13 minute read

Hayvanlara Özgürlük Partisi ile Söyleşi

HAYVANLARA ÖZGÜRLÜK PARTİSİ

1-Hayvanlara özgürlük partisi hangi siyasi tabana yakın? Pınar: HÖP aslında hem tüm siyasi partilere yakın hem de her birine çok fazla uzak. Aslına bakarsanız bizim içimizde her görüşten insan mevcut, örneğin; partimizi gerek sosyal medyada ve gerekse böyle röportajlarla duyan, fark eden, ülkenin her tarafından ve hemen hemen her görüşten insan arıyor, mesaj yazıyor... "Aslında ben X partisindenim ama bundan sonra benim partim HÖP'dir" ya da "Ben X partiliyim ama bundan sonra HÖP için çalışacağım, acaba nasıl üye olabilirim?" diyebiliyorlar ve hatta siyasi oluşumlara karşı olan anarşist arkadaşlar bile "Böyle bir partiye oy verebilirim" diyebiliyorlar. Bunun yanı sıra, insan temelli bir dünya görüşünden ziyade hayvanların da tıpkı insanlar gibi yaşama haklarının olduğunu savunan herhangi bir parti olmadığı için birçoğumuz oy dahi kullanamıyor. Dağınık haldeyiz ve bu yüzden de bizleri bir araya toplayacak bir siyasi partiye ihtiyaç duyduk. Ama tabii ki bizim partimiz özgürdür, herhangi

Advertisement

bir siyasi oluşumun yan kuruluşu ya da bileşeni olmayacaktır. Bizler sadece ve sadece kendimizin belirleyeceği ve gerek gördüğü politik çözümleri ortaya koyacağız ve tam bağımsız bir parti olacağız. 

 2-İçinde bulunduğumuz savaş ortamında “İnsanlar özgürlüğü elde ettiler mi ki hayvanlara özgürlük?” tarzı yaklaşımlarla karşılaşıyor musunuz, karşılaşıyorsanız bu yaklaşımlara ne gibi argüman üretiyorsunuz? Yeşim: Evet bu tarz yaklaşımlarla çok

karşılaşıyorum. Ve insanlara yılmadan açıklama yapıyorum. Evet insanlar özgürlüğü elde etmediler her yerden baskı, şiddet devam ediyor ama bunun bir sıralaması yoktur. Zaten bu ayrımı yaptığımız zaman oturup düşünmemiz gerekecektir. İnsanlarla hayvanları biz birbirinden ayırdık. Ama biyolojik olarak biliniyor ki insan da bir hayvandır. İnsan dışı hayvanları anlayabildiğimiz sürece, evet, onlar için uygun ortamlar yarattığımız sürece bir şeylerin gelişmesi hızlanması daha kolay olacaktır. Bir ülke de hayvanlara değer veriliyorsa ve onların yaşama hakkı elinden alınmıyorsa o ülkede özgürlük var demektir. Türkiye'de bunun alt yapısı bile henüz yok. Bunu biz oluşturmak istiyoruz. Bizim dışımızdaki canlılar da yaşamını sürsünler diye çalışıyoruz. Türkiye'de kısa aralıklarla bir çok patlama meydana geldi. Onlarca insan hayatını kaybetti. Üzüldük ağladık. İnsanın yaşamını kaybettiği gibi birçok sokak hayvanı da hayatını kaybetti. Bu hiç gündeme gelmiyor ne yazıkki biz bu ayrımı yok etmek istiyoruz. İnsan hayvan diye ayrım yapmak yerine canlı olanın hakkını savunuyoruz. Duygusu olan acıyı hissedebilen her şeyin hakkını savunuyoruz. Bir ülkede hayvanlar ve çocuklar mutluysa o ülke özgürdür. Biz bunu yapmak istiyoruz ki insanlara da özgürlük gelsin savaş ortamı yok olsun. Bir kadın olarak söylüyorum, hayvanlar bu toplumda bizimle aynı kaderi yaşıyorlar. Erkek egemen anlayışı da hayvanların üzerinde güçlü olan güçsüz olanı her zaman eziyor. Et ve süt endüstrisi de hayvanlara yapılan işkencelerin sadece yasallaşmış halidir. Düşünsenize inekler istekleri dışında döllendiriyorlar daha fazla süt verebilsin diye, bu tecavüzden başka bir şey değildir. Bunu bu coğrafyada yaşayan insanlar hiç bu gözle bakıp ele almıyorlar. Vegan ya da vejetaryen olmayan bir insanla konuştuğum zaman sorulan sorudaki gibi insanlara özgürlük yok hayvanlara da olmaması normal gibi bir anlayışla karşılaşıyorum. Ben bir kadınım ama her şeyden önce insanım, acı çeken o hayvanların benden gelecek sevgiye ihtiyaçları var. Tek kişiyle olacak iş değil belki de ama bireysel sergilediğimiz tavrın zamanı gelince her kesime hitap edeceğini umuyorum. Hayvanlarla aynı kaderi yaşadığımız için onlar için daha da hevesli bir şekilde çalışmaya ve onların özgürlüklerini elde etmeleri için bu oluşumun içinde kalmaya devam edeceğim . 3-Sonuçta ilk kez böyle bir parti kuruluyor. Bu partinin siyasi ortamdaki duruşu nasıl olacak? Nasıl yer bulacak? Parti

