vam ediyordu ve her anlattığı yeni bir şey için gözyaşları akıtıyordu. Ben Beste neden şu an yanımda değil diyerek dövünürken Beste hayata karşı zor bir sınav vermişti. Ve benim haberim bile olmamıştı. Bir yandan Beste’yi dinlerken bir yandan da kafamın içinde kendimle kavga ediyordum. Korktuğumdan fazlası başıma geliyordu. Artık kendimi de suçluyordum. Oysaki şu masaya oturmamdan öncesine kadar dünyanın kendi çevresinde döndüğünü zanneden oydu. Bu amansız hengâmede beni artık anlamayan, anlamak istemeyen oydu. Beste beni üzmekle kalmamış kendimi attığım çukuru da bana göstermişti. Bu masadan kalktığımda artık suçlu aynada bakacağım kişi olacaktı. Beste yerinden kalkmış, gözlerimin içine bakmış ve “Yanımda olmanı hep istedim, hoşça kal.” demişti. Hayatımda hiçbir zaman bir insanın bir kelimenin altında kalabileceği aklıma gelmemişti. Şimdi ise bu ağırlığı daralan göğsümde hissediyordum. Beste’nin ailesiyle olan sorunlarını ve işten çıkarıldığını nasıl görememiştim? En yakınım dediğim kişiyi görememek körlükten başka ne olabilirdi? Şu küçücük dünyanın kendimce büyücek dertlerinde kaybolmuştum. Dünya, Beste’nin değil benim çevremde mi dönüyordu? Beste’ye anlatmak için biriktirdiğim onca şey ne olacaktı? Ya
fikrini almak istediğim düşüncelerim, planlarım? Beste’nin yanında olabilirdim. Beste’yle birlikte bunları aşabilirdik. Ama ben birliği değil yalnızlığı ve yenilmeyi seçmiştim. Allah’ım bu hale nasıl geldim? Bu vedaya nasıl dayanacaktım? En yakınımızda olan kişinin bizi bırakıp gitmesi gidenin ölümünden farklı mıydı? İkisinde de hissedeceğimiz ıstırap ve özlem değil miydi? Ben dünyadan kendimi soyutlarken, onu dünya -hatta evren- yaşama bağlı olan tüm damarlarından soyutlamıştı. Benim en zor anımda yanımda beliren, düştüğümde ellerimden tutup kaldıran kişiyi nasıl yenilmeye mahkum etmiştim? Ben ne Beste’ye yenilmiş ne de dünyaya kaybetmiştim. Ben kendi küçük, işe yaramaz bencilliğime, kibrime yenilmiştim. Kendi üstüme kendim sisler çöktürmüş, yağmur yağdırmış ve sonra da ıslandım diye ağlamıştım. O gitmişti ve ben arkasından sadece bakmıştım. İçim bulanıyordu. Kalkıp şu kapıdan çıkmaya bile cesaret edemiyordum. Beste’yi tanıdığım ilk günden bugüne yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözümün önündeydi şimdi. Hayat böyle bir şey miydi? “Bir varız bir yoğuz bu dünyada.” derdi babaannem. Artık var mıydım?
www.baltadergi.com
Temmuz - Ağustos 2020
21