ŞEHİR ve KÜLTÜR - 73. Sayı

Page 66

bir genç kızı? “Keşke onunla birkaç kelam edebilseydim”, diye düşündü.

getirip önüme bıraktı. Sıkıntı olsaydı, bir güven kapısıdır diye bakabilirdim.”

Şiiri bir daha okudu, döndü bir daha okudu. Sabaha kadar odasının ışığı sönmemişti. Bunu fark edenler merak içinde dışarıda beklediler. Ezan okunurken kalktı, dışarı çıktı, abdestini aldı, namaza durdu. Namaz bittikten sonra güneş doğasıya kadar seccadenin başından kalkmadı…

“Yarın olmayacağı ne belli? Sonra bu kıza da yazık, iyice âşık, sırılsıklam üstelik!”

Güneş doğmuştu, kahvaltı sofrası hazırdı. Annesiyle oturdu kahvaltısını yaparken mektubu koynundan çıkardı: Dinle anne, sana bir şiir okuyacağım. Başladığı şiirin kalan bölümünden bir kısmını okumaya: Dinle gönül ve de sus: Sultanlar âşık olmaz. O ülkenin ağzını tatlandıran şekerdir. Bize zehir verse de sevdasıyla yan artık Sen hasret zindanına bir şey beklemeden gir. Yüzüme bakma n’olur, rahmetinden kapı aç, Şu yorgun gönülcüğüm oracıkta dinlensin. Ezeli kader bugün benim gibi güçsüzü, Kapına çağırıyor, izin ver de dilensin. Annesi bu satırları duyunca gözlerindeki yaşa hâkim olamadı: “Aman Sultan Oğlum, devam etme, bu satırlar beni bitirecek. Kimden bu satırlar, kim bu yüreği yangın yerine dünmüş kız? Sana nasıl ulaştırdı bunu?” “Anacığım Musul’a gittiğim de gül bahçesinde, çiçeklerin arasında bir rüya gibi çıktı karşıma. O an atımın terkisine atıp buralara kadar kaçırmak isterdim. Ne var ki, kendin için yaşamıyorsun ki, kendin için kaçırasın. Bunu yapamadım, onun mahzun ve bitkin bakışlarının arasında gökyüzünde kanatlarını kaybetmiş bir yaralı kuş gibi oradan uzaklaştım. Arkamdan bu uzunca mersiyeyi yazıp göndermiş.” “Bu bir nevi teklif, evlilik teklifidir. Peki, düşünür müsün bununla evliliği?” “Ana, sarayı bir başkasına bıraksam, mesela oğlun Alaeddin’e bıraksam olur, niye olmasın? Bu görevde olunca, bizim evliliğimiz de ince hesaplar üzerinedir. Benim o bölgede şimdilik görünen bir problemim yok. Bu kız görünürde Türkmenlerden değil. Halkı ve emiri bizi sevgiyle kucakladı. Şehrin altın anahtarını sayı//73// ağustos 64

“Acaba babasının yönlendirmesi olabilir mi diye de düşündüm. Çünkü ben babasıyla gezinirken bu kız bahçeye nasıl iner ve nasıl karşıma çıkar bir düşünsene?” “Hangi baba senin gibi bir genç Sultana kızını vermek istemez ki oğlum?” “Onda da sen haklısın.” “Peki, birkaç satır daha oku bakalım, bana gençliğimi, babanın peşinde koştuğum günleri hatırlattı.” “Okuyayım anacağım, kadınlar hep başkalarının aşklarında kendi kaybettikleri aşkların izini ararlarmış, öyle mi?” “Biraz da öyledir, merak beni gıdıkladığına göre, doğru bir söz herhalde?” Dünyanın ne neşesi, ne de sevinci vardır, Gam kervanı gibidir, peşine takar bizi. Tacının da gün gelir saltanatı son bulur Çekilir ayağının altındaki denizi. Mecnun Leyla’ya koşmuş, bende aşk terse döndü: Sen Leyla’sın Sultanım, bense Mecnun peşinde, Denizi çöl eyledim, dağları gül eyledim, Musul aşkla yıkanır senin her gelişinde. Güneş aydınlığını bugün senden borç almış, Dağlardaki yeşillik seni alkışa tutar. Bırak işkenceyi de ne olursun dön bana, Beni aşk belasından gel de bugün sen kurtar! Annesinin tekrar gözleri buğulandı: “Vah yavrum, vah bahtsız kızım benim. Bilmez mi ki, sultanların âşık olma şansları yoktur!” “Anacığım dikkat etmedin mi, o da aynı şeyi söylüyor, hatta ben de aynı sözleri tekrarlarım.” “Demek ki, bu umutsuzluğu bildiği için böyle yaralı bir bülbüle dönmüş.” “Evet, galiba öyle…” İzzeddin, pencereden dışarıya baktı, sonra ayağa kalktı elindeki kâğıtları katlayıp annesine uzatırken “Bu işin olmayacağını bilse, gönlünü yollarıma serpilen aşk çiçeği yapar mıydı ana? Keyfi mi demişler; aşk gözü kör eder”, diyerek gözlerinden süzülen damlaları annesine göstermemek için başını çaresizce öne ağıp dışarıya doğru yürüdü…


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.