Foto: Ayşenur Efendioğlu

Pınar Kansız: 1980 Trabzon doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunuyum. Sosyal medyada, ülkemdeki bir mezbahada hamile bir ineğin vahşice katlinin görüntülerine tanık olduktan sonra bir daha asla ceset yemedim. Sonrasında izlediğim Earthlings adlı belgesel ve hayvanların zihni üzerine yaptığım okumalar, hayatımın akışını geri dönülemez bir biçimde değiştirdi. Kendi dönüşümüm, hayvanların özgürlüğü için en büyük umut ışığı oldu yaşamımda. Çoğu insanın farkında dahi olmadığı ve birçoğunun da görmezden geldiği bu dehşet verici köleliğin artık son bulması için vicdanları ayağa kaldıracak tek yolun empatiden geçtiğini düşünüyorum ve ben yalnızca bir insan ya da müslüman bir kadın olarak değil, bir anne olarak da değil, bütün kimliklerin ötesinde hisseden, gören, duyan, korkan ve en önemlisi de acıyı duyumsayan bir canlı olarak insanları empati kurmaya davet etmek için buradayım.

tüzüğü oluşturuldu mu? Biz ulaşabiliyor muyuz bu tüzüğe? Pınar: Biz en başta "yaşam"a saygıyı temel alıyoruz. İnsan hakları kadar hayvan haklarını da sonuna kadar savunacağız, bu zorlu yola bunun için çıktık. Ezilen her kimse ("kim"den kastımız insan ve hayvandır) onu temsil edeceğiz, "öteki"nin yanında biz duracağız her zaman. Evet parti tüzüğümüzü oluşturduk, ancak sürekli eklemeler yapıyoruz ve hâlâ son şeklini veremedik, ki zaten tüzüğümüz hiçbir zaman son şekline girmeyip her zaman yeniliklere ve ihtiyaç doğrultusuna göre değişime açık olacaktır. Örneğin, bir şekilde ülkemizin de dâhil olduğu bu acımasız savaş ve bunun doğal sonucu olan göçle birlikte mültecilerin maruz kaldığı olumsuz koşullar... Güncellemeleriyle birlikte tüzüğümüzü yakın bir tarihte yayınlamayı düşünüyoruz ve o zaman her isteyen ulaşabilecektir. 
 4-Neden siyasi parti? Yeni ortaya çıkmakta ve güçlenmekte olan bir hareketin daha esnek ve özgür olan yatay örgütlenme biçiminden, daha hiyerarşik ve dikey bir yapılanma türü olan siyasi parti şekline geçiyor olması bize neler anlatmalı? Bu hareketin siyasileşmesinin ne gibi getirisi olacak? Metin: Siyasi parti çünkü, nerdeyse artık her şeyimizi siyasi partiler şekillendiriyor, kararları siyasiler veriyor, bizim nasıl yaşayacağımızı, neler yiyeceğimizi, nerede, ne zaman ve nasıl çalışacağımıza siyasi partiler karar veriyor, kanunları, yasaları siyasiler belirliyor ve bunların hepsini belirlerken de insan merkezci bir bakış açısıyla hayvanları hiç görmüyorlar. İşte tam da bu noktada biz de kendi partimizi kurup kendi vekil adaylarımızı her bölgede seçtirip ve başta hayvanlar olmak üzere bizim yardımımıza ihtiyaç duyan

