Camia 177

Page 1

IGMG İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç:

Mescid-i Harâm Tam Kapasiteyle İbadete Açılıyor

“Bu Yol Müslümanların Yolu Değildir”

S. 10

PEYGAMBERİMİZİN ÜMMETİNE TAVSİYE ETTİĞİ TEDAVİ: HACAMAT

S. 23

S. 25

13 Kasım 2020 | 27 Rebîulevvel 1442 — Sayı 177

İşte O En Büyük Fitne! S. 24 www.camiahaber.com |

camia ile habersiz kalmayın!

camiahaber

Müslümanlar Terör Saldırılarına Tepkili

HEPIMIZ HEDEFTEYIZ

Danimarka’da Helal Kesim Sertifikası İçin Komisyon Oluşturuldu →S. 4

Viyana’da Çirkin Provokasyon: Önce Silah Sonra Ezan Sesleri Yükseldi

AVRUPA

Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) yaptığı açıklamada Viyana’da 2 Kasım akşamı meydana gelen ve saldırganın önüne çıkan herkesi vurduğu terör eyleminin, İslam’ın ahlak ve din anlayışına tamamen ters olduğuna dikkati çekti.

Müslümanlar Viyana ve Fransa’yı kana bulayan terör saldırılarının toplumsal huzuru hedef almasından endişeli. İslami cemaatlerin temsilcileri yaptıkları açıklamalarda terörü kınadı ve dayanışma mesajı verdi.

Almanya’daki 6 büyük İslami kuruluşun temsil

edildiği Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) Sözcüsü Burhan Kesici ise saldırganların toplumu bölmeyi ve birlikteliği bozmayı amaçladıklarına işaret etti. Kesici, “Bundan dolayı saflarımızı sıkılaştırmamız ve güçlendirmemiz önemli.” dedi.

→S. 6

“Doğu Türkistan’da Tam Bir Soykırım Uygulanıyor”

GÜNDEM →S. 5

Fransız Polisinin “Terörist Muamelesi” Yaptığı Çocuklar ve Aileleri Yaşadıklarını Anlattı

→S. 12

İnfakKampanyası: Bu Yıl 12 Yeni Proje Hedefleniyor

FRANSA

Fransa'nın Albertville şehrindeki okullarında Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürlerle ilgili öğretmenlerine verdikleri cevaplar nedeniyle "terörist muamelesi" gören ve sabah erken saatlerde evleri polis tarafından basılarak karakolda sorgulanan 10 yaşındaki 3'ü Türk, 1'i Mağrip kökenli 4 çocuk ve aileleri yaşadıkları dehşeti anlattı. →S. 6 →S. 16

Kemal Ergün

Meryem Özmen-Yaylak

Şiddet hiçbir sorunun çözümü olamaz

Sınırlarımız olmalı mı?

S. 3

S. 18

M. Hulusi Ünye

Korona Döneminde Sıla-i Rahim

S. 21


HAC

HADSCH 2021 Avrupa’nın birçok şehrinden uçuşlar. Tüm Avrupa’dan 2, 3 ve 4 haftalık kafileler Reiseantritt in zahlreichen Städten Europas zwei-, drei-, und vierwöchiger Aufenthalt von Pilgergruppen aus ganz Europa

İSLAM TOPLUMU MİLLÎ GÖRÜŞ FARKI VE YARIM ASIRLIK HAC-UMRE TECRÜBESİ MEHR ALS EIN HALBES JAHRHUNDERT ERFAHRUNG IM BEREICH DER HADSCH- UND UMRA-REISEN

Türkiye Temsilciliği|Hennes Tour T +90 332 3515055 (Konya) T +90 212 6355593 (İstanbul) T +90 312 3113130 (Ankara) T +90 224 2254225 (Bursa) info@hennestour.com

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH Colonia-Allee 3 D-51067 Köln

T +49 221 942240-470 F +49 221 942240-480

www.igmgreisen.com igmgreisen


GÜNDEM

13 Kasım 2020

3

Alman İslam Koleji İmamlık Eğitimine Başlıyor; Müslümanlar Tepkili BAŞYAZI

ALMANYA

Kemal Ergün

Şiddet hiçbir sorunun çözümü olamaz Son haftalarda gün geçmiyor ki yeni bir saldırı, yeni bir tehdit yeni bir şiddet veya aşırılık haberi almayalım. Fransa’da ardı ardına yaşanan çirkin saldırıların ardından Avusturya’nın başkenti Viyana’da 4 kişinin ölümüne 14 kişinin da ağır yaralanmasına yol açan saldırı ile irkildik. Elinde ağır silahlarla profesyonel bir şekilde masum insanlara ateş açan canilerin görüntüsü kanımızı dondurdu.

Terörist vurdu Müslüman kurtardı Viyana'daki bu terör saldırısı tüm dünyanın dikkatini çekerken, saldırıda Türkiye kökenli iki Müslüman gencin yaralı bir polise ve yaşlı bir kadına yardım ettiği ortaya çıktı. Aynı şekilde Filistinli bir genç de yaralı polise yardım etti. Can pazarına dönmüş bir ortamda Müslüman bu 3 gencin, kendi hayatlarını tehlikeye atarak yaptığı bu kahramanlıklar gerçek İslam’ın ve hakiki Müslümanlığın ne olduğunu gözler önüne serdi. Böyle Müslümanlar var olduğu müddetçe çeşitli adlar adı altında sözde “İslam” adına cana kıyan gözü dönmüşlerin İslam’ın adını karalamaya gücü yetmeyecektir. Bu hususta Avusturya Başbakanı Kurz’un “Bizim düşmanımız aşırılık ve teröristlerdir. Bu, Müslüman ve Hıristiyanlar arasında bir çatışma değil, medeniyetle barbarlık arasındaki bir kavgadır.” sözleri içimize su septi. Umuyoruz ki Avusturyalı yetkililer bu anlayışla terörle mücadele etmeye devam eder.

10 yaşındaki çocuklara terörist muamelesi Fransa'da ise bir öğretmenin öldürülmesinin ardından yükselen tansiyon durulmuyor. Pek çok siyasi ve medya mensubu Müslüman karşıtı açıklamalarıyla âdeta yaşananların sorumluluğunu ülkedeki Müslümanlara kesiyor. Öyle ki, Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, cemaatçiliğe yol açacağı gerekçesiyle ülkedeki marketlerde helal gıda ürünleri için özel reyonların bulunmasından dahi rahatsız. Müslümanlara karşı yapılan haksızlıklardan en uç noktalardan birine de Albertville’de tanık olduk. Okullarında Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürlerle ilgili öğretmenlerine verdikleri cevaplar nedeniyle "terörist muamelesi" gören ve sabah erken saatlerde evleri polis tarafından basılarak karakolda sorgulanan 10 yaşındaki 3'ü Türk, 1'i Mağrip kökenli 4 çocuk ve ailelerine yapılan muamele asla kabul edilir bir durum değildir. Sabahın erken saatlerinde uzun namlulu silahların gölgesinde uyanan çocukların 11 saat gözaltında tutularak, “Namaz kılıyor musunuz, camiye gidiyor musunuz, oruç tutuyor musunuz?” gibi bir Müslüman’ın iman ve ibadeti ile ilgili en temel sorularla sorgulanması ile ulaşılmak istenen sonuç nedir? Namaz kılmak, camiye gitmek radikallik midir? Çocukların yaşadığı bu korku dolu anların neden olduğu travmanın onların tüm hayatını etkileyeceğini düşünmeden yapılan bu eylem apaçık bir psikolojik şiddettir. Şiddetin her türlüsünün de hiçbir soruna çözüm olmadığı ve olmayacağı aşikardır. Fransa’nın bu despot tutumu ülkede yaşayan Müslümanları âdeta diken üstünde yaşamaya mahkûm etmektedir.

İnfak Kampanyası ile hayırlara vesile olalım Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Avrupa ve dünya genelinde çeşitli eğitim projelerinin gerçekleştirildiği “İnfak Kampanyası” çerçevesinde, 12 yeni hayırlı proje başlayacak. Buna göre birçok ülkede cami, hafızlık ve eğitim merkezleri yapılacak. Yıllardır sizlerin desteği ile pek çok güzelliklere imza atılan İnfak Kampanyası’na desteğiniz ile bu yıl da hayırlara vesile olacaksınız.

Almanya’da İçişleri Bakanlığı’nın desteklediği, imamlık eğitiminin yapılacağı “İslam Koleji”, Nisan 2021’de açılıyor.

A

lmanya İçişleri Bakanlığı ve Aşağı Saksonya Eyalet hükûmetinin desteklediği Islam Koleji, 2021 yılının nisan ayından itibaren imamlık eğitimine start verecek. Eğitim, Osnabrück Üniversitesi’nde yapılacak. IKD Başkanı Esnaf Begić, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu eğitim ile Müslümanların başarılı bir şekilde bu ülkeye yerleşmelerine yardımcı olacağız.” ifadelerini kullandı. MÜSLÜMANLAR PLANLANAN “İSLAMKOLLEG” OKULUNU ELEŞTİRİYOR

Almanya İslam Konseyi (Islamrat)

Başkanı Burhan Kesici ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, imamlık eğitiminin Almanya’da geliştirilmesi yönündeki çabaları hoş karşıladığını belirtirken, “Fakat siyasetin, İslami cemaatlerin hâlihazırda devam eden imamlık eğitimi projelerinin desteklemesi daha mantıklı ve anayasa uygun olurdu.” diye konuştu. Bunun yerine, anayasaya aykırı yeni bir yapının oluşturulduğunu belirtti. İmamlık eğitiminin İslami cemaatlerin işi olduğunu sözlerine ekleyen Kesici, “Buna göre İslami cemaatler

kendi içeriklerini ve çalışma ortaklarını kendi seçiyor. Devlet, meseleye bu şekilde, destekleyici olarak müdahil olmalı.” diye kaydetti. “İMAM EĞİTİMİNE YAPILAN SİYASİ MÜDAHALELER AÇIKLANMAYA MUHTAÇTIR.”

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş da geçtiğimiz yıl, “İslam Koleji” projesini eleştirmiş, “İmam

eğitimi İslami cemaatlerin kendi sorumluluğundadır. Bu sebeple imam eğitimine yapılan siyasi müdahaleler açıklanmaya muhtaçtır.” ifadelerini kullanmıştı. DITIB Aşağı Saksonya ve Bremen Eyalet Başkanı Ali Ünlü de projeyi eleştirirken, “İmam eğitmek devletin görevi değil.” diye konuştu. “İSLAM KOLEJİ”

İki yıllık bir imamlık eğitimi verilecek olan İslam Koleji’nde, Kur’ân-ı Kerîm tilaveti, siyasi eğitim, cemaat pedagojisi gibi toplam yedi alan olacağı kaydediliyor.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Hollande:

"Müslümanlarla Teröristleri Bir Tutmayalım" Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande, teröristlerle Müslümanları bir tutmanın, istenmeyen bir çatışmaya yol açacağı uyarısında bulundu.

S

on günlerde saldırılar ve hükümet üyelerinin İslam karşıtı açıklamalarıyla gündeme gelen Fransa'da eski Cumhurbaşkanı François Hollande, teröristler ile Müslümanların karıştırılmaması gerektiğini belirtti. Hollande, LCI televizyonunda katıldığı programda yaptığı açıklamada, Nice'deki kiliseyi hedef alan, ortaokul öğretmeni Samuel Paty'yi öldüren teröristlerin dinler arası

savaş çıkarmayı amaçladığını söyledi. "Bu teröristleri Müslümanlardan ayırt etmeliyiz." ifadesini kullanan Hollande, bu şekilde bir hatanın kendilerini istenmeyen bir çatışmanın içine çekeceği uyarısı yaptı. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, ülkedeki saldırılara karşı ulusal birlik içinde olunması gerektiğini dile getirdi.

Sosyalist Parti üyesi Hollande, 2012-2017 arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürütmüştü. Güney Fransa'daki Nice kentinde bulunan Notre Dame Kilisesi yakınlarında dün sabah saatlerinde bir kişi bıçaklı saldırı düzenleyerek 3 kişiyi öldürmüş, çok sayıda kişiyi yaralamıştı. Saldırgan yakalanırken, Fransa Terörle Mücadele Savcılığı olaya iliş-

kin soruşturma başlatmıştı. Diğer yandan, Nice'teki saldırıdan iki saat sonra Avignon kentinde, aşırı sağcı bir kişi saldırı girişiminde bulunmuş, ancak polis tarafından vurularak öldürülmüştü. Yetkililer, saldırganın psikolojik bakımdan sorunlu olduğunu, bu nedenle olayın terör kapsamında değerlendirilmeyeceğini açıklamıştı.


GÜNDEM

Danimarka İslam Toplumu (DIT) helal kesim sertifikası için komisyon oluşturdu. Komisyon, Danimarka'da yaşayan Müslümanların günlük gıda alışverişini güvenilir ve kolay bir hâle getirmeyi amaçlıyor.

13 Kasım 2020

Danimarka’da Helal Kesim Sertifikası İçin Komisyon Oluşturuldu D animarka İslam Toplumu (DIT: Dansk Islamisk Trossamfund) 24 Ekim Cumartesi günü Hvidovre kentinde toplantı düzenledi. Toplantıya bölge yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra şube başkanları da iştirak etti. DIT Başkanı Mustafa İncikli açılış konuşmasında bölge çalışmalarına değindi ve “İçinde bulunduğumuz toplum ve Müslümanlar için

Impressum | Künye Herausgeber | Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V.

faydalı çalışmalarımızın devamını diliyorum. Biliyorum ki yaptığımız çalışmalar meyvelerini verecek.” şeklinde açıklamalarda bulundu. HELAL GIDA SERTİFİKASI İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLADI

İncikli, Danimarka helâl sertifika sorumlusu Halil Yıldırım, bölge yönetim kurulu üyesi Latif İbişoğ-

lu, hijyen uzmanı Murat Yıldız ve bölge hatibi Fatih Aksay ile bir araya gelerek bir komisyon oluşturulduğunu ve bu komisyonun helâl gıda noktasında hizmet vereceğini açıkladı. “YAKIN ZAMANDA SONUCA VARACAĞIZ” Komisyonun yapacağı çalışmalar-

Mahkeme, caminin kapatılmasının temel özgürlüklerin ciddi ve yasa dışı bir ihlali olmayacağını gerekçe göstererek, Macron yönetiminin kararını onayladı. Mahkeme, ayrıca caminin din görevlilerinden birinin “radikal İslamcı bir hareketin içerisinde olduğunu” ileri sürdü.

Abteilung für Verbandskommunikation / Kurumsal İletişim Başkanlığı Osman Yusuf (V. i. S. d. P.) Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 • F 49 221 942240-201 www.igmg.org • redaksiyon@camiahaber.com Postanschrift | Adres camia • Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-243 Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Nachrichtenkoordinator | Haber Koordinatörü Ferhan Köseoğlu Redaktion | Redaksiyon İlhan Bilgü, Burak Budak, Mehmet Kandemir, Fatma Yılkın redaksiyon@camiahaber.com T +49 221942 240-229

Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch PLURAL Publications GmbH erstellt. IGMG adına, PLURAL Publications GmbH tarafından hazırlanmıştır.

dan bahseden İncikli, “Maalesef helâl ürün konusunda Danimarka bölgesi eksik kalıyor. Hem yetkisi olmayan kişiler bu meseleyi üstleniyor hem de dernekler büyük meblağlar karşılığında helâl sertifikasının onay işlemlerini yapıyor” dedi. İncikli, komisyonun helâl kesim sertifikası üzerinde duracağını ve yakın zamanda bir sonuca varacağını sözlerine ekledi.

Paris Pantin Camii 6 Ay Süreyle Kapatıldı

İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018)

Werbung | Reklam camia@igmg.org T +49 221 942240-230 Distribution | Dağıtım redaksiyon@camiahaber.com T +49 221 942240-230 Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı PLURAL Publications GmbH Colonia-Allee 3 • D-51067 Köln T +49 221 942240-260 Auflage | Tiraj 17.000

4

FRANSA

Paris'in banliyölerinden Pantin'deki caminin 6 ay süreliğine kapatılmasına yönelik Macron yönetiminin aldığı karar mahkeme tarafından onaylandı.

F

ransa’nın başkenti Paris’in banliyölerinden Pantin’deki caminin 6 ay süreliğine kapatılmasına yönelik Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetiminin aldığı karar mahkeme tarafından onaylandı. Montreuil İdari Mahkemesi, Pantin’deki caminin 6 ay kapatılması hakkında kararını verdi.

İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Paris yakınlarındaki Conflans Sainte-Honorine semtinde başı kesik halde öldürülmüş bulunan öğretmenin derste Hazreti Muhammed’e hakaret içerikli karikatürü göstermesine tepki verildiği görüntünün söz konusu caminin yöneticisi tarafından paylaşıldığını, bu nedenle bu caminin kapatılacağını söylemişti. Ülkede son 3 yılda “radikalleştiği” iddiasıyla camiler dahil 356 yerin kapatıldığını ve 411 yabancının sınır dışı edildiğini aktaran Darmanin, Fransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) ve Barakacity dahil

birçok dernek ve sivil toplum kuruluşunun kapatılacağını duyurmuştu. Paris yakınlarındaki Conflans-Sainte-Honorine semtinde 16 Ekim’de bir öğretmen başı kesilerek öldürülmüştü. Fransız yetkililer, zanlının cesedin yakınlarında elinde bıçakla görüldüğünü ve kaçtıktan sonra polis tarafından vurularak öldürüldüğünü açıklamıştı. Ortaokulda görevli tarih öğretmeninin öldürülmeden birkaç gün önce Hazreti Muhammed’e yönelik hakaret içerikli karikatür gösterdiği ve velilerin buna tepkide bulunduğu kaydedilmişti. Bunun üzerine ülkedeki Müslüman dernek ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskılar ve baskınlar arttı. Macron, Hazreti Muhammed’e hakaret içeren karikatürleri yayınlamaktan vazgeçmeyeceklerini söylemişti.


GÜNDEM

13 Kasım 2020

5

İslami Cemaatler Terör Saldırılarını Kınadı

AVUSTURYA

Avrupa’daki İslami cemaatler, Viyana’da meydana gelen terör saldırısını kınadı. Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) saldırıyı “tarif edilemez vahşet” olarak tanımladı. IGMG ise Nice’daki saldırıyı “alçakça” bulduklarını belirtti.

B

aşta Avusturya İslam Cemaati olmak üzere ülkedeki İslami kuruluşlar ve camiler başkent Viyana’da meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınadı. Almanya’daki İslami cemaatlerin temsilcileri de yaptıkları açıklamalarda terörü kınadı ve Avusturyalılarla dayanışma mesajı verdi. Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) tarafından yapılan açıklamada “Saldırganın önüne çıkan herkesi vurduğu bu terör eylemi, İslam’ın ahlak ve din anlayışına tamamen terstir.” denildi. Açıklamada, teröristlerin İslan dinini çarpıttıklarına dikkat çekildi ve Avusturya’da Müslümanları temsil eden kuruluşları ihanetle suçladıkları ifade edildi.

Almanya’daki 6 büyük İslami kuruluşun temsil edildiği Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) Sözcüsü Burhan Kesici yaptığı açıklamada, Viyana'daki terör saldırısının kendilerini derinden sarstığını belirterek, "Dualarımız ve düşüncelerimiz saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralılarla tüm Viyanalılar ve Avusturyalılarla birlikte." ifadesini kullandı. SAFLARIMIZI SIKLAŞTIRMALIYIZ

Terör saldırısını kınayan Burhan Kesici, "Saldırganlar toplumumuzu bölmeyi ve birlikteliğimizi bozmayı amaçlıyor. Bundan dolayı saflarımızı sıkılaştırmamız ve güçlendirmemiz

önemli. Birlikte ve tüm kararlılıkla bu insan düşmanı aşırıların düşüncelerine karşı çıkacağız. Bunların saflarımızda yeri yok." değerlendirmesinde bulundu. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş da, Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşanan saldırının kendilerini derinden sarstığını ifade etti. Altaş, “Viyana’daki terör saldırıları toplum olarak hepimize ve inançlarımıza karşı gerçekleştirilmiştir. Saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.” dedi. Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinden (DİTİB) yapılan yazılı açıklamada da Viyana'daki terör saldırısının Almanya'da kendilerini derinden yaraladığı

belirtilerek "Terör, nerede, ne zaman ve kimden gelirse gelsin her zaman tüm insanlığa yapılmış bir saldırıdır. Birlikteliğimizi ve barış içinde bir arada yaşama temelimizi yok etmelerine izin vermeyeceğiz." denildi. Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek ise Almanya'daki Müslümanların Avusturyalılarla dayanışma içinde olduğunu belirterek, "Teröristler hayatımıza, özgürlüğümüze ve Avrupa'daki yaşantımıza kastediyorlar." değerlendirmesinde bulundu. Avusturya'nın başkenti Viyana'da 2 Kasım’da düzenlenen terör saldırısında 4 kişi hayatını kaybetmiş, 14 kişi yaralanmıştı.

NICE’DEKI SALDIRI

Öte yandan, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, Fransa’nın Nice kentinde bulunan Notre-Dame Kilisesi yakınlarında meydana gelen bıçaklı saldırıyı “alçakca bir saldırı ve inancımızla taban tabana zıtt” olarak nitelendirdi. Nice’deki saldırının kendilerini derinden sarstığını bildiren Altaş, bu saldırının herkese karşı gerçekleştirildiğini ve telin edilmesi gerektiğini söyledi. Altaş, “Bunun gibi alçakça saldırılar bizim inancımızla ve ideallerimizle taban tabana zıttır. Saldırgan bu eylemiyle toplumun tamamını, toplumsal barışı, ailelerimizi ve dostlarımızı, değerlerimizi ve de inançlarımızı hedef almıştır.” dedi.

Viyana’da Çirkin Provokasyon: Önce Silah Sonra Ezan Sesleri Yükseldi AVUSTURYA

Avusturya'da ezan ve silah seslerinin art arda verildiği İslam karşıtı provokasyon büyük tepki topladı.

A

vusturya’nın başkenti Viyana’da bu sabah saatlerinde yapılan İslam’a yönelik provokasyon, Müslümanlardan tepki çekti. Buna göre sosyal medyada yayınlanan video görüntülerinde, bir araçtan ezan ve silah sesleri art arda yankılı bir biçimde yükseldi. Müslümanlara yönelik kışkırtıcı eylemin gerçekleştirildiği araca aynı zamanda bir polis arabasının eşlik etmesi gözlerden kaçmazken; 2 Kasım Pazartesi günü gerçekleşen terör saldırısından sonra böyle bir eyleme izin verilmesine büyük tepkiler geldi. Aksiyonun saat 09:00 ile 10:00 arasında gerçekleştirildiği kaydedildi.

