7 minute read

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

11 Eylül’de New York ve Washington DC’ye yapılan saldırılar dünyayı önemli ölçüde değiştirmiştir. Dünya Ticaret Merkezine çarpan uçaklar, ikiz kulelerin yıkılması bilinmeyen boyutlarda varoluşsal bir kaygı çağı başlatmıştır. Yeryüzündeki en güçlü ülkesinin en önemli şehirlerinde yaşayanlar terör dehşetinin dışında kalamaz. Bundan böyle artık hiç kimse kendini güvende hissedemez. Kitle imhanın sürekli gelişen teknolojileriyle birlikte birleşen etnik, politik ya da dini çatışmalar insanlara önemli varoluşsal belirsizlik ile yaşanan günlük deneyimleri aşılamıştır. Bu koşullar altında, varoluşsal korkular ve bunların sosyal davranışları üzerindeki etkileriyle ilgili bilimsel çalışma günümüz psikolojisinin anlaşılmasına önemli ölçüde katkıda bulunmalıdır. Bu çalışmada en son ki teorik analizleri ve bu kaygılarla ilgili önemli ampirik veriyi gözden geçireceğiz. Son 20 yılda, Sosyal davranış üzerine iki genel bakış açısı varoluşsal kaygının psikolojik deneyimiyle ilgili ampirik araştırmayı ve düşünceleri oluşturmuştur: Terör Yönetim Kuramı ve Epistemik Kuram. Terör Yönetim Kuramı (Greenberg, Solomon, & Pyszczynski, 1986; Solomon, Greenberg, & Pyszczynski, 1991; Pyszczynski, Solomon, & Greenberg, 2003) terör durumunun ne yaptığımızı, neye inandığımızı ve ne hissettiğimizi nasıl belirlediğini göstermiştir. Bu nedenle bu, Terörün doğrudan insanın yaşam deneyimleri üzerinde etkisi olabileceğiyle ilgilidir. Epistemik teori (Kruglanski, 1989a; Kruglanski & Webster, 1996; Webster & Kruglanski, 1998), tutum oluşumu ve sosyal yargı gibi sosyobilişsel olgunun bilişsel ve güdüsel belirleyicileriyle ilgili genel bir anlayışa ulaşmak için hazırlanmıştır. Epistemik teori, Terör Yönetim Kuramından daha genel düzeydeki analizlere eğilimli olsa da terörün serbest bıraktığı belirgin güdüsel güçlerin ilgili olduğu yerde onunla kesişmesi gerekir. Bu bölümün amacı aralarındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için bu iki yapıyı birleştirmektedir. Bunu yapmak için, Terör Yönetim Kuramı tarafından vurgulanan etkileri kavramsal ve ampirik olarak kısaca açıklayacağız.