herkese yetişelim istiyoruz, doğru ve aynı zamanda etik kararları bizler de hayvanlar adına verelim istiyoruz. Bizim şimdiye kadar kanunlara göre herhangi resmi olabilecek dernek, fedeasyon, konfederasyon ya da vakıf gibi bir kurumumuz olmadı, ancak platform olarak örneğin Vegan Özgürlük Hareketi diye bir aktivizim kolumuz vardı ve bu aynen böyle devam edecek yine isteyen gelip buraya katılabilir ancak bizim ülkemizde en önemli sorun, güçlü bir örgütlenme ya da güçlü bir iletişim ağımızın olmaması. Hayvan Hakları için gerekli ortamı oluşturup, hayvan özgürlüğünü çok daha ileriye taşımak için bu parti projesini gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tabiiki eğer yeterli finansmanımızı elde edip istediğimiz gibi seçimlere katılıp vekillerimizi ya da belediye başkanlarımızı çıkartabilirsek, başta hayvan hakları, ezilen ve yardıma muhtaç insanlar için çok fazla getirisi olacaktır. Evet bunun zor ve uzun bir yol olduğunu biliyoruz ancak mücadeleye devam edeceğiz, yılmadan bıkmadan... 5-HÖP sadece hayvan haklarını mı savunacak? Çünkü insan odaklı siyasi partilerden hayvan haklarına duyarlı olanları var(dır?) belki... Ezilenlerin yanında olduğu ve savunulması gereken bir kitle olarak hayvanları gördüğü için mi kuruldu? Mesela ezilen bir halkla ilgili mücadeleye de yeri geldiğinde ortak olacak mı? Yeşim: Sadece hayvan haklarını savunmayacak tabiiki insanın da hakkını savunacak insanla hayvanı birbirinden ayıramazsınız. Parti hayvan hakları merkezli bir parti ama bunu yapacak olan yine insan ezilenin ikinci plana atılanın partisi. Ezilen insanlar gibi öldürülen hayvanlar da aynı kaderi yaşıyor. İnsan odaklı siyasi partilerden tabii ki hayvan haklarına duyarlı olan vardır. Ama sadece kedi ve köpek

haklarına duyarlı olan vardır. Biz hayvanları ayırmıyoruz. Biz hayvanseverler dışında aynı zamanda hayvan özgürlükçüsüyüz. Yeri geldiğinde ezilen halkla mücadeleye de gireceğiz. Biz özgürlük için varız. Kadın haklarını da gündeme getirecek, hak dediğime bakmayın biz zaten özgürüz zaten doğuştan eşit haklara sahip olmamız gerekiyor ama bu toplum buna müsade etmiyor. Biz bizde var olan şeyi daha da özgürleştireceğiz kendimiz ve hayvanlar için bunu başaracağız. Bunu yasalara dökeceğiz. 6-Daha önceki röportajlarda bütçe sıkıntısı yaşadığınızı söylemişsiniz. Fon sağlamak adına sadece bireysel bağışçılara ve hayvan hakları derneklerine mi başvurdunuz, yoksa uluslararası kuruluşlara da başvurmayı düşünüyor musunuz? Metin: Yok aslında bizler resmi olarak ne herhangi bir kuruluşa, ne bireysel bağışçılara ne de hayvan hakları derneklerine

Yeşim Önder: 23 yaşındayım. İzmir konak doğumluyum . Akdeniz üniversitesi iletişim fakültesi gazetecilik son sınıf öğrencisiyim. 4 yıldır vejetaryenim. Veganlığa geçmek istiyorum yakın zamanda da vegan olmayı planlıyorum. Vejetaryen olmamın tek bir açıklaması var diğer canlılar gibi insan olmayan hayvanlarında yaşamaya hakkı vardır ve bu hakları elinden alınamaz. Ataerkil bir toplumda yaşıyoruz, ve güçlü olan güçsüz olanı her zaman eziyor. kadınlar gibi de hayvanlar bu kaderi yaşıyor Biz bunun için tek yürek birleştik ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.

