tiyle o kadar Türkçe. o kadar Türk edasıyla ya­ zıyor ki bugiin bUe şairlerimiz içinde konuşulan gılzel İstanbul Türkçesini bu derece ya.zan bulu­ name.z. İşte bin yüz otuz beş senelerinde yazılan bir gazel ki içinde · Ateş-i so.za.:iı-dan başka ter­ kip yok.

Ga=l Bır söz dedi. c4n4n kı kerdmet va.r içu.de. Dün. giceya d4ir bır i#dret va.r içinde. Meyhdn.a mulaa.ssl gönlnür taşr-adarı. aınmd Bir başka ferdh, başka lat4fet va.r içinde, Eyvdh o ılç çUta kayık aldı kanı.nm., Şa.rlu okuyup geçti, bır dfet va.r içinde . . . Olmaktc deı-Ununda. h.av4 ldta1-ı siLzdnJ N4yın. di.)labi.lme,. kt n.e h4ıet va:r içindel Ey fılh.l Necürn4 ila bir seyrin. i#ittila. Tenhd<:G va.rup Göksu'ya.; i.frat VGr i-Çıncıe . . . ve Acem edebiya­ sa.mJın1 olm\liJ, ko-

Nedim. Efeııd.i b ir an Arap tı.nuı

intibala.rıııd.an_ m..Sün, U3


nuştuğU llsanı yazmış. . . GazeU Tllrkçen.ln bir ineisi gibi parlıyor. Fakat bu sadellk. yani Türk­ çeJik şuurlu deAil. tesadüf . . . Gellti güzel bir te­ sadüf . . . Nedlın Efendi'den tam ikl yüz sene son­ ra gelen bir şair de •llsanlar mWetlertn konuş­ tukları· oldul;unu bUd.IAi halde eski divan ede­ biyatının terkipleriyle tu şiiri yazıyo.-,

·

(Ka.v4fU-i beşeriyyetJ, ( şi.keste-s4k u tuv4nJ Yürür sük.ılt Ue Uevf4·V• zindeg4nldeJ Çölün hayat. gibi hep k.avrulur k.ahr süz4n (Ha.yo.t-• k.afUeJ bir (ahk.er-L nUı4n!deJ Bütün bu k.afilerı.in (dest-L ı.znr4bı.nda.l (Stve h d4ne-i evy4rnıJ (sübha.-t örnrünJ Bütün bu k.afilentn (rılh-ı pür-az4bı.nda.J ( Harlk.-i h4UtJ bir tef'UJgl-VL ha.rr u mürrün Geçer bu k.afileler hep elemle (peyderpevJ Geçen bu k.afi.lelerden vılcıld alır gıly4 Bütün şu. (arz-ı tebtJ bl-huzılr eden birşey, Çölün (ha.yat-ı remddtvyeJsirı.de bir rü'y4 O dairrı4 · varı.an. 4sılde, bl-zeb4n çölde Bu thttz4r Ue (şedd-t mer4hUJ eylerk.en (Uvıln-ı k.afileJ keşfettı bir uzak gölde Bir (arz-ı hüsn ü ztv4J, bir mazalle-t rüşen. Bir (4şiy4rı.·ı müzehherJ kJ. (pür-tuyılr u zı141) Büyük. bir (arz-ı bah4rlJ lü ha.llıı hep serrrı.est (Muh4t-ı zemzemeJ bir (çeşmes4r-ı s4f-ı zılH41J Ki hep kadınlan (ralıs4rı.-ı rı.eşveJ destbedest l Bu (d.ürre-i rem-4r4sıJ (arz-ı sa.fUentnJ Bu hoş (cezire-t ş4d4bJ edince (arz-• ıtk4J (Uyılrı.-• hasrettJ merkılz · k.a.kü lıa.fUerı.in O (s4hU-t tcr4b u şevkeJ, (pılr-sılrür-ı .ztv4J

Demek llsanımızın gittl.kçe sadeleşmesl, Tllrkçeleşmesl doıtru deıtı . . . İşte misaJ.: İki yüz sene evvel ya.zılanla, Iki yllz sene sonra yazılan ... :lkı yllz sene evvel Nedim Erendi nasıl sevk-i tabiisiyle cehdslz Türkçe yazıverm!ıt Ise bugün­ kıl talr blla.k.ls Türkçe yazmama� Türk ııa.rlmı bırakıp, Arap ve Acem etU:fıi:u ve ed.Aaını kul.la.D11-4.


� cel:ı.detmı. . . . Bu '!Jr pekAlA Türkçeye ter­ cüme edllebUlr. Çünkü Türkçe deatldlr. Türk­ çe olsa. tercdme olunamazdı. Binız iD.safı ola..na. soruyorum.. Hiç Alııucad uı a..n Alııuca. uı ya., Maca.r­ ca.da.n Ma.ca.rca.ya., Bu.lga.rca.da.n Bulgiorca.ya. bir parçayı tercdme et.mek mQmkü.n mildılr? MeselA. AlDıanca birQok şiirler, h.JkA.yeler a.l.uu.z. Bwıla.­ ruı m&DAları, fikirleri, mQnderecA.tla.n ne kadar, başka. başka. olsa. l1aa.nla.n, kelimeleri birdir. Hal­ buki eski edebiyat llsa.nıyla. he.kikl Türkçe bir­ birinden son derece ayrı. . . Kellmeleri, edA.la.n ayrı . . . MeselA. •u mısra.a. bakınız: Bir !a.şlyA.n·ı mılzehl:ı.erl ki (pür-tuyür u zı­ lA.ll Türkçe tercil.mesl: ·GOigeler ve kuşlarla. do­ lu çlçekll bir yuva.. . . • Hangisi gılzel? Bu mısrıuıı aslı ola..n terkip­ leri mi yoksa. tercümesi mi? Eski edebiyat llsa.ııının lnUbA.la.rı Türkçenin yazılmasına. mAn.idlr. B,lz.l.m şa.lrlerlmJz.l.n l:ı.eya.­ cA.nla.n blle Arapça ve Acenıce terkipler J:ı.a.­ Unde tecelli eder. MeselA. şu parça:

T4bılt. . . T4bı1t. . . T4bılt. . . T4bılt . . . T4bılt. . . T4bılt. . . T4bılt. . . Tıibılt. . .

O O O O O O O O

frehnümd-yı mokberJ , fheykel-i mükedderJ , (hD.ttb-t sıunm u ebkemJ, lbılnldet-ı mücessemJ. (sü.kılt-• p4y-d.er-serJ , lmu.stbet-t mükerrer), fva.hşet-ı rnu.annldJ fmin.ber-ı sefer-ber) , ve Uh.. . .

B u da. pekAlA. Türkçeye tercil.m e edlleblllr. Şa.ir Arapnıış yahut AceiDID1Ş gibi o m1lletlerin sa.rfıyla.. edA.ıııyla., lisa.n.ıyla J:ı.islerin.i daha. kuv­ veW ifAde ediyor. Bu har J:ı.a.lde ta.bll bir J:ı.al de­ atldlr. Marazlc:Ur, Şa.lr matemiyle oc:la.sıncla. ka.­ pa..n� za.ma.n doetlan.na. veyalıut kendi kendi­ ne derdin:l. Arapça. Acenıce terkiplerle tekrarlaus


dıA'ını kimse ldcUa edemez. Mademki Türlı:tllr; konuşurken, gOzya.şı dOkerken derdJDI <le Tark­ çe anlatm.ışt.ır. PekAlA; yazarken niçin Türkçe yaznıasın? . . . Usanunızın kencU kendine Türkçeleşmeslnl beklemek boştur. Biz cehdecUp •Türkçeleştırme11•. kend.1ınizi eski edebiyat llsenının 1nUblı.la­ rınelan. sellkaınızela olmayan kllşe terkiplerden kurtarmalı yız. Konuşulan Türkçe beş altı esır evvel ele vardı. Bugün ele vardır. Fakat yazıl.mıyor. İş onu bütün gO.zelli81yle, tablatıyla, edı'Osıyla. sarfıyla. şivesiyle yazmakta. . . Milletler ve ede­ biyatlar hep lisanelan eloğar. Konuşulan ve sevk-I tablimizde yaşayan Tilrkçeyl esk! edebiyat llsa­ nının rnarı!l.zi 1nUblı.larına karşı cebdederek ya­ zacak 1nkılA.pçı bence 1nsan1ıkJn fevkinde bir ınevcuttur. Ben bütün mllll, Içtimal ve edebi ümitleriıni kendisine atfett!klm bu kahramanı bekliyoruın. Fakat o hA.lil. gelm.ly()r . . . 3 Temmuz

· 118

TOrk Sözü. sayı: 13. 1 330/16 Temmuz 1914


İSTANBUL_ TÜRKÇESİ HANGİSİDİR?

1)

Mual.babe

Dünyada. Türkler kacia.r llsanca ve coitrafya­ ca. birliklerini ka.ybetmlıJ bir mlllet yoktur. İs­ tanbul'dan çıkınız. Aııadolu'dan, Azerbaycan' dan, Kafka.sya'dan, Türkistan'dan geçiniz. Man­ çurl'ye gldiniz. Hiç tercüman& muhtaç olmaya­ caksınız. Bütün Altay d�a.ruı.ın elvarında da Türkçe konuşulur. Faka.t her Usan gibi TürkÇe­ nln de maha.lll şiveleri vardır. Türk kelimeleri­ nin her yerde -şekllyet•lerl bir, yalnız biraz -savıtyet-lerl ayrıclır. Çln'ln Kango vilAyetinde bile konuşulan Usan bAlls TürkÇedlr. Ve biz an­ layabillriz.. Kastamonulu, Erzurumlu, Vanlı, Adanalı, Edlrnell şivelerinin lhUIA.fı.yla beraber nasıl pek güzel konuşup anla.şabllir.le. Türa.n'dakl bütüq Türkler de birbirlerinin sözlerini öyle anlay&­ bllirler. Arbk her mille t gibi Türkler de bir millet hAl.l.ne geçmeye ba.şla.dıklaruıcl an umumJ ve ede­ bi bir l1sa.na Ihtiyaçları günden güne arbyor. Bu umuı:nl .ıısa.n ne:nonln Türkçesi olacak? Ancak Anadolu kadar olan Fransa'da da şive lhtllAfı pek çoktur. Hiç bir lebÇenln konuşuldu­ ğu muhlt yüz Jdlometnoyi geçmez. Faka.t Fransız milleti Paris l.lsa.nuu umuml l1sa.n olarak ka.bul etJ:nlştlr. Mahalli JJ.sanlarla gazete ve kitap neş­ rettırmez. Bu gibi ma.hall1 Fra.nsızca.lar: .ta.am­ milmlerlnde milU bir tehlJke ııörür, men eder. Aııadolu'nun, yanl Fransa'nın onbeş yirmi mlsll . olan Tılran'da şive farkı Fransa'daki ka.1

ll7


dar barlz dekUdlr. Onlar nasıl Paris Fransızcası­ nı edebi ve umumi Ilsan yapm.ı.şlanıa, biz de •İs­ tanbul Türkçesl·nl bütün Türkler Için, bütün Tllra.n Için ınilll ve umwnl bir llsan haline getir­ meliyiz. Uyanan, ya.şaınak Isteyen Türkler bunu Itı­ raz et.rneden kabul ediyorlar. Yalnız Iş ·İstanbul Türkçesini• bulma.ka. kalıyor, İstanbul Türkçesi hangisidir? Softaların konuştuğu çatlak laynl h. muha.r­ rirlerln yazdıkı Arapça, Acemce terkipli, Ihtiyar ve muhAfazakAr memurların konuştllku basma­ kalıp tAbirli BA.b-ı All lisa.nı mı, yoksa halkın konuştuğu llsa.n mı İstanbul Turkçesidlr? Bun•ı tayin et.rnell. İnsA.f ve terbiye dalresinden çık­ mamağa gayret ederek munaka.şalar yapmalı . . . Softalann v e ulemlLnın konuştuğu çok Arap­ çalı llsa.n, İstanbul Türkçesi olamaz. Onlar her kelimeyi Arapça tecvtdlne uydurınağa çalışırlar. HattA. bu halleri bazı hlkA.yelerln lcA.dına bile sebep olmuştur. Bir kadın bir mektup zarfının üzerini bir hacaya akutmak Istemiş. Hoca zarfı eline almış. Okumuş. DemiŞ ki. - IMinnal şol şey ki lsüttlrrel Ortülür <muttasıra.nl ısrar ederek ·ırelegB.I}IIehul bunun i 'rA.bda ma.hA.UI yok . . . Kadın şa.şmış, . - Ayol hoca efendi. Zarfın listu Türkçe ya­ zılıydı. demiş. Softanın ayn ayn teşdidleyerek Arapça mAnA.suıı çıkardı� cümle TürkQe ·MaııaStır Mu­ ta.sarnflı�na• cümlesi Imiş. Daha buna benzer birçok hikA.yeler vardır. Softa.lar Türkçe kelime­ leri teşdldleyerek, medteyerek Arapça haline kor ve l 'nlbına göre manA. çıkarırlar. HA.IA. dlva.ııla.rda.kl aski edebiyat 11sa.n� kul­ lanarak birçok Arapça, Acemce terkipler yapatı muha.rrlrler!n husus! lehçeleri de İstanbul Türk­ çesi sayılamaz. llS


Bu Acemce tarkipiere kim Tilrkçe, kim Is­ tanbul TilrkQaal ' dem� cesaret edebWr. Bazı muharrirlerirniz bu Arapça ve Aceince terkip dOz­ mak hastalığından kendUeriDt kurtaramadıktan başka -cedeblyat tarihi· lle ctarlh-1 edebiyat· arasında ne fark var'?- diye Tilrkçede, Türk sarrında. Tilrklerin selikasında yaıı ayan clAm.t ve bey6.n.l• l.zAfet farklarını InkAr ediyorlar. İs­ tanbul Türkçesln.l İstanbul muharrirleri Içinde bazıları arasın. pek g(lzel Y8ZDI.IIIlardır. MeselA Mehıned Rauf bey... Eğer terkipçl arkadaıı larının tesiri altında yaz.ma.saydı gQzel Türkçenin nesirde bir üstAdı olurdu. Halbuki mensup olduA-u edebiyat maktabi terkip Istiyor. Nergis! ve Veysi llsanından ağır; muğlak, Tilrk­ çeye benzemez bir llsan istiyordu. O da alacalı bulacalı terkipler yaptı. Ve halA yapıyor. Terkip yapmadJAı. tarkip uyduracakım diye sellkasını. ·fikrlnı yormadıkı zaman kolaylıkla lncUer'den bir konuşularu yazmış. İşte Siyah parça . . . Rauf bey bu anda pek sanı.lnı.ldlr. Ter­ kip yapmak de8il. kendi teessQrılnü , kendi göz­ yaşlannı terennüın etmek istiyor. Bakınız. hiç terkip var mı? Cümleler konuştutuınuz gibi na­ sıl kısa ve Ahenkll : clnJJtUt. ıskık. siyah bir 1u1 gü.nüydü. Onun öldılı:;a gandü. Onun, O berıtm dünyadA bir tek kBrdeJi.rnin. o mef'ılln lıastaMnede. birçok se­ f41etlerden sonra inleyerek. istimdot edenıla 'Be­ ni kurtann. beni kurtannl" diye sıziayaroia 61daı:;a gfsndü. O ölayordu. O göZilmtın önılnde öltlyordı.c. Gözleri korkudan ihtilaçlarla a.çı.&a a.çı.&a siyah bir çukur oluyordu. Yazanan soluk. tıerli derisi gerile gerlle ke­ miklerin ü.standB yırtlbyor gibi aCızında bll.zü­ ıayordu. Dı..ıdclalon . lauruyorak. morıa,arak, deri altında dilleri sayllaccıla kadAr kemilalenı yapı­ ,ıyordı.c. G6"sa son harharolarla; son tnUCUerls �IIZIIIO kadAr çıkıp aonro alçalıyor. Alçal&yor­ du. 119


Ve ben bir şey yapa.mıyor.dum.; hiçbir şey yapcrruyordum. Onu bu hale ge tiren; lnleterek Myle gcdd4r4ne öldüren derde; bu hain rrıe'l:te hiçbir şey yapam.ıyordum. Bu cc.ztn elinde ezil­ rrıiıı: haykırrrıak t.stiyordu.rrı. Kudurrrıak. t.stıyor­ dum. Ölmek rnuhaklıa.k. olsa bile vahşi vahşi; Izenlar içinde intikam alrrıak için. ktıduruyor­ dum.Fakat gidip sebep; hak sorul4cak, gidip inti­ ham alınacaiz hiçbir kimse yoktu.. Son nefesini iıı itrrıerrıek için; şahakları yapış­ rnı.ş ve şimdiden ötmü.ş bu .zavallı, periııa.n saç­ ların içinde; bu o kadar gü.zel ve siyah gözlerin; benim sefil kardeşiinin sefil gazlerinin söndii.�ii.­ nü görmemek için kaçtım.oradan: yanından kaçtırrı . Faka.t 'öldii.' haberinden "kaçarrıadım. Ondan haçamadım. Öldii.. Evet; o de öldü. işte hepsi öldü; on iki sene evvel ntnem; Uç sene evvel babam ve şimdi o: aşkı kclbirnde hepsinin yerini tutan o dc .öldii.; ii.çii. de öldü. Ve ben onun rrıe.zarınr.n; ontcruı J'71.ezarlarını.n yarıında açılan bu yent meza.nn başında bugii.n inierken beni.ln için. kendilerini artık bir d.tıha görmek ihtinı4li muhal o�u. bu kimsesi-Zlik içinde sii.rii.nmekten başka; hiçbir çarerrı bulunrrıadığı halde -rrıecnün4ne olsa da-- onların şimdi beraber oldukterını dii.şii.n­ dii.rrı de 'ah: şirrıdi si.z bana ağlayınıZ; si.z bano.: diye feryat ettim.• Rauf bey yazılarında daimA sa.rd,iml olsa lmiş tam Türkçe yazabilecekmiş. Sonra. Süley­ man Nazif beyin şu sekiz satırlık cümlesine ba­ kınız: • (Muhteviyat-ı rrıutantana-ı ka.dımeslnlnJ ( enkc.z;ı ve izZGm.IJ ii..zerin.e asırtcrca gizU gizli y•k•larak nihayet kı&brista.nlarla vir6.neler ara­ sınde kaybolan surunuzun d4hUi, febrı4-yı Aderrı'denJ iki yü.z; bin frrıahluk mudur kU (per n6.h-ı mudşeretJ o�u zaına.nkır<IG Şatta'Z-AraP üe Akdentz aras&ndahl mes41e dalwJ. uzun, güns-