“SİLAH SESLERİ VE MÜSLÜMAN KARŞITI İFADELER YÜKSELDİ”

Polisten Twitter üzerinden yapılan açıklamada ise “Aksiyondan önce aksiyonu düzenleyen sorumlu kişiyle görüşüldü. Bu kişi, hoparlörlerin sadece oryantal müzik için kullanılacağını ifade etti.” diye kaydedildi. Polis, aksiyonun başında oryantal müzik çaldığını, daha sonra ise dört defa 1-2 dakikalık süreyle silah sesleri ve Müslüman karşıtı ifadelerin yükseldiğini belirtti. Eyaletin Anayasayı Koruma Teşkilatı ile konuyla ilgili görüştükleri esnada ise aksiyonun

saat 10:00’da sonlandığını ifade etti. VİYANA POLİSİNDEN ÖZÜR MESAJI

Öte yandan Viyana Emniyet Müdürlüğünün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, yaklaşık 10 kişiden oluşan grubun düzenlediği gösteride, emniyet güçlerine bildirilen içerikten farklı paylaşımda bulunulduğu, bu durum üzerine görevlilerin gösteriyi planlanan süreden önce sonlandırdığı bildirildi. Açıklamada, göstericiler hakkında kamu düzenini bozdukları gerekçesiyle cezai işlem yapıldığı ve kışkırtıcı eylemin soruş-

turulmak üzere savcılığa sevk edildiği belirtildi. Aksiyonun “Identitäre Bewegung Österreich” adlı aşırı sağcı gup tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. “FRANSA’YA BOYKOT” GÖSTERİSİNE İZİN VERİLMEDİ

Bu arada Viyana’daki Fransa Büyükelçiliği önünde bugün düzenlenmesi planlanan “Fransa’ya Boykot” konulu gösteriye polis izin vermedi. Gösterinin konuşmacılarından Avusturyalı aktivist Micheal Pröbsting, yaptığı açıklamada, iki

hafta önce yapılması planlanan gösterinin güvenlik gerekçesiyle düzenlenmesine izin verilmediğini söyledi. Pröbsting, “Bu büyük bir skandal ve düşünce özgürlüğüne yönelik büyük bir baskı. Anlaşılan düşünce özgürlüğü yalnız İslam karşıtı Charlie Hebdo ve (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron için var.” ifadesini kullandı. Avusturya’nın başkenti Viyana’da 2 Kasım Pazartesi düzenlenen terör saldırısında 4 kişi hayatını kaybetmiş, saldırgan emniyet güçleri tarafından etkisiz hâle getirilmişti.


GÜNDEM

Terörün Tuzağına Düşmemek

13 Kasım 2020

6

Fransız Polisinin “Terörist Muamelesi” Yaptığı Çocuklar ve Aileleri Yaşadıklarını Anlattı

Terör olayları maalesef dünya gündeminden düşmüyor. Hafta geçmiyor ki, dünyanın bir köşesinde bir terör saldırısı gerçekleşmesin. Son zamanlarda Avrupa’da tekrar saldırılar yaşanmaya başlandı. Paris, Viyana, Nice’te yaşanan saldırılar sonucunda insanlar hunharca katledildi veya yaralandı. Paris ve Nice saldırılarında bir öğretmen ve kilise ziyaretçileri hedef alınırken, Paris’te yaşanan başka bir saldırıda iki Müslüman bayan hedef alındı, Viyana’da yaşanan saldırıda ise kafe ziyaretçileri üzerine rastgele ateş açıldı. Afganistan’da Kabil Üniversitesi’nde en az 19 kişi hayatını kaybetti. Tüm bunlar tekrar gösterdi ki, terör ve canilik bu tür saldırılarla doğrudan veya dolaylı olarak herkesi hedef alıyor. "Probemli bir insan camiye gitmiş ise, buna karşılık olarak o camiyi kapatmakla yüzlerce insan mağdur edilmiş oluyor."

Fakat terör sadece insanları öldürmekle yetinmiyor. Güvenlik uzmanlarına göre bu tür saldırıların asıl hedefi toplum içinde korku ve nefret oluşturmak, güvensizlik duygusu yaymak, toplumları kutuplaştırmak, siyasi sorumluları orantısız adımlar atmaya zorlamak ve bu şekilde toplumu germek, iç kargaşaları provoke etmek. Canilerin bu emellerine ulaşmaması için toplumun her kesimi elbette ki sorumluluk üstleniyor ve üstlenmeye devam edecektir. Dinî cemaatler toplumun barış potansiyelini güçlendirirken, Müslüman cemaatler kendi dinleri adına yapılan saldırıları lanetleyerek, saldırganların umdukları gibi kutuplaşmanın tarafı olmayacaklarını, nerden gelirse gelsin provokasyonlara aldırış etmeden toplumsal huzuru destekleyen adımlar atmaya kararlı bir şekilde devam edeceklerini kararlılıkla ifade ettiler. Siyasetin bu süreci nasıl yöneteceği ayrı bir önem taşıyor. Siyaset bu süreçte bütünleştirici bir dil ile toplumun bütün kesimlerini değerli kılan ifadeler kullanarak, terörün ırkı, dini olmadığına vurgu yapmalı; dışlanılan tavrın terörü besleyen nefret ve kutuplaştırıcı unsurlar ve terörizmin kendisi olduğu vurgulanmalı. Zira bu süreçte siyasilerin kullanacağı dilin ve atacakları adımların toplumun nabzına etkisi olacağı kuşkusuzdur. Suçluların üzerine gidilirken de masum insanların zarar görmemesi için önlemler alınmalıdır. Bu hassas süreçte sivil toplum, teröristlerin provokasyonlarına gelmemelidir. Onların toplumsal huzuru hedef almasına karşılık toplumsal huzuru güçlendirecek adımlar atmaya kararlılıkla devam etmelidir. Aynı zamanda siyasetin de suçluların üzerine giderken bunu genellemeci dil ve adımlardan sakınarak yapmalıdır. Toplum da siyaset de bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak adım attığı takdirde, teröristlerin provokasyonlarına verilebilecek en etkili cevap verilmiş olacaktır.

FRANSA

Fransa'nın Albertville şehrindeki okullarında Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürlerle ilgili öğretmenlerine verdikleri cevaplar nedeniyle "terörist muamelesi" gören ve sabah erken saatlerde evleri polis tarafından basılarak karakolda sorgulanan 10 yaşındaki 3'ü Türk, 1'i Mağrip kökenli 4 çocuk ve aileleri yaşadıkları dehşeti anlattı.

F

ransa'nın Albertville ilçesinde, 4 çocuk, 5 Kasım Perşembe günü sabahın erken saatlerinde uzun namlulu silahların gölgesinde uyandı. Dehşeti yaşayan çocuklar, polis tarafından ailelerinden kopartılıp tek başlarına karakola götürülerek 11 saat sorgulandı. Çoçukların Louis Pasteur İlköğretim Okulu’ndaki bir soru karşısında, “Hazreti Muhammed’e karşı yapılan karikatürleri sevmediklerini ve kötü olduklarını söylemeleri” öğretmenleri tarafından polise ihbar edildi. Polis de ihbarı “terörizme destek” olarak algıladı ve 4 eve eş zamanlı baskın düzenledi. Fransız polisi, baskında ve karakolda “terörist muamelesinde” bulunduğu küçük yaştaki çocukların inançlarını sorguladı. Aynı mahallede yaşayan 4 aile, hala baskının şokunu yaşıyor.

“Terörist Muamelesi” Servet Yıldırım, 10 yaşındaki kızı E.Y’ye Fransız polisinin “terörist muamelesi” yapmasına tepki gösterdi. İnşaat sektöründe çalışan baba Yıldırım, “Sabah 6.30-07.00 arası polisler kıracak şekilde kapımıza vurdular. 8-10 tane terörle mücadele polisi geldi. İçeri girdiklerinde kimileri maskeli, kimilerinin ise yüzü görünmüyordu.” dedi. Polisin kendilerine hiçbir belge veya tutanak sunmadan evde arama yapmasına tepki gösteren Yıldırım, “Şoka girdik. Bize terörist muamelesi yaptılar. ‘E.Y. terörizmle suçlanıyor. Terörizme destek olduğundan kendisini (E.Y) bu şekilde götüreceğiz. Sabah 09.00’da da siz gelin polise’ diye bir ifade de bulundular.” şeklinde konuştu. Yıldırım,

polisin E.Y’yi götürmeden önce evde arama yaptığını, duvarlardaki Kur’an ayetlerinin fotoğraflarını çektiğini belirterek, “E.Y.’nin odasını aradılar, kitaplarını yere döktüler, bunların fotoğraflarını çektiler. Sonra çocuğumu alıp gittiler.” dedi. Yıldırım, kendisine hiçbir şekilde ifade tutanağı veya küçük kızına yöneltilen suçlamalarla ilgili yazılı belge verilmediğini belirtti. Kendisi ve eşinin karakoldaki ifadesinin yaklaşık iki saat sürdüğünü belirten Yıldırım, şöyle konuştu: “İfademizde ‘namaz kılıyor musunuz, camiye gidiyor musunuz, çocuklar camiye gidiyor mu, çocuklar camide dini eğitim alıyor mu, Erdoğan ve Macron arasındaki tartışma ve siyaset hakkında ne düşünüyorsunuz, Türkiye’deki siyasi görüşünüz nedir?’ gibi sorular sordular. İfademiz bittikten sonra parmak izimizi aldılar. Beyaz bir duvara götürerek teröristlere yapılan muamele gibi hem karşıdan, hem sağdan hem de soldan resmimizi çektiler.” Polisin Müslümanları fişlediğini vurgulayan Yıldırım, ifadesinde de bunu söylediğini kaydetti. Yıldırım, okulu müdürüne dava açacağı bilgisini de paylaştı.

şey söylemedi.” ifadesini kullandı. E.Y., polisin kendisini karakola götürmesine ilişkin de “Çok korktum ve ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım.” dedi. Polisin de tıpkı öğretmeni gibi kendisine Paty hakkında soru sorduğunu anlatan E.Y., aynen okuldaki cevabı verdiğini söyledi. Olayın etkisini hala atlatamadığını ifade eden E.Y., “Polis bana camiye gidip gitmediğimi sordu. Ben de cumartesi ve pazar gittiğimi söyledim. Sonra ifademi fotokopi yaptılar ve onu imzaladım.” şeklinde konuştu. “Oruç, Namaz ve Cami Soruldu” Fransız polisinin sabah evinden aldığı Y.E.A. da kendilerine okulunda sorulan soruya ilişkin, “Keşke o karikatürleri göstermeseydi, ‘sanırım ondan öldü’ diye söyledik.” dedi. 10 yaşındaki Y.E.A. karakolda kendisine oruç, namaz ve camiyle ilgili sorular sorulduğunu aktararak, “Ben de cevap olarak ‘evet eşyalarımla camiye gidiyorum, namaz kılıyorum, oruç tutuyorum. Ama oruçlarımı sadece pazartesi tutuyorum çünkü okulum var.” dedim.” diye konuştu.

“Çok Korktum”

“Çocuklarımın Psikolojisi Düşünülmedi”

Yaklaşık 11 saat polisin alıkoyduğu E.Y. de okuldaki öğretmeninin kendisine, öldürülen öğretmen Paty hakkında ne düşündüğünü sorduğunu belirterek, “Ben de dedim ki; ‘O öldüğü için üzüldüm ama o karikatürü göstermese hiçbir şey olmazdı.’ dedim. Öğretmen de bana ‘tamam anladım’ dedi. Başka hiçbir

Polisin yatağında uykudan uyandırdığı 10 yaşındaki M.E.P.’nin annesi Ayşegül Polat ise çocuğunun çok korktuğunu ve ağlamaya başladığını söyledi. Polat, polisin evdeki kitapların tek tek fotoğrafını çektiğini belirtti. Aileler çocuklarının ellerinden alınmasının endişesini de taşıyor.


GÜNDEM

13 Kasım 2020

7

Fransa İslamofobi ile Mücadele Derneği:

“Fransa’da Güvende Değiliz, Fransa’dan Ayrılacağız” FRANSA

Fransa’da İslam düşmanlığı ile mücadele eden ve pek çok İslamofobik olayı mahkemelere taşıyan İslam düşmanlığı ile mücadele birliği, çalışmalarını bundan sonra Fransa dışında sürdüreceğini açıkladı.

F

ransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) kuruluşu, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yönetiminin Müslümanlara yönelik tutumu nedeniyle güvende olmadıklarını ve çalışmalarını bundan sonra Fransa dışında sürdüreceklerini bildirdi. Açıklamada ayrıca, ülkede son haftalarda dernek hakkında kesintisiz şekilde iftiraların atıldığı ve çok sayıda hakarete maruz kalındığı belirtildi.

ve her olay sonrasında Müslümanların topluca suçlandığına vurgu yapıldı.

Fransa’da terör ve radikalleşmeyle mücadele adı altında İslamofobinin zamanla normalleştirildiği belirtilen açıklamada dernek, “Can güvenliğimiz kalmadı. Bize yöneltilen suçlamalar maalesef Fransa’da Müslümanların çoğunun maruz kaldıklarının bir örneği.” denildi

FRANSA’DA İSLAM DÜŞMANLIĞI YÜZDE 77 ARTTI

Açıklamada: “Her zaman, Müslümanlar terörü yeteri kadar kınamamakla suçlanıyor. Ama, bir saldırı sonrası, Müslüman olarak sessiz kalıyorsanız, dayanışma göstermemekle ve tepki gösterdiğinizde ise takiyye yapmakla suçlanıyorsunuz.” denildi.

Fransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) tarafından yayınlanan 2019 yılı İslam düşmanlığı raporuna göre ülkede son üç yılda İslam düşmanlığı yüzde 77 oranında arttı.

İslam düşmanlığı olaylarının yüzde 70’i Müslüman kadınları hedef alırken, Müslümanlara karşı işlenen ayrımcılık olaylarının da yüzde 59’u devlet dairelerinde meydana geldi. NEFRET ÖLÇER

Bu arada, Fransa İslamofobi ile Mücadele Kolektifi (CCIF) başta Fransa olmak üzere İtalya ve diğer ülkelerde sosyal medyada İslam ve Müslümanlara karşı yayılan nefretle mücadele programını da yürütüyordu. CCIF, Hatemeter (Nefret Metre / Nefret Ölçer) isimli program ile, bu alanda çalışma yapan pek çok kurum ve kuruluşa sistematik yardımda bulunuyordu.

Fransız Gazeteci Elisabeth Levy:

“Başörtüsü Fransa’nın Düşmanlarının Üniformasıdır” Fransız gazeteci Elisabeth Levy, konuk olduğu bir televizyon programında, kamusal alanda başörtüsü yasağının getirilip getirilmemesine ilişkin tartışmaya katıldı.

F

ransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un başını çektiği, İslami kuruluş ve Müslümanlara yönelik baskı sonrası Müslümanları hedef alan birçok eylem ve söylemlerin artması dikkat çekiyor. Bunlara bir yenisi daha eklendi. Fransız gazeteci Elisabeth Levy katıldığı bir televizyon programında, kamusal alanda başörtüsü yasağının getirilip getirilmemesine ilişkin tartışmaya katıldı.

“FRANSA DÜŞMANLARININ ÜNİFORMASI OLAN BAŞÖRTÜSÜ”

Başörtüsünün birçok kişi için siyasi İslam’ın ve cinsel ayrımın simgesi olduğunu iddia eden Levy, “Çok sayıda Müslüman, ‘Biz de diğerleri gibi Fransızız, ulusal topluluğun bir parçasıyız.’ diyor. Fransa düşmanlarının üniforması da olan başörtüsü için, bir kişinin bile Samuel Paty’nin

anısına, ‘bir haftalığına ya da birkaç günlüğüne sağduyu göstererek başörtümü çıkarıyorum’ dememesine şaşırıyorum.” ifadelerini kullandı. Levy, sunucu ve diğer konukların şaşkın bakışları arasında sözlerine devam ederek, bunu dayatmadığını dile getirdi. MÜSLÜMAN DERNEK VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA BASKILAR ARTTI

Paris yakınlarındaki Conflans-Sainte-Honorine semtinde 16 Ekim’de bir öğretmen başı kesilerek öldürülmüştü. Fransız yetkililer, öğretmenin katil zanlısının cesedin yakınlarında elinde bıçakla görüldüğünü ve kaçtıktan sonra polis tarafından vurularak öldürüldüğünü açıklamıştı. Ortaokulda görevli tarih öğretmeninin öldürülmeden birkaç gün önce Hazreti Muhammed’e hakaret içerikli bir karikatür gösterdiği ve velilerin buna tepki verdiği kaydedilmişti. Bunun üzerine ülkede Müslüman dernek ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskı ve baskınlar arttı.


GÜNDEM

13 Kasım 2020

8

Fransa’da Markette Ayrımcılık:

Başörtülülerin Girişini Yasakladı

FRANSA

Fransa’nın güneyindeki Nimes kentinde, markete başörtülülerin girmesinin yasak olduğuna dair yazı asan kişi hakkında soruşturma başlatıldı.

N

ice kentinde 29 Ekim'de düzenlenen ve 3 kişinin hayatını kaybettiği kilise saldırısının ardından, Nimes kentinde bir kişi, marketinin camına “Bugünden itibaren başörtülü kadınların buraya girişi yasaktır.” yazılı bir duyuru astı. Yazının tepki çekmesi ve sosyal medyada yayılmasının ardından Nimes Savcılığı, esnaf hakkında “yasa dışı şekilde satışı reddettiği ve ayrımcılık yaptığı” gerekçesiyle soruşturma başlattı. Savcılık, olayın, market sahibine tehdit mesajları gönderildiği iddiaları ile dükkanın camlarının kırılmasının yönüyle de inceleneceğini bildirdi. KESİNLİKLE TASVİP ETMİYORUZ

Marketin bağlı olduğu Casino grubundan yapılan açıklamada, market sahibinin yazıyı bilgileri haricinde cama astığı, bu gibi

eylemlerin kesinlikle tasvip edilmediği ve şiddetle kınandığı kaydedildi. Açıklamada, grubun ürünlere serbest erişim sağlayan yasalara uygun şekilde tüm müşterilerinin beklentileri karşılama çabasında olduğu ifade edildi. Güney Fransa’daki Nice kentinde bulunan Notre Dame Kilisesi yakınlarında 29 Ekim günü sabah saatlerinde bir kişi bıçaklı saldırı düzenleyerek 3 kişiyi öldürmüş, çok sayıda kişiyi yaralamıştı. Saldırgan yakalanırken Fransa Terörle Mücadele Savcılığı olaya ilişkin soruşturma başlatmıştı. Diğer yandan, Nice’teki saldırıdan iki saat sonra Avignon kentinde, aşırı sağcı bir kişi saldırı girişiminde bulunmuş, ancak polis tarafından vurularak öldürülmüştü. Yetkililer, saldırganın psikolojik bakımdan sorunlu olduğunu, bu nedenle olayın terör kapsamında değerlendirilmeyeceğini açıklamıştı.

Fransa Sınır Güvenliğini Terör Saldırıları Nedeniyle İki Katına Çıkardı FRANSA

Fransa'da artan terör saldırıları nedeniyle sınır güvenliğinin iki katına çıkarıldığı açıklandı.

C

umhurbaşkanı Emmanuel Macron, sınır kontrollerini denetlemek için bulunduğu Fransa-İspanya sınırındaki Pyrenees-Orientales bölgesinde yaptığı açıklamada, terör tehdidi, kaçakçılık ve yasa dışı göçle mücadele kapsamında sınırlardaki güvenliğin iki katına çıkarıldığını belirtti. Bu kapsamda sınırlardaki güvenlik güçlerinin sayısının 2 bin 400’den 4 bin 800’e çıktığını aktaran Macron, kararın ülkedeki terör tehdidinin artması nedeniyle alındığını kaydetti.

“SCHENGEN BÖLGELERİNDEKI SINIR KONTROLLERİ DERİNLEMESINE ELDEN GEÇİRİLMELİ”

Fransa Cumhurbaşkanı, terör eylemlerini gerçekleştirenlerin sığınmacıların geçiş noktaları üzerinden ülkeye giren kişiler olduğunu söyledi. Schengen bölgelerindeki sınır

kontrollerinin “derinlemesine” elden geçirilmesinden yana olduğunu belirten Macron, “Aralık ayındaki Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’ne bu yönde öneri sunacağız.” dedi. TERÖRLE MÜCADELE PLANI: “ACİL SALDIRI”

Fransa’nın güneydoğusundaki Nice kentinde bulunan Notre Dame Kilisesi’nde 29 Ekim’de bıçaklı saldırı düzenlenmiş, saldırıda 3 kişi yaşamını yitirmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştı. Saldırının ardından ülke genelinde terörle mücadele planı “acil saldırı” seviyesine getirilmişti. Fransa Terörle Mücadele Savcısı Jean-François Ricard, saldırganın 21 yaşındaki bir Tunuslu olduğunu, 20 Eylül’de İtalya’nın Lampedusa Adası’na ve 9 Ekim’de Fransa’ya geldiğini bildirmişti.


GÜNDEM

13 Kasım 2020

9

Fransa’daki Eğitim Merkezine İkinci Kez Saldırı

FRANSA

Fransa'daki Belleydoux Eğitim Merkezi’ne kimliği belirsiz kişilerce maddi hasar verildi. Fransa Millî Görüş İslam Konfederasyonu Alpes Bölge Başkanı Yusuf Çakır olayı Camia'ya anlattı.

F

ransa’nın Alpes Bölgesine bağlı Belleydoux Eğitim Merkezi’ne kimliği belirsiz kişilerce zarar verildi. İki hafta içerisinde ikinci kez böyle bir saldırı ile karşılaştıklarını belirten Fransa Millî Görüş İslam Konfederasyonu (CIMG) Alpes Bölge Başkanı Yusuf Çakır, “Eğitim Merkezimiz dört binadan oluşuyor. Maalesef hepsine girilmiş ve değer taşıyan eşyaların bir kısmı çalınmış, geri kalanlara ise zarar verilmiş.” dedi.

“YAZILANLAR IRKÇILIK VE DİN DÜŞMANLIĞI İÇERİYOR”

uzun zamandır boş olduğunu da sözlerine ekledi.

