Biricik Abimiz Burak NARİNÇ
Sevgili Nusret Abimiz hakkında ne söylesek yine de kifayetsiz kalır. Kendisi ile sohbet ettiğimiz bir mekânda hemen her gün beraberdik. Çay içer; kimi zaman hayatın gerçeklerinden, kimi zaman da tarihî ve dinî konulardan, müzik ve edebiyattan bahsederdik. Biz daha çok dinleyici durumundaydık. Anlattığı olayları gözümüzün önündeymişçesine canlandırır, o olaylardan dersler çıkarmamızı isterdi. Kimse ile ayrısı gayrısı yoktu. Kişinin tipine hiç önem vermez, gönül güzelliği arardı. Kendisine sorulan soruları dikkatlice dinler, sözün bitmesini bekler ve ona kendi hayat tecrübesi ile yardımcı olmaya çalışır veya yönlendirirdi. Türk Sanat Müziğini çok severdi, bir o kadar da Bach, Beethoven dinlerdi. Anlattığı hikâyelerle bazen içimizi hüzün kaplar, bazen de keyiflenirdik. Hiç bitmesin isterdik sohbet; hep anlatsın, hep anlatsın Nusret Abim. İş gezisi için Ürdün’ün Amman şehrine gitmiştim. Bir müddet orada kalmam gerekliydi. Gitmeden önceki gün Nusret Abim ile helalleştik. Ertesi akşam ben Amman’a vardım. Uçaktan iner inmez telefonu açtığımda ailemden önce beni ilk arayan Nusret Abim’di. “Nasıl bir yer orası, n’apıyorsun, sesin ürkek geliyor” diye konuştu durdu benimle. Ve bana “Boşver, bırak, dön gel” dedi. Nusret Özcan
157