Gümüş Sakal Öldü mü? “Nusret Özcan’ın aziz hatırasına...” Mustafa KUTLU
Geçenlerde Çınaraltı’nda gördüm, oturmuş çay içiyor. Beni fark edince “gelsene” diye el etti. Gittim, oturduk, birer Maltepe yaktık. Maltepeciler sadece Maltepe içer. Sabah, erken daha, işçiler-iş sahipleri oluk oluk Kapalıçarşı’ya doğru akıyor. Bu o saatte Sahafları tavaf etmiş, bir Mızraklı İlmihal almış, gelip buraya oturmuş. Nereden bulur bu antika kitapları. Çaylar geldi, bayağı çay yani; demek Çınaraltı’nın henüz çivisi çıkmamış. Derken yedi sekiz yaşlarında bir kız çocuğu yaklaştı. Saçları su görmemiş, yüz göz kir içinde, ayaklarında bir çift eski terlik. Eli beş altı yaşlarındaki oğlan kardeşinin elinde. Oğlanın üzerinde rengi atmış bir tişört dizlerine kadar iniyor. Ayaklar çıplak. Konuşmuyorlar, dilenmiyorlar, öylece bakıyorlar. Nusret bunları görünce elini cebine attı. Bir o cebine, bir bu cebine, yok para, yok. Sonunda ceketin koyun cebinden buruşuk bir on lira çıkarıp uzattı kıza. Kız şaşkın, sevincik olmuş, boncuk gözlü oğlanı uçurarak uzaklaştı yanımızdan. Beyazıt Nusret Özcan
141