Unutulan Sığınsam çocukluğun geniş bahçelerine Tutar mı ellerimden o eski hatıralar Ne zaman veda etti hatırlamıyoruz... Bir daha dönmemek üzere, bütün güzellikleri peşinden sürükleyerek sessizce, usulca çıkıverdi hayatımızdan... Kimbilir belki de bizi geleceğe uğurlarken yüreği kabarık ve gözleri doluydu... Bir daha buluşamayacağımızı biliyordu ve şöyle son bir kez bakmıştı arkamızdan yaşlı gözleriyle... Bir yetim gibi kırık, bir öksüz gibi mahzundu... Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyor ama bunu bize göstermenin iyi olmayacağını biliyordu... Bir iki söz, birkaç kelâm etseydi... “Beni unutma!...” diye... Mümkünü yoktu. Bitmişti. Onun yaşlı gözlerini göremedik bile. Tertemiz yüzüne derin derin bakıp başını okşayamadık son kez. “Hoşçakal! Allahaısmarladık!” gibilerinden bir söz edemedik. Bu vedayı hissedemedik. Bizi başka ufuklar bekliyordu. Bunu yapamazdık. Masum bakışlarıyla öylece bakıp kaldı içlenerek. Hayali zamanın derinliklerinde bir yerlerde kaybolup kaldı. Onu masallarıyla, korkularıyla, hayalleriyle, oyunlarıyla baş başa bırakıp terk ettik. Pazarlıksız gülüşleri, kolay inanışNusret Özcan
335