DENEYSEL VAROLUŞÇU PSİKOLOJİ
DENEYSEL VAROLUŞÇU PSİKOLOJİ Nedenselliğin Algılanmış Konumu ve Davranışsal Düzenleme
İçsel Motivasyon
DeCaharms, kişinin sadece IPLOC’u tecrübe ettiğinde gerçek güdünün ortaya çıktığını ileri sürmüştür. DeCharm’ın PLOC ve gerçek güdü arasındaki ilişkilerle ilgili varsayımlar test edilmiştir.
SDT, içsel motivasyonu kolaylaştıran ve zorlaştıran kaynaklarla başlamıştır. Birçok faktörün içsel motivasyon için önemli olmasına rağmen-algılanmış yetenek de dahilotonomi konusu merkezi konudur. Daha önce de belirtildiği gibi, deneysel çalışmalar, otonominin desteklenmesi karşısında dış kontrol koşullarını (ödüller, içselleştirilmiş hedefler, değerlendirmeler) kullanmıştır.
Bazı dışsal güdülenmiş davranışlar DeCharms’ın ileri sürdüğü gibi EPLOC tarafından ya da kontrol edilme duygusundan ortaya çıkar. Nitekim en somut ödül ihtimaliyle içsel motivasyonun bozulması bunu kanıtlar. Örneğin evdeki günlük işlerini yerine getirmesi gereken bir genci düşünelim. Ailesinin kızgınlığını önlemek amacıyla, algılanmış dışsal sebep için bir davranış sergiler. Böyle bir davranış günlük iş için içselleştirilmiş değer gerektirmez. Sadece eğer ailesinin ona verdiği görevi yerine getirmezse ceza alacaktır. Bununla birlikte ailesine yardım etmek için evdeki günlük işleri yapma istediği duyan bir başka genci düşünelim. Bu konuda gönüllü olmaktadır. Kendiliğinde çalışmaktadır. Bu işi dışsal nedenlerle yapmasına rağmen, bu nedene değer vermektedir. Bu yüzden, eylemleri gönüllü bir şekilde gerçekleştirir.
Öz-belirleme Kuramının Otonomi Süreci SDT’göre dış güdüsel eylemler heteronom olanlardan otonom olanlara kadar çeşitlilik göstermektedir. Kişi dış kaynaklı bir hedefi takip etme nedenlerini uygun bulduğunda ya da kişi dış kaynaklı motivasyonu iyi entegre olmuş değerler olarak kullandığında bu kişi tamamen otonom olabilir. Kısacası dış kaynaklarla güdülenmiş davranışlar, içselleştirme derecesini yansıtan göreceli otonomi süreci boyunca düşer. Özellikle SDT daha heteronom motivasyon formlarını dış kaynaklı olarak düzenlemek üzere sınıflar. Yapılan çalışmalar göreceli otonomi davranış ne kadar büyük olursa, kişinin çabalarının daha tutarlı, performans kalitesinin daha yüksek ve deneyimlerinin daha olumlu olduğunu göstermiştir. HETERONOMİ KARŞISINDA OTONOMİNiN VE REFAH ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
DAVRANIŞ, PERFORMANS
SDT geleneği bünyesinde tabiri caizse yüzlerce deney, göreceli otonominin etkisini insan üzerinde incelemiştir. SDT’nin ampirik stratejisi çok yöntemlidir. Birincil strateji otonomi ve heteronomi deneyimine olanak sağlayan deneysel koşulları oluşturmaktır. Bu kişilerarası bilgisayar sunumları tarafından yapılmıştır. İkinci strateji insanlara farklı koşullarda ya da farklı amaçlar için göreceli otonomileri ve bunların sonuçları hakkında soru sormaktır. Üçüncü strateji ise otonomiyi destekleyen ya da engelleyen doğal olarak ortaya çıkan koşulları araştırmayı amaç edinir.
SDT daha sonra bu dış kontrol dinamiklerinin içsel ve içruhsal kontrol yapılarına nasıl yansıdığını incelemiştir. Örneğin Ryan (1982) üniversite öğencilerini deneysel bir koşula koymuştur. Bu deneysel koşulda bir görevdeki performanslarının zekalarını yansıttığı söylenmiştir. Performans ve özsaygı arasındaki ilişki katılımcıların benmerkezi olmasına neden olmaktadır. Umulduğu gibi benmerkezci koşulundaki katılımcılar, benlik kontrollü doğalarından dolayı benmerkezci olmayan kişilere ilişkin görev için daha az içsel motivasyon sergiliyordu. Bir araştırma da ego katılımı, objektif öz-farkındalık, diğer benlik kontrolü güdüleri gibi içe yansıtma formlarını gözden geçirmiştir (Plant & Ryan, 1985; Ryan, Koestner, & Deci, 1991).
İçselleştirme İçsel motivasyonun optimal deneyim prototipi açısından önemine rağmen, erken gelişim buyunca çoğu insan davranışı içsel olarak güdülenmemektedir. Faaliyetlerimizin çoğu içsel tatminlerle güdülenmemektedir. Daha önce de belirtildiği gibi SDT bünyesinde dışsal motivasyon otonominin göreceli derecelerini yansıtan içselleştirme sürececi boyunca çeşitlilik gösterdiği düşünülmektedir (değerlerle ve inançlarla iyi entegre olmamış davranışlar karşısındaki dışsal kontrollerden dolayı). Hem deneysel hem de alan araştırması, kontrol koşullarının içe yansıtma formlarını nasıl teşvik ettiğini ve içselleştirmeyi nasıl yıktığını göstermiştir.
Performans ve Yaratıcılık Otonom motivasyonlar yıkıldığında, içsel motivasyonun ya da bütünleşmiş içselleştirmenin yıkılmasıyla ortaya çıksın ya da çıkmasın, insan performansı açısından, özellikle de esnek, sezgisel, yaratıcı insan kapasitelerine bağlı performans açısından belgelenmiş değerler vardır. (bkz.Amabile, 1983; Hennessy, 2000; Utman, 1997).
İlişkilerin Kalitesi
Örneğin kişi, otonomi-destekleyici motivasyon yöntemleri karşısında kontrolu elinde bulunduran öğretmenlerin sınıftaki deneyim ve davranış kalitesine bakabilir. Bütün bu stratejileri kullanan ve çeşitli sonuçlarına odaklanan SDT; sağlık, gelişim, refah aynı zamanda verimlilik, yaratıcılık ve üretkenlik için otonominin önemi ve heteronominin tehlikeriyle ilgili anlaşılır bir çerçeve sunmaktadır.
Otonomi desteği, bağlanmayı, samimiyeti ve bunlarla ilgili diğer durumları kolaylaştırmaktadır. Örneğin Blais, Sabourin, Boucher ve Vellerand (1990) bir çiftin ilişkisi için otonomi artışının; tatminkarlığın, ilişkideki istikrarın ve taraflar arasındaki huzurun artmasına bağlı olduğunu göstermiştir. La Guardia, Ryan, Couchman, ve Deci (2000) insanların bağlanma güveninin farklı partnerlere göre çeşitlilik gösterdiğini keşfetmişlerdir.
204
205