VAROLUŞSAL SORUNLAR VE BUNLARIN SOSYAL DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Terör Yönetim Kuramı sosyal olguyu içeren varoluşsal güdüsel süreçlerin önemini vurgulamaktadır. Terör Yönetim Kuramı çerçevesinde kendi ölüm korkularıyla yüzleştiklerinde insanların bulduğu cevaplar belirli bir kültür tarafından sağlanmaktadır ve iki geniş ve birbiriyle ilişkili kategorilere ayrılmaktadır: Kültürel dünya görüşleri: Gerçekliğin sosyal olarak paylaşıldığı kavramları tanımlayan kültürel dünya görüşleri insanlara değer standartlarını sunmakta, düzen, istikrar ve süreklilik duygusu vermektedir. Öz Saygı: Öz saygı ise Kişinin standartlarını yükseltme duygusunu vermekte ve ölüm tehlikesiyle yüzleşmesinde soğukkanlılık duygusunu sağlama duygusuna katkıda bulunmaktadır. Buna göre Terör Yönetim Kuramı insanların ölümlerinin farkına varmalarını, Onlardan kültürel dünya görüşlerine olan inançlarını teyit etmelerini ve onlara pozitif bir benlik saygısı sağlama umudunu veren eyleme bağlanmalarını öngörmektedir. Ölümle yüzleşmenin kültürel dünya görüşü olumlamasını sağladığı ve öz saygı davranışlarını arttırdığı hipotezlerini kapsayan araştırma bulguları şuan çok fazladır. Nitekim bu kitap ölüm belirginliği konusunda bu güne kadar olan bulguların en kapsamlı incelemesini sağlar. Ölüm belirginliği etkilerinin bilişsel temelleriyle ilgili araştırma bilinçli bilinçlenmeden kaçan ölüm düşüncelerinin buna verilen tepkileri teşvik ettiğini göstermiştir (bkz. Arndt, Greenberg, Solomon, Pyszczynski, & Simon, 1997; Arndt, Greenberg, Pyszczynski, & Solomon, 1997; see also Pyszcyznski, Greenberg, & Solomon, 1999). Ayrıca Greenberg, Pyszczynski, Solomon, Simon ve Breus (1994), Bir arkadaşının ölümü hakkındaki soruyla ilişkili olarak kişinin kendi ölümüyle ilgili sorularla uyarıldığında sosyal davranış üzerine olan ölüm belirginliğinin oldukça güçlü olduğunu belirtmiştir. Ölümün hatırlatılması benliğin tehdit edilmesi durumunda öncelikli olarak bir tepki gerektirecek gibi görünmektedir. Ölüm benliği iki ayrı yolla tehdit edebilir. Birincisi, yaşamdaki sınırlamaların farkındalığı kişinin varlığı ve eylemlerinin algılanana önemini azaltabilir. Diğer bir deyişle ölüm farkındalığı önemsiz olmasındansa kişinin dünyadaki yatırımlarını görünür kılabilir. Bu bakış açısıyla tutarlı olarak, çeşitli deneyler ölüm belirginliğinin öz saygıyı azalttığını göstermiştir. Van den Bos (2001) örneğin, ölüm belirginliğinin düşük öz saygıya özellikle de kişinin yetkinliklerinden gelen saygıyı düşürdüğüne neden olduğunu göstermiştir. Dahası, Koole, Dechesne ve Van Knippenberg (2000) ölüm belirginliğinin insanlardaki kapalı öz değerlendirmenin düşürdüğünü göstermiştir. (Pelham, Mirenberg, & Jones, 2002; Koole, Dijksterhuis, & van Knippenberg, 2001; Nuttin, 1985). İkincisi genel olarak, ölüm, yaşamın birkaç kesinliğinden biri olmasına rağmen bunun olma düşüncesi önemli bir belirsizliğe neden olabilir. Nitekim birçok yazar Terör Yönetim kuramında belgelenen savunma tepkilerini harekete geçirenin kesinlikle bu belirsizlik duygusu olduğunu ileri sürmüştür (Van den Bos, 2001; McGregor, Zanna, Holmes, & Spencer, 2001). Ölümle ilişkili belirsizlik duyguları ölüm zamanı ve yerinin tahmin edilememesi, hiçlik durumunu ve ölüm süreçleri sırasında olanların anlaşılamaması ve kişinin ölümünün diğerlerinin hayatına yaptığı etkinin öngörülememesi gibi belirsizliklerden gelmektedir. Buna ek olarak birçok yazar benliğin bilgi örgütünde önemli bir rol oynadığını ve düşünceleri şekillendirmede ve yargıda bulunmada önemli bir kaynak olduğunu ileri sürmektedir. Bu bakış açılarından bakıldığında, benlik tehdit edildiğinde bilginin ve yargının örgütsel prensibi önemli bir belirsizlikle sarsılır. Bu nedenle belirsizliğin ölüm hatırlatıcıları tarafından ortaya çıkarıldığı varsayılabilir.