İlk saldırının ardından eğitim merkezine gittiğini belirten Çakır, “Pencerelerin ve kapıların kırık olduğunu gördüm. Kapılara yazılar yazılmış. Yazılanlar ırkçılık ve din düşmanlığı içeren söylemler.” şeklinde ifadelerde bulundu. Belleydoux Eğitim Merkezi’nin yaz ve kış tatil kursları için kullanıldığını bildiren Çakır, pandemiden dolayı

İKİ HAFTA İÇERİSİNDE İKİNCİ SALDIRI

İki hafta içerisinde ikinci saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını açıklayan Çakır, Fransız polisinin her iki saldırı ile alakalı bilgilendirildiğini ve muhtelif yerlerden DNA örnekleri alındığını açıkladı. Dört sene önce benzer bir saldırının olduğunu ifa-

Avusturya’da 4 Kişinin Ölümüne Yol Açan Teröristin Gittiği Camiye Kapatma Kararı Avusturya’nın başkenti Viyana’da 2 Kasım Pazartesi gerçekleştirilen terör saldırısının faili 20 yaşındaki saldırganın ilişkili olduğu ileri sürülen bir cami ve derneğin kapatılmasına karar verildi.

de eden Bölge Başkanı Çakır, failin aşırı sağcı bir grup üyesi olduğunu ve yakalandığını belirtti. İSLAM VE MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDE BASKI ARTIYOR

Fransa’da İslam ve Müslümanları hedef alan söylemler ve eylemler neticesinde Müslümanlar üzerinde baskı artıyor. Fransa'da Chateaudun Mevlana Camii’ne yapılan kundaklama girişiminin ardından

A

vusturya’nın başkenti Viyana’da 2 Kasım Pazartesi gerçekleştirilen terör saldırısının faili 20 yaşındaki saldırganın ilişkili olduğu ileri sürülen bir cami ve derneğin kapatılmasına karar verildi. Avusturya İçişleri Bakanı Karl Nehammer ve Uyum Bakanı Susanne Raab, düzenlenen ortak basın toplantısında, terör saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu. Uyum Bakanı Susanne Raab, terörizmin amacının toplumları ayrıştırmak olduğunu, özellikle Avusturya’da Müslüman ve Müslüman olmayanlar arasında gerginlik oluşturarak, nefretin ortaya çıkmasını amaçladığını söyledi. Raab, terör saldırısını düzenleyen kişinin şartlı tahliyesinin ardından Viyana’da biri cami diğeri dernek iki kuruluşu sıklıkla ziyaret ettiğini, bu derneklerle yakın ilişki içinde olduğunu ileri sürdü. CAMI VE DERNEĞE KAPATMA

Raab, Avusturya İslam Cemaati (İGGÖ) Başkanı Umit Vural’la görüşerek, söz konusu caminin yasal statüsünün kaldırılması ve faaliyetlerine son verilmesi için gerekli yasal adımların atıldığını dile getirdi. Caminin yanı sıra kapatma kararı alanın derneğinde faaliyetlerine son verilmesi için İçişleri Bakanlığının hukuki süreci başlattığını bildiren Raab, radikalizm ve aşırıcılığa karşı mücadele yürütüldüğünü İslam ve Müslümanların hedef alınmadığını söyledi. İçişleri Bakanı Karl Nehammer de terör saldırganına ilişkin yürütülen soruşturma hakkında bilgi paylaştı.

gelen bu saldırıyı değerlendiren İslam Toplumu Millî Görüş Genel Başkanı Kemal Ergün sosyal medya hesabından “Fransa’daki Belleydoux Eğitim Merkezimize geçtiğimiz hafta kimliği belirsiz kimselerce girilip zarar verilmişti. Bugün yine binanın kapısına birtakım yazılar ve semboller yazılıp zarar verildiği tespit edildi. Faillerin bir an önce yakalanıp adalete teslim edilmesini bekliyoruz.” açıklamasında bulundu.

İSTIHBARAT ZAAFI

Bu arada teröriste ilişkin yapılan soruşturma kapsamında olay öncesinde istihbarat biriminde zaaf yaşandığını belirten Nehammer, “Terörle mücadelenin yürütüldüğü Viyana Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Biriminde açık bir şekilde, bize göre tolerans gösterilemeyecek hatalar yapılmıştır.” ifadesini kullandı. AVUSTURYA İSLAM CEMAATINDEN AÇIKLAMA

Öte yandan Avusturya İslam Cemaati, cami kapatılmasına ilişkin basına yaptığı açıklamada, kendilerine bağlı olan bir caminin İslami değerler başta olmak üzere, anayasa ve İslam Yasasına aykırı hareket ettiğine ilişkin bilgilendirmenin geldiğini, bu doğrultuda İGGÖ’nün caminin yasal statüsünü kaldırdığını, durumu Başbakanlığa Bağlı Din İşleri Dairesine bildirdiğini kaydetti. “DIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜLKEMIZDE YÜKSEK BIR DEĞERDIR”

Açıklamada, “Din özgürlüğü ülkemizde yüksek bir değerdir, bunun kötüye kullanılmasını önlemek zorundayız ve önlemeye de devam edeceğiz. Bu doğrultuda gerekli makamlarla görüşerek, caminin kapatılması talimatını verdik.” ifadesine yer verildi. Avusturya’nın başkenti Viyana’da gerçekleşen terör saldırısında 4 kişi hayatını kaybetmiş, saldırgan polis tarafından etkisiz hâle getirilmişti.


GÜNDEM

1316Kasım Ekim 2020

Mescid-i Harâm Tam Kapasiteyle İbadete Açılıyor

10

Fransa’da Camiye Tehdit:

“Savaş Başladı, Sizi Ülkemizden Çıkaracağız”

SUUDİ ARABİSTAN

Yaklaşık 8 ay önce Kovid-19 salgını nedeniyle askıya alınan umre ziyaretlerine izin verildi. Mescid-i Harâm'ın tam kapasiteyle ibadete açılacağı duyuruldu.

S

uudi Arabistan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaklaşık 8 ay önce askıya alınan umre ziyaretlerine izin verilmesinin ardından yurt dışından ilk umre kafilesinin ülkeye ulaştığını duyurdu. 3 GÜN KARANTİNADA TUTULACAKLAR

Suudi Arabistan haber ajansının (SPA) haberine göre, Endonezya ve Pakistan’dan gelen ilk umre kafilesini taşıyan uçaklar 4 Kasım'da Cidde kentindeki Kral Abdülaziz Uluslararası Havalimanı’na indi. Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı da Kovid-19 önlemleri kapsamında yurt dışından gelen umrecilerin 3 gün karantinada tutulacaklarını ve ardından umre ibadetlerini yapacaklarını belirtti. PANDEMİDEN DOLAYI MESCİD-İ HARÂM GÜNLÜK 6 BİN KİŞİ AĞIRLIYORDU

Suudi Arabistan makamları mart ayı başlarında Kovid-19 nedeniyle umre ziyaretlerini askıya almış, 4 Ekim’de de ülkede

yaşayanlar için umre ziyaretlerini yeniden başlatmıştı. İçişleri Bakanlığı kaynakları, 23 Eylül’de yaptıkları açıklamada, ülke içinden umre yapmak isteyenler için 4 Ekim’den itibaren Mekke’de, Kabe’nin de içinde bulunduğu Mescid-i Harâm’ın yüzde 30’luk kapasiteyle (günlük 6 bin kişi için) açılacağını, 18 Ekim’den itibaren ise Mescid-i Harâm ile Mescid-i Nebevi’deki Ravza-i Şerîf’in yüzde 75 kapasiteyle ülke içinden ziyaretçileri kabul edeceğini aktarmıştı. TAM KAPASİTEYLE İBADETE AÇILIYOR

Kasım ayının başından itibaren ise yurt içi ile yurt dışından umre ve ibadet için gelenlerin kabul edilmeye başlanacağını belirten kaynaklar, bu aşamada Mescid-i Harâm ve Mescid-i Nebevi’nin Kovid-19 önlemleri alınarak tam kapasiteyle ibadete açılacağını ifade etmişti. Kovid-19 salgını nedeniyle bu yıl hac ibadeti sadece Suudi Arabistan’da yaşayanlarla sınırlı tutulmuş, yurt dışından hacı adayı kabul edilmemişti.

FRANSA

Fransa’da bulunan Vernon kentindeki bir camiye tehdit mektubu gönderildi. Mektupta, “Savaş başladı, sizi ülkemizden çıkaracağız. Samuel’in ölümünün hesabını vereceksiniz” ifadeleri yer aldı.

F

ransa’nın kuzeyindeki Vernon kentindeki caminin posta kutusuna bırakılan bir notta, Türklere, Araplara ve cami cemaatine yönelik ölüm tehdidi ve hakaret mesajları yer aldı. “Savaş başladı, sizi ülkemizden çıkaracağız. Samuel’in ölümünün hesabını vereceksiniz” ifadelerinin yazıldığı mesajda, başörtülü Müslüman kadınlara yönelik çirkin ifadeler de kullanıldı. Fransa'nın Chateaudun kentinde, İslam Toplumu Milli Görüş'e (CİMG) bağlı

camiye kundaklama girişiminde bulunulmuş. Compiegne kentinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Ulu Cami'ye de domuz kafası bırakılmıştı. MACRON, MÜSLÜMANLARI HEDEF GÖSTERMİŞTİ Fransa’da 16 Ekim’de Hazreti Muhammed’e hakaret içerikli karikatürleri derste öğrencilerine gösteren bir öğretmenin başının kesilerek öldürülmesinin ardından, Macron’un bü-

yük bir kısmının İslam’ı ve Müslümanları hedef alan açıklamalarda bulunması ile Hazreti Muhammed’e hakaret içerikli karikatürlerin binaların duvarlarına yansıtılması İslam dünyasında tepki ve protestolarla karşılaşmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron açıklamasında, Hazreti Muhammed’e yönelik karikatürleri yayınlamaktan vazgeçmeyeceklerini söylemişti. Macron’un bu açıklamaları İslam dünyasında tartışmalara ve protestolara yol açmıştı.


GÜNDEM

13 Kasım 2020

11

Almanya’da Hz. Muhammed Karikatürü ve Charlie Hebdo Karşıtı Gösteri Yasaklandı

ALMANYA

Almanya’nın Frankfurt şehrinde, Hz. Muhammed karikatürleri ve Charlie Hebdo dergisini protesto amacıyla 7 Kasım’da planlanan gösteri, belediye tarafından yasaklandı.

A

lmanya’nın Hessen eyaletindeki Frankfurt şehrinde, Hz. Muhammed karikatürleri ve “Charlie Hebdo” dergisi karşıtı gösteri, belediye tarafından iptal edildi. Alman basınında yer alan haberlere göre, Frankfurt Belediye Meclisi’nde kentin güvenlik işlerinden sorumlu Markus Frank’ın yaptığı açıklamada, cumartesi günü yaklaşık 200 kişinin katılması beklenen gösterinin Frankfurt’ta kamu düzeni ve güvenliği için tehdit oluşturduğunu savundu.

“TAHAMMÜL EDİLEMEZ BULUYORUM”

Fransa ve Avusturya’da meydana gelen terör saldırılardan sonra Avrupa’da, terör kurbanlarının yakınlarıyla birlikte yas tutulduğunu belirten Frank, “Tam bu sırada liberal ve dünyaya açık kentimizde hiciv dergisi Charlie Hebdo’ya karşı bir gösteri düzenlenecek olma-

sını tahammül edilemez buluyorum” ifadesini kullandı. Frank ayrıca bu gösterinin terör saldırılarında hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının duygularını da inciteceğini söyledi. Toplanma hakkı ve ifade özgürlüğünün yüksek değerler olduğunu aktaran Frank, ancak toplumsal barış konusundaki sorumluluğun ve ortak değerlerin gerilimin daha fazla artmasına izin vermemeyi gerektirdiğini kaydetti.

Fransa’da 10 Yaşındaki 4 Çocuk 11 Saat Boyunca Sorguya Çekildi Fransa’da 10 yaşındaki Müslüman 4 çocuk, Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatürlerle ilgili okullarında gerçekleştirilen bir tartışmanın ardından, evleri basılarak karakola götürüldü ve 11 saat boyunca sorgulandı.

F

ransa’nın Albertville şehrinde yaşayan 10 yaşındaki 3'ü Türk 1'i Mağribli 4 çocuk, okullarında Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatürler ve öldürülen öğretmen Samuel Paty ile ilgili gerçekleştirilen bir tartışmanın ardından polis tarafından karakola götürüldü. Çocuklar, radikalleşme eğilimlerinin olup olmadıklarının tespit edilebilmesi için 11 saat boyunca sorgulandı.

10 maskeli polis neredeyse kapıyı kıracak şekilde çaldı ve eve uzun namlulu silahlarla girdi. Duvar süslemelerinin fotoğraflarını çektiler, bütün evi arayarak ipucu bulmaya çalıştılar. Çocuğumuzu daha sonra gelip almamızı istediler.

şündüğümüze dair sorular sordular. Herkes ailemizi tanıyor. Okul bizi çok iyi tanıyor; aynı okula giden birkaç çocuğumuz vardı. Radikalleşme eğilimi olsaydı herkes bilirdi” dedi.

“DINSEL INANÇLARIMIZLA ILGILI SORULAR SORDULAR”

“MASKELI POLISLER SILAHLARLA EVI BASTI”

Çocuğumuzu almaya gittiğimizde de dinsel inançlarımızla ve Macron ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki gerginlikle ilgili ne dü-

Albertville polisi, sorgulanan dört çocukla ilgili bilgi verilemeyeceğini açıkladı. Ayrıca ebeveynler, polisin kendilerine çocuklarının gözaltına alınma nedenlerine ilişkin belge vermeyi reddettiğini söyledi.

Türk baba, “Sabah saat 7’den önce,

POLIS AÇIKLAMA YAPMADI


DÜNYA

13 Kasım 2020

12

Dolkun İsa:

“Doğu Türkistan’da Tam Bir Soykırım Uygulanıyor”

ASİMİLASYON SOYKIRIMA DÖNÜŞTÜ

DOĞU TÜRKİSTAN

Dolkun İsa: “Doğu Türkistan’da tam bir soykırım uygulanıyor. Ülke tamamıyla bir açık hava hapishanesi.. Oruç tutmak yasak, domuz eti yemek, içki satmak mecburi. Hanımların elbiseleri uzun diye polisler tarafından kısaltılıyor.”

Ülkede soykırım yaşandığını çeşitli örneklerle ortaya koyan Dolkun İsa, Çin yönetiminin asimilasyondan soykırıma bide bire geçmediğini, aksine tüm dünyanın tepkisini ölçerek bu noktaya geldiğini anlattı. İsa şunları söyledi: “Çin bu politikaya birden bire geçmedi. Önce, İslam dünyasını test etti. Sonra, Batı dünyasını test etti. Hatta insan hakları örgütlerini test etti, ne yapacaklar diye. Medyayı test etti. Dünyadan bir tepki almayacağını anladıktan sonra asimilasyon politikasını soykırım politikasına dönüştürdü. Ve bunu da çekinmeden uyguluyor.”

DOĞU TÜRKİSTAN AÇIK HAPİSHANE

Toplama kampları ile de bilgi veren Dolkun İsa, kamplarda tutulan Doğu Türkistanlıların sayısının 2-3 ya da 5-6 milyon olduğu söylense de asıl meselenin Türkistan’ın tamamının bir açık hapishane olduğunu söyledi. Sözlerine “Dışarıdaki insanlar da mahkûmlar gibi yaşıyor. Mesela benim 20 km uzaklıkta yaşayan bir kardeşimi ziyaret et-

mem için polisten izin almam g e r e k i y o r. Kardeşime gideceğim, otobüse sadece kimlikler inizle giremezsiniz, size verilen özel izin ve kimlikle gidebilirsiniz. Sonra kardeşinizin olduğu yerde de tekrar polise gidip, bakin ben geldim, burada kalabilir miyim diye ikinci bir izin daha almanız lazım.” şeklinde devam eden Dolkun İsa, özellikle dinî yasama müdahale edildiğini de anlattı. Buna, ramazan orucu ile tesettürün yasaklanmasını ve lokantalarda içki mecburiyetini örnek gösterdi. İsa şunları anlattı: ORUÇ YASAKLANDI: ÖĞLE-

D

ünya Uygur Kurultayı Genel Başkanı Dolkun İsa, Camia Tv’de yaptığı açıklamada, Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da tam bir soykırım uyguladığını söyledi. Selçuk Çiçek’in sunduğu “Asıl Mesele” isimli programda konuşan Dolkun İsa, 2014 yılında şimdiki Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in iktidara gelmesi ile Doğu Türkistan’da uygulanan asimilasyon politikasının tam bir soykırıma dönüştürüldüğünü anlattı. Doğu Türkistan’ın Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak anayasal özerkliğe sahip olduğunu ancak bu özerkliğin hiç bir zaman uygulanmadığını dile getiren Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa, “Doğu Türkistan, Yalta Konferansı sonrasında Çin’e terkedildi. Çin de 1949 yılında sadece 5 yıl süre ile orada kalacağını söyledi. Ama daha sonra ilhak etti.” diyerek, tarihi olarak Doğu Türkistan’ın Çin’den ayrı olduğunu söyledi.

YİN YEMEK YEMEK MECBURİ OLDU

“2013-2015’dan itibaren ramazan aylarında oruç yasaklandı. Oruç yasağının, önce 2013 ve 2014’de denemesini yaptılar. Gizli oruç tutanlar da takip edildi. Sahur vakti bütün evler kontrol altına alındı. Fakat, işe, daireye çalışmaya gittiğinizde oruç testi yaptılar. Özellikle okul ve işyerlerine öğle yemeği getirip, zorla yemek de yedirdiler. Yemeyenleri cezalandırdılar. Ramazan aylarına has içki içme yarışmaları yapıldı. Buna hanımların da katılmasını şart koştular.” HANIMLARIN ELBİSELERİNİ KISALTIYORLAR

Erkeklerin sakallı, hanımların tesettürlü olmasının terörist muamelesi görmek için yeterli olduğuna da işaret eden Dolkun İsa, Bu konuda şunları söyledi: “Doğu Türkistan’da hanımların başörtülü olması yasaktır. Hatta, o kadar ileri gidiyorlar ki, sokaklarda polisler, uzun elbise giyen hanımların elbiselerinin eteklerini kesiyorlar, kısaltıyorlar. Öte yandan başörtüsü bizde, hem dindarlığı gösterdiği gibi aynı zamanda gelenek. Dindar olmayanlar dahi bu geleneğe uyuyorlar.” HELAL ET YASAK, DOMUZ ETİ YEMEK MECBUR

DÜNYA UYGUR KURULTAYI GENEL BAŞKANI DOLKUN İSA, CAMIA TV’DE YAPTIĞI AÇIKLAMADA, ÇIN YÖNETIMININ DOĞU TÜRKISTAN’DA TAM BIR SOYKIRIM UYGULADIĞINI SÖYLEDI.

Helal et yemenin de yasaklandığına dikkat çeken Dolkun İsa, 2017 yılında anti-Helalizm diye bir kampanya başlatıldığını, hatta Müslüman restoranlarında içki satmanın zorunlu hâle getirildiğini bildirdi: “İçki ve sigarayı insanların görebileceği yere koyacaksınız. Bu arada, mesela bir Çinli bir arkadaşınızla bir lokantaya gittiniz ve arkadaşınız size domuz eti ikram etti. O domuz etini yemem diyemezsiniz. Eğer yemezseniz. Radikal diye suçlanır, terörist damgası yer, ve hapse atılırsınız.”


DÜNYA

13 Kasım 2020

13

Çin, Nanguan Camii'nin Kubbe ve Arapça Yazılarını Söktü

Ç

Jin Xu isimli Çinli sanat tarihçisi yaptığı Nanguan Camii resmiyle birincilik kazanmıştı.

in yönetimi ülkedeki Müslümanlara karşı uyguladığı baskıları farklı şekillerde sürdürüyor. The Telegraph gazetesinin haberine göre, Çinli Müslümanların ağırlıkta olduğu ülkenin batısındaki Ningxia Eyaleti'nin başkenti Yinchuan'daki Nanguan Camii'nin kubbeleri, Arapça yazıları ve cami dekorasyonunda kullanılan süslemeleri tamamen kaldırıldı.

lar konusunda derinden endişeliyiz. Çin'i, anayasasına ve uluslararası yükümlülüklerine uygun olarak din ve inanç özgürlüğüne saygı göstermeye çağırıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Gazetenin yayınladığı ve caminin önceki ve sonraki durumunu gösteren fotoğrafta, yeni şekli ile her hangi bir cami özelliği görünmüyor. Gazete haberine göre, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, tarihî caminin bu şekilde restore edilmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Bakanlık açıklamasında, “Çin'deki İslam ve diğer dinler üzerindeki kısıtlama-

Restorasyon sonrasında her hangi bir cami özelliği kalmayan bina ile ilgili ilk bilgiyi İngiltere’nin Pekin Büyükelçi Yardımcısı Christina Scott Twitter’deki hesabından verdi.

BELGE URKUNDE

PEKİN BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI DUYURDU

Scott, "Nanguan Cami, amacını gösteren herhangi bir sanattan arındırılmış. Komşu restoranlar ve dükkanlar kapalı ve boş, yoksa yeni-

leniyor mu?" yazarak cami restorasyonuna tepkisini dile getirdi. Scott bir başka twitinde de “Eyvahlar olsun! İçi öyle güzeldi ki. Şimdi sadece soğuk ve ruhsuz bir iç mekanı var.” dedi. RESMİNİ YAPTIĞIM CAMİ BENİ BİRİNCİ YAPMIŞTI

İngiliz diplomatın twitine cevap yazan Jin Xu isimli Çinli sanat tarihçisi de camiin önceki resimlerini yayınladı. Jin Xu: “1990 yılında 6 sınıfta iken, ‘Kendi Eyaletinizin Resmini Yapın’ yarışmasında bu camiin resmini yapmış ve birinci olmuştum.” yazdı. Jin Xu ayrıca, geçen yaz aylarında çektiği resimleri de yayımladı.