1.20


şi dohG �ızg.,., hava. Us toprak Cemrı!.z-• müstsv­ Uyenin.J eveselit-ı sir4yetinLJ dohG ·a.z h4ma, ta­ biGt dohG a.z bklma.n. dsQUdL• • Bu l.lsa.ıı İstanbul Türkçesi de81ldir. Eski ede­ biyat Usan.ıdır ki yazarların. hepsi yaıılı.ş yazdı­ ğı gibi anlayıu:ı. da yoktur. Bir kere Türkçenin edAsı bu kadar -.zun cü.mlelerl kabul edemez. Bu 1.1sa.ıı konuŞuıan Türkçeye tercüme edileblllr. Madem ki TQrkçeye tercüme edlleblllr. O billde aslı TQrkçe d�. başka bir l.lsa.ııdır. Terkipçi mulıa.rrirlertn l.lsanı gibi ihtiyar ve muhiı.fazaka.r memurların Bab-ı AU şivesi de İs­ tanbul Türkçesi dekildlr. Bu husus! llsıu:ı. beştan nlhayete kadar bir takım kllşe terkipler ve atıf­ larta doludur. Arap ve Acem tecvidiyle yoğrul· muş öyle garip bir bestesi vardır ki işitirken in­ sanm hayı'IJ.J..Dde ye�en temennalar, tek�plılar. e#ilmlş boyunlar, ôksılrükler; en.flyeler, ls tan­ bullulardıu:ı. mürekkep bir �bus kararır. . . Ab­ dülhamid'in Dahillye NAzırı Memduh Efendi ya­ kın za.manlarda bu tuhaf l:isanla iki kitap neş­ retti. Tedklke ve lbret almaka depr. Avam.ın. halkın konuşt\lkU ·l.lsa.ıı İstanbul Türkçesi midir? İs tanbul'da hangi smıfm hangi tabakanın l.lsanı hAlls Türkçe sayılablllr? Gele­ cek nılshamızda .da bunu ara.yalım. Türk Sözü, say1: 14, 1 0 Temmuz, 1 330/23 Temmuz 1914

İstanbul'da birkaç sınıf' vardır ki lehçeleri· nin tarz ve edAla.n. l:ııaşka başkadır. Bu sııııf1aruı başlıcalan şuııla.rdır: ll Eski edebiyat taraftarı olan terkipçl şalrlsr. . . 2 ) UlamA. v e aoftalar. 3) Eski ıstılA.hçı" muall.1ı:nler. 41 Bab-ı Alı QslO.bwıu hAlA yaşatan muha­ f� memurlar. ıaı


sı İkinci sı.rııf halk. sı Tanzimat rnaariflyle tahsil görmüş kadın­ lar.

7l Tanzimat· ma.arlf!yle kuvvetli tahsil gör-

meyen kadınlar. sı Yabancılar. 9) Gayr-I Türkler. .,. Bu sınıfların hepsi İstanbul'da oturdukların­ dan -bizim lise.nımız İstanbul Türkçesidir•, iddiA­ sını ileriye sürebilirler. Nitekim en meşhur bir terklpçi şa!r!mlz: - Benim lisa.nım İstanbul Türkçesldir. . . diyordu. Acaba doğru m u söylüyordu? Tedkik edelim. Ve bir netlee çıkarınağa çalışalım. Eski edebiyat taraftarı olan terkipç! şairler. Bunlar gittikçe azalıyor. Ve hemen yavaş yavaş terkiplerini taklit edenler kalmıyor. Bununla be­ raber eski şöhretlerinin kuvvetiyle hiı.liı. yaşıyor­ lar. Varlığını artık anlayan Türk milleti konuş­ tuğu güzel lisanm yazıldığını !stiyor. Bunu ter­ kipçileı· pekale. gördü�ert halde aldırmıyorla.r. Yine eski konuşulmaz edebiyat lisanını yazıyor­ lar. M!lli uyanıklığın !isan ve edeb!yata geçeme­ yeceğ!ne kwl olan bu ze.Ua.rdan Centı.b ŞahAbad­ din ve Silleynıan Nazif beyefEindiler son zaman­ larında te.b!l konuşulan Türkçayi yazmağa ceh­ dedecek yerde bütün bütün Arapça ve Acarnce terkipler düzrneğe başladılar. Cenab Şahtı.beddin Beyefendi hattA •z.ek! kari'ler• bile diyemiyor; Acemce bir terkip yapıyor -kartın-i zekiyye • di­ yor. Geçende bir şiirini konuşulan Türkçeye ter­ cüme ettiğimiz bu muazzez ve muhterem şal.r> •Kuşlar ve gölgelerle dolu çiçekll bir yuva . . . • demek için bakınız nasıl Türkçeden dışan çıkı­ yor.

CBir Aşiyan-ı müzehher ki pür-tuyılr u zıle.n . Türkçede edebiyat llsanı Arapça ve Acem.ce mi­ dir? Türkçe !le edebiyat olmaz mı? Sevgili şair ne mecburtyetle Türkçe kelimeleri, Türk sarf:ın.., 122


Türk edAsını, Türk anızunu bırakıp yabancılığa gidiyor? Evet niçin kendi _konuştuğu llsanı yaz­ mıyor? Acaba buna muktedir değil mJ? Bunu · zannetrnem. Cena.b beyefendi konuşurken şılpheslz Türk­ çayi kullanİr. Fakat onun itika.dıııca edebiyatta milletin kullandık>- sevk-i tabilmizde yaşayB.D ke­ limeler ve nılll.l eda. kıymetslzdir. MeselA pen­ cere kelimesinin mAnAsını bilirler. Ma.demk1 Türkler Cpencerelni.n' ınAn.Asını biliyorlar. Onun edebi bir kıymeti yoktur. Şair artık -revzen• der. Çünkü halk bunun mB.nıi.sını, doğru telaffuzunu bile bilemez. Sonra Cena.b beyefendi edebiyatların millet­ Iere Ait olmayıp, zil.mrelere a.it olduğuna kA.ildir; eski İskenderiye edipleri gibi . . . Derler ki: ·Be­ nim yazdıklarımı Türk halkın.ı.n anlamasın:a ih­ tiyaç yoktur. Ben keYfim için yazıyorum. Bunun­ la beraber her millette konuşma llsanı başka ya­ zı llsanı başka.dır» . Hakiki Türkçayi kullanınayan bir za.tm Türkler Için yazmaciıkı doğru . . . Fakat her mil­ letın konuşma lisanıyla yazı llsanı arasındaki fark başka başka değildir. Her llsanın Içinde, hattiı. muharrirlere göre değişen bir .üslil.p far­ kı· vardır. Mesela Fransızcada Vlctor Hugo'nun bir şiirini al.ı.n.ı.z. O ılslil.p ne derin, ne Alldiri La.kiıı. kelimeler, sarf, eda. tamamiyle Fran­ sızcadır. Bu şlirin manAsını Ihtimal birçok Fran­ sız anlayamaz. Fakat kelimelerin ayrı ayrı ma­ nAsını bil=eyen bir Fransız var mıdır? Bütıln b)lyük Fransız mulıarrirlerinin üslüplan ayrı ayrıdır. Hatta. imzaları olmasa bile eserlerinden kiın oldukları anlaşılır. Fakat bu b&.şkalı.k lisan farkı değil ıls_lüp farkıdır. Lisan o hiç değişme: yen, o her Fra:nsızın bildiği Fransızcadır. Blzl.m. terklpçi edlplere, gellnce iş değişir. Me­ selA CenAb beyefendi:Yi konuşurken bÜtıln Türk­ ler anlarlar. Çünkü s"eU.kamızda yaşayan milli kelimeleri kullanır. Yazarken . Arapça Acemce. ı�


anlamazlar. Niçin? Tahsil gönnemiş TOrkler Çünkü seUkamızda, sevk-I tabllmizde olmayan kellmelert ve tarzları kullanır. Buna. ılslO.p farkı değil, •ltsa.n farkı• demelidir. Halbuki bir milletin edebiyatı. içinde ılslılp farkları olmalı lisan farkları ol.m.aınalı , ltsan bir, fakat üslılplar ayn ayn olmalı. ·Bir bahar yatağında açtk saçtk uza.ıııru ş . demek için -b u cAme-hAb-ı rebilde, bılrehne sAJd-1 slmin, bürehne sAk u surin . . . • demek ıls­ lılp yapmak deıi;il. Türkçe ya.zınamaktır. Eski terklpçt edlplerlmlzin zihn.iyetlerl de­ ğişmiş ve bambaşka· birŞey olmuştur. Selikala­ rındaki kelimeleri onlar Adi ve gayr-I edebi bu­ lurlar. Türkçenin medsiz edasını, medsiz şivesi­ ni beğonmez.ler vo Türk sarfıyla terklp yapmayı sanatsızlık sanırlar. Türkçedeki lam! ve beya.nt tzafet farklarını hiçe sayarlar. Yazdıklan şey konuşulan Türkçeye asla benzemez. Hatta eser­ Iert lisanımıza tercüme olunabilir. Onlann eser­ lerindeki alacalı bulacalı, terkipli ve medli ll­ san İstanbul Tü rkçesi olmak şöyle dursun, hat­ ta Türkçe bile d.ektldlr. Bunu uzun uzaclıya tsbat etmeıi;e hacet yok. Herkes tecrübe edebilir. Ko­ nuşurken dikkat eder, hakiki Türkçede terkip ve med olmadtkmın farkına varır. Yahut eski edlp­ lertn eserl erindeki terkipli cümlelerden bir tane kullanır. Etrafında nasıl gülündüğünü alay edil­ dlıi;ini görünce bu llsanın içtimal hakikata ·ne kadar :ı:ıt ve muhıUif olduıi;unu anlar.

TOrk SözO, say" 24

Temmuz

124

1 330/6 AQustos

1 6, 1914


SAGLAM ZEMİN'

Bir Alıııa.D l&ir şUrler:l.n.l Alına.nca, bir İDgW.z İngillzce , bir Rus Rusça yazar, çQ.nkü onun va­ tanı kendi llsanıdır. Bir heykeltıraş heykellnl kendi memleketinde kurar. Çüııkıl başka yere gitse onun sa.ııatını a.nlampzlar. Ve bu sanatkAr vatanm sağlam. bir zem.J..n.ln..l bulup gelecek asır­ Iara hediye etmek isted.lA'I A.bldeyi onun üzerl.nde yükseltir . . . İşte Türkçe de Türk sanatkArları için bir vatan, bir sağlam zemindir. Türkçenin üze­ rine kuracakları A.blde geçecek zamanların yıkı ­ cı ellerine daya.nır. HA.l.ı.kı.n.ı.n ismiııl nesilden ne­ slle sOyler . . . Onu A.bideleştlrlr. Edebiyat heykell için sağlam bir zemin C&Dh llsa.n, yA.nl konuşula.n Türkçedir. Sa.natkA.ra kim ­ se karışamaz. O istediğ1Di yapar. Yalıuz vatan­ daşları yaptıkJ, şeyin sağlam bir zem.iD üzeriDe kurulıı:ıa.sın.ı isterler ve bu haklarıdır. Şim.d.l bir heykeltıraş düşününüz. Gidip kum.­ sal, çalullı , berbat ve çürük bir zemiıı üzerl.ne güzel, bedll, mılkeınmel bir heykel kuruyor. Bu heykell bir a.n için herkes betenlr. Fakat zemin çürük. olduğunda.n bu heykal yaşayamaz. Mut­ laka devrllir. Ne kadar kuvveW harçlarta bir m.esnet yapsa· yine yıkılır. ÇUııkü zem1n gevşek­ tır. Bu memleketin belediye reisi, yahut akıllı adamlar, sa.natkA.ra: - Ne yaparsan yap, yalnız zemine dikkat et. Kavt olsun. . derler. Bir şaire de bOyle m.O.dA.hele etm.elı; hakkımızdır._ -

'

Ey Şair! Ne yazarsa.n yaz. Yazdıkın ıster m.ll­

U, ister pyr-l mUl1 Qlsun.. ister Yuna.n ed.eblya125


tanı, Ister Japon edebiyatını terennüm et. Yalnız dikkat et, llsanın bizim lisanıınız olsun. Bizim llsanımızla, h&lkın llsanıyla yazmadıkça eserin ölüme mahkümdur. Ne yaza.ca&ına. kanşa.mayız. Fakat llsanın konuştuğumuz Türkçe olmasını Is­ teriz. Isteriz ki senin rebAhını da lşltellm. Eski edebiyat lisanı, terkipli ve sun'i lisan, edebiyat heykelinin çürük zemJn1dlr. Veysi ve Nerglsi hakikatan büyük sanatkAr Idiler. Onla­ rın eserlerindeki ince ıstlAreler kıymeti takdir olunamayacak derecede yüksektir. Fakat bu sa­ natı canlı bir !isan lle edA etmiyorlardı. •İsken­ deriye edlplorl• gibi husus! ve konuşulmaz bir llsanla. yazıyorlardı. Bu uydurma llsanı ancak birkaç kişi anlıyordu. Bu,gün kimse anlamıyor. Eski edebiyat lisan.ıyla yazılan diğer şiirler de bu tali'den kendllerlnl kurtaremodılar. Busün onlan kim okuyor? Hemen denllebilir ki hiç kimse . . . HattA eski edebiyatın terkipli llsanı yavaş yavaş mJzAh llsanı olmağa başladı. Yarın fen ve hakikat galehe çalarsıı.: Sırtında

(d41k-ı

(keşkili-C (rızd} (serddde-t hükrn-C (ka.z4) Rtrıdıine söylerken ga:z.el (ya n4le-i rmkat­ feserJ Devrıinı fkaslrü's-sıifJ (bigıine-t ins4ftırJ Her fi'l u her

mo.rtfetJ

dostinde

end.l.şede

Ve llh . . . gibi şeyleri kimse ciddi zan.netme­ yecek, herkes şaka ve mizAlı telakk i edecektir. Bug1ln hlle bizde mlzAh.ııı llsanı eski edebiyat 11sanıd.ır. Tanin'in meşhur kasideleri ııe Idi? Ga­ yet tuhaf bir şey yazmak Için mutlaka Arapça. Acemee terkipler yapanz. En muktedlr m..Lz.Alı muharr:irlerlmizden birisi bana diyor Id: Eğer terkipler olmasa bizim sermayemiz azalır. Biz halkı gllldürmek için y&ln.ız Arapça. 128


Acemce terkipler deAtl, Türkçe keUmelerden bile Arapça ve Acemce ·kaidelerle terkipler uyduru­ nız. Hele seci? .. BugQn bu en g(Uü.Dç oeycUr. Konuşurken tecrübe ediD.1z. Birkaç terkip söyled.lniz mi ka.rşlDJZdaki gQ.l.mep başlar. Ya­ hut siz alay etmek Için terkip söylersiD..Iz. Ya­ zarken de böyle ol.&ca.k. Canlı llsaıı edebiyat ll­ S&Dl olunca kimse o mahO.t kll.şe terkiplert, vasf-ı terkipleri k:ullan..maA"a cesııret edemeyecek. Altı yedi ay evvel Ka.ragöz Ga.&etesi böyle terkipli bir şUrl aynen a1m.ı.t ve· •terco.mesln.l gelecek hafta neşredecetfz• diye et-ienm.lştl. O şiir bundan ou sene evvel, eski edebiyat lls&DlD.lD yeniden par­ ladığı gün Servet-i Fünıln'da gOrülseydl belki takdir olunurdu. Halbuki bugil.n Ka.ragöz sahlfe­ lerine nakledlyor. Bir şeyin g(Uü.Dç olması Adetlerl.m1ze, mu­ hite,- sellkamıza. nıllll yetlmJze zıt ve muhAlif bu­ lunmasıdır. HattA. Çince bile eski edebiyat llsanı kadar Türkçeye zıt ve muhAlif det"lldir. Edebiyatımız Için s&t"laın ve hakikl zemin konuşulan İstanbul Türkçesiyle milli aruzuınuz olan hece vezlnlertdir. ·Ef.Ul ü tef.Ulbizim sevk-i tabiimlzde yoktur. Aruz kaldelerini bil­ meyen bir adam aruzla yazılmış bir şllrt okur­ ken güçlük çeker. Ve zevkine varma.z. Fakat he­ ce vezl.Dlertyle yazılıınş bir . şiiri herkes okur ve zevkine varır; nltekhn eski destanlanmız ve koş­ malanmızdakl o samimf ıUıengi, duyguları han­ gimiz duymayız? Türkçe kelimelerde •med• yoktur. Türkçeye giren Arapça. Acemce kelimelerde­ ki •med-ler de kısal.mış, Adeta. bir elilin dörtte blrt kadar hissolunma.z dereceye l.nn:ı.lştır. Türkçeye giren Arapça, Acemce kelimelerin çot"unda. hiç med kplmamıştır. Halbuki Türkçenin ro.hunu, edB.sını tedklk için bazı şalrlertmJz? Arap ve Acem anızunu kull.a.ıımakta. inat ediyorlar. İna.t lle Içtimal ha.­ Jdka.tler değlştlrllemez.


-Ef.Ul ü tef.Ul· aruzunda hece aşırı bir -med• vardır. Bu med mecburiyeU TürkçeDiıı edB.sını, Türkçe kelimelerin •savtiyet-lerinl bo­ zar. Buna şahit Fuzüll'den Tevfik Ftkret'e ka.dıı.r aruz vezinlerini kullanan bütün Türk şalrleriniıı eserleri dir. Mademki bir llsanda -med• yok, artık o li­ sanda -medll· bir aruz kullanılablllr mi? Va.kıa Türkçeye giren Arap keliıiıeleriııd e gayet hafif" bir med kalınıştır. Fakat bu aslA du­ yulmaz. Asla a.ruzun istedlği gibi üç dört ellf miktarında değildir. •Hayat, lnkılap; sabah, sü­ kün, harap• gibi birçok kelimelerdeki medlerin farkına vanlmaz. Fakat bu kelimeler aruz ile kUllanılınca hçmen Türkçelikten çıkar. Renkle­ rini; edırı.Iarını; savt.iyeUerini kaybeder. Uzar, lasUkieşir. Tecrübe için bu kelimeleri Arap ve Acem aruzuyla kullana.lım; bakınız. nasıl uzun ve Türk edB.sına muhalif bir tarzda çeklyorsunuz,

(HaydtJ gitmedi ama (memdtJ gelmiştir! Bu (in./ııldplaraJ yok mu intihd ydrdb! (SükünJ bekleyenler bir (sabahdanJ ekser (Har6.pJ bir sakfın zıll-ı ıgtırdbında Eğer bu kelimeleri Türk şivesiyle telaffuz ederseniz vezin bozulur. Mutlaka çekeceksiniz. Konuşurken kullandığınız. şiveDiıı haricinde va bambaşka bir ediı. ile çekeceksiniz. Fakat miW aruzla yani hece vezlnleriyle yazılmış olursa ko­ edenıeniz öyle okuya­ nuşurken nasıl telaffuz caksınız. Arap tecvidlyle çekmeyeceksiniz,

Akşam sabah hep boğuşrl'l4k, Hareketsiz yer haraptır. Ölüm ı'.çin. sükü.n. bir hak: Haydt demek in.kıldptır . . . B u parçadaki sabah; ha.riı.p; sük\l.n; hayAı; inkıliı.p kellınelerlni Arap tecvidlyl e çekmek ls· ı aa


tenıeniz bile muva.t'fa.k olamazslDlZ. Çünkü artık Türk aruzuııa. glrDı1ş; Türk tecvı.d.ine uy:muı;tur. İçtimA.I bir müessese olan Usan.ı.n ya.l.n.ı.z sar­ fı ve na.hvt deAU edı!isı; şivesi ve tecvidi de mu­ kaddestir. Milliyetlerinin büyüklüğünıl. ldrA.k edemeyen bir ta.kıın cA.b.l.l ve zavallı softa.lar gibi lisammızın kelimelerini teşdidler; Arap tecvl.diy­ le dört ellf miktan çeker ve bozarsak hiçbir va­ kit Türkçenin güzel.l..lğl.n.l eserlerimizde göstere­ meyiz. Arap a.ruzu Arapçaya iııabsustur. Çünkü o Arap kelimelerinin şekllyet ve sa.vtiyetlerine gö­ re yapılmıştır. Türkçeye uymaz. VA.kıa Fuzüli" den beri gelenler uydurına.ga çalışmışlar. Fakat Tevfik Fikret bile o kadar dikkat ve gayret et­ tiği halde Arap a.ruzuyla yazdığı kellınelerin şi­ velerini edıUarıyla muhafaza edememiş, Arap tecvidiyle kulla.ıuruştır. Her llsanın kendine tı.lt hususiyetleri olduğu gibi vezin.lerin de kendilerine .a.it hususiyetleri vardır. Türkler kelimelerinin hacelerini çek.mez­ ler. sayarlar. Araplar kellınelerini çekerler. . . .Türk vezin.leri hecelari çek.mez v e hepsini sa.yar. Arap vezinleri heceleri sa.ymaz ve bazısını çe­ ker . . . Arap aruzu içinde Türk tecvidi nasıl ya­ şamazsa Türk a.ruzu içinde Arap tecvldi de he­ men söner llsanın ıara.ssud edebildi,timiz şe"niye­ tine, hakikatine inat ederek htıJ.B. Arap vezinle­ rlni kullanırsak kendi llsanımızı yine kendimiz bozmuş oluruz. Eserlerimiz Türkçe sayılmaz. Milletimizin rıl.hu rübiı.bımızı işidemez. Nağme­ lerimizi, ş11rlarimizl sevmez, artık şairlerimiz de vatanlarının baricine çıkmamalı, abideleri Için sağlam bir zem1n aramalıdırl.ar.

ut

Bu sağlam zemin.: Kon ulan güzel Türkçe ve baya.jı. kellmeleri bUe Türk tecvtdine uyduran (millJ aruzl yani hece vezinleridir. Oz llsanını seven şairler abidelerini bu �­ lam zemin "ilzerine kurmalıdırlar. Hece vezinle-


riyle ya.z.ılan şürlerln Omzıl lhtlmal m11l etll:ı Om­ rü kadar uzwı olur. F&ka.t Arap aruzuyla yazı­ lan şürlerln Omrü. Ise Arap ve Acem edAsını ken­ di llsen•nınldne tercih etmJş olan hasta bir züm­ re muhltimizde daha. ne kadar ya.şa.ya.blllrse iş­ ta o kadardır. . . Bu zümrenin günden güne a.za.ldıl;ını, lhtl­ yarladığını ''e Oldüğünıl gOrmılyor musunuz. 1 7 Temmuz

130

Türk S()zü. sayı: 15. 1 330/30 Temmuz 1914


MAzt bıyll

IDI

.Edilir?

lade

mi?

Tanzimattan evvelki hayata dönm.ek Isteyen­ ler, içlııde ya.şadığı.mız Mlll1yyet cereya.nının ru­ hunu, temayüllertnı deı1;1ştırerek dalına. bizi al­ datmaya çalışırlar. Be.ka.nıınız, bir an, son dere­ ce m.illiyyetperver gOrıl.nürler; Avrupa milletle­ rinin Adetleriyle e.b.UI.klarını ta.kllt etmenin slz.ln­ le beraber aleyhdarıdırlar. Derler kl: - Ah mA­ zi! Miı.zll Saadet. tera.kkl , kuvvet, hayat hep ora­ da . . . Artık :m.llllyyetlınlze dönellın! Milllyyet Tanzi.m.a.t'tan evvelki sisteme, eski an'anata k&­ vuşı:naktırl Halbuld, dikkatle tahlil olunursa, bu flkrin altında saklanan maksat hemen gOze çar­ par: l l Bizi millet haline geçlrmemek. 21 •Miill harsı.mız•la Avrupa medeniyetine gtrmem.izl men · etmek. Ben b\Ulla.ra. -Kablettanzlma.tçılar• diyorum .. Bunlar yeni mecmua yazdıktan soDra artık alenen benimsemeı1;e pek cesaret edemedik­ leri programlarını doı1;rudan ortaya koymazlar. Muhtellf maskeler altında, lçlıı içlıı m.illl uya­ n�za. saldırırle.r. MillJ careyanın Utmdeld, edebiyatt&ld, harsdald istikametını deA1ştlruıeı1;e uı1;ra.şırle.r.

Ümmet· devrlııJıı lskolastik l.1sa.ıı.ını tekrar te­ sis etmeı1;e, iade etmeı1;e ça.Jıı, ırlar. •Halk• namı altında fertleri tamamJyle birbirine m1lsa.vi olan; yalnız meslek zümreleri hal1nde a.nüarında bir fark bulunan demokrat m1Uetimizi !ZAdegA.n, AvA.ml yahut. !HAs, . Ava.ml diye yeniden ild.ye pa.rçıı.Jama.k Isterler. HuJAsa b11tıln emelleri -ma­ zfyi iade etmektir.• Bu emel asla milllyyet endi131.


ııesinden doğmamışbr. Bu ha.lls bir •geriye dOn­ me-dir. VAkıa. bir mille t ınAzislnJ sever. MAzisine hürmet eder. M6.zisl kendisince mukaddestlr; mefıU'ıirle doludur, en yüksek hJsslyatlarınııı kaynağıdır . . . Fakat yaşamak isüyorsa onu Iade etmeyi aklına bile getlrm.ez. Belkl lhyA eder! İhya etmek: RECONSTİ'I'UER, Iade etmek: RESTAURER. Evet, bunlar birblrlnden çok ayrı, çok farklı hareketlerdir. Milli yyetperverler ki bi­ zim liberallerinıiz mevkilndedir - kalplerinde mA­ zl Için pek derin, pek büyük bir hürmet duyar­ lar. Daima onu lhyA etmeğe çalışırlar. Tarihle­ rini ararlar. Geçmilj zamanlan.n vesl.kala.rı.n.ı, eserlerini toplarlar. Hazineyi-evraklar, mWl mll­ zeler yaparlar. Etnografi müzeleri , müesseselerı vücuda getirlrler. Eski Abideleri hem muhafaza. hem tamir ederler. Mtı.ziden kalan her şey, hat­ ta bir çubuk, bir narglle, bir kalkan, bir tolga, bir kavuk, bir hançer, bir sarık, bir tülben t par­ çası, her şey, her şey . . . Onlarca bir mukaddes yAdlgAr I RELIQUEl makamındadır. Milllyyet­ perverlerin bu aşkıDa bir dereceye kadar Tan­ zimalçılar -ki blz.im muhafazakılrlarımız demek­ tir- iş tirak ederler. Fakat hiç biri rubiLbl bir ta­ ri h i, ölmüş bir nıAz.lyi Iade etmeye ka.lk.mAzlar. MAzi, m tı.zidir ! Ölülerin yeri nasıl türbeler, me­ zarlarsa mAzlnin yeri de müzeler, kütüphaneier, vlcdanlardır. Halbuki kablettanzimatçılar (yani geri dön enlerı bu mlı.z.iyi ihyA etmeye değil, iade etmeye çalışırlar; fakat daima karşılarında mu­ hafazakılrlarla liberal leri, yani Tanzima.tçılarla.. Tllrkçüleri görürler, Eski lskolastl.k Usanın Iade edilmesine, şair Ziya Paşa'nın bile Avrupa'yı gör­ d ükten sonra •yere batası!· diye IA'netlediğl köh­ ne ·TerAkib tarz•ını yaşatmaya çabalarlar. Fakat rnllll harsın kalesi olan liberal matbuat milliy­ yetperveı- muharrlrlerlyle yeni lisanı, tabii llsa­ nı himaye eder. Kablettanzimatçılar edebiyattan tabll llsanı kovdukları gibi •asrl nevtlerl• de öl­ dürmek isterler. Roman ı , hikllyeyi bozup ·YAve•

132


hallıe ı , tiyatn>yu söndılrüp Orta Oyunu, Ka.r&BôZ haline koymayı kurarla.r. Gazel.l.n, kasldeDin, rü.­ bAinJn. Acem veziıılerin.ln bu a.sra. bu milllyyet sistemine mılga.ytr oldukunu dılşQnemezler. Ga­ yeleri ölü mAztyt oldu.ktl gibi hayata iade etmek­ tir. Halbuki milllyyetperverler bu mA.zlyt yalnız­ ca •lhya etmek· emellnl giiderler. MA.ziyl iade etmek: onu ·fill • halinde ya.şatmak: ihya etmek •Ha.tıra- hallıd ı e ya.şatmaktır. Blrlnclsi İrtica', ikincisi Hamiyet'dir. Birincisi milletimizi. milli­ yetimizi ma.hv . . . İkincisi na ederl MA.zlyi iade etmekle, 1hya etmeye mılşahhas bir misal getireyJ.m., Mehter takımını dinlediniz mi? Evet. Çok güzel. Bize bir an mAzin.l.n zevkini veriyor. Kavu.klar, şalvarla.r, neyler. davullar, zurnalar, zlller hayalimizde t.arih.l aklsler bırakı­ yor. . . İşte bu eski musiklmiziıı 1hya olWlDla.Sı demektir! Çünkıl •Hatıra• halindedir. Mwey.. merbuttur. Müzen.in dolaplarında.ki eşya gözü­ müzün önünde nasıl duruyorsa. bu musiki de sA­ miamızda öyle dura.caktır. Bundan bütün mJI­ liyyetperverler memnundur. MA.zllerinin Ii:ıusiki­ sinden böyle bir hatıraya sahip olmak hepsi için bir iftihar, bir sevinçtir. Mehter tak.ım.ını.n mü ­ zede 1hya. olunmasını gayet milli bir hareket te14.kk1 ederler. Fakat . . . Allah göstermesin. ya bu Mehter htı.kanı hayata Iade edilmek istenllse? . . . Bugüııkü. hayatımızdan bütün piyanolar, keman­ lar, flllüUer, obualar, tanfarlar ve Uh .. hepsi kal­ ' d.ırılıp yerlerine m.\lnhasıran Mehterhane musl­ kisi konulmaya teşebb\ls edilse? İşte bu mA.zlyl iade etmektir: bir irtlcadır. Mehterhane takımı gibi mAzin1n her levlıaşı, her sayfası ihyA olun­ malı. Abideler, camiler, çeşmeler. kitaplar, esld kıyafeUer, harp aletieri ve Uh . . . Nlsyan Ortü.leri­ Din altından Qıl<arılmalı. Milzeler çokalmalı, tarl­ h.1m1zl.n elle . tutulabilecek vesl.kaları hep g0z11mıl.zıl.n On\lnde bulunmalı. Ama hiç bir va.ldt hatırası nazarımızda o kadar mukaddes olan 133


m4zinln ·fW• hıı.l.l.nde yeniden hayata iade olun­ masına. müsaade etlllemellylz. Zira. bu teşebbıls bizi tek&mıllıln ezell yolun­ dan geri çevı.nr. Bu asra. ma.hsus ·Haya.t telA.k­ ldsl.nl• ka.vrayama.yan cemlyeUerl.n düştüğıl fe­ lQket girdabına yuvarla.r. Milli Cemivetl

30

Haziren

134

Talim

Mecmuasr.

1334/13

ve Terbiye 1 sevr: 4 1913

c.

Temmuz


İSKOLASTİK LİSANIMIZIN lFLASI ı

TBDZiınat'tan MlW Edebiyat Cereyam.ıı.a Kadar Biz, Tanzi.ma.t'tan evvel, Şark medenlyeUne mensuptuk.. Avrupa'nın kıyıcığı.nda bulunmak bizi a,tır bii- mecburiyat karşısında bıraktı: Garp medeniyetini kabul etmek. Dü.şü.nıneğ'e, karşı koyma,ta vakit yoktu! Ya hayatın, tabiatın ibrA.ınına kafa tutarak yabani kalacak; silAhsız, ilimslz, fensiz, Usansız, bir' zen­ ci sürüsü gibi Asya çıOllerine sürülecek . . . Yahut asrın teklifine ceyvallah• dlyecekti.k. Bu esnada bir çok kanlı tereddiler tarlhimiz.in acıklı sabl­ felerini kirletti. Şark, Garbl Istemiyordu. Garbın çok kuvveW, çok faydalı olduğu meydanda olan •askerlik usulü, ordu teşkiliı.tı• bile •gAvurluk· sanılıyor, bunu teklife kalkan hemen parçal.anı­ yordu. Şark ı:nedeniyeti içinde artık ya.şayama · ya.cağımızı sezen ne kadar vezir kafası uçurul­ du. Milletini çok seven en merhametli. en şef­ kaW bir padişabımız şehit edildi. Sel gibi kanlar aktı.· Nihayet Tanzinıat'çıların yetişebileceği bir muhit teşekkül etti. HAlA Şark xiıedeniyeti Içinde, cilmmet halindea yaşıyorduk'. Devletlmizde, lda­ remizde, llmlmlzde, edebiyatımızda usul eski bir sistemin J.l.ham.ı idi, Bu sistem bir cmüstabase• den başka bir şey dek!ldl. Çünldl hayata uyı:nu­ yordu, canı yoktu. Yaşamış, vaktlni bitirmiş, öl­ müştü. Tanzlmat'çılar etrafiarını saran bulıran­ dan şaşırmışlardı. Bu bulıranın mantık(.yle dü­ şü.nıneje başladılar, kendi kendilerine sordular: - Biz Arab'ın silAhını, ilmtni, medeniyetini al­ mazsak yaşayabWr miyiz? - Hayır'? - Oyıe ise 135


ne yapalun? - Hiç durmayalım. Acele edellm. Garb medenJyetln.i olduA-u gibi kabul edellm. - Haydi çabuk. . . Acele ll e işe koyuldular. Fakat he.kild vazı­ yetin kat'lyyen farkmda değildiler. Çünkü hepsi ilmmat sisteminin terblyesi ile yeUşmlşlerdi. -Millet• mefhu.muna akıl erdtremlyorlardı. On­ ların nazarında •millet, mUllyet• farkı yoktu. ·Din• farkı vardı. Garba bakarken ayrı ayrı Alman, İngiliz. Fransız, İspanyol, İtalyan ve ila.hlıi . . . milletlerini göremlyorlar, ·büyük bir Hristiyan ıilemi • karşısmda bulunuyorlardı. Zih­ niyetierinde Garb Hristlyandı. İsiA.mlar gibi bir •ümmet• halinde ldl. •Milliyet- merhumuna o kadar yabancı idiler ki Tanzlmat'ı ila.n ederken devletin siyaseti naını altında ·bllo1tefrik cins ve mezhep" bir •millet• teşkil edebileceklerine sami mlyetle inanıyorlardı. Ornrnet terblyesi al­ dıkları Için yalnız ·medenJyet•ten anlıyorlar, akıl erdlrem.iyorlardı . Hatta., ·hars•a bir türlü - hars· diye bir şey olduğunu da bllmlyorlardı. Garb medeniyetini ---şekli olarak- almağa baş­ ladılar. Garb medeniyet! dalresine -üınınet halin­ de· girmek istediler. Bir çok clhetler put geliyor­ du. Garb medeniyetinin en bA.rlz seeiyasi ·mllll­ yetler, harslar-dı. Tanzlmat'çılar ·harsla milliye­ ti • bilmedikleri için •dine, llsana, ada.ta, esasata­ pek ehernrniyet vermlyorlar, en muazzam mılş.kO.­ lü bir cümle ile, bir kelime lle geçiı;tirmeye çalışı­ yorlardı. Tesis ettikleri yenı sun'l hayatın yanm­ da eski sistem hayatı da olduA-u gibi bırakıyor­ lar. onu tashibe özenm.lyorlardı. Tanzimat •ad­ liye. yapıyor, muhakeme-1 eer'iyelert birakıyor. yeni mektep açıyor, eski medreseleri yine eski uykularında bırakıyordu. Çift müessesell, çift ruhlu. çift zihniyeW bir cemiyet olduk.. Bu •ild111<- ta MeeruUyet'in l..l.A.nına kadar devam etU. Tanzlınat'te.n evvel •ümmet• hayatını sev­ dJğiıniz için edebiyatımız da tamamıyle dini ma­ hiyette ldl. Muayyen şeldllertnden blr santımet­ re dışarı çıkınayan bu edeblyatta bütün maz136