başvurduk. Biz sadece sosyal medyada küçük çaplı bir fon bulma sitesinde bir sayfa açtık ancak o da başarısız oldu ve çevremizde veya sosyal medyada arada bir kendi çapımızda yaptığımız duyurulardan da herhangi bir sonuç gelmedi. Yurt dışında ise sadece sanırım 3 yıl önce İstanbul'a gelen Hollanda Hayvanlar Partisi Başkanı ve milletvekili olan Marianne arkadaşımız “Hollanda’da bir vakıf var ve bu vakıf başka ülkelerde kurulan hayvan partilerine maddi destek sağlıyor” demişti. Bunun üzerine bizim arkadaşlarımız partimizin kuruluşu için mail, hatta telefon yoluyla görüştüler ancak bu da sonuçsuz kaldı ama bundan sonra, yani son günlerde bu konuda üst üste verdiğimiz röportajlardan dolayı belki bizim ihtiyacımız olan ve partimizin kuruluşunu gerçekleştireceğimiz 40- 50 bin tl gibi bir miktarı bulabiliriz diye düşünüyoruz. Bu miktarı bulabilirsek ve partimizi başarılı bir şekilde kurabilirsek artık devamı gelir bizce ve artık kendi kaynaklarımızı kendimiz sağlayabiliriz diye düşünüyoruz. Sizin vasıtanızla burada hayvansever, doğasever ya da hak savunucusu maddi durumu iyi olan biri ya da birilerine sesleniyoruz, lütfen bu aslında çok büyük olmayan ancak bizim için çok büyük olan miktarı bize sağlayın ki bizler de gecikmeden birşeyler yapmaya çalışalım. 7-Daha önceki yıllarda vegan özgürlük hareketinin kurban bayramında koyun satın alarak “özgürleştirdiğini” biliyoruz, siz bunu nasıl değerlendirirsiniz? Pelin: Evet Vegan Özgürlük Hareketi olarak arkadaşlarımız, 2013 yılında -her ne kadar cana değer biçilmesine karşıysak daiki koç dostumuzu satın alarak kurban edilmekten kurtarmıştır. Kurban karşılığındaysa yoksul insanlara erzak yardımı yapılmıştır. Bu temsili bir eylemdir, çok da ses getirmiş ve birçok insana örnek teşkil etmiştir. Zaman içinde

Foto: Ayşe Hatipoğlu

Metin Kılıç: Vegan aktivistim ve Hayvan Özgürlükçüsüyüm, Vegan Özgürlük Hareketi ve Hayvanlara Özgürlük Partisi (HÖP) kurucularındanım, Henüz piyasaya çıkmayan “Dikkat! İnsan Çıkabilir!!” Adında Hayvan Özgürlüğü ve Veganizm konulu kitabın yazarıyım. Toplam yirmi yıla yakın aktif aktivistliğimin ilk yarısını vejetaryen ve son yarısında ise vegan olarak geçirdim. Hayvanların gözüyle ve hayvanların penceresinden dünyaya bakıyorum, empati kurup hayvanların yemek, giyim, binek, denek veya eğlence aracı olmadığı bilincindeyim ve bunu olabildiğince yaymaya çalışıyorum. 
Bu güzel röportaj için Gaia Dergi çalışanlarına ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

