446
Ahmet B. ERCİLASUN
Gülşehrî'nin Kerâmât-ı Ahi Evran adlı küçük bir mesnevisi daha vardır. Çeşitli kitaplarda dağınık olarak bulunan birkaç şiiri de bilinmektedir. Âşık Paşa, Garibnâme adlı dev eserin sahibidir. 12 000 civarında beyitten oluşan Garibnâme 1330'da yazılmış dinî-tasavvufî bir mesnevidir. Devrine ait günlük ve sosyal hayatın birçok tezahürünü de Âşık Paşa'nın eserinde bulmak mümkündür. Konularının çeşitliliği, dilinin sadeliği ve itinayla yazılmış, harekeli mükemmel bir nüshasının bulunması dolayısıyla Eski Oğuz Türkçesi dili için bulunmaz bir hazinedir. Âşık Paşa kitabını yazma sebebini açıklarken Türkçenin ihmal edilmiş olmasını da eleştirmektedir: Türk diline kimsene bakmazıdı, Türklere hergiz (asla) göŋül akmazıdı; Türk dahı bilmezidi ol dilleri, İnce yolı, ol ulu menzilleri. Bu Garibnâme anın (ondan) geldi dile, Kim bu dil ehli dahı ma 'nî bile. Garibnâme üzerinde Zeki Kaymaz bir doktora tezi hazırlamıştır: Âşık Paşa-Garibname (Metin-Dil Özellikleri- Söz Dizini), (Malatya 1989). Son yıllarda Garibname'nin Süleymaniye nüshasının mükemmel bir tıpkıbasımı yapılmıştır: Âşık Paşa - Garibnâme I-II, TDK, İstanbul 2000. Tıpkıbasıma geniş bir giriş yazan Kemal Yavuz eserin transkripsiyonlu metnini ve bugünkü dile aktarımını da dört cilt hâlinde ayrıca yayımlamıştır: Âşık Paşa-Garibnâme I-IV, TDK, İstanbul 2001. Âşık Paşa'nın Garibname'den başka Fakrnâme, Vasf-ı Hâl, Hikâye, Kimya Risalesi adlı dört küçük mesnevisi de vardır. Bu eserler Agâh Sırrı Levend tarafından tanıtılıp yayımlanmıştır (TDAY-Belleten 1953, 1954). Sahabe devrinin savaşlarına ait bir gazavatname yazmış olan Tursun Fakih de 14. yüzyıl başlarındaki şairlerdendir. Sadettin Buluç'a göre gazavatname sahibi Tursun Fakih; Osman Gazi'nin bacanağı ve Şeyh Edebalı'nın damadı olan, 1299'da Karaca Hisar'da Osman Bey adına hutbe okuyan Tursun Fakih'tir (Buluç 1963: 19). Ancak eldeki nüshalar bir hayli geç tarihlidir.