EPİSTEMİK TEORİ

Epistemik teori çeşitli sosyal yargı olgusunun bütünleyici bir analizi olarak sunulmuştur ve bu nedenle insan yargısının temelinde yatan güdüsel süreçlerin epistemik teorisi tanımı sosyal psikolojinin çeşitli alanlarını geneller. İnsanlar bilgiyi

hemen oluşturmak ve kullanmak isteyebilir ya da sınırlı bilgiden kaçınmayı tercih edebilir. Epistemik teoride ilk olan kapalılık için yüksek bir ihtiyaç olarak bahsedilir, ikincisinden ise kapalılığı engellemek için yüksek ihtiyaç olarak bahsedilir. Bir başka konu ise spesifik ve spesifik olmayan kapalılık arasındaki ayrım ihtiyacıdır. Bir soru ile karşı karşıya kaldığında insanlar bir anlamda onları memnun edecek ya da arzu edilebilir özel (specific) bir bilgiyi edinmek isteyebilirler ama aynı zamanda herhangi bir bilgiyi de (nonspecific-spesifik olmayan kapalılık) kabul etmeye istekli olabilirler. Spesifik olmayan kapalılık (nonspecific closure) düşüncesi insanların inanmaya istekli olduğunu, emin olmak için kategoriler oluşturduğunu ve anlam karmaşasını enlediklerini vurgular. Bu tarzdaki zihinsel aktiviteler; sıralama, öngörülebilirlik, açıklık ve yeni bilgi işlenirken verimlilik sağlar. Bunu başarmak için insanlar bilgiyi tutukluk (seizing) ve donakalma (freezing) eğilimleri doğrultusunda şekillendirme konusunda bilgiyi çabucak kullanabilir. Epistemik Teori, bu iki durumsal faktörün ve kişisel özelliklerin spesifik olmayan kapalılık ihtiyacını güçlendirmeye katkıda bulunduğunu varsaymaktadır. Zaman baskısı ya da bilişsel kapasitenin kısıtlanması gibi durumsal koşullar bireyi bir karar vermesinde, edindiği izlenim ya da inançları hızlıca şekillendirmeye zorlayabilir. Spesifik olmayan kapalılık ihtiyacı yüksek olan bireyler değişmez bir düşünce sergilemeye eğilimlidir. Spesifik olmayan kapalılık ihtiyacı düşük olan bireyler ya da spesifik olmayan kapalılık ihtiyacını engelleme ihtiyacı yüksek olanlar belirsizliğin tadını çıkarmaktadır ve kesin bir görüşü işleme konusunda isteksizdirler.

TEORİK BİRLEŞME

Epistemik bakış açısı varoluşsal tehditle başa çıkmada güdüsel bileşenleri tanımlamakla ilgili olabilir. Bunu yapmak için ölüm korkusunun, öz değer ve belirsizliğin anahtar bileşenler olduğu kaygıların bir yapılandırmasını meydana getiren önceki ifademizi anımsamak önemlidir. İleride de değineceğimiz gibi bu kaygıların her biri özel türdeki epistemik güdülenmeye bağlıdır. Bu epistemik güdülerin sosyal davranışlar için belirli etkileri olduğu tahmin edilmektedir. Epistemik bakış açısından bakıldığında, ölüm belirginlik tarafından getirilen belirsizliğin caydırıcı durumu kişisel anlamsızlıkla ilgili kaygılardan farklıdır. Epistemik teoriye göre caydırıcı belirsizlik spesifik olmayan kapalılık ihtiyacının kök nedenini oluşturmaktadır. Dolayısıyla, kişinin kendi ölümü olasılığıyla ilgili belirsizlik kişinin inançlarında kesinlik isteğine yol açar. Bütünleyici model ölüm belirginliğinin spesifik kapalılık haricinde belirsizlik tehdidiyle hatırlatılan spesifik olmayan kapalılık ihtiyacını artırma olasılığı olduğunu ileri sürmektedir. Ölüm kavramı belirsizliğin bir kaynağıysa Epistemik Teori, belirsizliğe karşı bir isteksizliği olan bireylerin ölüme karşı olumsuz tutumlar sergilemesinin muhtemel olduğunu ileri sürmektedir. Diğer yandan Belirsizliğin tadını çıkaranlar kendi ölümlerinin olasılığı hakkında düşündüklerinde daha huzurlu olabilirler. Diğer bir deyişle, ölümle ilişkili belirsizlik, bireylerin düşük kapalılık ihtiyacına göre yüksek kapalılık ihtiyacı için daha büyük bir kaygı olabilir ve bu kaygının çözümü ölüm belirginliğine karşılık daha ağır olabilir. Şuanda araştırmalarımızı bu kaygılarla ilgili kanıda yönelttik. Ölüm belirginliğinin spesifik kapalılık ihtiyacını artırdığına yönelik kanıta ulaşılmıştır. Ve şimdi de ölüm belirginliğinin spesifik olmayan kapalılık ihtiyacını uyandırma ihtimaliyle ilgili yeni kanıtı gözden geçiriyoruz.

