KÜLTÜR I SANAT
ABDULHÂDÎ İVAN AGUÉLİ: İSVEÇ’TE RESİM YAPMAKTAN KAHİRE VE PARİS’TE İSLAM’A Mark Sedgwick* sveçli ressam İvan Aguéli İslam’ın Avrupa’daki tarihi içinde önemli bir şahsiyettir. Kendisi, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında İslam’ı seçen bir avuç Avrupalıdan biriydi. Bu Avrupalılar arasında diğer bazı ressamlar da bulunuyordu. Fakat o, bu dönemde İslam’ı seçen diğerlerinin çoğunun aksine İslam’ı Avrupa’da yaymak için de çalıştı ve belli bir raddede başarılı da oldu. İslam’la tanıştırdıkları arasında 1911 yılında görüştüğü ve daha sonra Abdulvâhid ismini alacak olan Fransız ezoterik filozof René Guénon da vardı. Guénon yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya genelinde yayılacak “Gelenekselci” felsefeyi geliştirmesinden önce Aguéli öldü – bu felsefenin bugün en bilinen müdafisi Seyyid Hüseyin Nasr’dır – ama Gelenekselciliğin İslam ve diğer bazı şeyler hakkındaki yorumları Aguéli’nin yorumlarına oldukça benzerdir. Yakın dönemde yapılan çalışmalar Aguéli’nin İslam’ın hem Avrupa’da hem de Avrupa’nın dışında yayılmasında şimdiye kadar düşünüldüğünden daha da önemli olabileceğini ortaya koyuyor. Aguéli 1869 yılında İsveç’in ortalarında küçük bir kasaba olan Sala’da, oranın yerlisi veteriner bir ailede dünyaya geldi. Kendisine doğumunda verilen isim John Gustaf Agelii’ydi ama o John ismini ilk resimlerini imzalamak için, bu ismin daha romantik Rusça muadili olan İvan olarak değiştirdi. 1892 yılında İsveç’ten Fransa’ya taşındığı zaman soy isminin orijinal İsveççe olan yazımını da Fransızca ortografi ve telaffuz biçimine uyan bir yazımla değiştirdi. Paris o zamanlar Avrupa resminin merkeziydi ve hevesli birçok İsveçli sanatçı da bu şehirde aylarca ve hatta yıllarca kalıyordu. Aguéli bu şehre yerleştikten sonra en azından 1902 yılına kadar burada kaldı ve 1902 yılında yeniden, bu sefer Kahire’ye taşındı. Aguéli’nin resimleri iyiydi ama bu resimlerin hiçbiri Fransız çağdaşları Paul Cézanne ve Paul Gauguin’in resimleri kadar ya da Aguéli’nin çok yakından tanıdığı post-empresyonist ressam Émile Bernard’ınkiler kadar bile hiçbir zaman başarılı olmadı. Aguéli İsveç 130 sayı 66 01 | 2021
sabah ülkesi
modernizminin tarihi açısından önemlidir. Resimleri çeşitli İsveç galerilerinin duvarlarında asılı ve son zamanlarda İsveç’te eserlerine yönelik çeşitli sergiler düzenlendi ama İsveç dışında şimdiye kadar sadece bir sergisi yapıldı. Aguéli resim çizmenin yanı sıra sanat eleştirileri de yazdı ve sonraları Kahire’de ileride göreceğimiz gibi bir muhabir olarak çalıştı. Sanat eleştirileri çoğunlukla epey teorikti ve zamanın Parisli sanatçılarının birçoğunun teorik meselelere olan ilgisini paylaşıyordu. Bu ilgi çoğunlukla felsefi ve dinî sorular boyutuna geçiyordu. Kendi dinî çıkış noktası, geç on yedinci ve erken on sekizinci yüzyıllarda yaşayan bir Hristiyan mistiği Emanuel Swedenborg’du. Swedenborg’un yazıları belli açılardan İslam’da İbnü’l Arabî’nin yazdıklarıyla mukayese edilebilmektedir. Bu çıkarım Aguéli’nin İbnü’l Arabî okumaya başladıktan sonra kendisinin vardığı bir sonuçtu ve bu sonuca varmak için de iyi sebepleri bulunuyordu. Din araştırmacıları farklı dinlerdeki büyük mistikler arasındaki ilişkiyi hiçbir zaman net bir uzlaşıya varamadan uzun süredir tartışıyor. İbnü’l Arabî Hristiyan mistikler arasında genellikle Meister Eckhart’la mukayese ediliyor. Öbür yandan Swedenborg da bazen Eckhart’la karşılaştırılıyor. Aguéli Kur’an’la ilk olarak 1892 yılında 23 yaşındayken tanıştı ama Paris’te İslam’la daha fazla ilgilenmesi Kur’an’a yeniden döndüğü ve Arapça öğrenmeye başladığı 1894 yılında oldu. 1895 yılında Kahire’ye ilk
Aguéli 1904 yılında, o zamandan günümüze yaygın olarak kullanılan bir kelime olan Avrupa “İslamofobi”sinden ilk kez bahsetti.