munla.rı, lstıarelerl, mecazları, IAfz-ı ma.D.evt ..a.­ natla.rı hasılı her şeysl. dinden, şeriattan, tasav­ vuftan. sllzOlüyordu.. Aşk, elem, h1cran. ümit, se­ vinç, gurur, hüzün, Y.eı.s basma ka.lıp oeldller içinde A.yetlerin yahut hadislerin tedailerl lle edA. olunuyor, hattA. sevgilllerin yllzler1. ka.şla.rı, d1n1 eşyaya, mihraba fllA.n benzetiliyordu.. Bu pek tabll idi. Çünkü edebiyat hayattan. başka bir şey değildi. Siyasi kifayetsl..zlik duyulup Tanzi­ mat temayüller1 uyanırken edebiyattak1, llsan­ daki kifayetsizllk de görülmeğe başladı. Fakat, siyA.sl tanzımat.çılar edebiya.Ua ll.sa.n meselesini pek kurca.la.mıyorlar, eski ile ikUfa. ediyorlardı. Ta.nzlınat'ın başlarında ünunet edebiyab, tsko­ lastik lisa.n olanca. kuvvetiyle ya.şa.dı. Şairler yi­ ne ga.zel, kaside düiüyorlar, diva.nlar vücuda ge­ tiriyorlardı. NA.sirler Türkçe bir kellnıe kulla.n­ ma.mak Için bütün dlkk:a.tler1n1 sa.rfediyorla.r, Arapça., Acemce terkiplerle dolu uzun, ra.bıtasız cümleler ya.zma.ğı en büyük bir ma.rtfet sa.yıyor­ lardı. Eskiden dln1 edeblyabn manzun kısmı ha.riclnde tek tük görülen nisbeten Türkçe nesir­ ler de orta.da.n kayboldu. -iıtm. mm ve kemale

ilm 4!im 4ra ıııtm melıilt ve efsa.le a.ldme-t birni­ sil ve hemtd. de'Vletıt Sa.m.i Paşa. ha.zretlertn.tn hd.me-i belıiga.t a.lıimelertnden reşepa.ş tenezzül ola.n deriire-t t4rif'-t fera.setgüma.•do.n, mlsa.l ola.­

ra.k,

birkaç satır buraya. na.kledelim:

· Ka.ta.rat-ı cümbüş ebr-t nüıa.n ve ra.hşa.t cu­ �tlş-t ba.hr-t umma.n a.dddı. bipıiya.nında.n fer4van merva.rtt ra.hşa.n hanid-i menndn ile na.zrn-ı sapha-i ztkr-t be)l4n. ederim Id ·der bahr-i sine der ma.4nt blrılya.. DerMr-ı . tab' ı l4l sa.hn-i ra.b­ b4n.iye ve ceva.htr-t halva.t SD.ftye ve zev4htr-t teslimiit-ı zeki)IYe. Sultan. serlr l4mek4n.c4h. Er4ytş bezm-t mama.4lla.h. Darddn.e- i kenz l4ye­ .z4ll. Nara.ht-ı zaıce l4l-t rev.z4-i setr-i pünGy ma­ zehher ve merkdd cennet-al mev4. Mua.tta.rla.n­ nın h4tebe-t a.r�-ı a.rd;)ltş ub/4la.rvıa n.e�r ve n.is4r ile iltth4r B)llertm ki her clürrtyetin. nutk-ı ke­ rtme-i clürre-t derc-t deh4:n. lve ma.yan:tUa-aı hiıveJ 137


ve her 14fz-ı TnUGCcez nem4-t res414t sım-ı gıl­ her-t yehtci-t (hin-t hüveı ve yuhühıJdtr . . . • Ölmek üzere buluna.ıı bir tarzın son günlert­ Di yaşarken nasıl ifratla. şlddetlendı.tlne bu par­

ça en güzel bir misa.ldlr. Tıu:ızima.t hareketi esasındaki edebiyat Ale­ minde, Garbe gözleriııi hiç kaçırmayan şalrler, nı\sirler yaıuııda. Şinasi ile arkadaşlan da. vard.l. Avrupa ile temas et.nıek buııla.nn ruhla.rı.nda.k.l edebiyat telAl<klslnl bir dereceye kadar değiştlr­ mişU. Gazelle, kasldeyle edebiyat ola.ma.yacakı.nı anladılar. Fakat, oıılar da. Garb medeniyetinin hakikatını göremeyen siyasi taıızimatçılar gibi Garb edebiyatının ha.k.lka.tlnl göremiyorlardı. Garb edebiyatında en bArlz seeiye •llsa.nın tabll­ liği " Idi. Garbte lskolastik edebiyattan sonra. başlayan •klasik• tarzın llsanı halk llsanı idi. İslmler, sıfa.tlar, fllller, edatlar hep halkın konu­ şurken kullandığı şeylerdl. Kitabi unsurlar de­ �ildi. Üship kellmelerde, tAbirlerde değil, mll.nlı.­ da, cümlelerin lptlda.lllğinde. ifadenin hAiz oldu­ ğu ha.yA.lde araıııyordu. Harsla. medell1yetin fark­ lı şeyler olduğunu göremeyen siyAsi Taıızl.m.atçı­ lar gibi Şlııasl de, arkadaşları da. tabii llsanla Is­ kolastik llsanın farkını sezemedller. İskolasUk edebiyat llsanının Tı:irkçe, konuşulan tabii Türk­ çayi de •patoua• sandılar. İskolastlk edebiyatın kitabi unsurları ile Avrupa.! yazılar yazmaya. kalktılar. • Ümmet• zlhniyetlııden kurtula.mıyor­ lardı. Ommet devrinde edeblyatla. llsa.ıı tel4kklsl a.şağı yukan şundan ibarettl:

Sühd.n oldur ht ola. ciy.e t-t hllbrci-i sılhdn Ya.zıla safha-i ica.zda il4-yı Bılhdn. Şiir oldur hi cinın halbine basan gtbi Nefhd-i rılh-ı emin eyle Uh4-i sılhdn. Eyleye şa.şa4-i fikret-t m4ned-i kelım Ceyb-t mcn4da rulmuneydt beym-i sıl#ıd.n ·. Dem isa gibi enf4B-• hayat sfz4sı lde btr nutk-• revcin bahştyle thyci-yı sılh4n. Fcirisl ve arablden iki şehb4l ister Tci kt pervaz-ı bulend eyleye anka-t Bılhdn: 138


Ta:z.mlnatçı şairler bir tılrlü bu tel.A.kklyt bı­ ra.kamıyorlardı. Evet. Avrupa medenJyetı lAzım­ dı. Bunda slyasetçUerle m-üttefl.kWer. Ziya Pa.şıı.:

İster isen a.nl<ımak cth.4nı Ö�rerım.elt Avrupcı lis4nı Etmf.ş orcıdcı fılnlln terakkı TcıhsUden eyleme tevcıkkt BUinek gerek ondaki fılnünu. Terkeyle taa.ssu.b-u. cünılnu Ansoz kf.şt tam 1cıtr olmaz Bir ktmse ıtscınlcı k4ftr olmcız Sende var tse eğer h4mtyyet Tcıhstıtne eyle scırl-• hi.m.met Kıl teresme cınlcın dy4de T4 mUZetin ede tsttfcıde naslhati.D.1 verdiği halde Garb edebiyatındaki llsanın ta.b� gOrılp uyanam.ıyordu. Konuşu­ yazılan iskolastik llsana lan llsana ·Türkçe•, •Osınanlıca• diyordu. Türkçe, Arapça, Acemce kelimelerin, harflerin karışmasından hasü olan eun'i iskolastık lleanı şOyle ınethediyordu'

Türki dil ol tdt yekt4 Ettt 4nı f4nsı dübcld Hem öyle Yak'In lkt gevher Güya ki kar.,tı 1t'r ve 1eker Yahut tki bahr tıtrn ve trlan Bl.rleştt bera.ber oldu. u.m.m4n Yok ılç deniz oldu.lcır fer4h4n A ndcın çıktı bU: bcıhr-t d.zaln Zira. cırcıb& ltsa.nla evvel oırnu., idi f4nst mııkernmel Osmanlı ltscuıı bu ltse&ndır Ftkr tıe ne bcıhr-t bigtr4ndır Osmanlı ıtsanını bilen z4t Bir binadır kt h4.zır al4t Bir kcıç türlü. edata n4tl Bir kGç nev'ı tnkıl4ba kClbil 139


Tauziınat'tan sonra hayat biraz değişti. Ama edebiyat llsanı aynı kaldı. Garb edebiyatının ba­ geçinneye ça.I.uıan edebiyatıınıza zı nevilerini Keı:nal bey. Hantld bey, Ekrem bey •llsa.n• telAk­ başıııda.ki Ziya. Paşa kisinde bpkı Ha.nı.bat'm gibi Idiler. Tabii bir llsan olduğunu akıllarına bi­ le getirmiyorlar, din.i edeblyatçılann beğennıe­ ctikleri yeni şekillerde yine terkip düznıeye de­ vaı:n ediyorlardı. Fikirleri Garb edeblyabndan mülhemdi. Llsanları Şarkın eski din.i llsanıydı. Onların talebesi olan ·Edebiyat-ı Cedide- erkanı llsanı bırakmadılar. Arapça, da bu lskolastik Acemce terklplerle karışmış aliıcah, · sun'i bir li­ sania yazdılar. Meşrutiyet'ten sonra, ·Edebiyat-ı Cedlde•niıı. muini olan •Fecr-i Ati· gençleri, iskolasUk ede­ biyatııı Jisanı lle aruzunu yaşatmak için a.sabi bir haı:nle gösterdiler. Fakat, m.uvaffak olama­ dılar. Çünkü iskolastik edebiyat gibi iskolasti.k lisan da., lskolastik aruz da zeval bulnıağa mah ­ kılmdul

Tanzlınat'tan sonra iskolastik edeblyabn ha­ yab bir •artakahş - survivance •dan· ibaretti. Şe' niyete uymadığı her gün göze .çarpıyordu. Arta kalaniarııı faaliyetine rağmen eski şekiller tinu­ tuluyor, Garb edebiyatının nevileri doğııyordu. Hal, mazi ile çatıştı. MA.zlnln mllsır müdatlieri geldi geçti. Gözler Garb medeniyetindaki hars farkını göremed!ğt Için tabU lisanla lskolastik llsanın farkını da göremiyordu. Tanzimatçılar nasıl harssız bir medeniyet · yapmaA"a kalkıyor­ larsa edipler de tabii llsansız bir •asri edebiyat• mefhumu ile •millet• yapmaya çabalıyorlar, •üı:nmet• mefhumunu birbirinden ayıram.ıyorlar­ dı. Nihayet,

Sdy eyle ulüma. muhdUn4ne Ezcüm.le bedt Ue bey4na Ştir-i Araba tevessıll eyle Nalıv-ü lüg4ta tevaggul eyle 140


diyen, terkipleri, terelleri yazan Ziya. Paşa. ha­ ldka.ti sezdi. Ba.kb ki Tanzl.ma.tçıla.ruı Osm.anlı mllleti dedikleri halk Türklerden ibaret . . . Ruın yine Rum.. Ermeni yine Ermeni. Sırp Sırp, AI­ navut .Axna.vut. . . Eskl görüş birden bire deAtşti. Eskiden, yani ınilleti üm.met sandığı za.ma.n •Av­ rupa. muka.llltliğlne• bücum ederken, Ah.zeyle sanayi u uıamıuı. Terfa eyle zemdytln-ıl rılsü.mıuı. Tuhlit ile usıı.nı unutma MtUiyetinl hAMr tutma Suir akvama meyU akma.z Kıpti mptiUğtn.i bıi"CJkm.az Andan. alça.k gerefa hi m4ye MUityetin. etmeye vilıdye diyordu. O vakit Ara.bı, Acemi taklidJ mübah, hattA. faydalı görüyordu. Sonra bu, kitaptan öğ­ renilen iskolastl.k Usa.n.ı.n düşmanı oldu. İşitilme­ yen sa.mlml sesiyle haykırdı, Fakat a.rta.. kalan­ lan nebati uykularından uyandıra.nıa.dı, Şiir, her laavimde tabtıdir, diyordu.. Rü.y-i arzda. n.e laada r milel ve a.hvum gelmiş tse, cılm­ lesin.in. laen.din.e mahsus ştirleri vardı. Osma.n.lı­ ıa.n.n a.caba şiiri n.edir? Necati ve Bahi ve Nef'i dtvan.l<i.rda görclılgılmılz bahr-i remil ve hezeç­ ten. muhdes ha.sa.it ve ga.za.liya.t ve Juta.a.t ve mes­ n.evty4t rn.ıdl.r? Yoksa. laoca. Itrı gibi musthişin4s4n.•n. rubt-• malaomut eyledthleri Nedtln ve Va­ sd şarhda.rı mıdır? Ha.yırl Bwılann. hiçbiri Os­ manlı şüri degildir: ztnı, görülür hi bu n.a..zım­ ı:arcta Osm.anlı. şairleri şuard-t :Jra.n.'a ve iran­ ııı:ar da A ra.plara. tahlit ile melez bir şey ya.p­ moşlaniır. Ve bu taklit yalrıı.z ılslüp-ı n.a.zmc de­ gu, belki en.dr ile m.a.4rı.t:Ye bile sirdyet ederefa b&ztln şuar4-t esl4f ed4-yı rıa.zm ve ifa.dede hu­ yal4t ve m.a4rıide Arap ve Acemce münıki1n mertebe talaUde sd.'y etmeği ma.ariften. a.ddetmiş­ ıer ve •acaba b&ztln mensup oıctuDıunuz milletin. ıtsan.ı ve şiiri va.r rn.ıci&,r? Ve bunu LSlah faobil m.tdtr?•. Asla. �>unısı.nı m:lll4haza. etmemlşlerdir. U1


Yukanda Sam! Paşa'dan kuçQ.k bir numu­ nesini gösterdiğirniz lskolasUk neslr için de ay­ nı şiddeti gösteriyor, diyordu ki' • . . . bir masla­ hat tfade ederken bedı ve bey4n fenteri kcınştı· nlaralı tbraz·ı belagat tç!n öyle mü.,evveş ve mütenab·ül izafdt ifadeler yazmışlardır lıt, ka­ mıls ve ferheng beraber olmadıkça ve btr adam fenn-i maant ve adab-ı Arap'da kemal-i maha­ rett olduktan. sonra adeta btr ders mütaıda eder gibi bir çalı zamanlar sarl-ı zth!n etmecUkçe mdndsına tstthraca mulıtecttr olamaz/•

Ziya Paşa Avrupa'da tabü lisa.nı.n yazıldıkı­ nı gOrmüştu. Avrupa'da herkes kendini zorla­ madan, IıUurdı söyler gibi kolaylıkla yazıverl­ yordu. Konuşulmayan Llı.tince mAbetlerde, doi.­ rillfünılnla.rda kalnıış tı. Halk llsanı en yüksek şiirlerin Aleti, en derin tahass üslerln tercümanı oluyordu. Mademki Garb medeniyetini alacak­ tık, Garbin bu milli tarzını da almaya mecbur­ dul<. Bu, mılbreı:n bir mecburlyetU. Garb mede­ niyetinin esası olan •m.llliyet• umdeslni nasıl si­ yasetçUer gOrememişlcrse edibler de bu tabil lisan mecburiyetlni göreı:niyorlar, fakat tazyiklıı.l hJssediyorlardı. Tanzimat'la demokrat bir millet oluyorduk. Ayanla reaya bir oluyordu. Herkes miisavi ldl. Herkes halktaııdı. İskolasUk divan edebiyatının artık hayatta bir rolü yoktu. Mat­ buat, gazeteler herkes içindi. Matbaalar herkes için kitap basıyordu. Usan da herkesin llsanı olması icabediyordu. Halbuki bu lcaba ratmen lskolastik lisaıı yine yaşıyordu. Ziya Paşa, işte buna isyan etti. Asıl sanatı bu eski ll.sa.n, bu eski edeblyatken, sanatında kendisi bir ustad iken sezdiğl hakikatı saklamad" •Vah bize! Yazık bi­ zel• diye haykırdı: bu hale göre bizim millet de tabü hal üzre ne şiir ne de Inşa var demek olurl Hayır, bl.zlm tabU şiir ve lnşaı:nız taşra halkı ile İstanbul . ahallsinin avAını beyninde bAlA dur­ maktadır; bizim eilrlı:niz hani eatrlerln nt\mevzun diye bepnınediklerl avt\m earkıları ve taeralar-