SPESİFİK OLMAYAN KAPALILIK İHTİYACINDA ÖLÜM BELİRGİNLİĞİNİN ETKİLERİ

Ölüm belirginliğinin spesifik olmayan kapalılık ihtiyacını artırdığıyla ilgili kanır birçok araştırmadan ileri gelir. Bu kanıtın ilk kaynağı, ölüm belirginliği ve kapalılık ihtiyacının sosyal psikolojik etkilerine çarpıcı benzerliklerinden elde edilebilir. İkinci bir kanıt ise ölüm belirginliğinden sağlanan bulgulardan elde edilmiştir.

Kapalılık İhtiyacı ve Ölüm Belirginliği Etkileri arasındaki Benzerlikler

Hem Terör Yönetim Kuramı hem de Epistemik Teori, son yıllarda önemli bir hacim meydana getirdi. Araştırmanın bağımsız olarak yürütülmüş olmasına rağmen Terör Yönetim Kuramı literatürleri ve epistemik teorisi araştırma kapsamındaki olgularda önemli benzerlikler görülmüştür. En önemlisi ölüm belirginliği çalışmalarından sağlanan bulgular kapalılık ihtiyacıyla ilgili literatürde belirtildiği gibi spesifik olmayan yüksek kapalılık ihtiyacıyla ilişkili zihinsel ve açık tepkilerle benzerlikler göstermiştir. Ayrıca Zaman baskısı, çevre gürültüsü gibi spesifik olmayan kapalılık ihtiyacı ölüm belirginliği koşulu altında bulunan tepkilerle benzer karşılıklar göstermiştir. Kapalılık ihtiyacı ve ölüm belirginliği arasındaki benzerliklerden Richer ve Krunglanski (2004) şu sonucu çıkarmışlardır: Ölüm belirginliği spesifik olmayan kapalılık ihtiyacını artırabilir. Kapalılık ihtiyacı ve ölüm belirginliği arasındaki benzerlikler 3 tema etrafında toplanmaktadır: Kapalılık ihtiyacı ve ölüm belirginliği grup içi önyargıyı artırır. Kapalılık ihtiyacı ve ölüm belirginliği diğer benzer olanların tercihlerini ve farklı olanlara hoşgörüyü artırır. Kapalılık ihtiyacı ve ölüm belirginliği rolleri (stereotyping) artırır. Shah, Kruglanski, ve Thompson (1998) grup eğilimlerinin önemli bir işlevinin kişinin inançlarında uzlaşmacı geçerliliği sağlamak olduğunu savunmuştur. Uzlaşmaya dayalı doğrulama süreçleri sayesinde, kişinin dünya algısı ve inançları güçlendirilir ve öznel olarak işlenir. Dolayısıyla bunu sağlayan uzlaşmacı doğrulama ve gruplar yüksek kapalılık ihtiyacı olan bireyleri çekmektedir. Bu hipotezlerle uyumlu olarak Shah (1998) birçok araştırmada kapalılık ihtiyacının daha belirgin grup içi önyargıya yol açtığını göstermiştir. Tematik Algı Sistemi kişiye ait inançların konsensüs yoluyla geçerlilik analizlerindeki ana bir ilke olarak bünyesinde barındırır. Bu teoriye göre inançların konsensüs yoluyla geçerliliği önemlidir çünkü kişinin dünya görüşünün “gerçekliğin mutlak bir temsilini” oluşturduğuna dair inancı güçlendirir. Bu tür dünya görüşünün uygunluğu artırdığı zamanlarda insanlardan konsensüs yoluyla

This article is from: