Girizgâh Şaduman Tatlı
Dinle! Tahrip edilmiş bir şehrin yıkıntılar arasında kalan öyküsünün girizgâhıdır bu. Bir darb-ı mesel günlüğünden ç/alınmış derslerden tekidir sadece. Aylardan nisandı ve insanın yaşamaktan hoşlandığı bahtiyar bir gece. Vakti değerlendirmenin ötesinde ziyan etme girişiminin ilk adımıydı belki de. Deneklerin yarı yolda bıraktığı o bilim adamının tuhaflığı vardı üzerinde. Yine kendi kendine yetmenin acısı saplanmıştı kalbine. Dibine çökmüştü işte tortulaşan gözyaşlarının ötesinde görünen şu ülke. Debelendikçe bilendiğinin idrakinde değildi hergele. Eğildi dilinden dökülen kelimelerin üstüne. Dök ülen, dedi ben ölmem memleketin itleri nefes almaya devam ettikçe âlemde... Sonra susturuldu usulca ayazda titreye titreye yürü(tül)dü şehadete. berlediği sözlerin kisvesine kapılıp da çekirdeği hesaba katBu minvalde binlerce şahsın yaşam öyküsünü serebilimadan sürekli aynı nakaratı tekrarlayanlar aslolan mananın rim de gözlerinizin önüne siz görmek ister misiniz orasını kıyısına bile varamayacağının farkına ne zaman varacak bilemem işte. Neyse... Ensesi kalın kurdun ipliğini paacaba? Çoğul anlatımlı bilmem kaç katmanlı postmozara çıkaran çakalların cirit attığı yerde emeğin dern metinleri anlayamadıysan ilk okuyuşta, sıkma gücünü, bileğin hakkını nasıl vereceksin ki aklın canını değil mi, eksiklik anlatamayanındır sonuçta(!) hizmetine. Etine buduna bakmadan ben de buraŞuaralar zümresine vacipken sihri helal neden yai dayım ulan diye köşeden korka korka bağıran adaMüziğ in saktır hacı, hocaya? Sanat dediğin gerçekten bir yaiç ek dinlem mın alnını karışlamazlar mı sonra tek sillede. Ha landan ibaret değil mi yoksa? Adına yemin edilen şunu da sakın unutma, ille de bir canımız var onu da kalem bana ne alemin eleminden deme özgürlüalsınlar, edebiyatıyla çıktığın yolda edebi elden bırakğüne sahip mi sizin orada? Görseydi şu kuruyan tığın anda çullanır şeytanların şahı boğazına. Sonrası vicdan gölünü Hz. kadersiz bir kazayla sonuçlanan, suçsuzluğu çektiği sıMusa, yarmaya çalışır mıydı Kızıldeniz'i? Ya kıntılarla ispat olunan yetim bir dava kalır ardında. zalimin elinde mazluma eziyet veren o asa bıraksa saNeresinden tutsan elinde kalacak sistemsiz bir döngü hibinden önce ateşe atmaz mı kendini? Herkesin içinde bir bu anlasana. Saatlerce hasılı kelam ettikten sonra muhataput köşe tutmuşken nefsine; onlar masum, baltayla gelen bının suratında yine aynı cahil manzara. Ne olmuş İlyada peygamber haydut desene (!) Homeros'un ağzından değil de kaleminden çıkmışsa. OkuAzına çoğuna bakmadan kanaatin devamı olan tevekmak, yazmak dediğin doğaçlama mı olmak zorunda? Ezkülün dibine vurmaktan daha ağır bir imtihan varsa o da yediği kazığa ses çıkarmadan işini Allah'a bırakanlardır bu zamanda. Amannn, ne fark var ki zaten değil mi el altından yapılacak sevapla saman altından yürütülecek suyun arasında. Hele bir yıkılagörsün köprüler, kurusun da kainatın can damarı denizler nasıl savrulacak bak havaya yüz binlerce vaveyla. Ellerimiz bağlı, gözümüz kapalı sabrederiz tüm zorluklara, tıkayıp kulağımızı yapılan ihtarlara dayanırız nasılsa! Üç günlük dünya diye diye kandırmadılar mı bizi yüzyıllar boyunca? Düşünmez misiniz, diyen ayetleri akıl etmek için bekleriz üç gün daha. Doğru ya, şunun şurasında ne kaldı canım mahkeme-i kübraya.
24
www.baltadergi.com Temmuz - Ağustos 2020