DENEYSEL VAROLUŞÇU PSİKOLOJİ
DENEYSEL VAROLUŞÇU PSİKOLOJİ
sosyal düzenlemelerden ve egemen kültürel dünya görüşünden ileri gelmektedir. Kişinin ölüm olasılığından türeyen korkusunun, değişim direncine neden olması gerekir. Bu nedenle Wicklund (1991) ölüm belirginliği etkileri ve sağcı otorite arasında birçok önemli benzerlikler bulmuştur. Benzer şekilde belirsizlik ve tehdide duyulan yüksek duyarlılık sosyal, ekonomik ve politik alanlardaki eşitsizliğin nedenleri ve sonuçları olabilir. Eşitsizliğin, yarış, baskınlık mücadelesi ve şiddetli çatışmalar doğurması gibi aynı zamanda korku, kaygı ve güvensizlikte geniş kapsamlı bir artışa yol açabilmektedir. Rakipler tarafından ortaya konulan tehdit korkusu eşitlik karşıtı ideolojileri kabul etmeye yol açabilir; çünkü bu ideolojiler kişinin düşmanlarını etkisiz hale getirmek için güç kullanmayı ve sosyal kontrolü gerekçelendirmek için oldukça yararlıdır. Bütün bu nedenler dolayı Jost ve çalışma arkadaşları belirsizlik ve tehdidi yönetmek için psikolojik ihtiyaçların değişikliğe direnmek ve eşitsizliği gerekçelendirmek için politik muhafazakârların temel inançlarıyla özellikle iyi bir şekilde giderilmiş olmasını ileri sürmektedir. Muhafazakâr ideolojinin temel yönleri durumsal ve ruhsal nedenlerle korkuya, belirsizliğe ve korkuya duyarlı insanlar için çekici olmalıdır.
ihtiyaçların politik merkezden uzaklığı artırarak simetrik olarak çoğaldığıydı Son olarak kombine şeklinde sunulan her iki etkinin üçüncü bir sonucu da dikkate alınmıştır.
MUHAFAZAKÂR İDEOLOJİK SABİT DÜŞÜNCEYE KARŞI LİBERAL KİMSENİN PSİKOLOJİK ÖNCÜLLERİ ARASINDAKİ AYIRT EDİCİLİĞE İTİRAZI Adorno ve çalışma arkadaşları (1950) ilk kez, benlik savunması, zihinsel sağlamlık, anlam karmaşasına tahammülsüzlük, genel etnik merkezcilik ve birçok diğer faktörü birleştiren sağcı bir “otoriter belirtinin” varlığını savunduklarında Adorno’nun solcu rijidite olgusunu ihmal etmesine eleştirmenler karşı çıkmıştır. Eleştirmenler özellikle spesifik ideolojik durumlarla ilişkili genel bilişsel ve güdüsel tarzdaki çeşitlilikleri inkar etmişlerdir. Politik içerik olmadan bu tür farklılıkların ideolojik dogmacılığı ön gördüğünü ileri sürmüşlerdir. 1999 yılında Siyaset Psikolojisi’nin revize edilen baskısında, Eysenck otoriter kişilik çalışmasının teorik muhalifleri için zafer ilan etmiştir. Otoriter rejimin sağcılıkta olduğu kadar solculukta da eşit bir şekilde iyi görünebileceğini ve solcu faşizmin varlığı sosyal psikolojideki herhangi bir şey kadar kesin olduğunu ileri sürmüştür. Terör Yönetim Kuramının ideolojik göreceliği ile tutarlı olarak Greenberg ve Jonas (2003), spesifik, epistemik ve varoluşsal ihtiyaçların bazı ideolojilerle giderilebileceği muhtemel olan eşleştirme hipotezlerini reddetmişlerdir. Kapalılık ihtiyacının, terör yönetiminin, belirsizliği azaltmanın, önleme odağı ve sistem gerekçelendirmenin üstün ideoloji kişinin sosyokültürel çevresinde olsun ya da olmasın- sahiplenilerek, sıkıca bağlı olunarak ve savunularak işlev gördüğünü savunmuşlardır. Bu eleştiriye cevap olarak Jost ve çalışma arkadaşlar (2003) bazı epistemik ve varoluşsal ihtiyaçların aynı anda arttırdığını ileri sürmüşlerdir.
