4 minute read
Üçüncü Mektup
İzmirli Ahmet Celil Beyi tanımıyorum. Yalnız İstanbul'da bir heveskar-ı edel:ıin ondan bahsederken , "Şişmanca, daima şen , lakayt" dediğini derhatır eder gibi oluyorum, belki yanılıyorum. Artık ceyaplarınızın uzun olması temenniyatiyle hatm-i kelam eyler ve uzattığınız eli bütün ruhumla sıkar ve tebcil ederim kardeşim.
Ömer Seyfetti n
Ü Ç Ü N C Ü MEKTUP
3 Nisan 322, (16 Nisan 1906) Kuşadast
Geçmiş olsun, kardeşim, hasta olduğunuz için müteessif oldum. Sıhhatinize dikkat ediniz. I n şallah bir şeyiniz kalmaz. Fransızca biraz bildiğinizi yazıyorsunuz, mademki bir tahassüs-i edebiye maliksiniz, mükemmel öğrenebileceğinizi temin ederim . Fakat vefakarane çalışmak lazım . Sa'y-i müstakbelinizin teferruatını -aczime rağmen- tertip etmeme müsaade ediniz, mutmain olunuz ki pek sami'miyim ! Evvela gramere son derece bigane kalmak icap eder. Bunun aksini iddia eden muallimler şakirtlerine on, on beş senelik bir sıkiet-i tedris yüklettikten sonra onları bunalmış, ihtiyarlamış, her şeyden bihaber bularak me'yus olmuşlardır. Buna e n ce li delil mekatib-i aliyemizd i r . Mülki ve askeri idadiyeler, Mülkiye ve Harbiye-i Şahane, ilah ve ilah . . . Mekteb-i Sultani'den başka bunların hangisinden neş'et etmiş bir efendi Fransızca bilir? Bilenler ya hususi muallim görenler, yahut şedid bir arzu-yı ibtilakarane ile çalışanlardır. Bir !isa n , kavaidi öğrenildikten sonra öğrenilmez, o !isan öğrenildikten sonra kavaidi öğrenilir . . .
Evvela efal-i kıyasiyeyi , sonra efal-i gayri kıyasiyenin müstamel ve me'nuslarını ezberlersiniz, ondan sonra gayet açık ibareli bir kitap alırsınız, lügat muavenetiyle onu tercümeye başlar ve bilmediğiniz kelimeleri bir deftere yazarsınız. Her sabah , yataktan kalkınca hatta yüzünüzü yıkamadan , yani fikri bir şeyle meşgul olmadan bu yazdığınız kelimeleri muntazaman ezberlersiniz. Mürur-ı zamanla bu yazılan kelimeler o kadar azalırlar ki artık bilmediğiniz lügat bulunmadığına kaail olursunuz. Bir de diğer usul var: Mesela Mavi Oüşes'in tercümesini alırsınız. Bir de aslını. Tercümeden bir sahife okursunuz, dikkat ederek aynı sahifeyi aslından okursunuz. Fakat bilmem niçin bu tarz beni pek çok sıkard ı . . . Her gün hiç olmazsa beş sahife yüksek sesle , bağırarak ibare okumalı. Bunun faide-i fizyolojiyesi gayri kabil-i tariftir. İnsanı Fransızca çalışırken en müteezzi eden şey Lafonten'in3 masalları n ı , yahut lektür kitaplarında altı yedi yaşındaki çocuklar için tertip olunmuş tıflane, gayet basit ve adi parçaları okumak mecburiyetid i r . Düşününüz siz, vasi bir zevk-ı edebi ile mütehassis olan siz "Bir çiftçinin üç oğlu vard ı , onları ölürken yanına çağırdı; büyüğüne dedi ki. . ." gibi basit bir fıkranın mUtalaasından nasıl ve ne kadar üşüyeceksiniz . . . Asar-ı hakikiye-i edebiye içinde e n basit ve şeffafı G. dö Mopasan'ınkilerdir4. Kitap şeklinde -Bir Yazın Tarihi gibi- onu · mütecaviz küçük hikayeleri vardır ki hemen adetleri yüze baliğ olur. Mesela Kler dö lün , Madmuazel Fifi, Lö Hurla, La Mezon Telliye . . . 5 ibareleri o kadar basittir ki onun kadar
3) La Fontaine. 4) Guy de Ma u passant (1 850-1 893). 5) Claire de Lune (1 884, Ayışığı), Mademoiselle Fifi (1883, Bayan Fifi), Le Horla (1887, Lö Horla), La Maison Tellier ( 1 881 ,
Tellier Evi).
basit bir sat ı r , alfa be kitaplarında bile bulunmaz d i yebilirim. Zaman Kütüphanesinden isterseniz, size gönde-
rir.
