Gönüldaş Yaşar ŞADOĞLU
İnsanın hiç unutamadığı, her an beraber yaşadığı hatıralar nasıl oluşuyor? Bu, insanın belli bir yaş dilimindeki hatıraları mıdır? Veya belli bir zaman diliminde yoğun olarak yaşadığı ilişkiler midir unutamadıkları? Bunun cevabını tam olarak bilemiyorum. Ama bu bende şöyle bir duygu oluşturuyor; çocukluktan gençliğe geçtiğimiz o en güzel yıllardaki arkadaşlarımla her zaman berabermişiz, onlardan hiç ayrılmamışız gibi hissediyorum. Yıllarca görüşmesek bile... Bazen otuz yıl sonra karşılaştığımız arkadaşımızla sanki bir gün evvel okuldaymışız gibi koyu bir sohbetin içine daldığımız çok olmuştur. “Bu hafta sonu Fethiye’de, okulda buluşalım” dense, Nusret de gelir diye düşünüyorum. Okula da yakın oturuyor… Nusret aramızdan ayrılmadı mı? Bu en son aklıma geliyor. Çarşamba’dan Draman’a doğru yürürken Nusret’le karşılacağım duygusu, herhalde o yoğun hatıraların bir izdüşümü… Nusret’le ilk tanışmamız 1973 yılındaydı. O da ben de İstanbul İmam-Hatip Okulu orta üçüncü sınıf öğrencisiydik. O yıl farklı sınıflardaydık. Okuldaki sosyal faaliyetler tanışmamıza vesile oldu. İmam-Hatipli idealistler olarak “herşey’’le ilgileniyorduk. Spor, tiyatro, sinema, MTTB vs… Nusret Özcan
199