Artık Bir Derviş Daha Yok
Ali EKBER ÇİÇEK
“on dört bin yıl gezdim divanelikte sıtk-ı ismin buldum pervanelikte içtim şarabını mestanelikte kırkların ceminde dara düş oldum” Geleneğin son temsilcilerinden bir halk ozanını daha ölümsüzlüğe uğurladık. “Haydar Haydar”ın o güçlü sesi artık aramızda değil. Aslında acıyı ve sevgiyi, özlemi ve kavuşmayı, geleneğin izinde, son nefesine kadar temsil eden Ali Ekber Çiçek’i türküleri anlatıyor zaten; benim yapacağım yalnızca gözlem ve belgelere dayanarak onu yorumlamaya çalışmak olacak. Ali Ekber Çiçek’in Yaşamı Ali Ekber Çiçek 1935 yılında Erzincan’a bağlı Ulalar Köyü’nde doğdu. Yoksul bir Alevi ailesindendi. Henüz dört yaşındayken daha sonraki yıllarda yaşamını ve doğal olarak da sanatını etkileyecek büyük bir acıyla tanıştı. Babası 1939 yılında Erzincan depremi sırasında hayatını kaybetti. Yoksulluğun üzerine babasızlığın da eklenmesiyle Çiçek, küçük yaşta çiftçilik yapmaya başladı. Yoksulluk, ilkokuldan sonra eğitiminin kesilmesine de neden oldu. Çiçek, toprakla iç içe geçen yaşamı sürerken katıldığı cem toplantılarında bağlama ve Alevi deyişleriyle tanıştı. Bu tanışma onu tanımamıza kadar geçecek sürecin ilk büyük halkası olacaktı. Çiçek, bu dönemi şu şekilde ifade eder:
61
onurlu aydinlar 2.indd 61
11/5/14 8:22 PM