koçlardan biri tıpkı insanlar gibi kendi eceliyle ölüp toprağa verilmiştir, diğeriyse hâlâ hayattadır. 8-Höp ile birlikte veganlığın bir kitle hareketine dönüşecegini düşünüyor musunuz? Yeşim: Veganlığın bir kitle hareketine dönüşeceğine inanıyorum. Çünkü henüz insanlar veganlığın ne anlama geldiğini bile bilmiyorlar. İçinde bulunduğumuz coğrafya et ve süt ürünlerinin fazla tüketildiği bir yer. insanlar bu duruma maruz kalıyorlar. Araştırmadıkları için de bilmiyorlar. Özellikle kadınlar ezilen tarafta oldukları için bu oluşumun içinde olmaları gerekiyor. Kadını bilinçlendirirsen toplum bilinçlenir. Bu devinim bu şekilde devam eder. Biz bunları başta kadın olmak üzere toplumumuza aktaracağız insanları bilinçlendireceğiz. Ütopik gibi görünse de bunu başaracağımıza inanıyorum. 9-Nasıl bir oluşum ön görüyorsunuz? Böyle bir partinin iktidarda yer alabileceği gibi bir düşüncesi ya da hedefi var mı? Yoksa bir farkındalık ve ses getirme mi bu? Metin: Her şeyden önce sürekli vurguladığımız empati kurabilen, adil ve etik bir topluluk yaratmak için bu oluşumu hedefliyoruz. Evet, tabii ki biz de zamanı gelince iktidarda yer alma gibi bir hedef koyduk ki yola çıkıyoruz aksi takdirde neden parti kuralım ki? Yani o zaman bir dernek kurup öyle devam edebilirdik ancak önce partimizi kurup doğru ve sağlam bir örgütlenme sonunda sağlam bir muhalefet yapmayı ve bütün ülke geneline sesimizi duyurduktan sonra seçkin ve alışılmışın dışındaki genç bir kadroyla biz de iktidar için varız diyebiliriz. Tabiiki amaçlarımız içinde ses getirme ve farkındalık var ancak sadece bunlar için siyasi parti kurmuyoruz demek istiyoruz. 10-Partinin tüm üyeleri vegan mı olacak? Parti destekçilerinden beklentiniz nedir? Yeşim: İlk başta herkesin vegan olmasını beklemiyoruz. Ama parti yetkilileri vegan olmak durumundadır. Çünkü savunduğun şeyi tam anlamıyla yerine getiremezsin. Kurucularımızda vejetaryen insanlar da var ama onlar da veganlığa geçiş aşamasındadır. Bizi destekleyenler de genelde vegan ve vejetaryen ama vegan ve vejetaryen olmayan insanlar da bünyemize katılmak istiyor, katılabilirler. Bizim gibi düşünen düşünmeyen her kişiye kapımız açık. Öğrenilmesi ve bilinmesi gerekiyor bunları da biz onlara aktaracağız. Yani parti üyelerimizin vegan ya da vejetaryen olması diye bir şartımız yok olamazda ki, zaten bu parti herkesi ve her kesimi kucaklayacak. Anlayacağınız bu parti sadece vegan ve vejetaryenlerin değildir

ama olabildiğince veganizmi tanıtmak, yaymak ve insanları bilinçlendirmek gibi bir misyonu olacaktır. 11-Şu an bir seçim sürecinde olsak kendinize biçtiğiniz oy yüzdesi nedir? Ya da seçimlerde yer alacak mısınız? Metin: Şu an bir seçim olursa inanın biz de tam olarak ne miktarda bir seçmenin oyunu ve yüzdesini alacağımızı tahmin edemiyoruz. Çünkü partimizin resmi kuruluşu henüz yapılmadı ve henüz çok az kişinin bu

parti girişiminden haberi var. Ama bu parti fikrinin doğduğu günden beri parti projesine hâkim biri olarak bana, sosyal paylaşım platformlarında duyuru yaptığımız son bir yılda gelen tebrik ve destek mesajların haddi var hesabı yok... Seçmenimiz olacak kitlenin nerdeyse yüzde 80’i kadın ve genç seçmenden oluşuyor. Türkiye’de tahminen 10- 15 milyon hayvanlar için duyarlı olan hayvan hakları savunucuları, hayvan özgürlükçüleri, vegan, vejetaryen ve hayvanseverin olduğunu düşünürsek artık gerisini siz tahmin edin... Tabii ki seçimlerde yer almayı çok isteriz ve bunun için uğraşıyoruz/ uğraşmaya devam edeceğiz ancak parti olarak maddi desteğimizi bulamazsak ülke genelinde örgütlenmemizi yetiştiremezsek o zaman başta İstanbul, Ankara, İzmir ya da Bursa gibi büyük şehirlerde partimizin bağımsız milletvekili ya da belediye başkan adaylarını göstereceğiz. Bekleyelim görelim

