DENEYSEL VAROLUŞÇU PSİKOLOJİ
DENEYSEL VAROLUŞÇU PSİKOLOJİ
kanıt, insanların bazı uyaranlara aynı anda tepki göstermeleri veya tepki gösterdikleri şeyin aynı olması gibi durumlarla ortaya çıkmaktadır. İki ya da daha fazla kişi bir şakaya aynı anda gülüyorsa ve hüzünlü bir şarkıya ağlıyorsa birlikte bir anı Ben Paylaşımı yaparak birlikte tecrübe ettiğine inanırlar.
Birbirine benzer kişilerin kimliği aynı işleve hizmet eder. Örneğin insanların bizi kendimizi nasıl görüyorsak öyle görmeleri halinde kendi öz kavramlarımızın geçerliliği için güven kazanırız (Pinel & Constantino, 2003; Swann, 1996). Aynı şekilde, dünya görüşümüzü ve davranış standartlarımızı paylaşan bir grup ya da bireyler gördüğümüzde gerçekliği anladığımızı düşünmek ya da doğru yolda olduğumuzu bilmek bizi neşelendirir ve hoşnut kılar (Greenberg, 1986; Solomon, Greenberg, & Pyszczynski, 1991; Solomon).
Ben Paylaşımının iki kişinin aynı uyarana aynı şekilde ve aynı anda tepki verdiğinde ortaya çıktığıyla ilgili kanıtlarımız olsa da insanların diğer bireylerle olan Ben Paylaşımı ölçüsünde güçlü düşüncelere sahip olduğunu ve bu görüşe çeşitli bir dizi bilgi temelinde ulaştığını düşünüyoruz. İnsanlar, diğerlerinin Onlarla Me yönlerini paylaştığını inanmaya eğilimlidirler. Bu açıdan bakacak olursak insanlar onlarla Me’sini paylaşan insanlardan hoşlanırlar. Çünkü Me ile ilgili benzerlikler I benzerliği için bir temsilci görevi görür. Eğer öyleyse insanların Me yönlerini paylaşan insanlara paylaşmayanlara oranla daha çok yardım etmeleri beklenir. Ben Paylaşımı ve sevme arasındaki bağlantıyı çalışmalarımızda test ettik. Bu araştırmayı sunmadan önce onaylanma ve bağlanma ihtiyaçlarının giderilmesi için Ben Paylaşımının gücüne geri dönüyoruz.
Kendi düşüncelerimizi paylaşan insanları bulmak ve dünyanın bizim etrafımızda döndüğünü düşünmek, bilme ihtiyacımızı giderse de bu bilme duyguları diğerleriyle kısmen bir çekim ve iş birliği sağlayan daha güçlü duyguları teşvik eder çünkü bu tür paylaşılan düşünceler Ben Paylaşımı (I Sharing) için bir aracı işlevi görür.
Varoluşsal Yalıtım, Ben Paylaşımı ve Bağlanma Duyguları
Kendi sinir sistemimizin durumunu bilebilseydik ve gerçeklik ona inanmayı bıraktığımızda gitmeseydi, bir şeylerin gerçekliğini asla edinemezdik. Kafamızın dışına çıkamazsak gerçeği nasıl belirleyebiliriz ve bir şeylerin bizim deneyimlerimizin dışında var olduğunu nasıl doğrularız? Varoluşsal yalıtım neyin gerçek olduğunu ve neyin yaratıcı zekanın bir ürünü olduğuna dair şüpheleri savunmasız hale getirir. Bu durum gerçekliğin gerçek doğasını bilmek için güçlü güdüleri olan bir türün üyelerine büyük bir sıkıntı kaynağı olur.