13 adet ilişkili çalışmayı incelerken Jost ve çalışma arkadaşları bunlardan 7’sinin eşleştirme hipotezleri tarafından ileri sürülen doğrusal modele uygun olduğunu bulmuştur. Barker Ohio’daki öğrenci hareketlerini gözlemlemiş ve örgütlü sağcıların örgütlü olmayan öğrencilerden dogmatizmde daha ileri olduğunu keşfetmiştir. Kohn İngiltere’deki öğrenci siyasi gruplarını izlemiş ve muhafazakârların sosyalistlerden ve liberallerden daha ileri olduğunu ve muhafazakârların anlam karmaşasına hoşgörüsüzlük konusunda işçi partisi taraftarlarından daha ileride olduğunu bulmuştur. Anlam karmasına hoşgörüsüzlük sağ merkezli ve aşırı sağcılar arasında yavaş yavaş azalmıştı. Sidanius, ideoloji ve bilişsel karmaşa arasındaki ilişki için karşılaştırılabilir etkiler elde etmiştir. Almanyada Kemmelmeier ve italya Chirumbolo tarafından yapılan çalışmalar bilişsel kapalılık ihtiyacıyla ilgili ideolojik farklılıkları incelemiştir. Her ikisi de belirgin doğrusal etkilerin olduğunu açığa çıkarmıştır. Bu nedenle kanıtların çoğu tartışmasız bir şekilde uç hipotezlere karşı eşleştirme hipotezlerini desteklemiştir. Benzer sonuçlar altı farklı ülkede de sağlanmıştır: Dogmatizm, anlam karmaşası (belirsizlik) hoşgörüsüzlüğü, bilişsel kapalılık ihtiyacı ve bütünleyici karmaşıklık gibi. Son olarak Tetlock, Hannım ve Micheletti, ortalama muhafazakârların bütünleyici karmaşıklık konusunda liberallerden daha düşük olduğunu keşfetmiştir. 6 Ayrı çalışma da ideolojik uç hipotezler için kısmi bir kanıt sağlamıştır. 13 çalışmanın toplamı sağcı hipotezler rijiditesi konusunda en azından bazı kanıtlar sağlamıştır.
DENEYSEL BİR ÇALIŞMA Varoluşsal ve ideolojik faktörle arasındaki bağlantıyı araştırmak için ve ölüm belirginliğinin durumsal yönetiminin politik muhafazakârlığı etkileme olasılığını göz önünde bulundurmak için deneysel bir çalışma yürüttük (Jost, Kay, & Fitzsimons, 2004). Öncelikle katılımcıların liberal bir muhafazakâr üzerinde siyasi oryantasyonunu ölçtük ve ölüm ve acıyla ilişkili düşünceleri tetikledik. Daha sonra katılımcılara liberalizm ve muhafazakârlık değerlemeleriyle ilişkili mevcut bir dizi siyasi konularla ilgili düşüncelerini sorduk. Bu da bizi terör yönetim ve sistem gerekçelendirme kuramlarının hipotezlerine yöneltti.
Jost ve çalışma arkadaşları karşıt hipotezler arasında doğrudan bir hipotez sağlayan 13 bireysel çalışma yaptı. Belirsizlik ve tehdidi azaltmak için epistemik ve varoluşsal ihtiyaçların solcu ideolojiden sağcı ideolojilere birinci derece doğrusal tarzda artabileceğiyle ilgili potansiyel bir sonuç olacaktı; bu da eşleşme hipotezlerini destekleyebilirdi. Uç hipotezler tarafından ileri sürüldüğü gibi bir başka olasılık da bu
Terör Yönetim Kuramı, liberal katılımcıların ölüm belirginliği sonrasında mevcut siyasi konulara verdikleri cevaplarında daha liberal olduklarını öngörmektedir ve muhafazakârların daha tutucu olduğunu belirtmektedir. Benzer bir öneri, Paulhus ve Trapnell tarafından da yapılmıştır. Bu nedenle; Terör Yönetim Kuramı ve dünya görüşü ölçütleri “muhafazakâr dünya görüşü” olarak etiketlenebilirdi. Liberaller ölüme daha az duyarlı olabilir ya da liberal bir dünya görüşü savunabilir. Varoluşsal korkular ve muhafazakâr ideolojiler arasında daha iyi bir eşleşme varmış gibi görünse de ölüm belirginliğinin sistem gerekçelendirme etkilerinin liberaller ve muhafazakârları kesinlikle ayırdığını düşünmüyoruz. Özellikle de liberal ve muhafazakâr katılımcıların ölüm belirginliğinin ardından daha muhafazakâr olduğunu öngörmekteyiz. Bir üniversite kampüsündeki kamuya açık yerlerden 56 (31 erkek, 25 kadın) katılımcı üzerinde araştırma yaptık. Demografik bilgilerden başlayan kısa bir soru cevap paketini doldurmalarını istedik. Katılımcıların çoğu (S= 36) kendilerini liberal olarak tanımladı.
102
103
UÇ HİPOTEZLERE KARŞI EŞLEŞTİRME HİPOTEZİYLE İLGİLİ DOĞRUDAN ÇALIŞMALAR