Lügat kitaplarına . gelince; Türkçe lügat kitabı hemen yok gibidir. Onun için yine Larus'un, yahut Gazye'nin6 diksiy<;>nerlerinden birer tane edinmelisiniz.
Mehmet Halit Beyin "Elfaz-ı Müteşabihe Lügatleri" serlevhalı küçük eseri. Keza Karnik Efendinin "Fransızca Arneli Tefrik-ı Cins Usulü" tahsil-i !isan için en kıymettar kitaplardır. La Plüm Endepandant'tan 7 tercüme ettiğiniz soneyi bilakis göndermeli idiniz. Aslıyla beraber gönderir iseniz mingayri had bazı tavsiyelerle sizi müstefit etmeye çalışırım ve rica ederim gönderin i z .
Sa'yinizi teşyi v e teşvik etmek vazifemdir, arzu ettiğiniz tekamülü bu büyük lisanın hazain-i edebiyesinde bulacaksınız. Bir sene sonra Avrupa'da neşrolunan "La Vie e le livr"lerden8 getirtiriz, onları okur, ilim ve edebiyat için o kadar vas i bir vukufa malik olursunuz ki, hani herkesin perestiş ettiği Mavi ve Siyah' ı n , Aşk-ı Memnu'nun noksanları n ı , onlarda i h m a l olunan sanatları, mukallitlikte mütereddit bir elin kaffe-i ihtizazatını görürsünüz . . . Evet o vakit görürsünüz ki o parlak Edebiyat-ı Cedide ne kadar masu m , ne kadar çocuk, ne kadar miniminidir. Erbab-ı vukuf'un taht-ı tasdikindedir ki bir şahsın ecnebi bir lisandan istifadesi yalnız fikir cihetine münhasır kalır, nükat-ı lafıiyesinden mümkün değil
6) Ünlü Sözlük Sahipleri ve Sözlükler. 7) La Plume lndependante: Fransız dergisi. 8) La Vie et Les Livres: Fransa'da o tarihlerde yayımlanan bir dizi.
hissedar-ı teessür olamaz. Tabii Fransızca şiirler size lafzen , ahenkçe tesir edemez, yalnız ondaki tefekkür ve tasvir sizi teshir eder. Mademki hastasınız, lafımı uzatıp sizi taciz etmeyeyim . Üç, dört sene ewel yazılmış, rahatsızlık yadigarı bir soneyi leffediyorum. Fakat buna şiir denmez. Şifayap olduğunuzdan, hayatınızdan, hususiyetinizden , muhitinizden bahis mektuplarınızı bütün ruhumla tehalükle beklerim. Aziz ve kıymettar kardeşim .
Ömer Seyfettin
H - Taklit bahsini sonra hasbıhal edeceğiz.
TEMENNİ-İ HA B
-Enfluenzadan m uz taripken
Bir ağrı var başı mda . . . Vücudumda yok tü van Bitdb-ı neş'e, hem üşüyüp hem yan a r gibi Terler dona r donar, yatarım ka/karı m , zaman Geçmez . . . Bu bikarari-i bôridde ben şebi
Bir in tizdr-ı m übrem ve s i h r-i ô n la bek leri m f Zan neylerim k i u y k u n u n ôsude e/leri Okşar ş u hasta varlığı mı; hep kederlerim Söndü! Un u t t u m on ları . . . Hatta emelleri,
Hat ta sen in hayô l i n i, ey sevdiğim , bu dem . . . Hissi rn de yok, inan, ne sevinme, ne bir e le m : Bir boş odayla, kasvet-ôlude bir s ü k u n ,
Boş bir m u h i t renc-ü azabın içinde ben . . . A r t ı k beni m düşündüğüm -ôvôre, dil/ikenBir uykudur, o hôb-ı girizôn-ü pür-fü s u n !
-Pirlepe 3 1 9ömer Seyremıt