HABER
r a l n ı d a K a y n ü D G
LALE ALGAN Dalgakıran Kompresör Genel Müdür
92 › AIR WORLD TÜRKİYE / OCAK-ŞUBAT-MART 2021
eçtiğimiz senelerdeki verileri incelediğimizde, her seviyedeki kadın ve erkek personelin işten ayrılma oranlarının yaklaşık aynı olduğunu görürüz. Ancak 2019 kasımından beri tüm dünyayı etkisi altına alan; tüm tedarik zincirlerini, çalışma modellerini kökten değiştiren, eşi benzeri görülmemiş global krizler yaratan Covid-19 salgını, zaten kadınların ciddi bir mücadele içinde olduğu iş dünyasında yine kadınlar için de etkilerini göstermeye başladı. İş ve okul hayatının hanelere taşınmasından ciddi anlamda etkilenenler içinde, ev ve iş yükünü birlikte üstlenmek durumunda kalan, toplumsal normlar ve dinamikler itibariyle bu görevlerin doğal sorumluları olarak görünen kadınlar oldu. Pandemi öncesi dönemde, ev ve iş hayatının arasındaki ayrımın rahatlıkla çizilebilmesi sebebiyle kendine özgürlük alanı yaratabilen kadın, pandemiden sonra bu özgürlüğünü kaybetti. Şimdilerde ev işlerini, çocukların uzaktan eğitimini ve performans beklenen işlerini birlikte yürütmenin zorluklarını yaşıyor, çoğu senaryoda bu sorumlulukları tek başına yürütmek zorunda kalıyor veya paylaşım yeterli olmuyor. Bu da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinliğini arttırmakla kalmıyor; hem fiziksel hem de psikolojik olarak kadınlara oldukça büyük bir sorumluluk yüklüyor. Motivasyonu ve enerjisi çeşitli kaynaklar tarafından saldırıya maruz kalan kadın, bu iki dünyanın arasında sıkışmış bir biçimde mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadelenin en zor yönlerinden bir tanesi, ya çocuk bakımı ve ev işleriyle birlikte profesyonel iş yaşamlarını da aynı kalitede ve seviyede sürdürmelerinin beklenmesi. Bu stres, ekonomik çevre ve dinamikleri itibariyle de olası bir krizde iş kaybetme korkusu ile birleşiyor; adeta kadın için bir çıkmaz haline geliyor. Sağlıktan sosyal güvenceye, iş hayatından ev hayatına kadar her alanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinliği gittikçe artıyor. Salgın öncesi dönemde iklim değişikliği, ekonomiye katılımın önündeki zorluklar, güvenilir gıdaya erişmekte yaşanılan zorluklar, siyasette kadın temsilinin azlığı cinsiyet eşitliğindeki ilerlemeleri zaten ciddi anlamda etkilemekteyken, toplumsal ve ekonomik alanda karşılaşılan yapısal eşitsizlikler daha da belirgin hale geldi. Bu sebeple salgın sürecinden kadınların orantısız ve ciddi anlamda etkilenmelerini engellemek, bundan sonrası için de bu problemleri ortadan kaldıracak hızlı ve direkt adımlar büyük önem taşıyor. Birleşmiş Milletler’in geçtiğimiz dönemde yayınladığı yeni global veriler, koronavirüs salgınının kadınların son 20 yıllık eşitlik mücadelesinde elde ettikleri kazanımları yok edebileceğini işaret ederken, salgının etkisiyle ortaya çıkan ve kadından beklenen diğer emeklerin yükünün büyük bir kısmının kadınlar tarafından üstlenildiğini ortaya koyuyor. Yine aynı rapor, kadınların erkeklere kıyasla ücretsiz emek yükünün salgın öncesine göre en az 2 katına çıktığını ortaya koyuyor. Asıl kaygı verici olan başka bir nokta ise, ücretsiz izne çıkarılan kadınların ne kadarlık bir kısmının görevinin başına dönebileceği. Kadınlar, istediği her şeyi yapabilecek kuvvete ve kudrete sahip; ama kendisinden beklenen her şeyi aynı anda, büyük fedakarlıklar olmadan yapmaları imkansız. Bu sadece bir cinsiyet eşitsizliği yahut kadın hakları meselesi değil, hepimizin dikkate alması gereken, acil çözümler geliştirmemiz gereken, daha büyük sorunlara evirilebilecek bir problem.