O Gece Sekiz Saat Konuşmuştu! Asım GÜLTEKİN
Kocamustafapaşa’da Hacı Muharrem yurdunda kültürel etkinlikler düzenliyordum. Haftada birkaç yazar, bilim adamı, sanatçı getirirdim yurda. Sene 2000. Arkadaşlar dediler ki Mehmet Şeker’i getirelim. Dedim ki o pek konuşmaz. Gözlemci yazarlar kapsamındadır kendileri. Yok abi getir dediler. İyi dedik, aradım Mehmet Ağabeyi. “Asım, ben konuşmam ki!” “Olsun abi gel!, bakarız öyle birbirimize..” Mehmet Ağabey dedi ki Nusret Özcan ağabeyi de getireyim de ben bitince o başlar.” Tamam dedik. Vakit geldi. Saat 19’da başladı söyleşi. Sorular Mehmet Şeker’e hep. Asıl yanındaki Nusret Abi şeker şeker sakalları ile duruyor ama onu tanıyan yok tabii. Zar zor 20 dakika Mehmet Şeker sorularla konuşuyor. Ardından bitiyor gibi. Sonra da bir şekilde Nusret Ağabeye geçiyoruz ve 19:20’de başlayan sohbeti kahkahalarla, vay bee’lerle, ara ara hüzünlenmelerle gece üç buçuğa kadar sürüyor. Gençlerden sohbeti bırakıp kalkan yok gibi. Üç buçuk olduğunda “Çocuklar ben artık kalkayım, eve pek gecikmesem iyi olur“diyor Nusret Ağabey. O sohbetteki gençlerden birini, Melih’i cumartesi namazında gördüm Nusret Ağabeyin. Melih muhteşem âşık bir delikanlı idi. Kalbi coşar, düşer bayılırdı yere. Âşıkların Nusret Özcan
107