KOKU sebastian
Bazı keskin kokular hiç unutulmayacak hisleri hatırlatır. Kimi acıları, kimi sevinçleri, kimi korkuları… Bazen nefes darlığı, bazen ürperme, bazen de iç rahatlığı… Herkesin unutmayacağı bir koku mutlaka vardır. İnsan bir şehri daha yakından tanımaya, onu kendi gözü ile keşfetmeye çalıştığında da o şehre has kokuları algılamaya başlar. Şehir için çok eski ama keşfeden için yeni kokulardır bunlar. Bu kokulara alışmak şehrin yüzüne doğrudan bakabilme gücünüzü ve mahallelerinde-sokaklarında gezebilme cesaretinizi artırır. Zaten insan sevdiğinin kokusuna alışır, sevdiğinin kokusundan cesaret alır. Ve herkesin göçü de aklından geçirdiği, hayal ettiği yeredir. Suni ve güvenli mahallelerinin, kalın duvarlarını cılız elleri ile aşamay-
acağını anlayanlar kendilerine yeni kokular, yeni mahalleler ve yeni hikâyeler üretmeye başlar. Korkmayacakları ve içlerini yakmayacak hikâyelerdir bunlar. Geçenlerde ‘’Güney Ankara’’ adı ile böyle bir hikâye türetmeye çalışanlar oldu bu şehirde. Bildikleri gördükleri kadarı ile şehri ikiye bölmeye çalışan naylon duyarlılıklara sahip birkaç adamın hikâyesi. Kendilerine hudut olarak, güvenlikli siteler, plazalar, akıllı binaların olduğu bir hattı seçenlerin hikâyesi. Fikirlerince hiçbir koşulda kötü olamayacak, rahat yürüyebildikleri, şehre dair politik ve sosyolojik ayrımı tanımladıkları hattın hikâyesi. SOKAK 35