İsim

Vefat tarihi

Bölge ve şubesi

Nusrat Özbek Fikriye Önal Hüseyin Arslan Mustafa Can Erkan Altunordu Hasan Durmaz Ayşe Ousta Şeref Özkanlı Wakeel Khan Bahram Khel Naciye Ürgen Memiş Uysal Fatma Sadık Malak Adem Tanrıseven Mikdad Othman Şeref Ören Hüseyin Ocak Pinar Işler Ayhan Kutay Ali Hançer Rüştü Erdağ

22.10.2020 23.10.2020 22.10.2020 24.10.2020 24.10.2020 26.10.2020 26.10.2020 26.10.2020 27.10.2020 27.10.2020 27.10.2020 28.10.2020 28.10.2020 27.10.2020 28.10.2020 29.10.2020 29.10.2020 29.10.2020 30.10.2020 29.10.2020

Köln / Weidenpesch Köln / Meschenich Berlin / Wedding-H.b Düsseldorf / Ob-Aksemseddin Ruhr-A / Herne1 Hessen / Wisbaden Berlin / Wedding-H.b Köln / Deutz Hessen / Frankfurt West Viyana / W-Hamidiye Köln / Weidenpesch Hessen / Kassel Berlin / Neuköln-Gop K. Bavyera / Schweinfurt Ruhr-A / Kamen Hamburg / Hh - Veddel Linz / A. Pucheim Berlin / Schöneberg-E.s Hamburg / Hh- Kücük Istanbul Hessen / Hanau

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

Çin'de ünlü Nanguan Camisi tamir sonrasında ucubeye döndü. İngiliz diplomat Christina Scott: “Eyvahlar olsun! İçi öyle güzeldi ki. Şimdi sadece soğuk ve ruhsuz bir iç mekânı var.” dedi.

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER

RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

İsim Bebek Ali Kiraz Sakancı Selim Nurten Mustafa Kumsal Ayşe Gökler Hasan Kocaslı Jale Sarsılmaz Ahmet Aykut Nazey Sevindik Zekeriya Perikan Ahmet Küçük Sabriye Işgör Hacere Toraman Ramazan Sarı Fatma Uzun Ali Güven Ahmet Karaca Cafar Yıldız Mürvet Çalay Hayati Akca Ismet Yüksel

Vefat tarihi

30.10.2020 Schwaben / Thannhausen 25.10.2020 K. Bavyera / Fürth 30.10.2020 Arlberg / Bregenz 30.10.2020 Köln / Leverkusen 01.11.2020 Linz / A. Pucheim 31.10.2020 Berlin / Kreuzberg-Me 01.11.2020 Köln / Neuwied 01.11.2020 Hamburg / Lübeck 02.11.2020 Ruhr A / Marl 03.11.2020 Köln / Kerpen 02.11.2020 Berlin / Charlottenburg.en. 03.11.2020 Viyana / W-Tuna 04.11.2020 Hessen / Hanau 04.11.2020 Bremen / B-Hemelingen 04.11.2020 Hannover / Hannover IN SCHWEREN 04.11.2020 Berlin / Kreuzberg-Me STUNDEN SIND 04.11.2020 Hannover / Braunschweig WIRHannover BEI IHNEN 04.11.2020 / Peine 04.11.2020 R.-N.-Saar / Frankenthal HERKES Württemberg DER TOD / Fellbach 05.11.2020 ÖLECEK YAŞTADIR KENNT ALTER 05.11.2020 Ruhr-A KEIN / Ge-Merkez

EN HÜZÜNLÜ GÜNÜNÜZDE YANINIZDAYIZ

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

DEFİN ADRESİ

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

BEERDIGUNGS ORT

NAKİL

ÜBERFÜHRUNG

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

Bölge ve şubesi

TESLİM

ÜBERGABE


DÜNYA

13 Kasım 2020

14

Cezayir’den Fransa’ya İslam’a Hakaret Sebebiyle Dava Açılması Çağrısı CEZAYİR

Cezayir’deki siyasal partiler İslam ve Müslümanlara karşı nefret söylemi ve ırkçılık suçlarından Fransa'ya karşı dava açılması çağrısı yaptı

C

ezayir parlamentosundaki 7 partiden, Fransa’ya, İslam’a ve sembollerine hakaret kampanyası yürüttüğü için uluslararası dava açılması çağrısında bulunuldu. Yedi partiden yapılan ortak yazılı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Hazreti Muhammed’e yönelik hakaret içerikli ifadeleri kınandı. Uluslararası insan hakları kuruluşlarına, nefret söylemi ve ırkçılık suçlarından Fransa’ya karşı dava açıl-

ması çağrısı yapılan açıklamada, Arap ülkelerindeki meclisler de Fransa’nın tutumunu kınamak için olağanüstü toplantılar yapmaya davet edildi. TEKPİLER GELMEYE DEVAM EDİYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ifadeleri ve bazı Fransız yetkililerin İslam karşıtı uygulamalarına, Arap ülkelerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. Ülkenin Montpel-

lier ve Toulouse kentlerinde, Paris yakınlarındaki Conflans-Sainte-Honorine semtinde geçen hafta başı kesilerek öldürülen öğretmeni “anmak için” resmi binaların duvarlarına, Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun Hazreti Muhammed’e yönelik hakaret içerikli karikatürleri yansıtılmıştı. Macron açıklamasında, Hazreti Muhammed’e yönelik hakaret içeren karikatürleri yayınlamaktan vazgeçmeyeceklerini söylemişti.

Nijerya’da camiyi basan silahlı grup 17 kişiyi kaçırdı

Pakistan Başbakanı Han: “İslamofobi’ye Karşı Ortak Strateji Uygulayalım” PAKİSTAN

Özellikle Avrupa’da tırmanışa giren İslam düşmanlığı ve Müslümanlara karşı ayrımcılığın önlenmesi için, ortak bir strateji uygulanmasını isteyen İmran Han, “İslam dünyası birlik mesajı vermeli.” dedi.

P

akistan Başbakanı İmran Han, Müslüman ülkelerin liderlerine İslamofobi’ye karşı ortak strateji uygulama çağrısı yaptı. İmran Han, Twitter hesabından "Müslüman ülkelerin liderlerine” başlığıyla paylaştığı mektubunda, dünya genelinde özellikle Avrupa ülkelerinde yükselen İslamofobi'ye işaret ederek, “Müslüman dünyası için bu mesajı birlik ve açıklıkla dünyanın geri kalanına iletmenin zamanı geldi, umuyorum ki, özellikle de Batı dünyasına, böylece İslamofobi'ye, İslam’a ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed’e saldırılara bir son verilir.” ifadelerine yer verdi. Han, mektubunda, liderlik düzeyindeki son açıklamaları ve Kur’ân-ı Kerîm’e karşı yapılan say-

gısızlıkları, oldukça fazla sayıda Müslüman barındıran Avrupa ülkelerinde artan İslamofobi'nin bir yansıması olarak nitelendirdi. AVRUPA’DA MÜSLÜMANLAR ENDİŞELENİYOR

Mektubunda, camilerin kapatıldığı, rahibe ve papazların dini kıyafetlerini sergilemeye devam ettiği sırada Müslüman kadınların kamusal alanda istedikleri kıyafetleri giyme haklarının reddedildiği Avrupa’da Müslüman karşıtı düşüncelerin yayıldığına işaret eden Han, "Bugün Batı dünyasında, özellikle Avrupa'da büyüyen bir İslamofobi'yi ve sevgili Peygamberimizin alay edilmesi yoluyla saldırıya uğradığını gören ümmetimiz arasında yük-

selen bir endişe ve huzursuzlukla karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı. Han, mektubunda, söz konusu ülkelerde Müslümanlara yönelik aleni ve örtülü ayrımcılığın olduğuna işaret ederek, bu ülkelerdeki liderlerin de Müslümanların Hazreti Muhammed’e ve kutlu kitaplarına olan derin tutku, sevgi ve düşkünlüklerini iyi anlamadıklarına işaret etti. MÜSLÜMANLAR ÖTEKİLEŞTİRİLİYOR

Han, bu durumun tehlikeli bir eylem ve tepki döngüsüne yol açtığını belirtti. Kırıcı eylemlerin Müslümanların tepkisine yol açtığını ve bunun Müslümanların yaşadıkları ülkelerdeki hükümetlerin kendilerine yönelik ayrış-

tırıcı eylemleriyle sonuçlandığını dile getiren Han, sonuçta Müslümanların ötekileştirildiğine ve aşırı sağ grupların durumu istismar etmesi için meydan verildiğine dikkat çekti. Mektubunda, ötekileştirmenin radikalleşmeye yol açtığını ve bu kısır döngünün aşırılık yanlıları için alan açmayı sürdürdüğüne vurgu yapan Han, “İslam dünyasının liderleri olarak şiddeti ve hatta ölümü besleyen bu nefret döngüsünün kolektif olarak kırılmasında başı çekmek bizim görevimizdir.” ifadelerini kullandı. Han, mektubunda, Müslüman devletlerin liderleri olarak bu nefret ve şiddet döngüsüne son vermek için insiyatif almaları ve ortaklaşa etkili bir strateji benimsemeleri gerektiğini sözlerine ekledi.

Batı Afrika ülkesi Nijerya’nın Nasarawa eyaletinde bulunan bir camiye baskın yapan silahlı grup 17 kişiyi kaçırdı. Nijerya’nın ulusal basınında çıkan haberlere göre, henüz kimliği belirlenemeyen silahlı kişilerce, eyalete bağlı Gwargwada-Sabo bölgesinde bulunan bir camiye namaz sırasında baskın düzenledi. YAKINLARINDAN 1 MİLYON FİDYE İSTEDİLER Baskında aralarında 3 kadın da olduğu 17 kişi kaçırıldı. Silahlı grup, kaçırdığı kişilerin aile yakınlarından 1 milyon naira ( 22 bin Türk lirası) fidye istedi. Hükûmetten ise olaya ilişkin açıklama yapılmadı. MOTOSİKLETLİ SALDIRILAR NEDENİYLE MOTOSİKLET KULLANIMI YASAKLANMIŞTI Ülkede son zamanlarda silahlı kişilerin motosikletlerle saldırılar gerçekleştirmesi nedeniyle bazı eyaletlerde motosiklet kullanımı yasaklanmıştı. Hayvanlarını otlatmak için ülkenin güneyine göç eden Fulaniler, çiftçilerin hayvanlarını çalmaya çalıştığını ve kendilerine saldırdığını iddia ediyor.


TOPLUM

13 Kasım 2020

İnfak Kampanyası:

Bu Yıl 12 Yeni Proje Hedefleniyor

15

Hasene’den İzmirli depremzedelere 2 tır gıda yardımı

TÜRKİYE

2020 İnfak Kampanyası ile 12 yeni projenin hizmete sunulması hedefleniyor.

H

er yıl olduğu gibi, bu yıl da Avrupa ve dünya genelinde çeşitli eğitim projelerinin gerçekleştirildiği “İnfak Kampanyası” çerçevesinde, 12 yeni hayırlı projeye başlanacak. Buna göre bir çok ülkede cami, hafızlık ve eğitim merkezleri yapılacak. 12 PROJEYE DESTEK

Avrupa Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği EMUG e.V. Başkanı İbrahim Yazıcı, Camiahaber’e yaptığı açıklamada, bu yılki İnfak Kampanyası’nda desteklenen projeleri, Almanya’da Berlin (Kültür Merkezi Mariendorf ve Sultan Abdulhamit Külliyesi), Recklinghausen (Anaokulu) Na-

gold (Eğitim ve Hafızlık Merkezi), Fransa’da Paris (Ana ve İlkokulu), Mulhouse (Ana ve İlkokulu), Lyon (Ortaokulu), Avusturya’da Bad Voslau (Eğitim ve Hafızlık Merkezi), Balkanlar’da Sandžak (Eğitim ve Kültür Merkezi), İtalya’da Milano (Eğitim ve Kültür Merkezi) ve Japonya’da Nagoya (Cami, Eğitim ve Kültür Merkezi) olarak açıkladı. Yazıcı, Müslümanları bu projeye destek olmaya davet etti. “İNFAK KAMPANYASI

2012 yılından beri “İnfak Kampanyası” adı altında yürütülen çalışmalar ile Müslümanların bulundukları topraklarda dinlerini, dillerini, kültürlerini

kısacası Müslüman kimliğini öğrenmeleri, öğretmeleri ve yaşatmaların için projeler geliştiriliyor; anaokulları, imam hatip liseleri, enstitüler, kolejler ve öğrenci yurtları hizmete sunuluyor. Hayırseverlerin desteği ile bugünlere ulaşan İnfak Kampanyası; Avrupa Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği EMUG e. V başta olmak üzere çeşitli ülkelerde bulunan dokuz kurumun ortak çalışmalarıyla tertip ediliyor. İbrahim Yazıcı hayırseverlerin İnfak Kampanyası’na, IGMG bölge merkez ve şubelerinin yanı sıra www.emugev.de internet sitesinden destek olabileceklerini söyledi.

30 Ekim’de İzmir’de meydana gelen depremde 115 kişi hayatını yitirdi, 1.034 kişi yaralandı. Hasene Derneği İzmirli depremzedelere ulaştırılmak üzere 2 tır gıda yardımı ulaştırdı.

H

asene doğal afetten ciddi zarar gören İzmirlilere yardım amacıyla acil yardım kampanyası başlatarak kente ilk etapta 2 tır gıda yardımı ulaştırdı. Yapılan yardımlarla ilgili konuşan Hasene International Derneği Başkanı Mesud Gülbahar, şunları paylaştı: “İzmir’de meydana gelen depremin yaralarını sarmak için seferber olduk. Avrupa’daki insanlardan yoğun bir bağış geldi. İlk olarak Türkiye Hasene Sosyal Yardımlaşma Derneğimiz 2 tır gıda yardımında bulundu. Her biri 15’er kilogram olan toplam 3 bin gıda kolisini bölgeye ulaştırdık. Yerel yönetimlerle

irtibat hâlindeyiz. Depremzedeler için kalıcı proje kapsamında neler yapılabilir, onun görüşmesi içerisindeyiz. Bu tür afetlerin ardından yardım çalışmalarımızı iki aşamada yapıyoruz. İlki, acil yardım kapsamında, gıda ve ihtiyaç ne ise onu tedarik ederek ivedilikle ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak şeklinde gerçekleşiyor. İkinci aşama ise kalıcı proje olarak neler yapılabilir, buna yoğunlaşıyoruz. Şu an depremin yol açtığı yaralar çok taze. Kalıcı olarak ne yapılabileceği hususu üzerinde görüşmelerimiz sürüyor. İzmir depreminde hayatını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyorum.”

“Her nefis ölümü tadacaktır.” (Enbiyâ suresi, 21:35)

CIMG France | Cenaze Fonu CIMG France - Confédération Islamique Millî Görüş | İslam Toplumu Millî Görüş 64 rue du Faubourg Saint-Denis | 75010 Paris | T 01 45 23 41 55 | F 01 47 70 34 96 info@cenazefonu.fr | www.cenazefonu.fr


TOPLUM

HUKUK KÖŞESİ Veysel Pountso hukuk@camiahaber.com

Trafik Cezaları Yönetmeliği

13 Kasım 2020

16

“Dindarlar Arası İlişkiler Samimiyet Üzerine Kurulmalı” ALMANYA

Köln Başpiskoposluğu ve İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) tarafından ortaklaşa düzenlenen bir toplantıda Hristiyan-Müslüman ilişkilerinin son durumu tartışıldı.

Trafik kurallarına veya hız sınırına uymayıp hızlı araba kullanan her şoförün başına gelmiştir: (Yüklü miktarda) Trafik cezası! 2020 yılının başlarında Almanya’da geçerli olan Trafik Cezaları Yönetmeliğine ciddi manada düzenlemeler geldi. Böylece bir trafik kuralı ihlalinde ön görülen cezalarda ciddi manada artış oldu. "Baden-Württemberg Adalet Bakanlığına göre 2007 yılından bu yana yapılan bütün düzenlemeler hatalıdır."

Baden-Württemberg Adalet Bakanlığı bu düzenlemelerin hatalı olduğu ve yasal olmadığı kanaatinde. Bu bağlamda Baden-Württemberg Adalet Bakanlığı, 27.08.2020 tarihinde Baden-Württemberg Ulaştırma Bakanlığına gönderdiği mektupta, yalnızca son düzenlemelerin değil, ondan önceki düzenlemelerin de aynı şekilde hatalı olduğunu ve yasal olmadığını bildirdi. Bir yönetmeliğin şekli ve yasal dayanağı hatalı olması veya yasal olmaması durumunda, o yönetmelik geçerliliğini kaybeder ve geçersiz olur. Baden-Württemberg Adalet Bakanlığının raporuna göre trafik cezalarının, en son 2007 yılında düzenlenen ve 31.08.2009 tarihine kadar geçerli olmuş olan Trafik Cezaları Yönetmeliğine göre verilmeli gerekiyor. Bu eski Trafik Cezaları Yönetmeliğinde ne gibi farklılıklar var? En büyük farklardan birisi, o zamanlar Alman Ceza Puan Sisteminde (Punkte in Flensburg) toplamında 18 ceza puanı olanın ehliyetine el konulurdu, şimdi ise toplamında 8 ceza puanı olanın ehliyetine el konuluyor. O zamanlar araç kullanırken cep telefonu, MP3 çaları ve benzeri gibi cihazları ele alıp kullanmanın bir cezası da yoktu. Bir diğer fark ise, 2007 yılında kış lastiği zorunluluğunun olmamasıydı. Kış aylarında yaz lastiği profilinin sağlam olması yeterliydi. Bugün ise kış aylarında yaz lastikleri ile yollarda olmanın yüklü miktarda para cezası vardır.

D

indar insanlar arası ilişkilerin sürekli sorgulandığı günümüzde, yerel ve küresel gelişmelerin bu ilişkileri zaman zaman sekteye uğrattığını dikkate alan IGMG ilişkilerin samimiyet üzere kurulmasını istedi. “Müslüman göçmenlerin Köln Katedrali’nde Ramazan Bayramı’nda bayram namazı kılmasının 55. yıl dönümü” vesilesi ile yapılan toplantıda IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, “Bir araya gelip buluşma kültürü”nün nasıl olması gerektiği üzerine görüş belirtti. Altaş, “Bir araya gelip buluşmak için herhangi bir sınırlama getirilmemeli. Ancak herkesin aynı masaya oturması da mümkün değil.” derken, böyle olmasına rağmen her şey için bir temsilci bulundurmanın da beklenmemesi gerektiğini vurguladı. Köln Başpiskoposluğu ile İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) tarafından organize edilen bir toplantıda dindarlar arası iletişimin mevcut durumu üzerine görüş alışverişinde bulunuldu. Online katılımların da olduğu toplantıda IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, Köln Başpiskoposluğu Ökümenik ve Diyalog İşleri Sorumlusu Yar-

dımcı Piskopos Rolf Steinhäuser ile birlikte Kuzey Ren-Westfalya Katolik Yüksek Okulundan Prof. Dr. Josef Freise durum değerlendirmesi yaptı. Konuşmalarda ve toplantıya katılanların sorularında, Hristiyan-Müslüman diyaloğundan beklentiler ve umulanlar gündeme gelirken, özellikle bu diyaloğun geleceği üzerinde duruldu. Toplantıyı, IGMG ve Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Dindarlar Arası İletişim ve İşbirliği Sorumlusu Dünya Elemenler ile dindarlar arası diyaloğun geliştirilmesi için etkin bir çalışma yapılacağını bildiren Köln Başpiskoposluğu Diyalog ve Tebliğ Dairesi Başkanı Prof. Dr. Thomas Lemmen birlikte yönetti.

nımızda” ilamına atıfta bulundu. Steinhäuser, daha çok yerel olarak gelişmekte olan Hristiyan-Müslüman diyaloğunun şartlara bağlı “mevsimsel bir karar” olmaması gerektiğine değindiği konuşmasında, Hristiyan bakış açısına göre Müslümanların daha geniş bir şekilde ve daha farklı açılardan tafsilatlı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Yardımcı Piskopos Rolf Steinhäuser, “Nasıl ki her Katolik rahip tacizci değilse, aynı şekilde her Müslüman da aşırılık yanlısı değildir.” dedi.

NASIL Kİ HER KATOLİK RAHİP TACİZCİ DEĞİLSE, AYNI ŞEKİLDE HER MÜSLÜMAN DA AŞIRILIK YANLISI DEĞİLDİR.

IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş da dindarlar arası iletişim için ayrılan kaynaklar sınırlı olsa da bunun “Elimizin altındaki kaynaklar bu kadar, ne yapalım, herkes yapabildiğini yapsın!” şeklinde bir mazerete dönüşmemesi gerektiğini de söyledi. Altaş, “Ne olursa olsun, bu çalışmalardan vazgeçilemez. Çünkü, samimi müzakerelerin yapılmadığı bir yerde karşılıklı anlayış da gelişemez.” dedi.

Yardımcı Piskopos Rolf Steinhäuser, Katolik Hristiyanların Müslümanlarla olan ilişkilerine değinirken Papalığın 1965 yılındaki “Nostra aetate: Bizim Zama-

Toplantıda söz alan Prof. Dr. Josef Freise de Hristiyan-Müslüman diyaloğunu değerlendirdi. “Küreselleşme farklı kökenlere mensup insanların birbirini daha iyi tanı-

2007 yılında kurtarma yolunun (Rettungsgasse) oluşturulmaması durumunda 20,- avro para cezası uygulanırken, bugün aynı durumda 200,- avro para cezası uygulanır. Ayrıca puan sistemine 2 ceza puanı işlenir ve 1 ay ehliyete el koyulur. Özetleyecek olursak Baden-Württemberg Adalet Bakanlığına göre 2007 yılından bu yana yapılan bütün düzenlemeler hatalıdır. Bu yüzden tüm ceza bildirimlerinin tek tek kontrol edilmesi, gerekirse uzman avukatlar tarafından denetlenmesi tavsiye edilir. Genellikle uzman avukatlar trafik hukuku kapsamında gerek internet sayfaları üzeri gerekse yüz yüze yapılan ilk denetleme ve görüşme için ücret talep etmezler. Geçmiş ceza bildirimlerine karşı yapılabilecek bir şey veya talep edilebilecek bir hak yoktur.

masına imkân sağlasa da küreselleşmenin olumsuz yönleri de oldu. Mesela bu olumsuzluktaki anahtar kelimelerin biri internetteki filtre baloncuklarıdır.” diyen Freise, Hristiyan ya da Müslümanlar arasındaki fundamentalist eğilimleri de “belirsizlik ve güvensizlikleri ile modernliğe karşı bir tepki” olarak değerlendirdi. HER İKİ TARAF ARASINDA DA AŞIRILIK YANLILARI VAR

Josef Freise’ye göre Hristiyanlar arasında “AfD’deki Hristiyanlar” gibi bir grup varken, Müslümanlar arasında da fundamentalist akımlar bulunabiliyor. Bu akımların internete daha çok hâkim olduğuna işaret eden Freise, “Cami cemaatleri internette bulabildiğimiz o fundamentalist akımların tersine, onları yansıtmıyor.” dedi. Öte yandan toplantıda aynı zamanda “en iyi uygulanmış” üç proje de tanıtıldı. Bu projelerden birisi, IGMG Kadınlar Teşkilatı ve Almanya Katolik Kadınlar Birliği ortaklığıyla uygulanan “Kültür Elçileri” isimli diyalog projesiydi.

EN HÜZÜNLÜ IN SCHWEREN GÜNÜNÜZDE STUNDEN SIND YANINIZDAYIZ WIR BEI IHNEN HERKES ÖLECEK YAŞTADIR BELGE URKUNDE

DOKTOR, HASTANE, BELEDİYE, KONSOLOSLUK ARZT, KRANKENHAUS, RATHAUS, KONSULAT

RESMÎ İŞLEMLER BEHÖRDENGÄNGE

YIKAMA, KEFENLEME, TABUTLAMA, NAMAZ RITUELLE WASCHUNG, WICKLUNG DER LEICHE, ENTSARGUNG, BETEN

DİNÎ VECİBELER

RELIGIÖSE VORSCHRIFTEN

REFAKATÇİ İLE TRANSFER

DEFİN ADRESİ

TRANSFER MIT BEGLEITUNG

BEERDIGUNGS ORT

NAKİL

ÜBERFÜHRUNG

UKBA Cenaze Yardımlaşma Derneği | Cenaze Hizmetleri UKBA Bestattungshilfeverein e. V. | Bestattungskostenunterstützungsgemeinschaft (BKUG) Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln | T + 49 221 942240-430 | F + 49 221 942240-429 | cenaze@ukba.eu | www.ukba.eu Amtsgericht Köln VR 17651 | Kreissparkasse Köln | IBAN: DE37 3705 0299 0149 2829 41 | BIC / SWIFT: COKSDE33

TESLİM

ÜBERGABE

DER TOD KENNT KEIN ALTER


TOPLUM

13 Kasım 2020

17

BAKIŞ AÇISI İlhan Bilgü ibilgu@camiahaber.com

Kavramlarımız ve Viyana’daki Terör Avusturya’nın başkenti Viyana’da, Türkiyeli Recep Tayyip Gültekin ile Mikail Özen ve Filistinli Usame Cevdet’in teröristlerin yağdırdığı kurşuna rağmen canlarını hiçe sayarak yaralı polisleri kurtarması şaşılacak bir şey değildir. Elbette ki bu üç Müslüman genç kolluk ve güvenlik görevlisi de değildi. Dolayısıyla o çatışmada arkadaşlarının yardımına koşamadığı için çaresizlikle kıvranan diğer polisler de Recep Tayyip, Mikail ve Usame’nin böyle hayatî bir davranışta bulunabileceğini beklemezdi.

IGMG Bölgelerinde Yeni İsimler Görevde

Ama, onlar Müslümandı ve Müslüman olarak, bizzat kendileri o yaralı polisleri kurtarmaları gerektiğine inanıyorlardı. Bu yaptıklarının İslam’daki karşılığının ne anlama geldiğini belki de o anda hiç düşünmediler. Düşünmelerine de gerek yoktu. Zira, inandıkları o İslam onlara aslında kim olduklarını zaten söylüyordu: Müslüman.

ALMANYA

İslam Toplumu Millî Görüş yönetiminde 4 bölgede bölge başkanlıkları istişareleri yapıldı. İstişareler sonucu belirlenen isimlerin atamaları da yapıldı.

İ

slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Köln, Düsseldorf, Kuzey Ruhr ve Kuzey Hollanda bölgelerinde görev süresi dolan bölge başkanları ile ilgili istişareler yapıldı. Görev için yeni belirlenen isimler Genel Merkez Yürütme Kurulu üyelerinden temsilcilerin bulunduğu toplantılarda açıklandı. Köln Bölgesi’nde 3 yıllık görev süresi dolan Selahattin Demirci bölge başkanlığı görevini Genel Merkez

Yürütme Kurulu Üyesi Ali Bozkurt’a teslim etti. Atama kararını Gençlik Teşkilatları Başkanı Ünal Ünalan ile Hac Umre Başkanı Tahir Köksoy, Köln Bölge Cemiyet Başkanları Toplantısı’nda ilan ettiler. Düsseldorf Bölgesinde ise iki dönemdir Bölge Başkanlığı yapan Bayram Kılıç’ın bir dönem daha görevde kalmasına karar verildi. Hacı Bayram Veli Camii’nde yapılan progragramda karar bölge ve şube

idarecilerine de açıklandı. Kuzey Ruhr Bölgesinde 9 yıldır hizmet eden Bölge Başkanı Ufuk Ulun yerine Saffet Gündoğdu bölge başkanlığına getirildi. Yapılan istişarenin sonucu 31 Ekim’deki Şube Başkanları Toplantısından duyuruldu. Kuzey Hollanda Bölgesinde ise 26 Ekim tarihli divan kararı ile Oktay Dalmaz yerine Mustafa Hamurcu göreve atandı. Atama kararı bölgede

1 Ekim’de yapılan Şube Başkanları Toplantısı’nda ilan edildi. Devir teslimlerinin yapıldığı Kuzey Ruhr, Düsseldorf ve Kuzey Hollanda bölgelerindeki toplantılarda IGMG Genel Merkezinden Adem Kaya ve Mehmet Ateş hazır bulundu. Yapılan konuşmalarda yapılan hizmetlerden dolayı önceki bölge başkanlarına teşekkür edilirken yeni göreve gelen isimlere de muvaffakiyet temennilerinde bulunuldu.

Helal Kesim n i s e B ı l k ı l ğ Sa Herkes Yesin

"Sözlükleri falan karıştırmanıza gerek yok: Batı dillerinde “Jihadist” denilen o kelimeyi son yıllara kadar hiç bir Müslüman kullanmamıştır. "

Onun içindir ki, Viyana’yı kana bulayan o terörist ile bu üç gencin aynı sıfatla anılması kesinlikle mümkün değildir. DAEŞ denilen sahte, maşa devlet bozuntusu katliamcı örgüt, o katil teröristi her ne kadar “Jihadist” olarak anıyorsa da, biz Recep Tayyip, Mikail ve Usame’yi “Mücahid” olarak tanımlıyoruz. Sözlükleri falan karıştırmanıza gerek yok: Batı dillerinde “Jihadist” denilen o kelimeyi son yıllara kadar hiç bir Müslüman kullanmamıştır. DAEŞ bozguncuları da zaten “jihadî” olarak kullanıyor. Dikkat ederseniz burada özellikle “c” harfini kullanmadık. Zira, “Jihad ve Jihadist ve Jihadî” bizim kelimelerimiz, bizim kavramlarımız değildir. Bu kelime ve kavramlar, İslam düşmanlarının ve DAEŞ sahtekarlarının kavramıdır. Bizim, yani Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’den bu tarafa O’nun yolundan giden Müslümanların kavramları “Cihad ve Mücahid” kavramlarıdır. Şimdi, burada “Cihadı ve Müslümanları yanlış anlıyorlar, yanlış anlatıyorlar” gibi klasik cümlelere girmeyeceğim. Aslında hepsi de cihadın da, mücahidin de ne olduğunu biliyor. Belki, bizzat Müslümanlar cihadı ve mücahidi bilmiyor. Eğer, Hz. Ali’ye (r.a.) atfedilen “Hayat iman ve cihaddır.” sözünün, hükmünün, ifadesinin manasını kavrayabilirsek, işte o zaman Müslümanlar olarak, cihadın ve mücahidin ne anlama geldiğini iyi anlayabilirdik. Bakınız Efendimiz (s.a.v.) her Müslüman’ın mutlaka bir sadaka vermesi gerektiğini buyurduğu bir hadislerinde, sadaka verecek bir şeyi olamayan Müslümanların yapması gerektiğine dair örnekler verirken ne buyuruyor: “Fe yu’înu zâ’l hâceti’l melhufe.” Yani “İhtiyaç anındaki insana, (mağdura) yardım etsin.” (Buharî, Edeb 33. H. No: 6022) Bu hadisin benzerlerinin hadis kitaplarının “Bâbu’l Cihad” bölümlerine alınışı boşuna değil.

Selam Food GmbH | Heinrich-Lübke-Str. 1 | 50374 Erftstadt | T. +49 2235 986 40 |

/ selamfood

İşte bu 3 genç, çok acil yardıma ihtiyaç duyan polislere, hayatlarını hiçe sayarak yardım etmiştir. Çünkü bu 3 genç: Müslüman!.


AILE

Sizden Gelenler Meryem Özmen-Yaylak aile@camiahaber.com

SINIRLARIMIZ OLMALI MI? “Eşler arasındaki mahremiyet anlayışı nasıl olmalı? Eşimizle aramızda sınırların olması doğru mu? Yeni evliyim ve bazı zamanlarda sınır anlayışım değişebiliyor ama aynı zamanda da mutlu bir evliliğimizin olmasını arzuluyorum.” Bu yazımızda yukarıdaki soruya cevaben eşler arası mahmremiyet konusunu ele alacağız. Öncelikle mahremiyet dediğimizde aklımıza cinsellik ile ilgili sorular veya konular gelir. Mahremiyet ve cinsellik arasında ince bir fark vardır. Cinsellik nikâh yoluyla çiftlerin arasında yaşadığı, Arapça ‘cima’ dediğimiz birliktelikten bahseder. Bunun da ölçüleri vardır. Diğeri ise; aslını Arapça’dan alır. Mahremiyet kavramı “Kutsallık, dokunulmazlık, kişiye özel olmak, saygı ve hürmet duyulması gereken şey” anlamına geliyor. Hem sosyal hem dinî anlamda birbirine benzeyen anlamlar, dinin insanın diğer varlıklarla ve insanlarla olan ilişkilerine önem vermekte ve bunun için de ölçüler belirlemektedir. Böylece anlamamız gereken şey şudur; mahremiyet, bir insanın “kendisine saygı” ve “karşı tarafa duyduğu saygı” olarak tarif edilebilir. Özellikle eşler arasındaki mahremiyetin sağlıklı bir şekilde muhafazası için en temel değerin, birbirlerinin hakkına yer vermekle başlar. Eşinize ve kendinize alanlar bırakmanız evliliğinize güzellikler katacak, evliliğinizin olgunlaşmasına katkı sağlayacaktır. Büyük bir günah veya aile temelini sarsacak bir konu yok ise, konuları kurcalamak veya debeştirmek doğru değildir. Karşı tarafın koruduğu alana müdahale demektir. Diğer taraftan ise karşı tarafın bize güvendiği bir konu veya bilgi paylaşımı var ise, bunu korumak yine evlilikte önemlidir. “Onlar sizin elbiseniz, siz de onların elbisesisiniz. ” (Bakara suresi, 2:187) Kur’an eşleri birbirlerinin elbisesi olarak tarif eder. Örneğin‚ elbisenin anlamı ve çağrıştırdıkları üzerinden eşimizi anlamaya çalışabiliriz. Mahremiyet kavramı “Kutsallık, dokunulmazlık, kişiye özel olmak, saygı ve hürmet duyulması gereken şey” anlamına geliyor.

Başkalarına elbisenizle görünürsünüz. Elbisenizin temizliği, sağlamlığı, rengi ve şıklığı dışarıya verdiğiniz mesajdır. Elbisenizin güzelliği ile kendinizi önemsediğinizi ve önemli olduğunuzu ifade edersiniz. “Elbisemden bana ne?” deme gibi bir durumumuz yoktur. Kendinizi elbisenizle tanıtırsınız; o kimliğiniz olur, kişiliğinizi ortaya koyar. Elbisenizde olabilecek her türlü kusur, size mal edilir; kişiliğinizden kaybettirir. Bütün bu değerlerin korunması için evlilikte ince sınırlar önemlidir.

13 Kasım 2020

Bipolar bozukluğu vasat olmaya engel midir? EMINE ENNUR TÜNAY ÖNKOL

Bipolar bozukluğunun bir Müslüman için ne ifade ettiğini Psikolog Emine Ennur Tünay Önkol Camia okurları için kaleme aldı. İki zıt kutubu içinde barındıran bipolar bozukluk, bu duygu durumunu incelemeden önce, Müslüman olarak Allah’ın ve Resulunun bizleri nasıl vasıflandırdığına bakıp yazı boyunca zihnimizde tutmaya gayret edelim: “İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi vasat bir ümmet yaptık.” (Bakara suresi, 2: 143) “Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allah’a yakın olmaya gayret ediniz.” (Buhârî, Rikâk 18) Vasat diye nitelendiriyor Allah ve Resulü Müslümanları. Vasatın manası aşırılıktan uzak, orta yolda olmak, yani ifrat ve tefrit olan iki aşırı uç noktadan uzak olmak demektir. Şimdi bipolar bozukluk veya eski ismiyle manik depresif hastalığının tanımına bir göz atalım. Bipolar bozukluğu iki üçlülüktür ve iki duygu bozukluğunu, yani çökkünlük olan depresyonu ve taşkınlık olan maniyi barındıran psikolojik bir rahatsızlıktır. Depresyon rahatsızlığını daha önce incelemiştik. Belirtilerinden birkaçını kısaca özetleyecek olursak “üzüntü, ağlama, değersizlik/suçluluk hissi, enerji kaybı, haz kaybı, uyku problemleri” gibi semptomların ortaya çıktığı bir dönemdir. Bipolar bozukluğundaki depresyon döneminin tam zıttı olan mani döneminde ise kişinin “aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, kendini güçlü hissettiği” ayrıca “günlerce süren uykusuzluk, durdurulamayan konuşma, sınırlılık, agresif davranış, çok fazla ve gereksiz alışveriş yapma” da bu dönemde sık görülen belirtilerdendir. Mevsimsel dönüşümlerde bipolar bozukluğu sık görülmekte ve özellikle bahar aylarında kişi çok yoğun bir maniye girebilmektedir. İş kaybı, stresli bir olay; ailede yaşanan kayıp, ölüm, çok ağır ve şiddetli geçirilen hastalıklar gibi travmatik olaylar bipolar bozukluğunu tetikleyen faktörlerden bazılarıdır. Travmatik olaylar yaşayan herkes bipolar hastalığına yakalanmıyor. Peki bu hastalık başka neden kaynaklanıyor olabilir? Bu noktada genetik ve fizyolojik olasılıklardan da bahsedilir. Birinci derece akrabada bipolar mevcutsa kişi için bu hastalığı yaşama olasılığının yüksek olması

genetik olasılıktır. Bu rahatsızlığın fizyolojik olasılığı ise beyinde sinirler arası iletişimi sağlayan maddelerin iletişiminin kopukluğu ile açıklanır.

İş kaybı, stresli bir olay; ailede yaşanan kayıp, ölüm, çok ağır ve şiddetli geçirilen hastalıklar gibi travmatik olaylar bipolar bozukluğunu tetikleyen faktörlerden bazılarıdır. Gel gelelim bipolar bozukluğunun tedavi yöntemlerine. Bu rahatsızlıktan mustarip olanlar semptomları kişilik özellikleriyle karıştırdığından dolayı tedavi talebini erteleyebilmektelerdir. Oysa başta değindiğimiz gibi biz Müslümanlardan vasat olmamız istenir. Bu nedenle aşırılıkların ve fazla zıtlıkların olduğu yerde durup durumumuzu gözden geçirmemiz gerekir. Yüce Rabbimizin telkinlerini ve en güzel ahlak üzere olan Resûlullah’ı tanıdıkça ve kişiliğimize bu doğrultuda yön verdikçe kişiliğimizin olgunlaşma ve güzelleşme sürecine sağlam bir zemin hazırlamış oluruz. Ulaşmak istediğimiz nokta vasatlık, yani orta hâllilik olunca iki üç kutupluluğu ifade eden bipolarlılıktan çıkış yolları arayacağız. Nedir peki bunun tedavisi?

İlaç kullanmalı mıyız? Psikoloji uzmanları bipolara dair eş zamanlı izleyen iki terapi yönteminden bahseder. Birisi ilaç tedavisi diğeri ise uzmanından psikoterapi desteği almaktır. İlaç tedavisini biraz daha yakından inceleyelim. Bipolar hastalarına verilen ilaçların arasında duygu durumu düzenleyicileri ve antidepresanlar yer alır. Peki bu ilaçların yan etkilerinden haberimiz var mı? Kimimiz inceler fakat

yan etkilerin ürkütücülüğüne rağmen başka çaremizin olmadığını düşünerek gözümüzü yumar kendimizi bu ilaçlara teslim ederiz. Ve birbirini izler daha önce tanımadığımız rahatsızlıklar. Duygu durumunu düzenleyici ilaçların yan etkilerine birlikte bir göz atalım: Kilo alımı, uyuşukluk hâli, yerinde sabit oturamama, intihar hakkında düşüncelerin ve davranışların oluşma riskinin artması, sindirim sorunları, döküntü, tiroid bezlerini ve böbrekleri de olumsuz şekilde etkileyebilir ve doğum kusurlarına neden olduğundan gebelik sürecinde kullanımından kaçınmak gerekir. Antidepresan kullanımında sık görülen yan etkiler ise şunlardır: Kilo alımı, iştahsızlık, mide bulantısı, uyku hâli, sersemlik, cinsel isteksizlik, kabızlık, ishal, aşırı bir neşe hali, sinirlilik ve heyecanlılık hâli. İnsan hayatının kalitesi bu kadar ucuzlaştırılmamalı, ilaçlardan kaynaklı yan etkilerden oluşan rahatsızlıklar hastalığın kendisinden beterse, ilaç kullanmanın kişiye ne getirisi vardır? Bizler Allah’ın nimetlerini hatırlamalıyız. Rabbimizin hizmetimize sunduğu şifalı bitkileri ve sünnet tedavi yöntemlerini keşfetmeliyiz. Depresyon tedavisinde yararlı olan alternatif tedavilerin çoğu bipolarda da etkilidir. Bunun yanı sıra hayat düzeninde değişikliklerin yapılmasının depresyonda olduğu gibi bipolar tedavisinde de etken rol oynadığı söz konusudur. Yeterli uyku, hareket, egzersiz, olabildiğince kimyasal ürünlerden uzak bir yaşam tarzı, sağlıklı beslenme, diyete balık ve omega-3 yağ asitleri eklemek ve bununla birlikte, beyinde kimyasal dengesizliklere neden olan doymuş ve trans yağ alımını azaltmakta fayda vardır. Müslüman’ın rahatlama ve sakinleşmesini sağlayan zikir, ibadet, dua ve namazın şifayı bulmanın asıl zeminini oluşturduğunu unutmamak gerek. Zira ne buyuruyordu Rabbimiz hatırlayalım: “Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara suresi, 2:153)

18


AILE

13 Kasım 2020

19

Pusula FIKIH KÖŞESİ Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın egitim@camiahaber.com

Kısıtlama ve "yeni normal" arasında teknoloji-çocukebeveyn ilişkiler Pandemi döneminde çocuklarda huysuzluk, sinirlilik, kaygı ve korku düzeyinin artması ile birtakım uyum ve davranış problemleri yaşanmaya başlandı. Uzmanlar birçok ailede ebeveyn-çocuk ilişkilerinin bozulduğuna dikkat çekiyor.

Y

eni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde bilhassa okul öncesi eğitimdeki değişiklikler, teknoloji kullanımı, çocukebeveyn ilişkilerini de etkiledi. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şengül Mertol İlgar salgının hayatın bir parçası olduğu süreçte, yaşananlardan çocukların da fazlaca etkilediğini belirtiyor. İlgar, hem evde kalmanın hem ekran başında daha fazla süre geçirmenin olumsuz etkilerine dikkati çekti. İlgar, salgının çocukların eğitim hayatlarına doğrudan yansıdığını ifade ediyor. Bu sayımızda İlgar’ın anlattıklarına kulak veriyoruz: Salgın, çocuklarının eğitimlerinin kısmen de olsa sekteye uğramasına yol açtı. Belli bir süre okuldan, öğretmenlerinden ve arkadaşlarından uzak kalmak birçok okul öncesi dönem çocuklarında duygusal kırıklıklara, uyum ve davranış problemine yol açarken evde kalmak, ekran başında uzun zaman geçirmek bilişsel, duygusal, sosyal ve psiko-motor gelişimini sekteye uğrattı. Birçok çocuğun dikkat süresinde azalmalar olurken, çocukların komut alması konusunda da sorunlar yaşanıyor. DEĞIŞEN TEKNOLOJI KULLANIMI VE ETKILERI

Çocukların fiziksel sağlıklarının yanı sıra ruhsal durumlarında da sıkıntılar görülürken, bu dönemde çocuklarda baş ağrılarının, mide-bağırsak rahatsızlıklarının, kurdeşen gibi alerjik hastalıkların da arttığı da kaydediliyor. Uzun süreli evde kalmak çocuklarda ekrana maruz kalma süresini artırıyor. Çocuklar bu süreçte kimi zaman sıkıldığı için kimi zaman ebeveynler evden çalıştığı için internet ve teknolojik araçlara daha çok başvuruyor. Bu da çocuklarda uyku, beslenme sorunlarına, göz rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına, ekranda yaşına uygun olmayan olumsuz mesajlardan, görsellerden, zorbalıklarında etkilenmesine, uyum ve davranış problemlerine neden oluyor. Evde uzun süre kalarak arkadaşlarından uzak olmak, medyadaki olumsuz haberlere maruz kalmak küçük yaş gruplarında süreci tam olarak anlamlandıramaması korku ve kaygılara neden oluyor.

Normal düzene geçişte kreşlerin, anaokullarının ve gündüz bakım evlerinin açılmasının ardından çocuklarda daha farklı etkiler gözlemleniyor. Çocuklarda huysuzluk, sinirlilik, kaygı ve korku düzeyinin artması ile birtakım uyum ve davranış problemleri yaşanmaya başlandı. Birçok ailede ebeveyn-çocuk ilişkilerinin bozulduğunu görüldü. Ebeveynlerin korku ve kaygıları çocuklara yansıdı. Evde çocuklarıyla ne yapacağını bilemeyen bir kısım ebeveyn kendisi ve çocuklarını internete ve teknolojik ürünlere yöneltirken aslında bir kısmı da bunu fırsat bilip çocuklarıyla daha fazla zaman geçirme yoluna gitti.

Okul öncesi dönem çocukların mümkün olduğu kadar ekrandan uzak tutulması önemli. Bu dönem çocuğun zekâsının çok büyük bir kısmının geliştiği, bedensel, duygusal ve sosyal gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Eğitim kurumlarının birçok kademede online eğitime de geçmesiyle, salgınla beraber insanlar kendilerini çevrim içi bir yoğunluğun içerisinde buldu. Online eğitimde en çok okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin zorlandığı yönünde geri bildirimler alındı.

OKUL ÖNCESI DÖNEMDE ÇOCUKLARI EKRANDAN UZAK TUTUN!

Özellikle okul öncesi dönem çocukların mümkün olduğu kadar ekrandan uzak tutulması önemli. Bu dönem çocuğun zekâsının çok büyük bir kısmının geliştiği, bedensel, duygusal ve sosyal gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. O nedenle bu dönem bizler için çok değerlidir. Bu süreç ne kadar uyaran fazlalığı ile geçirilirse ne kadar planlı ve programlı etkinliklerle geçirilirse o kadar çocuklar açısından yararlı olmaktadır. Bu nedenle yıllardır çocukların çok erken yaşta okul öncesi kurumlara gönderilmesinin önemini vurguluyoruz. Kurumun sağladığı yararı ne aile ne de online eğitim veriyor. Çocuklar online eğitimde, ekran karşısında hareketsiz kalıyor, bu nedenle motor becerilerin kullanılacağı birçok faaliyet gerçekleştirilemiyor. Çocuklar oyun yoluyla fiziksel olduğu kadar zihinsel, duygusal ve sosyal olarak da gelişiyor. Yüz yüze oynanan oyunlarla sosyalleşen çocuklar paylaşma, yardımlaşma, saygı, sevgi gibi birçok değeri kazanıyor. Online eğitimin tamamen yok sayılamaz, ancak bu eğitim metodunun tamamlayıcı veya pekiştirici olarak kullanılması gerekiyor. Ebeveynler, çocuklarda internet ve ekran bağımlılığı oluşması ihtimaliyle tedirgin. Çocukların internette geçirdiği sürede gözle görülür bir artış yaşandı. Bu artış bizlere de kaygı yaşatmakla birlikte aslında çocuklarımıza öz denetim kazandırmak için de iyi bir fırsat oldu. Bu süreçte çocuklarımıza öz denetimi öğretmemiz ileride bu süreç geçtiği zaman bize ve çocuklarımıza çok faydalı olacaktır.

Yaşlıların Hayırlılığı Çocuklarına Geçer Cicero’ya atfedilen bir söz var: “Gölgesinde serinleyemeyeceğini bile bile, genç nesillere ağaç dikmesini bilmektir yaşlılık.” Bu yaşlılığı, İslami değerleri özümsemiş dindarlar, en iyi biçimde yaşayabilirler. Bilinçli dindar yaşlılarımız, durmaksızın çeşitli biçimlerde genç nesiller için yararlı olmanın, üretmenin, iyilik tohumlarını sürekli ekmenin çabası içindedirler. Üstelik, yaptıkları her şeyi hasbî yaparlar; ibadet (kulluk) bilinciyle ve tam bir adanmışlıkla, onlardan karşılık beklemeden. Onların beklentileri sadece Allah’tandır. Sahabenin, Müslüman kardeşlerine bu ruhla iyilik yaptıklarını Kur’an bildiriyor: “Onlar, kendileri ihtiyaç duydukları hâlde yoksul, yetim ve esirleri doyururlar (ve şöyle derler:) Biz, sizi Allah rızası için doyuruyoruz. Sizden herhangi bir karşılık, bir teşekkür beklemiyoruz.” (İnsan suresi, 76: 8-9) “Ensar, kendileri muhtaç bile olsalar muhacirleri kendilerine tercih ederler.”(Haşr suresi, 59: 9) Ashap, aralarında akrabalık bağı bulunmayan insanlara böyle davrandıklarına göre, onları örnek almaya özenen Müslümanların, bizzat kendi çocukları için böyle fedakârlıklarda bulunmamaları yakışık almaz. Hâliyle onların, yaptıkları iyilikleri başa kakma gibi incitici tavırları hiç ol(a)maz. Çünkü onlar, yapılan iyiliklerin, başa kakma ve incitici davranışlarla yok olacağını, “gönül alıcı güzel bir sözün ve bir kusuru bağışlamanın, peşinden incitme ve başa kakmanın geldiği sadakadan daha hayırlı olduğu”nu Kur’an’dan öğrenmişlerdir(Bakara suresi, 2: 261-3). Böylesine ahlaki bir hayatı inşa eden yaşlıların oluşturduğu atmosferde büyüyenler, onların yaptıkları iyilik ve güzellikleri sevecekleri gibi onların kendilerini de seveceklerdir. Sevdirenler, sevdirdikleri ile hatırlanarak sevilirler. Sevilenler, sevenleri tarafından örnek alınırlar. Başta çocuklar ve gençler olmak üzere insanlar, sevdiklerine benzemek ve onlarla bir arada bulunmak için can atarlar. Yaşlıların ektikleri güzellik ve iyilik tohumları, çocuklarında filizlenir, dalbudak salar, meyveye durur. Bu meyvelerden onlar da, başkaları da yararlanır. Çocuklarından karşılık beklemeseler de, onlara Allah sadece ahirette değil, dünyada da iyiliklerinin karşılığını kat kat lütfeder. Kaldı ki, çocukları hasbelkader onlar gibi olamasalar bile, gördükleri ihsanları, güzellikleri nankörlükle karşılamaya cüret edemezler. Bir kahvenin kırk yıl hatırı yok mu? “Eğer iyi ve yararlı işler yapmaya devam ederseniz, bunu kendi iyiliğiniz için yapmış olursunuz. Eğer kötü işler yaparsanız, bunu da kendiniz için yapmış olursunuz.”(İsrâ suresi, 17:7) “Allah, kendisini görüyormuşçasına iyi ve güzel işler yapanların mükafatını asla zayi etmez.”(Yusuf suresi, 12:90)


GENÇLIK

13 Kasım 2020

20

Kadınlar Gençlik Teşkilatı Hilal Kursu İlk Mezunlarını Verdi AVUSTURYA

Avusturya İslam Federasyonu Kadınlar Gençlik Teşkilatının düzenlediği Hilal Kursu üç yıllık eğitimin ardından ilk mezunlarını verdi.

A

vusturya İslam Federasyonu, Arlberg Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatının düzenlemiş olduğu Hilal Kursundan 10 öğrenci mezun oldu. Mezuniyet 11 Ekim 2020 tarihinde, Dornbirn şubesinde yapılan bir törenle kutlandı. Pandemi tedbirlerine uyularak gerçekleşen törene öğrenciler ve anneleri katıldı. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Kadınlar Gençlik Teşkilatı

Orta Öğretim Başkanı Kübra Çakır törene video konferans yoluyla iştirak etti. “VASIFLI İDARECİLER OLARAK GÖREV ALACAKLAR”

IGMG Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) Orta Öğretim Başkanı Kübra Çakır öğrencileri ve annelerini tebrik etti. Çakır, “Üç yıllık eğitimi başarı ile tamamlayan öğrencile-

rimiz, şubelerimizde ve bölgelerimizde vasıflı idareciler olarak görev alacaklar. Bizim görevimiz, öğrendiklerimiz ile amel etmek ve bilmeyenlere öğretmektir.” dedi. “AYDINLIK GELECEK, GÜNÜNÜ AYDINLATMIŞ GENÇLER SAYESİNDE OLACAK”

Arlberg KGT Başkanı Semra Yıldız, “Aydınlık bir gelecek,

bu gününü aydınlatmış olan gençlerin sayesinde olacak” sözleriyle gençliğin önemine dikkat çekti. Hilal Kursu müdiresi Feyza Heybeli’nin üç yıllık eğitimi değerlendirmesinin ardından belge ve hediye takdimi yapıldı. Tören, annelerin kızlarına mezuniyet kuşağını takması ile sona erdi. Hilal Kursu mezunları, İslam Toplumu Millî Görüş şube ve bölgelerinde idareci olarak görev yapacaklar.

CIMG Alpes Bölgesi’nde Görev Değişimi

FRANSA

Fransa İslam Toplumu Millî Görüş Alpes Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanlığı’na Mikail Tamtürk getirildi.

F

ransa İslam Toplumu Millî Görüş (CIMG) Alpes Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı Mustafa Pala, görevini Mikail Tamtürk’e devretti. Programda, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Teşkilatı Teşkilatlanma Başkanı Ahmet Sertkaya da hazır bulundu. Sertkaya görev değişimi ile ilgili olarak, “8 yıldır Gençlik

Teşkilatı Bölge Başkanlığı görevini ifa eden Mustafa Pala’ya teşekkürlerimizi sunuyoruz.” ifadelerini kullandı. “IGMG OLARAK HERKESE KAPILARIMIZI AÇIYORUZ”

Uzun yıllar görevi yürüten Mustafa Pala ise yapmış olduğu konuşma-

sında, “Bu görevde olmak elbetteki şereflerin en büyüğü. Bizler, IGMG olarak herkese kapılarımızı açıyoruz, açacağız. Bizler birer doktor gibi herkesin derdini dinlemek ve mümkün olduğu kadar insanımıza, gençlerimize yardımcı olup, onları kucaklamalıyız.” diye kaydetti. Ayrıca göreve atanan Mikail Tamtürk’e görevinde başarılar diledi.

“GÖREVİ EN GÜZEL ŞEKİLDE YERİNE GETİRMEK İÇİN GAYRET EDECEĞİM”

Mikail Tamtürk ise yaptığı konuşmada, Mustafa Pala’ya teşekkür ederken, “Ben de bu görevi en güzel şekilde yerine getirmek için gayret edeceğim.” ifadelerini kullandı.


HAYAT BIR AYET

13 Kasım 2020

Müminler arasından hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve ahirette can yakıcı azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz. (Nûr suresi, 24:19)

BIR HADIS

Size Müslümanın kim olduğunu bildireyim mi? Müslüman o kimsedir ki, diğer insanlar onun elinden ve dilinden emin olurlar. (İbn Hacer el Askalani, Muhtasaru’l Bezzar, 1/464.)

Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye

m.unye@igmg.org

KORONA DÖNEMINDE SILA-I RAHIM Sıla “bağ, birini diğerine bağlayan ilişki, bir çeşit iyiliği birine ulaştırmak” anlamlarına gelir.¹ Rahim ise akrabalık, yakınlık ve ahbaplık demektir. Dolayısıyla sıla-i rahim akrabalık bağının koparılmaması ve canlı tutulması demektir. Sıla-i rahimde en başta ana, baba ve diğer yakın akrabalarla olan bağı korumak gelir. Bu bağın korunması Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre vaciptir. İmam Nevevî, Şâfiîlere göre sıla-i rahimin vacip olduğunu belirtir.² Sıla-i rahimin muhafazası son derece önemlidir. Özellikle en yakınlardan başlayarak anne/babanın ve sırayla diğer akrabaların ziyaret edilmesi ve haklarının görülüp gözetilmesi en başta gelen sıla-i rahim hakkıdır. Nitekim Rabbimiz Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de; Peygamber Efendimiz (a.s.) da mübarek hadislerinde bu vecibenin korunmasına dair emirler ve uyarılarda bulunmuşlardır. Hâlid b. Zeyd (r.a.) anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber (a.s.)’a geldi ve “Yâ Resûlallah; beni cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz?” dedi. Resûlullah (s.a.v.) şu cevabı verdi: “Allah’a ibadet eder ve Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahim edersin.”3 Bu hadîs-i şerifte de ifade edildiği gibi, sıla-i rahim korunmalıdır. Çünkü neticesinde cennet vardır. Korunması vacip olan sıla-i rahimin yerine getirilmesi ise çeşitli şekillerde olur. Başta fiziki anlamda sıla-i rahim hakkı olanlar bizzat zaman zaman ziyaret edilmelidir. Hâl ve hatırları sorulmalıdır. İhtiyaçları karşılanmalı ve gönülleri bizzat alınmalıdır. Fiziki olarak ziyaret etmeye engeli olanlar ise yine aranmalı, sorulmalı ve imkân dâhilinde uzaktan da olsa ilişkiler canlı tutulmalıdır. İletişim vasıtalarıyla irtibata geçilmelidir. Bazı zamanlarda ise ortaya çıkan bazı engeller sebebiyle sıla bağlarını kurmakta zorlanabiliriz. Bugün bütün dünyayı etkisi altına alan korona pandemisi döneminde bilhassa fiziki olarak yakınlarla bir araya gelmek neredeyse imkânsız hâle gelmiş durumdadır. Özellikle korona teşhisi konmuş veya korona riski olan büyüklerin yanlarına varmak sağlığı tehlikeye atmak demektir. Bizde virüs var da onlara bulaştırırsak ya da onlardan biz virüs kaparsak netice itibarıyla her durumda problemler söz konusu olacaktır. Bu gibi durumlarda fiziki irtibat yerine uzaktan uzağa bağlarımızı canlı tutmamız gerekir. Çünkü sıla da önemli, sağlık da önemlidir. Nitekim Efendimiz (a.s.), “Bir yerde veba çıktığını duyarsanız oraya girmeyiniz, bulunduğunuz yerde veba çıkmışsa oradan ayrılmayınız.”4 buyurmuştur. Böyle yapmakla sıla-i rahimi terk etmiş olmayız. Uzaktan da olsa sıla-i rahim bilinciyle hareket ederiz; varsa ihtiyaçları olabildiğince yaklaşarak karşılama yoluna gideriz. Allah her şeyin en iyisini bilir. 1. 2. 3. 4.

El-Bahru’r Râik, 8/508; Mugni’l Muhtac, 2/405; İbn Hacer, Ez-Zevacir, 2/65 İbn Âbidîn, 5/264; Kifayetu’t Talib er-Rabbânî, 2/339 Buhârî, Zekât, 1 Buhari, Tıbb 30, Enbiya 50, Hiyel 13; Müslim, Selam 92, 2218; Muvatta, Cami 23, 2, 896; Tirmizi, Cenaiz 66, 1065.

HAYATI KUR’AN’A UYDURMAK,

KUR’AN’I HAYATA DEĞIL

R

abbimizin bizlere dünya hayatını tanzim etmek üzere bir hayat rehberi olarak gönderdiği Kur’an’dan nasibimizi ne kadar alabiliyoruz diye bir muhasebe yaptığımızda çok acı bir hakikat ile karşı karşıya gelmekteyiz. Ve görmekteyiz ki, Kur’an ile aramızda epeyce bir uzak mesafe vardır. Nasıl olmasın ki? Eğer bu Kur’an Rabbimizin ifadesi ile “kendisinde şüphe olmayan kitap, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol gösterici”¹ ise ve bizler hâlâ doğru yolun dahi ne olduğunu bilemiyor isek, hayatımızı Kur’an’a uydurmamışız demektir.

21

bile edemez. Ama öyle yorumlarla, öyle uygulamalarla karşılaşıyoruz ki, sanki bu cevap verilmiş oluyor. Allah kendi hevâ ve hevesine göre Kur’an’ı anlama yanlışlığına düşmekten hepimizi korusun! Buradaki asıl mesele, Kur’an’ı anlama gayreti ile Kur’an’ı kendi heva ve hevesine göre anlama arasındaki farkı idrak edebilmektir. Birincisi, her yönüyle bir mucize olan Kur’an’a nasıl uyulabileceğinin çabası ve gayretidir. İkincisi ise yukarıdaki ayetin de ifade ettiği gibi “Allah’a din öğretme” gayreti.

Bir Müslüman, Kuran’ın bazı ayetlerini farklı “Ey insanlar! İşte Ve yine eğer yorumlayabilir, size Rabbinizden bir “Gerçekten bu bu Kur’an en mümkündür. öğüt, kalplere bir şifa doğru olan Ama kendi ve inananlar için yol yola götürür ve görüşüne iyi işler yapan uydurmak için gösterici bir rehber ve müminler için bu yorumları rahmet (olan Kur’an) büyük bir mükâfat zorlayamaz; geldi.” olduğunu ve ahirete hele ki çeşitli inanmayanlar için gerekçelerle bu elem dolu bir azap zamanda kadar hazırladığımızı müjdeler.”² herkesin bu ayetleri ise ve biz her türlü meselemizde yanlış anladığını hiç iddia kendisine müracaat etmeyi bile edemez. akledemiyorsak, elbette ki Kur’an’a uymak gibi bir iddiamız olamaz. Ya da toplumsal ve kültürel değişim ve algı farklılığı sebebiyle bazı ayetlerin Bu temel problemimizin yanı sıra tarihsel olduğu, geçerliliklerinin izafi Kur’an’a müracaat edip de Kur’an’ı olduğunu iddia etmesi gibi bir yargıya kendi anlayışımıza uydurma, kendi varması kesinlikle doğru olamaz. durumumuza göre yorumlama ve ona Zaman, kültür, algı, anlayış ve kavrayış göre anlam verme durumu söz konusu değişir ama Kur’an’ın getirdikleri ki, işin asıl acı yönü de burasıdır. Haşa değişmez. Değişikliğe uğrayan bir bu sanki, yine Rabbimizin ifadesi şey ile de değişmeyecek olan bir şey ile “(Ey Muhammed!) De ki: Siz değiştirilemez. Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz?”³ sorusuna evet cevabı vermek gibi çok Çünkü bu Kur’an “iman edecek bir aşırı bir kibir ifadesidir. topluluğa bir hidayet ve bir rahmet Elbette ki hiçbir Müslüman gerçekte olması için bir ilim üzere çeşitli böyle diyemez, böyle demeye niyet biçimlerde açıklanarak”⁴ inmiş bir

kitaptır. Ve bu kitap, “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.”⁵ diye bildirilen bir kitaptır. Demek oluyor ki biz Müslümanlar Kur’an’ı bir iman, hidayet, rahmet, öğüt, şifa, yol gösterici rehber olarak bilmek, buna göre bu kitabı öğrenmek durumundayız. Fikrimiz, zikrimiz, konuşmamız, hayatımız bunu anlamak üzere meşgul olmalıdır. Hayatımız Kur’an’ın rehberliğinde yol almalıdır. Görüyoruz, duyuyoruz, seyrediyoruz! Kimi Müslümanlar Kur’an’a uymaktan sıkılıyorlar. Kur’an’ı reddetmiyorlar ama alışageldikleri hayat tamamıyla Kur’an’ın istemediği şekilde örülmüş. Bazen de özellikle ramazan ayında Kur’an’ı hatmederler de hayatlarında Kur’an’a göre bir değişiklik yapmaktan uzak dururlar. Bu şekildeki bir yaşantı Kur’an’a uyma değil, Kur’an’ı hayata uydurmak demektir. Kur’an’a uymayıp da onun kitabımız olduğunu iddia etmek ne kadar da gülünç oluyor değil mi? Öyle ise Rabbimiz katında rezil olmaktansa şimdiden hayatımızı Kur’an’a göre düzenleme gayretine girelim. Aksi takdirde bizleri şu acı akıbet bekleyecektir: “Kim Rahmân’ın zikrini görmezlikten gelirse biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.”⁶ 1. Bakara suresi, 2:2 2. İsrâ suresi, 17:9-10 3. Hucurât suresi, 49:16 4. A’râf suresi, 7:52 5. Yûnus suresi, 10:57 6. Zuhruf suresi, 43:36-37


HAYAT

13 Kasım 2020

22

Hadis Günlüğü Prof. Dr. Zekeriya Güler hadis@camiahaber.com

Müminin Dikkat Ve Teyakkuzu Ebû Hureyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz/ sokulmaz.”1 İmam Buhârî’nin (v. 256/869) bab başlığı olarak da zikrettiği bu hadisin ardından, “Muâviye şöyle demiştir: Ancak tecrübeli olan kimse hakîmdir/ tecrübe sahibinden başkası hikmet adamı değildir (lâ hakîme illâ zû tecribetin)” tarzında zikrettiği söz, hadisin nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiğine dair ipuçları vermektedir.

“Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.”

Hadisin, “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz” şeklinde tercüme edilmesi de mümkündür. Orijinal metinde geçen “Lâ yüldağu” (ısırılmaz) fiili, sonu zammeli nefiy/ ihbârî olarak okunduğu gibi, “Lâ yüldağ” (ısırılmasın) şeklinde nehiy/ inşâî olarak da okunmuştur.² Ancak meşhur ve maruf olan okuyuş birinci şekildir. Nitekim hadisin vürud sebebi bu tercihi haklı kılmaktadır: Peygamber (s.a.v), şâir Ebû Azze’yi Bedir günü esir almıştı. O, çoluk çocuğunu hatırlatıp yalvararak sataşmayacağına ve hicvetmeyeceğine dair söz verince Peygamber (s.a.v.) salıverdi. O da kavmine gitti. Sonra hiciv ve sataşmasını yine sürdürerek müşrikleri Müslümanlar aleyhine kışkırttı. Nihayet Uhud günü Peygamber (s.a.v.) onu esir aldı. Fakat o yine yalvararak bırakılmasını istedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), “Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz.” buyurdu. Hadis, müminin dikkatli ve müteyakkız olup şuur ve basiretle hareket etmesi, gerek uhrevî, gerekse dünyevî; ictimâî, ahlaki, iktisadi veya siyasi hangi sebepten olursa olsun bir kez ortaya çıkan zarar ve mağduriyetin ikinci kez tekrarlanmaması için aldanmaması ve gafil avlanmaması gerektiği mesajını vermektedir.

1.

2.

Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 6; Ebû Dâvud, Edeb, 29; İbn Mâce, Fiten, 13; Dârimî, Rikâk, 65; Ahmed b. Hanbel, II, 115, 379. Nevevî, Şerhu sahîh-ı Müslim, XVIII, 169; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, X, 530; İbn Melek, Mebârıku’l-ezhâr, I, 258. Şâir Ebû Azze, İmam Nevevî’nin söz konusu Şerhu sahîh-ı Müslim’inde Ebû Ğurra şeklinde geçer. Bunun, yazma nushadaki ze harfinin noktasının ayn harfine ait olduğu sanılarak bir okuma hatasından kaynaklandığı görülür. Zira bizzat İmam Nevevî (bkz. Tehzîbü’l-esmâ ve’l-luğa, II, 538) “ayn harfinin fethası ve ze harfinin şeddesi ile” diyerek künyenin Ebû Azze tarzında okunması gerektiğini belirtir.

Dünyanın Bir De Ötesi Var

Z

aman, hayatın ve ömrün kendisidir. Ana sermaye zamandır ve bu sermayenin kıymetini bilmek gerekir. Zamanı kıymetlendirmek de güzel işler yapmakla mümkündür. Dünyadaki planlar insanın dünyadaki konumuna göre yapılmalıdır. İnsanın dünyadaki konumu yolcu gibidir. Bir yolcunun dünyada kalacağı miktar neredeyse konaklama miktarı kadardır. Bu konaklama miktarıyla ebedî âlem olan cennet kazanılacaktır. Bu kısa zamanı bereketli ve faydalı kılabilmek için planlamak gerekir. Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Resûlullah benim omzumu tuttu ve bana, ‘Dünyada tıpkı bir garip, hatta bir yolcu gibi ol.’ buyurdu.”¹ Yine Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Akşama kavuştuğunda sabahı bekleme (hemen yürü, zamanım yok deme, durma). Sabaha çıktığında da akşamı bekleme (nasıl olsa daha gençsin, hele vakit var deme). Sağlıklı günlerinde, hastalanacağın vakit için, hayatın boyunca da öleceğin zaman için tedbir al!”² İnsan her an ölüm gelebilir düşüncesiyle vasiyetini yanında yazılı taşımalıdır. Bu konuda Hz. Peygamber bir hadîs-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Vasiyet etmeye değer bir şeyi bulunan Müslüman’ın vasiyeti yanında yazılı olmadan iki gece (Müslim’in başka bir rivayetinde ‘üç gece’) geçirmesi doğru değildir.”³ Bu hadise dair Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: “Resûlullah’ın bu sözünü duyduğumdan beri, yanımda vasiyetim olmadan bir gece bile geçirmedim.”⁴ Borçlar, Hakk’a ve halka ait olmak üzere ikiye ayrılır. Bu hususta Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz, insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, hâlsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, gelmesi beklenen şeylerin en fenası Deccal’den, belası daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz?”⁵ Ölümü daima hatırda tutmak ve sürekli anmak gerekir. Zira ölümü düşünen, gideceği yere göre hayatını tanzim eder. Bununla ilgili Hz. Peygamber, “Lezzetleri/zevkleri bıçak gibi keseni (ölümü) çok hatırlayınız!”⁶ buyurmuştur. Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlatıyor: “Ensardan bir adam gelip selam verdi ve ‘Ya Resûlallah! Hangi mümin daha faziletlidir?’ diye sordu. Hz. Peygamber, ‘Ahlakı en iyi olan mümindir.’ buyurdu. O zat yine: ‘Ya Resûlallah! Hangi mümin daha zekidir?’ dedi. Hz. Peygamber, ‘Ölümü en çok

"Ölümü en çok hatırlayıp ölümden sonrası için en iyi hazırlık yapanlar zeki adamlardır." hatırlayıp ölümden sonrası için en iyi hazırlık yapanlar zeki adamlardır.’ buyurdu.”7 Ölümü hatırlamak, insana dünyayı terk ettirmemelidir. Aslolan dünyanın ahirete engel olmasını engellemektir. Ölümü hatırlamanın kişiye en az üç faydası vardır: Hemen tövbe eder, dünya tamahkârlığını terk eder ve dünya için kimse ile kavga etmez. İyi bir planda olması gerekli olan bazı hususlar şunlardır: İlimden her gün nasiplenmeye gayret edilmelidir. Bu konuda Allah, “De ki: Ey Rabbim! Benim ilmimi artır.” buyurmuştur.⁸ Maddi manevi ilerlemenin şartı önce ilimde ilerlemektir. Herkes kendi konumuna göre ilimden nasiplenmelidir. Âlim ise her gün ilim öğrenip, öğretecektir. Talebe ise belli seviyeye kadar sadece alıcı olmalı, sonra da kontrollü bir şekilde ilmini aktarmaya çalışmalıdır. Dinleyen ise ilmi, niyeti, ameli, eseri sağlam bir cemaat bulmalı ve ilim halkasında bulunmalıdır. İlimden kontrollü bir şekilde istifade etmelidir. Dinleyenler için ilimle ilgili hummalı bir çalışma yapılmalıdır. Üç, beş veya yedi günlük eğitim kampları düzenlenmelidir. Haftalık veya günlük dersler tertip edilmelidir. Zamanı nerede ve niçin harcadığımız önemlidir. Harcadığımız zamanın hesabını verebilmeliyiz. Ebû Berze el-Eslemî (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Resû-

lullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir kul, kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne amel işlediğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorguya çekilmedikçe kulun iki ayağı (bastığı yerden) kıpırdayamaz.”⁹ Zamanı harcarken nefsimizin arzusuna ne kadar, Allah’ın arzusuna ne kadar harcadığımızı daima göz önünde bulundurmalıyız. Planlarımızda sağlığımıza, ilme, işe, aileye, tebliğe, akrabaya ve dostlara vakit ayırmalıyız. Her hareketimizde Allah’ın rızasını kazanmak, insanlara ve kendimize daima sadaka olacak iyi işler yapmalıyız. Bunlar tesbih, tahmîd, tekbir, tehlîl, istiğfar ve diğer virdlerimizi çekmektir. Marufu emir, münkerden nehyetmektir. Kuşluk namazı kılmaktır. Yoldan eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Din kardeşini güler yüzle karşılamaktır. İki kişi arasında adaletle hükmetmektir. Herhangi bir kişinin bineğine binmesine yardım etmektir. Güzel söz söylemektir. Abdestimizle günahlarımızın döküldüğünü idrak etmektir. Namaz için mescide doğru attığımız her adımın bilincinde olmaktır. Susayan köpeğe su vermektir. Cuma günü özenle cuma namazına gitmek ve hutbeyi dinlemektir. Yaz günlerinde oruç tutmaktır. Her meşru ve güzel iştir. Ağaç dikmektir. Vakıf yapmaktır. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9.

Ahmed b. Hanbel, Müsned, VIII, 383 Buhârî, Rikâk, 3; Tirmizî, Zühd, 25 Buhârî, Vesâyâ, 1; Müslim, Vasiyyet, Müslim, Vasiyet, 4 Tirmizî, Zühd, 3 Tirmizî, Zühd, 4 İbn Mâce, Zühd, 31 Tâhâ suresi, 20:114 Tirmizî, Kıyamet, 1


HAYAT

13 Kasım 2020

“Bu Yol Müslümanların Yolu Değildir”

Tefsir Köşesi Prof. Dr. Saffet Köse tefsir@camiahaber.org

Alternatifi Olmayan Statü: Annelik - 1

“Haksızlığa ve hakaretlere karşı geliştireceğimiz tavır ve eylemlerin hiçbir aşamasında hukuktan ve medeni davranış tarzından ayrı hareket etmemiz mümkün değildir.”

Beşikte konuşan Hz. Îsâ: “Nerede olursam olayım, o beni kutlu ve bereketli kıldı; hayatım boyunca bana namazı, zekâtı ve anneme saygılı olmayı emretti…” (Meryem suresi, 19:31-32) İslam Toplumu Millî Görüş Genel Başkan Yardımcısı ve İrşad Başkanı Celil Yalınkılıç ile İslam’a, Peygamberimize ve Müslümanlara hakaret karşısında alınacak tavırlar üzerine konuştuk.

İLHAN BILGÜ

Hocam aslında bu röportajda en sonda sormamız gereken soruyu baştan sorayım. Bazı kendilerine Müslüman diyenlerin, İslam ve Müslümanlar adına şiddet içerikli tepkilerine ve hatta insanları öldürmesine karşı nasıl tavır alacağız? Mesela Nice’de meydana gelen saldırıya? Güvenlik güçleri gerekeni yapacaktır. Bize de failleri lanetlemek düşer. Zira o ellerine bıçak ve silah alarak diğer insanları öldürenler İslam’a ve Müslümanlara hakaret edenlere destek, sebep ve gerekçe üretmektedir. Üstelik daha önceki saldırılarda da gördük, mağdurların arasında Müslümanlar da olduğu gibi, İslam’a hakarete karşı çıkanlar da var. Bu yol, Müslümanların yolu değildir. Biz Müslümanlar, dinimizin ve medeniyetimizin bize öğrettiği çerçevede hareket etmekle mükellefiz. Haksızlığa ve hakaretlere karşı geliştireceğimiz tavır ve eylemlerin hiçbir aşamasında hukuktan ve medeni davranış tarzından ayrı hareket etmemiz mümkün değildir. Bizim üzerimize düşen şey, izzet ve vakarımızı koruyarak aklıselim ile hareket etmek ve hiçbir surette provokasyonlara gelmemektir. Bu bağlamda, Fransa bağlantılı olarak Peygamber Efendimize hakaret içeren karikatür saçmalığı yeniden gündeme geldi. Allahımıza, Peygamberimize ve inançlarımıza yapılan hakaretlere karşı genel tavrımızı biraz daha açsak? Kutsallarımıza yapılan saldırılara göstereceğimiz tepkiden önce bizler, Müslümanlar olarak, farklı inanç mensuplarının kutsallarına hakareti asla tasvip etmeyen İslam medeniyetinin mensupları olduğumuzu hatırlamalıyız. O sebeple, en önemli kutsallarımızdan ve kıyamete değin müminlerin gönlündeki muteber yerini koruyacak olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’i istiskal eden eylemlere, yeryüzünde medeniyetin beşiği olma iddiasındaki bir coğrafyada şahit olmaktan kaynaklı büyük bir şaşkınlık içerisindeyiz. Olup bitenlere Müslümanlar, kelimenin gerçek anlamıyla şaşırmaktadırlar.

23

Çünkü medeni ülkelerdeki kutsallara yönelik saygısızlığı anlamakta zorlanmaktadırlar. Hümanizmin, yani insanı hayatın merkezine aldığı iddiasındaki bir ideolojinin dünyada bayraktarlığını yapma hevesinde olan Fransa gibi ülkelerin kutsallara hakaret olarak algılanan eylemleri, bizatihi insan denen mefhuma hakaret anlamına gelmektedir. Çünkü kutsal mefhumuna sahip yegâne varlık insandır ve insanı diğer varlıklardan ayıran önemli hususlardan birisidir. Biz, bize yapılan bu saldırıları yapanların seviyesine hiçbir zaman düşmeyecek, hikmetle, sabırla ve vakarımızla tepki vereceğiz. Asla o seviyeye düşmeyeceğiz. Tepki denilerek yapılan bu saldırıların, kutsallarımıza yapılan saldırılardan daha fazla bizi rahatsız ettiği ortadadır. Çünkü bizim yolumuz, hikmet ve basiretle cevap vermek ve bu şekilde tepki göstermektir. Bizim kutsalımıza hakaret, Peygamberimize hakaret Peygamberimizin değerine zarar verir mi? Asla veremez, aksine daha da değerli kılar. Hakaret ve kem söz sahibinindir. Yani kim hakaret ediyorsa, hakareti o hak ediyor demektir. Kim Peygamberimiz hakkında kem söz söylüyorsa bizzat kendisi o sözün tanımı içinde yer alır. Hz. Peygamber Efendimiz ve diğer kutsallarımıza yönelik hiçbir istiskal ve hakaretin, ne âlemlerin efendisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.) ne de diğer kutsallarımızın itibarını zedelemesi mümkün değildir. Bilakis, bu menfi hareketlerin sahipleri, insanlığın vicdanında yargılanmaya mahkûm olmaktadır ve tarihin önünde kendi medeniyetlerini lekelemektedirler. Bütün bunların hepsine vereceğimiz cevap Furkân suresindeki şu âyet-i kerîmedir: “Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, ‘Selâm!’ der geçerler.” (Furkân suresi, 25:63) Bu bağlamda, “Ey müminler! Allah’tan başkasına yalvaranlara, tapanlara sövüp de cahillikle atılarak Allah’a sövmelerine sebep olmayın!” (En’âm suresi, 6:108) ayeti bir cevap olabilir mi? Ecdadımızın, ilhamını İslam ahlakından alarak söylemiş olduğu hik-

metli bir söz olan “Kem söz sahibine aittir.” şeklindeki kelam-ı kibarını yeniden düşünmek zorundayız. İlgili ayet, “Ey Müslümanlar bakın! Sizin yaptığınız bu kötü tepkiler, başkalarının taptıklarına sövmeniz cahilliktir. Bu cahillik en sonunda Allah’a hakaret etmelerine bile yol açar. Siz Müslümanlar bunun altından kalkamazsınız.” şeklinde anlaşılmak zorundadır.

rinin (avam) yaptığına benzer bir şekilde, bu arayışında kendisine, kılavuzluğundan hiç şüphe duyulmayan ve her hâliyle örnek alınabilecek mütekamil bir şahsiyeti yani Hz. Muhammed (s.a.v.)’i mihmandar kılar. Hayatının anlamını ve değerler dünyasını belirlemede bu şahsiyet, kendisine güven duyan kişiler nezdinde tümüyle taklit mercii hâline gelir.

Yani daha bugün sadece şu Paris ve Nice saldırılarını örnek göstermek buna yeter. Kaybeden, zarara uğrayan Müslümanlar değil mi? Herkes İslam’ı mahkûm etmiyor mu?

Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine duyulan imandan beslenen güven duygusundan kaynaklı olarak söz, fiil ve takrirleriyle mükemmel bir örnek teşkil etmektedir. Söz konusu olan bu örneklik, yüce Peygamberimizin sahip olduğu günlük hayatın akışı içerisindeki tüm rolleri kapsamaktadır. Malum olduğu üzere, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in özel aile hayatından başlayan ve toplumsal yaşamın birçok alanına uzanan farklı rolleri vardı. Eş, baba, arkadaş, devlet adamı vs. gibi. Ve bunların hadis literatüründe kayıt altında olması, müminler için onu örnek almada büyük bir imkân sağlamaktadır. Tarihte başka şahsiyetlerde olmadığı kadar, özellikle risaleti sonrasında hayatının her ayrıntısına vâkıf olunmasının hikmeti, kıyamete değin insanlığa her yönüyle örnek teşkil edebilmesidir.

Onun içindir ki, Müslümanlar olarak bizler, eylem ve söylemlerimizde nezaheti ve nezaketi asli üslup olarak belirlemekle görevliyiz. Bireysel ve toplumsal hayatın her aşamasında, müspet hareket etmekle yükümlüyüz. İnsanların sahip oldukları inançlara ve düşüncelere hakaret etmemize, sahip olduğumuz İslam ahlakı asla müsaade etmemektedir. Sahip olduğumuz bu ahlakın tarihsel olarak en önemli getirisi, bugün dahi güncel medeniyetler tarafından hakkıyla ikame edilemeyen bir arada yaşama kültürünü haiz çoğulcu topluma sahip bir İslam medeniyetiyle iftihar etmemizdir. Müslümanlar olarak bizlerin, yaşadığımız gayrimüslim toplumlara kazandıracağı en önemli değer, inançlara ve düşüncelere yönelik tahammül ve saygı ahlakıdır.

Öte yandan yine bir başka ayette “Ve seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ suresi, 21:107) buyurulmaktadır. Bu ayette rahmet olarak tanımlanan hususlar nelerdir?

Peygamberimizin bu dünyayı teşriflerinin yıl dönümünü geçtiğimiz günlerde idrak ettik. Onun bize tebliğ ve beyan ettiği ilahî kitap Kur’an’da “Andolsun, Allah'ın Resulünde sizin için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb suresi, 33:21) buyuruluyor. Bu örneklik nasıl bir örnekliktir?

Yüce Peygamberimizin âlemlere rahmet olarak gönderilmesinin öncelikli muhatabı insandır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman ve onu örnek almak, itikadi sahada doğru inancı pekiştirerek, düşünce istikametini kaybetmiş insanların fikrine istikamet kazandırır. Hayatta yolunu şaşıranlara bir hayat kılavuzudur.

Tüm varlıklar içerisinde sadece insan, yaşadığı hayatı anlamlandırma kaygısına sahiptir. Bireysel ve toplumsal hayatını şekillendirmek için sağlam bir akli ve vicdani dayanak arayışı, insanı âlemde üstün kılan özelliklerdendir. Dünyadaki yaşamına mana ve değer katmaya yönelik arayışını teorik düzlemde salim bir aklın gereğine uygun düşecek sistem oluşturarak sonuçlandırır. Ya da geniş halk kitlele-

Ahlaki değerleri aşınmış insanlara güzel ahlakı hatırlatıcıdır. Dünya saadeti isteyenlere, huzur ve mutluluğun yollarını gösterir. Ahiretini düşünenlere ebedî yurdun saadet anahtarını sunar. Toplumsal birlik ve beraberlik için bir iksirdir. Kısacası dinî ve dünyevi, insanların bütün ihtiyaç ve taleplerini karşılayan İslam’ın Peygamber Efendimizle gönderilmiş olması, insanlığa Allah’ın en büyük rahmetidir.

İslam’ın iki ana kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hz. Peygamber’in sünnetinde anne-çocuk ilişkisine özel bir önem verildiği, bunun sadece insana mahsus bir gerçeklik değil tüm canlılar için geçerli ilahî bir yaratılış yasası olduğu görülür. Bu da anne-çocuk/ yavru ilişkisinin çok özel ve derinlikli olduğunun ifadesidir. Günümüzde yapılan bazı araştırmalarda da annenin çocuk için özel konumuna vurgu yapan tespitlere yer verilmiştir. Annenin en önemli rolü çocuğuna şefkat transfer etmesi, onu sevgi ile yoğurmasıdır. Dinî literatürde şefkatin anne üzerinden tasvir edilmesi ve örneklendirilmesi annenin bu konudaki özel oluşuna işaret eder. Psikiyatr Nevzat Tarhan’ın belirttiği üzere şefkat sevginin en ileri boyutudur, ruhsal bir enerjidir ve çocuklar açısından en değerli kaynaktır, annenin çocuğa en değerli hediyesidir. Dolayısıyla anne sevgisi çocuğun gelişiminde hissettiği en temel ihtiyaçtır. Modern psikiyatri, çocukların anne kucağından mahrumiyetini en temel depresyon sebeplerinden birisi kabul etmiştir. Bu tez, modern sosyolojinin günümüz çocuklarında “anneden yoksunluk sendromu” oluştuğuna dair tespiti ile de desteklenmiştir. Günümüz sosyal ve ekonomik düzeni anne ile çocuğun yeterli ve kaliteli zaman geçirebilmesini yeterince sorun edinmediğinden anneden yoksunluk ve sevgi eksikliği çocuklarda psikopatik eğilimlerin gelişmesinin zeminlerinden birisi olmuştur. Son zamanlarda gündem olan şiddetin bu konu ile ilgisi var mıdır? Düşünmeye değer! “Biz insandan, anne-babasının üstüne titremesini istedik. Hele annesi, onca sıkıntılar sonucu güçten düşmesine aldırmayarak onu rahminde taşımıştır...” (Lokmân suresi, 31:14) ayetinde anne-baba beraberce zikredildikten sonra bir de ayrıca anneye yer verilmiştir. Hz. Peygamber de “İyilik etmeme en layık kimdir?” sorusuna üç defa peş peşe “Annendir.” şeklinde aynı cevabı vermiş, dördüncü defa tekrar sorulduğunda “Babandır.” demiştir. (Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1, 2) Annenin babadan bir adım önde oluşunun sebebi çocuk açısından annenin alternatifinin bulunmamasıdır. Onu vazgeçilmez kılan, baba ve diğerlerinde bulunmayan annelik sevgisi ve şefkatidir ki bu bakımından onun yerini bir başkası alamaz. Hz. Îsâ’nın başta verilen ayette annesine saygıyı özellikle zikretmesi de bu açıdan anlamlıdır. Doğrusunu en iyi Allah bilir.


KÜLTÜR & SANAT

İ

13 Kasım 2020

24

EN BÜY O E ÜK T Ş

FITNE! İLHAN BILGÜ

Y

azının başlığı Mısırlı ünlü yazar Tâhâ Huseyn’in bir kitabının adının tercümesidir. Lakin, geçen yazılarımızda ifade ettiğimiz gibi, her bir istılahın, her bir terimin, her bir deyimin, bir başka dildeki manası daha farklı olabilmektedir.

Üstad Tâhâ, “O En Büyük Fitne” derken hem özel isim olarak o başlığı atmış hem de, “Sanmayın ki, o büyük fitne, Osman ile Ali ve evladı ile bitti! Hayır, devam diyor!” demek isterken, Bakan Nemnem,

Fitneye musallat olmakla, fitnenin musallatı olmak arasında fark vardır.

Muhammed Mursi’nin katledilmesine varan askerî darbeyi kurtarıcı, bu darbeye katılmayanları da fitneci olarak takdim etmek istemiş. Hatta, işin asıl probleminin, “dindarlık” olduğuna kadar varabilmiştir. Hiç kimsenin dini ile irtibatını sorgulamak gibi özelliğim olmadığı gibi, kastım da yoktur. Onun için, belki Tâhâ Huseyn Bakan Nemnem’den daha az dindardı. Ama, Tâhâ Huseyn’in özellikle bu iki kitabını okuduğunuzda, Tâhâ Huseyn için Allah’tan rahmet ve bağışlama dilersiniz.

MISIRLI ÜNLÜ YAZAR TÂHÂ HUSEYN

Tâhâ Huseyn kitabına “el Fitnetu’l Kubra: En Büyük Fitne”1 ismini koymuş ve alt başlıklarla da Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerini işlemiş. Kitabın “Ali ve Oğulları” bölümünde ise, Kur’an’ın mızraklar ucuna takılarak, “Hadi gelin, Kur’an’ın hükmüne uyalım” şeklinde özetlenebilecek hadiselerin meydana geldiği Sıffîn Savaşını da geniş bir şekilde yorumlamış. Bu yazı aslında, yaklaşık iki sene önce planlanmış bir yazı idi. Mısır’ın “yazar, gazeteci, tarihçi, İslam uzmanı” ve nihayetinde Sisi döneminin kültür bakanı olan Hilmi Nemnem’in, El Masrı el Yevm gazetesinde “Tâhâ Huseyn ve el Fitnetu’l Kubra Dersleri” başlıklı yazısından ilham alınarak yazıldı. Yanlış anlaşılmasın, Bakan Nemnem’in yazısını tasvip etmek, onaylamak için değil. Aksine, Bakan Nemnem’in neden “Büyük Fitne”yi vesile kılarak, o en büyük fitneden daha büyük fitneleri meşrulaştırmak isteyebileceğini tefekkür etmek içindi.

BÜYÜK İMTIHAN!

Şimdi gelelim kitabın o başlığına. Kitabın başlığı, “Büyük Fitne” demek. Fitne, aynen bizim Türkçede bildiğimiz fitne anlamındadır. Fakat, Arapçanın fitnesi, ile Türkçenin fitnesi birbirinden ayrı konuları da kapsamaktadır. Arapçanın fitnesi, aynı zamanda bir imtihanı, yani sınavı da kapsamaktadır. Ki, üstad Tâhâ’nın kitabı tam da bu manadadır: Büyük İmtihan! Bizim bu yazımıza “İşte O En Büyük Fitne!” diye ilave kelimelerle başlık koymamızın da sebebi budur. Fitne, imtihan ile birlikte başlar, sonu mutlaka imtihan ile biter. Aslolan, fitneye musallat olmamaktır. Dikkat ediniz, fitne size musallat olmasın demedim. Hmmm. Bir de bu kelime çıktı şimdi karşımıza: Musallat olmak.

Bakınız bu kelime de Arapça ama, aynen Türkçede de kullanılıyor. Ve manaları, aynı sandığımız hâlde hiç de aynı değil. Hepimiz, sürekli olarak birisini rahatsız etmek, ona baş belası olmak anlamında kullanırız bu kelimeyi. Ama Arapçada bu kelime, daha şiddetli bir mana ifade eder. Bu mana da şudur: Sürekli olarak rahatsız edilen o kişinin hiç hareket edemeyecek hâle getirilip, madden ve manen tamamıyla ele geçirilmesi. O hâlde, fitneye musallat olmakla, fitnenin musallatı olmak arasında fark vardır ki, bu konuya şimdilik girmeyeceğim. Dönelim Sıffîn Savaşı’nın o “Vızırtılar Gecesi: Leyletu’l-Herîr” sonrasına. Neredeyse 65 bin (dikkat 65 bin) Müslüman’ın hayatını kaybettiği bu savaş sonrasında yenilmekte olan Hz. Muaviye, elçisi Amr b. As vasıtasıyla 500 kadar Kur’an sayfasını ve Hz. Osman’ın yazdırdığı Şam Mushafını mızrakların ucuna takarak “Gelin! Gelin! Kur’an’ın hükmüne gelin!” demişler ve Hz. Ali (r.a.) istemese de, onun taraftarlarını da buna ikna edebilmişlerdir. Burada o meşhur “Hakem Olayı”nı anlatacak, hatta tahlil edecek değilim. Amma, Hz. Ali’ye Amr b. As’ın davetini kabul ettirenlerin, daha sonra, hakem olayını kabul etti diye Hz. Ali’ye isyan edenlerin o aynı kişilerin fitnesini de hatırlatmak isterim. Fitneden bahsettiğimize göre konumuzun asıl ve son noktası burasıdır. Önce, Hz. Ali’ye “Mızraklara asılı Kur’an’ın hükümlerine uy!” diye ültimatom gönderen bir grup, daha sonra, “Hakem olayını niye kabul ettin! Kur’an’ın hükümlerine karşı geldin!” diye isyan eder. İşte bu isyan bir fitne

ve fitne olduğu kadar da imtihandı. Bu grubun bir kısmı daha sonra Abdullah ibn Abbas’ın “Allah Resulünün sünnetinden örneklerle” ikna olmasına rağmen, bir kısmı hâlâ ikna olmadı. Ve, Hz. Ali ile Muaviye taraftarlarının hepsine “kâfirlik damgası” vurdu. Yetmedi, vefat etmiş olan ve şehid edilen Hz. Osman’a dahi bu “kafirlik” damgasını vurmaktan çekinmediler. Sonra bir gün, Allah Resûlünün dostlarından Abdullah b. Habbâb b. Eret’i ve hamile hanımını, kendileri gibi, Hz. Ali ve Hz. Osman’ı kafir saymıyorlar diye öldüler. O gün bugün onlara Hâricî ve tekfirciler denilir oldu. Bu grup, İslam dinin anlaşılmasında kendi safını, kendi grubunu, kendi çıkarını din yerine koyan ilk grup oldu. Meşhur tefsirci Fareddin Râzî, Âl-i İmrân sûresinin 106. ayetini, 104-105’inci ayetlerle bağlantılı olarak tefsir ederken böylesi grupları şöyle tanımlar: “Bazıları, dinin nasslarını, aykırı bir şekilde yorumlayarak fırkalara ayrıldı. Her biri kendi yolunun doğru olduğunu iddia edip ihtilafa düştü. Her bir din âlimi kendi bölgesinin reisi oldu. Her biri kendisinin hak, muhalifinin ise batıl olduğunu ileri sürerek ihtilafa düştü.” 2 Burada da görüldüğü gibi ihtilaf ile tefrika ve bunları kuşatan fitnenin bugün hâlâ var olduğunu unutmayalım. Kendi görüşümüze ayet veya hadis bulma yerine, kendi görüşümüzü ayet veya hadise uyduralım. Yoksa, “Kur’an’a çağırırken, Kuran’a aykırı” davranmış oluruz. Böylece, fitne bize musallat olur, dünya ve ahiret huzurunu kaybederiz. Hâlâ görmüyor musunuz, elinde Kur’an olduğu hâlde, Kur’an’a küfrettirenleri!

1. h t t p s : / / w w w. a l m a s r y a l y o u m . c o m / news/details/1376861

2. Fahruddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, c. 8, s. 185. Daru’l Fikr. 1981


SAĞLIK

13 Kasım 2020

25

PEYGAMBERİMİZİN ÜMMETİNE TAVSİYE ETTİĞİ TEDAVİ:

HACAMAT Pek çok faydası bulunan hacamatı yüz yılalrdır insanlara şifa vesilesi oluyor. Peygamberimizin de yaptırdığı hacamatı yaptırmadan önce doktorunuzla görüşmenizi tavsiye ederiz.

HACAMAT NEDİR?

HACAMAT NASIL YAPILIR?

Hastalıklara karşı önlem alma veya hastalık durumlarında tedavi amacıyla ölü hücre ve atık maddelerin yoğun olarak toplandığı belli noktalardaki tıkanıklık, kılcal damar ve ince damarlardan kirli kanı alma işlemine hacamat denir. Arapçadan dilimize hacamat diye yerleşen bu kavram, sözlükte emme anlamına gelen “hacm” kökünden gelmektedir. Terim anlamı ise en kısa tanımıyla deriden vakum yolu ile kan alınmasıdır. 1 Günümüzde tıp alanında da desteklenen bu uygulama Hazreti Muhammed (s.a.v.)’in hayatına bakıldığında, tıbbı nebevî çerçevesinde alternatif bir tedavi yöntemi olarak ele alınmaktadır. İmandan sonra insanoğluna verilmiş en büyük nimet olarak sağlık konusuna dikkat çeken Hazreti Muhammed (s.a.v.), sağlıklı olmayı ve bu konuda tedbir almayı insan sorumluluğuna verilmiş dinin emirleri arasında saymaktadır. 2 Hacamat yaptırmaya ihticam; bunu meslek haline getiren kişiye de haccam denir. Bu iş için kullanılan alete de mihcem veya mihceme adı verilir. 3

Hacamat kanlı ve kansız olmak üzere iki türlü uygulanmaktadır. Kansız olana şişe kapama da denir. İhtiyaca göre vücudun herhangi bir yerinden bardak veya boynuzla yapılan kan alma işlemini ifade eden hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi için yapıldığı gibi, kan fazlalığının vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için de kullanılan bir tedavi usulüdür. Bu uygulama Hz. Peygamber tarafından bizzat yaptırılan ve ümmetine tavsiye edilen bir tedavi metodu olması hasebiyle aynı zamanda nebevî bir sünnettir. Eskiden yaygın olarak "hacamat bıçağı” denilen bir aletle tatbik edilen bu usul, bugün yerini neştere bırakmıştır. Bazı

HACAMATIN FAYDALARI NELERDİR?

Hacamat usulüne uygun yapıldığı takdirde insan sağlığı bakımından yararlı bir tedavi yöntemidir. Bir hekimin muayenesi ve tavsiyesi ile yapılmasında fayda vardır. Aksi takdirde yarar yerine zarar verebilir. Hacamat metodunda, uygulamanın yapıldığı bölgeye bağlı damarlardaki kan akımı canlandırılır, dolayısıyla besin ve oksijen dokulara rahat ulaşır. Kılcal damarlardaki tıkanıklıklar açılır ve kandaki gaz ve toksinlerin atılması sağlanır. Kaslardaki sertliğin ve ödemlerin çözülmesine de fayda eden hacamat, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır. Kan üretimi düzeltilirken aynı zamanda iç kanamaları durdurur. Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlemeye bağlı ağrıları giderir. Dalak-karaciğer hastalıkları ve sinirsel-psikolojik hastalıklar gibi her tür hastalığın tedavisinde yardımcı olur.

DİKKAT!

bölgelerde vücuttaki kirli kanı dışarıya almak için bir tür sülük de kullanılmaktadır. Adeta bu iş için yaratılmış olan söz konusu sülük, kirli kanın biriktiği yerlere veya vücudun ağrıyan bölgelerine konularak kanı emmesi sağlanmaktadır. Ancak hacamat metodunda uygulama yapılacak bölge belirlenir ve sonra neşter yardımı ile çizilir. Çizilen derinin üzerine vakumlu kupalar konularak kirli kandan arındırılır. Bu tür bir tedavinin ilk defa nerede ve ne zaman başladığı konusunda kesin bilgi bulunmamakla birlikte geçmişi 5 bin yıl öncesine kadar götürülür. Eski Çin, Mezopotamya, Mısır ve bazı Ön Asya uygarlıklarında bir kısım hastalıklara karşı vücuttan kan alma

Uygulama esnasında hijyene dikkat edilmesi gereken hacamat, mutlaka bir hekim veya uzman tarafından uygun görüldükten sonra yaptırılmalıdır. Alınan kanın miktarı da hekimin uygun gördüğü ölçüde olmalıdır. Aksi takdirde kan kaybı, bitkinlik, yorgunluk, unutkanlık ve hafıza kaybı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir ve faydadan çok zarar verir.uygun görüldükten sonra yaptırılmalıdır. Alınan kanın miktarı da hekimin uygun gördüğü ölçüde olmalıdır. Aksi takdirde kan kaybı, bitkinlik, yorgunluk, unutkanlık ve hafıza kaybı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir ve faydadan çok zarar verir.

metodunun mektedir.4

kullanıldığı

bilin-

HACAMAT HANGİ BÖLGELERE UYGULANIR?

Hacamat yaygın olarak sırt bölgesinden yapılmaktadır ama kişinin şikâyetine ve isteği doğrultusunda baş, karın gibi diğer bölgelerden de yapılabilmektedir. İki çukurdan yani ense çukuru ve bıngıldaktan hacamat yaptırılmaz. Kafa arkası, kulak arkası bölgelere ise sık hacamat yapılmaması tavsiye edilmektedir. HACAMAT NE ZAMAN YAPTIRILIR?

Hacamat ayın 17., 19., 21., ve 23.’ü olmak suretiyle her pazartesi, salı ve perşembe ya-

pılabilir. Hazreti Peygamber (s.a.v.)’in tavsiyesi bu yönde olmuştur. Burada özellikle dolunayın hareketleri ile damarlardaki kan dolaşımı arasında bir ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu durum – zaruretler hariç- hacamat yaptırmanın mevsimsel zamanlaması bakımından önem taşıdığı anlamına gelmektedir. 5 Gün içinde en iyi zaman güneşin doğuşundan sonraki ilk 2-3 saat; ikinci uygun zaman ise öğle namazından sonraki ilk 2-3 saattir. Hacamat aç karnına yapılır. Yapanın ve yaptıranın abdestli olması tavsiye edilir. 6 1.

Yrd. Doç. Dr. Necmettin Şeker, Hz. Peygamber’in Hadislerinde Koruyucu Hekimlik: Hacamat Örneği, s. 170.

2.

S. 166.

3.

S. 170.

4.

S. 171.

5.

Yrd. Doç. Dr. Necmettin Şeker, Hz. Peygamber’in Hadislerinde Koruyucu Hekimlik: Hacamat Örneği.

6.

Aidin Salih, Geçek Tıp Yitik Şifanın İzinde, s. 144.


BULMACA (..) yakıldı elime. Bir ünlü şiir ve türkü. Ağız Kokusu

Hidrojen simgesi

Resimdeki Endülüs şehri

Çan

Kilobayt kısaca

Savunmacı

Vekillik

Dilsiz

Birlikte E.D.

Açıklık

Altın E.D.

Su E.D.

Magnezyum simgesi Bir şaşma ünlemi

Matlup

Parazit

Kuram

Nam

Kırklareli İlçesi

Hangi şey

Tecrübe Etmek

Kuzu sesi

Familya

Adak

Taraf

Bir meyve

İffet

Acele

Favori Güzel Özen Hitit

İyiden iyiye

Amel

Banyo temizlik aracı

Dil, zeban

Bulmaya çalışma

Gürültü Böbrek atığı

Yelkenlerin kenar köşeleri

Sahan altlığı Uzaklık anlatır

Dolaylı anlatım

Melez, kırma

Ergin

Sınır nişanı

Bir nota

Numara kısaca

Meta

İşitme organı

Nikaragua plakası

Düz yer

Layiha

Mersin ilçesi

Bir bağlaç

Yat limanı

İstanbul' un eski adı

İzmir ilçesi

İzzet, şeref

E.D. Dudak

Kilogram kısaca

Vitrin

Açıklamalar

Azerbaycan Türkçesi

Kabın ağırlığı

Açık eflatun rengi

Cilt

Kesinlik

Boydan büyümek

Tartışma

Özbekistan Cizzak ili'inde ilçe

Bir tür etli ve büyük zeytin

Gerçek, asıl

Türk müziğinde bir makam

Direklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak tabla

Lantan simgesi

Güney Amerika' da bir ülke

Endüstri

Kuşatma

Yemek

Nikel simgesi

Meta

Matematikte sabit sayı

Hedef

Bir süs bitkisi

Visual Basic for Applications kısaca

26

13 Kasım 2020

İlkel silah

ABD Eyaleti

İri taneli bezelye

Kaba baston Yemek

Meyvesi yenen bir ağaç

Kırmızı

Ağrı Dağı’nın eski adı

Lübnan plakası

Kaçma

İlave

Bir hayvan

Bir erkek ismi

Tayin

Nahiye

Bir ülke

Gaziantep ilçesi

Futa

Bir ay

Dördül Sülale

Bir tür peksimet

Erkek kişi

G.Afrika plakası

Bir anda olan

Bağır

Nesne

Kara işleri ile uğraşan

Pozitif elektrot İnsan Kaynakları kısaca

Berilyum simgesi

Üvey olmayan

Mavi peri kuşu

Manasız

Denk Ana çizgilerine indirgenmiş

Kıyı sevilla1

KARE BULMACA

SON BULMACANIN CEVAP ANAHTARLARI

KARE BULMACA

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

Gelir getiren mülk

Bölüm Geyik türü

K

Japonya Plakası

A K A R

1

Tayin etmek

2

Röntgen simgesi El hamra sarayı Sarı benizli

Hayvanın iç organları

3

S

Kışır Ciltli yazılı kâğıt yaprakların bütünü

K

Kötülemek Uzaklık anlatır

4

Kapaklı yuva

K U T U

5

A M P Temiz kandan gelen

7

E

Fransa'da bölge

Bela Kaon Simgesi

Mikroskop camı Helezoni

8

Bir nota

H A R

L A

9

Lanet etti 13. yüzyılda yaşamış Müslüman şair,âlim

10

Ankara ilçesi

Şikar

Alımlı Yetersiz

R

L A Z Övme Tembih sözü

Esasi

Menfaat Çocuk oyunlarında çukur

N İ

A Y

Kanal Asit iyonlaşma sabitesi

M A M A K

L A A N E

Yarı açma

M E V L A N A

Bölüm

K

Gök cisminin doğması

Kuzey Vietnam'da akarsu

Honduras plakası Hollanda plakası

Bulmak için çalışma Kabaca evet

Bir nota

Bir yırtıcı kuş

Kavga Geçen yıl

Güzel Kısa çizgi

Y İ

A R K Kaygı

E

E.D. Kumaş

İstek Çölden esen rüzgâr

Baş Coğrafi bölge

Trabzonspor kısaca

Tören Öküz yemliği

Çeşitli dans ve oyunla oluşan sahne gösterisi

Dilek

Sap

R

Mektup Elekten geçirme

R

Edebiyat (Kısa)

Bir şaşırma sözü

Kaba baston

Kayseri' de yaşamış eski bir beylik

Geri verme

(..) Ba. Bir Futbolcu

Sol taraf

Dalkavuk

Gösterge çizelgesi

Müzik türü

Aktinyum simgesi Gök tanrısı

M E A

1

Liepzig

12 SOLDAN SAĞA 1) Sadrazamlık yapmış bir Devlet adamı - Deniz generali 2) Aksamak işi - Manganez simgesi - Kanaat eden 3) Litre kısaca - Zannetme - Meşime 4) Geri verme - Nerede - Ajans Pres kısaca 5) Lütein Hormonu kısaca - Müslüman Ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse - Nam - Belize plakası 6) Kadın Obur -Ölçüleri birbirini tutmak 7) Nikel simgesi - Uzaklık anlatır - Sevgili - Sade 8) Esas - Yunan alfabesi - Katı yumurtaMadagaskar plakası 9) Long Playing kısa - Bilgisayar oyunuKaba baston 10) Yeteneklerin tümü - İlkel benlik -Bir peynir 11) Yazı ile bildirme - Bir hitap - Batı Samoa para birimi 12) Bir yağış türü - Mesafe - Namus.

YUKARIDAN AŞAĞI 1) Sadık Dost - Rusya'da bir kent 2) Osmanlı Devleti 2.Abdulhamid dönemi Hümâyun Başkâtibi 3) Lantan simgesi - Bozulmaya başlayan sulu yiyeceklerin üzerinde oluşan köpük 4) Mardin içli köftesi 5) Milattan Sonra kısaca - Karşıt 6) Tütün yaprağı dizesi - Geri çevirme 7) Amcalar - Su E.D. - Bir hitap şekli 8) Ünlü kimse - Dağ keçisi 9) Anonim Ortaklığı kısaca - Ced 10) Osmanlı Devlet adamı, şair, yazar 11) Zihin Evet - Minarede okunan salavat 12) Bütün mahlukat - Sonuç 13) Güç 14) Right Atrial Enlargement kısaca - Kazanç 15) Üzümcü - Anlamlı iz 16) Resimdeki Almanya şehri.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

E S A T F E Y Z İ

2

3

4

5

D E K A B U N T A O T A L M K G A R A A L A Z E M A S M A N E Y A A S A R K A

6

7

O T A İ R A M D A K B A K H A A N R A

8

9

E MM A B A İ N İ E A Y A Y R S A N

Bakır simgesi

A C U

E R A T N A

Pek akıllı

Gerçek

Bir zinciri oluşturan halkalardan her biri

M

Pencere

R A

B E B E C İ K Derince çanak

Meta

K

Potasyum simgesi

Ama

S K A L A Bir yeri bakımlı hale getiren

(..) de Souza Júnior Bir Futbolcu

A

M A L Çocukların oynadığı kaydırak oyunu

L

Protein asidi

A M M A R

Kırmızı

Eşkenar Dörtgen

M A

İ

N

E L H A M R A

KARE BULMACA

11

İ

A R

D A T

Bağırsaklar

R E D

K A S A

A Y A

Kuşatma

A H A Namus

Y A L A K A

Resimdeki İspanya'da tarihi saray

Bayındır Duruma Getirme

Özgür

E S R A Para dolabı

İşte Saymak

Bir Kur'an harfi

Monoetanolamin

N A M E Küçük veya acınacak olan bebek

A

M E R A S İ M

E D

Kapı, bab

R E V Ü Bir kadın adı

A

İlinek Büyük

K A B Z A

Olumsuz ön ek

M İ

K A M

Avuç içi

İ

B A B K A

T M E K

T A S A

A L A M

Deniz meltemi

R A N A

A R A L A M A Elemler

H

A R B E D E

K I R S A L

F A

Arjantin plakası

Dürüst

A R A M A

N A A T Kır ile ilgili

Bir kek türü

M A T L A

H N Kaybolmak

Tahıl tanesi, tohum (esk.)

K U R A

C A Z İ P

A A

S A M A M Dünyanın uydusu

Hile yapan

Bebeklerle oynatılan oyun

A T A M A K

L A M E L

A R K A N Sıcak

Bir Avrupa ülkesi

A K B İ L

Adenozin Akıllı Bilet Kısaca monofosfat Aşama

6

Bir haber ajansı

R İ B A T Güney Kafkasya halkı

Ad çekme

K A R A M A K

S A K A T A T Tekke

J

On bir ayın sultanı

10

11

12

T A H T E L B A H İ R

A K A A L M R A A K D K R Y E A A L

13

14

15

16

A N A K R A B İ İ R E A R A L L H F A N S A M İ A S L

Kiel


HASENE International e. V. Colonia-Allee 3 | D-51067 Köln T +49 221 942240-441 | F +49 221 942240-401 haseneorg www.hasene.org | sukuyusu@hasene.org | — Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: HASENE International e. V. Banka: Kreissparkasse Köln IBAN: DE29 3705 0299 0149 2900 69 | BIC: COKSDE33XX Amaç: Adresiniz, 0000013

KISMİ YARDIM

500€

**

5.000 DKK | 5.500 NOK | 5.000 SEK 600 CHF | 850 AUD 750 CAD | 500 £

SU KUYUSU PROJESİ

Su hayattır, hayat kurtarır... *Not: Su kuyusu projesine 500 € ve üzerinde destek olanlar kuyuya isim verebilirler. **Meblağın %5’i partner kurumların tüzüklerinde öngörülen diğer amaçlar için kullanılacaktır. Proje Hasene International e. V. ve www.hasene.org/partner listesinde yer alan partner kurumlar tarafından ortaklaşa düzenlenmektedir. Veri koruması ve haklarınıza dair detaylı bilgiyi şu adresten okuyabilirsiniz: www.hasene.org/veri-koruma. Ayrıca veri koruması ile ilgili sorularınız için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

SU KUYUSU PROJESİ


EMUG e.V. Colonia-Allee 3 | 51067 Köln | +49 221 942240500 www.emugev.de | infak@emugev.de --Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: EMUG e.V | Banka: KT Bank AG IBAN: DE09 5023 4500 0107 8000 08 BIC: KTAG DEFF XXX | Amaç: Infak 2020

KAMPANYASI “Allah yolunda neyi harcarsanız o size geri verilecektir.” (Enfâl suresi, 8:60)

TERTİP EDEN KURUMLAR EMUG Avrupa Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği | +49 221 942240500 JİBKM Japonya İslam Birliği Kültür Merkezi | +81 0567 69 7551 UEPM Avrupa Müslüman Özel Eğitim Birliği | +33 1 42460444

IGMG Recklinghausen Şubesi | +49 2361 341 86 VAKIF İslam Vakfı | +49 30 50344896 IGMÖ Avusturya Müslümanları Mülkiyetler Topluluğu | +43 1 403336675

SHOH Sancak İnsani Yardım Organizasyonu | +381 62 813 93 86 SIG İsviçre İslam Toplumu | +41 44 8432030 IGMG Nagold Şubesi | +49 7452 605 11 80

Bağışların %10’u EMUG e.V. tarafından tüzükteki aynı amaçlar doğrultusunda değerlendirilir. Herhangi bir proje akamete uğradığında bu pay aynı amaçlı başka projeye aktarılabilir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.