142


da. çöAılr şairlerı e.raamda. ·deytş • ve •üçleme• ve •ka.ya.ba.şı• tAbir olunan nazımla.ndır. Ve bl­ ziın tabıı iı:ışa.mız Müterclm-i Kamıls'un ittihaz ettiği elve-i kita.bettir. VlLkıa bu nazım ve bu ki­ tap matlup olan derecede bella ve tumturaklı görünmez ise de, ümmet-i Osman!yye llerled!A1 sırada. bunlara. rağbet edilmedi.A1J:ıden, oldukları halde ka.lınışla.r, büyümem..işlerdlr. Hele bir kere ra.ğbet o clhete dönsün, az va.ldt içinde ne şair­ ler, ne kA-tipler yetişir ki a.kılla.ra hayret verir. Velhasıl şUr-i tabii odur ki şair cüz'i bir mü­ la.ba.za. üzerine kalemi eline alıp lrtica.len kırk elli beylt mazmedebil.mell; kita.bet-1 milllye odur ki ·ell kalem tutan zihnindeki muradını iyi kötü kağıt üstüne koyrnalı. Şimdiki şiir ve iı:ışada ise tertib-I ma.Anl ile beraber teşldl ve tertib-i elfaz derdi zlhni Işgal etmekle, ne şllrde, ne de neslrde usul-i lrtical mümkündür. Her milletin şairleri, hattA çöAılr şe.irlerlmiz. beda.beten bir çok şiir­ ler söylerler. Biz ise beş be:ıdtll bir gazeli dokuz ayda doğurur gibi söyleriz. Sair milletlerde kü­ berıl. ve hattA musannifler bizzat eline kalem alıp mektup ve tellfat ya.zmaziar. Belki yanların­ daki ka.tlpleriı:ıe ağızdan söylerler. Onlar da ya­ zarlar. Nitekim. bizde dahi köy ağaları lmamlara. söyleyip yazdırırlar. Bu sebepten gerek muha­ bera.t ve gerekse telifat onlarda. sür'a.Ui ve suhu­ letll olur. ADla biz bir mektup yazdığım.ızda. bir 1k1 kere tesviye ve tebytz etmedikçe istediğimiz gibi ola.madı,tı.ndan, hem me.ha.berelertın1zde te­ enni ve bata.et ve hem de lfadelertmizde nok­ san ve reka.ket bulunur. Bu fenalığı daf Için ta­ biata ittlba. etmelll Ziya Paşa., duyduklarını bOyle sOylarken Cevdet Paşa. da sistemsiz bir tarzda lfadesln1 Türkçeye ya.klaşbrıyor, Acem a.ruzuııun bizim olmadJ#uu , bizim. aruzumuzun hece veziı:ılert ol­ d�u ilmi bir llaanla isba.t ediyordu. Ha.rsı Ih­ mal eden, Avrupa medeniyetiı:ıin esasatma iltl­ fat gOstıermeyed Te.nZimat'm hayatımızda. husu143


le geUrdiği •ik1llk • sayesi.D.d.e •edebiyattaki arta kalış• pek kuvvelllyd.i. Kimse eski kitap Jis&D.l.D­ dan ayrıla.mıyordu. Ziya Paşa gibi ayrılmak Ih­ tiyacını geç duyanlar bile bunun nasıl olabilece­ ğini kendlleri.D.den sonra gelenlere gösleremiyor­ lardı. Mualllın Nacl'ler, diğer teceddüt taraftar­ ları lskolasllk lls&D.l.D dışına çı.k.amadılar. Haber­ leri olmadan bazan tabii J.J.sanla yazıyorlard.J. Mesela, Öm.er·ın ÇocukLuğu gibi . . . Fakat sanat gösterrneğe kalkışınca yine torkipiere sanlıyor­ lard.J. ·Edebiyat-ı Cedide• Garbtan nazıın nevi­ lerini. hikaye, roman, mensur şllr tarzlarını aldı. Anuna, Şinası Ue arkadaşları gibi tabii llsanı kavrayamadı . Flkret, Cenab, Halld Ziya, Rauf . . . hep iskolast.ik llsanla yazdılar. Fikret, Serve t- i fünün"a yazdığı edebi mu­ sahebelerde tasfiyecilere, ·herkes Için edebiyat• Isteyenlere karşı koyuyor, Hüseyin Da.ntş beyin

onda biri Türkçe olarak yazd� •Nevtı.-1 Ha.rir·l m.ethed.iyordu. Halid Ziya bey, Servet-ı fünün'da, sadelikten bahsederken •Acaba buna im.kim. var mıdır?· diyordu. Bununla beraber gazetelerin, kitapların lisanı hlssolunmaz derecede yavaş ya­ vaş sadeleşti. See! sevdası· gibi •torkip• , •V&sf-ı terkibl• inhlmakl de zayıfladı. Sadeilk careyanı azimsiz bir Iddia gibi bir görünüyor, bir kaybo­ luyordu. •Edebiyat-ı Cedlde · muzafferiyat günle­ rinde bu careyanı bütün bütün boğdu. Flkret, Cenab öyle mısralar yazd.Jlar ki Içinde bir kellm.e Türkçe · yoktu. Kamüstan duyulmamış, gayr­ I menüs kelime çıkarmak yeniilk sanılıyordu. Flkret, kimsen in manasını bllm.edlğl Arabl Fari­ si kelimeleri kullanmakta husus! bir zevk duyu­ yordu. İşte bu, lskoı8stlk Usanın içi.D. lçi.D. deva­ m.ı demekU. Vakıa lskolastlk edebiyatın şekilleri , hayalleri sönmüştü. Fakat, llsanı duruyordu. Bu llsan milliyet oereyanına, milli edebiyat cereya­ nına kadar yaşadı. Bugün, onu kullanan ancak bir kaQ •arlakalan-survivant-dan Ibarettir. Tek4.­ mül kanuniarına ta.bl yaşayan bir cemtyette mA.144


z1y1 lbda etmek m.Oıııkıl.ıı d.eltlldJr. M1l11 edebiyat careyanından sonra iskolaatık l.lsa.n.ı hayata tek­ rar iade etme� çalışan a.rtakaJenlpr da ınutla­ ka m.eyıls ola.ca.kl&rd.ır, Gelecek uıakalem.izd.e •1skolaat1k l.l.sa.n.la tabii J.isaiı arasındald başlıca -farkla.r·ı g6stereceA1z. Talim ve Terbiye Cemiyeti Mecmuası. c. 11. sev•: 4 Şubat 1335/1919

2 İıılr.olaatik

LiııBDla TabU Liııaıı Arasmda Başlıca Farklar

I 'senımızın tabiabnda gayet garip bir m..Q­ vazenesizl1k: vardır. Ed.eblyat ta.rih1ın1zd.e .bu hal bw-lz bir surette göze çarpar. En sad.e. en tabii cümlelarin yanında en sun'l, en m.ul;lA.k: ibareleri görQrsünılz. Biri kalkar, hemen konuşulan llsan sıuıılacak derecede sade yazar. Onda.D. sonra tek­ rar blrislne rast gellrslnlz. Sa.nkl TOrk deltlldJr. O kadar TOrkçe yazınamağa gayret etmiştir. Eski divan edeblyabndan tabii llsana birkaç mJsal getlrellm: Vcır bi.r .zam.cın. ki. n4zcı peş&man eder seni Ben. ıim.di. söylemem. o zcım.arı. söylerim. scırı.cı Es'ad. Pcııcı Cefcııcı rırı. bana bUdl.m. vefa im.i.f ey dost Bu filarl ki.m. .ben. ederatn. h.cıtcı etmı, ey (dost Sultcırı. Cem. Fi.rkcıtcı düştil go5rı.ıll derd-a bel4ycı can verir Ccırı.ırıa. k4r em �bet 4firlcıycı can verir Rcıhm.et oı tışılfte v'u ıeydcıycı kım. dild4rdcırı. Bır g�z ucı.ıylcı ırcılatcırı. m.erh.cıbaycı can verir T�be emm. der un.ı, lsh41a dUber sevrneye Hfl; � farı.n halokı muscıff4ycı can verir 145

Ishale


Kıl rnecli.st 4mdde ne derlerse desinler Iç d.Uber tıe b4cle ne derlerse elesinler Alemde nedir fa.rkı. bana. rneth tıe .zemmtrı Sa(/ o&surı ehtbb4 da. ""' derlerse elesinler Iç b4cleyt gülşend.e ne derlerse clestrıler Alemde serı el)lerı de ne derlerse elesinler Leyl4 Hanım Cihan. içirıcle murddım rıe i.se verdi ka.z4 Hernan a.lma.dığım trı.tilıaa.m lıalmıştır Nabi Ya Rob meclet et clerdtme elerınanımı g&ter Ya c4n.urn al y4 bcın.a c4n.arıurıı göster L4

Çoktur eğerçi clerd-ü beldsı muhabbetırı Amma. ne çare elele değil ihtiya.runız Buht Yıkıldı hatırun, gorılüm harap oldu, o gül lbtlmez Yirıe cevretmek ıster, ta.zedir, hatır görıul i bilmez Au Müverrlh Hant ol gül gillerek geldi{# elemler şimdi Ağla.rım al<lurıa. geldUu;e giliU,stüklerimi.z Ma.hir Ba.ba Serıt sevdiğimi. c4n.ım sa.n.a i.zh4r edemez Değme derd tle gıln4hın. klşt tkrcır edemez Ya.hycı . Bey Btr efen.dt yolla ki �ka.. va.rayun. Serı dururtum ben. kime ya.lva.ra.yurı Ziya. PQ#a.


Bıncııer be.zm.tnde s41U bir acep n4m. fl!Yisdim Mescidtn ka.ndiUrıt meyhaneys c4rn syledim Sultan Sılley171(111.-ı Kanuni Ycznm. gece geldi ytns yanm. f1&Cs guti. Om.rılm. bt!erıtem. ktm nice geldi nice gitti Em.ri Beni candan usandırdı cefadalı. yar usanma.z lm.ı Falekler yandı 4hımda.n muradım ,sm."i lyannıa.z ..... DeğiJcıtm. ben S<ın4 mGil sen ettin aklımı z4U Ba.nG t4"n eyleyen <ışık seni g6rse utanrna.z

tm•

Fu.zuıı Kendi.

derdim.

kcr.

derdtne aı:llar lgezerim. Ulenin d4ğı. gıllıln 4teli yandırdı betu Nevres-ı Kadim. iltn

Görmeden kim.se 14ttfeyle ço.lup g6nlüm.ü. /y4r Saklanı&� zıllfüne dılnyayı arattırdı beni V4sı.f

Divan �airleri.D.U:ı eserlerlııde bOyle bir çok tabii Usa.nla. yazılmış beyitiere. m.ısral.ara. hat­ tA gazellere rast gelirlz. Fakat bu sadelik onda tki nJsbeti.DdedJr. Sa.miml oldukları zama.n Türk­ çe yazarlar. San"ata. şairlilre kalkınca hemen lisanlarmı deiiştlrirler. MuA:IAk terkiplerle ade­ ta bir na.kış yapmaya kalka.rlar. Divan edebiya­ tının gayritabii Uiıanıııa da bir kaç misal geti­ rell.m: Ey p&y-i perıdl. d4rnınB kaydi n4m-u neng. T4 kt hevG-yı m.efg4le-yt dehri bklrenQ .

B41d

147


Dan ve/.h.eyledt beni. bi ,ı:ıh-• ıehlevend Kf.m çerm-t s�r idi ntg4h-• fastınpesend Ruhsa.r• ılzre ztllfün edilp deste deste bend Her t4nn effi c4n-ı clUe hal.ka.-ı lwmend Nazim Merhaba. B)l c4m-• mln8-yı mey-t y41ıut renlı Dtırt gelsin senden öı)rensün stpehr-ı bıldreng Merhaba. B)l ya.dig4r-ı m.ecıts-ı devran-ı Cem Ab-ı rtıy-ı devlet-ı Cem,ıt-ı ô.ytn peşenlı Merhaba. ey 1a.hid-ı tıret-ı sa.ra.-yı me)ltnde Duhter-ı pırt muga.n hem,lre-t s41ıi-t 1enin Sensin ol �hu rev4n mürde-i enduh-ı gam Sana. nisbet çeşme-i 4b-ı hazr-ı aynı şireng Nef'l Ey nih<ıl-t sernen-ı lulsn-t hır4mında. n4.z Vey üua.r-ı gül-ı nesrın hez.ô.r ehl-t niyaz Vasıf Me(/er bir suph lıf.m bu z41-t gerdün Stpehrtn dcinıuıa. lıı.lmırtı pü.rhtın A hi Sedre idi rı.Lh<ıl o bô.(/a. yelıser Bir Mm ert/ı anda ça.rh·• a.hza.r Sersız-ı gily4h-ı 6mr-ı c4vtd Şebnemleri necm-ı gonca.yı hurşl.d Bir lıa.lzem-i. nur-ı serh-ı gilUi.z.ô.r Lil'lü;ı.'Ü hoşab-ı ld.'ıt 1ehvd.r Ra.hfında. çır41)-ı n.ılr-ı tenzil Perş-ü çf.men dnda. bdl-i Cf.brtı Sebbtıla.rı ,şebçıraj)-ı ım4n. Gülberiı-i ha.z4n... ı cevher-ı cd.n. Zerriniert ba.hrilk4-t kıyrnet Nerglslert y4dig4r-ı Cennet Merth idi p4stp4n,-ı best4n Ay çiçeği ancla. bedrt t4ba.n 148


Mercarı.-u aklila gen<;ttr genç BşCGr-• sernar s&b-a n4renç BUbzuten aJı.ed ve le U4he ıl141W Bt fadl-• zat-• Jlaenm ve sı.f4t-ı hayy-• vectad Bıhakk-• Larn-t �v-u bUıltfu nem-• g�ur

Kt tn.s-a cine odur milltecu etern-t mev·ucı

Bl<ıcebe vaııa•aten laehf-a garibe-t ce re Ls Becta g4dclD.ri-t ma.zıam lussa-• <Jhctılct

BUrıkty4d-• zeptı.-a blh41a b&sefmg4h Btttl4-y. Haııı ve ba4teş-t Nemrad Blhusf-• milverred eshab-• res Mk-t yesr Blva.k&dt-• ula4Gb h4cc4re-t I'TI47U:ad Bl<zzzt maık.-t saıeyman ve h4ftn4t-• ceyy4d Bıı:sttm.a.-• tuyur ve yenfaha.-t Davuct Bık.Gıtr-t şah-• resaletpenah şah-• resl Ki _zaı.ıt.r bu mez4y4-y• camleeten maksud Sabit Bence ştmşir o btr dilber-t iıryandır kim Oldu humy4zekeş hazret-i pehlü.sl bln4m Ey clhan cıaveri cem hıyl-u feridun mevkep Şah-• hurştcı-t Um-t husreva efl41d Hayyam · Cevrı

İşte iskolaatik lisan... İçinde hemen Tılrkçe yok gibll Divan edebiy&b içinde bu lisanl& ta.bU llsanı k&rşıla.ştıra.ca.k olursa.k &.rala.rmda.ki fa.rkı görm.emek lmkAnsızdır.a KonUşuıa,n ta.bll lls&nd& h&lkın -Avıunın demiyorum- mA.nAaını bilmedJti 16.fızla.r. Arap­ ça. Acemce terkip ka.ldeleri ecnebl edatlar yok­ tur. İskol&atik lisa.ııda. ise şa.lr bir kelimenin Tılrkçesini s6ylemey1 iktida.rsızlık &ddeder. Her şeyin AraPÇa ya.but Acemcesini ya.zm&y& çalışır. lteza.l.lk Arapça; Acemce sarf ve na.bv ka.ldeleriy­ le beya.nına, bir tumturak verir. Fa.ka.t ta.bll lisan çok kuvvetli oldu� lçiD divan şa.lrlerlnin te­ h&lilkü.ne rağmen yine iskolaatık lis&n& hill'lll 1411


etmiştir. ED muklak yazan birdenbire sadeleşi­ verir. Yahut en sade, en tabU yazan birdenbire Acemceye yahut Arapçaya başlar. Sultan Mu­ rad-ı Sll.lls gibi:

Elbette bu hatimden o y4ri.n haberi var Etkatbt m>natloalb Uetkatbt sebltd . . . •Ümmet• sistemı Içinde yaşarken Ilim, ede­ biyat. herşey medresenin malı ldl. Kitaplar, lü­ gatlar. beyanlar Arapça ldl. Aceın edebiyatı ônu­ mılzde klasik bir modeldi. Tabii llsan, tabii, yani miW edebiyat ihmal olunuyor, satıra geçlrllm i ­ yordu. Medrese ilmiyle yetişen divan şairleri hal ­ kın m&niı.sını anlamadıA-ı Arapçalı, Acemcell ter­ kipler yazarlarken Türkiye'deki Türkler yine bu günkü gibi Türkçe konuşuyorlardı . Saz şairleri divan şairlerinden daha çoktu . Anadolu'yu, ser· hadleri dolaşıyorlardı. Türküler. manller, masal­ lar, destanlar halk arasında devam ediyor, mil· ll edebiyat şifahi bir tarzda olanca kuvvetiyle yaşıyordu: fakat divan bir kıymet vermed�l Için ancak tekkalerde kendine bir kütüphane bula­ bildi. Memlekette dtvanın bepndil;l. lskolastik li­ sanla halkın konuşf:ukıl tabii llsan beraber yaşa­ · dıkı tçln bir -müvazenesizllk · husüle geldi. o i­ van şairi bazan kendini unuttu, Türkçe yazdı. Saz şalrl de bazan ôzendi. Divan edebiyatının ıstılahlarından, kllşelerlnden alınaya kalktı. Dl­ vanda birisi zuhur etti. Epeyce sade yazdı. Ken­ dinden yüzlerce sene sonra gelen ikinci bir şair sadel..lk1 aciz saydı. Llsanı bütün bütün muklak­ laştırdı. Lisanımızın zaman geçtikçe ·sadelike dotru• gittikini zannetmek büyük bir hatadır. Her vakit sade yazanlar bulunmuş. Fakat son­ radan muktAk yazanlar eskiden gelenleri fersah fersah geride bıraknuşlardır. Buna misal olarak Ned.iın'in SAHAYIFÜL-AHBAR tercümesini ha­ tırlıya.lım. Ne kadar sadedir. Ne kadar tabU If­ sana yakındır. Sonra ·bir de KAm.U. Paşa'nın ·TelemAk· tercQmeslne 'bakalım. O ne muA"lAk 150


eeydJrt Daha a.ea.tııa.ra b:ı.ell.m.. Mualllın Na.ci'Db:ı. nesrl ha.kl.katen sade Idi. • Terklpl.erl. san'at diye yapmıyor; medrese t;abstıtnin v� btr aa.lka ile klJşe gibi kullanıyordu. -Omerin Çocukluğu-, vaktine göre en t,emlz. en sad.,., en Türkçe ya­ zılmış bir eserdir. Sonra. Süleyman Nazif'e, Ha.­ lit Zlya"ya. Cenab Şahabettln'e bakınız. Debşet­ U bir lrtica' . . . El;er 11-nımız sade� dotr"u git· seydi bu üstadların nesrl Mualliın Nacl'ninkln� den daha Türkçe olması lcabedlyordu. lskolastU< llsanla tabıı llsan divan edebiyatında blrblrb:ı.e tedahül etmiş, bugüne kadar devarn eden bir müvazeneslzllk husule getlrm.lştlr. · Bu müvazeneslz11A1 sezenler -meselA Ziya Paşa gibi- Türkçenin sade yazılına.gını lstlyor­ lar. fakat Istedikleri şeye bir hudut çlzemiyorlar­ dı. -Sade yazmak arzusu• kAfi de�dl. Çünkü her devirde Türkçe bazı mUharrtrler tarafından sade yaz.ılmışb. Koca sekban başı, Koç! bey, za­ ınanlarında Adeta sadellA"in aksAsma varmışlar­ dı. IAk.ln hareketleri •münferit- idi. aütün li­ sana tesir edemedi. Kendllerb:ı.den yüzlerce sene sonra. gelenler Veysllere. Nergisilere rahmet okut­ tular. Evet en son şairlertınlzden Tevfik Flkret' in bile ·Balkıçılar•. -Hasanın Gazılsı• gibi bir 1k1 parçası lstlsna edilirse · llsa.nı, tabU llsandan ne kadar uzaktır, Bu c4m.G Mb-ı reb&ide bir ten-ı şirin ten.-i ha.yot4ru BtrehruJ sddü sem&n. btrehruJ selku serin birehruJ ser t4 po4 Hele en son eseri olan Halilla'un Defteri'nde ta­ bil .llsan büsbütün IflAs ebnletır. Halkın, mAnA­ sını kamuaa bakmadan bilmediği ecnebl kell� melerle Arapça. Acemoe terkipler kullanmak meraklısı olan bu şalrlmlz keyf Için bir de ·ŞER­ MİN · yazmıştır, ki llsanı Itibariyle belkl yüzler­ ce sene ölmez. O kadar Türk...,.tir. Hasılı, Iskolaatık l1san sun'l bir eeydi. Fakat kendisine verilen kıymet. Q.mmet · teşkilAtının

llil


kuvveti onu tabii IlaaDa hAkim kıhyordu. Bu, Ta.ıızimat'tan sonra da •devam ettl. Ama a.rbk ce­ miyetin hayat telllkk isiDe u:ınnuyordu. Bir 8"ÜJl göçece,ı şüpheslzdl. Ga.rbı.n edebiyat nevllert bi­ ze de giriyor, tercO.melertn za.rurl icabı olarak konuşulan tabii llsan satırla.ra geçmeye başlı­ yordu. İskolastlk llsanı.n gayri tab�. haya­ ta, hakikata uygwısuzlugunu gören ŞemsettlD Sami bey de tabU llsana avdet lçiıı ilmi tavsiye­ lerde bulunuyor, lA.kJ..n bir türlü bunun nasıl kar bU olablleceaınt söylemiyordu. Sonra Alınaıı , Macar llsanlannııı tekAmülünü yanlış aniayan bir takım •tasfiyecller• zuhur etti. Bunlar haklkaten müthiştiler. Ham hayaller1ıı.i.n dehşet! herkesi güldQrdü. Fikirleri ll.me, şe'niyete son derece l!luhallftl. Diyorlardı ki: - Yazdıkımız lisan Türkçe dek!l. Artık Türk­ çe yazalımi Llsanımızda ne kadar Arapça, Acem­ ce kelime varsa çıkarıp atalım. Yerlerine asıl ltı­ bariyle Türkçe kelimeler koyalı.m. Tanzilllatçıla.r, Edebiyat-ı Ced.ldecller nasıl iskolastik llsa.nı Türkçe, konuşulan llsanı •Pa­ toua• zannedlyorlarsa, tasfiyeciler de konuşulan llsanı bozuk, fakat tasfiye neticesinde meydana gelecek •Cezlr itibartyle hemciDs• llsanı haUs Türkçe farzedlyorlardı. İkincüerin hatası birlncllertnkiııden daha &kırdı. Bu tasfiyeell er bUınlyorlardı ki dünyada ka.rışmamış bir •ırk• olmadığı gibi bir •llsan• da yoktur. Arapçaya, İbranice, Acemce; Acem­ ceye, Arapça, Türkçe, Hintçe karışmıştır. İng!Uzcedeki keıınielertn yarısı Fra.nsızcadır. Fransızcada yüzde yetmiş miktarında LAtince­ den geçme kelimeler doludur. Yunan llsanı he­ men bütün Avrupa llsaniarına hulül etmıştır. Bizim llsanımıza da Arapçadan, Acemceden bir çok kelimeler geçm!.etl. ·Ka.lb, Ateş, Allah. Ma­ riz, Millet. Devlet ve Uh . . . • gtbl. Konuet;uA'umu:.: Usanda yaşayan bu kelimeler en halis Türkçe152


den daha halis TQrkça idt. Tasfiyeeller bunu g6rem1yorl&rdı, •YOrek, Öd, Çal&b, Sayru. Buduıı. İl ve llh. • gibi bu ca.nJı lıUı.zla.ruı oezren TQrkçe mu.kabllierlııi buluyorl&rdı. Meydana getınnek istecUkleri lisa.n, lskolastlk llsandan daha kOtü, daha. sun'l, daha mAnA.sızıtı. Edebiyat jUnmesin.l.n lstıhza.sı ka.r-Qısında ham hayallerlDl lzha.ra. de­ vam edemedller. Nihayet sustular. Meydanda.ı:ı kayboldular. lskola.stlk l1sa.n.ııı sun'�e taham­ mül edem1yen dl� bir zQınre daha. va.rd.J.., •Yeni lisa.ncılar. • . Bunlar llsa.niyat llm1n1n şu mQtea.rlfelerlne gOz yumına.dıla,r, ıl Her ll.sa.n. bir ll.sa.ndır. Oç Usandan mıl­ rekkap bir lisa.n olamaz. 2l Bir Usandan dJAer llsana kallmaler geçe­ blllr. Fakat g� l1sa.n.ııı bılnyeslne uyarak bi­ raz tebeddıll eder. Bıtr Usandan diger l.l.sa.na. sa.rl, na.hıv kıUdasl geçemez. 3l Her milletin tabU l1sa.nı •halihazırda• ko­ nuşt;uA-u llsandırl Yoksa sa.n'at izh&n Için başka. bir mllletl ta.kliden vılcuda ge� sun'1 lisa.n, yahut a.sırla.rc:a. evvel konuştuA-u t.a.rlııı Usa.n de· �--· Yeni Usancıla.rca. halkın konuştuA-u lisan, tabU lisa.ndı. Halk içindeki muhtellf sını.fla.rın ll­ sa.nı, yani kelimeleri mQşterektl. Yalıuz ·Beyan• değişlyordu. •Taş, Toprak, �aç. Deniz ve llh . . . • kOylQnıln, şehlrllniıı, klba.rın, zenginin, fa.klrin Allmln, ca.hllln , Ava.m.ın, hassın llsanında aynı ldl. Ye.lnı.z her sınıf halk fikirlerini aynı kellme­ lerle, başka. başka. •tarz-larda edA' ediyorlardı. Sınıfları.tı. arasındaki fark ·BSyan � LANGAGE· farkıydı. Yoksa. •Lisa.ıı • LANGUEw farla dekil . . . Yazarken d e sun'l lskola.stlk Us anın ta.ha.k­ kQ.mehıden blz1 ku:l-t.arma.k . Isteyen yeni Usa.ncı­ la.r, tabıı 1isa.nla.. sun'l Usanın arasındald hudu­ du buldular. lskola.stlk ll.sa.n t.ara.fta.rla.rı sa.fsa.ta yapıyorlar, oııla.rı tasfiyeellerle ka.riıltınnakta. le­ ra ediyorlardı. Yazıda tahil ll.sa.na dOnmak Için artaya koydukla.rı formül şun.lardı: 163


ı ı Arapça, Acemce kaideleriyle yapılmlJI ter­ kipler kullanmıunakl Fakat kllşe haline geçmie ıstılahlar mılstesna: SadrıA'zam, Şayhüllslam, Sevk-I tabi! ve llh. gibi . . . 2> Arapça, Acemce cemi' kaldalari kullıuı· mamak! Fakat kllşa halina geçmiş mQfred telak· ki olunan kelimeler müstesna, AhlAk, Müslümıuı, Edebiyat ve llh. gibi . . . 3 ) Konuşulan llsanda ma'niıs olan ecnabi ke­ llmeler de Türkçed.Jr. Fakat gayri ma'nıls olan cezir Itibariyle Türkçe kelimeler Türkçe de*U­ dlr. Bunları kat'lyyen kullanma.makl Yeni Usancılar tasf!yecller gibi kellıne teh­ clrine kalkm..ı yorlardı, nıAnıiı..sını ha.dsl bir suret­ te blldi�lmlz bütün kelimeleri Türkçe sayıyorlar­ dı. ·Otomobil, Telgraf, Posta• gibi kelimeler de •El. Ayak, Yaş, Sevgi ve ilh• gibi Türkçeydl. Türkçenin tabiatında olmayan, bizim hadsimize huliıl edemeyen yalnız ecnebi ka.ldelerdl. Konu­ şurken bu kaldeleri kat'iyyen kulla.n&rnıyorduk. Bu kaldelari. terk edince hadsimizde olmayan Arapça, Acemce fazla. kelimeler de sa.vuşuyor­ Ja.rdı. MeselA ecnebl bir ka.lde kullanırken peka­ lA •seng-i mezar· dlyebillyorduk. Bu terkibi Türk­ çe ka.ldesiyle edA edersek mümkün detU ·Mezar sengl• diyemiyorduk. Çünkü • mezar• Türkçeleş­ tlği gibi •seng• Türkçeleşememiştt. ·Mezar taşı. demeye mecburdu.k. Yazarken ecnebl kaidesl kullanmamak ·Su· dururkan ·Ab, Ma.• a,ğaç dururken •Şecer, Draht• kallma­ lerini yazm ak tan bizi man edecekU.

Uzatma.yayım; can çekişen lskolastik llsanı yeni llsancılar az bir zamanda IflAs ettlnl.l.ler. Ank konuşurken gayr-I me'niıs Arapça, Acemce kelimeler kullanmak nasıl gülünç gôrünüyol'IJ& yazarken de aynı his hasıl olmaya başladı. YeDI llsancılara do�dan do�ya k:1mae Itiraz ede­ medi . Onları evvel& tasfiyeci, f�yorlar, sonliK


ra taD1dde kalkıyorla.rdı. Tabii l.l.sıuu mO.tea.klp, cemiyetin tabıı blr duygusu oi&D. ·MlWyet• cuv­ yanı da uya.ndı. Tarih.ln bu gQııkQ. bulunduAtu­ biraz geriye bakın.ca muz dönemeç yerlncl.en mllU şuunn.ı.zluğun ne kadar korkunç blr kanuı­ lık olduğunu gtın:nemek milmko..D. deAUdir. Ora­ ya dönmek isteyenler hayattan aynlan.l.anlır. Dert giden gençlUt yeni Usaııı , tabıı llsaıı ı kabul etti. Muhitta •Arta kalan - SURVJVANT· rolü­ nü oynamaya Ozenen blr tki genç şO.pbeslz ma­ razi birer eıımuzeç addedilıııeye şayAndır. Milli Telim

165

va

Terbiye Mecmuası. · c. ll. sayı: 6 N;san 1335/1919


TASFİYECİLİK

BAŞKA. . .

-Yeni !isan• hareketi daima. muarızları tara­ fından yanlış anlaşıl.m.ışbr. Yeı:ı.i l.lsana hücum edenler: - •Liso.nım.ıza Uygurca, Çağatayca, Tatarca kelimeler sokacaklar. Lisanımızliakt bütll.n aslan Arapça, Acemce olan kellıneleri çıkarıp atmak, yerleriDe manAsmı bilmedl.A"lm.lz eski kellınelerl koymak Istiyorlar· davA.sıyla meydana atılırlar. Mualllm Nı!lci'nin ılrktüğü bu zA.tlar •Suali an­ lamadan cevaba tesaddi eden• smıftandır. ·Ta.s­ fiyecUer- le ·Yeni llsan·cılan, çok defa ka.sten, birbirlerine karışbrırlar. İki taşla bir kuş vurup sadellk, tabUltk cereylı.n..ını durdurmak hülyAsını güdcrler, Halbuki •llsanda sadellk· hareketınin t\millert olan tasfiyecilerle yeni llsancıların um­ delert, esasları birbirlerine son derece zıttır. Ye­ ı:ı.i llsancılara itiraz edenler mütalA-alarını onları hep tasfiyeci farzederek yürii tmüşlerdlr. Arbk buna meydan vermemek için bu iki hareketiı:ı esas fikirlerini kısaca tekrar edeliıD: - Tasfiyeciler ne Istiyorlar? - Tılrkçeyi yalnız kök itibanyla Tılrk keUmelerinden mürekkep addetmek. TürkleşmJş, ta­ sarruf edilm..iş kollmaleri de çıkarıp yerlerine a.s­ len Tılrkçe tar1hl keliıDelerl . koymak.

. HAsılı: Konıışulma.yan bir Usan vücuda getir­ mek! On sene evvel çıkan Türlı Dern.e{jt mec­ mılasında bu temA.yül apA.şikAre gözüldlr.

Şüphesiz bu hareket ilm.e, ba.k:lka.te son de­ rece muhA.lifti. Ölmüş keUmeler d1rtlWemez, ko­ ı:ıuşulmayan bir llsan yezılampzdJ. Bu Dihayet bir esperanto olabillrdi . Niteld.m Oyle oldu. .

168


- Yim.i llsaı:ı.cıla:r ne istiyorlar? · Buna kısaca. şu cevap verlleblllr: - İçtl.ma.l h&ır::ıkatm l.çi.Dde yaııaya.n cıuılı 11-

&anıl . Bu. Işte, konuotuAumuz llsa.Ddır. Konuşurken mAnAsını bllmediğl.m1z kelimeleri Arap;a, Acem­ ce kaideleriyle yapılmış terklpleri, 11lzWDsuz ec· nebl lugatlerl kullanamıyordulL. Orta.ya böyle bir formül konuldu: ll Konuturken kullaııına.dıkımız Arapça. Acemce kelimeleri yazarken de kullanmama.k . 21 Arapça. Acemce kaideleriyle terklp, cem' falan yapmamak, mümkün olduğu kadar ecnebl, yani kitabi edatlardan lçtlıı.A.b etmek. Yalnız ldl­ şe haline geçmiş terklplerle ıstılahlar müstesnA. 31 Mını şlvemlzl Qslübumuza da. a.ksettlr­ mek . . . Konuşurken ateş, kalb, vicdan, ıı&m.ı yyet ve ilh . . . gibi Türkçeleşmiş, fakat aslan Arap;a ya­ hut Acemce kelimeleri kolaylıkla. kullaııabiliyor­ duk. Bunları tabii Türkçe birer kelime a.ddede­ rek yazacaktık. Fakat -vaJ-güıı, tırA.Je, tahclr, tAIAb. pişB.n.l, DAlııldA ve ilh . . . • gibi kell.melerl -ki katlyyen mAnAlarını bllmeyip, yalnız Istersak kamus va­ sıtasıyla ôğrenebillriz-kulla.nmamıza imkAn yoktur. İşte bu hadsimize Inmemiş kel1.İilelerl ya. zarken de kullanmsmak . . . . Arapça. Acemce kalimalere gellnce, llBaııımı­ zın sa.rtı bizim sadrıimzda, badsimizde ma.hkük­ tur. VA.kıa. yazarken sanat için Arapça. Acem­ ce kaidelerle terklpler, cem'ler falan yapabll.lrlz. Fakat .konuourken mümkün değil. . . Yalnız ldl­ şeler müstesnA . . . MeselA �a.dra.zam. şeyhülls­ lAm, sevk-I tabll ve ilh . . . gibi ıstılahlar k1 halk buıılara. tek blr kelime, blr kllşe gibi bakar. Ke­ zA11k ·Müslilına.n, ahlAk• ve saire gibi cem'leri de kllşe ha.llnde gOrQrüz. hatta. müfret telakki ederiz. 157


Netice, İşte yazarken de iskolastik l ugatlere düşmeyerek. tabiatı kaybetmeyerek hareket et­ rnek! Yeni Jisanın davası bu idi. Bu olmayacak şey değildi. Çünkü zaten hayatta mevcut olan bir şeyd i. Bugün yeni lisana, yani terk.ipsiz, sAde. dii.z. parlak, tabii yazmaga itiraz edecek kiınse yok­ tur. I.A.kin samimi olmayan. mua.rızlar yeni li­ san davasını ya mahsüs, yahut haberleri olma­ dığından tasfiyecilerin hülyıilarıyla karıştırıyor­ lar. Hakikatta onların itirazları tamamiyle tas­ fiyeciliğe müteveccihdir ki, yeni lisancılar da on­ larla bu noktada birleşirler. Yeni lisa.na itiraz etmek isteyenler evvela bu ilmi mutearifeleri cerhedebilmelidirler, ı ı Her !isan bir lisandır. Üç lisandan. dört lisandan. mürekkep bir lisan olmaz. 2) Bir lisanda.n diğer bir lisa.na kelimeler, hatta bazı tabirler de geçebilir. Fakat sarf, na­ hiv. kaide geçemez. 3) Her lisana hariçten giren bir kelime o li­ sanın fonetiğine, kaidelerine uyar. Yalnız asli şeklini değil, bazan manasını da. değiştirir. 4) Tabii !isan, halkın konuştuğu lisandır, Bir zümrenin. bir mektebin retorik oyunları için icat ettiği sun'i beyan tabii lisa.n değildir. 5 l Her Iisanda maddi isinılerin arasında anat olmaz. Anat yalnız manevi isimlere mah­ süstur. Muterizler -eğer ha.IA. varsa..-- yeni lisanı ı ervice çal ışanların şahısla.rıyla. değil, bu ilmi esaslarla uğraşmalıdırlar. Itharn gazetesi Hafta l ı k

6 Teşrin-i

1 58

evvel

8. 1919

IlAvesi. sayı:

1 335/19 Ekim


EK Iaianan

:

.Genç

Kalemler Tahrir Heyeti•

imzası

ile yayım­

iki yazı.

YENİ LİSAN Türkçe Terkipierin Güzelliği Eski lisa.n klişeli bir lisan idi. Yeni lisa.n bu klişeleri kelimelere tahvii ettiği için tahlili bir li­ san halini alacaktır. Arapça, Acemce kelimelerin yalnız Türkçe terkipler şeklinde kulla.nılma.sı be­ daiı.ta. daha. muvafıktır. Türkçe terkipierin Arap­ ça. Acemce terkiplerden daha. güzel olduğu aşa­ ğıda beş esas ile isbat olunabilir: ı 1 Arapça, Acemce kelimeler Türkçe terkip­ Iere dahil olunca lisa.nımızın tecvidine ve bedaiı.­ tine ınuvafık telaffuz edilmek mecburiyatinde kalırlar. Halbuki Arapça., Acemce terkipiere gi­ rince o lisa.nla.ra. mahsus tecvidlere tlı.bi kalma­ ları za.ruridir: Adem-i ipüdai-ipüdai a.da.m, be­ nefşe-i rengin-rengin menekşe misallerinden a.n­ la.şılaca&ı gibi. . . 2 l Arapça, Acemce terkipler Türkçeye klişe halinde girerler. Bunların bazılarını biz, kendi­ miz ibdlı. etsek bile bir Arap, bir Acem süa.üyle ibdlı. etmiş oluruz. Bu klişeler uzun bir kelime­ den başka. bir şey değildir. Böyle uzun kelimele­ rin bedaiı.te ne kadar muhalif olduğunu anlayan Almanlar

onları hemen pa.rça.J.amışlardır. Mil­ let-i Musliha müellifi.n.iıı bu hususta., uzun Al­

manca

kelimelerin

kısaltılması

hususunda.

pek

büyük hizmeü olm.uştur kl. bahsiıniz.i. ta.a.yyün edeceğinden dolayı şimdilik tafsllinden vazgeç­ ük. Türkçede bu yabancı uzun kellıneleri çıka-

159


rarak onlann yerine ya.lııız muhtaç old�uz unsurlari.D.l kabul etmek beda.A.Un şlclcletle isW­ zam ettl[rl meselelerclencllr. Meseltı., şlmcliye ka­ dar -Osmanlı kavimleri• makamıncia ·Akvam-ı Osman.lyye• eleDilince aralanndaki kesre ıkı ke­ limeyi •mürekkep bir kelime• y4.Dl kllşe hall­ ne koyuyor. Tıpkı Fransızcacia müstamel (aprio­ ri, I'homo faber apostorortel kllşeleri gibi. 3l Bir çok Arapça, Acemce kllşeler varclır kl kullananlar bile çok kere onla.rı.n tahlili mAn4Ja... rı.nı bllemezler; ibham çift kelimelerin :rnAiılLia­ rını yok etmiş, mahvetınıştir. ·DAber•, •clilı!l.rA.­ glbl . . . Bundan başka bir takım aclamlar, •itti­ fak-ı ArA• izafet terkibincleki -rey 'in cem'l olan ·Arlı. .yı •aras tın• mastanndan emr-i hazır ve bu münasebetle her Iki kelimenin hasıl et� ter­ kibin bir -terkib-i vasıf· olduğ-unu zanneclerek kesreslz okuyorlar. Terkip hallnde olan uzun kelimelerin tahlili mtı.nAsı vazıh bir surette aı:ı.-· laşılmaz, müz'lç bir karanlık Içinele kalırsa li­ sanın beclaıltl kaybolur. Bunun içincllr ki avam •alAim-1 sema•yı •eleğlmsa.tıma• ve •fetih bü­ lcncl•i •Yeclibölen•, •nüveycl-i fü tuh• u •delik kü­ tük• suretinele kanelisine göre miı.nlı.lı bir tarza sokmuştur. Ltsaı:ı.cla böyle mAnAsı karanlık kllşe­ ler bulunmazsa avam tefsir için kelimeleri tah­ rife mecbur kalmaz ki, bu lılzıınclır. 4 ) Sıfatıarın ve muzafihlerln mevsuf ve mu­ zaflarına. takaclclümü Türkçenin seUkası ve be­ daAtl lktlzasından olduğu Için Arapça ve Acem­ ce lzafet ve ıavslfler her şeyden evvel Türk zev­ kine gayet çirkin gelir. Ve Işte bunun lçincllr kl avam mesellı.. mülilziıns4.Dl, ınüllı..zlmevvel yerine sAni mülılzl m, evvel mülAzım eliyor, sell.kasına göre dÜZeltiyor. Meseltı.. Hallde Salih hanım Harap M4betler' de sırf Türkçe terkipler yap� zama.n şimdiye kadar yazan bütün mu.ha.rrlrlerclen ayrılarak bir yenWk gOstercliği için ne kaclar güzeWkler te­ min ecliyor. İşte gelişigüzel aldJkunız şu bir iki . parçayı tetldk eclellm: 180


-Ey Ana Topr&A"ı·nda.n: . . . çocuk�nn. feı.tıkBt su�nnın zam d.ertnltklerinde bol)uluyor.• •

en

mua.z­

EA'er. bunu eski Usanın seUka ve beda.Atiıı.e mubAllf olan ka.ranlık terkipleriyle yazmış olsay­ dı: • . . . çocukların meyA.h-ı felA.ketln -ve belki de daha uzatarak- meyA.h-ı felA.keUn gO.dek a.mA.k.-ı muzilmesinde -ve ylne belki de amA.k-ı zulmet akininde-- boğul.uyor• diyecek. bu rakik hayali, kalın duygusuzluk perdelert altmda anlaşılmaz bir hale sokacakb. Yine onun .OSmanlı Sel6.­ mı •ndan: • . . . sabah yıldı�rı.nda.n. dökıllen solgun pı· rıltı�nn yandob• ,afak bulut�nnın hafi.f btr he· ma�t� teıvtr. etngt, Uk ziyanın bir in.ct beyc..z­ lob•Yla cuaıadob• bu rdkld s�nn ıl.stılnde me­ dıd·i. mu.a.zza.ın bir sadc-ı d.erya olmuş za.nnsdt­ ıecelı ıı.a.ctar muthtş bi.r salult hükılm fenn4 o� bu sem4vı oşık�ra. htta.p ediyordu. • Bu da. eski llsana nakled.ilince: -Encem-i seherden dökülen ziya-yı h6.slfe­ n.l.n ya.ndıtı sehıUb-1 şevkin bir hemal6.t-ı hafife

ile telvin ett.lğl ziya-yı evvelinin bir ebziyet-1 lev­ lev -belki bir ebziyet-1 mervartd- lle cllAlac:lı.tı bu meyA.h-ı r6.kJdenin 'llataıd ı e bir seda-yı muaz­ zam ve medid derya olmuş zanned.ilecek, kadar bir sük'lın-ı müthiş h11k11m ferm6. olan bu em­ var-ı sem6.v1yeye hitap ediyordu• gibi pek ber­ bat bir şekil aıa.cqı şüpheslzdlr.

51 Bazı Arapça ve Acemce kelimeler var k1 lılzumsuz ve Türkçenin beda6.tıne mugay1r ol­ dukları halde ancak sJ.tındıkları terkipierin sA­ yesinde yaşıyorlar ve Türkçeye pek &.tır bir yQk oluyorlar, ma.4, 4b gibi. Eğer 6.b-ı hayat maAha­ zin gibi terkipler olmasa bunlar şüphesiz ölecek­ tir. Nitekim, son zamaxı.la.rda bu gibi terkipler kalktJ.tı için bu kelimelerin lstlmaU de azalmıştır.

181


Cem.'Uer Türkler, Acemceni.D cıı.nhlara mahsus •AD• cem'! ed atlDı kabul etmişler ve meselA hastegAD, bendagAn gibi şeyler yapmışlardır. Bunlardaıı meselA haste kelimesi ı:nüfred olarak kullaıııl­ dığı zaınan Türk tecvidi.De muvafık olması içi.D •hasta• tarzında telAffuz edilir. Halbuki Farisi cem'in istimali bu tecvidin pek zaruri bir surette bozulmasını mucip olur. O zamaıı, •hasta.-, •has­ te• suretinde telAffuz edillr. Bundan başka Türk­ çe cem'i eelatı kelimenin hafif ve saltil olmasına nazaran •lar• ve •ler• suretinde söylenir. •Has­ talar• , ·bendeler- gibi . . . Halbuki Acemcede böy­ le bir şey yoktur. O llsana nazaran cem'! yapı­ lan stLkil ve hafif her kelime aynı suretle telAf­ fuz edilir. MeselA, hastegAn ve beııdegAD denir ki bu Türk ahengi.De şiddetle mulıaliftir. Arapça cem ' ilere gelince: •sak.Jl cem'ller• mahı1t müzekkerli k ve müennesllk asareti altın­ da ezildiğl lçi.D bu gibi kayıtlarda.n llzade ola.n Türkçeni.D sadeliğin! bozduğunu düşünmesak bi­ tecvtdine tAbl olmasını le kellmeleri.D Türkçe menediyor ki bu, netlee itibariyle pek fenadır. ·Mükesser cem'i•lere gellnce: Türkçe lltlsA­ ki bir lisan olduğu Için her kelimenin cezir ve edatları ilk nazarda görünür. Halbuki tasrifl bir Usan olan Arapçadaki mükesser cem'Her mürre­ dinin sigası bozularak yapıldıkt lçi.D kelimelerin cezlr ve lşklkaklan anlaşılmaz bir hal alıyor. Ve Türk dimağ:ını bozuyor . . . Misal:

Kütüp Ketebe MekAtib MekAtlb -

kitap

ktı.tlpler mektepler mektuplar

Edatlar bl

Arapça, Acemce edatlar da bpkı cem 'Uer gl­ keli.meleri.D Türk te<:v:tdine uymaaına şiddetle 182


muhBI.efet ediyor ki bu, netlee olarak yine onla­ nn tem.essü.lil.ne mAni olm.aktadır. Hususlyle edatl&rı.n yerint . tutan TQrkçe edatlar varken hem a.bengi bozan, hem kel1ınelerl.n vuzuhunu kaybettiren bu yabancı edaiıarı kull�a biç de !üzüm yoktur. Türkçenin güzelliği sadeliğin­ de ve A.hengtndedir. Kimya ıstıl&l:ıından ·hücre• m.ukabili olarak Acemce •mAye•yi lisanımızın tecvldi •m.&y&• su­ retinde telAffu z mecburlyeti ve� halde bu kelimenin o lisana alt bir edatl& Istimalinde li­ sanımızın A.hengini bozuyoruz. Ve mesela., -m.a.­ yedAr• diyoruz. HBI.bukl Acem edatını kullan­ mayaca.k ols&k •mayaJı• diyerek temessül etmlş olacaBız. Yine Acarnceden alarak tamamiyle Türkçelendlrd1Aimlz ·k"O.şe• - •köşe• kelimesini mesela. •kuşedAr• gibi bir edatla birlikte kulla.n­ dığımız zaman •güşe. diye okumak mecburiye­ tlnde kBI.m&ktayız. Hula.sa, Arapça ve Acemceden aldıkunız ke­ limelerl o llsıı.nların terklplerl.nden, cemllerinden. edatlarından kurtardığımız surette yavaş yavaş Türkçeleştlrmiş oiacaBız kl, . bu, şüphesiz la.zım.­ dır. İşte bütün bu hakikatlan tetldk ederek müs­ takbel llsanımızın bu yeni llsan olacağuu iddia ediyoruz.

Genç

1113

Koılemler c. ll, 1327/1911

sayı,

6


YENİ LtsAN

-vatan çocu.lalGnna.--türedUsr del)ilsiniz., sizde/d kanlar taşır halıanlardtın k4l1714 ·bılyülz (Siz.

a.sılsız

emel•iJ

Türk ya.vruları. hakan oğulları Yüz milyonluk mukaddes nesllmize en bü­ yük fena.lığı yapanları sorsa.lardı, hs.riçteki düş­ manlan değil, tarihi açar, Türk olduğu halde Türklükten kaçan büyük zekaları gOsterlrdik. Evet, daima. vakur, daima. a.sU, daima. kend.lııl tanıyarak yaşayan •ceddl Türklılgıl.n• yanıba­ şında. bir de •zihn.l Türklük• vardır ki, eğer ev­ velki necip kuvvete galebe etseydl, bugün za.­ hirde uyuyan, fakat bakikatta pek esaslı bir kuv­ vetle uyanan büyük ·Turan-ın kızıl ufuklan ebedlyyen sönecekti: o zaman bu yüce diyarın öz oğullarını bazan ahmak. bazan sağır zanne­ den vefasız çocukların a merhametle bakan göz­ ler de bulunma.yacaktı. Fakat görüyoruz ki bütün maharetl mensup olduğu kavmi tahkirden, bütün zekAsı bu •kav­ miyet a.sn•nda ancak boş vakit bulanları giUdür­ mekten ibaret olanların z1h.n.l mevcudiyetleri müstahaseleşmek için çok bir müddet beklemi­ yor; ve zaman zaman uçuıumla.rclan atlayan, vol­ kanlan söndüren, tufanları susturan Türk nesil, bugün vücudunun şurasında burasında gıd.a.la.n­ mak isteyen bu vefasız çocukları Için nevmid değil, hatta meyus olmuyor; çünkü a.rb k bu kan­ lar onlara bir zehirdir.

184


Fakat. siz ey Türk yavrul&rı, hakan oAulla­ musunuz ki içinde yaşa.d.ıtunız bu gürültü.Ul asır bizden &#ır ve mütereddit de�. çabuk ve pervasız yQrQyQşler bekliyor. Esaret ve kanaat dea-tl. bize, memleketlmlzde yaşayan bo­ zuk enmuzeçlerden daha yabancı kalmalıdır. Oğuz hanlan, Cengiz hanlan, Fatıhlert, Sellmle­ rt ve sonra İbn! Slnalan, Fara.bilert, Uluk bey­ lert, Hamldlert yetlttiren Türklük h.A.l6. esir ve kaan1 yaşarsa, h6.16. Içtimal hayatın kahradan zin­ ciriert pa.rçala.nmazsa, ah evet, bunlar ol.m.a.zsa düşmanla.rı.mızı kahr Için bütü..n kuvvetln1 sar­ fa mQheyya olan parmaklanmız kendi gırtle.ıP­ mızı sıknuş olacaktır. Hayır mı diyorsunuz, hayır mı? Evet biz de hayır diyoruz, intihar etmeyece�: fakat bilelim ki müthiş bazula.rımızı hareketsiz bırakan mah­ kılmlyet zlnclı1D1n daha ilk halkasını tamamen kıranıadı k. Yılz milyonluk soyumuzu her şeyden evvel bir gösterecek dilimizin kapltü.la.syonlarını ata­ madı.k: h6.1A. �çırağ-ı köhne•yl �nı:tşeyleyen• taas­ sup sahiplert lle beraber ecnebl ka.idelerinin ta­ hakkümünden kurtulamadı.k: gerçi Içtiınal vic­ danımızdaki son tezahürler bu tureyWerin pek yakın bir zamanda tard ve 1� tebşir ecliyor" sa. da bu tebşire ka.nıı bızım. vazifemiz 16.kayt: durmak değildir: azmedelim., Çin sedleı1D1 yı� kan, Apenin dağlarını titreten Türk şekimesi iki buçuk arızl ecnebl ka.idesinl atamayacak kadar ktlçQk de�dir, Türkçeye yabancılar de�. yalnız kendi kaldeleı1mlz hA.ldm olmalıdır. n bllmiyor

Genç

Kalemler:-

MOmtaz nüsha.

0 sey1: 24-25.

10 Temmuz



sOZcOK DlztNt

Ib su

lblde anıt lllhl ve t.ııblat Tannsal ve doOa olaylan lhensr·l minatab anlamı aydınlatan uyum lhlr son, sonraki ahzeylemek almak lklm kısır, sonuçsuz ak.. ırak, uzak akvam kavimler akvam-t üm am bütün kavimler ldah

Ili yüce, ulu

Ilicanap onurunu koruyup pi ntl l lk ve beyaAıhk etmeyentlc. Iyilik ve clSmertlikte bulunan lllyat yOce ki§iler, yücelikler

amellye l1lom lmll yapan, yapıcı amOde direk. sütun lnlt Franatzca •nuences• ankebut örümcek lvaz baQırtı, ses

kartıh(iıı

ince ayrıntılar

lyan açık, meydanda

lylne ayna azab-Ol-beyan 5Öyleme sıkıntısı atf-1 l•birt hemen aym anlamda olan ve yalmzca kuvvet­ lendlrme için birbirine •ve• ile beOianan sözc:Dkler

b.oklr el de6memlf b.oliO eritmit

bank-• Osm anf Osmanlı Bankasa ı....rt görmekle liglll

187


bedl•t güzellik

IMdiat-I mlky.. gilzelllk !llçllaO bedeviyel göçebelik, göçerlik bedilylt estetik

berlzende, berzede toplanılmıt beya nt sözle liglll bld'•d adaletsiz. z•llm, uydunna blglne

yalancı,

dOnya

lle

ilgisi-t

btkeran uçsuz bucaksız

cebln alin

eecldl atasal cehd çehşma, çabalema cem' eelatı ço�ul edatı cem'l çoğul cezlr kök

cevval çalışkan cihangirlik fetihlik ciinun dellrme, delilik

çar-ebr6 ebrulu alkı çıraO-ı kahne eski llmba çitll Inegöl

yakınlarında çıkan

madensuyunun

adı

dekaden düıen, gerileyen, Fransa'da simgecili(jıl hazırloyan ozai-ılal"

delllet etmek kanıt olmak dereclt-ı muhtellde karışık dereceler dildar sevgili dlv tevtan, cin

ecnebl yabencı eelavet

edatlar,

baOiaçlar

edebiyat-. atlk.a eski yazın el•lne

llsanlar,

diller

188


elvan-I mut.hhara kutSıl!ll renkler onc:lude süslenmlt enln Inilti enmuzeç örnek •.,.,.,

tutsaklık

eavat-1 pllc.a tavkli se�ıler

fecr tan zamanı

fennl fenle Ilgili. fensel fuahat. faMhat dilin do(jıru olarak, kolay ve dOzgün söy­ lenip yezıhtı fOnun fenlor. uygulamall bilimler

gayr-I menu• anımsayen, pek bilinmeyen gayur gayretli gin:lab anafor. su çevriniisi

hadı5l sezglli, zan ve tahminle ilgili tı.lz sahip, ta1ıyan

ı..ktr deOersiz, önemsiz, baya(lıı

hll

o imd l. bugün

1'1111 1 temizlenmio. arınmıt. soyunmuş halif. half a rkadan gelen. sonraki hamlt kitabın kıyısına yazılan açıklama, ek harim-I .. mlmly-et Içten dostluk han kUltUr hat-6ver gOzel çlzglll

heboı ı.o.. nafile, bo"" harcama hecal vezln tıece ölçüsü

hengame kavga, gürültü hezel, h&d şaka, güldür9. mizeh hlc- gllç hllll a v huiOI girme, konma hummaı-y• vael birietle humması. varnia aerhotlu :i ' '

.1' 189


hutu oşaOıdan alma. alçakgönOIIüJOk etme, boyun e§me huzu alçakgönUllü olma. uymo

hücra uzak. tenha, ıssız hO•n-1 bfbeka sonsuz güzellik

••lah at düzelimeler. lyiiS�tlrmeler ıehlah terim, bir bilim veya sanatta kullanılan sözcük ltr-1 his güzel duygu

lbda etmek yaratmek, yeni bir yapıt ortaya koymak fbdat yaratıcıhOa dönük lbram zorlama Ibraz-ı belliat güzel söz söyleme gösterilinde bulunrnek lblld•t. lptld•t ilkel Icad etmek bulgulamek Içtimat toplumsal lçtlnab etmek çekinmek. kaçınmak ldrak etmek akli erdirmek, anlamak lfraO biçim verme lfsad bozma. düzensizlik yaratma lhtlllf anla1mazhk lhya etmek diriltmek, canlandırmak lka etmek yapmak lkrar söyleme, saklamadan söyleme lktl ...dlyat ekonomi lll etmek yüceltmek llhak ekleme. katma Ilmi bilimsel Imal• bir yana eğme. ölçüye uydurmak Için sözcü60 uzutı söyleme lmiA yazım fnkdlp de61ttirme lnta yapma, kaleme alma. d0zya%ı lntlba izienim lntlbah uyanma, uyanıklık lntlbllt Izienimsel Intlke elqtiri. lenkid

170


l'nılıı dOzgOn konutma ve gerçejll bellrtme, Arapça oözcüklerin sonundaki harf ve vurgunun değipnesl lrca etmek indirgemek lrst kalıtsal lakolaatik (fr. scolastique) eski çal)larla Ilgili. esklmlt. k6hne lom-1 tali (1...,·1 lam•l met•uı

hlıo)

(lam·l

!Szel ad

cine) cins adı

Isliare 6dünç alma. ad de61tlml

latlfrat odal ık alma, alıp kullanma a.tihza alay, eGienme l&tlklll ba(ıı msızhk lafimal

kullanma,

kullam•

latlmzaç yoklama, anlamaya çalıım• l11lkak türeme, s6zc0k türemesi

ltiberi varsayılan ltikat inanma, Inanç

ltıninen kesin bilme, birine inanma Ittifak-ı Ira oyblrliOi

lzh8r etmek göstermek

fzz.t...J nefla onur, özsayg ısı

bblel Tanzimat Tanzimat'tan CSnce Iralde kured kelm olmak yerine geçmek kamer ay ldnun-ı alni Ocak ayı karabel yakınlık, akrabairk karl

okuyucu,

okur

u..ıd kasldeler bvald

kurallar

kavmiyel

(k•vmlyy•l)

kaYmlyet budunculuk.

budunbilim ulusçuluk

kellınll sözcükler k-.betmek kazanmak kuclalyet arılık. kutsallık kurOn·• uıa

lık�Oier

kurOn-1 vud• ortaçaA kOliiyen

lümUyle, bUIUnUyle

171

(elnogrefl)


lt6vetmek

ortadan kaldırmak, yok etmek

llhlka ek llkayt kayıtsız, ilgisiz

Ilmi •l� harfi biçiminde, parlayan let•fetbaht güzellik verici. ho§landırıcı dil

lls•n

IINn�ı a:ıbül beyAn�• 0•m•n1 söylenlfl tatlı Osmanlı

dill

ll•ant 1enlyel dilsel gerçeklik

llsanlyat dilbilgisi lyre Brls6e kırık

lir

(Tevfik Flkret'in

Rebab�ı

şikeate ad l ı

yapıtı da akla gelmeli)

maada

(ma"adl)

ba1ka,.

fazla

mahdut sınırlı mahkem .. l 1er'lve dinsel mahkeme mahud bilinen,. söyleşilerı ho�lanma,. hoşlanan

mahzuz

maJOmat

bilgi

(burada

ise o tarihte yayımlanon bir ga�

zero) mlnlbih anlamdan, anlamdan ötürü mini engel mlve maya

mazbut düzenli mlzl geçmiş rnazmun

kavram, anlam

ka vra m olarak. harfi harfine olmayarak

.mellen

mebhut sersem. ;a;kın mebna yapı, temel mebnar yapısal

med, mac:ld bir harfi gere-Olnden fazla uzatarak ses.lendirme mefhum kavram mefkOre OlkO, ideal meftun lutkun, vurgun, bir .-vi çok den

geçen

mef'ul !Omleç ntehuz ödOnç olarak ahnmıo memnO yasak

172

�enmekten

kendin ..


menua al ıtılmı a, yabancı olmayan merdud kovulmua, reddedilmi1 mesruk çahnmıo me1hud gözle görOlan mettata-1 gabra topraOı sUysleyen ka,dın mevhum dUasel mihenk, mehenk (mahakk) ayar 1'11 1• mlky.. ölçü mouch (Fr._) . . . mut'un Fransızca yazılı1ı muarız kar1ıt gör01te olan, saldargen muasırlattlrmak ça6datlaıhrmak

m uaaaka seviome mubllh yapıla bi l i r olan 1ev mugaylr ters, aksi mu611k karmaJik muhalif aykırı muharrir yazar .

muhdes ortaya çıkanlmı1, yaptlmıt muhrllııı: yakıcı. gönül yakan muhtaaar özetlerımil

muhtelif karma muln yardımcı muNffa tasfiye olunmuf. yabancı maddelerden artnmı 1 muaahabe konuoma, görü1me, ı.ohbet etme

muunnlf sıralaç. yazar. 1nralayan mut.ntan gösteri1ll. görkemli, gOrültülü patırdılı

muuf bo:�� ka bir ada ka tı l m ı t ve onu tamamlamı& ad muzafferlyet bir lel Istenilen biçi mde bitirma muuıfUnlleyh belirtilen ad muz1r zararlı, m�zf ıtık veren, aydınlatan,

mGcecldlt yenlleJtlrlcl, yenlleyen mo... ır etken mOfred tekil mOfrlt a tı r ı (mOfrid olarak yahtıcı) mOhllk öldürücü, öld üren mUhmellt anlamsız mühte& tltrek; sa rsı lan mDmMall temsil eden, temsilci

mOmt•� seo;kl n, öml

mOnevver aydın, aychnlatı lmı1 1'73


mürekkep

olu;;on,

oluşmuş

ınOrevvfç sürüm kozendıran, yürüten m0ata6rak batmış,

batık

müalear alınmı�. ödünç e l ınmış müstehaae fostl, taşıl mOstenld dayanmış. dayalı much

(mü1)

Fron.&tzca olarak müş'ün yazıl ışı

miÜphhaa somut mütevvet karı�ık, karmaşık müteaddlt birçok kez mütearJfe belit, tanıtlanma.sı gerekmeyen söz mütefennln bilgin. teknik

bilgisi ola n

m.ütenab-ül izafal kar�ılıklı

ilişkiler, ilintiler

müt3rekkl yükselmiş, ilerlemiş mi.iteraddit kuşkulu mütevahhlt ürkm üJ. korkmu� mütevecclh yönlendirilmi::t

n•hv sözdizimi nazarlye kurarn ncclp soylu

l rlf kendini bilen ma r.zu me, üniO beylt veya netlcepezlr sona eren. sonuç verTel nefsini netlde

nlsyan

d!z�

unutma, un ut uş

nlyaz eylemek yalvarmak. yakarmak nuoeylemek

Içmek,

içki

içmek

nücum yıldızlar nümune-1 kemal olgunluk 6rn@ğl

P•tou•

(Patuca)

And Das!iları'nın doOu

yan Kızılderili halk pay-ı taht beşkent penAh Siğınma, sıl)ınma yeri perfes notres

(Fr.)

s iya h lnc11er

pervasız korkusuz plflnl

alın

174.

yamacında

yep-


r•bf·l mak•m•l tOmeeleri gerekl i bafilaçlarla birbirine bağ· lamak yoluyla sıralama

ri.. titreme reaya

bir

hükümder

yönetimi

altında

bulunan

ve vergi

veren halk revAyih-I

mUzehher çiı;ekll kokular

revzen pencere

rı...ıe derg i, bir konuda kısa yozılmı§ kitap rGcu cayma, geri dönme rOauh sa61amlık, bir bilginin derinll61ne ve Inceliğine var­ ma

slflyet

saflık,

arılık

allka götüren, yöneiten

aallb haç dllb olumsuzla;tıran samla iıitme yelisi

alırl harcayan. deO iştiten gelp g izi i ses

..vt-ı

Mvliy•t sesbilimi

(fonetik)

d'y ı�o. çahşma alyec:IIAr-ı mUphem gölgesi belirsiz olan, belirsizlik .s.l'yetmek çalı§mak aab.t yerinde durma• .sürei:jıen

1ecf, eec düzyazıda yapılan uyak. uyaklı olan tümce sonlarının her biri

-hab bulut, karanlık ..nka düzgün ve temiz söyleme aalllr.lyat güzel ve dOzgün söyleme veya yazma yetaneOi ...... ••mm ağı, zehir aem•a lşitmeye değgin, i§.ltma - "'' ....ıevha ballık

-vk-1 hıbll içgüdü elga, liyga kip, eylem çekiminden olupn biçimlar elhr-1 eb'at boyutlann bOyOsO

sulrOl dütme, düiܧ, gerilema 1un'l yapay, yapmacık au,...._. mahsusa tizal olarak 175


1ehika tqpe, en yüksek yer �o�� lr-1 AU nesil bUyUk ozan kutaOı ıelr-1 flı:d filozof ozen taklrd çırak, yamak tetNıb gençlik tedde Arap abecesinde bir harfln Iki kez okunmasını gösteren im tecllt şiddetli tedövr (Fr. chef-d'oevre) taheser, batyapıt t•hke kuvvetli kahkaha boylu boslu, ten ve güzel genç gelel-l lbtlda f ilkel biçim tekiiyat biçimcilik tevda sevgiden aklın• yillrmi1, dlvene tlmel kuzey 1lteb etmek acele elmek tlve aQız. biçim tuara ozanlar t•hlevend

taaddüd, teaddUd birden çok olma taallük ililik. ilgi tabl'l tebası. hükmü altında olan tabii doOal tlblr deyim tahakküm egemen olma tahkir aJaOılama tahrfr yazma. yazı olarak ortaya koyma tamlm etmek yaymak tarJh·l call parlak tarih tasaddi bir lte girl1me, giri1im ta..rruf tutum, kullanım tasnH sınıflandırma. sıralama tasrlfat eylem çekimleri tatmin insanın yüre§inl lnandırma, rahatlandırma tazarTu kendini alçaltarak yalvarrna, yalc.arıt teadd Gcl-ü zavc.t çok kadınla evlenma teakup etmek ardarda gelmek, izlemek r..rOf birbirini tanıma, tanıtma tebcfl etmek ululamak, ağtrlamak, yOceltmek

178


tabtir müjde leme. muştulama tececldOclglrlz· yenil ikten kaçan teceddUdperver yenilik seven tecvlcl Kuran okumay1 ögreten kitap v.ya bilim tahalUk istekle atılma tehclr göçtOrme teUmOI gelitme tekellOm konuoma teiiHuz harf veya sözcük seslerini Iyi çıkararak söyleme

telif yazma, birleotlrme temeaaOI özümsame terakip tamlamalar terakki Ilerleme · teNCidi gerileme, dOtme terennüm etmek türkü veya. oark1 s8ylemek, ezgllemek terklb tamlama terldb-J lzafl ad tamlaması terkib-I tavslfl sıfat tamlaması lervis etmek deOerini art1rmak twsdDr gizlenme, örtünme, saklanma tearl t·uzland1nnt1, çabuklltlhrma tnrlr sevindlrme. sevindirilma

tethlr sergileme tatmil elmek kapsamak, Içine a lmak tetabu birbiri ardına gelme tetabu-1 lufet zincirleme ad takıar letebbO bir 1ev1 genlıiiOine incel..,e, genlt bilgi edinme tevabl bir kimseye beğh olanlar, uoaklar tevagul eylemek bir 111e 1111r1 ut;raımak, Ileri gitmek teveccOh yönel i l, yönelim tevlld doOurma. do6urtma le'ylt doğrulama

t�hUr görOnme, birine arka olma. tezeyyOn aOsleme tezylnat sUs ıı..le gllkkupı)ı trola om"'- (Fr.) Oç glllge luhfe armaı)en, yeni ve gllrUlmemlt gUzel teY

177


uhlm bilimler uzviyat can hlık

üd•ba-yl cadlde yenl yazarlar ümmet-I Oemanlye Osman l ı loplulut)u

vahdet birlik Vo1ktf�ne bilerek vakur gururlu, onurlu vasf•l terklbt bir ada Acemce bir

emir eklenerek yaptlan

sözcük vlsl geniş vazth aç1k. anla11lır v--.:h-1 §ebeh vücut görüntüsU, benzetme vikaye koruma

:r.ahir arka, kAğtt ve başka şeylerin a r ka yüzü zamime eklenml1 şey

bir

fikir veya sanıda bulunr:-.a. sanma kötü şeyler z•vk-i tablf doğal haz zihaf ölçü yüzünden sözcük harfle.,)nden birini dü1ürnıe veya okum.!! mak üzere yazma zehap

zemaim kötü halll�r.


OMER SEYFE'ITlNIB'OTON ESERLERİ

1. Efnız Bey 2. Kahramanlar

3. Bomba 4. Harem 5. Yüksek Ökçeler 6. Yilzakı 7. Yalıiız Efe 6. Falaka 9. Aşk Dalgası ID. Beyaz Lale ll. Gizil Mabet 12. DolduiWJ:ı Yer 13. Dil Konusunda Yazılar


SAlT FAlKIB'OTON ESERLER!

ı. Semaver/Sarnıç 2. Şah.merdan/Lüzumsuz Adam

3. Medan Maişet Motonı 4. Mahalle Kahvesi/Havada Bulut 5. Kumpanya/Kayıp Aranıyor 6. Havuz Başı/Son Kuşlar 7. Alemda�da Var Bir Yılan/Az Şekerli 8. Tüneldeki Çocuk/Mahkeme Kapısı 9. Balıkçıııııı Ölümü/Yaşasııı Edebiyat 10. Açık Hava Oteli/Konuşmalar/Mektuplar l l . Müthiş Bir Tren/Çeviriler/Uyarlamalar 12. Yaşamak Hırsı 13. Şimdi Sevişme Vakti (Şiirler) 14. Sevgiliye Mektup 15. Bitmemiş Seııfoııl


:MEMDUH ŞEVKET ESE."ll>AL BOTON ESERlERİ

ı . Ayaşlı İle Kiracıları ( 1 946 CHP Roman Armağanı)

2. 3. 4. 6.

Vassaf Bey OUakçı Mendil Altmda Sa.ban Killbasbsı 6. Vaysel Çavuş 7. Bir Kucak Çiçek 8.

İhtiyar Çillııglr

9. Hava Parası 10. Bl.zl.m. Neslbe ıı. Kalepir

12. G&lell Mehmet

13. Miras


HALlKARNAS BALIKÇISI BOTON ESERLERİ

ı . Aganta Burina Burinata 2. Turgut Reis 3. Mavi Sürgün 4. Merhaba ADadolu 5. Uluç Reis 6. Düşün Yazıları 7. Ötelerin Çocukları 8. Anadolu'nun Sesi 9. Altıncı Kıta Akdeniz 10. Deniz Gurbetçileri l l . Ege'den Denize Bırakılmış Bir Çiçek

12. Gençilk Denizlerinde 13. Sonsuzluk Sessiz Büyür 14. Anadolu Efsaneleri 15. Anadolu Tanrılan 16. Hey Koca Yurt I 7. Parmak Damgası


HALDUN TANER/BOTON ESEHa..ERt

Btlto.D Hlldl.yeleri : ı. Kızıl Saçlı Amazon 2. Şişhaneye Yaaınur Yatıyordu

( 1 953 New York Herald Trlbune Hikaye OdUIU)

3 . Onikiye .Bir Var ( 1 955 Salt Faik Hlk�ye Armağanı)

4. Yalıda Sabah

( 1 984 Seefat Simavi Edebiyat ÖdUIUI

Düz· YliZiları

:

ı. Çok Güzelsin Gitme Dur

2. Berlin Mektupları 3. Koyına Akıl Oyına Akıl 4. Ölürse Ten Ölür, Canlar Ölesi DeA:il 5. Önce İnsan (Devekuşuna Mektuplar 1) 6. Yaz Boz Tahtası (Devekuşuna Mektuplar 2) 7. Hak Dostum Diye Başlayalım Söze BO.tilD

Oywıları :

ı . Keşanlı Ali De.."tanı

2. Vatan Kurtaran Şaban



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.