BUGÜNKÜ ŞAIRLERIMIZ
Tahsillerinin, mütalaalarının, zekalarının noksa nı sebebiyle "qsri edebiyat" telakkisini edinemeyen ler sanatı yalnız şekilden, kelime oyunundan ibaret sanırlar. Bu gibilerde "tasnif" kabiliyeti mefkut oldu ğu için herhangi bir hakikate müspet mefhumlarla bakabilmelerine imkan yoktur. Bununla beraber ata larının "kişi kişiyi kendi gibi bilir! " sözlerini yerine getirirler; herkesi "edebiyatı lisandan, şiiri vezinden ibaret zannediyor" diye ithama kalkarlar. Halbuki bu zan münhasıran kendilerine aittir. Buna en birinci şahit işte ortaya koydukları eserler. . . Baş yok, orta yok, nihayet yok! Bir sürü laf! Ne ağlatır, ne güldü rür, ne düşündürür, ne şevke getirir, ne hüzün verir! Sonra derler ki: "Halk okumuyor . . . " Halk nasıl okusun bu yaveleri? Halk bir eserde ihtiras, heyecan , canlılık, hareket, faikıyet , nihayet hiç olmazsa kendi hayatına müterafık tafsilat, hatı rat falan arar. Halkın bu talebini is'af edemeyen sa natkar değil , olsa olsa bir "mythomane"dir. Yani gayri ihtiyari sal')atkar oyunu oynayan bir yalancı! Biz bu yalancıları, karakuşlarının karanlık ka natları altında mebdesiz hükümleriyle yalnız bıraka rak bugünkü şairlerimizi arayalım. Bunlar kimlerdir? Fakat ewela edebiyat sahasının mahiyetini ayırdet mek lazım. Bugün ruhumuzda üç türlü hissiyat, üç türlü temayül var. · Bunların mecbuu bizim manevi varlığımızı teşkil eder: 121