12- HÖP kime, neye, ne zaman muhalefet olur? Pınar: Öncelikle "yaşam"ı katleden herkese ve her şeye, cana kıyanlara, zorbalara, tecavüzcülere, hayvan düşmanlarına, kadın düşmanlarına, doğa düşmanlarına, savaşlara, her türlü kötülüğe, her zaman, sonuna kadar muhalefet olur. Faşizm en zayıf halkadan başlar; bundan dolayı hayvanlar bizim önceliğimizdir. Biz onların sessiz çığlıklarına ses olmak istiyoruz. Bu dost canlıların acılarına kör, sağır, dilsiz kalan bir dünyaya barışın hâkim olacağı düşüncesi hayalden öteye gidemez, gidemiyor da maalesef. Hayvanlar, çocuklar, kadınlar, LGBTİ bireyler, mülteciler, evsizler... ve yaşatılan onca acı... İşte biz her tür faşizmin karşısındayız. Aynı zamanda doğru ve güzel işler yapan her tür oluşumun da yanındayız. 13-“Biz bu Kurban Bayramlarını kaldırtırız kardeşim. Tüm mezbahaları da kapattırırız” gibi iddialı reform süreçleri var mı parti hedefinde? Pınar: Bizim böyle bir iddiamız yok ve fakat bu kendiliğinden dönüşeceğini düşündüğümüz bir süreç zaten. Aktivizm kolumuz olan Vegan Özgürlük Hareketi’nin son beş yıldır her Kurban Bayramı ve Noel arefesinde farkındalık yaratmak için kurbana karşı duruşunda bile "Bayram’a evet, kurban’a hayır!" denir. Yani bayramlara değil sözümüz, bizim karşı çıktığımız tek şey, hayvanların dinler ve inançlar adına öldürülmesidir. Bizler kesinlikle hiçbir inancın karşısında konumlanmıyoruz. Aksine ben bir müslüman olarak kelime anlamı "yaklaşmak, yakınlaşmak" olan kurban olgusunun kan dökme ritüelinden tamamen sıyrılıp yalnızca asıl gayesi olan sosyal yardımlaşma bayramına dönüşeceği günleri özlüyorum. Yılın belli zamanlarında kutlanan Kurban Bayramları ve Noel kutlamaları dışında her gün, kasap raflarını doldurmak için saklı duvarların ardında çok daha vahşice katledilen o dost canlıların sürekli hatırlanması gerektiği bilinciyle hareket edilmelidir diye düşünüyorum. İnsanlar, asıl o saklı duvarların ardındaki vahşeti bilmiyor. "Et"e dair var olan algıları yıkmak ve "hayvan yemek" kavramı üzerine yeni bir algı yaratmak gerektiğini düşünüyorum. Bu, yani "hayvan yemek" insanların tüylerini diken diken ediyor, "et"in ardındaki acıyı görmek, evet bu çok daha iddialı bir reform süreci olacaktır. 14-Hayvanat bahçeleriyle ilgili ne planlıyorsunuz? Yeşim: Hayvanat bahçeleri; suçu olmayan, tam anlamıyla kader mahkumları için oluşturulan cezaevleridir tam olarak insanları eğlendirmek amacıyla parasal anlamda kâr güden bir oluşum. Biz buna tamamen karşıyız. Kendi istekleri dışında doğal ortamından kopartılan hayvanları bir kafesin içine koyuyorsun. Empati yapılması gerekirse ceza evinden bir farkı yoktur hayvanat bahçelerinin. Doğanın döngüsünü bozuyoruz. Özgürlük için oluşturulan parti hayvanat bahçelerinin varlığına asla izin vermez. Hayvanat bahçeleri kapatılacaktır tabii ki. 15-Türkiye toplumunda hayvan özgürlük partisi ile elde edilebileceklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz? Metin: Öncelikle insanlara “empati” kurmaları yönünde yardımcı olabiliriz, Hayvanların da birer cansız eşya, meta olmadıkları ve birebir insanlar gibi duygularının olduğunu, sinir sistemlerinin olduğunu ve bizim gibi ruha sahip olduklarını herkesin algılamasına yardımcı olabilieceğimizi düşünüyoruz. Siyasi partilerin rant, hırsızlık, sahtekarlık gibi gayrimeşru eylemlerin merkezi değil gerçekten de dünyadaki tüm canlıların ve evrenin huzur içinde ve paylaşarak yürüyebileceğini göstermek istiyoruz. Bu partimizin tüm kazanımları patronlara, sisteme ya da kapitalizme değil sadece ve sadece hayvanlara, LGBTİ+ bireylere, kadınlara, çocuklara ya da zayıf halkada olan her canlının hanesine kazanç olarak yazılacaktır. Çünkü bizim istediğimiz ve hayalimiz böyle bir dünyadır. Bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Herkesten tek isteğimiz, bize katılın ve yeni doğacak bu bebeği hep beraber büyütelim.

Sürdürülebİlİr Yaşam Dergİsİ gaia, Reklam ve TanItIm Projelerİnİz Içİn Dİjİtal ve Matbû SayfalarInI Işbİrlİğİnİze AçIyor! | partner@gaiadergi.com 

This article is from: