HARP EDEBiYATI Geçenlerde "TANİ N", harp edebiyatı hakkında ufak lakin çok mühim bir makale neşretti. Almanlar la Fransızların, memleketlerindeki fedakarlık, kahra manlık hislerini uyandırmak, gergin sinirlerini daima müteyakkız bulundurmak için boyuna neşrettikleri bitmez tükenmez eserleri İsviçre kitapçılarının ca mekanlarında adeta istila şeklinde gören muharrir, pek tabii ve haklı bir infial ile , bizim niye böyle eser ler vücuda getirmediğimizi soruyor ve bütün müte fekkirleri, muharrirleri, şairleri bundan mesul tutu yor. Çok doğru bir infial, pek meydanda bir mesuli yet! Karşımızda Avrupa'nın bütün muharip milletle rini yalnız harp sahnelerinde değil, fikir ve sanat va dilerinde de gergin bir faaliyette görüyoruz. Silah al tındaki ordu, karınca yollarına benzeyen siperlerde, yüksek karlı dağlarda çarpışırken, cephe gerisinde maddi manevi ne kadar kuwet varsa, hepsini, top lanmış, muayyen bir hedefe doğru ilerlemekte görü yoruz. Şair manzumeleriyle, romancı hikayeleriyle, temaşa muharriri piyesleriyle, ressam fırçasıyla, bes tekar nağmeleriyle milletin heyecanını duyuyor, du yuruyor; elemli kalplere teselli, yorgunlara ümit ve kuwet, ümitsizlere aşk ve heyecan veriyor; hasta ruhları dinlendiriyor; yorgun sinirleri teskin ediyor. Ak saçlı bir ninenin ulvi matemi, hiçbir şeyden ha beri olmayan küçük bir yetimin lakayt bir gülüşü, si yahlar giyinmiş bir zevcenin gözlerindeki tevekkül, ufak bir veda, taze bir mezara konulan çiçek demet78