Efendim!
Ne uzun bir bekleyişti Efendim!.. Ne uzun... ve ne hazin bir bekleyiş!... Zaman ve mekân Siz’i bekledi, âlemler Siz’i... Dünya Siz’i bekledi... Her doğan gün “Belki bugün...” diye tarifsiz bir umutla sürdürdü bekleyişini… Haberciniz olan Resûller geldikçe bir bir daha da arttı bekleyişin azabı... Resûller Siz’i bekledi, ümmetler Siz’i... Gece ve gündüz; güneş ve ay ve yıldız Siz’i özledi... Yeryüzü, gökyüzü ve deniz Siz’i... Dağ-ağaç, göl-ırmak ve kara toprak Siz’e hasretti... Taş, kuş-ağaç, göl-ırmak ve kara toprak Siz’e hasretti... Onlar yalnız Siz’i bekledi. Siz’i bekledi dünya ve insan yalnız Siz’i istedi... Keremli Mekke asırlarca sürdürdü bu hasret ateşini... Safa ve Merve ile birlik Kâbe, Siz’i bekledi... Putlardan kurtulmak ve Siz’e kavuşmak için Siz’i... Onulmaz hasretiyle Medine yollarınızı gözledi her gün, her saat... Her gül mevsimi Siz’in geleceğinizi umut ederek gül açtı Medine... Başınızda cezbelenip cezbelenip aç Medine’nin gülleri... Başınızda cezbelenip cezbelenip dolaşan bulut ve Bahira, Siz’i bekledi.. -Abdullah’ın pâk zevcesi, annelerin annesi Âmine, O Sevgili Annemiz Siz’i bekledi... Ve Annelerimiz Halime, Nusret Özcan
357