VAZIYET-l EDEBİYE ihtimal ki , henüz tamamıyla bir "millet" haline geçemedik. Mazi olan ümmet devrinin izleri hala ru humuzda yaşıyor. Fakat içtimai inkılaplar bir "hare ket" ise, o hareketin şuuru da edebiyattır. Edebiyat bir cemiyetin adeta müfekkiresidir. Bir şeyi yapma dan , ewela nasıl düşünür, nasıl niyet edersek cemi yet de bir inkılaba hazırlanırken uğrayacağı tahav vülleri ewela edebiyatında izhar eder. Işte bizim ce miyetimiz de asrileşmek ihtiyacını ilk defa bu saha da gösterdi. Osman Nevreslerin , Hersekli Arif Hik metlerin arasında Namık Kemal yetişti. Asri şekille ri, iskolastik edebiyatın yani medresede öğrenilen il mi edebiyatın üzerine aşılamaya kalktı. Roman yaz dı, hikaye yazdı, tiyatro yazdı, makale yazdı. Gaze teci oldu. Zamanındaki edebi vaziyet şimdi tıpkı Bu hara'da, Hive'de olduğu gibidir. O, her şeyi bir ham leyle yıkmak istedi . Tabii muvaffak olamadı. Medre se , medresenin ilmi, Arapça, Acemce kıymetleri da ha capcanlıydı. Harnit'le Ekrem asrileşmek ihtirasla rına rağmen ne medresenin lisanından, ne de Acem aruzundan ayrılabildiler. Muallim Naci "artakalış" kuwetinin son teşennücü oldu. Adeta divan edebi yatını yeni baştan ihya etmeye çalıştı. Herkes gazel ciliğe, nazireciliğe koyuldu. Bir an için asri neviler unutulur gibi oldu. Sonra Fikret'in sayesinde " Edebi yat-ı Cedide" hareketi kımıldadı. Bu, hakikaten asri leşmekte çok büyük bir merhaleydi. " Lisan" hala is kolastik kalmakla beraber "beyan" tamamıyla değişi yor, son derece gayri tabiiliğine rağmen, yine med1 18