Bilme ihtiyacımızın giderilmesinde önemli bir rol oynamasına ek olarak, Ben Paylaşımının kişilerarası bağları hissetme ihtiyacımızı gidermede de önemli bir rol oynadığını ileri sürmekteyiz. Tipik olarak, araştırmacılar kişilerarası bağlantıdan bahsettiklerinde, biri tarafından ya da daha fazla birey tarafından sevilmek ve kabul edilmeye (Baumeister & Leary, 1995; Leary, Tambor, Terdal, & Downs, 1995) ya da bir grubun üyesi olmaya yoğunlaşmaktadırlar. Kaç tane insanın bizi kabul ettiğine veya kaç tane gruba ait olduğumuza bakmaksızın, diğerleri sadece varoluşsal olarak bağlandığımızı hissettiğimiz kadar bağlılık ihtiyacımızı gidermeye yardımcı olabilir. Diğer yandan bizi varoluşsal olarak izole hissettiren diğer insanlarla birlikte olmak, bizi gerçekte yalnız olmaktan daha çok yalnız hissetmemiz yönünde tetikler. Bu noktada, Asch’ın (1951,1956) uygunluk çalışmasındaki katılımcıları düşünelim.
Varoluşsal yalıtım göz önünde tutulursa, İnsanlar herhangi bir şeyi bildiğine dair kendilerini nasıl ikna edebilirler? Önceki araştırmacılar ve teorisyenler bu amacı yerine getirmek için diğer insanların bize yardımcı olduğunu ileri sürer: Diğerlerinin bizimle aynı fikirde olduğunu bilmek bize bilme konusunda emin olma duygusu sağlar Festinger, 1954; Kelly, 1955; Swann, 1996).
Hedef çizgisinin uzunluğuna yaklaşık olarak en yakın üç çizgiyi gösteren katılımcılara dönecek olursak, Asch uygunluk baskısıyla dolu bir durum yaratmak için testten sonra yanlış test cevabını verip birleşme görevini ortaya attı. Bu yöntem katılımcıların varoluşsal yalıtımı hissetmesine neden olmuştur. Katılımcılar, herkesin kendini kurtardığı bir deneyimin içine girivermişlerdir.
Bu görüşü izleyerek, insanlar diğerlerinin aynı yolla öznel bir şekilde tecrübe edindikleriyle ilgili kanıtı arar ve buna yoğunlaşırlar. Bu tarz bilgiler, insanların deneyimleri için karşılıklı olarak onaylanma durumu sağlar. Varoluşsal yalıtım bizi bir başkasının öznel deneyiminin ilk elden sağlanan bilgisiyle bu kanıta ulaşmaktan alıkoysa da, biriyle ben paylaşımımız olduğunda sanki ilk elden bilgiye sahipmişiz gibi hissederiz. İnsanlar ben paylaşımı durumundayken, diğer kişinin, gerçekliği aynı şekilde tecrübe edindiğine inanırlar. Bu nedenle diğer insanın aklına giremeseler de bunu yapabilseler bulacakları şeyi bildiklerini tahmin ederler. Örneğin Ben Paylaşımı, başka birinin aynı deneyimi yaşadığını öğrenmeyi sağlar. Bilme ihtiyacımızın giderilmesine yardımcı olur.
Katılımcılar diğerleriyle kişilerarası temasa girmiş olsalar da bu yöntem onları berbat bir şekilde yalnız bırakmıştır. Kısacası bilme ihtiyacımızın tehdit edilmesine ek olarak varoluşsal yalıtım kişilerarası iletişimi hissetme ihtiyacımızı tehdit altına sokar. Bu nedenle nasıl ki Ben Paylaşımı bilme ihtiyacımızı gideriyor, aynı zamanda bağlanma ihtiyacımızı da gidermektedir. Birinin bir anını bizimle aynı yolla tecrübe edindiğini hissettiğimizde, bu kişinin dünyayı deneyimleme düzeyinde bizi anladığına inanırız. Böyle bir Ben Paylaşımı, varoluşsal bağlanma duygularını yaratarak kişilerarası bağlanma ihtiyacımızı gidermektedir. Bu duygular insanların bizi gerçekten sevdiğini gösteren pozitif bir bakışı beslemektedir. Ben paylaşımı kişilerarası bağlanma ihtiyacını gidermektedir çünkü kişi “I (ben)” durumunu paylaştığında bu “we (biz)” durumuna dönüşmektedir (Wegner, 1987).
146
147
Varoluşsal İzolasyon, Ben Paylaşımı ve Onaylanma İhtiyacı